1.16k likes | 1.42k Views
TARİHİMİZDE İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNİN GELİŞİMİ. EL İLANI İLE ÖĞRENCİ ARAYIŞI. Mektebimiz Gümüşsu’nun abu havası yerinde kain olup , boğaza karşı…. İaşe ve İbade mektebimize ait olup bila bedel her sene bir kat elbise … Muktedir aşçı kadrosuyla bol ve mugaddi yemek …
E N D
EL İLANI İLE ÖĞRENCİ ARAYIŞI • Mektebimiz Gümüşsu’nun abu havası yerinde kain olup , boğaza karşı…. • İaşe ve İbade mektebimize ait olup bila bedel her sene bir kat elbise … • Muktedir aşçı kadrosuyla bol ve mugaddi yemek … • Diploma alanlar kur’a ile vilayata aylık 84 lira maaşı aslı ile… • Üç senede bir bir üst dereceye terfi …Vilayat’da emrine bakımlı bir at maa seyis tahsis ile yem bedeli olarak … vs.. • Mektep methediliyor, ana babalara çocuklarını korkmadan çocuklarını kaydettirmeleri tavsiye edilip , cesaret verici sözlerle ilan sona eriyordu. En sondaki cümle şuydu: «Mektebimize Hamidiye suyu da alınmıştır • «Mektep çok zormuş, girenler verem oluyorlarmış « dedikodularını önlemek için bu ilan. Ve bu ilan «yanmış, yıkılmış, bahtsız memleketin şiddetli ihtiyacını karşılamak için çırpınanların elinden çıkmıştı • 1934 de ortaokuldan öğrenci kabulu kaldırılmış lise mezunları arasından imtihanla öğrenci alımı başlamıştı. • Mektep 6 sene sürüyor • Çalışkan bazı öğrenciler yurt dışına başka dallarda (uçak mühendisi gibi) tahsile gönderildi
İLK YILLARDA OKULLAR • Bu ihtiyacın karşılanması için elde iki araç vardı. Adı 1928 yılında Yüksek Mühendis Mektebi olarak değiştirilen Mühendis Mekteb-i Âlisi ile 1922 yılında Nafıa Fen Mekteb-i Âlisi olan Kondüktör Mekteb-i Âlisi’nde yetişen öğrencilerin Nafıa Vekaleti kadrolarına tayinleri ve yabancı teknik eleman istihdamı. • Mühendis Mekteb-i Âlisi’ninöğrencileri Hendese-i Mülkiye’nin talebeleri gibi ramazan aylarında Saray’da iftar sofrasına oturmuyorlarsa da, hâlâ devletin gözbebeği talebelerdi. • Bununla birlikte, mühendislik mesleğinin sunacağı imkânlar yeterince bilinmiyor ve bu gibi işlere karşı algıdaki olumsuzluklar hâlâ devam ediyor olmalı ki, ayrıcalıklı bir eğitim ve iş hayatı sürdürecek olan bu öğrencileri bulmak ve okul hakkında dolaşan “çok zormuş, girenler verem oluyormuş” gibi söylentilerin önünü almak için ilanlar dağıtılıyordu.
MAAŞ ALAN ÖĞRENCİLER • 1883’te, Mühendis-hâne-i Berrî-i Hümâyûn’a bağlı olarak kurulan Hendese-i Mülkiye 1884 ile 1909 yılları arasında, yılda ortalama 11 mezun vermiştir. • Okul devlet yönetimi için son derece önemli olmalıdır ki, yatılı okuyan öğrencilere düzenli maaş ödenmiştir. • Okulda çıkan yemekler her gün bir öğrenci tarafından saraya götürülüp gösterilmektedir. Bu öğrenci o günkü yemeğini de sarayda yemekte ve kendisine bir altın ihsan edilmektedir. • Ramazan ayında da öğrenciler topluca saraya iftara davet edilir ve kendilerine birer altın ihsan edilirdi.
OSMANLIDA İLK ADIMLAR - 2 • 1773: Gazi Hasan Paşa ile Macar Baron de Tott'un teklifiyle Padişah III. Mustafa Mühendishane-i Bahr-i Hümayun'u (Deniz Mühendisliği) açtırmış ve bu yolla donanmadaki gemi mühendislerinin bilgisizliğini gidermeye çalışmıştır. İlk adı Mühendishane olan bu üniversite Türk tarihinin ilk üniversitesidir. Askeri mühendis yetiştirmek hedeflenmiştir. Okulun kuruluş tarihi Deniz Harp Okulu’nun da kuruluş tarihi olarak kabul edilir. Ülkedeki ıslahat çalışmalarının sonuçlarından biridir. • 1795: Hasköy’de yeni yapılan bir binada Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn (kara mühendisliği) kurulmuştur. 1795 tarihinde, bu okulun yönetim şekli, kadrosu, görevleri ve mali kuralları, kanunlarla düzenlenmiştir. Eğitim süresi 4 yıldı. • 1796: Kurulan Mühendishane matbaasında birçok telif ve çeviri eser yayınlanmış, eğitimde kullanılan aletlerin bir kısmı dışarıdan getirilmiş, bir kısmı da Mühendishane atölyesinde imal edilmiştir.
OSMANLIDA İLK ADIMLAR - 3 • 1797: Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn'da “Yeni Metodlar” adlı kitap ile inşaat mühendisliği hakkında bazı kitaplar basıldı. Fizik, kimya, trigonometri, topoğrafya, mukavemet, hidrolik, akarsu hidroliği, akışkanlar mekaniği, optik, botanik, jeoloji, mineroloji, sektant ve oktant gibi dersler ilk defa bu üniversitede okutuldu. • 1839: Nafia Nezareti bünyesinde sivil mühendislik okulu açıldı; ancak başarılı olunamadı. • 1847 yılında Mühendis-hâne-i Berrî-i Hümâyûn’da ilk kez yol ve köprü dersleri okutulmaya başlanmış olmakla birlikte, 1850 yılına gelindiğinde hem Meclis-i Umur-u Nafıa’da hem de başlanan yol inşaatlarında İngiliz ve Fransız mühendisler çalışıyordu • 1867: Mülkiye Mühendisi ve Islah-i Sanayi Mektebi adıyla yılda otuz mühendis yetiştiren bir okul açılmıştır. Bu okulun kaç yıl öğretim yaptığı kesin olarak bilinmemektedir. • 1874: Yılında açılan Mühendis-i Mülkiye Mektebi’nin adı 1875 yılında Turuk-u ve Muabir (Yollar ve Köprüler) Mühendislik Mektebi olarak değiştirilmiştir. Eğitim süresi 4 yıl olan okulun eğitim süresi sonunda yapılan sınavda başarılı olanlara “doktor” ve bu sınavı başaramayanlara “kondüktör” diploması verilmiştir. • 1875: Galatasaray’da sivil mühendislik okulu açıldı; ancak başarılı olunamadı.
OSMANLIDA İLK ADIMLAR -4 • 1883: Sivil hizmetler için mühendis ihtiyacını karşılamak üzere Mühendishane-i Berr-i Hümayun, Hendese-i Mülkiye Mektebi’ne dönüştürülmüştür.. Yönetimi ve öğretim kadroları, Mühendishane-i Berri’ye bağlı idi. Bugünkü anlamda sivil inşaat mühendisliğinin başlangıcı ise 1883'de kurulan Hendese-i Mülkiye ile başlar. Başlangıçta Fransızların “Ponts et Chaussees” (Köprü ve Kaldırım) okulu örnek alınarak eğitimini sürdüren okul, daha sonra Alman ekolünü örnek alarak eğitimine devam etmiştir. Gelişimi orduya bırakılan Hendese-i Mülkiye’den mezun olmuş birçok Türk inşaat mühendisi ülkede birçok yol ve köprü yapımında çalıştı. • 1909: Sivil bir okulun askeri yönetimden ayrılması gerekliliği görüşü üzerine Hendese-i Mülkiye Nafıa Nezareti’ne bağlı Mühendis Mekteb-i Ali adı altında eğitimi sürdürmüştür. Böylece sivil mühendis yetiştiren okul, askeri yönetimden tamamen ayrılmış oldu. Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar bu okullardan 432 inşaat mühendisi mezun olmuştur. Hendese-i Mülkiye döneminde (1788-1909) 239, Mühendis Mekteb-i Ali’si döneminde (1910-1928) toplam 237 mezun vermiştir. Öğretim süresi, önce dört yıl, daha sonra sırasıyla beş, altı ve yedi yıla çıkarıldı.
CUMHURİYETİN İLK ADIMLARI - 1 • 1928: Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte ülkenin mühendis ihtiyacını karşılayabilmek için çeşitli çalışmalar başlatılmış, 1926 yılında başlayan çalışmalar 2 yıl sürmüş ve bir Yüksek Mühendis Mektebi Kanunu ile Mühendis Mekteb-i Ali’si (Yüksek Mühendis Mektebi’ne) dönüştürülmüştür. • 1941: Mektep, Bayındırlık Bakanlığından ayrılarak Maarif Bakanlığına bağlandı ve adı Yüksek Mühendis Okulu oldu. • 1944: Yüksek Mühendis Okulu, İstanbul Teknik Üniversitesi haline geldi. Böylece, Mühendishane-i Bahri-i Humayunla başlayıp, Mühendishane-i Berri-i Humayun, Hendese-i Mülkiye Mektebi, Mühendis Mektebi, Yüksek Mühendis Mektebi, Yüksek Mühendis Okulu adlarıyla devam eden mühendislik eğitimi, İstanbul Teknik Üniversitesi haline gelmiş oldu (171 yıl aradan sonra). • Daha sonraları sayısı artan inşaat mühendisliği eğitimi veren üniversitelerin sayısı İMO kurulduğu zamanda (1954) 3’tür. Bunlar: • İstanbul Teknik Üniversitesi, • Robert Koleji, • Yıldız Teknik Üniversitesi’ dir.
GÜNÜN ŞARTLARI 1926-1 • Eylül 1926: Yüksek Mühendis Mektebine 120 kişi girdik. Lise mezunları doğrudan alınıyor, eksik kalırsa orta okul mezunlarından imtihanla dolduruluyor. • Ortaokul mezunu olan Fevzi Akkaya Gümüşsuyunda 2 ay kurstan sonra imtihan sonra okula kesin kabul ediliyor. • Mühendis Mektebi Alisi: Gümüşsuyu Kışlası binasında dersler yapılmaktadır. Binanın 1/3’ü mühendis mektebi, 1/3’ü Fen Mektebi, 1/3 I. Dünya harbinde yangından zarar görmüş ve henüz onarılmamıştı. • Tam yatılı, tam parasız, • Yılda 1 kat elbise, palto, kundura, çamaşır, havlu, pijama veriliyor. • Kalem, kağıt ve ders malzemesi bedava.. • Kitap yok çünkü kitap yoktu!!! • Bizden önce Eylül 1925 de 120 kişi okula girmiş 45 kişi kalmışlar.. • Biz de 2.sınıfta 50 nin altına düşmüştük. Üst sınıfların mevcudu ise 5 veya 6 kişi kalmış! • Mezun olduktan sonra 10 senelik mecburi hizmette bulunmak şarttı. • Ders süreleri 1.5 saatve günde 4 ders olurdu. • Sınavlar yazılı ve sözlü ve 1 ay sürerdi. Haziran ve Eylül devreleri vardı. İsteyen istediği sınavlara istediği devrede girerdi.
GÜNÜN ŞARTLARI 1926-2 • 3. sınıfta bölümlere ayrıldık: Yol, Su, Yapı seçim isteğe bağlıydı.. Yapı’ya 3-4 kişiden fazla rağbet eden olmadı.. Yapı için “Tabanı delik Kaldırım mühendisliği” denirdi • Görülen dersler: Betonarme, Hidrolik, İktisat, Tasarı geometri, Elektrik, fizik, kimya, cebir, geometri, jeoloji, topografya, hidrografya, demiryolu yapımı, bataklıkların kurutulması, set ve bent inşası, yol ve köprü inşası • Son sınıfta 32 kişi.. 1932 de 32 mühendis.. 27 si diploma aldı.. 5 kişi Mühendislik Ruhsatnamesi aldı • Eylül 1932: Nüfus 15 milyon; Mühendis sayısı: tahmini 300 (1883 den beri) • Devlet dairelerinde Macar Mühendisler çoğunlukta • Bulgar ustalar Rum ve Ermenilerden boşalan boşluğu dolduruyor • Müteahhit firmalarsa tamamen yabancı • Ne bir karış yol, ne liman, ne bir baraj. Yalnız demiryolları yapılıyor • Taşıma kağnı, katır, deve sırtında.. • Ne Zemin mekaniği ne Terzaghi: zemine demir çubuk çakılarak zemin yoklaması yapılıyor.. Biraz da his… • Köprünün ağırlık testi için kağnılarla tonlarca taş taşınıyor ve köprü günlerce trafiğe kapalı kalıyor!! • 1933 yılında ilk defa Türk müteahhitler ihaleye katıldı ve Sivas-Erzurum Malatya hattı ihalesini kazandı..
TEKNİK EĞİTİM • 1911: Ülkede öylesine büyük bir teknik eleman ihtiyacı vardı ki, 1869’daki Maârif-i UmûmiyeNizâmnâmesi’ndenberi açılması düşünülen Kondüktör Mektebi ancak 1911’de açılabilmiştir. • Programı Paris’teki “Ecole de Conducteur”e benzer olarak saptanmış olan okulun amacı Nafı Vekaletine «fen memurları» yetiştirmekti. • Daha sonra bu okul şimdiki Yıldız Teknik Üniversitesi’nin temeli olmuştur.
Tekniker EĞİTİMİ VE YILDIZ TEKNİK OKULU • 1922: Adı Nafıa Fen Mektebi olarak değiştirilmiştir. • 1925: Eğitim süresi iki yıldan iki buçuk yıla çıkarıldı • Eğitim süresi 1931’e kadar 2,5 yıl olan bu okulun mezunları Nafıa Vekaleti kadroları içinde bir mühendise sağlanan olanaklarla çalışıyordu. • 1937: YıldızTeknik Okul adıyla yapılandırılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı.İnşaat, Makina şubeleri açılmıştır. • 1940: Bu okulun mezunları arasından seçilen bazı elemanlar 1937’de kurulan Yıldız Teknik Okulu’nda, bir yıllık eğitime tabi tutularak mühendislik diploması almaya hak kazandılar
Yıldız Teknik Üniversitesi • 1943: Yıldız Teknik Okulu olarak tekrar yapılandırılan okul, dört yıllık eğitim veren bir yüksek öğretim kurumu haline getirilmiştir. • 1958-1959: Bu öğretim yılında okul bünyesinde 5 yıl süreli ve geceleri öğretim yaparak mühendis yetiştiren Akşam Teknik Okulu açılmıştır. • 1969: Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisiadını almıştır. • 1982: Yıldız Üniversitesiadını almıştır. • 1992: Yıldız Teknik Üniversitesi adını almıştır. • Yıldız’ın diğer okullardan önemli ve tek farkı Sanat Enstitüsü Mezunlarını Tekniker ve Yüksek Teknikerleri bir kontenjan dahilinde kabul etmesi ve mühendis olarak mezun etmesidir.
ROBERT KOLEJİ VE MÜHENDİSLİK BÖLÜMÜ • 1863 yılında Amerikalı bir misyoner tarafından İstanbul’da kurulan Robert Kolej ABD dışında açılan ilk yüksek okul konumundadır. • 1912 yılında mühendislik okulu İnşaat, Makine ve Elektrik mühendislikleri lisansı verilecek şekilde kurulmuştur. • Türkiye’ de ilk Elektrik Mühendisi 1925 yılında mezun olmuştur. • Bu kurumdan 1926’da 2, 1927’de 4, 1928’de 3, 1930’da 11 Elektrik Mühendisi mezun olmuştur. • 1973 yılında Boğaziçi Üniversitesi adını alıncaya kadar Robert Kolej’den 314 Elektrik Mühendisi mezun olmuştur
İKİ YENİ TEKNİK ÜNİVERSİTE:ORTA DOĞU VE KARADENİZ • 1950’den sonraki dönem, ülkede hâlâ yetersiz olan teknik eğitimin geliştirilmesi yolunda atılan iki yeni adım açısından da önemli bir dönem olmuştur. • Daha sonra birer teknik üniversiteye dönüşecek olan Kondüktör Mektebi de, Mühendis Mekteb-i Âlisi de Kıta Avrupası modellerine göre kurulmuş okullardı. • 1950’lerde ortaya çıkan durum ise, “şehir ve bölge planlaması” konusundaki ihtiyaçlardı. Bu acil ihtiyaç üzerine Türkiye’nin 1954’te Birleşmiş Milletler’eyardım edilmesi isteğiyle başvurmasından sonra ortaya çıkan, Ankara’da Ortadoğu bölgesine hitap edecek ve İngilizce öğrenim yapacak uluslararası nitelikte bir üniversite kurulması projesi öncelikle ABD tarafından desteklenmişti.
Karadeniz Teknik Üniversitesi • 1955: Kanunla kurulmuş ve dönemin Başbakanı Adnan Menderes tarafından açılışı yapılmıştır. • Karadeniz Teknik Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin İstanbul ve Ankara illeri dışında kurulan, kuruluş tarihi itibariyle Türkiye'nin en eski 4. üniversitesidir. • 1963: Kuruluşundan yaklaşık sekiz yıl sonra, Rektörlük ve Fakülte kadroları verilerek Temel Bilimler, İnşaat-Mimarlık, Makine-Elektrik ve Orman Fakülteleri kurulmuş ve eğitim başlamıştır. • Üniversitenin mühendislik fakültesi ve bazı bölümlerinde eğitim dili %30 oranında İngilizcedir.
ODTÜ • İlk adıyla Orta Doğu Yüksek Teknoloji Enstitüsü, 15 Kasım 1956’da yapılan törenle, mimarlık ve şehircilik fakültelerinde mimarlık bölümüyle açıldı. • Okul iki ABD’li profesör, dört Türk öğretim görevlisi ve 50 öğrenciyle Milli Müdafaa Caddesi’ndeki eski Emekli Sandığı Binası’nda öğretime başladı. • 1957-58 öğrenim yılında makine mühendisliği, inşaat mühendisliği, iş idaresi, kamu idaresi, endüstri yönetimi bölümleri açıldı • 2 Ekim 1957’de ODTÜ Kampusu’nun temeli atıldı. • Klasik Kıta Avrupası eğitim sisteminin bir örneği sayılabilecek İTÜ’ye göre ODTÜ Amerikan eğitim sisteminin bir örneğidir. Bir teknik üniversite olarak kurulan ODTÜ hızla İdari Bilimler ve Fen Edebiyat Fakülteleri’ni de kurmuş, Amerikan eğitim sisteminin görece özgürlükçü atmosferi de üniversiteye yansımıştır. • Demokrat Parti muhalifleri okula, “demokratların üniversitesi” veya derslerin barakada başlaması ve şehircilik eğitiminin hedeflenmesi de kast edilerek “gecekondu üniversitesi”, “baraka üniversite” isimlerini takmıştı. • Bakanlar Kurulu’nun 5 Kasım 1959 tarihli kararnamesiyle ODTÜ mütevelli heyetine atanan kişiler arasında Vecdi Diker, Vehbi Koç ve Adnan Menderes’in kendisi de vardı.
ODTÜ-2 • 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra kurulan Milli Birlik Komitesi 8 Ağustos 1960’da ODTÜ Kanunu’nda değişiklik yapıp mütevelli heyetini görevden alarak Turhan Feyzioğlu’nu rektörlüğe atadı. Milli Birlik Komitesi, mütevelli heyetini görevden almadan önce istifalarını istemiş; ama Vehbi Koç dışında hiçbir üye bu isteğe olumlu cevap vermemişti. • Feyzioğlu, daha sonra, atanmasının amacının ODTÜ’yü yabancılar için sorun olmadan kapatmak olduğunu, ancak fikrini değiştirerek ODTÜ’yü savunmaya ve yaşatmaya karar verdiğini anlatmıştır. • İlk mezunlarını 1963 yılında veren ODTÜ öğrencileri meslek yaşamlarına başladıklarında ortaya çıkmış bulunan iki önemli durum vardı. • “Tabii, bu esnada bizim, lisan bilen genç heyecanlı, hevesli arkadaşlara ihtiyacımız vardı, onları davet ettik, onlar firmamızın içersine geldiler. Bunlar tabii, Orta Doğu’nun getirdiği bir özellik vardı, lisan. • Bu lisan, çok önemliydi o dönem için; çünkü Türkiye’de İngilizce bilen mühendis sayısı çok azdı. Dışarıda okuyanlar vardı, onların da sayısı azdı. Çoğu lisanı burada, yani üniversitede okuyarak belli ölçüde bu lisanı kullanma şansına ermişlerdir. • Biz de firmamıza gerek Orta Doğu mezunları gerekse dışarıdan dil bilir, İngilizce bilir arkadaşlarımızı çağırdık ve onlarla beraber biz bu firmanın gelişmesini sağlama imkânı bulduk.
Cumhuriyetin ilk yılları 1 • 1923–1924 eğitim – öğretim yılında Türkiye’nin nüfusu 11-12 milyondur. Bu nüfusun %10’nu ve kadınların sadece %3’ü okuryazardır. • Bu yıllarda Türkiye de 4.894 ilkokul, 23 lise, 64 meslek okulu, 9 fakülte ve yüksekokul olmak üzere toplam 5.062 öğretim kurumu vardır. • Bu okullarda görevli olan öğretmen ve öğretim üyesi sayısı ise toplam 11. 918’dir. • İlkokullarda 341.941, ortaokullarda 5.905, liselerde 1.241, meslek okullarında 6.547 ve yükseköğretimde 2.914 olmak üzere 358.548 öğrenci vardır. • O yıllarda eğitime bütçeden ayrılan pay düşük bir düzeydedir. 1921’de % 0.7; 1923’te %3
Cumhuriyetin ilk yılları 2 • Cumhuriyetin ilk yıllarında bu sayısal verilerin dışında eğitimin niteliksel özellikleri de düşüktür. • Çanakkale ve kurtuluş savaşında kaybedilmiş olan öğretmenlerin yanı sıra mevcut eğitimcilerin mesleki formasyonu da yetersizdir ve öğretim programları çağdaş bir anlayıştan yoksundur. • Okul binalarının durumu ve ders araç-gereçlerinin eksikliği ve eğitimle ilgilenen merkez ve taşra örgütünün idari teşkilatlanmasındaki sorunlar Türk Eğitim sisteminin o günkü durumunu yansıtmaktadır. • Üniversite reformu sayesinde yabancı uzman ve öğretim üyelerinin çeşitli fakültelerde ders vermeleri sağlanır. • Ayrıca eğitim ve kültür reformunu tamamlayacak şekilde John Dewey, Künhe, OmerBuyse, Albert Malche, BergeParker gibi uzmanların görüşlerine başvurulmuştur. • Amerikan Albert Malche’in raporu doğrultusunda üniversite reformu yapılmıştır. John Dewey’in raporu eğitim alanında yapılan reformlarda etkili olmuştur.
Cumhuriyetin ilk yılları 3 • 1925’te Alman Ticaret ve Sanayi danışmanı olan Prof. Künhe ve Belçika meslek öğretimi genel müdürü olan OmerBuyse’nin raporları yönetim, program, öğretmen yetiştirme, denetim ve yükseköğretim reformu gibi konuları kapsamakta ve yol gösterici olmuştur. • Böylece 15 yıllık bu çok kısa dönemde eğitim alanında önemli adımlar atılmış, deyim yerinde ise ikinci bir kurtuluş savaşı daha verilmiştir. • Bu dönemde eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, okulun herkese açık ve parasız olması, ilköğretimin yaygınlaştırılması ve toplumun çağdaşlaşması amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda 1923-1938 yılları arasında okulların, öğretmenlerin ve öğrencilerin sayısında ve ülke nüfusunda büyük artışlar olmuştur. • Eğitim savaşının sonunda kazanılan zaferin sayısal göstergeleri şöyledir:
Cumhuriyetin İlk Yılları 4 • 1923-1938 arasında Türkiye nüfusu %38 artarken, ilköğretimdeki öğretmen sayısı da%154’lik bir artış göstermiştir. • Özellikle kadın öğretmen sayısındaki %352’lik artış ile kız öğrencilerdeki %323’lük, • ortaokullardaki öğrencilerde %1.255 ve liselerdeki öğrenci sayısında % 1.692’lik artış • Diğer taraftan yeni açılan ilkokul sayısı %137,ortaokul sayısı %194 ve lise sayısı %296’lık bir artış göstermiştir. • Cumhuriyetin ilk yıllarında yüksek öğretimde hiçbir kadın öğretim üyesi yok iken, 1938 yılında üniversitelerde 99 kadın öğretim üyesi bulunmaktadır.
YURT DIŞINA GÖNDERİLEN ÖĞRENCİLER • Açılan ve ilerde açılacak olan yeni öğretim kurumlarının öğretim elamanı gereksinimini karşılamak üzere 1927-1938 yılları arasında yabancı ülkelere öğrenci gönderilmiştir. • İlk olarak 1927-1928 eğitim öğretim yılında 8 değişik ülkeye toplam 42 öğrenci gönderilmiştir. • Yurt dışına gidecek öğrencilere Atatürk çektiği telgrafta şöyle der: ’’ Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyorum. Alevler olarak geri dönmelisiniz.’’ • 1929-1930: Bu sayı artarak 288’e ulaşmıştır. • 1937-1938 : Bu sayı 204’tür. • Bu öğrencilerin Almanya(97), Fransa(21), Belçika(15), Amerika(15), İsviçre(13), Avusturya(14) olmak üzere diğerleri İtalya, İngiltere, Macaristan ve Rusya’ya gönderilmişlerdir. • Gönderilen öğrencilerin % 86.77’si Almanya, Fransa, Belçika ve Amerika’ya gönderilmiştir.
ÜNİVERSİTE TARİHİ • Üniversitelerin ülkemizde evrensel anlamına uygun olarak yapılanması ve tariflenmesi 1933 yılında başlar. Aynı yıllarda, Nazi Almanya’sından kaçan bilim adamlarının İstanbul’a gelmeleri, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinde görev almaları bu başlangıcı görkemli kılar. • Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren, yurt içindeki imkânların hemen hemen yok denecek düzeyde olması nedeni ile öğretim üyesi ve araştırmacı yetiştirmek için, o yıllarda Avrupa’nın en saygın yükseköğretim kurumlarına devlet bursu ile öğrenci gönderilmiştir. • Sayısal artışların, nitelikten ödün vermemek gerekçesi ile kısıtlı ve kontrollü olarak gerçekleştirildiği bu yıllarda, İstanbul dışında hayata geçirilen ilk üniversite Ankara üniversitesi olmuştur. • 1950’li yıllarda, diğer büyük şehirlere de yayılacak bir şekilde üniversite sayısı artırılmış, ancak bu artışlarda yeni açılacak üniversitelerin finansal kaynakları ve üstlenecekleri misyonlar daha önceden acık bir şekilde belirlendiği için gelişmeleri sağlıklı olmuştur. • Sistemdeki ilk büyük yasal değişiklik 2547 sayılı yasa ile 1981 yılında gerçekleşmiştir. • Bu yasa ile lise üstü tüm eğitim-öğretim katı bir merkeziyetçilikle aynı çatı altında toplanmıştır. • Bu dönemde sistemdeki ilk büyük ve toplu sayısal artışlar gerçekleştirilmiş; buna paralel olarak, bu kurumların nitelikleri sorgulanmaya başlanmıştır. • Ülkemizde kavramsal olarak kitlesel yükseköğretime dönüşen ve nitelik sorunlarının artışının başlangıç tarihi 1981’dir.
İnşaat Mühendisliği Kısa Tarihi • İnsanoğlunun yaklaşık 8000 yıl önce yerleşik düzene geçmesi ile oluşan güvenli barınak ve altyapı ihtiyacı, aynı zamanda yapım işinin ve mühendisliğin de başlangıcı olmuştur. • İlkel komün insanının doğa ve birbiriyle yaptığı savaşlardaki istihkâm uygulamaları nedeniyle, mühendislik önce askeri alanda başlamış ve gelişmiştir. • MÖ 2550 yıllarından itibaren, insanlık tarihinin harika yapıları ve bunların mühendisleri tarihteki yerlerini almaya başlamıştır; • Kral Zoser basamaklı piramidi ve yapımcısı Mühendis Imhotep gibi. • Dünyadaki ilk mühendislik okulu, “Köprüler ve Karayolları Ulusal Okulu” adı altında 1747 yılında Fransa’da açılmış, • İngiliz John Smeaton 1761 yılında ilk inşaat mühendisi olarak kaydedilmiş, • İlk İnşaat Mühendisleri Odası da 1828 yılında İngiltere’de kurulmuştur.
İnşaat Mühendisliğinde ilk Telif Kitaplar • Prof. Fikri Santur: Mukavemet-i EcsamMuvazenet-i Tersimiye; Mühendishane Matbaası, 1905. 1928 yılında tekrar basılmıştır 544 sayfa. • Prof. Fikri Santur: Ahşam Köprüler 1922, 128 sayfa • Prof. Fikri Santur: Demir Köprüler, 1928, 299 sayfa • Prof. Fikri Santur: Asma Köprüler, 1937, 128 sayfa • Ali Talat: Kagir İnşaat; 1923; 103 sayfa • Prof. Ahmet İhsan İnan: Betonarme Hesabatı Cetvelleri; 1926, 156 sayfa • Prof. Ahmet İhsan İnan: Islah-ı Enhar, Akarsulara Müteallik Hususi Hidrolik; 1927; 60 sayfa • Prof. Burhaneddin Berken: Büyük Bendler-Kısım 1; 1936 • Prof. Feridun Arısan: Mukavemet Tatbikatı, Elastiyet – Hiper Statik Sistemler; 1943 125 sayfa • Y. Mühendis Rıfat Ilgar: Demir Yollar – Üst Yapı; 1941, 243 sayfa • Prof. Dr. Müh. Meissner Paşa: Demir Yolları I. Cilt 1934; II. Cilt 1936 (Hicaz demiryolu inşaatında proje başmühendisi)
ÖĞRENCİ SAYISI KIZ ÖĞRENCİLER • 2009-2010 Öğretimyılındainşaatmühendisliğilisansprogramınakayıtyaptıranöğrencisayısı 5491. Bunlardan 940 tanesikız , 4551 tanesierkeköğrencidir. • Bölümlerdehalenöğrenimgörmekteolanöğrencisayısı 23453, 2965 kızöğrenci 20488 erkeköğrenciolduğugörülmektedir. • Bu verilerdenkızöğrencilerinbölümüfazlatercihetmediğianlaşılmaktadır. • 2008-2009 yılındamezunolanöğrencisayısıise 3498. • Türkiye’deinşaatmühendisliğibölümlerindeönümüzdeki 4 yıl(2011-2015) içinde 20.000’in üzerindeöğrencininlisanseğitimialacağıgörünmektedir. • Yinebuöğrencisayısıdikkatealındığında her yılyaklaşık 3000’in üzerindeinşaatmühendisiinşaatsektöründeyer alma çabasıiçinde • bulunacaktır.
OSMANLIDA MÜHENDİSLİK ZİHNİYETİ • Bunla birlikte girişimciliği destekleyen Osmanlı aydınlarından biri, Hendese-i Mülkiye iken, 1909 yılında, Nafıa Vekaleti’ne bağlanarak adı değiştirilen Mühendis Mekteb-i Âlisi’nin ilk Müdürü Refik (Fenmen) Bey olmuştur. • Liberal düşüncelere açık biri olan Refik Bey öğrencilerinin sadece devlet memuru olmalarını istemiyor, onları serbest bürolar açıp çalışmaya teşvik ediyordu • Cumhuriyet döneminin ilk inşaat müteahhitlerinden biri olan, Sanayi-i Nefise mezunu Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu, Türklerin o dönemki zihniyetini kendi yaşamından bir kesitle anlatmaktadır: • Meğer halam, benim mimar olacağımı duyunca çok üzülmüş ve ‘Bütün silsilemiz okumuş, yazmış, âlim adamlar. Bu çocuk niçin böyle dülger (marangoz) olmayı istedi?’ diye dövünüp ağlıyormuş.
Teknik Üniversite rozeti • Bu yıllardan itibaren bu dört fakültenin mezunları Türkiye tarihinde önemli roller oynadılar. • Öğrenci sayısı azdı ve öğrenciler özel bir sınavla kabul ediliyordu. Bir zamanlar öğrenci bulabilmek için ilanlar dağıtan İstanbul Teknik Üniversitesi, uzun yıllar ayrıcalıklı konumunu sürdürdü. • “Efendim bizler, Teknik Üniversite rozeti taşıyanlar üst düzey insan sayılırdı. Beyoğlu’na çıktığımız zaman, “arı rozetliler geliyor” derlerdi; arı rozetiyle meşhurdu tabii.”
HEYKEL VE PUT BİR ŞİRKETİN KURULUŞU • “Bilecik’ten dönmüştüm. Evkaf ve Şeriye Vekâleti binasında bir çalışma odam vardı, içeri girince fena halde bozuldum. Sulu boya ile yapıp çerçevelettiğim bir projem yerde parça parça edilmiş yatıyordu. (Bir gün Ziya Gökalp, Hamdullah Suphi, Ruşen Eşref ve bazı arkadaşları beni ziyarete gelmiş ve bir zafer abidesi [Arch de Triumph] projesi yapmamı istemişlerdi. O zaman böyle bir abide düşünülüyordu. • Ben de yapmıştım ve Bilecik’ten dönüşümde icab eden makama verecektim.) Hademeye sordum. “Şer’iye Vekili odanıza geldi ve bu resmi görünce ‘Bu putlarla dolu resmi aşağı indir’ dedi ve ayaklarıyla çiğneyerek parçaladı” dedi. Üzerinde heykel görünce hemen put diyen bu yobaz, kırılası ayaklarıyla onu parçalamıştı. İşte bu hadise üzerine Asaf Bey’e Allahaısmarladık diyerek kapı dışarı fırladım. • Biraz daha burada dursam başıma bir bela gelirdi. Bir iki gün sonra da Taş Han’ın karşısında bir yer buldum, tamir ettirdim ve burada ilk yazıhanemi açtım. Kapıya bir de tabela astım: TÜRK İNŞAAT EVİ.
Tablo 1 Lisans düzeyindeki inşaat mühendisliği bölümü öğrenci sayıları
Tablo 2 Lisans eğitimi veren inşaat muhendisliğibolumundegorevlioğretim elemanı sayıları
KARL TERZAGHI (1883-1963) • Zemin Mekaniği ve Jeoloji Mühendisliği disiplinlerinin kurucusu • 1916’da Mühendis Mekteb-i Ali’sinde (İTÜ) ders vermek üzere Avusturya Dışişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilir (1916-1918) • Basit deney araçları geliştirerek bugünkü zemin mekaniğinin temelini oluşturan deneyleri gerçekleştirir • 1918-1925 yıllarında Robert Kolej’de ders verir. Elektif gerilme kavramı - killerde oturma – zamar davranışının tüm teorik esaslarını çıkarır • Dünyada ilk zemin mekaniği kitabının Dr. Terzaghitaratından yayımlanması • 1949: Bayındırlık Bakanlığı Su işleri Reisliği’nde Danışmanlık görevinde bulunur • Prof. Dr. Müh. Hamdi Peynircioğlu İTÜ İnşaat Fakültesi ilk Geoteknik Mühendisimiz
İNŞAAT BÖLÜMÜ VE LABARATUAR • 1994 YılındaTürkiye’deki 30 • adetinşaatmühendisliğibölümündensadece 9 tanesindelaboratuarvarken 2007’de • yenikurulmuşolanlardahilhemenhementamamındabirlaboratuarbulunmaktadır.
Bilgisayar ve İnşaat Mühendisleri • 1940’lı yıllardaABD’deözelamaçlıolarakgeliştirilmesinebaşlanan modern elektronikbilgisayarlar50’li yıllardagenelkullanımaaçılmışve 60’lı yıllardatümdünyadaullanılmayabaşlamıştır. • Yurdumuzdada önce 1962’de Karayolları (TCK) GenelMüdürlüğübünyesindebirbilgisayarkurulmuş, • 963 yılında da üçüniversitede (ODTÜ, İTÜveBÜ)bilgisayarkullanımınabaşlanmıştır. • Üniversitelerdebilgisayarlarınkurulduğu ilk günlerdenbaşlayarakonların ilk ve en yoğunkullanıcılarıİnşaatfakültevebölümlerininöğretimüyeleriveyardımcılarıolmuştur. • O yıllardabirmerkezdekuruluolan “Ana” bilgisayarlarınyönetimindede öncelikleİnşaatbölümlerininöğretimüyelerisözsahibiolmuşlarvebuözellik 80’li yıllarakadarsüregelmiştir. • İnşaatmühendislerininbilgisayarlaraolanyoğunilgisi, doğalolarak, kısasüreiçindeeğitimprogramlarına da yansımıştır. • Bu konuda ilk girişimlerİTÜİnşaatFakültesinde “ElektronikHesap” ;ODTÜİnşaatMühendisliğiBölümünde “İnşaatMühendisliğindeBilgisayarMetotları”(1971)derslerininaçılmasıilebaşlamıştır. • Bu dersler o yıllardageçerlitekprogramlamadiliolanFORTRAN ilebazısayısalyöntemlerinöğretilmesiniiçeriyordu. • SonrakiyıllardaFORTRAN dilininyerini, sırasıile, Basic, Pascal ve C dillerialmışveeğitimprogramlarındabudilleriiçerendersler de verilmeyebaşlanmıştır. • BazıeğitimprogramlarındadaMathcad veMATLABgibimatematikişlemağırlıklıdilleriiçerendersleryeralmaktadır.
OSMANLIDA İLK KARA YOLLARI VE TEODOLİT • İstanbul-İznik arasını birleştirmeyi öngören ilk araba yolu projesi ve Tanzimat Fermanı’nda inşa edilecek yollar ve köprülerden bahsedilmiş olmasına rağmen, ilk yolların yapılması için 1850’yi beklemek gerekecekti. • Yapımı gerçekleştirilen ilk yollar Bursa-Mudanya, Bursa-Gemlik ve Trabzon-Erzurum yolları oldu. • Bu yollarda güzergâhların modern mühendislik teknikleriyle tespit edildiği, yapımda teodolit kullanılarak, yerine aplike edildiği anlaşılmaktadır. • Yapım çalışmaları 1850-1865 yılları arasında gerçekleşen Bursa-Gemlik Yolu 34,5; Bursa-Mudanya Yolu ise 34 kilometre uzunluğundadır. • 1850-1872 yılları arasında yapılan ve İran ticareti kadar askeri amaçların da öne çıktığı Trabzon-Erzurum Yolu ise 314 kilometredir. • Güzergâhı Fransız mühendisler tarafından belirlenen Trabzon-Erzurum Yolu’nun yapımının 22 yıl sürmesi, bu dönemdeki çalışmaların nasıl güçlüklerle yürütüldüğü hakkında yeterli bir fikir vermektedir.
2010 YILINDA İnşaat Mühendisliği • 2000-2010 yıllarıarasındaülkemizdekilisanseğitimivereninşaatmühendisliğibölümlerininsayısı %32 artarak 38’den 50’ye; inşaatmühendisliğiprogramlarının (1. Öğretim, • 2. Öğretim) sayısıysa %62 artarak 50’den 81’e çıkmıştır . • ÖSYMverilerinegöre , 2010 yılındaülkemizdeinşaatmühendisliğiprogramlarınıntoplamkontenjanı 5471’dir.
GÜNÜMÜZDE İNŞAAT MÜHENDİSLERİ VE ÖĞRENCİLERİ SAYISI • Yaklaşık 72 milyonnüfusasahipülkemizde, kayıtlıinşaatmühendisisayısıyaklaşık85.000 civarındadır. • Günümüzde, TürkiyeveKKTC’de her yılyaklaşık 5500 inşaatmühendisliğiöğrencisiuniversiteye başlarken, bunlardan yaklaşık 4000’i (%70) mezun olabilmektedir
OKUL ÖĞRENCİ SAYISI • 2007 yılı için 36 Devlet üniversitesindeki 54 programa 3104, 2 Vakıf üniversitesindeki 5 programa 114 kontenjan ayrılmıştır. • KKTC ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü dahil edilince İnşaat Mühendisliği Eğitimi verilen üniversite sayısı 46 olmaktadır. • İTÜ ve YTÜ hariç 44 tanesinde İnşaat Mühendisliği Bölümleri Mühendislik veya Mühendislik-Mimarlık Fakülteleri bünyesinde bulunmaktadır. • 2006 Verilerine göre, İnşaat Mühendisliği programları ortalama 10. sırada tercih edilmektedir. • 3218 kontenjan için 85591 öğrenci tercih etmiş ve her 26.5 kişiden biri bir İnşaat mühendisliği programına yerleştirilmiştir (Kılanç, 2007).
ÇALIŞMA KOŞULLARI • Türkiye’de hafta tatili 1925 yılında, nüfusu 10 binin üzerinde olan yerler için kabul edildi ve daha küçük yerlerde bu hakkın uygulanması belediyelere bırakıldı. • 1932’de ILO’ya üye olunmasına rağmen, haftada bir gün resmi tatilin ücretli olup olamadığı belli değildi. • 1935’te, ücret konusu yine belirsiz kalacak biçimde cumartesi öğleden sonraları da katılarak hafta tatili bir buçuk güne çıkarıldı. • Cumhuriyet Halk Partisi 1935 yılı programında grev ve lokavtın yasak olacağı açık olarak yer almıştı. Bundan bir süre sonra, 1936’da kabul edilen İş Kanunu grev ve lokavtı yasaklıyor; fakat toplu iş sözleşmelerinin imzalanmasına bir engel getirmiyordu. İmkân dahilinde olan toplu iş • sözleşmelerinde de işverenin muhatabı “mümessil işçi” olarak belirlenmişti. Kanun, İşçi Sigortaları İdaresi’nin bir yıl içinde kurulacağını ifade etmişse de 1945’e kadar bu yönde bir çalışma yapılmamıştır.
Yıllara göre okul sayısı • 1911 yılında ilk çekirdeği oluşan Yıldız Üniversitesi, 1937 yılında mühendis yetiştiren bir kuruma dönüşmüştü. • 1912 de kurulan Robert Koleji’nin yüksek kısmı ise, 1971 yılından itibaren Boğaziçi Üniversitesi oldu. • İMO’nunkurulmuş olduğu 1954 yılında Türkiye’de sadece İTÜ, Yıldız Teknik Okulu ve Robert Koleji’nde inşaat mühendisi yetiştiriliyordu. • ODTÜ’nün 1961’de ilk mezunlarını vermesi ve izleyen yıllarda diğer bir çok üniversitede inşaat mühendisliği bölümlerinin açılmasıyla yurt yüzeyine yayılan eğitim farklı bir çehre kazanmıştır. • KTÜ 1963, Fırat Üniversitesi 1967, DEÜ 1968 yıllarında ilk inşaat mühendisliği öğrencilerini almışlardır. • 1960’tan sonra inşaat sektöründeki olağan üstü gelişimin doğurduğu talep-arz süreci nedeniyle, en yetenekli öğrenciler özellikle İTÜ inşaat mühendisliği eğitimini seçmişler, yetişen kadrolar devlet yönetiminde üst kadrolara yükselmişlerdir (Önalp, 1993). • Ancak okul sayısındaki artış ve yeni ve popüler mühendislik bölümlerinin açılmasından sonra, seçkin öğrencilerin inşaat mühendisliğini tercih ettikleri söylenememektedir.
OSMANLIDA ŞEHİR PLANLAMASI • İmparatorluğun başkenti İstanbul’da modern şehircilik çalışmaları 1863 tarihli Turuk ve Ebniye (Yollar ve Binalar) Nizamnamesi’nden önce başlamıştı. • 1839’da Alman Mühendis HelmutvonMoltke İstanbul’un sokak yapısını düzenlemekle görevlendirildi. • Mustafa Reşit Paşa’nın desteklediği Moltke Planı uygulanmadıysa da yaptığı projeler yeni inşaat nizamnamelerinin temelini oluşturdu. • 1855’te, görevleri arasında yol yapımı ve tamir işleri de bulunan Şehremaneti kuruldu. • Bu sıralarda İstanbul, çevre köyleriyle birlikte 430.000 nüfuslu bir şehirdi. Aynı yıl kurulan İntizam-ı Şehir Komisyonu şehrin güzelleştirilmeye, temizlenmeye, yollarının genişletilmesine, sokaklarının aydınlatılmasına ve inşaat usullerinin iyileştirilmesine fevkalade ihtiyacı olduğunu belirliyordu. • İntizam-ı Şehir Komisyonu yol şebekelerini düzenleyen önemli kurallar üretti. • Öncelikli öneriler arasında bazı önemli yolların genişletilmesi yanında, kaldırımların, su vekanalizasyon şebekelerinin tamamlanması da vardı. • Modernanlamdaki ilk Osmanlı belediyesi Aralık 1857’de kuruldu.
SU İŞLERİ BATAKLIK KURUTMA • 1929 Nafıa Programı çerçevesinde, daha sonra adı Su İşleri Reisliği olarak değişecek olan Sular Umum Müdürlüğü kuruldu ve başına VonTubergen getirildi. • Sular Umum Müdürlüğü’nün kuruluşundan hemen önce, 29 Mayıs 1929’da kabul edilen 1482 sayılı kanunla on iki yıl içinde su işlerine sarf edilmek üzere 100 milyon liralık bir tahsisat ayrılmıştı. Bu kaynağı kullanacak olan Sular Umum Müdürlüğü’nün görevleri arasında büyük bataklıkların kurutulması önemli bir yer tutuyordu. • Büyük Su Projesi, sahip olduğu büyük bütçeyle müteahhitlik hizmetlerinin gelişiminde önemli bir rol oynadı. • 1925 yılından itibaren başlayan bataklık kurutma çalışmaları dahilinde, 1936 yılına varıldığında toplam 25.155 hektar bataklık alan kurutulmuştu. • Ancak asıl etkinlik 1937 yılından sonra başladı. 12 Şubat 1937 ve 8 Ağustos 1941 tarihli yasalarla 1937-1946 yılları arası için su işlerine 81 milyon lira harcama yetkisi verildi. • 1937 ile 1944 arasında 21.363 hektar bataklık alan kurutuldu
TÜRKİYE'DE MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİNİN GELİŞİMİ • Türkiye'de ilk mühendislik jeolojisi incelemesi 1923'te heyelan için Geyve'de yapılmıştır. • İlk hidrojeoloji incelemeleri ise 1929 ve 1930'da Ankara Çubuk Vadisinde içme suyu araştırması için, • ilk derin sondajlar ise 1932'de İstanbul Bakırköy ve Samsun'da yapılmıştır. • 1935'te MTA Enstitüsü'nün kurulması ile Türkiye'de maden ve jeoloji incelemeleri yanında bazı mühendislik jeolojisi problemleri de ele alınmış, ayrıca yeraltı suyu, kaplıcalar, deprem jeolojisi çalışmaları yapılmıştır. • DSİ ve EİEİ baraj yeri ve hidroelektrik santralleri projelerinin jeoloji incelemelerini yapmaktadır. • 1949'da İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde, 1952'de İTÜ'de uygulamalı jeoloji dersleri verilmeye başlanmıştır. • 1956'da İstanbul Üniversitesi'nde,1959'da İTÜ'de uygulamalı jeoloji kürsüleri açılmıştır. • 1960-61 ders yılında İTÜ Maden Fakültesi'ne bağlı Jeoloji Mühendisliği Bölümü açılmıştır. Daha sonraları diğer üniversiteler de jeoloji mühendisi yetiştirmeye başlamıştır.
OSMANLIDA YOLLAR • Bu sırada, İmparatorluğun büyük bir bölümünde şehirlerarası yollar kervanlarla ve at sırtında taşımacılığa uygundu. Bu yollar üzerindeki tek mühendislik yapıları ise, sadece büyük suları aşmaya imkân veren köprülerdi • 1750’lerin ortasında Dünya sistemine yeni yeni entegre olmaya başlayan Osmanlı İmparatorluğu'nda ise, bir kervan Trabzon-Samsun arasını 75 saatte kat etmekteydi.
OSMANLIDA LİMANLAR • Limanlar ya Victoria döneminin ortasında ya da sonrasında daha iyi donatıldı ve istisnasız hepsi yabancılarca finanse edildi. • 1860 ve 1870’lerde Selanik’te iki kilometre ve İzmir’de dört kilometre uzunluğundaki büyük rıhtımlar inşa edildi • Demiryolu Selanik’e 1870’lerin başında ulaştı; • Demiryolları önce İzmir, ardından da Selanik’te limana dek uzatıldı • Birinci Dünya Savaşı’nın öncesine değin Trabzon ve Samsun’daysa, belki de iç bölgelerinin son derece engebeli oluşu, Rusya’nın kesinlikle karşı çıkması ve Trabzon örneğinde, ekonomik talihin ters dönmesi gibi nedenlerle demiryolları hiç yapılmamıştı
İLK TÜNEL VE METRO • şehircilik çalışmaları da uzun yıllar yabancı girişimcilerin elinde kalmıştır. • Bu dönemin İstanbul’a kazandırdığı yapılar arasında muhakkak zikredilmesi gerekenlerden biri de Fransız Mühendis EgueneHenriGavand’nın inşa ettiği Tünel’dir. • 554,8 metre uzunluğunda, 6,7 metre genişliğinde ve 4,90 metre yüksekliğindeki • bu ilk metro hattının inşaatına 1872 yılında başlandı ve ancak Ocak 1875’te hizmete açılabildi
civil engineering • Mühendisliğin anası olarak da kabul edilen inşaat mühendisliği askerî mühendislikten sonra gelen en eski temel mühendislik dalıdırve İngilizce kelime anlamı civil engineering ilk olarak 18.y.y. da askerî olmayan mühendislik çalışmalarını askerî mühendislikten ayırabilmek için kullanılmıştır. • İnşaat mühendisliği kurucu mühendislik alanlarının başında gelir. İnşaat mühendisliği geniş bir alanı kapsadığından çeşitli dallarda uzmanlaşma gereği duyulmaktadır. • Bu alanların başlıcaları, çevre mühendisliği, geoteknik, belediye ya da kentsel mühendislik, kıyı mühendisliği, ölçme bilgisi, yapı mühendisliği, temel mühendisliği, su mühendisliği, malzeme bilimi, ulaştırma mühendisliği vb. konulardır. • İnşaat Mühendisliğine en önemli yardımcı dallardan birisi malzeme bilimi ve mühendisliğidir. Son yıllarda özellikle medyanın odağı haline gelen nanoteknoloji ve nanobilim sayesinde malzeme bilimi bütün üniversitelerde ön plana çıkmaya başlamıştır