1.64k likes | 4.18k Views
DEĞERLER EĞİTİMİ SEVGİ VE SAYGI. SEVGİ aynı duyguda, aynı düşüncede, aynı ortak değerlerde, aynı inançta ve aynı arayışta bulunma durumudur.
E N D
DEĞERLER EĞİTİMİ SEVGİ VE SAYGI
SEVGİ aynı duyguda, aynı düşüncede, aynı ortak değerlerde, aynı inançta ve aynı arayışta bulunma durumudur. SAYGI aynı duyguda olunmasa bile, farklı düşüncelerde, farklı duygularda, inanışlarda ve arayışlarda bulunan insanların birbirine göstermesi gereken yüce bir değerdir.
İnsanların birbirleriyle iyi geçinmesini sağlayan aralarındaki saygı ve sevgi bağıdır.
Çocukların eğitimi ailede başlar. Saygıyı ve sevgiyi çocuklar ailede öğrenirler. Öğrendikleri bu olguyu da büyüdükçe geliştirirler.
Çocuklara, saygıyı öğretmenin en iyi yolu: onlara saygı göstermektir.
Bir ailede çocuğa insanlara karşı saygı duyması öğretildiyse, bu çocuk yaşamı boyunca insanlara saygılı davranır. Tersi olmuşsa çocuk hiçbir zaman insanlara saygılı davranmaz. Bu nedenle hem ailesinde hem de toplumda karışıklıklara sebep olur.
Oğul ! Ananı, Atanı say ! Bereket büyüklerle beraberdir. (Osman Gazi)
İnsanlar arasındaki saygı ve sevgi toplum barışını sağlar. İnsanlar bir-birlerine saygı duyarsa birbirlerinin haklarını gözetir. Toplumu oluşturan bireylerin birbirleriyle uyum içinde yaşamasını sağlar. O toplum gelişir ve ilerler.
Saygı ve sevgi büyüklerle küçükler arasındaki uçurumu yok eden bir köprüdür.
Saygı tek başına yeterli değildir. Saygının yanında insanlar birbirine sevgi de duymalıdır. Sevgi insanların yardım duygusunu ön plana çıkarır. Bu sayede birinin bir sıkıntısı olduğunda, bütün toplum o kişiye yardım eder. O kişinin acısını paylaşır ve sıkıntısını azaltır.
Sevinçte ve kederde ortak duyguları yaşamak, aile olmanın temel unsurlarından biridir.
Aslında saygı ve sevgi farklı unsurlardır. Fakat biri olmadan diğeri işe yaramaz. Her ikisinin bir arada bulunduğu toplumların yaşam süresi uzun olur. Bu toplumlarda kolay kolay kargaşa çıkmaz. Aksi olursa toplum çöker.
Kendimize başkalarından sevgi ve saygı gösterilmesini bekliyorsak, biz de onlara, beklentimiz doğrultusunda saygı ve sevgi göstermeliyiz.
Toplumun en küçük birimi ve çekirdeği ailedir. Toplumun aile yapısı sağlamsa o toplumda sağlamdır. Bireyler arasındaki saygı, sevgi ve hoşgörü varsa, o bireylerin oluşturdukları toplumlar sağlıklı ve barış içinde yaşayarak varlıklarını sürdü-rürler.
Aile bireyleri arasındaki saygı ve sevgi bağı çok güçlü olmalıdır.
Aile üyeleri, sevinçli ve üzüntülü günleri birlikte paylaşırlar. Birbirinin huzur ve mutluluğunu bozacak davranışlardan uzak durur-lar. Oluşan bir problemi çözmek için aralarında işbirliği yaparlar. Her zaman birbirlerine yardım ederler ve güç verirler.
Sevinçte ve kederde ortak duyguları yaşamak, aile olmanın temel unsurlarından biridir.
Anne ve babaya sevgi ve saygı duymak dinimizde övülmüş, önerilmiştir. Çocuklar, anne ve babanın haklarını ödeyemezler. Peygamberimiz “Cennet annelerin ayakları altındadır.” diyerek, anne sevgisinin önemini vurgulamıştır.
Türk Milleti olarak biz renk, ırk ve din ayrımı gözetmeksizin bütün insanlara sevgi ve hoşgörü ile bakarız. Yaşam boyu ilkemiz olan bu olguyu anne ve babalarımızdan öğreniriz.
Tüm Dünya insanlarına saygı ve sevgi göstermek, milletimizin en büyük özelliğidir.
Şanlı tarihimizde milliyeti ve inancı farklı olan birçok toplum, Türk hakimiyetinde yaşamayı tercih etmiştir. Bu konuda en güzel ilkeyi 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' diye söyleyen Atatürk koymuştur. Bizler bu yüce milletin torunlarıyız. Sevgi ve saygı da hiç kimseye ayrım yapmayız.
Saygı düzenin anahtarıdır. Atatürk
“Yaratılanı severiz, Yaratan'dan ötürü” diyen Yunus Emre'nin torunları olarak, Dünya’da savaşların, düşmanlıkların bitmesini, sevgi, saygı ve dostluğun hakim olmasını arzu ederiz.
Yunus Emre eserlerinde insanların arasındaki sevgi ve saygı teması işlemiştir.
FATİH’İN HOCASINA SAYGISI 29 Mayıs 1453 sabahı son hücum emri ile birlikte İstanbul Osmanlı'ya teslim olmuştu. Fatih, hocası Akşemsettin Hazretleri ile birlikte, coşkulu bir törenle İstanbul'a giriyordu. Bizans halkı ve kadınlar yollara dökülmüş, genç Fatih'i selamlıyor, üzerine çiçekler atarak onu tebrik ediyorlardı. Hatta Fatih İstanbul’a girerken, yer yer Bizans halkı öndeki Akşemsettin’i padişah zannediyor, Akşemsettin “hükümdar arkada” işaretini yapınca, Fatih de edep, terbiye ve inceliği ile, şöyle karşılık veriyordu:”Evet, hükümdar benim, lâkin o da benim Hocam'dır!”
Öğretmen ile öğrenci arasındaki saygı ve sevgi koşulsuzdur..