180 likes | 569 Views
FİLİZ BERBEROĞLU YENİPINAR GAZİANTEP 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HAKİMİ. HEKİMİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNA BAKIŞ. GİRİŞ
E N D
FİLİZ BERBEROĞLU YENİPINAR GAZİANTEP 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HAKİMİ
GİRİŞ Yaşama hakkı, bir kimsenin insan olması dolayısıyla sahip olduğu, vazgeçilmez ve devredilmez en temel haklardandır. İnsan Hayatı, hiçbir değerle ölçülemeyecek kadar büyük bir değer taşıdığı için onun kanun hükümleriyle himaye edilmesi, bireyin olduğu kadar, toplumun menfaatleri açısından da gereklidir. Yaşama hakkı aynı zamanda evrensel bir anlam da taşımaktadır. Bu bağlamda, yaşama hakkı tüm yeryüzünde geçerli anlam ve boyutuyla ele alınmaktadır. 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bu amaçla tanzim edilmişlerdir. Anayasada güvence altına alınmış en temel haklardan olan yaşama hakkı, sağlık hakkı ile bir bütün oluşturur. Devredilmez ve vazgeçilmez olan bu hak insan hakları evrensel bildirgesi ile açıklanmıştır. Anayasanın ilgili maddelerinde yaşam hakkı, sağlık hakkı korunmuştur. ‘Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi… ‘ sözünden de anlaşılacağı gibi sağlık olmadan hayatta hiçbir şeyin tadı ve lezzeti olmadığı gibi mal, mülk ve makamında hiçbir anlamı olmaz.
Anayasada güvence altına alınan yaşam hakkı ve sağlık hakkıyla ilgilidüzenlemeler önemlidir. A. m. 17/1’ göre ‘ Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir’. A. m. 56/1’e göre ‘ Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’. Hekimlik mesleği kanaatimce bir ekip işidir hekimin başkanlığındaki ekipte çalışan tüm sağlık personeli ve yardımcılar kadar çalışılan ortam, alet ve edevat tamlığı ve çalışılan ortamın özgür ve güvenli olması da oldukça önemlidir. Hekim mesleğini icra ederken hiçbir baskı ve tehdit altında olmadan, sorumluk bilinci ile tüm gerekli teşhis tedavi ve kontrollerini tam ve eksiksiz yapmalıdır. MK. 2. mad. İyi niyet şartlarını düzenlemekte, genel nitelikte bir madde olup bu alanda da çok önemli bir yer tutmaktadır.
HUKUKİ SORUMLULUK1- Hekimin Hukuki Sorumluluğu Hekimin tıbbi faaliyetlerinden doğan sorumluluğu kural olarak kusur sorumluluğuna dayanır. Hekim ile hasta arasındaki daha önceden kurulmuş geçerli bir aktin bulunması halinde, hekimin hukuki sorumluluğu hakkında Borçlar Kanununu 96 vd. maddeleri, bu tür akti bir ilişkinin bulunmaması halinde ise BK 41 ve devamı maddeleri uygulama alanı bulur. Bu maddelere göre sorumluğunu kurucu unsuru kusur olduğundan, hekim tıbbi faaliyetleri sonucu meydana gelen zararlardan ancak; kusurlu olduğu takdirde sorumlu olur, kusuru bulunmadığı takdirde sorumlu tutulamaz.
2- İnovasyon ve Hekimlik Hekimlik mesleği bilgi, beceri, dikkat ve sabır mesleğidir. Bu mesleğin icrasındaki eksiklikler, hastanın durumunun kötüleşmesine, sakatlanmasına ve hayatına mal olabilmektedir. Hekim ya da başka bir sağlık elemanı, mesleki uygulamalarında gerekli düzeyde bilgili olmalı, acemice davranmamalı ve işini en iyi şekilde yapmalıdır. Çünkü, hastaya zarar verilmesi halinde hukuk devreye girecektir. Hekimlerin veya diğer sağlık personelinin hastalara vereceği hizmet, Uluslar arası Mevzuat ve Uluslar arası Sözleşmelerle koruma altına alınmıştır. Ülkemizde hasta hakları bir kanun ile düzenlenmemiştir. Genel hükümler çerçevesinde sorunlar çözülmeye çalışılmıştır. Fakat 1998 yılında Hasta Hakları Yönetmeliği yayınlanmış ve dünyadaki gelişmeler yakalanmaya çalışılmıştır.
3- Hekimler ve Hasta Hakları Haklar, görevleri de beraberinde getirir. Hakkın aynada yansıması görevdir. Hasta hakları modern çağda gelişerek uygulamada yerini almaktadır. Bununla birlikte hastalarında haklarını kullanırken azami iyi niyet, ihtimam ve anlayışı göstermeleri gerekmektedir. Temel insan hakkının hem hasta, hekim ve tüm sağlık çalışanları için geçerli olduğu unutulmamalıdır. Hastanın da duyarlı olması hekim ve sağlık çalışanlarına anlayış ve saygı ölçüsünde yardımcı olması zorunludur. 4- Uluslararası Hukuk Yasalar ve uluslar arası bağlayıcı nitelikteki mevzuatın dikkatlice izlenmesi gerekir. TMK. 2 gereğince objektif ve subjektif şartları asıldır. Hasta ve hekimin hak ve yükümlülüklerinde iyi niyetli olmaları gerekmektedir.
HEKİMLİK SÖZLEŞMESİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ 1- Hekimlik Sözleşmesinin Hukuki Niteliğine İlişkiGörüşlerin İncelenmesi Hekim vekalet sözleşmesi ile hastaya karşı sağlık hizmeti vermeyi üstlenmektedir. Ayrıca sözleşme uyarınca işinde “ işçi gibi dikkat ve özenli davranışta bulunmak” zorunda olduğundan en hafif kusuru hukuki sorumluluk sebebi sayılacaktır TBK md. 502 gereği kanuni tanıma göre; vekalet sözleşmesi, vekilin (hekimin), vekalet verenin (hastanın) bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı ( sağlık hizmeti sunumu) Üstlendiği sözleşmedir. Vekaletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenecektir.
Hekimin tazminat sorumluluğunun oluşması için beş şart gerekmektedir: 1- Bir sözleşmenin varlığı / Haksız fiil 2- Sözleşmenin ihlali / Hukuka aykırılık 3- Kusur 4- Zarar 5- Zarar ile kusur arasındaki illiyet bağı Taraflar arasındaki hukuki ilişki bir sözleşmeye dayanmıyor ise, hekimin hukuka aykırı eylemi haksız fiil niteliğinde olup; yine kusur, zarar ve bu kusur ile zarar arasında illiyet bağı söz konusu olacaktır. Yaşamın her alanında olduğu gibi sağlık alanında da riskler mevcuttur. Esasen hiç birşey mutlak ve kesin değildir. Bu anlamda hekim tarafından yapılan tedavi sürecinin kesinlik belirtilerek garanti edilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. 2- Nedensellik
3- Hekimin Tazminat Sorumluluğu İhmal, Borçlunun, hukuka aykırı sonucu istememekle birlikte böyle bir sonucun meydana gelmemesi için şartların gerekli kıldığı özeni göstermemesidir. Başka bir İfadeyle, ihmal, “aynı şartlar altında aynı türdeki kişilerin iş hayatında gösterdikleri gerekli özeni göstermemeleri, kısaca özen eksikliğidir. Bu dikkatsizlik bir yapma veya alınması gerekli tedbirleri almama şeklinde ortaya çıkabilir. Yargıtay her türlü kusurdan hekimin sorumlu olduğunu kabul etmektedir, somut durumun gerektirdiği önlenmelerinde eksiksiz biçimde alınması gerektiğini belirtmektedir. İhmalin belirlenmesinde ölçüt hekimin mensup olduğu kategori içinde yer alan ortalama bir hekim aynı hal ve şartlarda göstereceği davranış biçimidir.
Hekimin ihmalinin ölçüsü objektiftir. Yargıtay da verdiği kararlarda mutat ihtimamı aramaktadır. Hekimin tıbbi uygulamalarında, öncelikle genel hukuka uygunluk şartlarının varlığı aranacaktır. Hukuka uygunluk şartları; a- Tıbbi uygulamanın kanunen yetkili hekim (uzman) tarafından yapılması, b- Aydınlatma ve rıza, c- Endikasyon, d- Tıbbi gerek ve standartlara uygun davranış. Hekimin sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenler ise, hastanın ağır kusuru ile mücbir sebeptir. Her iki halde zarar, zarar gören kişi veya olay; doğal veya hukuksal sebepler dışında başka bir sebeple meydana gelmektedir. Örnekle açıklamak gerekirse; hastanın gerekli ve reçete edilmiş ilaçları kullanmaması veya tetkikleri yaptırmamasından doğan zarar ile elektrik kesintisi nedeniyle ameliyathanede zarar gören hasta olgularında hekimin sorumluluğundan söz edilemez. 4- Zorunlu Sebep
TÜRKİYEDE TIBBİ MALPRAKTİS Dünya Tabipler Birliği ( The World Medical Association) 1992 yılındaki 44. yılında “ Tıpta Yanlış Uygulama” konulu duyurusun da tıbbi uygulama hatalarını, doktorun tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermesi ile olunan zarar” olarak tanımlamıştır. ( Günday, 2012-30 ) Tıbbi Malpraktis Ülkemiz de doktorların yasal sorumluluklarını düzenleyen özel bir yasa olmadığından tıbbi malpraktis davalarının esasını sözleşme ya da haksız fiil teşkil eder. Yargıtay tarafından özellikle son 10 yılda verilen doktorların hukuki ve cezai sorumluluklarının kabulüne ilişkin radikal kararlar, konunun ülkemizde hukuksal açıdan yeni yeni incelenmesine neden olmuştur. Ülkemizde; Sağılık Bakanlığı Tarafından 1998 yılında hazırlanan “ Hasta hakları Yönetmeliği” bu konudaki en önemli adımdır. Son günlerde “ Tıbbi Hizmetlerin kötü uygulanmasından doğan Kanun Tasarısı” adı altında bir tıbbi malpraktis yasa tasarısı hazırlığı mevcuttur.
ARAŞTIRMA VERİLERİ VE İNCELEME Yasal olarak ülkemizde doktorlar, Anayasanın 17. maddesine göre sorumluluk alırlar. Ayrıca MK 24. maddesi gereğince “ kişinin rızası alınmaksızın kişilik hakları kapsamına giren hayatına, sağlığına, vücut tamlığına yapılacak her türlü müdahale hukuka aykırıdır.” gereğince sorumludurlar. Bununla beraber; Tarzı İcrasına Dair Kanun, • 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, • 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu, • 2219 sayılı Özel Hastaneler Kanunu, • 38 sayılı Taba bati Adliye Kanunu, • 6023 sayılı Türk tabipler Birliği Kanunu, • 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının mevcuttur. Ancak hiçbirin de özel hükümler mevcut değildir. Ortaya çıkan hukuki sorunlar genel nitelikteki hukuk kuralları ile çözümlenmeye çalışılmaktadır.( Günday-2012-32)
TABLO 1 (Türkiye'de Alınan Verilere Göre Tıbbi Hatalar (1990-2000 Yılları Arası)47(BÜKEN.)
Tıbbi Hataların Sebepleri 1- Yanlış tedavi, 2- Tanının gecikmesi, 3- Yanlış ilaç tedavisi, 4- Tedavinin geciktirilmesi, 5- Gerekli testlerin yapılamaması 6- Ameliyatın uygulanmasında eksiklik, • ( Günday- 2012- s. 33,34)
Sözleşmenin Niteliği Bakımından Tıbbi Müdahale ve Tedavi Ülkemizde sağlık hukuku konusunda bir kanun olmamakla beraber aşağıda belirtilen kanun ve yönetmeliklerle hukuki sonuçlar elde edilmeye çalışılmaktadır. Buradaki hukuksal kaynaklar; a. Uluslar arası belge ve sözleşmeler, b. Anayasa, c. Kanunlar, d. Tüzükler, e. Yönetmelikler, f. Meslek kuralları, g. İçtihat, Doktor - hasta arası ilişkinin beklenti ve neticeleri, hatta tıbbi malpraktise konu olup olmayacağı dahi sözleşmenin niteliğini değiştirir. Eser sözleşmesinde BK 355. maddeye ve devamı maddelere gidilirken vekaletsiz iş görme de BK'nun 410. madde ve devamı maddelerinde öngörülen kurallar uygulanmaktadır. (Günday- 2012, s.7,6,5)
UZUN İNCE BU YOLU KARARTMADAN, KAPATMADAN HEP BİRLİKTE; HOŞ SEDA İLE, AHDE VEFA İLE SEVGİ İLE YÜRÜYELİM
SONUÇ Tedavi süresi sonunda vicdani rahatlık ve iş disiplini hekimin başarılı ve huzurlu çalışması için en temel anahtardır. Sonuç olarak; hasta ile hekim arasındaki süregelen ilişkide, temel insan haklarından olan “ sağlık hakkı” söz konusu olduğundan, hekimde beklenen, her tür tıbbi uygulamasında hastasına karşı yüksek özen ve dikkatle uygulama yapmasıdır. Bu dikkat ve özen hekimin hasta ile ilk karşılaştığı andan, sağlık kontrolünde aydınlatma ile başlayıp tanı ve tedavi süreci ile son kontrol muayenesi şeklinde gerçekleşecektir. Hekimin sorumluluğunun doğmaması için, tüm aşamalarda ayrı ayrı hukuka uygunluk şartı aranacaktır. Tanı ve tedavi doğru olsa bile hastayı sonrasında ilgisiz bırakan hekimin görevini eksik veya kusurlu ifa etmiş sayılacaktır. Yine hekimin doğru tanı ve tedavisine rağmen hastada komplikasyon, hukukça izin verilen risk dediğimiz zarar mevcutsa bu kez hekimden beklenen, komplikasyon yönetimindeki dikkat ve özen içeren davranış ve uygulamalar ile tıp ve meslek etiği kurallarını ifa etmesidir. Sonuçta yine amaç hasta yararına; hastanın aydınlatılması ve rızasıyla, hastaya zarar vermeden veya en az zararla iyileştirmeye yönelik tıbbi yardım ve sağılık hizmeti sunumudur. Bu bağlamda hastanın iradesi ile gerek tıbbi standartlar ve gerekse tıp meslek etik ilkeleri hekimin görev alanını belirlemektedir. (Özkan-2012-290)