1 / 48

5520 SAYILI YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNUN UYGULANMASI (1 SERİ NO’LU TEBLİĞ TASLAĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ)

KANIT YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LİMİTED ŞİRKETİ. 5520 SAYILI YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNUN UYGULANMASI (1 SERİ NO’LU TEBLİĞ TASLAĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ). TASFİYE, BİRLEŞME, DEVİR VE BÖLÜNME. YMM SAKIP ŞEKER 15 ŞUBAT 2007. Meşrutiyet Cad.29/17 Kızılay / ANKARA 0312 417 0596 pbx

albert
Download Presentation

5520 SAYILI YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNUN UYGULANMASI (1 SERİ NO’LU TEBLİĞ TASLAĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ)

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. KANIT YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LİMİTED ŞİRKETİ 5520 SAYILI YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNUN UYGULANMASI (1 SERİ NO’LU TEBLİĞ TASLAĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ) TASFİYE, BİRLEŞME, DEVİR VE BÖLÜNME YMM SAKIP ŞEKER 15 ŞUBAT 2007 Meşrutiyet Cad.29/17 Kızılay / ANKARA 0312 417 0596 pbx www.kanitymm.com.tr

  2. I- TASFİYE (Mad:17) Tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli olur. Tasfiyeye giriş tarihi eski kanunda açıkça belirtilmemekteydi. Yeni Kanunda tasfiyeye giriş genel kurul kararının ve Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih olacaktır.Tasfiyenin bitiş tarihi de tasfiye kararının tescil edildiği tarihtir. Tasfiye giriş beyannameleri eskiden tasfiyeye giriş tarihinden itibaren 4.ayın 15.gününe kadar verilmesi gerektiği halde yeni uygulamada 4.ayın 25.günü akşamına kadar, tasfiye kapanış beyannameleri ise eskiden bilançonun veya nihai hesabın kesinleşmesinden itibaren 15 gün içinde, yeni uygulamada tescil tarihinden itibaren 30 gün içinde verilir. Yeni uygulamada beyanname verme daha belirgin bir işleme, yani tescile bağlanmıştır. Yeni uygulamada tasfiye beyannamesinin düzeltilmesi sadece önceki dönemlerin karlı son dönemin zararlı olması halinde söz konusu olacaktır. Fazla ödenmiş vergi varsa mükellefe iade edilecektir. İşletme hesabına göre defter tutan kurumların tasfiyesine ilişkin hüküm yeni kanunda yer almamıştır. Bu hükümden kurumların sadece bilanço usulünde defter tutacakları anlamı çıkmaktadır. Ancak VUK’nun 178/2’ye göre kurumların Maliye Bakanlığının izniyle işletme defteri tutma imkanları bulunmaktadır.

  3. Eski kanunda tasfiyeden vazgeçilmesi konusunda hüküm yoktu. Yeni Kanuna göre, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye beyannameleri normal faaliyet beyannameleri yerine geçecektir. Tasfiyeden vazgeçme tarihinden itibaren geçici vergi beyannameleri verilmeye başlanacaktır. Tasfiye karı, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye dönemi başındaki server değeri arasındaki olumlu farktır. Servet değerinden maksat bilançodaki öz sermayedir. Tasfiye dönemi içersinde ortaklara dağıtılan devredilen (veya kurum sahibine iade olunan) iktisadi kıymetlerin değerleri KVK’nun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümlerine göre ve dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibariyle belirlenecektir. Buna göre, tasfiye sırasında yapılan işlemlerde de örtülü kazanç dağıtımı ilkelerine uyulacaktır. Emsale uygunluk ölçüsüne dikkat edilecektir. Ancak, ortaklara yapılacak ödemelerde işlemin yapıldığı tarihte bu ilkeye uyulacaktır. Örneğin, tasfiye tarihi itibariyle şirkete ait sermaye ortaklara dağıtılabilecektir. Bu dağıtım nedeniyle ortaklar C/H’ı borç verildiği gerekçesiyle tasfiye sonunda ortaklar için örtülü kazanç dağıtıldığı ileri sürülemeyecektir. Ancak, şirketin dağıtılmamış karları varsa kar dağıtımına ilişkin gelir/kurumlar vergisi stopajı ödeme tarihi itibariyle yapılacaktır. Şirkete ait varlıkların satışında emsallere uygunluk ölçüsü gözönünde bulundurulmalıdır.

  4. Tasfiye sonunda her ne kadar amortismanlar ve karşılıklar servet değerine (öz sermayeye) ilave edilmeyecekse de, ilgili iktisadi kıymet satılırken, normal satış işlemlerinde olduğu gibi birikmiş amortisman satış karının hesabında dikkate alınacaktır. Şüpheli alacak karşılığının kapatılışı genel esaslara göre yapılacaktır. Bilanço tekniğinde birikmiş amortismanlar ve karşılıklar öz sermayeye dahil edilmez, aktif değerden düşülür. Eski Kanunda, tasfiye memurunun talebi üzerine tasfiye incelemesinin bir ay içinde başlaması ve aralıksız sürdürülmesine ilişkin hüküm bulunmaktaydı. Yeni Kanunda süre üç aya çıkarılmış olup, tasfiyeye giriş tarihindeki aktif büyüklüklere göre inceleme yaptırmama konusunda vergi idaresine yetki verilmiştir. Böylelikle gereksiz incelemeler için zaman kaybedilmeyecektir.

  5. II- BİRLEŞME (MAD:18) Bir veya birden fazla kurumun diğer bir kurumla birleşmesi nedeniyle infisah eden kurumların birleşme karı için tasfiye hükümleri geçerlidir. Diğer bir anlatımla birleşme karı vergiye tabidir. (Vergili birleşme) Aynı neviden şirketler birbiriyle birleşebilir.

  6. III- BİRLEŞME YOLUYLA DEVİR (MAD:19/1) -Birleşen ve birleşilen kurumların kanuni veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması, -Münfesih kurumların aktif ve pasifiyle mevcut bir şirkete devrolunması halinde, vergisiz birleşmek mümkündür. Vergisiz birleşmede kayıtlı değer esastır. Münfesih kurumun devir tarihi tescil tarihidir. Birleşme ve devirde vergisel sorumluluklar birleşilen kuruma aittir. Tür değişiklikleri de devir hükmündedir. (Vergisiz Devir) (19/2) Bir kurumun kendisine ait iştiraki bulunan veya iştirak ettiği başka bir kurumu kül halinde devralmasında, kurum bünyesinde yapacağı sermaye artışının söz konusu iştirak paylarına isabet eden tutardan daha az gerçekleşmesi vergisiz birleşmenin ihlali sayılmaz.

  7. Örnek: (A) şirketi (B) şirketi ile birleşmiştir. (A) şirketinin aktifindeki “İştirakler hesabı“ (B) şirketine aittir. (A) Şirketi Kasa 10 Borçlar 150 İştirakler (B) 100 Sermaye 150 Alacaklar 240 Karlar 50 350 350 (B) Şirketi Kasa 40 Borçlar 100 Taşıtlar 200 Sermaye 150 Alacaklar 10 250 250

  8. Birleşme Sonucu; (A1) Şirketi Kasa 50 Borçlar 250 Alacaklar 250 Sermaye 200 Taşıtlar 200 Karlar 50 500 500 (B1) Şirketi Kasa 50 Borçlar 250 Taşıtlar 200 Sermaye 200 Alacaklar 250 Karlar 50 500 500

  9. Birleşme sonucunda (A1) şirketindeki İştirakler hesabı ortadan kalkmış, iki şirketteki sermaye tutarı (150+150=) 300 olduğu halde birleşilen (A1) şirketinde 200 birim olmuştur. Sermaye hesabı birleşilen şirketin iştiraki kadar azalmıştır. Birleşmenin (B) şirketi bünyesinde gerçekleşmesi halinde de bilanço aynı olacaktır. İştirakler hesabı (B1) şirketinin birleşme sonu bilançosunda yer almayacaktır. Birleşen veya birleşilen şirketteki birbirine ortak olmaktan kaynaklanan iştirakler hesabındaki kayıtlı değer ile gerçek değer arasındaki farkın bilançoda “geçici hesapta” izlenmesi mümkün olamaz. Birleşme sonucu fiilen bir iştirak ilişkisi kalmaz. Ancak birleşen şirket ile birleşilen şirketin kayıtlı öz kaynağı ile gerçek öz kaynağı arasındaki fark birleşme sonucu oluşan sermayenin ortaklar arasındaki dağıtımında dikkate alınmalıdır. Tebliğ Taslağındaki “(19.1) İştirakler hesabında yer alan değerin, iştirak hissesinin itibari değerine eşit olmaması halinde aradaki müspet veya menfi farkın kurumun vergiye tabi kazancının tespiti ile ilgilendirilmeksizin geçici hesaplarda izlenmesi mümkün bulunmakta olup, bu geçici hesapların vergiye tabi kurum kazancının tespiti ile ilişkilendirilmeksizin kurum kayıtlarında sona erdirilmesi de mümkün bulunmaktadır” ifadesi açık değildir.

  10. Devir yoluyla birleşmede iştirakler için ayrı bir değerleme ölçüsü konulması doğru değildir. “İştirakler hesabında yer alan değerin iştirak hisselerinin itibari değerine eşit olmaması” borsaya kayıtlı şirketler için söz konusu olabilir. Borsa dışındaki şirketlerde rayiç değer tespiti yapılıp yapılmayacağı açık değildir. Kayıtlı değerin üstündeki devirler kanun hükmüne aykırı olacaktır. Birleşen şirketlerin aktiflerinde yer alan diğer şirketlerdeki iştiraklerin kayıtlı (itibari) değeri ile gerçek değeri arasındaki farkın Geçici Hesapta izlenmesi Tebliğe göre mümkün olabilecektir. Olumsuz farkların geçici hesapta izlenmesinde yarar bulunmakla birlikte olumlu farkın pratik bir yararı yoktur. Çünkü bir tarafta aktif hesap artırılırken diğer tarafta geçici hesap artırılacaktır. Olumsuz farkın geçici hesapta düzeltilmesi de tartışmaya açıktır. Çünkü vergisiz birleşmede aktif ve pasif hesaplar aynen devredilmelidir. Ancak kayıtlı değerini korumayan bir varlığın diğer şirkete kayıtlı değeri ile sermaye olarak konulması da kabul edilemez.

  11. Örnek: (C) Şirketi Kasa 50 Borçlar 15 İştirakler (D) 100 Sermaye 50 Alacaklar 30 Karlar 115 180 180 Yukarıdaki (B) şirketi ile birleşecek olan (C) şirketinin aktifindeki (D) şirketine ait İştirak hesabının gerçek değerinin 60 birim olduğu kabul edildiğinde birleşme öncesinde şöyle bir kayıt yapılabilecektir. ____________________ / ____________________ GEÇİCİ HESAP 40 İŞTİRAKLER HESABI 40 ____________________ / ____________________

  12. Birleşme öncesi (C) Şirketinin bilançosu şöyle olacaktır. Kasa 50 Borçlar 15 İştirakler 60 Sermaye 50 Geçici Hesap 40 Karlar 115 Alacaklar 30 180 180 Böyle bir düzeltme kaydı özkaynağı değiştirmeyeceği için gereksizdir. Tebliğde yapılmak istenen zararın gizlenmesinden ibarettir. İlerde iştirak satıldığında aktifte yer alan geçici hesap maliyet olarak dikkate alınacaktır. Bize göre söz konusu zarar özkaynaktan düşülmelidir. İştirak hissesinin değerinin itibari değerden yüksek olması halinde herhangi bir düzeltme kaydına gerek olmamalıdır. Vergisiz birleşme ve devir esas itibariyle bir vergi erteleme işlemidir. Bilançodaki gizli yedekler aynen yeni şirkete aktarılmalıdır. Düzeltme sadece değer düşüklüğünde yapılmalıdır.

  13. IV- BÖLÜNME 1- Tam Bölünme Tam mükellef bir sermaye şirketinin tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bütün mal varlığını, alacak ve borçlarını kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmesi karşılığında devredilen sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmesi tam bölünme olarak tanımlanmıştır. Mevcut Un A.Ş. Şirket Un+Yem Yem A.Ş.

  14. Eski şirket ortadan kalkmakta 2 veya daha fazla yeni şirket kurulmakta veya varlıklar mevcut şirketlere ayni sermaye olarak devredilmektedir. Devredilen varlıklara ait hisseler eski şirketin ortaklarına hisseleri oranında dağıtılmalıdır. %10’a kadar nakit ödemeler vergisiz bölünmeyi ihlal sayılmayacaktır. Aktif ve pasifi düzenleyici hesaplar ilgili olduğu aktif ve pasif hesapla birlikte devredilecektir.

  15. 2- Kısmi Bölünme Üretim ve hizmet işletmelerinde işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devri zorunludur. Bu kapsamda; • Taşınmazlar • Her türlü tesis, makine, cihaz alet, edavat • Taşıtlar • Gayrimaddi haklar • Hammadde • Mamul • Yarı-mamuller • Nakit • Alacak ve borçlar devredilebilir. • Kısmi bölünmede zararların devri söz konusu değildir.

  16. Tebliğin 19.2.2.1. bölümünün üçüncü paragrafında, “kurum bilançosunda yer alan devredilen üretim ve hizmet işletmeleri ile doğrudan ilgili olan nakit, alacaklar, menkul kıymetler ve borçların da devri zorunludur. Söz konusu kıymetlerin devredilen işletme ile doğrudan bağının kurulmaması halinde, bu kıymetlerin devri ise ihtiyaridir” denildikten sonra 4. paragrafta “devredilecek söz konusu kıymetlerin tutarının mükellefçe belirlenmesi esastır” ifadesine yer verilmiştir. Bilindiği gibi kısmi bölünme Türk Ticaret Kanun yönünden ayni sermaye niteliğinde olup, ayni sermaye unsurlarının değerinin üç kişilik bilirkişi heyetince tespit edilmesi gerekir. Her ne kadar devredilecek işletmeyle doğrudan ilgili olmayan kıymetlerin (kasa, banka, alacak, borç, demirbaş gibi) hangilerinin bölen şirkete devredileceği işletme yönetiminin insiyatifinde ise de değer tespiti bilirkişiye aittir. Öte yandan Tebliğin 19.2.2.1.1. bölümünde devredilen iktisadi kıymetlerin net değerinin sıfır olması durumunda devredilen iktisadi kıymetlerin defter değeri üzerinden devredileceği, ancak devredilen iktisadi kıymetler karşılığında alınan iştirak hisselerinin bilançoda “iz bedeli” ile gösterileceği, devredilecek kıymetlerin net değerinin negatif olması halinde ise farkın geçici bir hesapta izleneceği belirtilmiştir.

  17. Örneğin 100 birim aktif değeri olan hizmet işletmesi 100 birim banka borcu ile birlikte devredildiğinde (bölündüğünde) devre konu net değer sıfırdır. Kayıt şu şekilde yapılacaktır. Bölünen şirketin kayıtları __________________ / __________________ 300- Bankalar 100 242- İştirakler 1 Aktifler 100 Gelirler 1 __________________ / __________________ Yukarıdaki işletmenin borcu 150 birim ise kayıt şu şekilde yapılacaktır. __________________ / __________________ 300- Bankalar 150 242- İştirakler 1 Aktifler 100 Geçici Hesap 50 Gelirler 1 __________________ / __________________

  18. Bölen şirketin kayıtları __________________ / __________________ Aktifler 100 300-Bankalar 100 Sermaye 0 __________________ / __________________ Aktifler 100 Geçici Hesap 50 300-Bankalar 150 __________________ / __________________

  19. Tekdüzen Hesap Planında “Geçici Hesap” adında bir hesap yoktur. Bu hesabın adı Tebliğde açıkça konulmalıdır. Kanaatimizce bu hesabın adı “280-Gelecek Yıllara Ait Giderler” veya “480-Gelecek Yıllara Ait Gelirler” olmalıdır. Her ne kadar bölünmede hisse değişim oranı rayiç değere göre tespit edilecekse de devredilecek varlıkların net değeri Türk Ticaret Kanunu’nun asgari olarak belirlediği sermaye tutarının altında olmamalıdır. Bu değer limited şirketlerde 5.000 YTL, anonim şirketlerde 50.000 YTL’nin altında olamaz. Bu nedenle bölünme sonucunda kurulacak yeni şirketin hisseleri mevcut şirket ortaklarına verilecek ise devredilen net değerin asgari sermaye tutarının altına düşmemesi gerekir. Devredilen varlıkların rayiç değerinin kayıtlı değerin üzerinde bulunması bu sorunu çözmez. Zira, vergisiz bölünmenin temel koşulu varlıkların kayıtlı değeri ile devredilmesi esasına dayanmaktadır.

  20. V- HİSSE DEĞİŞİMİ (Md:19/3(c)) Tam mükellef bir sermaye şirketinin, diğer bir sermaye şirketinin hisselerini, bu şirketin yönetimini ve hisse çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması ve karşılığında bu şirketin hisselerini devreden (şirketin) ortaklarına kendi şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisselerini vermesi hisse değişimi olarak tanımlanmaktadır. Hisse değişiminin vergisiz yapılabilmesi için; 1- Hisseleri toplayan şirketin diğer şirketin yönetim ve hisse çoğunluğunu sağlaması gerekir. 2-%10’a kadar yapılacak nakit ödemeler ihlal sayılmayacak.

  21. VI- DEĞİŞİM ORANININ GERÇEK DEĞER GÖRE TESPİT EDİLMESİ GEREKİR. Devir ve bölünme işlemlerinde kayıtlı değer esastır. Ancak, Tebliğ Taslağında kısmi bölünme veya devir suretiyle birleşmelerde (nevi değişiklikleri dahil) işleme konu olan varlıkların kayıtlı değeri üzerinden diğer şirketlere intikal ettirilmesinin, devrolan veya bölünen şirketin ortaklarına ya da bölünen şirkete varlıkların kayıtlı değeri kadar hisse verilmesini gerektirdiği özellikle vurgulanmıştır. Bu çok önemlidir. Devre konu varlıkların gerçek değerinin tespit edilerek, devrolan veya bölünen şirketin ortaklarına haklarını koruyacak şekilde bir değişim oranı tespit etmeleri gerekmektedir. Örnek: Kayıtlı Özkaynak Gerçek Özkaynak A Şirketi 100 500 B Şirketi 300 200 400 700 (B) şirketi devir yoluyla (A) şirketine devredilmiş ise 400 birim nominal sermayenin 5/7’si (%71) (A) şirketi ortaklarına (%29) 2/7’si (B) şirketi ortaklarına verilecektir. Kayıtlı değere göre işlem yapılsaydı (B)’nin ortakları hisselerin %75’ine (3/4) sahip olacaktı.

  22. VII- KISMİ BÖLÜNME UYGULAMASI I- Genel Bilgi Ticari, ekonomik ve yönetsel nedenlerle iki veya daha fazla şirketin bir tüzel kişilik altında faaliyetini yürütmesi birleşme olarak adlandırılmaktadır. Birleşme hükümleri 6762 sayılı TTK’nun 451-453. maddeleri ile 5520 sayılı KVK’nun 18,19 ve 20.maddelerinde yer almaktadır. Kurumların birleşmeleri bir ihtiyaçtan doğduğu gibi bünyesinde birden fazla faaliyet türü taşıyan kurumların daha etkin ve verimli çalışmalarını sağlayabilmek için bölünmelerine de ihtiyaç duyulmaktadır. 2001 yılına kadar hukukumuzda şirketlerin bölünmesine ilişkin hükümler yer almamaktaydı. Mülga 5422 sayılı KVK’nun 38.maddesinde 4684 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle bölünme kavramı vergi hukukumuza girmiştir. 1.1.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5520 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20.maddelerinde de “bölünme” hükümlerine yer verilmiştir. Birleşmeye ilişkin hükümler TTK ve KVK’muzda birbiriyle paralellik taşıdığı halde, TTK’nda bölünmeye ilişkin hükümlere yer verilmemiş olunması bölünmenin uygulanmasında bazı duraksamaların yaşanmasına neden olunmuştur. Adalet Bakanlığında oluşturulan Türk Ticaret Kanunu Komisyonu tarafından yeniden yazılan TTK Tasarısının 159-179.maddeleri arasında bölünme hükümlerine yer verilmiştir. Bölünmeye ilişkin vergisel düzenlemeler yapıldığı halde bölünmenin ticaret hukuku tarafı henüz düzenlenmediği için bölünme konusunda beklenen gelişme gerçekleşmemiş olup, sınırlı sayıda şirketin bölündüğü gözlemlenmektedir.

  23. Kurumlar Vergisi Kanunundaki düzenlemeden başka bölünmeyle ilgili tek düzenleme Maliye Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca ortaklaşa yayımlanan “Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme İşlemlerinin Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”dir.[1] Bazı yazarlar Türk Ticaret Kanununda bölünmeye ilişkin hukuksal düzenlemeler yapılmadan KVK’nundaki vergisel düzenlemeler dikkate alınarak şirketlerin bölünemeyeceği görüşündedir.[2] Oysa, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca yayımlanan ortak Tebliğe göre sermaye şirketlerinin kısmi bölünmesi mümkün bulunmaktadır. Tam bölünmeye ilişkin bir Tebliğin bugüne kadar yayımlanmamış olmasını TTK’nunda düzenleme yapılmadan tam bölünmenin yapılamayacağı şeklinde yorumlamak gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu Tasarısındaki hükümler ile KVK ve yukarda sözü edilen ortak genel tebliğ hükümleri arasında büyük bir benzerlik bulunmaktadır. [1] 16.9.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. [2] Şefik ÇAKMAK, Sermaye Azaltılması, Kısmi Bölünme ve Sorunlar.(Oluş Yayınları, Sirküler II/134)

  24. II- Kısmi Bölünmenin Tanımı ve Türleri Kısmi bölünme 5520 sayılı Kanunun 19 ncu maddesinin (3).fıkrasının (b) bendinde şu şekilde tanımlanmıştır. “Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki işyeri veya daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim ve hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi” kısmi bölünme olarak tanımlanmıştır. TTK Tasarısında ise Kısmi Bölünme, “bir ortaklığın mal varlığının bir veya birden fazla bölümü diğer ortaklıklara devrolunur. Bölünen ortaklığın ortakları, devralan ortakların ortaklık paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen ortaklıkla devredilen mal varlığı bölümlerinin karşılığında devralan ortaklıklarda ortaklık payları ve hakları elde eder” şeklinde açıklanmıştır. Burada geçen “ortaklık” kelimesi ticaret şirketlerini ifade etmektedir.

  25. Bu hükümlerine göre; a) Sermayeşirketi veyasermaye şirketi niteliğindeki yabancı kurumlar kısmi bölünmeye tabi tutulabilecektir. Şahıs şirketleri (kolektif ve adi komandit şirketler ile kooperatifler) bölünemeyecektir. TTK Tasarısına göre ise sermaye şirketleri ve kooperatifler sermaye şirketlerine ve kooperatiflere bölünebilecektir. b) KVK göre bölünmeye tabi varlıklar; • Taşınmazlar, • İştirak hisseleri (iki tam yıl aktifte yer almış olmak şartıyla) • Üretim işletmeleri, • Hizmet işletmeleri, ile sınırlıdır. Buna göre aktife kayıtlı ticari mallar, yarı mamuller ve mamuller ile demirbaşlar, gayrimaddi haklar, alacak ve borçlar kısmi bölünmeye konu edilemeyecektir. TTK Tasarısında ise bölünme kapsamına giren varlıklar konusunda sınırlama yoktur.

  26. c) Bölünmeye tabi varlıklar kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak şirkete devredilebilecektir. Bölünmeye ilişkin muhasebe kayıtlarında rayiç değer dikkate alınmayacaktır. Ancak, hisse dağılımının rayiç değere göre yapılması gerekir. Bununla birlikte, hisselerin tamamının bölünen şirketin ortaklarına verileceği oluşumlarda rayiç değerin önemi yoktur. Keza, devreden şirketin ortakları yeni şirketin de aynı oranda ortakları olacaktır. Bu şekildeki hisse dağılımında bir sorun ortaya çıkmayacaktır. Mevcut şirkete devir şeklindeki bölünmelerde ise yeni ve eski ortaklar arasındaki hisse dağılımı için her iki şirketin rayiç değerinin bilinmesine ve hisse dağılımının rayiç değer esasına göre tespit edilen değiştirme oranı dikkate alınarak yapılmasına ihtiyaç vardır

  27. III- Üretim ve Hizmet İşletmelerinin Bölünmesi Bölünme, bünyesinde birden fazla üretim veya hizmet işletmesi taşıyan sermaye şirketlerinin bu faaliyetlerinin ayrı şirket bünyesinde daha etkin ve verimli şekilde devamına imkan sağlamayı amaçlamaktadır. Bu suretle uzmanlaşma mümkün olabileceği gibi farklı faaliyetlerin sonuçlarının ölçülmesi ve değerlendirilmesi de mümkün olabilecektir. Bölünme kapsamına üretim ve hizmet işletmeleri dahil edilmiştir. Hizmet işletmesi ayrıca belirtildiğine göre üretim işletmesinden sadece mal üreten sanayi işletmelerini anlamak gerekmektedir. Sadece mal alım satımına dayanan ticari işletmelerini hizmet işletmesi saymak kanaatimizce mümkün değildir. Bu nedenle bünyesinde demir ticareti (alım satımı) ve boya ticareti yapan bir sermaye şirketinin boya alım satımını yapan işletmesini kısmi bölünme yoluyla bölemeyecektir. Üretim ve hizmet işletmelerinin bölünme yoluyla devrinde işletme bütünlüğününkorunması esastır. Bu durumda söz konusu faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün bölen şirkete devri zorunludur. Bu kapsamda üretim işletmesine ait bütün hammadde, yarı mamul ve mamul stokları ile bu işletmeye ait demirbaşların da devredilmesi gerekecektir. Devredilecek demirbaşlarla ilgili birikmiş amortismanlar da bölen şirkete devredilecektir.

  28. Mülga 5422 sayılı Kanunun 38/2.maddesinde “üretim tesisleri” ibaresi kullanıldığı halde 5520 sayılı Kanunun 19.maddesinde “üretim işletmesi” ibaresi kullanılmıştır. Ayrıca, eski Kanunda üretim ve hizmet işletmelerinin devrinde bu işletmelere bağlı gayrimaddi haklar, hammadde, yarı mamul ve mamul malların mevcut veya yeni kurulacak bir sermaye şirketine devredileceği belirtildiği halde yeni Kanunda devredilecek bilanço kalemleri belirtilmemekle birlikte, “işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesinin zorunlu olduğu” belirtilmiştir. İşletme bütünlüğünün korunmasıyla ilgili bilanço kalemlerine alacak ve borçların dahil olduğu Tebliğ taslağında belirtilmiştir. Yeni kanun eski kanuna göre daha bütüncüldür.

  29. IV- Kısmi Bölünmenin Türleri Kısmi bölünmenin sermaye yapısı yönünden iki şekilde yapılması mümkündür. 1- İştirak ilişkisi yöntemi, 2- Hisselerin mevcut ortaklara verilmesi yöntemi, İştirak ilişkisi yöntemi bölünecek varlığın mevcut bir şirkete devri ile mümkündür. Ancak, yeni kurulacak şirkete bölünecek varlıklar ayni sermaye, diğer ortaklar ise nakdi veya ayni sermaye koyarak da yeni kurulacak şirket bünyesinde bölünme gerçekleştirilebilir. Diğer yöntemde ise, bölünecek varlıklar mevcut veya yeni kurulacak bir şirkete devredilmek suretiyle bölünme gerçekleştirilecektir. Mevcut şirkete devir suretiyle yapılacak bölünmelerde bölünme sözleşmesi, yeni kurulacak şirkete ayni sermaye konulmak suretiyle yapılacak bölünmelerde ise bölünme planı düzenlenmesi gerekir. İştirak ilişkisi yönteminde bölünen şirketin aktifinden çıkacak varlıkların net aktif değeri kadar tutar İştirakler hesabında yer alır.Bu durumda şirketin aktifinde bir azalma meydana gelmeyeceği için sermaye azaltılması veya şirket fonlarının işletmeden çekilmesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Bölünen varlığın ayni sermaye olarak konulması sonucu elde edilecek ortaklık paylarının şirket ortaklarına verilmesi halinde aktifteki azalma şirket fonları veya sermaye azaltılması suretiyle dengelenmiş olacaktır.

  30. Örnek: A.Ş. (Bölünme Öncesi) Dönen Varlıklar 10.000.- Borçlar 6.000.- Duran Varlıklar 8.000.- Sermaye 5.000.- -Binalar 5.000.- Şirket Fonları 7.000.- -Diğer Varlıklar 3.000.- 18.000.- 18.000.- (A) A.Ş.’nin Duran Varlıklar hesabında bulunan 5.000.- birimindeki üretim tesisini yeni kurulan (C) sermaye şirketine devredilmiş olsun. Bölünme sonrasındaki (A) A.Ş. ile (C) A.Ş.’nin bilançoları aşağıdaki gibi olacaktır. A.Ş. (Bölünme Sonrası) Dönen Varlıklar 10.000.- Borçlar 6.000.- Duran Varlıklar 8.000.- Sermaye 5.000.- -İştirakler 5.000.- Şirket Fonları 7.000.- -Diğer Varlıklar3.000.- 18.000.- 18.000.- Bölen (C) Şirketi Binalar 5.000.- Sermaye 5.000.- (A) A.Ş. 5.000.- 5.000.-

  31. Bu tür bölünmede bölünen (A) şirketinin aktif ve pasifinde bir azalma meydana gelmemiş, sadece Binalar hesabının yerini İştirakler hesabı almıştır. (Basitlik sağlamak için stoklar, birikmiş amortismanlar dikkate alınmamıştır. Ayrıca (C)’nin sermayesinin tamamının (A)’ya ait olduğu kabul edilmiştir. (C)’nin diğer ortaklarının ayni veya nakdi sermaye koymaları söz konusu olacak ve sermaye tutarı konulan sermaye kadar artacaktır. (A) A.Ş.’nin aktifinden çıkarılan fabrika binasına karşılık olarak çıkarılan (C) şirketinin hisselerinin (A) A.Ş.’ne değil de (A) A.Ş.’nin ortaklarına verilmesi halinde aktiften çıkan değer kadar bir değerin pasiften çıkarılması gerekecektir. Bunun ya sermayenin azaltılması ya/ya da şirket fonlarının çekilerek yeni kurulacak şirkete sermaye olarak konulması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekir. Yukardaki örnekte şirket fonları aktiften çıkarılacak varlıktan daha fazla olduğu için sermaye azaltımına ihtiyaç yoktur. Bu durumda bölünme sonrasındaki (A) A.Ş. ile (C) şirketine ait bilançolar aşağıdaki gibi olacaktır.

  32. (A) A.Ş. (Bölünme Sonrası) Dönen Varlıklar 10.000.- Borçlar 6.000.- Duran Varlıklar 3.000.- Sermaye 5.000.- -Diğer 3.000.- Şirket Fonları 2.000.- 13.000.- 13.000.- Bölen (C) Şirketi Binalar 5.000.- Sermaye 5.000.- (A) A.Ş.’nin Ortakları 5.000.- 5.000.- (A) A.Ş.’nin aktifinden çıkarılan 5.000.- birim Binalar hesabına karşılık Şirket Fonları da 5.000 birim azaltılmış olup, yeni (bölen) şirkette sermayeyi temsil eden hisselerin tamamı (A) A.Ş.’nin ortaklarına verilmiştir. (C)’nin ortakları aynı zamanda (A)’nın da ortaklarıdır.

  33. V- Devredilen Alacak ve Borçların Durumu Kısmi bölünmede karşılaşılan sorunlardan birisi de devredilen varlıklara ait alacak ve borçların durumudur. Eski 5422 sayılı KVK’nunda bu konuda hüküm bulunmamaktaydı. Yeni 5520 sayılı KVK’nunda bu konuya kısmen açıklık getirilmiştir. Buna göre taşınmaz ve iştirak hisselerinin kısmi bölünme suretiyle devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunlu olacaktır. Kanun hükmünde üretim ve hizmet işletmelerine ait alacak ve borçların devralan şirkete devredilip edilemeyeceği açık değildir. İşletme devirlerinde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif hesapların tümünün devri zorunlu olduğuna göre alacakların işletme faaliyetinin devamı için zorunlu olduğu söylenebilir. Kanun hükmüne göre üretim ve hizmet işletmelerinin kısmi bölünme suretiyle devrinde bölünen işletmelere ait borçlar eski şirkette kalabilecektir. Borçların devri sadece taşınmaz ve iştirak hisselerinin devri halinde zorunludur. Bu tür bölünmede de iştirak ilişkisi şeklindeki devirlerde borçlar yine eski şirkette kalacaktır. İştirak ilişkisi şeklindeki bölünmelerde iştirake dönüşen varlıklara ait borçların mevcut şirket tarafından ödenmesi ve bunların gider kaydedilmesi mümkün gibi görünse de, varlığın mülkiyeti yeni şirkete intikal ettiği için borçların da yeni şirket tarafından ödenmesi gerekir.

  34. Devrolan varlıklara ait borçlara ait devir tarihinden sonra tahakkuk edecek faiz ve benzeri borçların eski şirket tarafından ödenmesi durumunda, ödenecek faiz ve benzeri finansman giderlerinin gider kaydedilmesinin hem işletmecilik yönünden hem de örtülü kazanç dağıtımına neden olunacağı için sakıncalı olduğunu düşünmekteyiz. Kredi borçlusu devreden şirket olduğu için, devir tarihinden sonra ödenecek kredi faizleri devralan şirkete yansıtma faturası veya dekontla aktarılmalıdır. Aksi taktirde aktifinde yer almayan bir varlığa ait borçların ödenmesi izah edilemez. Özetle, üretim ve hizmet işletmelerinin kısmi bölünmesinde bölünen üretim ve hizmet işletmesine ait krediyle alınan taşıt ve benzeri iktisadi kıymetlere ait kredi faizlerinde bu sorun örtülü kazanç dağıtımına meydan vermeyecek şekilde çözümlenmelidir.

  35. VI- Devrolan Varlıklara Ait KDV’nin Durumu KDV Kanunu’nun 17/4.maddesinin (c) alt bendine göre KVK’na göre yapılan bölünme işlemleri KDV’nden istisna edilmiştir. Bölünme işlemi sonucunda yeni şirkete konulan varlıklar KDV mevzuatı yönünden “teslim” sayıldığı halde, bu teslim işlemi vergi dışında tutularak bölünme işlemi teşvik edilmektedir. Kısmi bölünme yoluyla devredilen varlıklarla ilgili olup eski şirkette indirim konusu edilemeyen KDV’nin yeni şirkette mükerrer indirime yol açmayacak şekilde indirim konusu edilmesi mümkün kılınmıştır. Bölünen şirketin aktifinde “190-Devreden KDV” bulunduğu taktirde devrolunan varlıklara isabet eden KDV yeni (bölen) şirkette indirilebilecektir. Ancak, devrolunan varlığa isabet eden KDV’nin ne şekilde hesaplanacağı açık değildir. Hesaplamada devrolunan varlıklarla eski şirkette kalan varlıkların birbirine oranı esas alınabileceği gibi devrolunan varlık için yüklenilen KDV doğru şekilde tespit edilebiliyorsa, bu tutar devreden KDV olarak yeni şirkete devredilebilir.

  36. VII- Devrolan Varlıklardan Kaynaklanan Yatırım İndirimi Hakkının Durumu Bölünmeye konu varlıklardan başka bölünen şirkete ait hakların da hangi şirkette kalacağı bölünme sözleşmesi veya bölünme planında yer almalıdır. Devredilecek varlıklara ait henüz kullanılmamış yatırım indirimi var ise bu tutar da devredilen varlıklarla birlikte yeni şirkete (tam bölünmede yeni şirketlere) devredilmelidir. Yatırım indiriminin kısmen indirildiği durumlarda, yatırım indirimine tabi varlıkların bölünme oranına göre yatırım indirimi hakkı paylaştırılmalıdır. Bölünen şirketteki yatırım indirimi hakkı devredilen varlıklarla ilgiliyse yatırım indirimi hakkının tamamı bölen şirkete devredilmelidir. Yatırım indirimi hakkının paylaşımında da mükerrer yatırım indirimi kullanımına yol açılmamalıdır.

  37. VIII- Bölünmede Kayıtlı Değer Neyi İfade Eder? Vergisiz bölünmenin temel koşulu bölünmeye konu varlıkların mevcut şirketteki kayıtlı değeriyle (yeni kurulacak bir şirkete veya daha önce kurulmuş bir şirkete) devredilmesidir. Bölünme konusunda görüş belirten bazı yazarlar bölünmeye konu edilen varlıkların bölen şirket bilançosunda rayiç (emsal) değeri ile yer alması gerektiği görüşünde olduklarını belirterek, kayıtlı değer ile rayiç değer arasındaki farkın bölen (devralan) şirketin açılış bilançosunun pasifinde “Bölünme Primi” veya “Düzenleyici Hesap” adı altında gösterilmesi gerektiğini ileri sürmektedirler.[1] Devredilen varlığın rayiç değeri üzerinden kayıtlara alınması gerek 5422 sayılı Kanunun 38., gerekse 5520 sayılı Kanunun 20/3.maddesi hükmüne açıkça aykırıdır. Yasa hükmü açık olup, kısmi bölünme işlemlerinden doğan karlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez. Kanun koyucu söz konusu devirlerde bir karın olabileceğini kabul etmekle birlikte böyle bir karın hesaplanmayacağını çok açık olarak belirtmiştir. [1] Sn.Hızır TARAKÇI, cari değer ile kayıtlı değer arasındaki farkı pasifte “Bölünme Primi” adı altında kaydetmeyi önermiştir.(H.TARAKÇI, Kurumlarda Sona Erme, Polaris Yayınları, Sayfa:523) A.Haydar YILDIRIM-O.Kolotoğlu da ortak kitaplarında (Anonim ve Limited Şirketlerin Kuruluşu-Tasfiyesi, Birleşmesi, Devri, Nev’i Değişikliği, Bölünme ve Hisse Değişimi, Yaklaşım Yayınları, Sayfa:418-425) söz konusu farkı “Düzenleyici Hesap” olarak pasifte göstermişlerdir.

  38. Pasifte yer alan kayıtlı değer ile rayiç değer arasındaki “Düzenleyici Hesap” veya “Bölünme Primi” kar değil de nedir? Bölünme işlemiyle bir vergi ertelemesi yapılmış olmaktadır. Bölünen varlıkları devralan şirket ya da şirketler ilerde bunları elden çıkardıklarında satış bedeliyle kayıtlı değeri arasındaki fark kurum kazancına dahil edilmiş olacaktır. Tekrar belirtelim ki, bilirkişi heyetinin görevi öncelikle bölünmeye tabi varlıkların defterde kayıtlı değerini koruyup korumadığını tespit etmekten ibarettir. Ancak, bölünen varlığın mevcut bir şirkete ayni sermaye olarak konulmak istenmesi halinde eski ortaklarla ayni sermaye koyan yeni ortakların sermaye paylarını hakkaniyete uygun şekilde belirleyebilmek için devrolan varlıkların ve devralan şirketin rayiç değerini tespite ve (değiştirme) değiş tokuş oranının tespitine ihtiyaç vardır. Böyle bir durumda da kayıtlı değer ile rayiç değer arasındaki farkın bilançoya yansıtılması gerekmez. Rayiç değer sadece hisse dağıtımında bir değer ölçüsü olarak dikkate alınır. Değiştirme biriminin tespiti amacıyla rayiç değer tespitine ihtiyaç vardır. SPK tarafından yayımlanan Tebliğde ise bağımsız denetçi tarafından onaylanmış mali tabloların bilirkişi incelemesine sunulacağı, bilirkişi raporunun bu mali tablolar esas alınarak hazırlanması gerektiği belirtilmiştir.[1] [1] Bilirkişi İşlemlerine İlişkin Esaslar Tebliği, Seri:I, No:31 Mad:6

  39. Öte yandan, devrolan varlıkların gerçek değeri muhasebede kayıtlı değerinden daha az olabilir. Bilirkişi heyeti kayıtlı değerini korumayan varlıkların gerçek değerini tespit etmekle yükümlüdür. Bu gibi durumlarda değer düşüklüğü farkı duruma göre fevkalade amortisman, stok değeri düşüklüğü karşılığı, şüpheli alacak karşılığı gibi düzeltici hesaplar kullanılarak konulacak ayni sermayenin kayıt değerin altında kalmasının önüne geçilmelidir. Tebliğ Taslağında söz konusu olumsuz farkların geçici hesap adı altında bilançoda gösterilmesi öngörülmektedir. Örnek: (F) A.Ş.’nin bilançosu aşağıdaki gibi olup, aktifinde yer alan binalar (B) A.Ş.’ne kısmi bölünme yoluyla ayni sermaye olarak devredilecektir. Bilançoda görülen 50.000 YTL borç devredilen binaya aittir. (B) A.Ş.’ne ayni sermaye olarak konulacak sermaye karşılığı hisse senetleri (F) A.Ş.’nin ortaklarına verilecektir. Bölünme öncesi bilançolar aşağıdaki gibi olsun.

  40. (F)A.Ş. (Bölünme Öncesi) Bankalar 10.000.- Borçlar 50.000.- Binalar 100.000.- Sermaye 40.000.- B.Amort.(-) 10.000.- Geçmiş Yıl Karları 10.000.- 100.000.- 100.000.- (B) A.Ş. (Devralma Öncesi) Bankalar I 5.000.- Borçlar 10.000.- Bankalar II 15.000.- Sermaye 50.000.- Demirbaşlar 50.000.- B.Amort.(-) 10.000.- 60.000.- 60.000.-

  41. Bilirkişi heyetince bölünmeye konu Binanın rayiç değerinin 400.000.- YTL, şirketin gerçek değerinin ise 360.000.-YTL olduğu tespit edilmiş olsun. Buna göre, (F) A.Ş.’nin (B) A.Ş.’ne koyacağı ayni sermayenin kayıtlı net değeri (100.000 – 10.000 – 50.000=) 40.000.-YTL’dir. Aktiften çıkacak binanın karşılığında geçmiş yıllar karları, borçlar ile 30.000.-YTL sermaye azaltılması yapılacaktır. Bölünmeye ilişkin kayıt aşağıdaki gibi yapılacaktır. ______________________ / ______________________ SERMAYE 30.000.- BORÇLAR 50.000.- GEÇMİŞ YILLAR KARLARI 10.000.- BİRİKMİŞ AMORTİSMAN 10.000.- BİNALAR 100.000.- ______________________ / ______________________ (B) A.Ş.’nin kayıtlı özkaynak tutarı 40.000.-YTL rayiç değeri ise 85.000.-YTL olsun. Bu durumda bölünme sonrası bilançolar aşağıdaki gibi olacaktır.

  42. (F)A.Ş. (Bölünme Sonrası) Bankalar 10.000.- Sermaye 10.000.- Binalar 0 B.Amort.(-) 0 10.000.- 10.000.- (B) A.Ş. (Devralma Sonrası) Bankalar I 5.000.- Sermaye 90.000.- Bankalar II 15.000.- (F) Ortakları 40.000.- Binalar 100.000.- (B) Ortakları 50.000.- Demirbaşlar 50.000.- Borçlar 60.000.- B.Amort.(-) 20.000.- (F)’nin Borçları 50.000.- (B)’nin Borçları 10.000.- 150.000.- 150.000.-

  43. Böyle bir durumda (B) A.Ş.’nin bölünme sonrası nominal sermayesi 40+50= 90 YTL olmasına rağmen (F) A.Ş.’nin ortaklarınca getirilen binanın gerçek değeri borçlar düşüldükten sonra 350.000.-YTL, (B) A.Ş.’nin gerçek özkaynak tutarının ise 85.000.-YTL’dir. Buna göre 90.000.-YTL nominal sermayeli yeni (B) A.Ş.’nin hisse dağılımı rayiç değer tutarına göre aşağıdaki gibi hesaplanmalıdır. (F) A.Ş.’den Bölünen Ayni Sermayenin Değeri 350.000.- (%80,5) (B) A.Ş.’nin Rayiç Değeri 85.000.- (%19,5) 435.000.- Bu hesaplamaya göre bölünme sözleşmesinde (F) A.Ş.’nin ortaklarına şirketin %80,5 hissesi (B) A.Ş.’nin ortaklarına %19,5 hissesi verilecektir. Burada belirtmek istediğimiz husus mevcut şirkete devirlerde hisse bölüşümünün gerçek değere göre yapılmasına rağmen devredilen varlıkların bilançoda kayıtlı değeri üzerinden yer almasının yasal zorunluluk olduğudur. Aksi taktirde bölünme işlemi bölünme hükümlerine göre yapıldığı için bölünen varlığın rayiç değeri üzerinden KDV hesaplanması ve bilançonun pasifine kaydedilecek Düzenleyici Hesap ve Bölünme Primi’nin kurumlar vergisine tabi matrah olarak değerlendirilmesi gerekir.

  44. Özkaynak oranına göre (B) şirketinin devir sonrası sermaye tutarı aşağıdaki gibi hesaplanabilir. A= Devralan ortaklığın rayiç değeri B= Devredilen varlıkların rayiç değeri C= Devralan ortaklığın ödenmiş sermayesi D= Ulaşılacak sermaye Birleşme Oranı : A = D ; 85 = 0,195 A + B 350+85 Ulaşılacak Sermaye = C = 50 = 256,41 D 0,195 Ancak, KVK’nunda bölünmenin kayıtlı değer üzerinden yapılması zorunlu olduğu için aktifte bir artış yapılamayacaktır. Bölünme sonrasında yani (B) A.Ş.’nin 90.000.-YTL tutarındaki sermayeyi temsil eden hisse senetlerinin %80,5’i (F) şirketi ortaklarına, %19,5’i (B) A.Ş.’nin ortaklarına verilecektir. Eski hisse senetleri iptal edilip yeniden hisse senetleri ihraç edilmelidir. Örnek olayda nominal sermayenin 90.000.-YTL’den 256.410.-YTL’ye yükseltilmesine gerek bulunmamaktadır.

  45. Konunun önemi nedeniyle bir kaz daha belirtmeliyim ki, kısmi bölünmede bölünecek varlıkların bilirkişi tarafından rayiç değerin mi, kayıtlı değerin mi tespit edileceği bölünme yöntemine göre belirlenmelidir. Bölünen varlıklar mevcut bir şirkete devredilecek ise gerek devredilecek varlıkların gerekse devralacak şirketin rayiç değerinin bilirkişi heyeti tarafından tespit edilmesi gerekir. Eğer bölünen varlıklar yeni bir şirketin kurulmasında ayni sermaye olarak kullanılacak ise ve hisselerin tamamı bölünen şirket ortaklarına mevcut payları oranında verilecekse böyle bir durumda hisse değiştirme oranına ihtiyaç duyulmayacağı için rayiç değerin tespitine gerek yoktur. Diğer bölünme yöntemlerinde ise rayiç değerin tespitine ihtiyaç bulunmaktadır. 5520 sayılı Kanunun gerekçesinde de belirtildiği üzere, varlıkların kayıtlı değer üzerinden diğer şirketlere intikal ettirilmesi bölünen şirketin ortaklarına varlıkların mukayyet değeri kadar bir hisse verilmesini gerektirmemektedir. Bölünen ve devralan şirketlerin karşılıklı olarak devre konu varlıkların değerlerini belirlemek suretiyle bölünen şirketin ortakların haklarını koruyacak bir değişim oranını tespit etmeleri gerekmektedir. Değiştirme oranının ise bölünen ve devralan şirketlerin hisselerinin gerçek değeri üzerinden belirleneceği tabidir.

  46. IX- Aktif ve Pasifi Düzenleyen Hesapların Devri 5520 Sayılı Kanunun 19/4. maddesinde, bölünme işlemlerinde aktifi ve pasifi düzenleyici hesapların ilgili olduğu aktif ve pasif hesapla birlikte devrolunur hükmü yer almaktadır. İştirak hissesi ve taşınmazların devri şeklindeki kısmi bölünmede devredilecek aktif hesaplar sınırlı olmakla birlikte üretim ve hizmet işletmelerinin devrinde bölünmeye konu işletmeyle ilgili bütün aktif ve pasif bilanço kalemlerinin bütüncül bir anlayış çerçevesinde bilançodan çıkartılması gerekmektedir. Aktif ve pasifi düzenleyici hesaplar ise şunlardır. • Birikmiş amortismanlar, itfa payları, tükenme payları, • Karşılıklar, • Alacak senetleri reeskontu, • Ödenmemiş sermaye, • Borç senetleri reeskontu, • Zararlar, Öte yandan, devrolunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin kalan ömrü, devrolunduğu şirkette devralınan şirkette uygulanan amortisman oranında ve süresinde itfa olunmaya kaldığı yerden devam edilmelidir.

  47. X- Sermaye Azaltılması veya Şirket Fonlarının İşletmeden Çekilmesi Durumunun TTK ve Vergi Matrahı Yönünden İncelenmesi 5520 sayılı KVK’nun 20.maddesinin (3) ncü fıkrasında, kısmi bölünme işlemlerinden doğan karların hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği belirtilmiştir. Ancak, kısmi bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olacaklardır. Bölünmeye ilişkin varlığın bilirkişi tarafından emsal bedel üzerinden değil, kayıtlı değerini koruyup korumadığı yönünden yapılması durumunda, özellikle ileride doğacak vergi borçları yönünden devralan kurumların devraldıkları varlıkların devir tarihindeki emsal bedelinin ne şekilde ve kimin tarafından tespit edileceği açık değildir. Kısmi bölünmede emsal değerin tespit edilmesi, vergi borçlarının güvenceye alınması yönünden de gerekli olmaktadır. Kısmi bölünmede bölünen şirketin tüzel kişiliği devam ettiği için bölünme tarihine kadar doğan kazanca ait vergilerden eski şirket sorumludur. Bu nedenle bölünen şirketin veya bölen şirketin bölünme nedeniyle herhangi bir vergi beyannamesi vermesi söz konusu değildir. Diğer bir ifade ile kısmi bölünme sonucunda bölünen kurumların tüzel kişiliği devam ettiğinden bölünme tarihine kadar olan kıst dönem için kurumlar/geçici vergi beyannamesi verilmesi gerekmemektedir.[1] [1] Bölünme konusunda bağlı bulunulan vergi dairesine bilgi verilmesi yanında SSK’na gerekli bilgilerin verilmesi yanında Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca, devralmayı gerçekleştiren teşebbüslerin ülkenin tamamında veya bir bölümünde ilgili ürün piyasasında, toplam pazar paylarının piyasanın %25’ini aşması halinde veya bu oranı aşmasa bile toplam cirolarının 25 milyon YTL’yi aşması halinde Rekabet Kurulundan izin alınması zorunludur. Halka açık şirketlerde ise ayrıca SPK’na bilgi verilmesi gerekmektedir.

  48. Kısmi bölünme nedeniyle gerek sermaye azaltımı gerekse şirket fonlarının işletmeden çekilmesi sonucu bölünen şirket ortaklarına hisse verilmesi şirket ortaklarının varlıklarında bir artışa neden olmamaktadır. Bölünen şirketteki özsermayedeki azalma kadar bölen şirkette sermaye artışı sağlanmaktadır. Kurumlar vergisi mükelleflerinde gerek geçmiş yıllar karlarının gerekse Sermaye Enflasyon Olumlu Farklarının sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmamaktadır. Şirket bölünmesindeki işlemleri iki ayrı işlem olarak değerlendirmeye imkan yoktur. Bölünme ve yeni şirketteki sermaye artırımı ile eski şirketteki sermaye azatlımı aynı anda ve eşzamanlı olarak yapılmaktadır. Bu nedenle özellikle şirket fonlarının kullanımı yoluyla işlem yapılması durumunu gerçek kişi ortaklar yönünden kar dağıtımı saymaya, ne VUK’nun mükerrer 298.maddesi ne geçici 25.maddesi ne de GVK’nun 94/6.maddesi imkan vermemektedir. Şirket fonlarının sermayeye ilavesi suretiyle elde edilen bedelsiz hisselerin tek işlem olduğu Danıştay Kararıyla da sabittir. Öte yandan, kısmi bölünen şirketin Ortaklarına devrettiği iştirak hisseleri nedeniyle aktifteki azalmanın sermaye azaltımı işlemi yerine zarar kaydı yoluyla dengelenmesi şeklindeki görüşlere katılmadığımı belirtmek isterim. Aktifteki azalmanın sermaye azaltımı veya yeterli ise şirket fonlarından karşılanması şeklindeki yöntem yukarıda sözü edilen Tebliğde belirtilmiştir. Aktiften çıkan varlığın zarar yazılması halinde, bu zararın ticari bir zarar olmadığı açıktır. Bölünme özel bir durumdur. Aktiften çıkan varlığın zarar olarak kabulü mümkün değildir. Böyle bir zararın sermayede vukugelen azalma niteliğinde olduğu için vergi matrahından düşülemeyeceği açıktır. Bir an için bu durumun muhasebe tekniği olarak zarar kaydedilmesi halinde de şirketin öz kaynağı değişmeyecektir. Zararın özkaynağı azaltması ile sermaye azaltımı veya şirket fonlarının işletmeden (sermayeye ilave amacıyla) çekilmesi arasında sonuç itibariyle hiç bir fark yoktur.

More Related