280 likes | 401 Views
İŞLETMELERİN SINIFLANDIRILMASI. İşletmeler; büyüklüklerine, faaliyet alanlarına, üretilen malların niteliğine, işletme sahibine ve hukuki yapısına göre farklı sınıflandırmalara tabi tutulabilir. A) Büyüklüklerine Göre İşletmeler.
E N D
İŞLETMELERİN SINIFLANDIRILMASI İşletmeler; büyüklüklerine, faaliyet alanlarına, üretilen malların niteliğine, işletme sahibine ve hukuki yapısına göre farklı sınıflandırmalara tabi tutulabilir.
A) Büyüklüklerine Göre İşletmeler • Büyüklüklerine göre işletmeler, işletmenin faaliyetinin genişliği ve elde ettiği gelir miktarı esas alınarak bir sınıflandırmaya tabi tutulur. Buna göre işletmeler, • büyük boyutlu işletmeler, • orta boyutlu işletmeler ve • küçük boyutlu işletmeler olarak tasnif edilir.
B) İş Kolu Esasına Göre İşletmeler • İş kolu esasına göre işletmeler, işletmenin faaliyette bulunduğu iş kolu esas alınarak bir sınıflandırma yapılır. • Buna göre işletmeler, • Endüstri işletmeleri, • Ticaret işletmeleri ve • Hizmet işletmeleri olarak tasnif edilir. • C) Üretilen Malın Niteliğine Göre İşletmeler • Bu ayrıma göre işletmeler, • Tüketim malı üreten işletmeler ve • Endüstri malı üreten işletmeler olarak bir ayrıma tabi tutulur. • D) Sahiplerine Göre İşletmeler • Bu ayrıma göre işletmeler, • özel sektör işletmeleri ve • kamu sektörü işletmeleri olarak ikiye ayrılarak tasnif edilir.
E) Hukuki Yapılarına Göre İşletmeler • Hukuki yapılarına göre işletmemler, hukuki örgütlenme şekilleri göz önünde bulundurularak işletmeler tasnife tabi tutulmaktadır. • Buna göre işletmeler; • tek kişi işletmesi, • adi ortaklık, • şahıs şirketleri, sermaye şirketleri ve • kooperatif işletmeleri olarak tasnif edilir.
F) Vergileme Açısından İşletmelerin Tasnifi • Tek kişi tarafından işletilen işletmeler • Ortaklık işletmeleri; • -Adi ortaklıklar • -Şahıs şirketleri • -Sermaye şirketleri • -Kooperatifler • -İş ortaklıkları • -Donatma iştiraki • -Yatırım Fonu • -Dernek ve vakıflarca işletilen işletmeler, • -Kamu tüzel kişilerince işletilen iktisadi işletmeler,
İŞLETMELERİN VERGİLENDİRİLMESİ • Türk vergi sistemi incelendiğinde işletmelerin, • -elde ettiği gelir veya kazancın niteliği, • -işletmelerin ortalık olup olmaması, • -işletmenin kuruluşunda sermaye ve şahıs unsurunun niteliğine göre farklı vergi türlerine tabi tutulduğu görülmektedir. • İşletmelerin bu şekilde farklı vergilere tabi tutulması, • işletmelerin kuruluşları ve işletme türleri üzerinde etkili olmaktadır.
Tek Kişi Tarafından İşletilen İşletmelerin Vergilendirilmesi • Türk Ticaret Kanun’una, Borçlar Kanun’una ve Diğer Özel Kanunlara göre • şirketler ancak birden fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulabildiklerinden, • tek kişi tarafından işletilen işletmeler şirket olamazlar. • Ancak bu tür işletmeler, ya esnaf işletmesi ya da şirketler dışında kalan ticari işletme olabilirler.
Esnaf işletmesine, tek işveren tarafından işletilen berber dükkânı ve terzihane ve ya bakkal örnek verilebilir. • Ticari işletmeye ise, tek kişi tarafından bir fabrikanın işletilmesi, bir konveksiyon mağazasının işletilmesi örnek olarak gösterilebilir. • İster esnaf işletmesi olsun isterse ticari işletme olsun, • Kurumlar Vergisi Kanununun 1. maddesinde sayılan mükelleflerin dışındaki kişiler tarafından işletilmeleri halinde • elde edilen kazancın türü ne olursa olsun elde eden kişi açısından gelir kabul edilip Gelir Vergisi Kanununa göre vergilendirilecektir.
Gelir vergisi matrahının tespitinde her gelir türü için ayrı ayrı gider ve indirim kalemleri esas alınmıştır. • Ayrıca uygulanacak istisna ve muafiyetlerde farklılık arz etmektedir. • Bu unsurların tek tek izahı konumuzun sınırlarını aşacağından bunu çalışmamızdan vareste tutuyoruz. • Gelir vergisi, dilimli artan oranlı ve dolaysız bir vergidir. • Gelir vergisinin artan oranlı tarifesi GVK’nın 103. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; % 15-35 arasında değişmektedir
B) Ortaklık İşletmelerinin Vergilendirilmesi • Bu işletmelerin, esnaf işletmesi olması veya ticari işletme olması vergileme açısından durumu değiştirmeyecektir. • 1- Adi ortaklıkların vergilendirilmesi • İster esnaf işletmesi şeklinde ister ticari işletme olarak işletilsin, • şahıs şirketleri ve kurumlar vergisi mükellefleri dışında kalan ortaklık işletmeleri adi ortaklık olarak değerlendirilir. • Örneğin iki ortak tarafından işletilen bir esnaf işletmesi gibi. • Bu tür işletmeleri işletenlerin elde ettiği gelir, gelir vergisine tabi tutularak vergilendirilecektir.
2-Şahıs Şirketlerinin Vergilendirilmesi • Şahıs şirketleri; adi şirket, kollektif şirket ve adi komandit şirketlerden oluşur. • Adi şirket Borçlar Kanununda düzenlenirken, • kollektif ve adi komandit şirket Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiştir. • Adi şirketin tüzel kişiliği bulunmamasına rağmen, kollektif ve adi komandit şirketlerin tüzel kişiliği vardır. • Ancak kollektif ve adi komandit şirketlerin ortaklarının şirket borçlarından dolayı sorumluluğu • adi şirket ortakları gibi olduğundan • her üç şirkette kurumlar vergisi mükellefi olarak kabul edilmemiştir.
Şahıs şirketlerinin kazancı, şirketin tüzel kişiliği olsun veya olmasın vergi dışında tutulmuştur. • Ancak şahıs şirketlerinin ortaklarının aldığı kâr payları, • Gelir Vergisi Kanununca gerçek kişilerin elde ettiği ticari kazanç olarak değerlendirilip • gelir vergisine göre vergilendirilmiştir. • Ancak şahıs şirketlerinin sadece ortakları gelir vergisi mükellefi kabul edilmesine rağmen • Katma Değer Vergisi ve Gelir Vergisi stopajı açısından ortaklık sorumlu tutulmaktadır.
3-Sermaye Şirketlerinin Vergilendirilmesi • Sermaye şirketleri; anonim şirket, limited şirket ve eshamlı komandit şirketlerdir. • Sermaye şirketleri, TTK’ da düzenlenmiş olup tüzel kişiliğe sahip ticari işletmelerdir. • Sermaye şirketlerinin vergilendirilmesi, kurum kazancı ve ortaklara dağıtılan kâr payları açısından farklılık arz etmektedir. • Sermaye şirketlerinin elde ettiği kazanç kurum kazancı olarak değerlendirilip • kurumlar vergisine göre vergilendirilecektir ( KVK md. 1). • 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunuyla, kurumlar vergisi oranı % 30’dan % 20’ye indirilmiştir (KVK 32/1). • Kurumlar Vergisi, sabit oranlı, objektif ve dolaysız bir vergidir.
Yine kurumlar için önem arz eden yatırım indirimi istisnası Haziran 2006 tarihinden itibaren kaldırılmıştır. • Ancak kurumlar, kuruluş ve örgütlenme giderlerini gider olarak vergi beyannamesine yazabileceklerdir (KVK md. 8). • Sermaye şirketlerinin kazançları üzerinden kurumlar vergisi ödemesine rağmen, • ortaklarına dağıttığı kâr payı üzerinden ortaklar da menkul sermaye iradı elde ettiklerinden gelir vergisi ödeyeceklerdir (GVK md.75/1/1-2-3). • Ancak elde edilen bu kâr paylarının sadece yarısı beyana tabidir.
4- Kooperatiflerin Vergilendirilmesi • Kooperatifler, Kooperatifler Kanununda düzenlenmiş. • Kooperatifler, elde ettikleri kazançları üzerinden kurumlar vergisi öderler (KVK md. 1). • Kooperatiflerde ağırlıklı vasıf, ortakların ekonomik çıkarlarını korumaktır. • Ancak kooperatifler, özellikle ortak dışı işlemlerden dolayı ticari işletme kabul edilirler. • Okul kooperatifi gibi dernek ya da adi şirket mahiyetinde olanlar kurumlar vergisi açısından kooperatif sayılmaz • bu nedenle kurumlar vergisi mükellefi sayılmazlar. • Ancak bunların kooperatifler Kanun’una göre kurulmaları • veya bir derneğin iktisadi işletmesi şeklinde örgütlenmeleri ve • üçüncü kişilerle iş yapmaları halinde kurumlar vergisi kapsamında vergilendirilirler.
5-Donatma iştirakinin vergilendirilmesi • Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş olan donatma iştirakinin tüzel kişiliği yoktur. • Kurumlar Vergisindeki mükellefler arasında donatma iştiraki sayılmamıştır. • Bu nedenle donatma iştiraki KV’ ne tabi değildir. • Ancak donatma iştiraki ortakları elde ettikleri kazanç üzerinden Gelir Vergisine göre vergilendirilerek gelir vergisi mükellefi kabul edilmişlerdir. • Bu haliyle adi ortaklıklara benzemektedir
6- İş Ortaklığı • Tek bir alanda uzmanlık ve tecrübeye sahip bir firmanın birden fazla uzmanlık alanı gerektiren bir işi yapması çok zordur. • İşte bu nedenle birden fazla uzmanlık alanı gerektiren işleri yapmak üzere farklı uzmanlık alanları olan işletmelerin belirli bir işi ortak mesuliyet çerçevesinde yapma noktasında bir araya gelmeleriyle iş ortaklıkları oluşur.
İş ortaklıkları genel olarak adi şirket statüsünde olan ortaklıklardır. • İş ortaklığının ortaklarının ortaklığın iş ortaklığı şeklinde tescilini istemeleri halinde • iş ortaklığı kazancı üzerinden kurumlar vergisi ödemek zorundadır. • Ancak ortakların ortaklığı adi ortak olarak tescil ettirmeleri halinde ortaklık değil, • ortaklar elde ettikleri gelir üzerinden gelir vergisi ödeyeceklerdir ( KVK md. 1).
7- Dernek ve Vakıflara Bağlı İktisadi İşletmeler • Dernekler, kazanç paylaşmak dışında belli bir sosyal amacı, • vakıflar ise resmi senetlerinde belirtilen amaçlarını gerçekleştirmek için kurulurlar • Dernek ve vakıflar her ne kadar kazanç paylaşmak için kurulmasa da amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli finansman kaynaklarını sağlamak için iktisadi işletme kurabilirler. • İşte dernek ve vakıfların iktisadi işletme işletmeleri durumunda bu işletmelerden kazandığı kazan üzerinden kurumlar vergisi ödemek zorundadırlar (KVK md. 1).
8- İktisadi Kamu Kuruluşları • İktisadi kamu kuruluşları, kamu hukuku tüzel kişilerine bağlı iktisadi işletmelerdir. • Bu nedenle kamu iktisadi kuruluşları kavaramı, kamu iktisadi teşebbüsleri ve iktisadi devlet teşekküllerini kapsar. • Kamu tüzel kişilerinin işlettikleri iktisadi işletmeler kurumlar vergisinin mükellefidirler ( KVK md. 1). • İktisadi kamu kurumlarının vergilendirilebilmeleri için; • İktisadi kamu kuruluşları devlete, mahalli idarelere ve diğer kamu kuruluşlarına bağlı ya da ait olmalıdır. • Kuruluşların faaliyetleri devamlı olmalıdır. • İktisadi kamu müesseseleri, ticari, sınai veya zirai işletmeler mahiyetinde olmalıdır.
9-Yatırım Fonu • Sermaye piyasası kanununa göre kurulan yatırım fonları bireylerin ellerindeki katılma payı belgelerini profesyonel takipçilere devretmek suretiyle gelir elde etmelerini ifade eder. • 2499 sayılı Sermaye Piyasası kanununda (m. 37) yatırım fonu; “halktan katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek amacıyla kurulan malvarlığına yatırım fonu adı verilir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Fonun tüzel kişiliği yoktur; ancak malvarlığı kurucunun malvarlığından ayrıdır. • Kurucu, fonu yatırım fonu katılma belgesi sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde temsil eder, yönetir veya yönetimini denetler. • Fon varlığının korunması ve saklanmasından kurucu sorumludur. • Yatırım fonu, risk sermayesive inançlı mülkiyet esasları çerçevesinde çalışır. • Belirlenen yatırım araçları en cazip fiyatla alınır-satılır. • Alım-satım arasındaki fark fonun karını oluşturur.
Fon; hisse senetleri, borçlanma senetleri, • borsalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenler, • repo, ters repo, future, opsiyon, forward sözleşmeleri kapsamında yer alan • sermaye piyasası portföyünü işletir. • Fon bu varlıkların işletilmesi amacı dışına çıkamaz.
Risk Sermayesi • Risk sermayesi en basit anlatımla, kendilerine finansman arayan şirketlerin veya girişimcilerin, onlara yatırım yapabilecek finansörler veya sermayedarlar ile buluşması olarak tanımlanır. • Risk sermayesi dar anlamda, yalnızca şirketlerin kuruluş aşamalarındaki yatırımları kapsamaktadır. • Geniş anlamda ise, şirketlere herhangi bir aşamada yapılan yatırımları ifade etmektedir. • Risk sermayesinde destek sadece finansman temini şeklinde değildir. • Risk sermayesi yatırım fonları şirketlerin yönetimine de katılır. • Bu, yapılan finansmanın geri dönmesi için de zorunludur.
Yeni, yüksek büyüme ve kârlılık potansiyeli gösteren projeleri olan firmalar öz varlıklarının yetersiz olması nedeni ile finans sıkıntısı çekmektedirler. • Bu sebeple risk sermayesi bu tür yatırımlar için önem kazanmaktadır. • Risk sermayesi genellikle hisse senedi satın alır.(Borsa değil). • Bu anlamda sermayedar büyük bir risk altında olacağı için yatırım yapacağı firma ve projeyi iyi bir inceleme ve elemeye tabi tutar. • Ürün ve hizmet üretimini destekler. • Şirket yönetimine katılır, stratejik kararlarda yardımcı olur. • Risk sermayesinin kapsamı yatırımlarla sınırlı değildir. • Girişimci, aynı zamanda yönetsel bilgi birikimini ve deneyimini kullanmakta, aktif olarak firmanın fizibilite çalışmalarına, kuruluşuna ve yönetimine katılmaktadır.
İnançlı mülkiyet: bu esasta bütün haklar (mülkiyet hakları da dahil) fona devredilir. • Katılma belgeleri fon tarafından idare edilir. • Bu durum üçüncü kişilerle ilişki açısından böyledir. • Yoksa katılma belgelerinin sahibi bu belgeyi fona yatıranlardır. • Fonda güven esasına dayalı bir ilişki vardır. • Fona ortak olanlar isterseler fondan çıkabilirler.
Yatırım fonları, bankalar, sigorta şirketleri, aracı kurumlar ve kanunların izin verdiği şartlarda yardım sandıkları tarafından kurulabilir. • Fonun mal varlığı rehnedilemez, teminat gösterilemez ve üçüncü şahıslar tarafından haczedilemez. • Bir de yatırım ortaklıkları vardır. • Yatırım ortaklıklarının kurulması SPK’ya göre değildir. • Zira yatırım ortaklıkları AŞ şeklinde örgütlenmek zorundadır. • Bir başka deyişle yatırım ortaklıkları SPK’ya değil TTK’ya göre kurulan bir sermaye şirketidir.
Esasen SPK’da tanımlanan yatırım ortaklıkları bu kanunun ilgili maddesi (m. 35) gereği AŞ olarak kurulacakları öngörülmüştür. • Buna göre; Yatırım ortaklıkları sermaye piyasası araçları, gayrimenkul, altın ve diğer kıymetli madenler portföylerini işletmek amacıyla kurulan anonim ortaklıklardır. • Bu portföyler müstakilen bu unsurlardan oluşabileceği gibi, karma da olabilir. • Yatırım ortaklıklarının portföy işletmek dışında yapabilecekleri faaliyetler Kurulca (Sermaye Piyasası Kurulu) düzenlenir. • Yatırım ortaklıkları, risk sermayesi yatırım ortaklığı ya da gayrimenkul yatırım ortaklığı şeklinde kurulabilir.