330 likes | 584 Views
BU GAFLET NİYE?. Hazırlayan. Hüsnü Çeşmeci. ● Kendi ağırlığının onlarca misli yükü kaldırabilen bir karınca, diğer böceklerde olmayan bu özelliğinin ne işe yaradığını bilmeden, çalışır durur... Onun bunu idrak edecek aklı yoktur.
E N D
BU GAFLET NİYE? Hazırlayan Hüsnü Çeşmeci
● Kendi ağırlığının onlarca misli yükü kaldırabilen bir karınca, diğer böceklerde olmayan bu özelliğinin ne işe yaradığını bilmeden, çalışır durur... Onun bunu idrak edecek aklı yoktur. ● Ya insan?.. Diğer canlılardan daha “üstün özelliklere” sahip olduğunu görmesine rağmen; bunun sebebini sorgulamadan (“kim” olduğunun farkında olmadan) biyolojik olarak yaşıyor ve ölüyor. ● Bu haldeki insan, aklı olmayan karıncadan daha “akılsız”dır. NİÇİN BU KONU SEÇİLDİ? BÖYLE BİR HAYATIN HAYVAN HAYATINDAN NE FARKI OLABİLİR Kİ?... ● Kendini “akıllı canlı” (insan) olarak tanımlayan biri için; “kim olduğunu ve niçin yaşadığını” bilmeden ömür tüketmek, ne kadar vahim bir durum...
BEN KİMİM? NASIL BİR CANLIYIM? BU SORUNUN CEVABINI BULMAM BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ. ÇÜNKÜ, NEYSEM ÖYLE DAVRANACAĞIM.
BEN BİR CANLIYIM ●Ben düşünebiliyor, doğanın sırlarını çözerek onu kullanabiliyorum... Kanadım yok ama uçak yapabiliyorum, solungaçlarım yok ama tüple su altında saatlerce kalabiliyorum, zehirli iğnem yok ama silah yapabiliyorum... ●Benim diğer canlılardan çok farklı olduğum kesin... Bu farklılığı “akıl” denilen özelliğim ve üstün becerilere sahip vücut yapım sağlıyor... ●Beynimi ve diğer hiçbir canlıda olmayan özelliklere sahip elimi kullanarak araç/gereç yapabiliyorum... Faydalı - zararlı eylemlerde bulunabiliyorum... ADIM İNSAN BEN DİĞER CANLILARDAN FARKLIYIM.
ÖNCE ÇEVREMİ TANIMALIYIM ●Ayağımı bastığım yeri biliyorum, adına dünya diyoruz... Peki, başımı kaldırıp gökyüzüne baktığımda gördüğüm binlerce yıldız neyin nesi? Orada işleri ne?... O kadar uzaktalar ki yanlarına gitmek imkansız... Güneş niye var?... Ay niçin daha yakın?... ●Madem ki bunları düşünebilecek kapasitem var, o halde cevaplarını da arayıp bulmalıyım. Aksi halde, akılsız diğer canlılardan bir farkım kalmayacak... NEREDE YAŞIYORUM? VARKEN AKLI KULLANMAMAK, APTALLIKTIR.
BOYUTLARI BİLİNEMEYEN MEKAN; UZAY ●Araştırmalarım beni, içinde sayısı trilyonları geçen gök cisimlerinin bulunduğu, matematik ifadesiyle “sonsuz” boyutlu “uzay” denilen teorik boşluğa götürüyor. ●Yıldızların “galaksi” denilen kümeler halinde bulunduklarını ve galaksilerin de dairesel ve çizgisel hareket ettiklerini öğreniyorum. ● Bizler, sayısı 10 milyardan fazla olduğu tahmin edilen galaksilerden biri olan “Samanyolu Galaksisi” içindeki milyarlarca yıldızdan biri olan güneşin uydusu (dünya) üzerinde bulunuyoruz... Vay canına!... UZAY DEMEK Kİ, GÖREBİLDİĞİM YILDIZLAR YAKIN KOMŞULARIMIZ İMİŞ.
ÇIPLAK GÖZLE GÖREMEDİKLERİMİZ "ORADA YOK" DEMEK DEĞİLDİR Yukarıdaki fotoğraflar, teleskop kullanılarak çekilmiştir.
10 MİLYAR GALAKSİDEN BİRİ ●Araştırmaya devam ettiğimde öğreniyorum ki; bizim güneşimizin (yıldızın) içinde bulunduğu Samanyolu, spiral kolları olan disk biçiminde ve içinde değişik yaşlarda yaklaşık 200 milyar yıldız olan bir galaksi. ● Galaksimiz, kendi merkezi etrafında dönerken (bir turunu yaklaşık 250 milyon dünya yılında tamamlıyor) aynı zamanda uzayda çizgisel olarak, bir hedefe doğru 600 km/s hızla sürükleniyor. Tabii ki bizi de beraberinde götürüyor... ● Buradan anlıyorum ki, matematiksel olarak sonsuz büyüklükte kabul edilen uzay, her saniye daha da büyüyen bir mekan... GALAKSİ SAYILAR, AKILLARA DURGUNLUK VERİYOR. Galaksimizin fotoğrafı, galaksi dışına çıkılamadığından çekilememektedir. Bu resim bizim galaksimize benzediği için kullanılmıştır.
GÜNEŞ SİSTEMİ ●Bizim yıldızımız Güneş, Samanyolu içindeki yaklaşık 200 milyar yıldızdan biridir. Güneş, nükleer bir enerji kaynağı olup, yüzey sıcaklığı 5500 0C’dir. Bu sıcaklık, demiri bile kaynatıp gaz haline dönüştürecek kadar yüksek bir ısıdır. ● Güneş, etrafında dönen gezegenleri, kuyruklu yıldızları, meteor halkaları ile bir sistem (Güneş Sistemi’ni) oluşturur. ● Güneş, bizim ısı ve ışık kaynağımızdır. Onunla olan ilişkimiz tamamen dengeler üzerine kuruludur. Ona az yakın olsak yanarız, az uzak olsak donarız. Kısacası, insan nesli yok olur... DÜNYA İNSAN HAYATI, KÂİNATTAKİ DENGELER ÜZERİNE OTURMAKTADIR.
DÜNYA, UZAY ÖLÇEĞİNDE "TOZ KADAR" BİLE BÜYÜK DEĞİL MAVİ GEZEGEN ●Dünya’nın Güneş Sistemi’nin bir parçası (üçüncü gezegen) olduğunu da öğrendim... ● Dünya, kendi ekseni etrafında dönerken, aynı anda, odağında güneş bulunan bir elips yörünge üzerinde, 107. 000 km/saat (ortalama) hızla hareket ederek, 365 günde “bir tur” tamamlıyor... Yeni yıl kutlu olsun. ● Dünya güneş etrafında dönerken, güneş de galaksi merkezi etrafında dönüyor... Uzayda yerinde sabit duran hiçbir cisim yok... DÜNYA, BİZİ TAŞIYAN BİR UZAY GEMİSİDİR.
UZAYDAKİ CİSİMLERİN HEPSİ HAREKET HALİNDE 1 – Dünya, kutuplar ekseni etrafında dönerken insanı da beraberinde sürükler. Dünya uzayda hep aynı yerde kalsaydı, insan her 24 saatte bir aynı noktadan geçerdi. 2 – Dünyanın kutuplar ekseni yatık olduğundan yerinde sabit durmaz, “konik hareket” yapar. Bu da insanın uzaydaki yerini değiştirir. 3 – Dünya Güneş etrafında dönerken insanı da uzayda sürükler. Başka hiçbir hareket olmasaydı, insan ortalama 365 günde bir aynı noktadan geçerdi. 4 – Güneş yerinde sabit durmayıp içinde bulunduğu Samanyolu’nun ekseni etrafında döner ve dünyayı da beraberinde sürükler. Başkaca bir hareket olmasaydı, insan yaklaşık 250 milyon yılda bir aynı noktadan geçerdi. 5 – Galaksimiz ekseni etrafında dönerken aynı zamanda çizgisel olarak da sürüklenmekte ve içindekileri de beraberinde taşımaktadır. Sonuç olarak: İnsan, uzayda hareket halindedir ve aynı noktadan iki kere geçmez.
SINIRLI DA OLSA UZAYI ÖĞRENDİM ●Elde ettiğim bilgiler beni çok şaşırttı... Çünkü; gündüzleri mavi, geceleri ise siyah olarak gördüğüm atmosferin arkası meğer kendi içinde bir “âlem”miş... ●Öğrenebildiğim kadarıyla yakın uzayda hayat yok...Var olan; taş, toprak, radyasyon, gaz kütleleri, ısı, ışık,... Hayatın olduğu tek yer ise dünya küresi... ●Üzerinde yaşadığım dünyanın muazzam bir mekanik düzenin bir parçası olduğunu öğrenmek, ufkumu genişletti. Tabii ki yeni soruların da kapısını araladı... ●Acaba benim için mi “bu sistem” kuruldu ve çalıştırılıyor?... Böyle bir mekanizma kendi kendine oluşamayacağına göre; bir kurucusu olmalı... UZAYI TANIDIKCA FİZİKEN KÜÇÜLÜYOR, ONUN BİR PARÇASI OLDUĞUM İÇİN DE MANEN BÜYÜYORUM. SORULARI AKLIMIZDA TUTARAK EVİMİZE (DÜNYA'YA) DÖNELİM.
DÜNYA, İNSANIN UZAYDAKİ EVİDİR. ● Bizim üzerinde yaşadığımız ve adına dünya dediğimiz gezegen, insanın “doğal olarak” yaşaması için her türlü alt yapıya sahip. ● Canlıların fizyolojik yapısına uygun ısı, ışık, su ve atmosfer var... Ve daha niceleri. Bir Örnek: ÇOĞU ZAMAN VARLIĞINI HİSSETMEDİĞİMİZ ATMOSFER - Uzaydan gelen gök taşlarına, güneşten gelen zararlı radyasyon ve fazla ışına karşı, canlıları koruyan bir kalkan görevi görüyor. - İçindeki gazlarla canlıların soluk almasını sağlıyor. -İklim olaylarını gerçekleştiriyor... vs. vs. İNSANA LAZIM OLAN HER ŞEYİ DÜNYA'DA BULMAK MÜMKÜNDÜR.
BEN KİMİM? SORUSUNUN CEVABINI ARAMAYA DEVAM EDİYORUM ●Uzayın bize yakın bölümünde, gözle görülür canlı izine rastlanmazken, dünya her türlü canlının adeta sergi alanı... ● Bugüne kadar yapılan araştırmalarda dünyada 10 milyardan fazla canlı türü (ve alt tür) tespit edilmiştir. Bilim adamları bir o kadar daha canlı türü olabileceğinden bahsetmektedir... ● Uzay nasıl büyüklük bakımından akıllara durgunluk veriyorsa, dünyadaki canlılar da çeşitlilik ve adet bakımından akıllara durgunluk vermektedir. Bir Örnek: Dünyada 6.000 den fazla karınca çeşidi vardır. Tüm karıncaların toplam ağırlığı insanların toplam ağırlığından fazladır. Uzay sadece taş - toprak ateş ve radyasyon değildir… GARİP AMA GERÇEK...
MİNİK İŞÇİLER ● Karıncalar, böcekler grubuna dahil canlılardan olup, çalışkanlıklarıyla şöhret bulmuşlardır. Bir karınca kendi ağırlığının 30 mislinden fazla yükü kolaylıkla taşıyabilir. ● Karıncalar, mükemmel bir organizasyon içinde sayıları yüz binlerden milyarlara ulaşan sayıdaki topluluklar (koloniler) halinde yaşarlar. ● Milyarlarcasının bir arada yaşayabilmesi (beslenmek, yuva yapabilmek, üremek, saldırılardan korunmak, doğal afetlerden korunmak,…) için her birinin görevini bilmesi, hiyerarşiye uyması, iletişimi sağlaması,… gerekir. ● Karıncalar doğuştan gelen özellikleriyle bunların hepsini bilir ve uygular... Karınca denilen böceğin yaptıklarına bak... NİÇİN, DÜNYADA BU KADAR ÇOK SAYIDA VE ÇEŞİTTE KARINCA VAR?
BÖCEKLER ALEMİ BÖCEK DEYİP GEÇMEMELİ ● Binlerce türü trilyonlarca sayısı olan böcekler de kendi içinde bir âlem... ● Hiç birinin sigortası yok, sağlık güvencesi yok, emekliliği yok,... yok, yok... Ya ne var? Sorgusuz sualsiz ölünceye kadar çalışmak (vazifeleri ne ise onu yapmak) var. SORU Bu minikler bizim için mi çalışıyor? Her birinin vücut şeklinin, desenlerinin ve renginin mükemmel olması bize bir mesaj mı? Çoğunun var olduğundan haberdar bile değiliz...
BASTIĞIM YERE DİKKAT ETMELİYİM TIRTIL DEYİP GEÇMEMELİ ●Bir tırtıl bitkiyi kendine besin yapar ve büyür. ● Tırtıl, bu işi niçin yaptığını bilmez; ama biz biliriz. ● Tırtıl, bitkiyi etle beslenen canlılara yem haline dönüştüren bir fabrikadır. SORU Bir başka canlıya yiyecek olacak olduktan sonra bu güzellik niye? Ana mönüsü bitki olan minikler
KARADA YAŞAYAN CANLILAR SADECE MİNİKLERDEN OLUŞMAZ. BESLENME VE HİZMET ZİNCİRİNİN BİRER HALKASI OLAN TÜM CANLILAR; İNSANA YA DOĞRUDAN YİYECEK OLUYOR VEYA YİYECEĞİNE YİYECEK OLUYOR. DOLAYISIYLA; BİR ŞEKİLDE İNSANA HİZMET EDİYOR.
BİRAZ DA MİKROSKOP KULLANALIM Çıplak gözle baktığımda pek bir şey göremediğim gökyüzüne teleskopla baktığımda trilyonlarca gök cismi görmüş ve hayret etmiştim. Şimdi de çıplak gözle göremediğim minikleri araştırmak istiyorum. Bunun için mikroskop ve bir damla sıvı yeterlidir... DAMLA DEYİP GEÇME... İçinde trilyonlarca kere trilyon adedince canlı ve cansızı barındırır. Daha geniş bilgi için “KÂİNAT ve İNSAN” konusuna bakınız.
DOĞANIN BÜYÜK İŞLER YAPAN EN KÜÇÜKLERİ... GÖREMİYORSAM YOK DEMEK DEĞİLDİR Mikroskop ile çıplak gözle görülmeyen canlıların da var olduğunu öğreniyorum. Mantar, bakteri, virüs denilen bu canlıların genel adı “mikroorganizma” imiş. Bunlar şekil değiştirebilir, bölünerek çoğalabilir ve dakikalar içinde sayıca milyarlara ulaşabilirmiş... Bu canlıların karada, suda, havada veya başka bir canlı hücresi içinde yaşayan türleri de varmış. Demek ki “benim içim de bunlarla dolu”... Bazıları hastalık yapıyor, bazıları da biyolojik süreçlerde fayda sağlıyormuş. VAY CANINA!... BU NE TASARIM?... BU NE ESTETİK?
MİKROORGANİZMALARI TANIMLAYABİLMEK İÇİN "MİKRON ÖLÇÜ BİRİMİ" BİLE YETERSİZ KALIR. ●Bakteriler son derece küçük canlılar olup boyları 2-10 mikron’dur. Bunların 10.000 tanesi yan yana dizilse yaklaşık 2 cm uzunluk eder. ● Virüsler, daha da küçük canlılardır. Boyları milimikron (milimetrenin milyonda biri) ile ölçülür. ● Örnek vermeye devam edelim: 1 gram toprakta 1- 10 milyar arasında bakteri bulunur. ● İnsan vücudunun kendi hücre sayısı yaklaşık 10 katrilyon iken, vücutta bulunan bakteri sayısı yaklaşık 100 katrilyon’dur. Bir milimetreyi 1.000 eşit parçaya böldüğümüzde, elde ettiğimiz uzunluğun adı “bir mikron” olur. BESLENME ZİNCİRİNİN İLK HALKASI OLAN MİKROORGANİZMALARDAN BAZILARI, AYNI ZAMANDA DOĞANIN ÇÖPÇÜLERİDİR.
DENİZ, DIŞINDAN BAKILDIĞINDA CANSIZ GİBİ DURUR... BU GÖRÜNTÜ ALDATICIDIR. BAŞIMIZI SUYUN İÇİNE SOKUP BİR BAKALIM.
DENİZİN İÇİ DE BİR BAŞKA ALEM Yakın zamana kadar deniz diplerine inmek, deniz hayvanlarını ve bitkilerini yerinde görüp incelemek, TV belgeselleri yapmak imkansızdı. Bugünkü teknoloji “deniz içindeki hayatı” tanıyabilmem için beni daha şanslı kılıyor... DENİZLER GELECEKTEKİ KİLERİMİZ OLABİLİR Deniz içindeki canlıların kendi aralarında besin zinciri oluşturduklarını öğreniyorum. Son halka ben olabilirim. (Bugün balık yerim yarın bir başkasını...) DENİZLER BANA HİZMET EDİYOR Denizdeki bitkilerin atmosferdeki karbondioksit oranını dengelediklerini de öğreniyorum. Bir diğer ifade ile denizler “havamı” temizliyor, yağmur bulutlarını besliyor...vs....vs... Geçmişte yaşayanlara göre daha şanslıyım.
“BEN KİMİM?” SORUSUYLA BAŞLAYIP BURALARA KADAR GELDİM... MADDİ AÇIDAN KENDİMİ TANIMLARSAM Elde ettiğim bilgiler; (moleküller, atomlar ve bitkiler dosyasının kapağını daha açmadığım halde) “BEN KİMİM?” sorusunun “MADDİ BOYUTUNUN” cevabını verecek yeterlilikte... Ben bir canlı varlığım.(doğar-yaşar-ölürüm) Diğer canlılardan farklıyım.(İnsan hariç her canlı “besin ve hizmet zinciri”ndeki yerini almak için doğuyor. İnsanın dünya üzerindeki varlığı ise “bir başkasına yem olmak”la ilgili değil. Öldüğümüzde mikroorganizmaların cansız bedenimizi parçalaması, onlara yem olmak için dünyaya geldiğimiz anlamına gelmez.) Diğer canlılardan üstünüm.(akıl, zeka .... sahibiyim) BU TESPİTLER MADDİ ÖZELLİKLERİMİ AÇIKLIYOR; ANCAK, “VAR OLMA” SEBEBİMİ AÇIKLAMIYOR.
BEN “BİYOLOJİK OLARAK” DA OLSA HAYVAN OLAMAM... DÜŞÜNEBİLİYORUM DOĞANIN SIRLARINI ÇÖZEBİLİYORUM Var olma sebebimi bulamazsam “kendimi bir hayvan olarak tanımlamam” gerekecek. Çünkü, ben de onlar gibi; doğuyor, yaşama mücadelesi veriyor, çiftleşiyor ve ölüyorum. BİLGİ - TEKNOLOJİ ÜRETEBİLİYORUM ALET YAPABİLİYORUM ALFABE YAPIP KULLANABİLİYORUM O HALDE BEN KİMİM? . . . . . . . . . . . . HİÇBİR HAYVAN BUNLARI YAPAMIYOR... YALNIZCA BEN YAPABİLİYORUM?.. Siyasi, felsefi, ideolojik görüşlerde cevap arıyorum. Bazıları beni “evrim”e göre “biyolojik hayvan”, bazıları da “ekonomik hayvan” olarak tanımlıyor... Bu tanımların hiç biri beni tatmin etmiyor. Çünkü; HAYVAN OLAMAYACAK KADAR MÜKEMMELİM.
Vahiy: “Kâinatın yaratıcısı Yüce Allah’ın yarattıklarına (özellikle insanlığa Peygamberleri yoluyla) doğrudan veya dolaylı olarak verdiği bilgi ve emirlerin tümü” olarak tanımlanabilir. VAHİY NEDİR? VAHYİN İNSANLIĞA VERDİĞİ BİLGİ, MUTLAK DOĞRUDUR. “BEN KİMİM?” SORUSUNA VAHYİN VERDİĞİ CEVAPLARDAN ANLADIKLARIMIN ÖZETİ “BEN KİMİM?” SORUSUNA CEVAP ARAYACAĞIM SON BİR KAYNAK KALDI; ●İnsan bir canlının evrimi sonucu oluşmamış, doğrudan yaratılmıştır. “Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık.” (Kur’an 15/26) ●İnsanın vücut yapısı ve becerisi diğer canlılardan üstündür. İnsanın maddi yapısına ek olarak verilen akıl, irade... gibi özellikler; ona diğer canlılarla mukayese edilemeyecek bir üstünlük sağlamıştır. “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.” (Kur’an 95/4) ●İnsana verilen “düşünebilme” ve “seçebilme” yeteneği ona; iyi - kötü, doğru - yanlış, faydalı - zararlı olanı ayırt edebilme ve istediğini seçebilme tercihi kazandırır. VAHİY
İNSAN, SAHİBİ OLMADIĞI HALDE KÂİNATI BEDEL ÖDEMEDEN KULLANAN TEK CANLIDIR. ● Yüce Allah, insandan başka hiçbir canlıya “yetki” (seçebilme özgürlüğü) tanımamıştır. Bu özgürlüğe “cüz’î irade” (kişinin bireysel isteği veya bir işi yapma niyeti) denir. ● İnsana seçme hürriyeti veren Yüce Allah, verdiklerinin nerede-nasıl kullanıldığının hesabını da soracağını vahiyle bildirmiştir. ● Her yaratılan bir kurala göre hareket eder. İnsan için de kurallar vardır. O, sınırları belirlenmiş bir hayatı “imtihan için” yaşayacaktır. ● “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır....” (Kur’an 67/2). ● Yetki verilen insana beraberinde “sorumluluk” da yüklenmiştir. Bazı insanlar, hiçbir kural tanımadan (sorumluluk taşımadan) ömrünü tüketiyor. Onlar da niyet ve davranışlarının hesabını verecektir... ● İnsan, dünyada başıboş bırakılmadığının, her anının kayıt altına alındığının ve her an ölebileceğinin bilincinde olmak zorundadır... ÖLÜMLÜ OLAN İNSAN, (vücudu dahil) HİÇBİR ŞEYİN GERÇEK SAHİBİ DEĞİLDİR. O, SADECE TAKDİR EDİLEN BİR ZAMAN ARALIĞINDA KÂİNATIN KULLANICISIDIR.
HERŞEY İNSAN İÇİN, İNSAN KULLUK İÇİN YARATILMIŞTIR. ● Kâinatı ve içindeki sayısız varlıkları yaratan Yüce Allah’ın, insanı da “özel bir canlı” olarak yarattığını vahiyden öğrendik. ● Yüce Allah, insana muhteşem özellikleri olan beyin ve beden vermenin yanında, mikro’dan makro’ya kadar tüm yarattıklarını da onun hizmetine sunmuştur. Karşılığında tek bir isteği vardır; “kendisine gönüllü kulluk yapılması”. ● Yaratıcı olarak insanı insandan daha iyi bilen Yüce Allah, insan için neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu en iyi bilendir. Yüce Allah, vahiy yoluyla Kur’an’ı göndererek insanlara “yol haritası” çizmiş ve Peygamberini de rehber yapmıştır… İnsan, bu yolda kalarak “kulluk yapmalıdır”. YÜCE ALLAH, İNSANDAN “KULLUK” YAPMASINI İSTEMEKTEDİR. KULLUK Allah’a eş koşmadan O’na iman etmek, O'nun yap dediklerini yapmak ve yapma dediklerini yapmamaktır.
İBADET NEDİR? İNSAN MÜ’MİN OLMALIDIR. YANİ ALLAH’A, PEYGAMBER’İNE VE O’NUN HABER VERDİĞİ ŞEYLERE GÖNÜLDEN İNANIP, KABUL VE TASDİK ETMELİDİR. BU İNANCIN EYLEMLE (ibadetle) GÖSTERİLMESİ GEREKİR. Mümin, Yüce Allah’ın yap dediklerini yapar, yapma dediklerini yapmaz. Bu davranış biçimi aynı zamanda bir ibadettir. Mü'min - Yaratıcı ilişkisi ALLAH’IN NİMETLERİNİ KULLANIP O’NA ŞÜKRETMEMEK; O’NA İSYANDIR. Mümin, diğer insanlarla Yüce Allah’ın çizdiği sınırlar içinde doğru ilişkiler kurar. Bu tutum; “kul hakkına saygı” olup, aynı zamanda bir ibadettir. Mü'min - İnsan ilişkisi Mümin, doğanın sahibi değil geçici kullanıcısıdır. Onu israf edemez, kirletemez. Doğayı doğru kullanmak, aynı zamanda bir ibadettir. Mü'min - Doğa ilişkisi İBADETLERİ YAPMAK ALLAH'A ŞÜKÜRDÜR.
BİTİRİRKEN Kâinattaki sayısız deliller; yaratıcı olarak Allah’ın varlığını ve birliğini, yaratıcı / yönetici olarak O'nun sonsuz gücünü gösteriyor. ● Yüce Allah, insanın dünya hayatında ihtiyacı olan her türlü canlı-cansız (makro-mikro) varlığı yaratıp, insanın hizmetine verirken; aynı zamanda yarattıklarındaki çeşitlilik, mükemmellik, birbiri ile uyumları ile de insana gücünü örneklemektedir. ● “Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Kur’an 67/1) ● İnsan, niçin var olduğunu sorgulayabilecek; kâinatın bir sahibinin olduğunu (Allah’ın varlığını) kabullenebilecek kapasitede bir canlı iken; bazılarının GAFLETİ – İNKÂRI NİYE? “Gökleri, yeri ve bu ikisi içinde yaydığı canlıları yaratması, O’nun varlığının delillerindendir...” Kur'an 42/29 ÜSTLERİNDEKİ GÖĞE BAKMAZLAR MI? ONU NASIL BİNA ETTİK, NASIL DONATTIK! ONDA HİÇBİR DÜZENSİZLİK VE EKSİKLİK YOKTUR. (Kur'an 50/6)
İşte akıl… İşte kâinattaki sayısız deliller… İşte insana “yol haritası” Kur’an... İNSAN, HADDİNİ BİLMELİ VE AÇIK - GİZLİ İLAHLIK TASLAMAMALIDIR. İnkârcının, “bana Seni idrak edecek akıl vermedin, aklımı kullanacağım maddi doneler göstermedin, bana gideceğim yolu bildirmedin" deme mazereti yoktur...
“BEN KİMİM?” SORUSUNUN CEVABINI BULDUM. Ben özel olarak yaratılmış adı insan olan bir canlıyım. Dünyada (imtihan olmak için) geçici bulunuyorum. Ebedi hayatım ise ahirette cennet veya cehennemde devam edecek. ALLAH’IM!.. İNANDIM, İMAN ETTİM. GAFLETTEN, GİZLİ- AÇIK İNKÂRDAN SANA SIĞINIRIM...
Herşeyin görevini doğru yaptığı dünyada İnsanın da görevini doğru yapması beklentisiyle Sağlık ve mutluluklar dilerim. Faydalandıklarıma teşekkürlerimle... Hüsnü Çeşmeci