570 likes | 902 Views
OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ KONULU TOPLANTIMIZA HOŞGELDİNİZ ŞEHİTKAMİL ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ. OKUL BAŞARISI NEDİR ? Okul başarısı öğrencinin bulunduğu okul, sınıf ve derse göre belirlenmiş sonuçlara ulaşmada göstermiş olduğu ilerlemedir.
E N D
OKUL BAŞARISINDA AİLENİN ROLÜ KONULU TOPLANTIMIZA HOŞGELDİNİZ ŞEHİTKAMİL ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ
OKUL BAŞARISI NEDİR? Okul başarısı öğrencinin bulunduğu okul, sınıf ve derse göre belirlenmiş sonuçlara ulaşmada göstermiş olduğu ilerlemedir. Ancak çağdaş anlamda başarı kavramı akademik başarı ile sınırlandırılmamakta;bilgi ve beceri gibi bilişsel davranışlar kadar; ilgiler, kişilik özellikleri ve tutumlar gibi bilişsel olmayan davranışları da içermektedir.
OKUL BAŞARISIZLIĞI NEDİR? Başarısızlık kavramı ise daha çok çocuğun ya da gencin uzun süreli (bir eğitim öğretim döneminden daha uzun süre) hemen her dersten, gelişim düzeyinin ve yeteneklerinin altında başarı göstermesi ve bu başarısızlığı bir türlü telafi edememesi durumu olarak kabul edilmektedir.
Öğrencilerin okuldaki başarı durumu çeşitli faktörlerden etkilenmektedir. Bu faktörler; - Bireyden, - Aileden, - Okuldan -Çevreden kaynaklanan faktörler olarak sıralanabilir.
* Öğrencinin bilişsel, fiziksel ve duygusal olgunluk açısından yetersiz olması, * Beden imajı düşük olması, * Ortaokul ve lise yıllarına rastlayan ergenlik döneminde yoğunluk kazanan duygusal nedenler, ilgi alanlarının değişmesi ve çeşitlenmesi, * Çocukta öğrenme güçlüğü olması, *Bunalım ve endişe halleri (depresyon), düşünce sürecinin sağlıklı olmaması,
*Çocuğun ön bilgilerinin yetersiz olması, diğer bir ifadeyle bulunduğu sınıf düzeyine gelinceye kadar almış olduğu eğitimle oluşturduğu akademik temelin zayıf olması, * Anlayamadığı konularda soru sormaktan çekinen, utangaç, kendine güveni düşük kişilik yapısına sahip olması, * Sınav kaygısının yüksek olması, (Özellikle kuruntu boyutunun performansı kötü etkilediği belirtilmektedir.) *Ders çalışma alışkanlıklarının (zamanı iyi planlama ve kullanma, öğrenme motivasyonu vb.) yanlış veya yetersiz olması,
* Geçmişte aynı dersten başarısız olma veya o ders, konuyla tanışık olmama nedeniyle "Nasıl olsa başarısız olacağım" önyargısıyla çocuğun yeterince çalışmaması, * Görme, işitme kaybı, bulaşıcı hastalıklar gibi nedenler, * Okul olgunluğuna sahip olmama, aşırı hareketlilik, yerinde duramama ve hareketlerde kararsızlık gibi durumlar, * Gencin anne babasına karşı duyduğu, ancak doğrudan ifade edemediği kızgınlığı nedeniyle başarısız olarak bu yolla anne babasından intikam almaya çalışması.
* Ailedeki birey sayısının fazla olması, * Anne babanın arasında sağlıklı bir iletişimin olmaması, huzursuz ve kaygı verici bir ev ortamı, (YAPILAN ARAŞTIRMALAR HUZURLU VE MUTLU BİR AİLE ORTAMINA SAHİP ÇOCUKLARIN OKULDA DAHA BAŞARILI OLDUKLARINI; BAŞARISIZ, MUTSUZ VE SORUNLU ÇOCUKLARIN GENELLİKLE HUZURSUZLUK YAŞANAN AİLE ORTAMLARINDA YETİŞTİKLERİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR.) * Anne babanın, kendi hayatlarındaki sıkıntılarından dolayı sinirli ve sabırsız olması, * Çocuğu sürekli eleştirme, olumlu davranışlarından çok olumsuzları görme,
* Çocuk üzerine gerçekçi olmayan beklentiler, *Çocuğa güven duymama, * Anne babanın zamanı etkili kullanma, okuma, sorumluluklarını yerine getirme konularında olumsuz model olması (Örn. Bir taraftan çocuğun çok fazla televizyon izlemesine, gezmesine kızarken diğer taraftan zamanlarını hep bu şekilde geçirmeleri.)
* Ödül verme yöntemini doğru kullanamayarak çocuğun, başarıyı başlı başına bir ödül olarak görmesinin engellenmesi, (Manevi ödül ön planda olmalı, övgü ve takdir kişiliğe yönelik(çok akıllısın) değil, davranışa yönelik (iyi çalışıyorsun)olmalı, olumlu davranışının sonucunun en iyi ödül olduğu fark ettirilmeli, çok sık maddi ödüle baş vurulmamalı)* Çocuğun ders çalışmaktan başka ihtiyacı yokmuş gibi davranarak aslında gelişimi için gerekli olan arkadaşlarıyla oyun oynama, sportif faaliyetlere katılma, resim yapma, müzik dinleme, yetişkinlerle vakit geçirme gibi etkinliklerin anne baba tarafından gereksiz görülmesi hatta çocuğa bunları gerçekleştirmesi için izin verilmemesi,
* Aileden çocuğa genler üzerinden aktarılan özellikler, * Yanlış anne-baba tutumları (Aşırı baskıcı, aşırı gevşek, aşırı kaygılı ve ilgili, aşırı ilgisiz, tutarsız vb.) * Ailedeki ekonomik yetersizlik nedeniyle çocuğun bir işte çalışmak zorunda olması, * Aile bireylerinden birinin hastalanması veya ölmesi, ana babanın ayrılması, yeni kardeşin doğması gibi değişiklikler,
* Anne-babanın okula karşı olumsuz tutum sergilemesi, * Çocuğun küçüklükten itibaren sorumluluk almaya ve başladığı işi bitirmeye alıştırılmaması (Sadece okul zamanı ders sorumluluğu beklenmesi), * TV, bilgisayar gibi teknolojik olanakların kullanımına sınır getirilmemesi, * Evde çocuğun kendine ait bir çalışma mekanının (oda, masa, bunlar mümkün değilse en azından bir köşe) olmaması,
Derslerinde daha başarılı olması için ona nasıl destek olabilirim?
1-Çocuğa küçük yaşlardan itibaren sorumluluk bilinci kazandırmak gerekir. Bunun için çocuğa kendi kendini yönetme fırsatı verilmeli, onu davranışlarının sonuçlarıyla baş başa bırakmalıdır. Yaşına, yeteneğine ve cinsiyetine uygun görevler vererek güven duygusunun pekiştirilmesine çalışılmalıdır.
2- Anne-baba, çocuğuna kazandırmak istediği davranışla ilgili ona iyi bir ‘Model’ olmalıdır.
3- Çocuğun ders çalışması için evde; ısı, ışık bakımından yeterli, gürültüsüz, çocuğu ders çalışmaya motive edecek uygun bir ortam hazırlanmalıdır.
4-Çocuk ders çalıştığı sürece, onun dikkatini dağıtacak başka işler yapması istenmemelidir.
5-Çocuğun düzenli yemek yemesine ve uykusunu almasına özen gösterilmelidir.
6-Çocuğa sürekli ders çalışması için baskı yapılmamalı; resim, müzik ve spor gibi diğer sosyal faaliyetlere de yönlendirilmelidir.
7- Çocuk derslerle ilgili bir şey sorduğunda onu iyi dinlemeli; alaycı, aşağılayıcı, sinirli değil sakin ve yumuşak bir ses tonu ile cevap verilmelidir.
8- Çocuk ders çalışırken ya da sınava hazırlandığı sırada, onun çalışma isteğini artırmak ve onu çalışmaya teşvik etmek için olsa bile kaygı yükseltici yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. “Bu kadar çalışmayla üniversite kazanamazsın...”, “Bu kafayla gidersen sınıfta kalırsın...” gibi ifadeler çocuğun daha çok çalışmasını sağlayamayacak, aksine onun kendine olan güvenini azaltacaktır. Bunun sonunda ortaya çıkan kaygı, başarıyı olumsuz yönde etkileyen kaygıdır ve çocuk için bununla başa çıkmak oldukça zor olacaktır.
9-Çocuğun olumlu yönlerini görüp, onlar üzerinde durulmalıdır. Olumlu yönlerin desteklenmesi, çocuğun pek çok alanda kendine güven duymasını sağlayacaktır. Onu takdir etmek ve yapamadıklarını değil, iyi yaptıklarını vurgulamak daha yararlıdır.
10-Okul başarısı ile okuma alışkanlığı arasında önemli bir ilişki vardır. Okuma alışkanlığının, küçük yaşlardan itibaren kazandırılması gerekir.
11-Gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler oluşturmasına yardımcı olunmalıdır.
Hedef belirlemelerine yardımcı olurken, mesleklerle ilgili seçenek sunarken öncelikle gencin ilgi ve yetenekleri göz önünde bulundurulmalı, bunun yanı sıra mesleğin çalışma koşulları, kariyer olanakları da araştırılmalıdır. Ancak doğrudan “şu meslekte eğitim almalısın” gibi yönlendirmelerden kaçınmak gerekir. Bu konuda gerekirse rehber öğretmenin yardımı da alınarak birlikte çözümler üretilmelidir.
Meslekleri tanıma noktasında ise, İŞKUR, Milli Eğitim Bakanlığı UMBS (Ulusal Mesleki Bilgi Sistemi), Gaziantep İl Milli Eğitim Müdürlüğü (MESBİL) gibi kurumların internet sitelerinden faydalanabilirsiniz. (Ayrıca okulumuzda her yıl, gençlerin tercihlerini kolaylaştırmak amacı ile “üniversiteler ve meslekler tanıtım günleri” etkinliği düzenleyerek ilimizdeki üniversiteleri ve meslek mensuplarını okulumuza davet etmeyi düşünüyoruz. )
12-Zamanı planlama ve verimli çalışma konusunda yardımcı olunmalıdır.
A-Ders çalışmak ve diğer işler için mutlaka önceden zaman belirlenmelidir. B-Çalışma, öğrencinin kendisini fiziksel ve duygusal olarak en iyi hissettiği zaman dilimlerinde yapılmalıdır. C- Ders çalışmaya başlanılmadan önce öğrenci dinlenmiş ve bedensel ihtiyaçlarını karşılamış olmalıdır.
D- Derse başlanılmadan önce ders ile ilgili araç ve gereçler temin edilmelidir. E-Çalışma saatlerinin aynı olmasına dikkat edilmelidir. F-Çalışmada günlük tekrarlara ve ertesi günün derslerine hazırlanmaya zaman ayrılmalıdır. G-Özellikle üniversite sınavına yönelik derslerde bol test çözmeye yer verilmelidir.
H- Ders çalışılırken kesinlikle bir şey yenilip-içilmemelidir. I-Çalışma süresi öğrencinin yaş ve sınıf düzeyine göre düzenlenmelidir. (40 dakika çalışma, 10 dakika tekrar, 10 dakika mola önerilen süredir.) İ- TV izleme ve bilgisayar konularına kısıtlama getirilmeli, bunlar için ayrılacak saatlere birlikte karar verilmelidir. (Bilgisayar mümkünse oturma odasında olsun.) J-Evin sessiz ve sakin olmasına özen gösterilmelidir.
13-Küçük başarıları gözden kaçırılmamalı, başarısızlığından dolayı eleştirmemelidir.
Çocuk eleştirilecek bir davranışta bulunduğunda yapılan eleştiri yıkıcı ve kişiliğe yönelik değil, yapıcı ve davranışa yönelik) olmalıdır. (Örn.»Tembelsin» kişiliğe, «Çalışmıyorsun» davranışa yöneliktir.)
Sürekli kişiliğine yönelik eleştirilen çocuklarınkendisini değersiz bir kişi olarak gördüğü, kendisini küçümsediği, var olan yeteneklerinin gizli kaldığı gözlenmektedir. Bu tür çocuklar kapasiteleri uygun olmasına rağmen bunu kullanmayıp okuldaki başarılarını düşürürler.
14-Sürekli «Çalış» uyarısı yapmak yerine, çalışmama nedenleri araştırarak yapıcı yaklaşılmalı ve birlikte çözüm aramaya özen gösterilmelidir.
Çocuğu sevmek, ona bolca ve pahalı oyuncak, giysi almak, para vermek değil; onunla ortak faaliyetleri paylaşmak, ona zaman ayırmak, onunla oyun oynamaktır.
16- Yaşları ne olursa olsun, onları DİNLEMEK GEREKİR. (Dinlemek, korumanın en etkili yoludur.)
Suçlamadan, yargılamadan, sürekli öğüt vermeden dinlemek, her sorununu anlatmasını sağlar. • Dinlendiğini gören çocuk kabul edildiğini, dolayısıyla sevildiğini düşünür. • Göz kontağı kurarak, gülümseyerek dinlenen çocuk, “kişiliğine saygı duyulduğunu”düşünerek iletişimini sürdürür.
17-Çocuk hiçbir zaman kardeşleri, yaşıtı olan akraba çocukları ve başarılı olan arkadaşlarıyla kıyaslanmamalıdır.
Böyle bir kıyaslamadan acıya kapılan çocuk okulda mücadeleyi bırakabilir. Önemli olan çocuğu başkalarıyla değil kendisi ile kıyaslamaktır. Çocuğun dünü ve bu günü arasındaki olumlu ve somut farkları görebilmek ve çocuğa yansıtabilmektir.
18- Okul ile sürekli iletişim halinde olunmalı, ders öğretmenleri ile tanışılmalı, bilgi alış-verişinde bulunulmalı, öğretmenlerin önerileri dikkate alınmalıdır.
19-Okuldaki etkinliklere mümkün olduğunca katılmaya çalışılmalıdır.
Anne-babanın okula verdiği önem çocuk tarafından hemen dikkate alınmaktadır. Okula olan ilginiz ve verdiğiniz önem kadar çocuğunuz okulu önemseyecektir.
ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK SÜRECİNDE ANNE-BABA TUTUMLARI
Üniversiteye hazırlık sürecinde değişik aile tutumları görülmektedir. En belirgin 2 tutumdan söz edilebilir: 1-Olumlu Tutum 2-Olumsuz Tutum
Olumlu Tutum: Sınava hazırlanma dönemini çocuğunun yaşama hazırlanması, gelişmesi, kendini tanıması için bir fırsat, sınavları geçilmesi gereken aşamalar olarak gören anne-babaların tutumu. Olumsuz Tutum: Sınavları bir an önce bitmesi gereken bir bela, tehdit gibi gören anne-babaların tutumu.
Şu anda ülkemizde sınavlar(Özellikle üniversite sınavları) gençler ve bazı aileler için kendini çevresindekilere kanıtlamanın, başarılı ya da başarısız olmanın, akıllı ya da aptal olmanın, değerli ya da değersiz görülmenin bir ölçüsü haline gelmiştir. Bu da sınav sürecindeki bir gencin ailesinde çeşitli huzursuzluklara, gerginliklere yol açabilmekte, gençlerde olması doğal olan sınav heyecanını, kaygıya dönüştürebilmekte, başarılarına zarar vermektedir.