610 likes | 859 Views
İRAN’IN BÖLGEDEKİ SİYASİ VİZYONU, HEDEFLERİ VE NÜKLEER İRAN BİLGEHAN EMEKLİER Şubat 2010. GİRİŞ.
E N D
İRAN’IN BÖLGEDEKİ SİYASİ VİZYONU, HEDEFLERİ VE NÜKLEER İRANBİLGEHAN EMEKLİERŞubat 2010
GİRİŞ • Bu çalışma, İran’ın dış politika vizyonunu, hedeflerini ve İran’ın nükleer çalışmalarını tarihsel perspektifleriyle ele alarak İran’ın bölgedeki rolünü anlamlandırabilmeyi ve açıklayabilmeyi amaçlamaktadır.
Ortadoğu’da İran’ın Jeopolitik Konumu ORTADOĞU’DA İRAN İran’ın sınır komşuları: Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Türkmenistan, Afganistan, Pakistan, Irak
İhracatürünleri:petrol %80, halı, meyvevefındık, demirçelik, kimyasallar İthalat Ürünleri: Endüstriyel hammaddelerve ara maddeler, yatırımmalları, gıdaürünleri, diğertüketimmalları, teknikhizmetler, askeriürünler
İRAN’IN TARİHSEL ARKA PLANI Müslüman Fetihleri ve İslam Dünyası ile Tanışma Dönemi: Emeviler (661-750) Abbasiler (750-1258) Gazneliler (963-1187) Selçuklu İmparatorluğu (1037-1194) Timur İmparatorluğu (1370-1506) Karakoyunlular (1407-1468) Akkoyunlular (1378-1508) Safevi Devleti (1501-1722/1736) Kaçarlar Hanedanlığı (1781-1925) Pehlevi Hanedanlığı (1925-1979) İran İslam Devrimi (1979) İran İslam Cumhuriyeti (1979- ...) • İRAN’IN TARİHSEL ARKA PLANI: • Elamlılar (M.Ö. 1100-728) • Medler (M.Ö. 728-550) • Persler (M.Ö. 550-330) • Sasaniler (226-650)
Devrim Öncesi ve Soğuk Savaş Dönemi İran Dış Politikası: (1925-1979) 2 Önemli kırılma noktası: 1-) I. Dünya Savaşı = Rus ve İngiliz İşgali 2-) II. Dünya Savaşı = Rus ve İngiliz İşgali 30 yılda yaşanan bu iki işgal İran dış politikasındaki süreklilik unsurlarının politik-psikolojik alt yapısını oluşturmaktadır: tehdit odaklı siyasi vizyon-güvenlik anlayışı, ihtiyatlı bir dış politika, kendini güvensiz-yalnız-istikrarsız hissetme… İran dış politika psikolojisinin oluşumunda önemli rol oynamaktadır.
Soğuk Savaş dönemi konjonktürünün başlaması İran, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle 30 Nisan 1951’e kadar Batı’ya (özellikle de ABD’ye) yaklaşıyor . • 1951-1953 Ulusal cephe lideri Başbakan Musaddık petrolün millileştirilmesi • Bu 2 yıllık periyod Batı’dan bağımsız ve ulusalcılığı ön planda tutan dış politika anlayışı ortaya koymak istemenin ilk göstergesi • 1953 CIA ve MI5’in desteklediği darbe ile Musaddık’ın iktidardan indirilmesi • Bu tarihten sonra Batı’nın ekonomik yardımları başlıyor ( ABD 45 milyon dolar Şahın gizli örgütü SAVAK kuruluyor; İngiltere ile yeni petrol anlaşması…) • 1955 Bağdat Paktı’na katılım
1963 “Beyaz Devrim” artan ekonomik gelirle Şah savunmaya yatırım yapıyor ve İran askeri/silahlanma/savunma sanayi bakımından Ortadoğu’nun söz sahibi ülkelerinden biri haline gelmeye başlıyor. • Bu dönemde Humeyni Fransa’da sürgünde. • Kısacası İran; Soğuk Savaş dönemi boyunca Batı yanlısı bir Dış politika izlemiş, gevşek iki kutuplu sistemin süper iki gücünden biri olan komşusu SSCB “tehdidine” karşı Batı bloğuna yaklaşırken; olası bir Batı bloğu “tehdidine” karşı da SSCB ile ilişkilerini tamamen ihmal etmemiştir. • Dolayısıyla, İran’ın dış politika stratejisi Batı’ya yönelik olma Batı ile Doğu bloğu arasında “denge politikası” • Dış politika hedefi: İdeolojik kutuplaşmanın ön planda olduğu iki kutuplu sistemde Batı ve Doğu blokları arasında varlığını sürdürebilmek.
İSLAM DEVRİMİ’NDEN GÜNÜMÜZE İRAN DIŞ POLİTİKASI • Humeyni dönemi:(1979-1989) • Rafsancani dönemi: (1989-1997) • Hatemi dönemi: (1989-2005) • Ahmedinejad dönemi: (2005- ...)
İran İslam Devrimi ve Humeyni Dönemi İran Dış Politikası (1979-1989) 1979 Devrimiyle İran’ın siyasi vizyonunda değişim-dönüşüm yaşanıyor: Genelde “Batı düşmanlığı”, özelde “ABD ve İsrail düşmanlığı”. En somut izdüşümleri = 444 günlük rehine krizi 1 Aralık Humeyni: “Bu kutsal ayda, İslam’ ı korumak, tiranları ve parazitleri devirmek için kanlarınızı feda ediniz…” “Tiran” ve “parazit” kavramları Ortadoğu devletlerini rahatsız ediyor = “devrim ihracı” korkusu. Böylece, dini kimlik (şii) + etnik ve/veya kültürel kimlik (Farsi) + “devrimci kimlik” = İran bölgede “ötekileşiyor”, yalnızlaşıyor.
1980-1988 İran-Irak Savaşı (savunma/silah sanayisinin dışa bağımlı olmasının dezavantajını anlıyor…) • Kısacası Humeyni dönemi İran dış politikası : I-) “Batı karşıtlığı” parametleri üzerine kurgulanıyor. II-) “İslam kimliği • Dolayısıyla İran’ın tehdit sıralaması: 1)ABD = “Büyük şeytan” 2)SSCB = “Küçük şeytan” 3)İsrail = “Siyonist şeytan”
Bu bağlamda Humeyni dönemi politik hedefler: din unsuru üzerinden Şii kimliği = Şii jeopolitiğini kontrol altında tutmak. Zira Şii jeopolitiği: Irak = % 60 Kuveyt = % 24 Bahreyn = % 18 Katar = % 16 Suudi Arabistan = % 8’lik Şii nüfus. • Aslında dini kimlik vurgusu amaç değil bir araç; asıl amaç ulusal çıkar. • Nitekim 1988’de Humeyni: “Hükümetimiz; oruç, hac, ve tüm İslami ibadetlerden daha önde gelmektedir…” • Özetle Humeyni döneminde İran, “siyah” ve “beyazların” hakim olduğu bir dış politika izlemiştir.
Soğuk Savaş Dönemi Sonrası İran Dış Politikası: Rafsancani Dönemi (1989-1997) • 1991 SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi • Yeni uluslararası konjonktürün riskleri: Yeni aktörlerin sisteme girmesi (Kuzeyinde Azerbaycan, Ermenistan, Türkmenistan gibi yeni devletlerin/güç odaklarının “oyuna” dahil olması; özellikle de İran’ın parçalı etnik yapısı göz önünde bulundurulduğunda) • Yeni fırsatlar: SSCB’nin parçalanmasından doğan bölgedeki “güç boşluğu” 1991’de Irak’ın Kuveyt’ten çıkarılması/pasifize edilmesi/prestij-imaj kaybı. • İran, Soğuk Savaş sonrası konjonktürde avantaj elde etmek, bölgesel güç, hatta “bölgenin lider aktörü” olmak istiyor; bu amaçla da söylemlerini yumuşatarak bölgede yapıcı-aktif rol oynamaya çalışıyor. Örn: 1993-94 “Dağlık-Karabağ” sorununda ve Tacik iç savaşında “arabuluculuk rolü” üstleniyor (İslami muhalif güçleri desteklemiyor; Rusya ile ortak hareket ediyor).
Dolayısıyla; Şii jeopolitiği odaklı politika vizyonu din merkezli bir siyaset değil; İran çıkarları eksenli bir paradigmanın yansımalarıdır. Başka bir ifadeyle, “İran dine değil, tersine din İran’a hizmet etmektedir”. • Bu anlayışın en somut izdüşümleri: Hindistan’ın Keşmir sorunu, Dağlık-Karabağ sorunu, sırasında görülmüştür. Tacikistan’daki iç savaş • Kısacası Rafsancani dönemi, Humeyni ile Hatemi dönemleri arasında bir geçiş dönemi niteliği göstermektedir. Rafsancani enerjisini Körfez Krizi’ne, SSCB’nin çökmesi sonucu ortaya çıkan yeni oluşuma ve ABD’nin “çevreleme politikalarına” harcamıştır. • Bu çerçevede İran’ın hedefleri: Rusya’yı kızdırmamak Bağımsızlığını yeni kazanan devletlerin olmuştur. ABD etkisine girmesini engellemek
İran Dış Politikasında “Yumuşama Dönemi”: Hatemi Dönemi (1997-2005) • Amacı: Değişim, reform ve açılım süreci. Bu bağlamda dış politikada “hard power” yerine “soft power” kullanılmasından yana. İşbirliği, uzlaşı, diyalog sürecine önem veriyor ve “medeniyetler arası diyalog” tezine vurgu yapıyor (bu konuda yazmış olduğu makaleler de var). Konuşmalarında en çok kullandığı kavramların başında: “hoşgörü” ve “diyalog” geliyor. • Bu çerçevede dış politikada vurgu yaptığı ve hedeflediği liberal-idealist söylemlerin en güzel örneklerini “civilization” dergisi için yazdığı makalede kullandığı bir cümlede görmek mümkündür: “İran, bireyin hissin doğusunun ve aklın batısının buluşma noktası olması gibi, Doğulu ve Batılı kültürlerin buluşma noktasıdır”.
Hatemi dönemi İran dış politika hedefleri: • İran’ın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı; Batı ve Doğu’dan bağımsız bir dış politika (“işgal sendromu”) • Uluslararası ilişkilerin onur, karşılıklı saygı, güven ve hukuk çerçevesinde yürütülmesi ( D-8, İ.K.Ö, OPEC, BM…) • Çok yönlü dış politika = Rusya, Çin, Hindistan, Japonya, Avrupa… • Dünyanın her yerindeki Müslümanların haklarının korunması: Filistin ve Lübnan • Siyonist rejime karşı politikalar: Bu nokta İran dış politikasının süreklilik unsuru olduğundan bireyden bağımsız bir faktör şeklinde değerlendirilebilir. • İran’ı yeniden sistemin bir parçası haline getirmek ( örn: D.T.Ö’ne başvuru yapması)
İran Dış Politikasında Ahmedinejad Dönemi (2005- ...) • 11 Eylül 2001 = ABD’ ye yapılan saldırılar • ABD’nin güvenlik konsepti : “şer ekseni” (Irak, Suriye, Libya, Kuzey Kore ve İran) • ABD’ nin Afganistan ve Irak’a girmesi • Dünya kamuoyunun ve yeni uluslararası sistemin politik stratejisini belirlemiştir: “Küresel terör” ve “küresel teröre karşı mücadele” bağlamında realist paradigmanın güvenlik parametresi ön plana çıkıyor. Başka bir ifadeyle ABD’nin güvenlik eksenli yeni dış politika anlayışı. “Önleyici savaş” doktrini çerçevesinde, klasik Amerikan stratejisi, İran’ı “çevreleme politikası”. Ahmedinecad’ın sert söylemleri: “İsrail’i haritadan silmek/Siyonist rejimi yok etmek…” gibi. Realist kuramın eyleme döküldüğü ve “güvenlik ikilemi” algısının yol açtığı nükleer enerji çalışmaları ve nükleer silah denemeleri/silahlanma…
Ahmedinecad yönetiminin en ciddi tehdit algılaması “nükleer İsraildir”. • Bu nedenle İran karar alıcıları pragmatist dış politika anlayışından uzaklaşmışlardır. • Onlara göre, ABD ve İsrail’in tırmandırdığı krizi aşmanın yolu pragmatist ve Batı’yla uyumu sağlayan politikalar değil; krizi daha da tırmandırmaktır. • Ahmedinecad ve yönetimine göre prestij politikaları, yani gücün caydırıcılığı daha güvenilirdir. Bu bağlamda da saldırganlığın ve krizin tırmandırılması en caydırıcı faktörlerdendir. • İran’ın nükleer silah denemelerini bu uluslararası koşullarda ve radikal muhafazakar yönetimin anlayışının sertlik yanlısı parametrelerinde değerlendirmek gerekir. Ancak tüm bunlara rağmen, İran’ın günümüzdeki nükleer çalışmaları Ahmedinecad’ın bireysel/kişisel istek ve tavırlarından ziyade İran stratejik zihniyetinin bir devamlılık unsuru olarak düşünülmelidir.
İRAN’IN NÜKLEER ÇALIŞMALARI İran’ın Nükleer Enerji Programının Tarihsel Arka Planı I. DÖNEM 1957-1979 III. DÖNEM 1992-2003 IV. DÖNEM 2003-… II. DÖNEM 1980-1992 Günümüze kadar uzanan süreçte İran Nükleer programı 4 döneme ayrılarak incelenebilir:
I. Dönem: 1957-1979 Bugün üzerinde yoğun bir biçimde tartışılan İran’ın nükleer programı 1950’lerin ortalarında ABD desteği ile başlamış, 1960’ların ortalarında ise nükleer program fiilen uygulamaya konmuştur. • 1957 : ABD-İran ikili Anlaşma çerçevesinde İran nükleer programının yürütülmesinin kararlaştırılması. • 1959 : ABD’nin yardımıyla Tahran Nükleer Araştırma Merkezi’nin kurulması. • 1967 : ABD’nin sağladığı 5MW (Mega-Watt)’lık gücünde zenginleştirilmiş Uranyum yakıtıyla çalışan nükleer araştırma reaktörünün çalışmaya başlaması. (ABD İran’a 5545 kg zenginleştirilmiş uranyum sağlıyor.)
I. Dönem: 1957-1979 • 1974 : Almanya İran Antlaşması =>Buşehr’de 1200 MW’lık 2 su basınçlı nükleer santralin yapılması. (4-6 milyar dolar değerindeki sözleşme Alman Kraft-Union şirketi tarafından imzalanıyor.) Alman AEG, Siemens şirketleri destekliyor ve “İslam Devrimi’ne kadar birinin ~%50’si (%60), diğerinin ise ~%75’i (%85) tamamlanıyor. Fransa-İran Antlaşması 900 MW’lık bir nükleer santalin kurulumu için imzalanıyor. • 1975 : İran, Fransa’nın (Fransa+Belçika+İtalya+İspanya Konsorsiyumu) en büyük uranyum zenginleştirme şirketi EURODIF’in %10 ortağı oluyor. ABD-İran Nükleer İşbirliği Antlaşması imzalanıyor. Buna göre; İran’ın nükleer enerji endüstrisi Westinghouse ve General Electric gibi şirketlerce desteklenecek. Bu dönemde Dick Cheney, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz ve Henry Kissenger İran’ı destekliyor.
II. Dönem : 1980-1992 • Ocak 1979’da Şah rejiminin devrilmesi ile Humeyni (1979-1989) çalışmaları 3 sebeple durduruyor: 1- Ekonomik gerekçe 2-Dini Gerekçe 3-1980-1988 İran-Irak Savaşı • 1979-1986 nükleer faaliyetlere birkaç istisna dışında ara veriliyor. Örneğin: Fransa’nın gizli yardımıyla Amirabad’daki Nükleer Araştırma Merkezi 1984’te İsfahan Üniversitesi’ne taşınıyor ve bu merkez UAEA’ya bildirilmiyor. Aynı yıl, İsfahan’ın 4 km. dışındaki iki köye Fransa ve Pakistan’ın yardımıyla nükleer merkez kuruluyor ki bunlar barışçıl-sivil amaçlı reaktörlerden çok daha büyük kapasiteye sahip reaktörler.
II. Dönem : 1980-1992 • 1985 : İran-Çin nükleer ilişkisi başlıyor ve 1990’da resmi bir nükleer araştırma işbirliği anlaşması imzalanıyor. İran Çin (eğitim amaçlı mühendis) Çin İran (İsfahan tekonoloji transferi) • 1987 : Arjantin-İran işbirliği. Arjantin 5,5 milyon dolarlık uranyum satmayı kabul ediyor ama 1992’de bu satışı iptal ediyor. • 22 Ocak 1989 : İran – SSCB arasında teknolojik, ticari, ekonomik ve bilimsel alanlarda işbirliği anlaşması yapılıyor.
III. Dönem : 1992-2003 • 1992 : Rusya-İran Nükleer İşbirliği Anlaşması yapılıyor. 1995’te 800 milyon dolarlık kapsamlı yeni bir anlaşma daha yapılıyor. Böylece Rusya, Almanya’nın 1974’te başladığı ve yarım bıraktığı Buşehr nükleer santralinin yeniden inşasına 1995’te başlıyor. 1999 yılında bitirilmesi öngörülmesine rağmen 10 yıllık bir gecikmeyle 2009 yılında bitirilerek faaliyete geçiyor. • 2002 : İran İslam rejimine muhalif Ali Rıza Caferzade (Halkın Mücahitleri Örgütü) İran’ı uluslararası kamuoyuna şikayet ediyor: 1 – İran gizlice nükleer santraller kurarak, gizli bir nükleer program yürütüyor. 2 – İran nükleer silah üretiyor. • Böylece, 2003 yılından itibaren başta ABD ve AB olmak üzere Batılı devletler İran üzerinde nükleer programını durdurması yönünde baskı yapmaya başlıyor.
IV. Dönem : 2003-2009 • 2003-2006 : İran ve AB-3 (Fransa, İngiltere, Almanya) arasında yoğun bir görüşme ve müzakere süreci. • 2003-2005-2006 yıllarında kısa aralıklarla İran nükleer programını durduruyor ve nükleer tesislerini UAEA denetçilerine açıyor. • 2003: NPT Ek protokolünü imzalayarak UAEK’nin İran nükleer tesislerinde önceden haber vermeden kontrol-denetim yapılması imkanı sağlanıyor ancak bugüne kadar İran Meclisi Ek protokolü imzalamamıştır. • 2003-2006 yıllarındaki diyalog, uzlaşı, işbirliği süreci sona ermiş ve İran bugün nükleer çalışmalarına devam etmektedir.
ÖZETLE • I. Dönemde başta ABD olmak üzere Batılı devletler, 1979 “İran İslam Devrimi”ne kadar İran’ı desteklemektedir. Sebebi ise “komünist tehlike” SSCB’yi Çevreleme politikasında İran’ın jeopolitik ve jeostratejik rolüdür. • II. Dönemde yeni rejimin Batı’dan uzaklaşmaya başlayarak, Batı-karşıtı politika izlemesi nedeniyle Batı, İran desteğini çekmiştir. Bu dönemde nükleer faaliyetler askıya alınmıştır, dolayısıyla söz konusu dönem “duraklama” dönemi olarak değerlendirilebilir. • III. Dönemde başta Rusya olmak üzere Doğu devletlerinin desteği görülmektedir. (Çin, Pakistan, Kuzey Kore vs…) İran’ın nükleer çalışmalarına hız vermesi nedeniyle bu dönem İran’ın “yükselişe” geçtiği dönemdir. • IV. Dönemde başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyu İran üzerinde baskı kurmuş ancak İran “iki ileri, bir geri”, “oyalama” ve/veya “zaman kazanma” gibi stratejilerle bu baskıyı görece azaltarak, nükleer enerji çalışmalarına devam etmektedir.
İran’ın Nükleer Tesislerinden Örnekler • İsfahan : Ülkenin İsfahan’daki ilk nükleer tesisi Ahmedinejad tarafından hizmete açılmıştır. Buradaki ağır su reaktörleri nükleer başlıklar için gerekli olan plütonyum (Pu-239) işleme kapasitesine sahiptir. • Natanz : Uranyum zenginleştirme amacıyla 7000 santrifüjden oluşan uranyum tesisi vardır. Farklı açılardan Natanz Tesisi
İran’ın Nükleer Tesislerinden Örnekler • Buşehr : Test üretimine geçilen tesislerde kullanılan ürünlerin %24’ü Alman, %36’sı İran, %40’ı ise Rus malıdır. Bu tesislerin inşasında 300 Rus şirketi görev almış ve 20.000-25.000 kişi iş imkanı bulmuştur. Buşehr Nükleer Enerji Santrali • Arak : Nükleer Silah yapımında gerekli olan ağır suyun üretimini sağlayacak 40 MW’lık ağır su reaktörü bulunmaktadır.
İran’ın Nükleer Enerjiyle İlgili Taraf Olduğu Uluslararası Kurum ve Antlaşmalar • BM Genel Kurulu 24 Ocak 1946 tarihi kararıyla Atom Enerjisi Kurumu kurulmuştur. • Bu komisyon 1952 yılında Güvenlik Konseyi’nin kurduğu Klasik Silahlar Komisyonu ile birleştirilerek Silahsızlanma Komisyonu adını almıştır. • 26 Ekim 1956 tarihinde BM merkezinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Statüsü imzalanmıştır ve 1957’de yürürlüğe girerek bu kurum faaliyetlerine başlamıştır. UAEA’nın Amaçları Nükleer Enerjinin barışçıl amaçlarla kullanımını sağlamak Nükleer silahların yayılmasını önlemek Nükleer tesisleri korunma altında bulundurmak Nükleer enerji programlarını denetlemek
İran’ın Nükleer Enerjiyle İlgili Taraf Olduğu Uluslararası Kurum ve Antlaşmalar • Bu çerçevede Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT; Treaty on Non-Proliferation of Nuclear Weapons) 1968 yılında imzalanmıştır. • NPT’nin 3 temel ilkesi Nükleer yayılmanın önlenmesi Silahsızlanma Barışçıl nükleer enerji kullanımı • Bu bağlamda, 1956 yılında UAEA (UAEK) statüsünü imzalayan İran 1958’de UAEA’ya üye olmuştur. • Aynı şekilde İran NPT’yi 1968 yılında imzalamış ve 1970’de de onaylamıştır. Bu amaçla da İran Atom Enerjisi Organizasyon’u 1974’de kurulmuştur. • İran’ın komşuları olan İsrail, Pakistan ve Hindistan ise NPT’yi hala imzalamamışlardır.
İran’ın Nükleer Programını Uygulama Gerekçeleri 1 – İran, UAEK ve NPT çerçevesinde dünyadaki birçok ülke (özellikle Batılı ülkeler) gibi nükleer enerji üretim hakkı olduğunu düşünmektedir. NÜKLEER ENERJİYE SAHİP ÜLKELER
Dünyada Genel Durum • Görüldüğü üzere, nükleer enerjinin dünya toplam elektrik enerjisi içindeki payı %15’tir. • Bu oran AB ülkelerinde %32’dir. http://www.world-nuclear.org/info/inf01.html
İran’ın Nükleer Programını Uygulama Gerekçeleri 2 – İran enerji kaynaklarının tükeneceği varsayımından hareketle nükleer enerjiye ihtiyaç duyduğunu belirtmekte ve 3 nedenle fosil yakıtlara güvenemeyeceğini ileri sürmektedir: • İran şimdiki haliyle sahip olduğu enerji kaynaklarını kullanmaya devam ederse, yakın bir gelecekte net bir ham petrol ve onun türevleri ithalatçısı olacaktır. • Fosil yakıtlarının içeride kullanılması, İran’ın ham petrol ve doğalgaz ihracatından elde ettiği döviz gelirlerini önemli ölçüde etkileyecektir. • Fosil yakıtlara aşırı bağımlılık çevre için çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
İran’ın Nükleer Programını Uygulama Gerekçeleri 3 – İran için nükleer enerji = ulusal ve uluslararası güvenlik + uluslararası prestij/saygınlık 4 – Komşularının ve yakın bölge coğrafyasındaki ülkelerin nükleer enerji faaliyetleri ve/veya nükleer güç olmaları
Bu bağlamda İran, dış politikasını nükleer enerji boyutunda yürütmektedir. http://www.insc.anl.gov/pwrmaps/map/asia.php