160 likes | 344 Views
GERÇEKTEN DE TÜRKİYE ÜZERİNDE GİZLİ OYUNLAR OYNANIYOR MU?.... CEVAP “EVET”SE SEBEP NE?. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Anadolu, dünya güç dengelerini etkileyecek sürekli çıkar çatışmalarının odak noktası olmuştur.
E N D
GERÇEKTEN DE TÜRKİYE ÜZERİNDE GİZLİ OYUNLAR OYNANIYOR MU?.... CEVAP “EVET”SE SEBEP NE?....
Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Anadolu, dünya güç dengelerini etkileyecek sürekli çıkar çatışmalarının odak noktası olmuştur. Çünkü Avrupa, Asya, Ortadoğu, Kafkaslar ve K. Afrika’yı kontrol altında tutabilecek bir noktadadır.
Anadolu’ya hakimiyet ateşle imtihan ister… • Türkiye, üzerinde ve yakın çevresinde dünya geleceğini etkileyecek düzeyde sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan hassas bir coğrafi konuma sahiptir.
Bush, yaptığı bir resmi konuşmada Ortadoğu daki işgalini “Haçlı Ordusu”na benzetmişti. 500 yıl önce haçlı ordusuŞimdi …
İŞTE SİZE BİR SEBEP DAHA:KÜRESEL ISINMA ! • ABD’nin tüm Ortadoğu politikasının sadece petrol rezervlerinin kontrolü olduğu tezinden farklı bir şeyler öne sürmek de gerekmektedir. İşin petrol kısmını zaten gazetecisinden strateji uzmanına hatta ilkokul öğrencisine dek herkes sık sık dile getirmektedir.
Peki o zaman başka hangi gerekçeler olabilir ki Emperyalist güçlerin Ortadoğu’yu kontrol altına alma isteklerinin. Bunun cevabı çok farklı bir yerden değil yine Pentagon’un kendi içinden geldi. Askeri Strateji Uzmanı olan ve Pentagon’un sayılı “Şahin”lerinden olan Marshall’ın 2004’te Başkan’a sunduğu ve basına da yansıyan raporuna bakmak gerekir.
Rapora göre önümüzdeki 20 yıl içinde Avrupa’nın kuzeyi aniden çok soğuyacak. İngiltere’nin büyük bir kısmı tamamen buzlar altında kalacak. Hollanda sulara gömülecek. Avrupa’nın İklimi değişecek ve bu yeni “buz devri” insanların göçe, dolayısıyla savaşa zorlayacak. Bu iklim değişiminden Türkiye gibi Güneydoğu Avrupa ülkeleri ve Ortadoğu etkilenmeyecek.
Peki nasıl olacak da Avrupa 20 yıl gibi iklim değişimi açısından kısacık sayılabilecek bir dönemde buzullarla kaplanacak? Bunu ilk önce şöyle açıklamak gerekir: Bilindiği üzere kuzey yarım kürede ekvatordan kuzeye doğru gidildikçe matematiksel konum gereği güneş ışınları daha az açıyla yeryüzüne çarpar ve sıcaklık azalır. Bu gibi etkilere coğrafya uzmanları kısaca “enlemin etkisi” derler. Türkiye 36-42 der. Kuzey enlemleri arasında olduğu halde kışın İstanbul’dan yoğun kış görüntüleri geliyor ve sokakta kalanlar donuyorken nasıl oluyor da 50.-58. kuzey enlemleri arasında olan İngiltere’de veya 70. kuzey enlemde bile toprağı olan Finlandiya’daki soğuklarda hala yaşam bulunuyor? • Bunun cevabı şu : KUZEY ATLANTİK AKINTISI.
Peki nedir bu Kuzey Atlantik Akıntısı? Nasıl oluşur? Cevabı şu: Muazzam su kütleleri saatte dokuz kilometrelik bir hızla Karayipler’den Amerika nın doğu kıyısına akıp giden Atlantik’i aşıyor ve son olarak Kuzey Denizi’ne giriyor. Tropik akıntılar Atlantik bölgesine coğrafya kanunlarının vaat ettiğinden daha sıcak bir iklim sunuyor.
Okyanustan Kuzeybatı Avrupa’ya taşınan ısıtma sistemi 250.000 atom santralinin enerjisine eşit. Özelikle de kış ayları bu enerji ihracı olamadan ortalama 5-6 derece daha soğuk olurdu (Buzul çağı ortalaması ile günümüz sıcaklığının ortalaması arasındaki fark 5 derecedir.) Örneğin Norveç’te Alaska soğuğu olur, Almanya Sibirya iklimine döner, İngiltere’de ağaç olmayabilirdi.
Su pompası İzlanda sularındaki dev bir çark tarafından tetiklenmekte. Dünyadaki tüm ırmakların 20 misli suya sahip bir yüzey akıntısı burada hızla soğuyarak ağırlaşır ve 3000 m. derinliğe çökerek güneye doğru akar. Bu şekilde oluşan “dümen suyu” tropikal bölgelerde oluşan sıcak suyu yukarı çeker.
Fakat deniz suyu yeterli tuz içerdiği zaman dibe çökecek kadar ağırlaşarak çarkı tetikleyebilir. Deniz suyu çok daha hafif olan tatlı su ile beslendiğinde “su asansörü” çalışmaz. Yani okyanuslardaki büyük akıntılar felce uğrar. Bu da felaketler zincirini tetikler. İşte iklimbilimciler ve dolayısıyla da Pentagon bundan korkuyor. • Çünkü küresel ısınma yüzünden tropikal bölgelerde daha fazla su buharlaşırsa, kuzeyde daha çok yağmur yağar ve deniz suyunun tuz oranı azalır. • Kuzey Denizi’ndeki sıcaklık motorunun şimdiden arızalandığını düşünen bazı bilim adamları da mevcut. Mesela bundan 3 yıl önce Nature dergisinde, eski ölçümlerle karşılaştırıldığında Kuzey Atlantik teki akıntının %20 oranında zayıfladığını açıklamıştı Danimarkalı araştırmacı Bogi Hensen. • Bir yandan da küresel ısınma buzulları hızla eritmekte tuzlu okyanus sularına karışan tatlı buzullar devamlı tuz oranını düşürmeye devam etmektedir. Yani buzulların erimesi de Kuzey Atlantik Akıntısı’nı durdurucu yönde etki yapmaktadır.
Peki Avrupa’nın küresel ısınma nedeniyle önümüzdeki 20 yıl içinde çok sert bir kış iklimine girmesi siyasi açıdan ne gibi sıkıntılar çıkaracaktır? Cevabı çok basittir. Küresel ısınmadan çok daha az etkilenecek olan Türkiye ve çevresinin bir cazibe merkezi olmaya başlamasıyla başta ABD, daha sonra da İngiltere olmak üzere bu coğrafyalarda “ağabeylik” yapmak isteyeceklerdir. Belki de %30’u kıyılarda yaşayan Avrupa nüfusunun daha içlere göç etme isteği yüzünden yaşanabilir alanlar yüzünden savaşlar çıkacaktır. Tabi ki bu gelişmeleri ABD ve İngiltere kendileri kontrol etmek istemektedirler. O yüzden de yazının başlarında Marshall’ın hazırlattığı küresel ısınma raporundan bahsettik.
Durum ortadadır. Duvar görülmüş, ancak sert mi çarpılacağı yoksa çok sert mi çarpılacağı belli değildir. Bu duvar küresel ısınma ve iklim değişikliğidir. Eğer Kuzey Avrupa 20 yıl içinde buz iklimine girerse gelişebilecek siyasi kaostan Türkiye’nin çok daha az etkilenmesi için küresel ısınmanın savaş sebebi olduğunu bilmesi gerekmektedir. Çünkü dünya bir iklim felaketi yaşarsa Türkiye gibi iç denizler arasında kalmış ülkeler yaşanılabilecek tek yer olacaktır.
BU SUNUYU ARKADAŞLARINIZA MUTLAKA YOLLAYINHAZIRLAYAN: MURAT K.