570 likes | 975 Views
ŞİDDET. OKULDA. ŞİDDET. ŞİDDET NEDİR ?. Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. SAHİP OLDUĞUNUZ TEK ŞEY ÇEKİÇSE HERKESİ ÇİVİ OLARAK GÖRÜRSÜNÜZ. Abraham Maslow. Çocuk okula gitmiyor.
E N D
ŞİDDET OKULDA ŞİDDET
ŞİDDET NEDİR ? Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür.
SAHİP OLDUĞUNUZ TEK ŞEY ÇEKİÇSE HERKESİ ÇİVİ OLARAK GÖRÜRSÜNÜZ. Abraham Maslow
DAYAK DAYAK
“Eğitim,her şeyden önce öğrenciye saygı ile başlar. EMERSON EMERSON ÇOCUKLAR KENDİLERİNİ SEVENLERİ DEĞİL; KENDİLERİNE SAYGI DUYANLARA SAYGI DUYARLAR.
ÇOCUĞA KARŞI ŞİDDETİN SONUÇLARI NELERDİR? Depresyon, kaygı bozukluğu, sosyal uyumsuzluk vb. gibi ruhsal sorunlar gelişebilir. Bu kişilerde uyuşturucu bağımlılığı ve suça yatkınlıkta artış olduğu görülmüştür. Zekâ özrü ya da ruhsal örselenme sonucu bu çocuklarda genellikle okul başarısı düşüktür. Dayak çocuğun bilişsel gelişimini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Fiziksel cezalandırmayla terbiye edildiği düşünülen çocuklar, kaba gücün sorunları çözmek için etkin bir yöntem olduğuna inanarak büyürler ve erişkin yaşlarda kendileri de başka çocukları istismar eden erişkinlere dönüşebilirler, böylece istismar olayları kuşaktan kuşağa sürüp gider.
ÇOCUĞA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNDE ÖĞRETMENİN ROLÜ Çocuklarla hergün bir arada olup onları sürekli olarak gözlemlemeolanağına sahip öğretmenler, çocukların davranışları ya da görünümlerindeki en ufak değişikliği bile farkedip nedeninianlamakonusunda özel bir öneme sahiptirler. Çocukları yaşıtlarıyla bir arada gördükleri için aradaki farkı daha iyi algılayabilirler.
Örneğin; deneyimli ve çocuk istismarı konusunda bilgili bir öğretmen, öğrencisinin yüzünde ya da vücudunda gördüğü yara bere ile ilgilenip başına ne geldiğiniaraştırabilir;
davranışlarındaki içe kapanma, mutsuz, keyifsiz görünme, dikkatini toplayamama, okul başarısında düşme, hırçınlık, saldırganlık vb. değişiklikleri gözleyebilir.
Herhangi bir sorunla karşılaşan öğrencisinin kendisiyle dertleşmesi için uygun ortamı yaratabilir. Bu sayede öğrenciye yararı olabilecek çözümler üretilmesine katkıda bulunabilir.
Okulda; öğretmenin ruh hali, kalabalık sınıflar, sosyal baskılar, disiplin yöntemi olarak dayağın kabul görmesi gibi nedenler şiddete yol açmaktadır.
Okullarda zihinsel ya da bedensel özürlü, hiperaktif ya da uyum güçlüğü çeken çocuklar şiddete daha sık maruz kalmaktadırlar.
Eğitim Kurumlarında Duygusal İstismar Çocuklar eğitim kurumlarında şiddete uğrayabilirler. Bu şiddet diğer yerlerdekilere benzer olarak duygusal, fiziksel ya da cinsel istismar biçiminde olabilir. Duygusal istismarın sıklığı konusunda kesin veri bulunmamaktadır, fiziksel ya da cinsel istismarda olduğu gibi nesnel bulguların olmayışı tanıyı güçleştirmektedir.
ÖĞRETMENİN DUYGUSAL İSTİSMARI Öğrenciyi önemsememesi, öğrenciyi küçük düşürmesi, öğrenci ile alay etmesi, öğrenciye hakaret, öğrenciye büyük hedef verip; yılgınlığa düşürmesi,
Öğretmenin dayağın etkin bir disiplin yöntemi olduğuna ilişkin inancı, çocuğun okulda fiziksel istismarla karşılaşmasına yol açmaktadır. Çocuğun eğitiminde dayağın yararlı olduğu geleneksel olarak da kabul görmektedir. “Öğretmenin vurduğu yerde gül biter”, “Eti senin kemiği benim” gibi özdeyişlerimiz toplumun öğretmene bu hakkı tanıdığını vurgulamaktadır.
Fiziksel istismar ; okullarda cezalandırma yöntemi olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Fiziksel istismar tanımın içinedayağa ek olarak, sarsma, çimdikleme, kulak çekme, iğne batırma, rahatsız bir pozisyonda uzun süre durmaya zorlama, ceza olarak aşırı egzersiz yaptırma vb.davranışlar da girmektedir.
Fiziksel istismara erkek çocuklardaha fazla maruz kalmaktadırlar. Erkek öğretmenlerin de fiziksel cezalandırmaya daha sık başvurduğu görülmektedir. Bu, geleneksel kültürde babanın evdeki otoriter tutumunun okula taşınması olarak yorumlanabilir.
OKUL İDARESİ Okullarda öğretmenler, Yaramaz çocuklarla karşılaşınca, disiplin sağlamakta zorlanınca, disiplin sağlamayı okul idaresine devrederler. Öğretmenler “Seni idareye gönderirsem..., Seni idareye vereceğim !...” şeklinde sözlerle okul yöneticileri merkezli şiddet otoritesi oluşturup, bu idarî merkezli şiddet olgusu ile öğrenciyi korkutmaktadırlar.
OKUL YÖNETİCİLERİ Gerek personel,gerek öğrenci bakımından; tüm iletişim kapılarını sonuna kadar açmalı, Bilgiye,saygı ve sevgiye dayalı pozitif disiplin için örnek olmalı, kendisine en yakın personelinden, en uzak personeline kadar eşit mesafede, eşit saygıda ve eşit arkadaşlıkta bulunabilmelidir.
OKUL YÖNETİCİLERİ Tüm öğrencileri, kimi zaman bir anne,baba, kimi zaman bir arkadaş olarak, yakınlaştırabilmeli, fakat aradaki saygı bağını hiçbir zaman koparttırmamalıdır.
OKULDA FİZİKSEL CEZANIN ETKİSİ Toplumdaki yaygın kanınınaksine araştırmalar; eğitimdefiziksel cezanın başarılı olmadığını; övgü, ödüllendirme gibi olumlu güdülemelerin daha etkili olduğunu göstermektedir.
Fiziksel ceza; öğrencinin okuldan korkmasına, özgüvenini yitirmesine neden olurken, davranışı daha kötüleştirmekte, saldırgan ve yıkıcı tutumları artırmakta, sınıf düzenini bozma, eşyalara zarar verme, öğretmenlere karşılık verme, yalan söyleme gibi olumsuz davranışları artırmaktadır.
İstenmeyen davranışı değiştirme konusunda fiziksel cezanın etkisi geçicidir. Bir süre sonra yinelenen olumsuz davranışta sonuç alabilmek için giderek cezanın şiddetinin artırılması gerekir.
Öğrencilerin okulda fiziksel olarak cezalandırılması, yasa ve yönetmeliklerimizle de engellenmeye çalışılmaktadır. Öğrenciye fiziksel zarar veren öğretmenin maaş kesilme, uyarı gibi cezalar alabileceği 4357 sayılı yasanın, 6. maddesinin b bendinde (13), 1702 sayılı yasanın 20 ve 22. maddelerinde de açıkça belirtilmektedir(14). Aynı yasanın 27. maddesi gereğince öğrenciye cinsel tacizde bulunan öğretmen meslekten çıkarılma ile cezalandırılmaktadır.
Bütün bunlara karşın, yapılan çalışmalar çocuğa karşı şiddetin engellenmesinde yasa ve yönetmeliklerin yetmediğini önemli olanın toplumun bu konudaki düşünce ve tutumları olduğunu göstermiştir.
Okullarda fiziksel ceza konulu tam bir araştırma yapılmamıştır. Yapılan az sayıda çalışmada okullardaki çocukların % 50- %75’inin değişen derecelerde fiziksel cezaya uğradıkları gösterilmiştir.
Sonuç ve Öneriler: Çocukları şiddetten korumanın ilk adımı şiddetin varlığını kabul etmektir.
“Bizde böyle şeyler olmaz” “Bu kadarcık dövme şiddet sayılmaz” gibi yaklaşımlar şiddeti inkâr etmektir.
Okul idarecileri ve öğretmenler çocuk istismarı konusunda gerek mezuniyet öncesi gerek hizmet içi eğitimlerde bilgilendirilmeli, İstismara uğramış çocukları farketmekonusunda beceri kazandırılmalıdır.
Öğretmen, çocuğu eğitirken asla fiziksel ceza uygulamayarak örnek olmalı, uygulayanları da hoşgörmemelidir. Okul yöneticileri; okulda şiddet olgusunu yok etmek için elinden gelen gayreti göstermeli, şiddet uygulayanların yanında olmamalıdır.
Toplumun çocuk istismarı konusunda duyarlılığını artırmak, öğrencilerinin anne babalarını ve diğer bireyleri eğitmek konusunda idarecilere ve öğretmene önemli görevler düşmektedir. Okul aile birliği toplantıları ve veli görüşmelerinden bu amaçlar için yararlanılabilir.
Okulda ve evde disiplini sağlamak için fiziksel ceza dışı seçenekler bulunmaktadır. Bu seçenekleri uygulamanın çocukta olumlu davranışı geliştirmede daha başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Bu tür seçeneklerin bazıları bundan sonraki slaytlarda özetlenmiştir.
AZAR ÖFKE DAYAK DIŞI YOLLARLA NASIL DİSİPLİN SAĞLAYABİLİRİZ ?
NASIL DAVRANMALIYIZ ! Davranışlarını takdir edin, takdir edilen çocuk; - Kendini önemli hisseder. - İtaatkârve üretken olur - Takdiri çocuğa değil davranışına yapın. Onlara inanın. - insanlara inanırsanız olanaksızı başarırsınız. - Davranışlarınızda denetleyici tahdit edici, küsüp iletişimi kesici şeklinde davranırsanız, çocuk ya isyankar olur yada boyun eğer.
Çocukları, bir iş yapmış olmak ve adam yerine konmak kadar memnun eden bir şey yoktur.
Çocukla yaşına uygun bir dille konuşarak iyi iletişim kurulmalıdır. Sözel öğretmen-öğrenci ilişkisi çocuğun bilişsel yeteneklerini geliştirir. Ona güvendiğinizi gösterin, kendine güvenen çocuk davranışlarında da istekli olur
Olaylara çocuğun gözüyle bakıp, kendimizi onun yerine koyabilmeye çalışalım. Bize çok kabul edilemez görünen bir durum çocuğun gözünde tamamen farklı olabilir.
Çocuğa yaşına uygun, kabul edilebilir, kesin ve tutarlı sınırlar çizelim, belli kurallar koyalım. Bunların aşılmasını istemediğimizi kesin bir dille ifade edelim.
Koridorda koşan bir çocuk, çocukluğunun gereği olarak koşmaktadır. Çocukluk yapısında var olan bu durumu, ”KOŞMA !” diye bağırarak,emirle değil, koşarken ayak sesleri ile başkalarını rahatsız edebileceği, koşarken düşerse canının yanabileceği, başkalarına çarpıp zarar verebileceği gibi onun düşünemediği olumsuz sonuçlar dile getirerek anlatılmalıdır. Çocuk koşmamayı bir emir gereği değil; bir düşünce gereği yapmalıdır.
KOŞMA ! Diye bağırarak ,engellemeye çalıştığımız çocuk; biz arkamızı döner dönmez, tekrar koşmaya başlayacaktır. Sesle verilen emir,bir saniye sonra bitebilir; fakat düşünce kazandırılırsa, süreklilik kazanabilir.
Çocuğa konuşma ve davranışlarımızla örnek olmalı. “Lütfen, teşekkür ederim” gibi kelimelerin kullanılması özendirilmeli. Sabır, nezaket, saygı gibi kavramlar anlatarak değil; davranışlarla öğretilmeli.
Çocuğun birden fazla istenmeyen davranışı varsa hepsini bir anda ele almamalı, birer birer ilgilenilmeli. Bu davranışın neden sorun yarattığı açıkça anlatılmalı, değiştirdiğinde iyi davranışından dolayı kutlamalı.
Çocuğun olumlu davranışlarını onayladığınız beden dilinizle de gösterilmeli. Bazen bir küçük gülümseme, sırt sıvazlama ya da bir baş hareketi birçok söze bedeldir. VE UNUTULMAMALI Kİ
Biz zannettiğimiz gibi değiliz, düşüncelerimiz gibiyiz. Düşüncelerimiz neyse davranışlarımız da onu gösterir.