590 likes | 946 Views
AİLE İÇİ ŞİDDET !. Sümeyye DERİN Psikolojik Danışman drn@hacettepe.edu.tr. Şiddet Nedir?. Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür.
E N D
AİLE İÇİ ŞİDDET ! Sümeyye DERİN Psikolojik Danışman drn@hacettepe.edu.tr
Şiddet Nedir? • Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. • Aile içi şiddet aile üyelerinden birinin diğerini duygusal, fiziksel ve cinsel istismara maruz bırakması, sosyal olarak izole etmesi ve maddi açıdan kontrol etmesi ya da yoksun bırakması gibi davranışları içerir. Ev içindeki şiddete tanık olmak çocukları ve geleceklerini ciddi bir biçimde etkileyebilir.
ŞİDDET ÇEŞİTLERİ • Fiziksel Şiddet: İtmek, tokat atmak, tekmelemek, tükürmek, yumruklamak, kol kıvırmak, kol-bacak kırmak, saçından sürüklemek, temel ihtiyaçları kısıtlamak, tıbbi tedaviyi engellemek, yaralamak vb. • Sözel Şiddet : Sürekli eleştirmek, aşağılamak, küfür, tehdit,katılımı engellemek, sorgulamak, bağırmak, lakap takmak, alay etmek, hakaret, küçümsemek vb.
ŞİDDET ÇEŞİTLERİ • Ekonomik Şiddet: Kişilerin çalışma ve gelir sağlama özgürlüklerinin ellerinden alınması, mal alıp satmalarının engellenmesi, gelirlerine el konulması, gelir sağlamak üzere çalıştırılmaya zorlanması gibi eylemlerdir.
FİZİKSEL ŞİDDETİN SONUÇLARI • Kısa dönemde görülenler • Uzun dönemde görülenler
Fiziksel ŞİDDETİN yol açtığı duygusal travmanın, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmediği de bilinmektedir. Duygusal zararın etkisi genellikle ergenlikte ya da daha sonra fiziksel olarak istismar edilen pek çok çocuğun istismar eden bir ebeveyn olduğunda ortaya çıkmaktadır.
Kısa dönemde görülenler Morluklar, yaralar, kırıklar...
Uzun Dönemde Görülenler • Düşük benlik saygısı: Fiziksel istismara uğrayan çocukların çoğunun düşük ya da zayıf benlik saygısına sahip olduğu gözlemlenmektedir. Bu çocukların çoğu, arkadaşlarıyla sosyal etkinliklere girmeyi reddedebilir ve kendilerine yönelik zarar verici davranışlara götürebilecek çaresizlik ya da umutsuzluk duyguları yaşayabilirler.
Saldırgan, yıkıcı ve bazen yasal olmayan davranışlar: Şiddet içeren davranışlar, diğer davranışlar gibi öğrenilmektedirler. Aile içi şiddet davranışlarına şahit olan ya da bu davranışlara maruz kalan çocukların, problem ya da çatışma çözme davranışları olarak bu yolu benimseme olasılığı çok yüksektir.
Başkalarına güvenme ve başkalarını sevme becerisinden yoksun olma ve yeni ilişkilere girmeye korkma: Şiddet içeren bir ortamda büyüyen çocuklar yetişkin olduklarında sağlıklı ve yakın ilişkiler kurmada zorluk çekebilirler.
Duygularını ve kendilerini ifade etmekte zorlanabilir; ilişkilerinde gerçekçi olmayan beklentiler içine girebilirler.
Önyargılar… Yıllarca istismar edilmenin sonucunda güvenin ve şefkatin sağlıklı gelişimi engellenmiş olabilir. Ayrıca uygun problem çözme becerileri gelişemediğinden fiziksel olarak istismar edilen bir çocuğun ileride istismar eden bir eş ya da ebeveyn olma olasılığı çok yüksektir. Çetelere üye olma, riskli ortamlarda bulunma…
Pasif ya da İçe Kapanma Davranışları: Fiziksel olarak istismara uğrayan çocukların bir kısmı, gereksinimlerini karşılamada ve şiddetle başa çıkmada konusunda pasif ya da içe kapanma davranışlarını benimseyebilirler. Eğer yetişkin olduklarında da bu kurban rolünü benimsemeye devam ederlerse kişiler arası ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşayabilirler.
Kaygı, korku, • Kabuslar, • Evden kaçma, • Mutsuzluk ya da depresyonun diğer belirtileri
Okul sorunları ve başarısızlık: Evde şiddet gören ya da şiddete maruz kalan çocukların okulda problem çözmede fiziksel saldırganlıktan yararlandıkları, akademik olarak çoğunlukla düşük başarı düzeyine sahip oldukları, dikkat eksikliği problemi ve okuldan kaçma davranışlarının olduğu görülmektedir.
Madde bağımlılığı: Alkol ya da diğer maddelerin bağımlılığı şiddetten kaçmak için bir araç olarak görülebilir. Özellikle ebeveynlerin de bağımlılıklarının olması bu olasılığı güçlendiren bir faktördür.
EŞLER ARASI ŞİDDET • Şiddet uygulayan çoğu eş, aile birliğinin ilk dönemlerinde bunu uygulamaz. Ne zaman arada derin ruhsal bağlar kurulmaya başlar, işte o zaman şiddet eğilimleri kendini gösterir.
Erkeğin sahip olduğu fiziksel gücü bilmesi • Düşüncelerini kesin kabul ettirdiğini düşünür. • Karşı tarafı sindirerek bir çözüm yolu bulmuş olur
Pek çok ebeveyn, çocuğun bu şiddetten etkilenmeyeceğini ya da çocuğun izlediklerini unutacağını düşünür. Ancak çocuklar unutmazlar. Aile içindeki şiddete tanık olan çocukların, diğer çocuklara nazaran daha yüksek düzeyde duygusal ve davranış bozukluklarına sahip oldukları bilinmektedir.
Bu şiddet çocukları, onların yaşına, cinsiyetlerine aile içindeki pozisyonlarına ve rollerine göre değişik şekilde etkiler.
MODEL ALMA • Çocuklarınız sorun karşısında sizin çözüm tarzınızı izler ve model alırlar. Siz onunla sorun yaşadığınızda ve çözüm olarak şiddet ve fiziksel cezalandırma uyguladığınızda, o da sorun yaşadığında çözümü şiddette arayacaktır.
Çocuklar doğruyu yanlışı ebeveynlerini taklit ederek bulurlar. Eğer siz ona vurursanız, o da başka birine vurmanın yanlış olmadığını düşünecektir.
Her yıl binlerce çocuğun ebeveynleri ya da yakın akrabaları tarafından fiziksel olarak istismar edildiği tahmin edilmektedir. Bu çocukların arasında ciddi şekilde yaralananlar ve hattayaşamını yitirenler olduğu söylenmektedir.
Ülkemizde ana baba ve öğretmen otoritesi, disiplin sağlamak üzere uygulanan baskı yöntemleri yetişkinler ve çocuklar tarafından artık benimsenmiştir. Kendi değer ölçüleri çerçevesinde yetişkinler, çocuğu eğitmek adına çocukları döver, azarlar, hakaret eder.
Kızını dövmeyen dizini döver” • “Dayak cennetten çıkmıştır.” • “Öğretmenin vurduğu yerde gül biter.” • “Eti senin, kemiği benim.”
Eğer kontrolünüzü kaybedip istemediğiniz bir şeyi öfkeyle çocuğunuza söylerseniz asla özür dilemekten utanmayın.
Kendisini diğer arkadaşlarının yerine koyarak şiddet uygulandığında diğerlerinin neler yaşadığını konuşun. Kendisine benzer şekilde davranıldığında neler hissedeceğini sorun. Farklı bakış açılarından bakabilmelerini sağlayın.
Şiddet gösteren çocukların aileleri “kötü ebeveynler” değildir. Pek çok yöntem denemiş olabilir, kafaları karışmış olabilir. • Artık çözüm olarak ürettikleri yöntemler, işe yaramayan ve var olan problemin devamını sağlayan problem haline gelmiştir. Bu da kendilerini daha da çaresiz hissetmelerine yol açmaktadır.
Şiddet gösteren çocuklar diğer çocuklar tarafından dışlandıklarından kendilerine benzer çocukları kolayca bulurlar. • Dövmek, eve kapatmak, rüşvet vermek bir çare değildir. • Şiddet uygulanmasının da nedenleri vardır ve bu nedenlere ulaşmak çözüm için atılmış büyük adımlardır.
“Böyle gördük, böyle gider”, “başka dilden anlamıyor” mantığı ile problem çözülemez.
Eğer evde bir şekilde şiddet uygulanıyorsa, ne yapsanız anlamsız olacaktır. Kendiniz model olmadıkça, çocuğunuzdan uygun davranış göstermelerini bekleyemezsiniz.
Sabırlı olun, değişimin uzun süre alabileceğini unutmayın. Umudunuzu yitirmeyin…. • Değişime öncelikle kendinizde başlayın. Kendinizi ödüllendirmeyi unutmayın…
ÇOCUĞUNUZA KARŞI KONTROLÜNÜZÜ KAYBEDECEĞİNİZİ HİSSEDİYORSANIZ...
Hemen durun ve içinizden 10’a kadar sayın. Bunu yaparken bir kaç kez derin nefes alın ve yavaş yavaş verin. • Çocuğunuza çok öfkeli olduğunuzu ve sakinleşene kadar bu konuyu konuşmak istemediğinizi söyleyin. • Kendi kendinize ‘sakin ol’ deyin.
Kendinize sevdiğiniz bir yiyecek ya da içecek hazırlayın. • Telefonla bir arkadaşınızı ya da akrabanızı arayın ve başka konulardan konuşun. • Sizi sakinleştirebilecek bir etkinlikle uğraşın örneğin çiçeklerinizi sulayın.
Çocuğunuzun yanından uzaklaşın; mümkünse odanıza gidin ve sakinleşene kadar orada kalın. Hâlâ sakinleşemediyseniz gidin bir yastığı yumruklayın. • Sakinleşince çocuğunuzun yanına dönün ve sorun davranışa çözüm bulmaya çalışın.
Unutmayın tüm bunları yapmakla, bir yandan onu ve kendinizi incitmekten kaçınırken diğer yandan da ona öfkenin nasıl kontrol edilebileceğini öğretmiş olursunuz…
AİLE İÇİ ŞİDDETİN UZUN DÖNEMDEKİ ETKİLERİ • Ebeveynlerinin davranışlarını model alabilirler. • Şiddet davranışları kuşaktan kuşağa aktarılır. • Kişisel ilişkilerinde şiddete başvuran kişilerin çoğu çocukken aile içi şiddete tanık olmuş çocuklardır.
Aile İçi Şiddet Olan Evlerde Büyüyen Çocuklar • Güçlü olanın güçsüz olana vurma hakkı olduğunu • Şiddet yoluyla istediklerini elde etmenin mümkün olduğunu öğrenir. • Çocuklar gördükleri şeyleri öğrenirler. Bir çocuk büyürken şiddet içerikli davranışları görüyor ise bunların normal olduğunu düşünecek ve kendisi de bu şekilde davranacaktır
ŞİDDETLE İLGİLİ YAPILAN ARAŞTIRMALAR 1987 yılında Avustralya’da yapılan bir çalışmada toplumun yarısının aile içi şiddete maruz kalmış bir kişiyi yakınen tanıdıklarını ortaya koymuştur. Benzer biçimde, Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan bir çalışmada Amerikan ailelerinin yarısında aile içi şiddetin varlığı saptanmıştır. Her yıl iki milyon civarında Amerikalı kadının eşleri tarafından dövüldüğü tahmin edilmektedir. Gerçek ise bu sayının iki katıdır.
Kenya’da yapılan bir araştırmada kadınların % 42’si kocaları tarafından düzenli olarak dövüldüklerini söylemiştir. Norveç’te kadın hastalıkları nedeniyle doktora giden kadınların %25’i eşleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakıldıklarını ifade etmişlerdir.
TÜRKİYE’DEKİ ARAŞTIRMALAR • İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalına çeşitli ruhsal sorunlar nedeniyle başvuran 140 kadın üzerinde yapılan bir araştırmada, 80 kadının ( % 57,2) en az bir yıldan beridir eşinden dayak yediği, 30 kadının (%21,4) dayak olmaksızın duygusal şiddet ile karşılaştığı, 30 kadının (%21,4) ise aile içi şiddet ile ilgili olarak bir sorununun bulunmadığı saptanmıştır. Aynı araştırmada, kadınların fiziksel şiddete maruz kaldıklarını açıklayabilmek için geçen sürenin 2-7 yıl arasında değiştiği ve şiddetin yer aldığı ailelerde, erkeklerin eğitim düzeyinin düşük olduğu belirlenmiştir.
T.C.Başbakanlık Aile Araştırma Kurumunun aile içi şiddet ile ilgili olarak yaptığı bir çalışmada her 100 ailenin 34’ünde kadına yönelik fiziksel şiddetin var olduğu ortaya konulmuştur.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Dayanışma Merkezine 1992-1995 yılları arasında başvuran 550 kadının % 84’ünün aile içi şiddete maruz kaldığı bildirilmiştir. Bursa il merkezinde, 2001 yılında, 506 kadını kapsayan bir araştırmada kadınların % 59’unun aile içi şiddete maruz kaldığı, şiddeti uygulayanların başında eşin geldiği ve bunu anne ve babanın izlediği, şiddete maruz kalanların % 14,5’ine fiziksel, % 33,6’sına duygusal, %45,5’ine de hem fiziksel hem de duygusal şiddetin birlikte uygulandığı saptanmıştır.