440 likes | 1.44k Views
SOSYAL BİLİŞSEL KURAM Albert Bandura. Emrah SOYKAN. Bu tür öğrenmeleri açıklayan en önemli kuramlardan biri gözlem yoluyla öğrenme kuramıdır. Taklit olayının insan davranışlarının oluşumundaki önemini ilk ortaya koyan Thorndike ’ dir. Bu öğrenme kuramının öncüleri ise Watson
E N D
SOSYAL BİLİŞSEL KURAMAlbertBandura Emrah SOYKAN
Bu tür öğrenmeleri açıklayan en önemli kuramlardan biri gözlem yoluyla öğrenme kuramıdır. Taklit olayının insan davranışlarının oluşumundaki önemini ilk ortaya koyan Thorndike ’dir.
Bu öğrenme kuramının öncüleri ise Watson Neal E. Miller, John Dollard AlbertBandura ’dır
Sosyal hayatta öğrenilenlerin çoğu klasik koşullanma teorileri ile açıklanamaz. Bebekler konuşmayı çevresinde bulunan kişileri taklit ederek öğrenirler. Cinsiyet rolleri, anne-baba ve kardeşlerden öğrenilir. İnsanların, birçok karmaşık davranışı, uzun pekiştirmeler olmadan sadece gözleyerek öğrendikleri görülmektedir.
Bandura’ ya göre gözlem yoluyla öğrenme taklit içerebilir de, içermeyebilir de. Bandura, Tolman gibi öğrenme ve uygulamayı birbirinden ayırmaktadır. Bu ayırımı bir deney ile açıklamaya çalışmıştır.
Çocuklarda saldırgan davranışlar üzerine yapılan bir deneyde çocuklar 3 gruba ayrılmıştır. 1. grup; oyuncak bir bebeğe vuran, döven saldırgan bir modelin pekiştirildiği bir filmi izlemiş, 2. grup; saldırgan modelin cezalandırıldığı filmi izlemiş, 3. grup; saldırgan modelin ne pekiştirildiği ne de cezalandırıldığı filmi izlemiş. Daha sonra her 3 gruptaki çocuklara birer bebek verilmiş ve saldırganlık davranışları ölçülmüştür.
Sonuçlara göre; Pekiştirilen modeli izleyen çocukların saldırganlık davranışları en yüksek; Cezalandırılan modeli izleyen çocukların saldırganlık davranışları en düşük; Ne cezalandırılan ne de pekiştirilen modeli izleyenlerin ise iki grup arasında yer aldığı görülmüştür. Cezalandırılan modeli izleyen çocuklar da saldırganlığı öğrenmişler ancak uygulamaya dönüştürmemişlerdir. Bireyin davranışı başkasının geçirdiği yaşantıdan etkilenmiştir
ÖĞRENMEYİ SAĞLAYAN DOLAYLI YAŞANTILAR 1. DOLAYLI PEKİŞTİRME: Pekiştirilen modeli izleyen bireyler modelin davranışını daha sıklıkla ve kısa sürede taklit etmektedirler. 2. DOLAYLI CEZA: Cezalandırılan modeli izleyen bireyler benzer davranışlarda bulunmamışlardır.
3. DOLAYLI GÜDÜLENME: Gözlenen davranış değer verilen bir ürünle sonlanırsa birey o davranışı yapmak için istek duyar.
4. DOLAYLI DUYGU: Birçok duygu gözlem yoluyla kazanılır.Birçok insan doğrudan zarar görmedikleri halde fareden, kediden, yılandan,korkarlar.Modellerin sesleri, mimikleri,bağırmaları, sözleri birçok mesaj verir ve modeli gözleyen kişi aynı korkulara sahip olabilir.
5. MODEL ÖZELLİKLERİ: Modelin özellikleri gözlemcinin özelliklerine ne kadar benzerse, gözlemcide o kadar benzer davranış gösterir. Ancak modelin statüsünün ve gücünün yüksek olması taklit edilmesini artırmaktadır.
Bandura ve arkadaşları farklı türdeki modellerin çocuk üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Deneylerde model olarak bir grup çocuğa gerçek yaşamdaki insanları, bir grup çocuğa filmlerdeki insanları, bir grup çocuğa da çizgi film kahramanlarını izletmişlerdir. Bu deneyde de modeller bebeğe karşı saldırgan davranışlar göstermişlerdir.
En yüksek saldırganlık davranışını saldırgan çizgi film modellerini izleyen grup göstermiştir. Bu grubu filmdeki insanları gözleyen grup izlemiş, en düşük düzeyde saldırganlık davranışını da gerçek yaşamdaki insan modellerini izleyenler göstermiştir.
SOSYAL BİLİŞSEL KURAMIN DAYANDIĞI İLKELER • KARŞILIKLI BELİRLEYİCİLİK: Bandura’ ya göre; bireysel faktörler, davranış ve çevre karşılıklı olarak birbirini etkilemekte ve bu etkileşim de bireyin sonraki davranışını etkilemektedir.
Bandura pekiştirme ve cezaların potansiyel çevrede var olduğunu, onların ortaya çıkışını da bizim davranışlarımızın belirlediğini savunur. Davranışın çevreyi yarattığını belirtmektedir. Örn; sürekli problem çıkaran birey olumsuz çevre yaratmaktadır.Birey, davranış ve çevre her zaman aynı etkiye sahip değildirler. Örn; çok çalışmaya istekli bireyi gürültülü bir çevre her şeyden daha çok etkileyebilir.
2. SEMBOLLEŞTİRME KAPASİTESİ: Geçmiş yaşantıların temsilcileri ya da sembolleri hatırlanmaktadır. Bu durum gelecek için de geçerlidir. Henüz gerçekleşmemiş olaylar da zihinde sembolik olarak yapılır, test edilir.
3. ÖNGÖRÜ KAPASİTESİ: Sosyal öğrenme kuramı sembolik kapasiteyi kullanmanın yanı sıra gelecekle ilgili tahminde bulunma, hedefleri belirleme, plan yapabilme kapasitesini de gerektirir.
4. DOLAYLI ÖĞRENME KAPASİTESİ: İnsanların başkalarının deneyimlerini gözleyerek de çok şey öğrenmeleridir.
5. ÖZ DÜZENLEME KAPASİTESİ: İnsanların kendi davranışlarını kontrol edebilmeleridir. İnsanlar ne kadar uyuyacaklarını, ne kadar çalışacaklarını, ne yiyeceklerini vb. pek çok davranışı kendileri kontrol ederler. Davranışların- dan kendileri sorumludurlar.
6. ÖZ YETERLİK KAPASİTESİ: Bireyin kendisiyle ilgili etkinliklerinin sonuçlarına göre yargıda bulunmasına, görüş geliştirmesine öz yeterlik denir. Kendini algılayışı ve inanışıdır. Bireyin etkinliklerinin seçimini, çabasını, kaygı ya da güven düzeyini etkiler. Yeterliği yüksek olan birey bir işin üstesinden gelmek için daha çok çaba harcar ve denemekten korkmaz.
GÖZLEM YOLUYLA ÖĞRENME SÜREÇLERİ 1. DİKKAT ETME SÜRECİ: Birey, model alacağı etkinliklere dikkat etmezse gözlem yoluyla öğrenme meydana gelmez. Dikkati etkileyen birçok faktör vardır: -Gözlemcinin duyu organlarının yeterliliği -Etkinliğin , gözlemcinin amacına uygun olması -Geçmişte alınan pekiştirmeler (onay gören davranışa dikkat edecektir) -Etkinliğin basit, yalın ve çarpıcı olması (daha çok dikkat çeker) -Modelin yaşı, cinsiyeti, saygınlığı, statüsü, gücü, ünü vb.
2. HATIRDA TUTMA SÜRECİ: Gözlenen bilgiler sembolleştirilip kodlanmakta ve bellekte saklanmaktadır.Bilgi iki yolla sembolleştirilir: 1-Zihinsel resimlere dönüştürülerek 2-Sözel sembollere dönüştürülerek Bandura’ya göre bilişsel süreçlerin çoğu sözeldir. Hatta modelden kazanılan görsel bilgi, sözel bilgiye dönüştürülerek daha kolay depolanmaktadır. Bu depolanan bilgilerin, gözlemden hemen sonra tekrar edilmesi ve davranışa dönüştürülmesi gerekmektedir
3. DAVRANIŞI MEYDANA GETİRME SÜRECİ: Öğrenilenlerin uygulamaya dönüştürülme sürecidir. Bunun için bireyin fiziksel ve psikomotor özelliklerinin uygun olması gerekir. Ayrıca yeterli isteğe ve başarabileceği inancına da sahip olması gerekmektedir.
Bandura’ ya göre; davranış yapılmadan önce davranışı zihinsel olarak tekrar etmek gerekir. Birey kendi davranışı ile modelin davranışını karşılaştırır ve sonuca göre kendine dönüt verir. Farklılıklara göre düzeltme etkinlikleri başlar. Bu süreç, kendi davranışını modelin davranışına benzetene kadar devam eder.
4. GÜDÜLENME SÜRECİ: İnsanlar yeni davranış ve becerileri gözlem yoluyla kazanabilirler ama onu ihtiyaç duyuncaya yada güdüleninceye kadar performans olarak göstermezler. Güdülenme performansa dönüştürmeyi sağlayan bir süreçtir. Bandura’ ya göre pekiştirme bireyi güdüler. Bunun içinde dolaylı pekiştirme yada dolaylı ceza, doğrudan pekiştirme ve ceza kadar etkilidir. Bandura’ nın önem verdiği bir başka pekiştirme türü ise içsel pekiştirmedir. Bu da bireyin kendi kendine pekiştirmesidir.
EĞİTİM AÇISINDAN SOSYAL BİLİŞSEL KURAMIN ÖNEMİ 1- Çocuklara birçok davranış yetişkinlerin model olmaları yoluyla kazandırılabilir. Öğretmenler en çok model alınan kişilerden biridir. Bu nedenle öğretmenin sınıfta ve sınıf dışında öğrencilere çok iyi bir model oluşturması gerekir. 2- Model alınması istenilen davranışlar dikkat çekici hale getirilmelidir.
3- İstendik davranışlar oluşturmak için, doğru davranan öğrenciler pekiştirilerek, bu öğrencilerin diğer öğrenciler tarafından model alınması sağlanmalıdır. 4- Öğrenme ortamı çocukların amaçlarına, ilgilerine, tercihlerine göre düzenlenmelidir. 5- Öğrenci hedefe ulaşması için teşvik edilmelidir. 6- Öğrencilerin kendi kendilerine dönüt vermelerine, düzeltmelerine olanak verilmelidir.