650 likes | 1.75k Views
Öğrenme-Öğretme Kuram ve Yaklaşımları Temel Kavramlar. Arş. Gör. Ceyhun OZAN KKEF – Eğitim Programları ve Öğretim. A. Temel Kavramlar. 1. Davranış. Bir organizmanın direkt ya da dolaylı olarak gözlenebilen her türlü etkinliğine davranış denir. A. Doğuştan Gelen Davranışlar. 1. Refleks.
E N D
Öğrenme-Öğretme Kuram ve Yaklaşımları Temel Kavramlar Arş. Gör. Ceyhun OZAN KKEF – Eğitim Programları ve Öğretim
A. Temel Kavramlar 1. Davranış • Bir organizmanın direkt ya da dolaylı olarak gözlenebilen her türlü etkinliğine davranış denir.
A. Doğuştan Gelen Davranışlar 1. Refleks • Doğuştan getirilen, birçok türde aynı şekilde görülen (türe özgü olmayan), belli bir uyarıcısı olan, ertelenebilir, ani ve basit davranışlardır. • Refleksler kendi içlerinde ilkel refleksler ve hayatta kalma refleksleriolarak ikiye ayrılırlar. İlkel refleksler doğumla birlikte var olup bir süre sonra ortadan kaybolurken, hayatta kalma reflekslerinin birçoğu süreklidir.
A. Doğuştan Gelen Davranışlar 2. İçgüdü • Doğuştan getirilen ya da potansiyel olarak var olup olgunlaşma sonucu ortaya çıkan, yalnızca belli bir türde ve türün tüm üyelerinde aynı şekilde görülen (türe özgüdür), ertelenemeyen, uyarıcısı belirgin olmayan, karmaşık davranışlardır. • Kural olarak içgüdünün sadece hayvanlarda var olduğu, insanlarda görülen ve içgüdüye benzeyen davranışlarınsa içgüdüsel davranış olarak nitelendirilmesi gerektiği kabul edilir.
A. Doğuştan Gelen Davranışlar 3. İçgüdüsel Davranış • İçgüdüsel davranışlar bir yönüyle reflekslere, bir yönüyle de içgüdülere benzer. Birçok türde aynı şekilde görülebilmesi reflekse benzeyen yönüdür. Bununla birlikte karmaşık bir yapıya sahip olması ve ertelenememesi de içgüdüye benzeyen yönüdür. • Annelik içgüdü değil, içgüdüsel davranıştır.
B. Geçici Davranışlar • Alkol, uyuşturucu, narkoz, ilaç vb. etken madde alımına ya da hastalık, yorgunluk gibi etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan davranışlardır. • Bu davranışlar öğrenme olarak kabul edilemezler.
C. Sonradan Kazanılan Davranışlar (Öğrenme) • Üşümeyi ya da buna bağlı olarak titremeyi öğrenemeyiz. Ancak üşüyen biri nasıl ısınacağını, üşümemek için neler yapması gerektiğini öğrenir ve yaşamını sürdürebilmesi için bunun gibi çok sayıda davranışı da öğrenmesi gerekir. • Davranışların öğrenilmesi iki yolla mümkündür: • 1. Planlı programlı eğitim (Formal eğitim) • 2. Gelişigüzel kültürleme yoluyla (İnformal eğitim)
2. Öğrenme • Öğrenme, tekrar ya da yaşantı yoluyla organizmanın davranışlarında meydana gelen kalıcı ya da izli değişikliklerdir. • 3. Öğrenmenin Özellikleri • a. Öğrenme yaşantı ürünüdür. • b. Öğrenme kalıcı ya da izlidir. • c. Öğrenme sonucunda davranış değişikliği meydana gelmelidir. • d. Doğuştan getirilen davranışlar öğrenme kabul edilemez. • e. Sadece büyüme veya olgunlaşma sonucu oluşan davranışlar öğrenme kabul edilemez.
Annenin kokusunu alan bebeğin rahatlaması? • Diline limon değen bir kişinin ağzının sulanması? • «Limon» kelimesini duyan ya da limonu gören bir kişinin ağzının sulanması? • Alkolün etkisindeki bir kişinin yalpalayarak yürümesi? • Yatağının üzerinde asılı ipi çekince müzik kutusundan ses geldiğini tesadüfen fark eden bebeğin, aynı sesi duyma adına sürekli çekmesi? • Bir yetişkinin gözünde tik olması ve onca uğraşına rağmen bu tikten kurtulamaması?
4. Davranışların Oluşumu a. Uyaran (Etken) • Uyaran, organizmanın duyu organları tarafından fark edilen ve organizmada tepkiye yol açan etkidir. • Uyaran, bir uyarıcının ortama eklenmesi ya da ortamdan çıkartılması şeklinde karşımıza çıkabilir. • Örneğin, öğretmen öğrencisine bir soru yönelttiğinde, bu soru bir uyarıcıdır. Burada ortama "soru" uyarıcısı eklenmiştir. • Uyaranlar organizmanın kendi içerisinde oluşuyorsa (üşüme, acıkma, susama, ağrı vb.) içsel uyaran, organizmanın kendi dışında oluşuyorsa (siren sesi, birinin bize seslenmesi, çevremizde gördüğümüz objeler vb.) dışsal uyaran olarak adlandırılır.
b. Tepki • Tepki, organizmanın herhangi bir uyaran nedeniyle oluşan duruma uyum sağlayabilmek için gösterdiği davranıştır. • Öğretmenin yönelttiği soru bir uyaran ise, öğrencinin verdiği cevap da bir tepkidir. Ani ve yüksek bir ses duyduğumuzda, duyduğumuz ses bir uyaran ise, irkilmemiz tepkidir.
c. Karşılık • Organizmanın vermiş olduğu tepkiye, çevrenin vermiş olduğu davranış (ya da uyarıcı) bir karşılıktır. • Öğrencinin verdiği cevap üzerine, öğretmenin "Aferin, çok güzel olmuş, sana artı veriyorum" ya da "Yine yanlış cevap veriyorsun, hiç çalışmamışsın, sana eksi veriyorum" demesi birer karşılıktır.
1. Öğrenen İle İlgili Faktörler a. Türe Özgü Hazıroluş • Organizmanın öğrenilecek davranışı öğrenebilmek için gerekli biyolojik donanıma sahip olmasıdır. • Uygun bir cins papağana, insana özgü sesleri çıkartması öğretilebilir ancak, bir köpek üzerinde ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, köpekten bu sesleri çıkartması beklenmemelidir.
b. Olgunlaşma • Olgunlaşma, bireyin vücut organlarının kendinden beklenen görevleri yerine getirebilecek düzeye ulaşmasıdır. • 12 aylık bebek tuvaletini tutamaz, 3 yaşındaki bir çocuk ipliği iğneden geçiremez.
c. Genel Uyarılmışlık Hali ve Kaygı Düzeyi • Uyarılmışlık düzeyi, bireyin dışarıdan gelen uyarıcıları alma derecesidir.
Uyarılmışlık düzeyi, bireyin içinde bulunduğu çevre koşullarından güçlü şekilde etkilenir. Bu nedenle eğitimciler şu tip önerilerde bulunur: • Hem televizyon izleyip hem ders çalışmayın. • Uzanarak ya da ayakta dolaşarak ders çalışmayın, mutlaka masa başında sandalyeye oturun. • Belirli ders çalışma sürelerinin ardından kısa dinlenme aralıkları verin. Aralıksız olarak ders çalışmayın. • Çalışma yaptığınız ortamın aşırı sıcak ya da aşırı soğuk olmamasına dikkat edin. • Çalışma yaptığınız ortamın iyi aydınlatılmış, havalandırılmış olmasına dikkat edin. • Karnınız aç şekilde okula gelmeyin, ya da yemek yerken fazla abartmayın. • Uyarılmışlık düzeyi ile ilgili açıklamalar kaygı seviyesi için de geçerlidir.
d. Güdü (Motivasyon) • Organizmanın harekete geçmesi için, en önemli etken güdüdür. Güdülerin kaynağı ihtiyaçlarımız, sonucu ise davranıştır. • Dürtüise organizmanın biyolojik olarak dengede kalmasını sağlayan, fizyolojik ihtiyaç alanlarıdır. • Açlık (yeme), susuzluk (içme), uyku, ısı dengesinin korunması gibi dürtülerimizin yaşamsal önemi var iken, cinsellik, üstünlük gibi dürtülerimizin yaşamsal önemi yoktur. Ancak ister yaşamsal öneme sahip olsun, ister olmasın bu dürtülerden herhangi birine ilişkin ihtiyaç hali karşılanmazsa organizmanın denge durumu bozulmaktadır.
Güdüler kendi içlerinde birincil güdüler ve ikincil güdüler olmak üzere ikiye ayrılır. • Birincil güdüler, biyolojik dengeyi sağlayan yeme (açlık), içme (susuzluk), cinsellik gibi dürtülerle ilişkilidir. • İkincil güdüler, başarı, beğenilme, takdir edilme gibi doğuştan getirilmeyip sonradan öğrenilmiştir. • Güdüler, güdü kaynağının bireye göre bulunduğu yer açısından içsel güdüler ve dışsal güdüler olarak ikiye ayılır. • İçsel güdülerde, güdülenmenin kaynağı yani bireyi davranışa iten güç yine bireyin kendisindedir. Bu nedenle bütün birincil güdüler, aynı zamanda içsel güdüdür. Ayrıca merak, isteklilik, başarma arzusu, estetik gibi ihtiyaçlar da içsel güdüler arasında yer alır. • Dışsal güdülerde, güdülenmenin kaynağı, bireyin içinde yaşadığı çevredir. Bireyin davranışlarında kendisini kabul ettirme, beğendirme önemli rol oynar.
I. Olumlu aktarım (pozitif transfer): • Bir alandaki öğrenmenin, başka bir alandaki öğrenmeyi ya da başka bir deyişle önceki öğrenmelerimizin bugünkü öğrenme sürecini kolaylaştırmasıdır. • Matematik dersinin yazılı sınavına çok çalışan Ahmet, özel bir çaba göstermediği halde Fizik dersinin sınavından da yüksek puan almıştır. • Bisiklet kullanmayı bilen Ayşe, motosiklet kullanmayı daha kolay öğrenmiştir. • Daktiloda yazı yazmayı öğrenen Murat, bilgisayarda yazı yazmayı daha kolay öğrenmiştir.
II. Olumsuz aktarım (negatif transfer): • Bir alandaki öğrenmenin, başka bir alandaki öğrenmeyi ya da başka bir deyişle önceki öğrenmelerimizin bugünkü öğrenme sürecini zorlaştırmasıdır. • Bilgisayarda Q klavye ile yazı yazmaya alışmış bir kişi F klavye ile yazmayı öğrenmek ister. Ancak F klavye ile yazmaya başladığında uzun bir süre yanlış harflere basmıştır. • Aletli jimnastik alanında üstün başarılar sergileyen bir sporcu, alanında bazı hareket kurallarının değişmesinin ardından yeni kurallara uyum sağlamada zorlanmakta, ara sıra önce eski hareketleri yapıp sonra yeni hareketleri yapmaktadır.
III. Ket Vurma: • Gerçekleştirdiğimiz bir öğrenmenin, kendinden önceki ya da sonraki öğrenmeleri engellemesi - unutturmasıdır. • Kendi içerisinde ileriye ket vurma ve geriye ket vurma olmak üzere ikiye ayrılır.
1. İleriye Ket Vurma: • Olumsuz aktarım ile aynı işleve sahiptir. Ancak olumsuz aktarım daha çok davranışçı kuramlar tarafından kullanılan ve devinişsel hareketlerle (gözlenip - ölçülebilen) ilgiliyken, ileriye ket vurma bilişsel kuramcılar tarafından kullanılan ve unutma - hatırlama süreçleriyle ilgilidir. • İleriye ket vurma, önceki öğrenmenin yeni öğrenmeyi unutturmasıdır. Yani yeni öğrendiğimiz bilgiye ihtiyaç duyduğumuzda hatırlamada zorlanıyorsak ya da yerine eski bilgiyi kullanıyorsak ileriye ket vurma durumu gerçekleşir. • Ahmet Bey bir müşterisine çek keserken, yanlışlıkla bir önceki yılın tarihini atmıştır. • Yeni bir telefon hattı alan Ayşe Manim, telefon numarasını soranlara eski numarasını söylemektedir.
2. Geriye Ket Vurma: • Yeni öğrenmenin önceki öğrenmeyi unutturmasıdır. Yani eski öğrendiğimiz bilgiye ihtiyaç duyduğumuzda hatırlamada zorlanıyorsak ya da yerine yeni bilgiyi kullanıyorsak geriye ket vurma durumu gerçekleşir. • Ahmet Bey'in bankacılık işlemlerinden çevrimiçi faydalanmak istemektedir. Bunun için telefonla bankasına ulaşır. Banka, güvenlik için Ahmet Bey'in telefon numarasını ister ancak Ahmet Bey'in verdiği telefon numarası ile bankadaki kayıtlar uyuşmaz. Ahmet Bey banka görevlisine, kayıtlı olan numarasının bir önceki telefonuna ait olduğunu ve bu numarayı hatırlayamadığını söyler.
F. Dikkati Odaklama • Çevremizde her an binlerce uyaran bulunmaktadır. Bu uyaranların her birinin bilince aktarılması söz konusu değildir. İşte bu noktada dikkat devreye girer. Dikkat, belirli bir uyarıcıya yönelmek, ya da zihinsel enerjinin belli bir uyarıcıya yöneltilmesidir. • Karnı aç olan bir kişinin çevredeki onca dükkan arasında öncelikle lokantaları görmesi
Öğrenme Yöntemi ile İlgili Faktörler a. Konunun Yapısı • Ele alınan konunu yapısına göre öğrenme yöntemleri parçalara bölerek çalışmave bütün halinde çalışma olarak ikiye ayrılabilir. Hangisinin daha yararlı olduğu ele alınan konuya göre değişmektedir.
b.Zaman • Zaman, öğrencilerin çalışmaya ayırdıkları süreyi bildiren bir yöntem olarak aralıklı çalışma ve toplu çalışma olmak üzere iki ayrılır.
c. Geribildirim (Dönüt) • Konunun öğretimi sürecinde düzenli ve sık bir şekilde geribildirimler verilmelidir. Çünkü geribildirimler, öğrencinin konuyu ne derece öğrenip ne derece öğrenmediğini ya da hangi konularda başarılı olup hangi konuları tekrar etmesi konusunda en önde gelen fikir kaynağıdır. • Geribildirim mümkün olduğunca çabuk - hemen - verilirse, etkisi daha da artar. • Yapılan bir çalışmada, sınıf içindeki öğrenciler iki gruba ayrılmış; birinci gruba yıl boyunca girdiği sınavların sonuçlan bildirilmiş, diğer gruba ise herhangi bir bildirimde bulunulmamıştır. Yılsonunda, sınav sonuçları bildirilen birinci grubun, ikinci gruba göre çok daha başarılı olduğu görülmüştür.
d. Öğrenci-Öğretmen Etkinliği (Etkin Katılım) • Salt öğretmen etkinliğine dayalı öğrenme yönteminden mümkün olduğunca kaçınılmalı, öğrencinin öğretim etkinliğine fiili olarak katılımı sağlanmalıdır. • Anlatırsan, unutabilirim, gösterirsen, anımsayabilirim, beni işin içine katarsan asla unutmam, öğrenirim. (Kızılderili atasözü)
3. Öğrenme Malzemesi ile İlgili Faktörler a.Algısal Ayırt Edilebilirlik • Öğrenme malzemesinin, çevredeki uyarıcılardan ayırt edilebilme yeteneği ne derece fazla ise, o derecede daha fazla ve daha rahat algılanır. • Örneğin, okuduğunuz bu kitaba hâkim olan temel yazı tipinin yanı sıra, başlıklar koyu ve pembeolarak, temel yazı tipinin içindeki önemli yerler ise farklı bir karakterle - vurgulu olarak yazılmıştır. • Sizlerin de fark ettiği gibi, ortama hâkim olan uyarıcılardan farklı olan uyarıcılar, diğerlerine göre daha rahat algılanmaktadır.
b.Anlamsal Çağrışım • Öğrenme malzemesi, yeni bir konunun öğretiminde, öğrencilerin önceki öğrenmeleriyle ilişki kurmayı sağlamalıdır. Böylece öğrenciler zihinlerinde yer alan olaylar - durumlarla yeni konuyu birleştirebilir. • Öğrenmede olumlu aktarım dediğimiz durum, anlamsal çağrışımla yakından ilgilidir.
c. Kavramsal Gruplandırma • Kavramsal gruplandırmanın gerçekleştirilebilmesi için, kavram haritası hazırlanır. Kavram haritası, bir konunun içerisinde yer alan alt başlıkların hiyerarşik olarak sıraya dizilmesiyle oluşturulan, iki boyutlu, bağlantıları içeren şemalardır.
d. Telaffuz Edilebilirlik • Telaffuz kolaylığı, konunun ve içinde geçen terimlerin kolayca ifade edilebilmesine karşılık gelmektedir. Kolay okunan, kolay söylenen terim ve içeriğin anlaşılması kolaylaşırken, zor ifade edilen, farklı ya da daha önce hiç karşılaşmamış sembollerden oluşan terimlerin anlaşılması da zorlaşacaktır.
KPSS 2006 • Aşağıdaki örneklerden hangisinde, öğrenmeye ilgili bir olgu söz konusu değildir? • A) Bisiklete binmeyi bir kez öğrenen bir çocuğun bunu hiç unutmaması • B) Daktiloda yazı yazan birinin bilgisayarla yazı yazmayı daha kolay öğrenmesi • C) Çarpım tablosunu ezbere bilen bir çocuğun çarpmada başarılı olması • D) Bisikletten düşen bir çocuğun ayağını incitip pedal çevirememesi • E) Yemek pişirme dersleri alan bir annenin lezzetli yemekler yapması
KPSS 2006 • İyi bir masa tenisi oyuncusu olan Aylin tenise başlamaya karar vermiştir. Aylin masa tenisi raketini kullanma becerisi sayesinde tenis raketiyle yapması gereken bazı vuruşları kolayca öğrenmiştir. • Aylin'in bazı vuruşları kolayca öğrenmesi aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? • A) Aralıklı öğrenme B) İleriye ket vurma • C) Öğrenmenin aktarılması D) Parçalara bölerek öğrenme • E) Alışma
KPSS 2006 • Bir öğrenci sürekli olarak bir yıl önceki müsamerede okuduğu şiiri hatırlaması nedeniyle, bu yılki müsamerede okuyacağı şiiri öğrenmekte güçlük çekmesi aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? • A) Örtük (gizil) öğrenme B) Bastırma • C) Geriye ket vurma D) Amnezi • E) İleriye ket vurma
KPSS 2006 • Aşağıdakilerden hangisi, davranışçı yaklaşımın temel görüşlerinden biri değildir? • A) Bütün davranışlar öğrenilmiştir. • B) İnsan davranışları çevresel uyarıcılar tarafından başlatılır. • C) İnsan davranışlarını anlamak için gözlenemeyen etkenleri incelemek yersizdir. • D) Davranışların mekanizmasını anladıktan sonra onları kontrol etmek mümkündür. • E) Her insan, doğuştan kendini gerçekleştirme gizil gücüyle dünyaya gelir.
KPSS 2007 • Aşağıdakilerden hangisi, öğrenmenin en uygun tanımıdır? • A) Bireyin içerisinde yaşadığı kültürün değerlerini kazanma süreci • B) Bireyin çevresiyle etkileşiminde meydana gelen değişme • C) Yeni ve kalıcı bilgilerin edinilmesi için yararlanılan yöntem • D) Yaşantılar yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı davranış değişikliği • E) İstenilen davranış değişikliğini oluşturmak amacıyla bireyin gösterdiği bilinçli çaba
KPSS 2007 • Bir papağana bazı kelimeleri söylemeyi öğretebilirsiniz; ancak ne kadar çabalarsanız çabalayın bir serçeye bir kelime bile öğretmeniz mümkün değildir. • Öğrenme açısından papağanla serçe arasında görülen bu fark, aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? • A) Türe özgü hazır oluş B) Dikkat bozukluğu • C) Aşırı uyarılma D) Güdülenme • E) Büyüme
KPSS 2007 • Aşağıdakilerden hangisi, öğrenme ürünü olan bir davranış değildir? • A) Limon kelimesini duyan bir kişinin ağzının sulanması • B) Yoldan geçmekte olan bir yayanın klakson sesiyle irkilmesi • C) Bir çocuğun salıncak kurup küçük kardeşini sallaması • D) Bir kişinin zehirli olduğunu düşünerek böceklerden korkması • E) Acıkan birinin mutfağa yönelmesi
KPSS 2007 • Bir öğrenci, matematik dersindeki öğrenme eksiklerini tamamlayarak başarı düzeyini yükseltiyor. Bu öğrenci fizik dersindeki çabalarında bir değişiklik yapmadığı halde, bu dersteki başarısında da yükselme oluyor. • Bu durum, aşağıdakilerden hangisine örnektir? • A) Zihinde canlandırma B) Bilişsel öğrenme • C) Bütün halinde öğrenme D) Olumlu aktarma • E) Pekiştirme
KPSS 2007 • Bir tiyatro oyuncusu, birkaç yıl önce oynadığı bir oyunda tekrar rol almıştır. Aklına, sürekli olarak, aradan geçen yıllarda oynadığı öteki rollerin sözleri geldiği için, rolünün sözlerini yeniden öğrenmede güçlük çekmektedir. • Bu durum aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? • A) Geriye ket vurma B) Bastırma C) Güdüsel unutma • D) Sonralık etkisi E) Episodik bellek
KPSS 2007 • Aşağıdakilerden hangisi bilişsel (cognitive) öğrenme kuramlarının ilkelerinden biri değildir? • A) Öğrenci, verilen yeni bilgiyi daha önce öğrendikleriyle ilişkilendirerek zihninde anlamlı hale getirir. • B) Anlayarak, kavrayarak öğrenme, ezberleyerek öğrenmeden daha kalıcıdır. • C) Öğrenci, öğreneceği bilgideki ilişkileri kendisi keşfederse öğrenilenler daha kalıcı olur. • D) Bilgi, öğrenciye anlamlı bütünler halinde sunulmalıdır. • E) Öğrenci, davranışının meydana getirdiği sonuçtan haz duyarsa uyarıcı tepki bağı güçlenir.
KPSS 2007 • Bebeklerin kişilikleri doğduklarında şekillenmemiş bir kil kültesi gibidir. Geçirdikleri yaşantılar, kişiliklerini bir heykeltıraşın kil kütlesini şekillendirmesine benzer biçimde şekillendirir. • Yukarıdaki görüşü savunan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? • A) Davranışçı • B) Psikoanalitik • C) Bilişsel • D) Ekolojik • E) Yapısalcı
KPSS 2008 • Okula yeni başlayan öğrencilerine okuma yazmayı öğretmen isteyen bir anaokulu öğretmeni bunda başarılı olamaz. Ancak bu öğretmen, aynı grupla bir yıl sonra yapılan çalışmalarda öğrencilerinin büyük bir bölümünün okuma ve yazmayı öğrenebildiklerine tanık olur. • Yukarıda verilen örnekten hareketle varılabilecek en uygun sonuç aşağıdakilerden hangisidir? • A) Anaokulu öğretmeni öğrencilerin dikkatini çekmede başarılı olamamıştır. • B) Davranışın ortaya çıkması için belli bir olgunluk düzeyine ulaşmak gerekir. • C) Bireyin kapasitesinin üstünde davranışlara zorlanması, başarısını düşürür. • D) Yeterince büyümeden yapılan çalışmalar çocuğu yorar. • E) Büyüme, olgunlaşma sonucunu doğurur.
KPSS 2008 • Seda Hanım yeni taşındığı evde mutfağının uygun olmaması nedeniyle, sağa doğru açılan buzdolabı kapağını sola doğru açılacak şekilde değiştirmiştir. Ancak kapağı açması gerektiğinde, uzun bir süre dolap kapağını önce sağa doğru açmaya çalışmıştır. • Seda Hanım'ın uzun süre dolabın kapağını sağa doğru açmaya çalışmasını en iyi açıklayan kavram aşağıdakilerden hangisidir? • A) Sönme B) Ket vurma C) Öğrenilmiş çaresizlik • D) Olumsuz aktarma E) Öncelik etkisi
KPSS 2008 • Yeni yılın ilk günlerinde tarih atarken, bir önceki yılın tarihinin yazılması sık karşılaşılan bir hatadır. • Bu hata aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? • A) Tepki genellemesi • B) Sonralık etkisi • C) Geriye doğru ket vurma • D) Alışma • E) İleriye doğru ket vurma