250 likes | 546 Views
LAİK VE ANTİ-LAİK SÖYLEMLERDE BİZ VE ONLAR ÇATIŞMASI. Lütfiye OKTAR. GİRİŞ. İDEOLOJİLER kişinin , bir grubun ya da bir toplumun dünyayı algılama, anlamlandırma ve yorumlama biçimine ilişkin düşünceler, inançlar, değerler, tutumlar ve kategoriler sistemidir.
E N D
LAİK VE ANTİ-LAİK SÖYLEMLERDE BİZ VE ONLAR ÇATIŞMASI Lütfiye OKTAR
GİRİŞ İDEOLOJİLER • kişinin , bir grubun ya da bir toplumun dünyayı algılama, anlamlandırma ve yorumlama biçimine ilişkin düşünceler, inançlar, değerler, tutumlar ve kategoriler sistemidir. • kim olduğumuzun, neye taraf olduğumuzun, değer yargılarımızın ve ötekiyle ilişkilerimizin göstergeleridir. Diğer bir ifadeyle ideoloji, toplumsal sınıflar olarak BİZ ve ONLAR’ı simgeleyen, kendine hizmet eden bir bütüncül düzendir (self-serving schema). BİZ Ve ONLAR’ın toplumsal, ekonomik , siyasal ve kültürel çıkarlarını yansıtır. (van Dijk 1998)
DİL • İdeolojilerin ifade edilmesinde, değiştirilmesinde ve yeniden üretilmesinde çok önemli bir rol oynar. • toplumsal sistemlerin ve kuramların ideolojisiyle kurgulanan söylemsel bağlamlar içinde kullanılır. Bunlar göz önüne alındığında; İdeolojik toplumsallaşma söylem aracılığıyla gerçekleşmektedir. İdeolojilerin ne olduğunu, nasıl işlediğini, nasıl yaratıldığını, değiştirildiğini ve yeniden üretildiğini anlayabilmek için, ideolojilerin söylemsel gösterimlerini incelemek gerekir.
VERİ TABANI Cumhuriyet ve Akit gazetelerinde 1997 yılının Şubat ve Mart aylarında yayınlanan, her iki gazeteden 22’şer olmak üzere toplam 44 metin. Cumhuriyet: Atatürk’ün ideolojisini izlemekte ve demokratik, laik sisteme dayanan Türkiye Cumhuriyetini savunmaktadır. Kendini, Türk toplumunun demokrasi, özgürlük, eşitlik, hukukun üstünlüğü, insan hakları, barış gibi değerleri benimsemiş laik kesimiyle özdeşleştirmektedir. Akit: Kendini politik/radikal İslamcıların tarafında konumlandırmakta, dolayısıyla da Şeriatı savunmaktadır ki Şeriat düzeni Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik ve laik sistemiyle çatışmaktadır. Bu iki gazetenin söylemleri Türkiye’de laik ve anti-laik gruplar arasındaki çatışmayı açık biçimde sergilemektedir.
ARAŞTIRMA YÖNTEMİ Eleştirel Söylem Çözümlemesi yaklaşımı: • Belli dilsel düzeneklerin kullanılmasıyla oluşturulan ideolojik yükleme ve bu yüklemenin temelini oluşturan güç ilişkileri çoğu zaman açık değildir. • Eleştirel söylem çözümlemesi, söylemin bu örtük yönlerini açığa çıkarmayı amaçlar, bunu yaparken de sözdizimsel göstergelerin, ideolojik olarak kurgulanmış toplumsal anlamlar olduğu görüşünden hareketle, tümce dil bilgisine öncelikli bir rol yükler.
Tümce dilbilgisinin üç boyutu dikkate alınmaktadır: • geçişlilik • kiplik • konu gelişimi Bu üç boyut da dilin • düşünsel • kişilerarasılık • metinsel işlevlerine eşdeğerdir.
ÇALIŞMANIN AMACI • Söylem düzeyinde dilin kişilerarasılık işlevini araştırmaktır: bu işlev ile dil kullanıcısı hem kendi tutum ve yargılarını sergileyerek hem de ötekinin tutum ve yargılarını yönlendirerek durum bağlamına atlamaktadır. (Halliday, 1978: 112). Bu da tümce dilbilgisinde kiplik kullanımıyla gerçekleşmektedir. • Çalışmada, veri tabanında yer alan önermelerde kiplik aracılığıyla ifade edilen yakınlık derecesini yansıtan örüntüleme biçimlerini saptamaya dolayısıyla da laik ve anti-laik söylemlerde yansıtılan ideolojik çatışma bağlamında sosyal temsilleri denetlemeyi sağlayan olumlu kendi-sunumu (positive self-presentation) ve olumsuz öteki-sunumu’nda (negative other-presentation) söz konusu kiplik örüntülerinin rolü araştırılmıştır.
KİPLİK • Eleştirel söylem çözümlemesi yaklaşımında dil kullanıcısının sözcesine yüklediği olasılık ve yetki derecesini ve sözünü ettiği konuya ilişkin tutumunu yansıtan dil kullanımları kiplik adı altında incelenir. • Fairclough (1992) kipliğin öznel ya da nesnel olmasından söz ederken, Hodge ve Kress (1993) ise, dizim yapısına ilişkin eylemsel ve ilişkisel modelleri kiplik kullanımı olarak tanımlar. • Çalışmada, bu kiplik örüntülerinden sadece eylemsel ve ilişkisel dizim modellerinin kullanımı çözümlenmektedir.
Eylemsel dizimler: • geçişli-etken Polis göstericilere ateş açtı. • geçişsiz-etken Göstericiler öldü. gibi yapılar içinde yer alan katılımcıları ve nesneleri olan süreçleri içermektedir. Sınıflama ve yargılama eylemlerini simgelerler. İlişkisel dizimler: • eşitlik belirtir Mehmet doktordur. • niteleyicidir Ayşe’nin babası yaşlıdır. Süreç içermezler, iki varlık arasında ilişki kurarlar. Olayları simgelerler.
Olumlu kendi-sunumu ve Olumsuz öteki-sunumu Sosyal Kimlik Kuramı “taraf olma/taraf tutma” kavramını açıklamak için iki aşamalı bir süreç sunar: • Kişinin bilişsel olarak toplumsal dünyayı “kendi”ni “öteki”nden farklılaştıran, BİZ ve ONLAR diye, iki farklı kategoriye ayırmasının gerekli olduğu süreç; • Kişilerin kendilerinin ait olduklarını düşündükleri toplumsal grubu (içgrup) öteki gruptan (dışgrup) daha üstün görme eğiliminden kaynaklanan olumlu öz saygı (positive self-esteem) arzusudur.
BİZ/ONLAR karşıtlığı biçiminde tanımlanan kutuplaşma şeması, toplumsal grupların “kendi” ve “öteki”nin ideolojik imajını oluştururken, çoğunlukla BİZ’i olumladıkları, ONLAR’ı da olumsuzladıkları ileri sürülmektedir. (van Dijk, 1998: 68) Böylece, karşılaştırma sürecinde “iyi” değerler genellikle BİZ biçiminde sunulurken, ONLAR “kötü” olarak algılanmaktadır. İdeolojik iletişim amacıyla söylemin kurgulanmasında kullanılan strateji 4 güdüden oluşur: • BİZ’e ilişkin “olumlu” bilgiyi vurgula • ONLAR’a ilişkin “olumsuz” bilgiyi vurgula • BİZ’e ilişkin “olumsuz” bilgiyi sakla • ONLAR’a ilişkin “olumlu” bilgiyi sakla
Tablo 1’deki eşitlik gösteren tanımlayıcı ilişkisel dizim örneklerinin tümü Cumhuriyet’in laik söyleminin sınıflandırma işleminin, demokrasi/laiklik/hukuk devleti ve teokrasi/Şeriat/din devleti olmak üzere ikiye bölünmüş bir dünya oluşturduğunu sergilemektedir. • Toplumun kesin bir biçimde demokrasi/laiklik ve teokrasi/Şeriat olarak kategorize edilmesi, okuyucu kitlesini de laik ve anti-laik ya da Şeriatçı olmak üzere ideolojik olarak kutuplaştırma eğilimi göstermektedir.
Akit’in İslam ve Şeriat’ın olumlu yönlerini önceleyerek savunduğunu, buna karşın laikleri, yani ONLAR’ı olumsuzladığını (20-24) ileri sürebiliriz. • Akit demokrasi ve laikliğe karşı, “anti-laik” yaftasının olumsuz bir nitelik olduğunu bildiği için açıkça hiçbirşey söylememektedir. Bunun yerine laikleri baskıcı, anti-demokrat hoşgörüsüz olmakla suçlamaktadır (22-24). • İslam ve şeriat örtük bi biçimde olumlanmaktadır. • Akit’in anti-laik söyleminde yer alan sınıflandırma işlemi, BİZ’i “iyi”, ONLAR’ı “”kötü” göstererek Şeriat ve laiklik arasında güçlü bir kutuplaşma sergilemekte dolyısıyla da İslamcıların/Şeriatçıların başkaldırısını ya da direnişini laikleri olumsuzlayarak meşrulaştırmaktadır.
Cumhuriyet’in laik söyleminde sergilenen ideolojik çatışma (1-12), Şeriatçıların “kötü”, BİZ’in “iyi” olduğunu vurgulayan nitelendirmelerde görülmektedir. • Biz örtükleştirilmiştir. • Laik söylemin yargılayıcı tutumu sistematik olarak şeriatçıların olumsuz niteliklerini önceleyerek olumsuz öteki sunumuyla sergilenmekte, dolayısıyla laiklerin olumlu nitelikleri örtük biçimde doğrulanmaktadır. • Akit’in anti-laik söylemi için tam aksi geçerlidir yani niteleyici ilişkisel dizim örneklerinin tümünde laikler, yani ONLAR sistematik biçimde olumsuzlanmaktadır.
İlişkisel ve eylemsel dizimlerin kullanımı üzerinde yoğunlaşan kiplik çözümlemesi, BİZ/ONLAR arasındaki ideolojik çatışmanın, aslında, çağdaşlık x çağdışılık, ilericilik x gericilik, uygarlık x barbarlık arasındaki mücadele olduğunu göstermektir. • Laikler çağdışı/gerici güçlere karşı savaşma görevini üstlenmekte, radikal İslamcılara karşı uygarlığı/modernliği/Batılılaşmayı savunmaktadırlar. • Radikal İslamcılar modernleşme ya da Batılılaşmanın tahrip ettiği İslami değerleri koruma görevini üstlenmekte , demokrasi ve laikliğin baskın değerler olduğu toplumd eşitsizlik ve adaletsizliğe karşı mücadele vermektedirler.
SONUÇ • İdeolojik amaçlı laik ve anti-laik söylemlerin kurgulanmasında olumlu kendi-sunumu ve olumsuz öteki-sunumunun, kiplik belirticileri olarak ilişkisel ve eylemsel dizimlerin kullanımıyla gerçekleştiği ortaya çıkmıştır. • İdeolojik iletişim sistematik olarak dışgrubun olumsuzlanması, içgrubun da olumlanmasıyla sağlanmaktadır.
Bu anlamda laik ideolojinin kendi grubuna, yani BİZ’e yüklediği inanç ve tutumlar: Türkiye Cumhuriyeti demokratik ve laik bir sistemdir. Demokrasi özgürlük demektir. Demokrasi bir yaşam biçimidir. Laiklik dinsizlik değildir. Biz teokrasiye karşı demokrasiyi savunuyoruz. Biz reformcuyuz. Biz moderniz. … • Bu ideolojik kendi-sunumunda ortaya çıkan olumsuz öteki-sunumu, yani ONLAR: Onlar yobazdır. Onlar gericidir. Onlar hoşgörüden yoksundur. Onlar Hizbullah militanlarına “Allah’ın askerleri” diyorlar. Onlar Türk toplumunu ortaçağın karanlıklarına götürmek istiyorlar. Onlar her türlü yeniliğe karşılar. …
Siyasal/radikal islamın kendi grubuna, yani BİZ’e yüklediği inanç ve tutumlar: Şeriat İslamın ta kendisidir. Şeriat dindir. Şeriat hukuk sistemi demektir. Biz inananlarız. Biz ahlaki değerleri koruyoruz. Biz uzlaşmacıyız. … • Bu ideolojik kendi-sunumundan ortaya çıkan olumsuz öteki-sunumu: Onlar darbe zihniyetlidir. Onlar kutsal Şeriata karşıdır. Onlar baskıcı Onlar Yaratıcı’ya karşı direniyorlar. Onlar inananlara politik terör uyguluyorlar. Onlar din cahili. …
“Öteki” BİZ’in olumsuz aynasıdır. Yani, BİZ’in ortak değer ve ilkelerinin hiçbiri ONLAR’da yoktur. (Van Dijk, 1998: 291) • Bu çalışma, gruplararası kutuplaşmanın bir kiplik düzeneği olarak ilişkisel ve eylemsel dizim yapılarının kullanımıyla gerçekleştirilen olumlu kendi-sunumu ve olumsuz öteki-sunumu stratejisiyle dile getirildiğini ortaya çıkarmıştır. • Karşıt ideolojik yönelimleri olan iki günlük gazetede yayınlanan köşe yazılarına uygulanan Eleştirel Söylem Çözümlemesinden elde edilen bulgular, hem laik hem de anti-laik söylemlerde kullanılan ideolojik dilin biçimsel yapıları, içeriklerine bakılmaksızın birbirinin aynıdır.
Yağcıoğlu, S. (Ed.) 2002. 1990 sonrası laik antilaik çatışmasında farklı söylemle. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi.