240 likes | 1.44k Views
KOMŞU,AKRABA VE SILA-İ RAHİM İLİŞKİLERİ. İSLAMDA KOMŞULUK HAKKI. Sosyal dayanışma ve yardımlaşma açısından, insanların ailesinden sonra en yakın sosyal çevresi komşularıdır. Hz. Ali’den gelen bir rivayete göre; birbirlerinin sesini duyacak kadar yakın olan kimseler komşu sayılır.
E N D
İSLAMDA KOMŞULUK HAKKI • Sosyal dayanışma ve yardımlaşma açısından, insanların ailesinden sonra en yakın sosyal çevresi komşularıdır. • Hz. Ali’den gelen bir rivayete göre; birbirlerinin sesini duyacak kadar yakın olan kimseler komşu sayılır. • Hz. Aişe meseleye daha geniş bakmış ve evin her cephesinden kırkar hanenin komşuluk hakkı bulunduğunu söylemiştir. ( riyazü’ssalihin )
Taberânî’nin rivayet ettiği bir hadîse göre • Hz. Peygamber (s.a.v.)’in üzerimizdeki haklarına göre komşuları üç gruba ayırmıştır. • 1 – Üç hakka sahip komşular: • Bunlar hem akraba hem de Müslüman olanlardır. Bunların komşu, akraba ve Müslüman olmaktan doğan üç çeşit hakları vardır. • 2 – İki hakka sahip komşular: • Akraba dışındaki Müslüman komşular. Bunların komşu ve Müslüman olmaktan ileri gelen iki çeşit hakları vardır. • 3 – Bir hakka sahip komşular: • Akraba ve Müslüman olmayanlardır. Bunlar akraba olmayan ehl-i kitap (Yahudi ve Hristiyan) veya müşrik komşulardır.
Komşuya yapılacak iyilik ve ikramların neler olduğu Peygamber Efendimize nispet edilen bazı rivayetler şu şekilde sıralandırılmıştır. • Borç veya ödünç bir şey isteyince vermek. • Yardım isteyince yardımına koşmak. • Hastalanınca ziyaret etmek. • Maddî sıkıntıya düşünce gözetip kollamak. • Mutlu günlerinde sevincine, kederli günlerinde üzüntüsüne ortak olmak. • Ölünce kabre götürüp defnetmek. • İzni olmadan evinin bitişiğine rüzgârını kesecek şekilde bina yapmamak. • Kokusu komşunun evine gidecek bir yemek yapınca ona da bir miktar göndermek. • Meyve alınca komşuya da hediye etmek, hediye etmeyecekse onu komşuya göstermemek, çocuğunun da o meyveyi dışarıda yiyerek komşu çocuğuna göstermesine meydan vermemek [İbnHacer, Fethü’l-bârî, X, 460 (Edeb 31);Ali el-Kari Mirkat, IV;391]
Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyurmuştur. بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا • “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere iyi davranın.” Nisâsûresi 4/ 36
HADİS-İ ŞERİFLER وعن ابنِ عمرَ وعائشةَ رضي اللَّه عنهما قَالا : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: « مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالجارِ حتَّى ظَنَنتُ أَنَّهُ سيُوَرِّثُهُ » متفقٌ عليه. İbniÖmerveÂişeradıyallahuanhümâ’danrivayetedildiğinegöreResûlullahsallallahualeyhivesellemşöylebuyurdu: “Cebrâilbanakomşuyaiyiliketmeyitavsiyeedipdurdu. Neredeysekomşuyukomşuyamirasçıkılacaksandım.”Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbniMâce, Edeb 4
وعن أبي هريرة رضي اللَّه عنه أَن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « واللَّهِ لا يُؤْمِنُ ، واللَّهِ لا يُؤْمِنُ ، » قِيلَ : منْ يا رسولَ اللَّهِ ؟ قال : « الَّذي : لا يأْمنُ جارُهُ بَوَائِقَهُ،» متفق عليه. وفي رواية لمسلمٍ : « لا يَدْخُلُ الجنَّة مَنْ لا يأْمنُ جارُهُ بوَائِقهُ » . « الْبَوائِقُ » الْغَوَائِل وَالشُّرُّورُ . EbûHüreyreradıyallahuanh’den rivayet edildiğine göre Peygamberaleyhisselâm: -“Vallâhiimân etmiş olmaz. Vallâhiimân etmiş olmaz. Vallâhiimân etmiş olmaz” buyurdu.Sahâbîler: - Kim imân etmiş olmaz, yâResûlallah? diye sordular. - “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!” buyurdu. Buhârî, Edeb 29; Müslim, Îmân 73. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 60 Müslim’in bir rivayetine göre ise: “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse cennete giremez” buyurdu.
وعنه أَن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ باللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ، فَلا يُؤْذِ جَارَهُ ، وَمَنْ كَان يُؤْمِنُ بِاللَّهِ والْيَوْمِ الآخرِ ، فَلْيكرِمْ ضَيْفهُ ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمنُ بِاللَّهِ وَالْيومِ الآخِرِ ، فَلْيَقُلْ خَيْراً أَوْ لِيَسْكُتْ » متفقٌ عليه . Yine EbûHüreyreradıyallahuanh’den rivayet edildiğine göre Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. EbûDâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbniMâce, Edeb 4
وفي رواية له عن أبي ذرّ قال : إن خليلي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أَوْصَانِي : « إِذا طبخْتَ مَرَقاً فَأَكْثِرْ مَاءَهُ ثُمَّ انْظُرْ أَهْلَ بَيْتٍ مِنْ جِيرانِكَ ، فَأَصِبْهُمْ مِنْهَا بِمعْرُوفٍ » Müslim’in Ebû Zer’den rivayeti şöyledir: Dostum Resûlullahsallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle vasiyet etti: “Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde sun!” Müslim, Birr 143
SILA- İ RAHİM NE DEMEKTİR ? • Sıla: Kavuşmak, ulaşmak, vuslat demektir. Rahim; kelime olarak rahmetten gelir. Rahmet “acımak”, “şefkat duymak ” manalarını taşır. Akrabalık, hısımlık, yakınlık, kuvvet, karabet gibi farklı kelimelerle dile getirilen beşeri yakınlığı ifade eder. (Fîrûzâbâdî, İbnü'l-Esir) • Sıla-i rahim; akrabalarla bağlantı kurma, arayıp sorma, ziyaret etme veya elinden geldiğince onlara yardımcı olma demektir. Sıla, sadece belli zamanlarda akrabayı ziyaret etme demek olmayıp, bunun yanısıra onların arasında dinî yaşantıyı sağlayacak olan İslâmî gerçekleri de tebliğ etmektir.
Abdurrahman b. Avf (r.a.), Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işitti, Allah Teâlâ buyurdu ki: “Ben Rahmanım ve rahîmi (akrabalığı) ben yarattım. İsmim (olan Rahman)dan ona isim koydum. Kim akrabalarına iyilik ederse, ben de ona iyilik ederim. Kim de akrabalarından iyiliği keserse, ben de ondan iyiliği keserim” (Ahlâk Hadisleri, C. 1, No. 53).
SILA-İRAHİMİLEİLGİLİAYETLER بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ وَلَا يَأْتَلِ أُوْلُوا الْفَضْلِ مِنكُمْ وَالسَّعَةِ أَن يُؤْتُوا أُوْلِي الْقُرْبَى وَالْمَسَاكِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ • İçinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarından) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bağışlasınlar; feragat göstersinler. Allah'ın sizi bağışlamasını arzulamaz mısınız? Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir. NUR SÜRESİ(22)
EbubekirSıddîk, (r.a.) fakirliği ve akrabalığı dolayısıyleMıstah b. Üsâse'ye yardım ederdi. İfk olayı meydana gelip Mıstah da bu olay hakkında ileri geri konuşunca, Ebubekir (r.a.) ona yardım etmemeye ve asla hiçbir şekilde ona yarar sağlamamaya yemin etti. Bunun üzerine Yüce Allah, İçinizden faziletli ve servet sahibi kimseler., yemin etmesinler." âyetini indirdi. Bunu duyan Ebubekir (r.a.): "Vallahi ben, Allah'ın beni bağışlamasını isterim," dedi ve daha önce Mıstah'a yapmakta olduğu yardımı tekrar devam ettirdi. "Vallahi, bu yardımı bir daha ondan asla kesmeyeceğim." diye yemin etti.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ • Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.(Nahl 90).
HADİS-İ ŞERİFLER • "Akrabalık, Arş'ta asılıdır. Der ki: "-Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni Allah terk etsin" (Müslim, Birr ve Sıla, 17);"Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez" (Buhari, Edeb, 11);"Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin" (Buhari, Edeb, 12);"Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle Cennete giresiniz" (Tirmizî, Et'ime, 45).
"Yoksula yapılan sadaka bir sadakadır. Bu sadaka akrabaya yapılmışsa iki sadaka demektir. Biri sadaka, diğeri sıla-i rahimdir ki bu da sadaka sayılır" (Tirmizi, Zekât, 26). • “Faziletlerin en üstünü, seninle ilgisini kesene sıla-i rahim yapman, seni mahrum edene vermen ve sana zulmedeni affetmendir.” (Müslim) • “Sadakanın en değerlisi, içinden kin tutan yakınlara verilen sadakadır.” (Taberânî, Hâkim) • Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur: “Sadakanın en faziletlisi, kişinin, kendisine buğz eden yakın akrabasına verdiği sadakadır.” (Ahmet, Taberânî)
SILA –İ RAHİMİN EHEMMİYETİ: • Sıla-irahimrızkın bollaşmasına ecelin gecikmesine sebeptir. • Sıla-i rahim ülkeleri mamur eder. • Sıla-i rahim kötü ölümü, tevbesiz ölmeyi, şerri ve zararı def eder . • Sıla-i rahime riayet edenin ahiret gününde hesabı kolay olur. • Sıla-i rahim günahlara kefarettir. • Sıla-i rahim malda zenginliği, ailede sevgiyi arttırır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ ذَلِكَ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ • O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. RUM SÜRESİ (38)Ayetteki “hakkını ver” diye ifadelendirilen emir, sıla-i rahimde bulunma, zekat verme, iyilik etme gibi manalarla tefsir edilmektedir.
Akrabayı kollamanın önemini şu hadis ne güzel açıklıyor: “Kim ki rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini isterse, akrabasını görüp gözetsin” (Riyâzü’sSâlihîn, C. 1, No. 317). • Ayrıca baba dostlarının da ihmal edilmemesi, Dinimizin bir gereğidir. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.)’in, “İyiliklerin en mükemmeli, bir kimsenin baba dostunu görüp gözetmesidir” (Riyâzü’sSâlihîn, C. 1, No. 340) buyurduklarını görüyoruz.
Akraba ile ilgi Kesmenin Haram olduğu Ayetler • بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ • فَهَلْ عَسَيْتُمْ إِن تَوَلَّيْتُمْ أَن تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ وَتُقَطِّعُوا أَرْحَامَكُمْ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فَأَصَمَّهُمْ وَأَعْمَى أَبْصَارَهُمْ • “(Ey münâfıklar!) İş başına geçecek olursanız, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak ve akraba ile ilgiyi kesmek sizden beklenmez mi? İşte Allah’ın lânetlediği, kulaklarını sağır ve gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır.” (Muhammed Süresi 22-23)
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ وَالَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ اللّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الأَرْضِ أُوْلَئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ • “Onlar Allah’a söz verdikten sonra verdikleri sözü bozarlar, Allah’ın gözetilmesini emrettiği kimselerle ilgiyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar lânete uğramışlardır; cehennem de onlar içindir.” Ra`d sûresi (13), 25
Yüce Rabbim sevdiklerimizle beraber güzel bir hayat geçirmemizi, akrabalık bağlarımızı koparmamayı, birbirimizle olan diyaloglarımızı kesmemeyi nasip etsin. İyilikte ve kötülüğü engelleme adıyla bir araya gelmeyi bizlere ihsan etsin... Leyla ŞEN VAKIF MAHALLE KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ