510 likes | 1.54k Views
SAĞLIK MEVZUATI. Sağlıkla ilgili yazılı hukuk kuralları sağlık mevzuatı olarak tanımlanır. Sağlık mevzuatı, - Sağlık hizmetlerinin nasıl örgütleneceği, nasıl yürütüleceği, nasıl finanse edileceği; - Sağlık personelinin görev, yetki ve sorumluluklarının ne olduğu;
E N D
SAĞLIK MEVZUATI Sağlıkla ilgili yazılı hukuk kuralları sağlık mevzuatı olarak tanımlanır. Sağlık mevzuatı, - Sağlık hizmetlerinin nasıl örgütleneceği, nasıl yürütüleceği, nasıl finanse edileceği; - Sağlık personelinin görev, yetki ve sorumluluklarının ne olduğu; - Görevlerini yapmayanlara uygulanacak yaptırımların ne olacağı gibi konuları kapsar. Mevzuat, anayasadaki ilgili hükümlere aykırı olmamak kaydıyla çıkarılan kanunlar ile bu kanunlara aykırı olmamak üzere yürürlüğe konan tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge ve diğer yazılı metinlerden oluşur.
Kanun Milletvekili veya hükümetin teklifi ile TBMM’nce kabul edilen ve Cumhurbaşkanınca onaylanıp yayınlanan hukuki mevzuata kanun denir.
Tüzük (Nizamname) Bakanlar kurulunun bir kanunun uygulanmasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak şartı ile ve Danıştay’ın incelemesinden geçirilerek hazırlanan hukuki mevzuattır. Tüzüklerin de cumhurbaşkanınca onanması ve Resmi Gazetede yayınlanması gerekir. Tüzükler genellikle bir Bakanlık veya özerk kurum tarafından hazırlanır.
Yönetmelik (Talimatname) Bakanlıkların ve kamu tüzel kişiliklerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartı ile çıkardıkları hukuki mevzuattır. Kanunda belirtildi ise, yönetmeliklerin de Resmi Gazetede yayınlanması gerekir.
Sağlık Mevzuatımızın Genel Değerlendirilmesi - Mevzuatın dili eskidir. - Mevzuatta eksik konular vardır. - Bir konuyu açıklayıcı birden çok mevzuat vardır. - Mevzuatta yetki karmaşası vardır. - Cezalar caydırıcı değildir.
Sağlık Mevzuatında Eksik Olan Konular: • Sağlık hizmetinden yararlananların hakları ile ilgili konuların mevzuatımızda yer almaması, • AIDS gibi bazı hastalıklara ilişkin düzenlemelerin olmaması, • Sağlık mimarisi konusunun mevzuatta yer almaması, • Turist ve yaşlı sağlığı konularının mevzuatta bulunmaması, • Sağlık alanındaki mesleklerin bazılarının görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmemiş olması, • Sağlık hizmetlerinin finansmanı ile ilgili olarak, toplumun her kesimini kapsayan düzenlemelerin yapılmamış olması, • İlgili mevzuatta çıkarılacağı belirtilen tüzük ve yönetmeliklerin bir bölümü çıkarılmaması.
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu(1930 yılında kabul edilen 1593 sayılı yasa) • Ülkemizin temel koruyucu hekimlik kanunudur. O dönemde koruyucu hekimlik ile ilgili akla gelebilecek hemen hemen her konu ile ilgili hükümler vardır (bulaşıcı hastalıklar, besin hijyeni, işyeri koşulları, sular, mezarlıklar, karantina uygulaması, gayri sıhhi müesseseler gibi...). Bu kanunun ikinci maddesine göre sağlıkla ilgili devlet hizmetlerini yürütme ve kanunlar ile diğer kamu kuruluşlarına bırakılan hizmetleri denetlemenin Sağlık Bakanlığının görevi olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca Sağlık Bakanlığının görevleri sıralanmıştır.
UHK • Bu kanun ile ülkenin sağlık şartlarını düzeltme ve milletin sağlığına zarar veren bütün hastalıklar veya zararlı etkenlerle mücadele etmek ve gelecek neslin sağlıklı olarak yetişmesini sağlama ve halkın tıbben ve sosyal yönden iyilik halinde olması için çaba sarfetme işleri devletin genel hizmetlerinden sayılmıştır. • Bu kanunda bulaşıcı hastalıklar, sıtma, verem, trahom ve zührevi hastalıklarla savaş ile çevre sağlığı hizmetleri için kişilerin yükümlülükleri ve sağlık teşkilatının yetkileri belirtilmiştir. Bu kanundan sonra verem savaşı için 1949 yılında 5368 sayılı “Verem Savaşı Hakkında Kanun” ve 1960 yılında 7402 sayılı “Sıtmanın İmhası Hakkında Kanun” çıkarılmıştır.
Belediye Kanunu (1930 yılında kabul edilen 1580 sayılı yasa): Burada çevre sağlığı hizmetlerinin yürütülmesinde belediyelerin görevleri belirtilmektedir. Ayrıca fakir hastaların parasız bakımı ve parasız ilaç sağlanması da belediyelerin görevlerinden sayılmıştır.
Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun(1961 yılında kabul edilen 224 sayılı yasa): Bu kanunun getirdiği yenilikler şunlardır: • Herkes her çeşit sağlık hizmetinden ücretsiz veya kendisine yapılan hizmetin bir kısmına iştirak suretiyle eşit şekilde yararlanacaktır. • İlk basamak tedavi hekimliği örgütlenecektir. • Kamu sektöründe çalışan hekimler serbest meslek icra edemeyecekler, mukavele (sözleşme) ile istihdam edileceklerdir. Sözleşme ile istihdam hükmü 1966 yılında çıkarılan Personel Kanunu ile kaldırılmıştır. 1981 yılında kabul edilen 2368 sayılı kanun tüm kamu sektöründe çalışan hekimlere muayenehane açma hakkı vermiştir. • Hekim kamu sektöründe görev alma zorunda olmayacaktır.
224 Sayılı Yasa (Devam) • Kamu sektöründe tüm sağlık hizmetleri – Silahlı Kuvvetler hariç – tek elde ve Sağlık Bakanlığı’nda (SSYB) toplanacaktır. Bu madde uygulanamamıştır. • Kanunun verdiği haklardan yararlanmak isteyen hastalar acil durum hariç – önce sağlık ocağına başvuracak, sağlık ocağı hekimi gerekli görürse hastayı hastaneye gönderecektir. • Hastane uzmanları sağlık ocağı personelinin sürekli eğitimini sağlayacaktır. • Toplum katılımı sağlanacaktır. • Sağlık ocağı düzeyinde koruyucu hekimlik ile ilk basamak tedavi hekimliği integre edilmiş ve bir ekip hizmeti olarak örgütlenmiştir. • Hastalara ilaç ve tedavi araçları, bütçenin elverdiği oranda parasız verilecektir.
Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu: Sosyal Sigortalar Kurumu 1945 yılında İşçi Sigortaları Kurumu olarak kurulmuş, 1964 yılında kabul edilen 506 sayılı “Sosyal Sigortalar Kurumu” kanunu ile kapsamı genişletilmiştir. İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu uyarınca hastalık sigortası uygulamasına 1952 yılında başlanmıştır. Kanun, Kuruma sağlık tesisi kurma ve koruyucu hekimlik tedbirleri alma yetkisi vermiştir. Ancak kurum, koruyucu hekimlik hizmetleri ile ilgilenmemektedir.
İş Kanunu: • 1920 yılında yürürlüğe giren Ereğli Kömür İşçileri Kanunu dar kapsamlı idi. İlk geniş kapsamlı kanun 1936 yılında kabul edilen 3008 sayılı İş Kanunu’dur. İş Kanununda 1967 ve 1971 yıllarında 931 ve 1475 sayılı kanunlarla bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu kanunun uygulanma Çalışma Bakanlığı’nın görevidir. • İş Kanunu yanında UHK ve Belediyeler Kanunu da işçi sağlığına ait hükümler taşır. Bu üç kanunun getirdiği hükümlerden biri, işyeri kurabilmek için “Kurma İzi” ve “İşletme Belgesi” alma zorunluğudur.
İş Kanunu (Devam) • Bu izinlerin anlamı, işyerlerinin kurulmaya başlamadan ve kurulma aşamasında sağlık – güvenlik yönünden eksikliklerini saptayarak, giderilmesi yönüne gidilmesini sağlamaktır. • Anılan bu üç yasanın çeşitli maddelerinde işyerlerinde sağlık ve güvenlik önlemleri alınmasına yönelik yaptırımlar vardır. Ayrıca bu üç yasa ile Çalışma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve belediye örgütleri teftiş olanakları ile donatılmıştır ve 1475 sayılı kanunun 92. Maddesi ile de kurumlararası eşgüdüm sağlanması öngörülmüştür.
İlaç Sanayii ve Eczacılar ile ilgili yasalar • İlaçların yapısına girecek kimyasal madde ve drogların niteliğini saptayan kodeks 1926 yılında kabul edilen 767 sayılı “Türk Kodeksi Kanunu” uyarınca hazırlanmıştır. Piyasada satılan bütün müstahzarların; imal ve kontrolu1928 yılında kabul edilen 1262 sayılı “İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu” hükümleri çerçevesinde yürütülür. Eczanelerin işletilmesi hakkında da 1953 yılında kabul edilen 6197 sayılı “Eczaneler ve Eczacılık Hakkında Kanun” vardır. • (İspençiyari: eczacılık ile ilgili. Kodeks: İçinde eczanelerde bulundurulması gerekli kimyasal maddelerin, drog ve preparatların ad, özellik, hazırlama ve muayene yöntemleri bulunan resmi nitelikteki kitap.)
Sağlık Mesleklerinin uygulanması ile ilgili yasa ve tüzükler: Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun (1928 yılında çıkarılan 1219 sayılı yasa): Bu kanunla hekimler, diş hekimleri, ebeler, sünnetçiler, hasta bakıcılar ve hemşireler ile ilgili hükümler vardır. Anılan meslekleri uygulamak için gerekli koşullar bu kanunda belirtilmiştir. Halk hekimi –mutatabbip- diye anılan diplomasız kişilerin, insanlara sağlık hizmetinde bulunmaları yasaklanmıştır. • Bu kanuna göre Türkiye’de sadece T.C. uyruklu hekimler mesleklerini uygulayabilir ve mahkemelerde bilirkişilik yapabilirler. Bir kişinin sağlık durumu hakkında da ancak T.C. uyruklu bir tabip rapor verebiliir. Yabancı tabip çalıştırılması ve yabancı ülkelerden alınan diplomaların geçerli olabilmesi için bazı koşullar ileri sürülür.
1219 Sayılı Yasa (Devam) • Bu kanuna dayalı olarak çıkarılan “Tababet Uzmanlık Tüzüğü”ünde uzmanlık dalları ve nasıl uzman olunacağına dair hükümler vardır. • 1960 yılında “Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi” yürürlüğe girmiştir. • 1943 yılında 4459 sayılı Köy Ebeleri ve Köy Sağlık Memurları Teşkilatı Yapılmasına Dair Kanun, 1954 yılında Hemşirelik Kanunu çıkarılmıştır.
Türk Tabipleri Birliği Kanunu (1953 yılında kabul edilen 6023 sayılı yasa): • Bu kanunun amacı, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile ligili hükümler getirmektir. TTB, tabipler arasında deontolojiyi ve dayanışmayı korumak, mesleğin kamu ve kişiler yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını gözetmek amacıyla kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde mesleki bir oluşumdur. • Bu birlik, yerel tabip odaları, Merkez Konseyi, Yüksek Haysiyet Divanı ve Büyük Kongre’den oluşan bir tüzel kişiliktir. • 8.1.1985 gün ve 3144 sayılı kanun ile bu tür meslek örgütlerinin siyaset yapmaları yasaklanmıştır. Tabip odaları, meslektaşlarının ikinci iş bulmalarında ve bunun üyeler arasında hakkaniyetle dağıtımında da görevlidirler.
TTB Yasası (Devam) • Odaya, serbest çalışan tabiplerin üye olması zorunlu olup resmi işlerde çalışıp da muayenehanesi olmayan hekimlerin üye olmaları isteğe bağlıdır. Askeri tabipler ise odaya üye olamazlar, ancak mesleklerini yürütürken aynı disiplin ve deontoloji kurallarına tabidirler. • Sağlık Bakanlığı’nın TTB ile tabip odaları üzerinde idari ve mali yönden denetim ve gözetim yetkisi var olup, bu organlar, Bakanlığın tasarruflarına uymakla yükümlüdürler. Keza mahallin en yüksek mülki amirinin devlet güvenliği, ülke bütünlüğü, toplum huzuru gerekçeleriyle bu organların faaliyetlerini geçici olarak durdurma yetkileri var olup, nihai karar asliye hukuk mahkemelerinindir.
Ceza Kanunu (TCK) Ceza ve Hukuk Mahkemeleri Usul Kanunu (CMUK ve HMUK)nda Hekimlik Mesleklerinin Uygulanması ile ilgili Önemli Hükümler: • TCK Madde 403, Fıkra 4: Uyuşturucu maddeler ile ilgili suç. • TCK Madde 468, 469, 452: Çocuk düşürme ile ilgili suç. • TCK Madde 471: Sterilizasyon ameliyatı ile ilgili suç. • TCK Madde 530: Bildiği suçluyu adliye ve zabıtaya haber vermemek ile ilgili hüküm • CMUK Madde 48 ve HMUK Madde 246: Hekimlerin sır saklama ve şahitlikten çekilme hakkı ile ilgili hüküm. • CMUK Madde 69 ve HMUK Madde 278: Ehli hibrelikten çekilme hakkı ile ilgili hüküm.
(Devam) • TCK Madde 455: Hekimlerin tedbirsizlik veya meslek ve sanatta acemilik nedeni ile ölüme sebep olma suçu ile ilgili hüküm. • TCK Madde 354: Hekimlerin hatır veya çıkar için gerçek dışı rapor verme suçu ile ilgili hüküm. • TCK Madde 240: Kamu hizmetinde çalışan hekimlerin görevlerini ihmal suçu ile ilgili hüküm.
Nüfus Planlaması Hakkında Kanun(1983 yılında kabul edilen 2827 sayılı kanun) • Bu kanunun amacı; nüfus planlaması esaslarını,gebeliğin sona erdirilmesi ve sterilizasyon işlemlerini, acil müdahale halleri ile gebeliği önleyici ilaç ve araçların temin,imal ve saptanmasına ilişkin hususları düzenlemektir. • Bu kanunun en önemli özelliği, gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar kürtaja izin vermesidir. On haftadan fazla olan gebeliklerde, ancak anne hayatı tehdit altındaysa veya doğacak çocuk ile onu izleyecek kuşaklar için ağır sakatlığa yol açacak bir durum varsa ilgili uzmanın vereceği rapora dayanılarak kürtaja izin verilebilir. Acil hallerde nasıl davranılacağı, müdahaleyi yapan hekimin bildirimi nasıl ve nereye yapacağı, izin belgelerinin şekli ve doldurulma esasları, hizmetlerin sunulacağı yerler, bu yerlerin özellikleri, denetim ve gözetimi ile ilgili hususlar bir tüzükle belirlenir ( Rahim Tahliyesi ve Sterilizasyon Hizmetlerinin Yürütülmesi ve Denetlenmesine İlişkin Tüzük).
Çevre Kanunu(1983 yılında kabul edilen2872 sayılı kanun): • Bu kanunun amacı çevrenin korunup iyileştirilmesi ve kirlenmenin önlenmesi için alınacak önlemler ve yapılacak düzenlemelerin teknik ve hukuki esaslarını düzenlemektir. Kanunda çevre koruma ilkeleri sıralanmakta, gerçek ve tüzel kişiliklerle birlikte her vatandaşın bu konuda sorumlu olduğu vurgulanarak “kirleten temizler” ilkesi getirilmektedir. • Bakanlar Kurulu, ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı alanları, “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak tespit ve ilan edebilir. • Çevre kirliliğine yol açabilecek kurum ve kuruluşlar, bir “Çevresel Etki Değerlendirme Raporu” hazırlarlar. Kanunda ayrıca denetim, faaliyetlerin durdurulması ve “Çevre Kirliliği Önleme Fonu” ile ilgili hükümler vardır.
Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun (1992 yılında kabul edilen 3816 sayılı kanun) Bu kanunun amacı, hiçbir sosyal güvenlik kurumunun güvencesi altında olmayan ve sağlık giderlerini karşılayacak gücü bulunmayan Türk vatandaşlarının sağlık giderlerinin, Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçilinceye kadar Devlet tarafından karşılanması ve bu durumdakilere “Yeşil Kart” verilmesinin esaslarını düzenlemektir. Bu kanundaki haklardan yararlanmak isteyenlerin istekleri, illerde il idare kurulu, ilçelerde ise ilçe idare kurulu tarafından ilgili kanun ve yönetmeliğe göre karara bağlanır. Bu kanuna göre Yeşil Kart alacak durumda olmayanların ödeme gücünü aşan sağlık hizmetleri ile bu kanun kapsamında olmayan sağlık hizmetlerinin ücret ve bedellerinin karşılanmasında 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun hükümleri uygulanmaya devam edilir.