410 likes | 630 Views
ÖZALP DEVLET. HASTANESİ. Ö.D.H HASTAHAKLARI BİRİM SORUMLUSU. BAHAR ÇELİK. özürlüler ve yaşam algısı. özürlü hastaya yaklaşım. Özürlü değildir engellenenler. Özürlüye değil, öz G ürlü Ğ e yol verelim. Özürlü nedir?.
E N D
ÖZALP DEVLET HASTANESİ Ö.D.H HASTAHAKLARI BİRİM SORUMLUSU BAHAR ÇELİK
özürlüler ve yaşam algısı özürlü hastaya yaklaşım
Özürlü değildir engellenenler. Özürlüye değil, özGürlüĞe yol verelim.
Özürlü nedir? • 5378 Sayılı ÖZÜRLÜLER KANUNUÖzürlü: Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kiş
WHO - dünya sağlık örgütünce yapılan engelli tanımı: Özürlülük kavramına Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler ve ILO tarafından farklı bakış açılarından yaklaşılmaktadır.Dünya Sağlık Örgütü, özürlülük kavramı hakkında aşağıdaki gibi hastalık sonuçlarına dayanan, sağlık yönüne ağırlık veren bir tanımlama ve sınıflama yapmıştır
Noksanlık (Impairment): “Sağlık bakımından “noksanlık” psikolojik, anatomik veya fiziksel yapı ve fonksiyonlardaki bir noksanlığı veya dengesizliği ifade eder.”• Özürlülük (Disability): “Sağlık alanında ‘sakatlık’ bir noksanlık sonucu meydana gelen ve normal sayılabilecek bir insana oranla bir işi yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi ve kısıtlanması durumunu ifade eder.”
• Maluliyet (Handicap): “Sağlık alanında “maluliyet” bir noksanlık veya sakatlık sonucunda, belirli bir kişide meydana gelen ve o kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal sayılabilecek faaliyette bulunma yeteneğini önleyen ve sınırlayan dezavantajlı bir durumu ifade eder.”
(Mutluer, 1997, s:10): “Sağlık yalnız hastalık ve özürlülüğün olmaması değil, aynı zamanda bedensel, ruhsal ve toplumsal yönden tam bir iyilik durumudur. Özürlülük ise bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinden belirli bir oranda ve sürekli olarak fonksiyon ve görüntü kaybına neden olan organ yokluğu veya bozukluğu sonucu kişinin normal yaşam gereklerine uyamama durumudur. Bu durumdaki kişiye özürlü denilmektedir.”
Görme, konuşma, işitme, ortopedik özürlüler, sürekli hastalığı olanlar, zihinsel özürlüler, sürekli klinik bakıma ihtiyaç duyanlar, duygusal, sosyal ve ruhsal sorunu olanlar, yasalara göre özürlü olarak kabul edilmektedir
*Sakatlık durumunun ifadesi için özürlü, engelli ve sakat kelimelerinden her biri farklı şekillerde kullanılmaktadır. Söz konusu durum için yapılan isimlendirme yasalarda Özürlü kelimesi ile karşılanmaktadır. Ancak kimi sivil toplum kuruluşları sakat kelimesini bir kısmı ise engelli kelimesini kullanmaktadır. Broşürde yasal mevzuat ve benzeri alanlarda yapılan açıklamalar gereği her üç terim de kullanılmaktadır
Özürlü Kimliği Nasıl Alınır? • Tam teşekküllü devlet hastanelerinden birinden vücudun % 40´ının kullanılamadığını belirten Sağlık Kurulu Raporu alınır
İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü bu form ve belgelerin asıllarını Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı´na gönderir ve ikinci nüshalarını kendisi saklar. Bu evrakları özürlü kişi ya da yakınları gönderemez. • Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı´na ulaşan formlar ve ekler incelenerek bilgisayar ortamında değerlendirilir ve son şeklini almış olan kart özürlü kişinin adresine gönderilir.
Bireyin fiziksel işlevlerindeki bozukluk ve bunların hareket yeteneğinde yarattığı eksiklik ve güçlük, onu toplumun diğer bireylerinden farklı kılar. Bu farklılık engellilerin yaşadığı ayrımcılığın da asıl nedenidir.
Bilindiği gibi her türlü ayrımcılığın temelinde farklı olmak, yani "alışılmamış özelliklere" sahip olmak vardır. Fiziksel işlevlerdeki bozukluklar ve bunların hareket yeteneği üzerinde yarattığı sınırlamalar bireyi toplumdan uzaklaştırır
Toplumsal destek sistemlerinin yetersizliği, toplumun dışlayıcı tutum ve davranışları da engelli bireyin topluma eşit bireyler olarak katılmasını önler.Bilindiği gibi aile, çocukların sağlıklı olarak yetiştirilip, gelişebileceği, önemini hiçbir zaman yitirmeyen evrensel bir kurumdur.
Özellikle, ilk davranış kalıpları, toplumsal hayata ilişkin kural ve roller, temel alışkanlıklar, mutluluklar, sevgiler, günlük ilişkiler içinde ailede öğrenilmektedir. Bu nedenle normal ya da özürlü, sorunlu ya da sorunsuz olsun her çocuğun, içinde büyüyüp gelişebileceği bir aileye gereksinimi vardır. Çocuğun özrü kesin olarak tanımlandıktan sonra, aile bireylerinin çocuğu ve özrünü kabullenebilmesi çok önemlidir. Ancak aileler bu sürece ulaşıncaya kadar bazı aşamalardan geçmektedirler.
1.Şok: Çocuğunun özürlü olduğunu öğrenen ailelerde sıklıkla gözlenen tepkilerden ilkidir. Genellikle bu durum; ağlama, tepkisiz kalma ve kendini çaresiz hissetme şeklinde ortaya konmaktadır..
2.Reddetme:Bazı anne-babalar çocuklarının özürlü olduğunu kabul etmek mistemeyebilirler, bir savunma mekanizması olan reddetme, bilinmeyene karşıduyulan korkudan kaynaklanmaktadır. Çocuğun ve kendilerinin gelecekte yaşayabileceklerine yönelik duyulan endişeler, kaygılar, üstlenilmesi gereken sorumluluklar, "halimiz ne olacak?" sorusuna yetersiz kalan açıklamalar, reddetme davranışının görülmesine neden olmaktadır
3. Acı Çekme ve Depresyon: Genellikle anne-babalar özürlü çocuğa sahip olmaları mnedeniyle hayal kırıklığına uğrarlar. Çoğunlukla anne-babalar için özür;hayallerinde yaşattıkları ideal çocuğun yok olmasının sembolü olabilmektedir, Böyle bir durumda duyulan acı, gerçekten çok sevilen birinin kaybedilmesi karşısında duyulan acıya eştir.
Acı çekme, gerçeğin kabul edilmesini kolaylaştıran bir duygu olarak görülmektedir. Depresyon ise; genellikle acı çekme süreci sonunda ortaya çıkmaktadır. Çoğunlukla anne-babalar yüklendikleri sorumluluklar karşısında her şeye güçlerinin yetmeyeceği inancı ile depresyona girmektedirler. mAcı çekme ve depresyon sonucu ailelerde "geri çekilme" ya da "sosyal etkileşimlerden kaçınma" davranışları gözlenebilmektedir.
4.Suçluluk Duyma :özürlü çocuğa sahip olan her ailede yoğun olarak, acı çekme ile gözlenen tepkilerdendir. Anne babaların çocuklarındaki özüre kendilerininneden olduklarını düşünmelerinden ya da bazı hatalı davranışları sonucunda tanrı tarafından cezalandırılmış olabileceklerine inanmalarından kaynaklanabilmektedir.
5.Kararsızlık: • Özürlü çocuğa sahip olan bazı anne babalarda, duruma hemen uyum sağlama gözlenirken, bazılarında bu süreç daha uzun sürmektedir. Kabullenmede görülen kararsızlık, aile bireylerinin birbirlerini suçlamalarından kaynaklanabilmektedir.
6.Kızgınlık Duyma: Kızgınlık duyma, genellikle anne babaların kabullenme sürecinde yaşanılan ve kabullenmeyi engelleyici duygudur."Neden ben?", "neden benim/bizim çocuğumuz" soruları sıklıkla sorulur. Kızgınlığı kişi kendine yöneltebileceği gibi ailenin diğer üyelerine, özürlü bireye ve diğer insanlara yansıtabilir. Doktorlar, eğitimciler ve terapistler de kızgınlık duyulan kişiler olabilmektedir.
7.Utanma: Her anne-baba kendi çocuğunun başarılı olmasını, onaylanmasını ve kabul görmesini arzu eder ve bundan da son derece gurur duyar. Oysa özürlü çocuğun, çevrede kabul görmemesi, hatta alay edilmesi, acınması, korkulması ve reddedilmesi gibi olumsuz tutum ve davranışlar yaşayabilmektedirler. Tüm bunlar karşısında aile, özürlü bireyden utanma duygusu geliştirebilmektedir. Sıklıkla, başkaları ile görüşmeyerek, çocuklarını da eve kapatmayı tercih etmektedirler.
8.Uzlaşma: Bu davranışları gösteren kişiler, sıklıkla "eğer çocuğuma bir çare bulursan, hayatımı sonuna kadar sana adarım" inancını taşımaktadırlar. Çocuğun derdine çare bulunması, ailelerde son girişim olarak ele alınmaktadır.
9.Uyum Sağlama ya da kabul Etme: Anne babanın çocuklarıyla daha olumlu ilişkiler kurabileceklerini fark etmeleriyle başlayan bir süreçtir. Aile üyelerinin tümünün, özürlü çocuğun ailelerindeki varlığı gerçeğini kabul eteleri aşamasıdır. Kaygılar, korkular azalmış, utanma gibi olumsuz duygularla baş edilmiştir.
Artık aile çocuk için ve çocukla birlikte neler yapılabileceğini düşünür ve planlamaya başlamıştır. Böyle bir ortamda çocuğa da kendi özrünü kabul etme ve onunla daha nitelikli bir yaşam sürme şansı tanınmış olacaktır. Ailelerin böyle bir süreçte bu aşamalardan geçmesi doğaldır. Ancak ailenin bu aşamalardan herhangi birinde takılıp kalması beraberinde ruhsal problemleri getirerek duruma uyum sağlama ve kabul etmeyi zorlaştıracaktır.
Engelli Hakları • Özürlülere Sağlık Kurumunda... • 10 Haziran 2008, 11:37 • Sağlık Hizmetlerinin Verildiği İç ve Dış Mekanlar, Özürlülerin Kullandıkları Araç gereçlerle Rahat Hareket Etmelerini Sağlayacak Şekilde Düzenlenecek.
Özürlü sağlık kurulu raporları, ilgili mevzuat hükümlerine uygun, eksiksiz ve doğru olarak doldurulacak. • -Sağlık hizmetlerinin verildiği iç ve dış mekanlar, özürlülerin kullandıkları araçagereçlerle rahat hareket etmelerini sağlayacak şekilde çevresel ve mimari açıdan düzenlenecek. • -Sağlık kuruluşlarına imkanlar ölçüsünde özürlü asansörü konulacak.
-Özürlü, gazi, şehit ve gazi dul ve yetimleri, 65 yaşını dolduran muhtaç, güçsüz kimsesizlerin poliklinik muayenelerine genel hizmeti aksatmayacak şekilde öncelik tanınacak. • -Özürlülerle yakınlarına tanınan öncelikleri belirten tabelalar kolayca görülebilecek yerlere asılacak.
-Sağlık kuruluşlarındaki lavabo, banyo ve tuvaletlerde özürlü hastalara yönelik kolaylıklar sağlanarak, tekerlekli sandalye transferini kolaylaştıracak ve manevraya imkan verecek şekilde düzenlemeler yapılacak.
Mümkün olduğunca özürlü ve yaşlı hastaların hizmet alımlarını kolaylaştıracak, işlemlerinde yardımcı olacak refakatçi personel (hostes) görevlendirilecek. • -Özürlülerin sağlık kuruluşlarına kayıt ve kabul işlemleri gerekiyorsa oturtularak, özel durumuna uygun şekilde yapılacak.
-Özürlü ve kimsesiz hastaların başka bir sağlık kuruluşuna transferi, başvurdukları sağlık kuruluşunun imkanları ölçüsünde yapılacak. • -Sağlık kuruluşlarının otoparklarında özürlü personel ve hastaların araçları için yer ayrılacak. • -Özürlülere sağlık hizmeti sunan tüm kuruluşlarda her türlü tedbir, mağduriyete meydan verilmeden alınacak.
- Sağlık hizmetlerinin verildiği mekanların çevresel ve mimari açıdan özürlülerin kullandıkları araç-gereçlerle rahat hareket etmelerini sağlayacak bir şekilde düzenlenmesinin sağlanması
- Özürlü kişilere randevu muayene ve diğer hizmet birimlerinde öncelik verilmesi hastanelerde bekletilmemeleri gerekli hallerde özel bir günde sağlık kurulunun toplanmasının sağlanması ayrıca Eğitim Ve Araştırma hastanelerimizde ''Özürlü Polikliniklerinin'' ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenmesi- Sağlık güvencesi olmayan ve muhtaç durumdaki özürlü kişilerin tespit edilerek yeşil kart kapsamına alınması için gerekli bilgilendirmelerin yapılması ve başvuru işlemlerinde yardımcı olunması
- Özürlü kişilerin sağlık kurulu raporlarında bağış ve evrak parası adı altında para talep edilmemesi- Tüm sağlık hizmeti veren kuruluşlarımızda toplumun bilgilendirilmesi amacıyla özürlülüğün önlenmesinden başlayarak özürlü bireylerin özürlülüğüyle kaliteli bir yaşam sürdürebilmeleri ve ailelerin bilgilendirilmesi konularında eğitimlerin planlanması ve düzenli olarak yapılmasının sağlanması gerekmektedir.
Özürlü bireylere sağlık hizmeti veren tüm kuruluşlarımızda özel durumlarına uygun olarak mağduriyetlerine meydan verilmeden her türlü tedbirin alınması hususunda gereğini ônemle rica ederim.
Engellilere saygı, onlara yaşama sevinci verir.
Engelliye acımak, ona yardım etmek suç değil; ama toplumların onları bünyesinden ayırması , kenara itmesi suçtur