120 likes | 793 Views
DÜNYANIN YEDİ HARİKASI. BAŞLIKLAR. ARTEMİS TAPINAĞI MAUSELİON ZEUS HEYKELİ RODOS HEYKELİ MISIR PİRAMİTLERİ İSKENDERİYE FENERİ BABİL`İN ASMA BAHCELERİ. ARTEMİS TAPINAĞI.
E N D
BAŞLIKLAR • ARTEMİS TAPINAĞI • MAUSELİON • ZEUS HEYKELİ • RODOS HEYKELİ • MISIR PİRAMİTLERİ • İSKENDERİYE FENERİ • BABİL`İN ASMA BAHCELERİ
ARTEMİS TAPINAĞI Artemis Tapınağı bugün İzmir kentine 50 km. uzaklıkta bulunan Efes’te inşa edilmiştir.Efes’teki bu tapınak, bereket tanrısı Artemis için yapılmış. Tapınaktaki kaynak milattan önce 700’lerde, tapınak milattan önce 550’de Lidya kralı Croesus’un isteği ile yapılmış. Dönemin en yetenekli heykeltıraşlarının yaptığı bronz ve mermer heykellerle dolu, 90 metre yükseklikte ve 45 metre genişlikte devasa bir yapıymış, 100 kadar sütun varmış. Bereket tanrıçası için yapıldığından içi tapınak, dışı çarşı olarak kullanılıyormuş, hatta bizim Kapalı Çarşı gibi turistik değere bile sahipmiş. Gelen turistler, çarşıdan aldıkları altın ve fil dişi takıları tanrıçaya sunarlarmış. Milattan önce 21 Temmuz 356’da Herostratus adlı bir adam, sırf ünlü olmak için tapınağı yakmış, adı burada geçtiğine göre başarılı da olmuş. Büyük İskender’in aynı gece doğmuş olması sonucu tarihçiler “tanrıça, İskender’le o kadar ilgiliydi ki kendi evini bile önemsememişti” demişler. Şu Yunanlılar da her şeyi böyle abartmıyorlar mı… İskender, tapınağı onarmayı başaramadan ölmüş, tanrıçanın sadık müritleri ise her hasardan sonra yılmadan restore etmeye devam etmişler. 262’de geçirdiği büyük yangın sonunda ise müritlerin büyük kısmı Hıristiyan olduğunda tamir edecek kimsecikler kalmamış. Bugün tapınağın yerini belli edecek sadece bir tek sütun var. Artemis Tapınağı, (Yunanca: Artemision; Latince: Artemisium) aynı zamanda Diana Tapınağı olarak da bilinir. Tanrıça Artemis’e ithaf edilmiş tapınak Efes’te M.Ö. 550 yıllarında tamamlanmıştır. Tapınak tamamen mermerden inşa edilmiştir. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan tapınaktan geriye bugün sadece bir iki mermer parçası kalmıştır. GERİ
Bu eser bir anıt mezardır. Bugünkü anıtsal mezarlara mozole isminin verilmesinin kaynağı da bu yapıdır. Bugünkü adıyla Bodrum, o günkü adıyla Halikarnas olan yerde yani ülkemizdedir. MÖ 325 yılında Kraliçe Artemis tarafından kocası Mozolos adına yaptırılmıştır. Diğerleri gibi bu eser de yok olmuştur. Anıtın tepesindeki savaş arabasında, Kral Mousoleus ve karısının yanyana oturmuş heykelleri vardı. Dörtnala sürdükleri atların çektiği o arabayla unutulmazlığa doğru yol alıyor gibiydiler. Anıtın, araba heykeliyle birlikte yüksekliği 45 metreyi geçiyordu. Duvarları kabartmalarla süslüydü. Sütunlar arasında birçok güzel heykel vardı. Farklı cephelerin süslemeleri ve mükemmelliği birbirini taklit eden farklı sanatçılar tarafından ele alındı. Leochares, Bryaxis, Skopas ve bazılarının düşündükleri gibi Timotheus’un sanatlarının seçkin mükemmelliği o yapıya dünyanın yedi harikası arasında ün kazandırdı.” Antik yazarlardan Vitrivius böyle söylüyor. Romalı tarihciPlinius’a göre pteron kare şeklindeydi ve çevresinde 36 tane ion stili sütun vardı. Her sütun arasında bir heykel dikiliydi. Pterondaki kabartmalar Amazonlarla Yunanlıların savaşını gösteriyordu. Pteron üzerinde yirmi basamaklı bir piramit vardı. Piramit beyaz paros mermerindendi. İskenderiye limanının karşısında bulunan paros adasından özel seçilmişti. En üstte quadrika (dört atlı araba) bunun üzerinde ise Mausolos ve Artemisia’nın heykelleri bulunuyordu. Tüm istilalara ve doğal afetlere karşın Mausoleum İS. 1406 yılına dek ayakta kalmayı başarmıştır. Ta ki Alman mimar Schegelholt tarafından yapılan St. Peters kalenin yapımına dek. Bu zamana kadar 1500 yıl ayakta kaldı. Sadece basamakları görünen yapının derinlerine giderek elde ettikleri mermeri yakıp kireç yaptılar. Bazı kabartmalar duvar taşı olarak kullanıldı. Bazılarının üzeri silinerek oymalar kazındı. 1875 de Sir C. Newton kazılara başlar, bazı friz ve Mausoleon ile Artemision’un heykellerini ve büyük aslan heykelleri İngiliz BritichMuseum’a taşındı. MAUSELİON GERİ
ZEUS TAPINAĞI Zeus heykeliMÖ 450 yılındaYunanistan'daki Olimpos'ta (Olympia) yapıldı.[1] Heykel, Yunanlıların baş tanrısı Zeus için yapılmıştır. Zeus heykeli, Atina'daki Parthenon Tapınağı için Athena heykelini yapan Phidias adlı ünlü heykel traş yapmıştır. Tahta iskelet üzerine altın ve fildişi metal parçaların yerleştirilmesiyle yapılmıştır. Zeus Tapınağının içinde bulunan heykel, tapınağa ancak sığabiliyordu, hatta oturur vaziyette tasvir edilen Zeus, ayağa kalksa tapınağın tavanı yıkılacakmış gibi duruyordu."[2] Heykel 12 m yüksekliğindeydi.[1] Sağ elinde zafer tanrıçası Nike'ı tutuyordu. Sol elindeyse üzerinde çeşitli metallerden kakmalar olan ve üzerinde kartal olan bir hükümdar asası vardı. Altın, abanoz, fildişinden yapılmış olan ve değerli taşlardan kakmaların bulunduğu Zeus'un oturduğu taht, heykelin kendisinden daha etkileyiciydi. Üzerinde, Yunan tanrılarının vesfenks gibi mistik hayvanlar figürleri yer alıyordu. Heykelin derisi fildişinden, sakalı, saçları ve elbisesi altındandı. Karanlık bir koridordan geçilerek görülebildiği için, parlak fildişi, insanların gözünü alıyor ve derinden etkiliyordu. Olimpiyat oyunları391 yılında Theodosius I tarafından putperestlik olarak suçlanıp sona erdirilince, Zeus Tapınağı da kapatıldı. Dünyanın yedi harikası arasında saylan heykel, zengin Yunanlılar tarafından, yeni kurulan ve o zamanki adıyla Constantinople denen İstanbul'a taşınmıştır ve orada 462 yılındaki büyük yangında yok olmuştur. Olimpos'ta1829'da Fransızlar tarafından burada bulunan heykele ait bazı parçalar Paris'te Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. GERİ
RADOS HEYKELİ Rodos HeykeliRodos adasındaki Rodos şehrinin limanının girişinde bir zamanlar bulunduğuna inanılan Yunan tanrısı Helios'un heykelidir. Rodos Adası sakinleri tarafından MÖ 305-304 tarihleri arasındaki bir yıllık kuşatmadan kurtulunca sevinçlerini bir heykel dikerek ifade etmişler. HeykeltraşLindosluKhares'in yaptığı Güneş Tanrısı Helios'u simgeleyen heykel 32 metre yüksekliğindeydi ve tunçtan yapılmıştı. Liman girişinde duran heykelin bacaklarının arasından gemilerin geçtiği şeklinde bir söylence vardır ancak o zamanların yapım teknikleri ve malzemeleriyle böyle bir heykelin yapılması mümkün değildir. Heykel MÖ 225 veya 226'daki bir depremde yıkılmış, birkaç asır yan yatmış halde kalmış. Ayrıca bu heykel Dünyanın Yedi Harikasından biri olarak kabul edilmektedir. GERİ
MISIR PİRAMİTLERİ Mısır Piramitleri, Mısır’da yer alan eski piramit şekillerde yapılardır. Mısır’da 100’den fazla piramit vardır. Piramitlerin çoğu Eski Krallık Dönemi'nden Orta Krallık Dönemi’ne kadar firavunların mezarı için inşa edilmiştir. Bilinen en eski piramit 3. Hanedan döneminde inşa edilen Basamaklı Piramit’tir. Bu piramit ve etrafını çevreleyen bloklar; mimar İmhotep tarafından tasarlanmıştır. Ayrıca bu yapılar dünyanın en eski şekilli taşlardan inşa edilmiş yapısıdır.Yapımda çalışan işçiler piramitlerin sırrını bildikleri için yapım bittikten sonra öldürülmüşlerdir. En çok bilinen piramitler Gize’de bulunmuştur. Birkaç Gize Piramidi inşa edilmiş en büyük yapılardandır. Gize Piramitleri’nin en büyüğü olan Keops Piramidi şu ana kadar zarar görmeden ayakta duran, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak görülmektedir. GERİ
İSKENDERİYE FENERİ İskenderiye Feneri, Mısır'ın İskenderiye şehrinde inşa edilmiş; ancak günümüzde bulunmayan, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri ve tarihte inşa edilmiş deniz fenerlerinin en yüksek olanı. İnşaası MÖ 285-246 yılları arasında süren fener, bu devletin ilk iki kralı Ptolemy (Batlamyus) ve Soter tarafından Mısır'da İskenderiye Limanı'nın karşısındaki Pharos Adası üzerine yaptırılmıştı. Üç bölümden oluşan fenerin mimarı Knidos'luSostratus'tur. Kaidesi ile birlikte 135 metre yüksekliğinde olan fener, beyaz mermerden yapılmıştı. Tepesinde bulunan, tunçtan yapılmış büyük bir ayna 70 kilometre uzaklıktan görülüyor ve limana giren gemilere rehberlik ediyordu. Alt bölümü dikdörtgen şeklinde ve yaklaşık 55 metre yüksekliğindeydi. Orta bölüm, yukarıya doğru giden rampası olan bir silindir şeklindeydi. Yaklaşık 27 metre yüksekliğindeydi. Üst bölüm ise silindir şeklindeydi ve üzerinde alevin bulunduğu bir odası vardı. İskenderiye Feneri, antik çağın yedi harikası içinde günlük yaşam için kullanılan tek eserdir. Üst kısmı M.S. 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde yıkıldı. 1500 yılında ise bu yapıya ait kalıntılar tamamen yok oldu. Üzerinde inşa edildiği adadan dolayı Pharos olarak anılmış ve bu kelime bir çok dile yerleşmiştir. İspanyolca, Fransızca ve İtalyancadaPharos, deniz feneri anlamına gelmektedir. Yıkılmadan önce yapılan resimleri, dünyadaki deniz fenerlerine yüzlerce yıldan beri örnek olmuştur. GERİ
BABİL ASMA BAHÇELERİ Babil'in Asma Bahçeleri, MÖ 605'den itibaren 43 yıl hüküm süren Babil KralıII. Nebukadnezar tarafından yapılmıştır. Daha zayıf bir rivayete göre ise MÖ 810 yılından itibaren 5 yıl hüküm süren Asur KraliçesiSemiramis tarafından yapılmıştır. Bahçeler, Nebukadnezar'ın sıla hasreti çeken karısı Amyitis'i neşelendirmek için yapılmıştır. Amytis, Medes kralının kızıydı ve iki ülkenin müttefik olması amacıyla Nebukadnezar ile evlendirilmişti. Onun geldiği ülke yeşil, engebeli ve dağlıktı.Mezopotamya'nın bu dümdüz ve sıcak ortamı onu depresyona itmişti. Kral, karısının sıla hasretini gidermek için onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar verdi. Yapay dağlar ve suların akacağı büyük teraslar yaptırdı. Yunan coğrafyacı Strabon'unMÖ 1. yüzyıldaki tanımlamasına göre bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Zincir pompa biri yukarıda, diğeriyse su kaynağında bulunan iki büyük volana gerili, üzerinde kovalar bulunan bir sistemdi. Nehirden dolan kova yukarıya çıkıyor içindeki suyu havuza boşaltıp tekrar nehre dönüyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu. Yunan tarihçi Diodorus'a göre ise bahçeler yaklaşık 120 metre genişlikte, 120 metre uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeydi. İstilalar yüzünden sönmeye başlayan şehir özellikle Pers Kralı Keyhüsrev'in Babil'i fethetmesinden sonra sönmeye başlamış, 5. ve 6. yüzyıllarda kumlara gömülmüş ve bir kum dağı haline gelmiştir. Bu şehrin içindeki tapınakların ve asma bahçelerin kalıntıları ancak 20. yüzyılda yapılan kazılarla meydana çıkarılabilmiştir. GERİ
KAYNAKÇA • İNTERNET • GOOGLE • GÖRSEL • WWW.WİKİPEDİ.COM