470 likes | 794 Views
DUYGU VE DAVRANIŞ BOZUKLUĞU GÖSTEREN ÇOCUKLAR. ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUĞU.
E N D
ÇOCUKLARDA DAVRANIŞ BOZUKLUĞU Davranış bozuklukları çocuğun çeşitli ruhsal ve bedensel nedenlere bağlı, iç çatışmalarını davranışlarına aktarması sonucu ortaya çıkar. Hırçınlık, sinirlilik, saldırganlık, inatçılık, yalan, çalma, küfür gibi davranışlar davranış bozukluklarına girer.
Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi için bazı ölçütler gerekir. Bu ölçütler: • Yaşa uygunluk: Her gelişim döneminin kendine özgü davranışları vardır. Bu nedenle çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir. • Cinsel rol beklentileri: Erkeklerde kızlara oranla daha saldırgan olmaları beklenirken, davranışlarıyla erkeklere benzer saldırgan davranan kızların davranışları normalden sapan davranış grubuna girer.
Yoğunluk: Bir davranışın bozukluk olarak kabul edilmesinde ki ikinci ölçüt yoğunluktur.Örneğin: beş yaş çocuğunda öfke ve huysuzluk doğalken, bu davranış başkasına fiziki zarar verme şekline dönüşürse, davranış bozukluğu kategorisine girer. • Süreklilik: Çocuğun belirli bir davranış türünü ısrarlı biçimde ve uzun zaman devam ettirmesidir.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ • Dikkat Çekmek: Çocuğa gerekli sevgi ve ilgi gösterilmediğinde yada yeterli zaman ayrılmadığında dikkat çekmek için davranış bozukluklarına yönelir. • İntikam Alma İsteği: özellikle dayak yiyen sevgi verilmeyen çocuk anne babasından intikam almak ister. Otoriter ve baskıcı tutum, katı disiplin anne babaya karşı öfke ve nefret duygularını gelişmesine ve buna paralel olarak baş kaldırıcı bir bireyin oluşmasına neden olur.
DAVRANIŞ BOZUKLUKLARININ NEDENLERİ • Yetersizlik: Çocuğun kendisine güvensiz olması davranış bozukluklarına neden olur. Anne ve babanın aşırı koruyucu hoşgörülü tutumu gerektiğinden fazla özen gösterilmesi fazla kontrol anlamına gelir. Sonuçta çocuk diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal olarak çabuk kırılan bir kişi olur.
ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI • Saldırganlık • Hiperaktivite bozuklukları • Kekemelik • Parmak emme • Tırnak yeme • Otizm (İçe kapanıklık) • Yalan söyleme • Enüresis alt ıslatma • Tırnak yeme davranışı • Enkoprasis dışkı kaçırma
SALDIRGANLIK • Dışa dönük saldırganlıkta yemekleri dökme, bebekleri dövme, oyuncakları kırma, kağıtları yırtma, küfür etme, tepinme, ısırma gibi belirtiler sık görülür. • Genellikle doğuştan varolduğu kabul edilen bir dürtüdür.
NEDENLERİ • Saldırganlık genellikle sert yöntemin hakim olduğu ebeveyn tutumuna bağlı olarak veya güvensizliğin kompozisyonu için ortaya çıkması mümkündür. Bunun devamlı kullanılması bir karakter özelliği kazanmasına neden olur. • Ciddi uyum ve davranış bozukluklarında görülen saldırganlık sıklıkla, zeka geriliğinin veya psikolojik bi reaksiyonun bir semptomu olabilir.
TEDAVİ • Esas olan çocuk büyüdükçe ve geliştikçe saldırganlığı oluşturan gücü, toplumsallaşmasının kurallarıyla bağdaşır şekilde yararlı uğraş alanlarına dönüştürülmesi ve çocuğun uyumlu davranışlara yönelmesini sağlamaktır. • Spora ve yarışmalara yönelen çocuk ve gençlerde saldırganlık dürtülerinin büyük ölçüde deşarj olduğunu kabul etmek gerekir.
HİPERAKTİVİTE BOZUKLUKLARI • Sağlıklı bir çocuğun hareket etmesi kadar tabii bir şey olamaz. Ancak kimi çocuk vardır ki, bu olağan canlılığın çok ötesinde bir hareketlilik içerir. Bu özelliklere sahip olan çocuklara hiperaktive çocuklar denir. Bir an bile erinde duramayan böyle bir çocuğun bir problemi var demektir.
ÖNERİLER • Çocuğa karmaşık olmayan, yapabileceği tek tek görevler verilerek sorumluluk duygusu kazanması sağlanmalıdır. • Ev içinde arkadaşça, kararlı ve adil bir disiplin uygulanmalıdır. • Ailenin bu durumu ciddiye alması amacıyla okul idaresi ve rehberlik servisi ile işbirliğine girmek gerekmektedir.
ENÜRESİS ALT ISLATMA • Çocuklar 18 aylıkken bir ölçüde idrar kontrolünü geliştirmeye başlar ve çoğunlukla 2 yaşında gündüz tuvalet ihtiyaçlarını haber verirler. • Ergenlik çağına gelince çocukların büyük bir bölümünde kendiliğinden kaybolur. % 1 oranında erişkin yaşa kadar devam edebilir.
NEDENLERİ • Derin uyuma ve uyku yaratacak aşırı yorgunluk • Fazla sulu ve tuzlu yemek yeme • Ayakların ve bel kısmının üşümesi • Yeni bir kardeşin doğması, yuvaya ya da okula başlama, okul değiştirme • Erken ve baskılı tuvalet eğitimi çocukta korku ve endişe uyandırır.
ÖNERİLER • Çocuk önce tıbbi muayeneden geçirilmeli ve eğer gerekiyorsa ilaç tedavisi uygulanmalıdır. • Çocuğa, idrarını kontrol edebilecek fiziksel olgunluğa ulaşma olanağı tanınmalıdır. • Çocuk altını ıslatmadığı zamanlarda ödüllendirilebilir. • Ayıp, biraz tut,eve gidince yaparsın." gibi cümleler söylenmemeli
TIRNAK YEME DAVRANIŞI • Tırnak yeme, daha çok sinirli çocuklarda ve dişlerin çıkmaya başladığı dönemlerde görülmektedir. • 7-8 ve daha ileri yaşlarda da görülebilen tırnak yeme, özellikle çocukların ellerinde herhangi bir iş ya da oyunla uğraşmadığı zamanlarda görülmektedir.
NEDENLERİ • Güvensizlik belirtisi olarak kabul edilebilir. Aile içinde aşırı baskıcı ve otoriter bir öğretimin uygulanması • Çocuğun sürekli olarak azarlanması, eleştirilmesi, yetersiz ilgi ve sevgi • Bir modelin çocuk tarafından taklit edilmesi de bir etken olabilir. • Yeni doğan kardeşi kıskanma, sevilen birinin kaybı vb. gibi stres öğeleri tırnak yemeye neden olabilir.
ÖNERİLER • Aile,içerisinde çocuğa karşı otoriter ve hoşgörüsüz bir tutumla yaklaşmaktan kaçınmalıdır. • Ev ortamındaki çalışma ve gerginliklerin azaltılarak çocuğun kendini güvende hissetmesi sağlanmalıdır. • Çocuğun parmağına acı biber sürme, eline eldiven takma, bu davranışından dolayı aşağılanmamalı
AKICI KONUŞMA BOZUKLUĞU (KEKEMELİK) • Konuşurken ve konuşmaya başlarken harfleri veya heceyi yahut sözcüğü tekrarlamak, takılıp kalmak ve uzatmak biçimindeki konuşma akımının kesilmesine “kekemelik” denir.
NEDENLERİ • Kekemelerin aile ve akrabalarında %40-60 arasında kekeme bulunması kalıtımsal etkenlerin bulunduğunu göstermektedir. • Sara (epilepsi), migren ve solaklık arasında biyolojik faktörlerin önemli rolü olduğu söylenmektedir. • Özellikle aşırı duygusal, tedirgin ve güvensiz özelliklere sahip olanlarda…
ÖNERİLER • Çocuk hemen kekeme olarak etiketlenmemelidir. • Akıcı konuştukları ortamlar gözlemlenerek bu ortamlarda daha çok zaman geçirmeleri sağlanabilir. • Çocuk konuşurken takıldığında, çocuğun yerine konuşmamak ya da onun cümlesini tamamlamamak gerekir. • Çocuğun nasıl söylediğinden çok ne söylediğine dikkat edilmelidir.
YALAN SÖYLEME • Başkalarını aldatmak maksadıyla kasıtlı ve düşünceli olarak uydurulmuş tariflere yalan denir. • Yalan, çocuklarda bir davranış bozukluğu yada geçici bir uyum güçlüğü olarak nitelenebilir. • Yalan 5 yaşından önce genelleşmemiştir.
NEDENLERİ • Çocuk yetersiz ilgi ve sevgi gösteren anne baba tutumları sonucu ihtiyaç duyduğu ilgi ve sevgiyi yalanla sağlamayı deneyebilir. • Çocuklar özlem duydukları, gerçek olmasını istedikleri şeyler için yalan söyleyebilirler. • Bazen de çocuk kendisine fazla karışılması nedeniyle yalan söyleyebilir.
ÖNERİLER • Küçük çocuğun “sözde” yalanları ahlaki bir hata gibi görünmemeleridir. • Çocuk bazen yerine getiremeyeceği talepler karşısında kendisini baskı altında hissettiği için yalan söyleyebilir. • Çocuğa her durumda kabul edilip sevildiğini hissettirmek çok önemlidir.
ENKOPRASİS DIŞKI KAÇIRMA • Çocuğun kakasını tutma ve bırakma işlevini kontrol edebileceği yaşa gelmiş olmasına karşın, istemli ya da istemdışı olarak kakasını uygun olmayan yerlere bırakma ile belirlenen bir bozukluktur. • Genellikle gündüz uyanıkken daha sık olur.
ÖNERİLER • Okul durumuna göre, sabahçı ise öğleden sonra, öğlenci ise sabahleyin kakası gelsin gelmesin tuvalete oturması ve kakasını yapıncaya kadar beklemesi, gerekirse bunu günde bir kaç tekrarlaması gerekir. • . Bir hafta-10 günlük takvim tutup, her günkü durumu not etmesi ve tekrar etmesi istenir. Dışkısını tutabildiği günlerin sayısı artmışsa, kendisi ile oyun oynanır.
ÇOCUKLUK OTİZMİ • Bireyin dış dünyadan uzaklaşıp kendi iç dünyasına kapanması halidir. Otistik durumda olan çocuk çevresindekilere ve olup bitenlere ilgisizdir. • Otistik çocuklar, kendilerine vurmak ya da kendi ellerini ısırmak gibi kendilerine yönelik saldırgan davranışlar gösterebilirler.
NEDENLERİ • Genel olarak otizmi ortaya çıkmasında kognitif bir bozukluğun rol oynadığı kabul ediliyorsa da bunun biyolojik kaynağı henüz bilinememektedir. • Bu konuda yapılan araştırmalar çocukluk otizminin tek bir neden bağlı olmaya, heterojen, biyolojik ve psikolojik etkenlerin ortaya çıkardığı gelişimsel bozukluk olduğunu göstermiştir.
TEDAVİ Otistik çocukların tedavisinde psikanalitik tedavinin yerini giderek davranışçı tedavi almış; bilişsel, sosyal ve dil gelişmesi için yapılan eğitime önem verilmeye başlanmıştır. Tedavi süreci 2 basamak olarak gerçekleşmektedir. 1. Çocuğu otizminden çıkarmak.2. Var olan yeteneklerini kullanmasını ve çevreye uyumunu sağlamak.
DUYGU VE DAVRANIŞ BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ • Zeka ve Başarı • Sosyal Beceriler ve Kişisel İlişkiler • Antisosyal Davranışlar • İçedönük Davranışlar
Zeka ve Başarı • Genellikle toplumda duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların üstün zekalı olduklarına ilişkin yaygın bir inanış vardır Bu inanış gerçek durumu yansıtmamaktadırYapılan araştırmalarda bu çocukların zeka bölümü puanı ortalamaları normal yaşıtlarından daha düşük çıkmaktadır
Sosyal Beceriler ve Kişisel İlişkiler • Duygu ve davranış bozuklugu olan çocuklar genellikle kişisel ilişkilerde başarısızdırlar, arkadaşlık, dostluk kurma ve sürdürmede güçlük gösterirler.
Antisosyal Davranışlar • Sınıf ortamlarında sıklıkla görülen antisosyal davranışlar yerinde oturmamak, sınıfta dolaşmak, arkadaşlarını rahatsız etmek, vurmak ya da dövüşmek, öğretmeni umursamamak, sürekli olarak şikayette bulunmak, çalmak, eşyalara zarar vermek, söz dinlememek, tartışmak ve karşılık vermek, gerçekleri çarpıtmak, öfke nöbetleri,verilen görevleri tamamlamama olarak sıralanabilir.
İçedönük Davranışlar • Duygu ve davranış bozukluğu olan çocukların bazılarının çevrelerindeki insanlarla ilişkileri son derece sınırlıdır Bu sınırlı ilişkiler çocukların gelişimlerinde ciddi problemlere neden olmaktadır. • Arkadaş edinmek için yeterli sosyal becerilere sahip değildirler Sıklıkla düş kurarlar Bazılarının nedensiz korkuları vardır Sıklıkla hastalıklardan ve ağrılardan şikayetçi olurlar.
DUYGU VE DAVRANIŞ BOZUKLUĞUNA NEDENOLAN ETMENLER • Biyolojik Etmenler • Çevre Etmenleri
Biyolojik Etmenler • Duygu ve davranış bozukluğu gösteren çocukların büyük bir çoğunluğunda herhangi bir biyolojik etmen ya da probleme rastlanmamaktadır.Günümüzde genellikle çocukların doğuştan biyolojik kökenli bazı kişilik eğilimleriyle dünyaya geldikleri kabul edilmektedir.
Çevre Etmenleri • Çevre etmenleri, çocuğun davranışlarında etkili olan her çeşit olaylardır Duygu ve davranış bozukluklarının oluşumunda çevresel etmenlerin önemi hemen herkes tarafından kabul edilmektedir. • Çocuğun özellikle erken yaşlarda ailesiyle ilişkileri gelecekteki davranışların biçimlenmesinde kritik öneme sahiptir.
Çocuk ev dışındaki zamanın en büyük bölümünü okulda geçirmektedir Çocuğun gösterdiği duygu ve davranış bozukluklarının nedenleri okuldaki yaşantılarıyla ilişkili olabilir
AİLELER NASIL DAVRANMALI? 1-Karşılıklısaygı:Azarlamak, bağırmak, vurmak, susturmak,tutarsız davranmak çocuğa saygısızlığın göstergesidir. Her ana-baba çocuklarına saygı göstermeyi öğrenmelidir. 2-Çocuğa zaman ayırmak: Çocukla ilgilenmek, zaman ayırmak gerekir. Birlikte geçirilecek zaman nicelik değil, nitelik olarak önemlidir. Birlikte çocuğun hoşlanacağı faaliyetler yapılabilir.
3-Cesaretlendirme:Çocuğun kendine güvenmesini istiyorsa önce anne-baba çocuğa güvenmelidir. Çocuğun çabasını övmeli ve yüreklendirmelidir. 4-Sevgiyianlatmak:Çocuğun kendini güvenli hissedebilmesi için, en azından sevildiğini bilmesi ve sevmesi gerekir.
ÖĞRETMENLER NASIL DAVRANMALI? • Uyum problemi görülen öğrencileri belirleyin, • Bu öğrencilerle daha çok ilgilenin • Bu öğrencilere sabır gösterin ve bu öğrencileri kazanmaya çalışınız. • Okuldaki birtakım etkinliklerde onlara görev veriniz. • Uyumsuz Çocuğun uğraşacağı yapabileceği, yaşamına genelleyebileceği akademik etkinlikler sağlanmalıdır
ÖĞRETMENLER NASIL DAVRANMALI? • Okulda güvenli bir ortamın oluşturulabilmesinde elbette okulu paylaşan herkese görev düşmektedir. Ancak bu işin iyi organize edilmesi ve sorumluluğun tek elde toplanması doğru bir yaklaşımdır. • Okul yöneticileri, öğretmenler ve anne babalarla işbirliği yapmalıdır.
Çocuğun okuldan zevk alacağı ve kendini ifade edeceği ortamları yaratmaya çalışınız. • Uyumsuz çocuğun anne-babası ve çocuğun eğitim, terapi ve tedavisi ile uğraşan diğer kimselerle işbirliği içinde çalışma yapmak gerekir. • Göze, kulağa hitap eden somut materyallerden çok yararlanın ve az soyut materyal kullanın.