770 likes | 2.34k Views
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ. Yrd. Doç. Dr. Yüksel Nizamoğlu Siyasi Tarih 2. Soğuk Savaş Dönemi. 1989'dan sonra Dünya'nın yeni bir döneme girdiğinden, "Yeni Dünya Düzeni şeklinde bir isimlendirme yapılmıştır.
E N D
SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ Yrd. Doç. Dr. Yüksel Nizamoğlu Siyasi Tarih 2 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • 1989'dan sonra Dünya'nın yeni bir döneme girdiğinden, "Yeni Dünya Düzeni şeklinde bir isimlendirme yapılmıştır. • 1989'da sona eren ABD ve Sovyetler Birliği'nin (iki süper gücün) liderliğindeki düzen, büyük ölçüde 2. Dünya Savaşı ile ortaya çıkmıştır. • 50 yılın sonunda bile, en azından askeri açıdan yine de ABD ve SSCB en çok sözü geçen iki devlet olduğundan döneme "iki-kutuplu" denilmiştir. • İki-kutuplu dünya'nıntemel özelliği, ideolojik ayrılığa dayalı olmasıydı. Ülkeler, İkinci Dünya Savaşı'nın "gerçek galipleri" sayılabilecek ABD ve SSCB'nin liderliğinde, biri "Batı Bloku", diğeri "Doğu Bloku" olmak üzere iki kampa ayrıldılar. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sürekli barışa ulaşılacağı umulurken, iki yıl içinde gergin bir ortama varılmıştı. Bu gerginlik dolu ortam, silaha başvurulmadan, yani sıcak çatışmaya dönüşmeden yapılan bir savaş, bir "soğuk savaş" dönemiydi. • ABD ile SSCB arasındaki anlaşmazlık noktalarından biri de atom silahı oldu. ABD, başta SSCB olmak üzere diğer devletlerin bu silaha sahip olmasını engellemek istedi. 1945’te atom silahının yasaklanması amacıyla BM Güvenlik Konseyine bağlı bir Atom Enerjisi Komisyonu kurulsa da 1948’de bu Komisyon dağıldı. SSCB de 1949’da ilk denemesini başarıyla gerçekleştirdi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • Savaş sonrasında bir barış antlaşması imzalamak üzere 29 Temmuz-15 Ekim 1946 tarihleri arasında 21 devletin katıldığı bir dizi konferans düzenlendi. Konferans Paris Barış Antlaşmalarının yapılmasıyla sona erdi ( 10 Şubat 1947). Bulgaristan, Finlandiya, İtalya, Macaristan ve Romanya’yla çeşitli sınır düzenlemeleri yapıldı. • Almanya’yla ve Avusturya’yla barış antlaşması imzalanamadı. Japonya’yla ABD ayrı bir antlaşma imzaladı. • Savaş sonrasının Avrupası’nda en önemli gelişme Almanya'nın bölünmesi oldu.Birleşik bir Almanya’yı hiçbir devlet istemiyordu. • 1 Ocak 1947’de ABD ve İngiliz işgal yönetimleri birleştirildi. Şubat 1948’de Çekoslovakya’da komünistlerin iktidarı ele geçirmesinin ardından, 1948 baharında Batı işgal bölgesinde para reformuna gidildi. SSCB buna karşılık Berlin’i ablukaya aldı. Hava koridoruyla ablukayı aşan Batı 23 Mayıs 1949’da Bonn’da Federal Almanya Cumhuriyeti’nin ilan edince Sovyet işgali altındaki doğuda da Ekim’de Demokratik Almanya Cumhuriyeti ilan edildi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • Savaşta en büyük sıkıntılardan birini de İngiltere yaşadı ve ekonomik ve sosyal problemler 1945 seçimlerinde kendisini gösterdi. Zaferin mimarı Churchill iktidarı kaybetti. • Yeni yönetim savaşın olumsuz izlerini ortadan kaldırmak için bir dizi reforma giriştiyse de 1947’ye gelindiğinde İngiltere reformları sürdürmek için öncelikle harcamaları azalttı. Sonra da eski sömürgelerine birer birer bağımsızlıklarını vermek zorunda kaldı. Böylece XIX. Yüzyılın «Büyük İngiliz İmparatorluğu artık “başat güç” olmaktan çıktı. Ayrıca ABD’den borç aldı ve dünya egemenliğine ilişkin sorumluluklarını ABD’ye devretti. • Fransa, savaş sonrasında büyük bir siyasi ve ekonomik istikrarsızlık içine düştü. 1944 Ekim’inde Charles de Gaulleönderliğinde bir “Ulusal Birlik” hükûmeti kuruldu. De GaulleFransası’nınen tipik özelliklerinden biri Anglo-Amerikan ittifakına olan kuşkuydu ve bu durum Soğuk Savaşdönemi boyunca Fransa’nın dış politikasına damgasını vurdu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • İtalya’da ise 1946’da düzenlenen bir referandumla monarşi sona erdi, cumhuriyet ilan edildi. • Doğu Avrupa’da Yugoslavya ve Arnavutluk Sovyet işgali yerine bağımsızlıklarını sürdürdüler. • Yugoslavya’da Sovyet yönetim tarzına uygun bir anayasa yapılarak altı devletten oluşan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti kuruldu. Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya’nın meydana getirdiği devletin başkanı JosipBrozTito idi. • Tito Komünizme inanan bir lider olduğu halde milliyetçilik yönü de olan bir kişiydi. Sovyetlerle sınırı olmamasından da yararlanarak Stalin’in isteklerini yerine getirmemiş, Varşova Paktı ve Comecon’a üye olmamıştır. Tito iki kutuplu dünyada «üçüncü yolun» öncüsü olmuştur. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • Arnavutluk istilacılardan kurtulduktan sonra, Enver Hoca halk cumhuriyetini kurdu(11 Ocak 1946). • Arnavutluk ile SSCB’nin ilişkilerinin kopması, Arnavutluk’un Avrupa’da yalnız kalmasına neden olmuştur. Yalnız kalan Arnavutluk ise dışarda kendisine yakın gördüğü, revizyonist politikaların etkisinde kalmamış olan Çin Halk Cumhuriyeti ile yakınlaşma yoluna gitmiştir. • Enver Hoca 11 Nisan 1985’te öldü. Enver Hoca öldükten sonra, Arnavutluk Emek Partisi genel sekreterliğine Ramiz Alia geldi. 1946 yılında kurduğu Arnavutluk Sosyalist Halk Cumhuriyetini ölümüne kadar idare etti. Yaklaşık 40 senelik bu dönemde diğer dünya ülkelerine kapalı, içine kapanık bir şekilde ülkesini yönetti. Zaman zaman bazı güçlü devletlerin yörüngesine girmekten kaçamadı, ama soğuk savaş dönemi boyunca hüküm süren çift kutuplu dünyada, iki kutuptan da kendisini korumayı başardı. • Yugoslavya ve Arnavutluk’un Moskova çizgisine her zaman mesafeli yaklaşmasının nedenlerden biri de Nazi işgalinden Kızıl Ordu yardımıyla kurtulmamış olmalarıdır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • Bulgaristan ve Romanya’da 1947’de komünist yönetim kurularak muhalif partiler ortadan kaldırıldı. Komunist partiler yönetiminde tek parti rejimleri kuruldu. • Çekoslovakya başlangıçta bağımsızlığını korudu ve demokratik bir yönetim kuruldu. Devlet başkanı Beneş başlangıçta Marshall Yardımını reddetti ve 1948 Şubat’ında bizzat Başbakan Gottwald’ın organize ettiği bir işçi isyanı ile hükümet tamamen komünistlerin kontrolüne girdi. • Doğu Avrupa’da Sovyet benzeri rejimlerin kurulmasıyla SSCB “tek ülkede sosyalizm” ilkesinden ayrıldı. 1917’deki Bolşevik Devrimi’nin ardından Trotski’ninsavundu¤u“dünya devrimi” politikasına karşı Stalin’in savunduğu “tek ülkede sosyalizm” politikası benimsenmiş ve SSCB kurulmuştu. 1919’da toplanan Komintern(3. Enternasyonal) ise 1943’te dağıtılıncaya kadar SSCB’nin dış politika araçlarından birine dönüşmüştü. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • 1947’de Avrupa’daki 9 komünist partinin katılımıyla Kominformkuruldu: Polonya, SSCB, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya, İtalya ve Fransa. • Amaç, Avrupa’daki komünist parti eylemlerini organize etmekti. 1948’de Yugoslavya'nın örgütten ihracı daha başlangıçta sıkıntı oluşturdu. • SSCB, önderlik rolünü ekonomik alanda da oynamaya çalıştı. 1949’da SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya’n›nkatılımıyla COMECON kuruldu. Marshall Yardımı’nıyürütmek için kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne karşı oluşturulan örgütün amacı, üye devletlerin ekonomik kalkınmalarını desteklemekti. Örgüte 1949’da Arnavutluk, 1950’de Demokratik Almanya Cumhuriyeti katıldıysa da sonuç alınamadı. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Soğuk Savaş Dönemi • Çin'de Mao Tse-tung liderliğindeki "komünistler" ile ChiangKai-shekönderliğindeki "milliyetçiler" arasındaki mücadele, Japonya'nın 1945'te yenilmesiyle iyice arttı. Bu mücadelenin sonunda Mao Tse-tung 1949'da iktidarı ele geçirerek Çin Halk Cumhuriyeti'ni kurdu. • Mao, iktidara gelmesinde kendisine büyük destek veren Sovyetler Birliği'yle daha da yakınlaşmış ve 1950'de bu ülkeyle ittifak da imzalamıştı. • Böylece, Doğu Bloku yeni ve büyük bir müttefik daha kazanmış ve iki-kutupluluk Uzak Doğu'ya da ulaşmıştı. • İkinci Dünya Savaşı'nda SSCB ile ABD arasında Kore nedeniyle çıkan sürtüşmenin sonunda, Soğuk Savaş'ın oluşma döneminde görüş ayrılıkları iyice pekişmiş ve Mayıs 1948'de Güney Kore Cumhuriyeti'nin, Eylül 1948'de de Kore Halk Cumhuriyeti'nin (Kuzey Kore'nin) kurulmasıyla bu ülke de ikiye bölündü. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Birleşmiş Milletler • Milletler Cemiyeti’nin yerine bir örgüt kurma düşüncesi savaş devam ederken gündeme geldi. 1941’de yayımlanan Atlantik Bildirgesi ilk adım oldu. • BM örgütünü kuran anlaşma 26 Haziran 1945’te San Fransisco Konferansı’nda 50 devlet tarafından imzalandı. Daha sonra imzalamasına rağmen Polonya’ya da bu statü verildiği için 51 kurucu üye vardı. • 2011’de Güney Sudan'ın üyeliğiyle 2012’ye gelindiğinde bu sayı 193 oldu. Bu sayı BM’nin evrensel niteliğini göstermektedir.BM evrensel bir örgüt olmasının yanında İkinci Dünya sonrasında içinde yaşadığımız sistemin de adıdır. • 26 Haziran 1945 tarihinde San Francisco'da imzalanmış ve 110. maddeye uygun olarak 24 Ekim 1945'de yürürlüğe girmiştir. Türkiye Antlaşmayı Milletlerarası Adalet Divanı Statüsü'yle birlikte 15 Ağustos 1945'te onaylamıştır. 4801 Sayılı Onay Kanunu 24 Ağustos 1945 gün ve 6902 Sayılı Resmi Gazete'deyayınlanmıştır. http://www.ombudsman.gov.tr/contents/files/35501-Birlesmis-Milletler-Antlasmasi.pdf YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Birleşmiş Milletler • Örgütün kurucu belgesi 111 maddeden oluşan BM Şartı’dır. Şartın 1. maddesine göre BM’nin temel amacı uluslararası barış ve güvenliği sağlamaktır. Bunun için devletlerin saygıgöstermesi gereken bazı ilkeler belirlenmiştir. (mad. 2). • Bunlardan ilki üyelerin egemen eşitliğidir. İkincisi, devletlerin sorumluluklarını iyi niyetle yerine getirmeleridir. Üçüncüsü, uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözülmesidir. • Dördüncüsü,üyedevletlerin kuvvet kullanmak ya da kuvvet kullanma tehdidinden kaçınmaları ilkesidir. Kuvvet kullanmayı yasaklayan bu ilke barış ve güvenliğin sağlanmasında temel ilkedir. • Ayrıca BM, uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye sokmadığı sürece üye devletlerin iç işlerine karışamaz. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Birleşmiş Milletler • BM’nin altı ana organı vardır (mad. 7). Genel Kurul Birleşmiş Milletler’inbütün üyelerinden oluşur. Olağanüstü toplantılar dışında her yıl Eylül-Kasım arasında üç ay toplanır. Genel Kurulun aldığı kararlar tavsiye niteliğindedir. • BM’nin üye devletleri bağlayıcı kararlar alabilen organı Güvenlik Konseyi’dir. Güvenlik Konseyi 15 üyeden oluşur. Bunların 10 tanesi Genel Kurulun 2/3 oyuyla iki yıllığına seçilirler. Beş tanesi ise sürekli üye statüsüne sahiptir. Bu üyelerin veto hakkı vardır: Çin Halk Cumhuriyeti (1945-1971 arası Çin Cumhuriyeti/Tayvan), Fransa, Rusya Federasyonu (1991’e kadar SSCB), İngiltere ve ABD. • Güvenlik Konseyi sürekli üyelerinin veto hakkı nedeniyle Soğuk Savaş’ta neredeyse hiçbir zorlama önlemi kararı alamamış, böylece örgütün ağırlığı tavsiye niteliğinde kararlar alsa da Genel Kurula kaymıştır. • http://www.un.org.tr/v3/vp/ana-sayfa.php YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Savaştan en kârlı çıkan devlet ABD oldu. 1930’lardaki ekonomik bunalımı atlatmayı başardı. • Kendi kıtasına yansımayan savaş ekonominin her alanında üretimi artırdı. 1945’te dünya üretiminin yarısını ABD gerçekleştiriyordu. • Savaş sonrasında kurulan uluslararası ekonomik sistemde belirleyici rolü de (IMF, Dünya Bankası) elinde tuttu. • ABD ayrıca nükleer silah tekeline sahipti. • ABD XX. yüzyılın ortasında XIX. yüzyıl İngiltere’sinin yerini aldı. • Savaş sonrasında ABD’nin iki temel sorun ve amacı öne çıktı. 1. Avrupa ve Doğu Asya’da güvenliği sağlayarak tüm dünyada gücünü pekiştirmek 2. Avrupa'nın ortasına kadar ulaşan Sovyet işgaline son vermek. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • 1947 başından itibaren A.B.D. ile Sovyetler Birliği arasında savaş sırasında kurulan işbirliği ortamı yavaş yavaş ortadan kalktı. Amerikan kamuoyunda yayılan "kızıl tehlike" korkusu, halkın ve yöneticilerin Sovyetlere ilişkin düşüncelerinde büyük bir değişikliğe yol açtı. • 12 Mart 1947'de Başkan Harry Truman'ın Kongre'de yaptığı konuşmada, ilk kez, dünyanın iki ideolojik ilkeler dizisi arasında bölünmenin aşamasında olduğundan bahsetmesiydi. Bu tarihi konuşmasında Truman, komünist tehlikesi ile karşı karşıya bulunan Türkiye ve Yunanistan'a A.B.D.'nin 400 milyon dolarlık askeri yardım yapılacağını açıklıyordu. • Truman Doktrininin ilanıyla, soğuk savaşın yansıması olarak liberalizm ve komünizm, karşılıklı olarak birbirlerini dışladılar. • Böylece, bir ülke ya Sovyet ya da A.B.D. bloğu içindeydi. Tarafsızlık mümkün değildi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Amerikalılara göre, savaşın getirdiği büyük yıkım Avrupa'da kaos yaratmış ve bu nedenle komünistler ve dolayısıyla Sovyetler güçlenmişti. Sovyet yayılması karşısında, Avrupa maddi ve manevi olarak güçlendirilmeliydi. • Avrupa, ekonomik olarak kendi ayaklan üzerinde durabilirse, siyasi olarak da bağımsızlığını koruyabilirdi. A.B.D. Bu noktada, İngiltere, Almanya ve Fransa'yı ve sonra tüm Avrupa'yı artan bir biçim siyasi ve ekonomik işbirliği içine sokmak, böylece bütünleşmiş bir Avrupa yaratarak Sovyet ilerlemesini durdurmak istiyordu. • Truman Doktrini çerçevesinde Yunanistan’a 300, Türkiye’ye 100 milyon dolarlık bir askeri yardım öngörüldü. Böylece Yunanistan’da komünistlerin iktidara gelmeleri engellendi. Türkiye, 12 Temmuz 1947’de imzalanan yardım anlaşmasıyla çevreleme politikası doğrultusunda ortaya çıkmaya başlayan Batı Bloku’nunilk katılımcılarından biri oldu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • ABD’nin Avrupa’da istikrar ve güvenliği sağlamaya yönelik ikinci adımı Marshall Yardımı oldu. Avrupa’da savaş nedeniyle ekonominin çökmesi, Sovyet birliklerinin varlığıyla pekişerek komünizm tehdidini ortaya çıkarıyordu. ABD’de ise bir üretim fazlası vardı. • ABD, 1924’te DawesPlanı’yla Almanya’yı nasıl yeniden sistemin içerisine dahil etmeye çalıştıysa benzer bir planı Avrupa'nın batısı için uygulamaya soktu. • Plan ilk kez, 5 Haziran 1947’de Harvard Üniversitesi’nde konuşma yapan Dışişleri Bakanı George Marshall tarafından dile getirildi. Plana göre Avrupa’ya ekonomik yardım yapılacak ve yeniden inşa süreci başlayacaktı. • Marshall konuşmasında, Avrupa'nın içinde bulunduğu duruma kısaca -değindikten sonra, Amerika'nın Avrupa devletlerini ortak bir imar planı içinde bir araya getirme kararlılığını taşıdığını ifade ediyordu. Marshall, Sovyetler Birliği de dahil olmak üzere tüm Avrupa ülkelerini bu plana dahil olmaya davet ediyordu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Marshall'ın önerisinde üç nokta göze çarpmaktaydı. Birincisi, Truman Doktrini'ndenfarklı olarak, ekonomik tamir üzerine vurgu yapılmaktaydı. Yeni politika, açlık, fakirlik ve kaosla mücadeleye yönelmişti. Askeri yardım söz konusu değildi. İkincisi yardımlar, ulusal düzeyden, bölgesel düzeye (tüm Avrupa kıtası) dönüşmüştü. • Üçüncü olarak bu girişimi engellemeye kalkışacak olan hükümetler, siyasal partiler ya da grupların ABD’nin direnişiyle karşılaşacağının ifade edilmesiydi. Bu sözler Sovyetler Birliği ve Batı Avrupa'daki komünist partilere yönelik açık bir ihtar niteliği taşımaktaydı. • 12 Temmuz 1947'de, Paris'te Quaid'Orsay'dabiraraya gelen, Avusturya, Danimarka, Yunanistan, İzlanda, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İsveç, İsviçre, Türkiye, İngiltere, Fransa temsilcileri, Avrupa'nın acil ihtiyaçlarını belirlemek. ve karşılamak için, Avrupa Ekonomik İşbirliği Konferansı (Conference of EuropanEconomicCo-operation, CEEC) adında bir örgüt kurdular. Bu Örgüt 1961’de OECD adını almıştır (Organisation de coopération et de développement économiques)) YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Sovyetler Birliği, Marshall Planı'nı, Batı'nın II. Dünya Savaşı öncesinde Doğu Avrupa ülkeleriyle kurduğu bir tür sömürge ilişkisini yeniden tesis etmeye yönelik bir program olarak değerlendirmekteydi. • Doğu Avrupa ülkelerinin Plan'a katılmamalarıyla, bu pazar Batı'nın elinden kaçmış sayılacaktı. Doğu Avrupa ülkeleri birer hammadde ihracatçısı ve mamul madde ithalatçısı haline getirilmeden, Plan'ın başarıya ulaşması imkansızdı. Marshall Planı'nı böyle değerlendiren Sovyetler Birliği için Plan gerçek bir tehlikeydi. • Sovyetler Birliği 10 Temmuz'da Bulgaristan, 11 Temmuz'da Çekoslovakya, 14 Temmuz'da Macaristan, 25 Temmuz'da Yugoslavya, 4 Ağustos'ta Polonya ve 26 Ağustos'ta Romanya ile ikili ticaret anlaşmaları yaptı. Doğu Avrupa bir ekonomik birliğe doğru gidiyordu. Bu ikili anlaşmalardan kısa bir süre sonra da yedi Avrupa ülkesi kendi aralarında Komünist İstihbarat Bürosu (Cominform)'nu kurdular. • SSCB, önderlik rolünü ekonomik alanda da oynamaya çalıştı. 1949’da SSCB, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Polonya ve Romanya’nın katılımıyla COMECON kuruldu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
LES PAYS DE COMECON (1986) YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Marshall Planı çerçevesinde, A.B.D., katılımcı ülkelere 13 milyar dolar civarında yardım yapmıştır. • Yardımlar sonucunda, Amerikan şirketlerinin, 1929-1940 döneminde %1.5 artan Avrupa yatırımlan 1947-1950 yılları arasında, madencilik sektöründe %38, sanayi ürünlerinde %58, petrol ürünlerinde %143 artmıştır. Bu artış sonraki yıllarda da devam etmiş, 1950-1970 döneminde, Amerikan şirketlerinin Latin Amerika'daki yatırımlarındaki artış %320, Asya'da %556 iken, Avrupa'daki tüm yatırımlarındaki artış %1400 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde Avrupa'da şube açan Amerikan bankalarının sayısı da 6'dan 72'ye çıkmıştı. • 14 Mayıs 1950 seçimleriyle Türkiye'de iktidara gelen Demokrat Parti, yoğun Amerikan yardımı sayesinde, tarımsal üretimde bir patlama sağlamış, köylüyü memnun ederek 1954 seçimlerinde oy oranını artırmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Bu arada, Plan'ın uygulanmasıyla, dört bölgeli işgal Almanya'sı, Sovyetler ve Batılılar arasında ikiye bölünmüştür. 1948 sonbaharı ve 1949 ilkbaharında Bonn'da biraraya gelen Batı Alman siyasi liderleri yeni demokratik bir anayasa oluşturmak için çalışmalara başlamışlardır. • İşgal güçleri bu süreci yakından izlediler ve telkinlerde bulundular. 73 yaşındaki Başbakan Konrad Adenauer, her hafta parlamentonun aldığı kararları müttefik yüksek komiserlerine sunuyor ve onların görüş ve tavsiyelerini alıyordu. • Doğu toprakları SovyetIerin eline geçen ve tarım alt yapısının büyük bölümü yok olmuş olan Almanya’da 1949-51 döneminde dış ticaret hacmi iki katına çıkmıştır. 1951'de ihracat %75 arttı. Bu artış 1954-1964 döneminde artarak devam etmiştir. 1948-1964 döneminde sanayi üretimi altı kat artarken, işsizlik %9'dan %O.4'e düşmüştür. 1946'da iki milyon ton olan çelik üretimi, 1949'da dokuz milyon tona çıktı. 1953'de ise bu miktar 19.5 milyon tona ulaştı. Mercedes, Opel, Volkswagen gibi otomobil üreticileri üretimlerini iki kat artırmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Marshall yardımlarının, Avrupa'ya aktarılması, Soğuk Savaş'ın şiddetlenmesiyle giderek azalmıştır. Özellikle 25 Haziran 1950‘de Kuzey Kore'nin Güney Kore'yi işgaliyle başlayan Kore Savaşı’ndan sonra, A.B.D.'ninsavunma harcamaları hızla artmıştır. • Çağrı Erhan, «ORTAYA ÇIKIŞI VE UYGULANıŞıYLA MARSHALL PLANI» • Yardım miktarları için bkz. http://www.politics.ankara.edu.tr/dergi/pdf/51/1/17_cagri_erhan.pdf YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Truman Doktrini ve Marshall Yardımı • Bu yardımların Türkiye’ye etkileri değerlendirildiğinde şu sonuçlara ulaşmak mümkündür: • Türkiye fiilen Batı Bloğu tarafında yerini almıştır. • Türkiye’nin askerî ve ekonomik olarak dışa bağımlığının temelleri Truman Doktrini ile atılmıştır, • 1920’li ve 1930’lu yıllarda büyük fedakârlıklar pahasına elde edilen ulusal savunma sanayiini olumsuz etkilemiştir. • Truman Doktrini, Türkiye’de siyasal, ekonomik ve toplumsal anlamda Amerikan tarzını benimseyenlerin yükselişi, sosyal demokrat hareketin gelişmesine engel olunması ve Komünizme karşı din motifinin kullanılmasıyla dini toleransın genişletilmesi hususlarında çok önemli dolaylı rol oynamıştır. • Truman ile başlayan ABD yardım ve eğitimleriyle, TSK’nin sadece malzeme alt yapısı değil, insan alt yapısı da değişime uğramaya başlamıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO • "Prag darbesi" olarak anılan 1948'in Şubat ayında Çekoslovakya Komünist Partisi'nin Sovyetler Birliği'nin desteğini de arkasına alarak askeri bir darbeyle ülke yönetimini ele geçirmesinin, Avrupa'da demokratik devletlerin örgütlenmesinde ve NATO'nun kurulmasında önemli bir etkisi oldu. • Prag darbesi sonrasında Brüksel'de bir araya gelen İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg dışişleri bakanlan 17 Mart tarihinde "Brüksel Antlaşması'nı imzaladılar. Bu antlaşmanın 4. maddesine göre, taraf devletlerden biri Avrupa'da silahlı bir saldırıya uğraması durumunda, diğer taraf devletler askeri güç de dahil olmak üzere, tüm olanaklarıyla saldırıya uğrayan devlete yardım edeceklerdi. Bu madde kapsamında, Brüksel Antlaşması devletleri Eylül 1948'de "Batı Birliği Savunma Örgütü" adını verdikleri ittifakı kurmuşlardır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO • Brüksel Antlaşması devletleri ile ABD'nin bir ittifak içerisinde yer almasına giden süreçte Berlin bunalımı ile VandenbergKararı'nın etkisi büyük olmuştur. • SSCB’nin Batı Berlin ablukası, ABD'nin "hava köprüsü" oluşturması sonucunda anlamını yitirse de bunalım, Berlin'in her iki tarafın da belediye seçimlerinin yapılmasıyla Berlin'de bölünmüşlüğün tanınmasına kadar gitti. • Prag darbesi ve Berlin bunalımı, aynı zamanda ABD'nin ittifaklardan kaçınma olarak tanımlanacak geleneksel dış politikasını bırakması yönünde baskı oluşturdu. Senatör Vandenberg'in hazırladığı karar tasarısının 11 Haziran 1948'de ABD Senatosu tarafından kabul edilmesiyle de, ABD'nİnAvrupalı devletlerle bir ittifak antlaşması imzalamasının yolu açılmış oldu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO • 4 Nisan 1949'da ABD, Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İtalya, İzlanda, Kanada, Lüksemburg, Norveç ve Portekiz Washington D.C.'de bir araya gelerek bu yeni dünyadaki güvenlik ve askeri tehlikelere karşı Kuzey Atlantik Antlaşması' nı imzalamışlardır. • Fakat, antlaşmanın uluslararası bir örgüte dönüşmesi ve savunma konusunda bir ittifak stratejisinin belirlenmesi Kore Savaşı nedeniyle olmuştur. 25 Haziran 1950'de Kuzey Kore'nin Güney Kore'ye saldırmasıyla başlayan savaş, dünya ve Avrupa güvenliğine karşı Sovyetlerin sadece politik değil, aynı zamanda askeri bir tehdit oluşturduğu inancını Batı bloğunda pekiştirdi. • SSCB, Avrupa'yı doğrudan işgal edebilir veya Kuzey Kore birliklerini Güney Kore'ye karşı kışkırttığı gibi, Doğu Alman "polis gücünü" de Batı Almanya'ya saldırması için destekleyebilir ve böylece Avrupa' da istikrarı dolaylı yoldan bozabilirdi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO • Sovyet tehdidinin. bu şekilde algılanmasıyla New York'ta toplanan Kuzey Atlantik Konseyi, Avrupa'da askeri bir gücün oluşturulmasına karar verdi. Avrupa Müttefik Komutanlığı kuruldu, General Dwight D. Eisenhower ilk Avrupa Müttefik Yüksek Komutanı olarak atandı ve 2 Nisan 1951 tarihinde Avrupa Müttefik Kuvvetleri Karargahı Fransa'da açıldı. Böylece, Kuzey Atlantik Antlaşması, askeri-politik bir örgüt haline getirildi. • Bundan önceki askeri ittifaklara baktığımızda, bunların belirli bir dönem için belirli bir düşmana karşı yapılmış, diplomaside klasik ittifaklar olarak adlandırılan, kendi bürokratik ve askeri örgütlenmesi bulunmayan antlaşmalar olduğu görülmektedir. Ancak ilk kez NATO ile bir ittifak antlaşması, kendi ordusu, karargahı ve personeli ile uluslararası bir örgüt haline getirilmiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO • Avrupalı müttefikler, kendi ekonomik kalkınmaları için iş gücünün önemini dikkate alarak, Avrupa Müttefik Komutanlığı'na çok sayıda asker verme fikrine de karşıydılar. Sovyet tehdidinin caydırılması ve ulusal kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını hedefleyen müttefikler arası bir işbölümü olmasını savunan ABD, "dengeli ortak güçler" fikrini ortaya atmıştır. • Buna göre, Avrupalı müttefikler NATO için gerekli asker gücünün önemli bir kısmını sağlarken, ABD "stratejik bombalama ve denizlerin korunması" sorumluluğunu üstlenecekti. • 4 Nisan 1949’da kurulan örgütün 12 kurucu üyesi vardır: ABD, Belçika, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İtalya, İzlanda, Kanada, Lüksemburg, Norveç, Portekiz. Örgüte 1952’de Türkiye ve Yunanistan, 1955’te Federal Almanya Cumhuriyeti, 1982’de İspanya katılmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO • NATO bir askerî ittifaktır. Bu özelliğini kazandıran ünlü 5. maddesidir: “Taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yöneltilmiş bir saldırıolarak değerlendirileceğive eğer böyle bir saldırıolursa BM Şartı’nın 51. maddesinde tanınan bireysel ya da toplu meşru müdafaa hakkınıkullanarak Kuzey Atlantik bölgesinde güvenliği sağlamak ve korumak için bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımıda dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan taraf ya da taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır”. • NATO’nun en üst düzey organı üye devletlerin Dışişleri Bakanları'ndan oluşan Kuzey Atlantik Konseyi’dir. Burada her üyenin veto hakkı vardır. Yani kararlar oybirliğiyle alınır. Merkezi Brüksel’de olan NATO’yu Genel Sekreter temsil eder. Ayrıca üye devletlerin Brüksel’de daimi temsilcilikleri vardır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
NATO • NATO, gerek iki kutuplu sistemde ve gerekse sonrasındaki uluslararası yapıda çok önemli rol oynamıştır. İki kutuplu sistemde kutuplardan biridir. • ABD’nin barış döneminde Avrupa devletleriyle ilk ittifakıdır. Çevreleme politikasının askeri boyutunun ilk adımıdır. • Ancak karşı bloğun askeri örgütlenmesi olan Varşova Paktı’nın kurulmasının da en önemli nedeni olmuştur. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Varşova Paktı YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Varşova Paktı • Stalin Dönemi Sovyet dış politikası katı temeller üzerinde yükseliyordu. Stalin “benimle olmayan bana karşıdır” ilkesi ile hareket etmekteydi. Bu yüzden İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Batı Avrupa’ya yönelik Sovyet dış politikası tamamen Almanya sorunu üzerine odaklanmış, Sovyetler Birliği’nin Almanya üzerine kurduğu bu politikaların bir sonucu olarak da, Varşova Paktı kurulmuştur. • 25 Ocak-18 Şubat 1954 tarihleri arasında Berlin’de İngiltere, ABD, Fransa ve SSCB arasında iki Almanya’nın birleştirilmesi ile ilgili yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamamıştı. • Bunun üzerine 28 Eylül-3 Ekim 1954 tarihleri arasında Avrupa savunması için bir çözüm arayan dokuz devlet (Belçika, Kanada, ABD, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Federal Almanya ve İngiltere) Londra’da bir konferans düzenlemişlerdir. Yapılan görüşmelerden sonra İtalya ve Federal Almanya’nın Brüksel Antlaşması’na (Batı Avrupa Birliği) katılmaları için davet edilmeleri kararlaştırılmıştır YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Varşova Paktı • Federal Almanya’nın 5 Mayıs 1955 tarihinde NATO’ya resmen üye olmasından sonra, Varşova Paktı’nın oluşturulmasına hız verilmiş ve Varşova Paktı Antlaşması 14 Mayıs 1955 tarihinde Doğu Avrupa ülkeleri ile Sovyetler Birliği arasında Polonya’nın başkenti Varşova’da imzalanmıştır. 4 Haziran 1955 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. • Varşova Paktı üyesi Doğu Avrupa devletleri şunlardır: Bulgaristan, Çekoslovakya, Demokratik Alman Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Romanya. • Bu devletlerin yöneticileri kendi ülkelerinde askeri kuvvet kullanma ve eğitme ile ilgili bağımsız kararlar alamazlardı. Bu kararlar Sovyetler Birliği’nin kontrolündeki Varşova Paktı Ortak Komuta organı tarafından alınmaktaydı. • NATO’da ABD’nin oynadığı eşitler arasında birinci (pirimusinterpares) rolünü, Varşova Paktı’nda da doğal olarak SSCB oynamaktadır. Bu da iki kutuplu bir dünyanın doğmasına neden olmaktadır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Varşova Paktı • Varşova Paktı örgütünün 1955’teki kuruluşundan sonra, Sovyet Bloğu askeri kararlarında, Doğu Avrupalıların -göstermelik de olsa- bir katılımı söz konusu olmaya başlamıştır. Buna rağmen Sovyetler Birliği’nin baskın hali ve bölgedeki askeri güçler üzerindeki kontrolü devam etmiştir. • Varşova Paktı 1960’ların ortalarına kadar önemsiz askeri ve siyasal güce sahip olmuştur. Çünkü Paktın Ortak Komuta Organı, Sovyet Genel Kurmayı’nın on idari bölgeye ayrılmış yapılanması dışında çalışmıştır. Ayrıca Pakt’ın temel siyasal organı olan Siyasal Danışma Komitesi 1955-1966 yılları arasında düzenli olarak yılda iki kez toplanması gerekirken, sadece yedi kez toplanmıştır. • Doğu Avrupa başkentlerindeki Ortak Komuta organında görev yapmak üzere gönderilen “yerel temsilciler” bile, üst düzey Sovyet memurlarından atanmıştır. Ortak Komuta organında görev yapan Sovyet görevlilerinin, Doğu Avrupa askeri tesislerinde kendi garnizonlarını kurmalarına da izin verilmiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Varşova Paktı • 1960’ların başlarında Varşova Paktı’nda, NikitaKhrushchev’in Sovyet Kara Kuvvetleri’nde kısıntıya gidilmesi arzusuyla eş zamanlı olarak, Doğu Avrupa Devletleri’nin askeri katkıları artmaya başlamıştır. • Ekim 1961’de Pakt ilk kez askeri tatbikatlarını uygulamaya koymuş ve bu şekilde Doğu Avrupalı güçlere bir açılım ve modernleşme olanağı sağlanmıştır. 1968’deki Çekoslovakya darbesine kadar Doğu Avrupa askeri güçleri modern silahlarla donatılmış ve Sovyet güçlerinin desteği ile mekanize muharebe olanakları arttırılmıştır. • Buna rağmen Varşova Paktı’ndaki değişim abartılacak kadar büyük olmamıştır. Birlikte savaşma anlayışına rağmen, yine de Pakta bağlı güçler Sovyet Yüksek Komutası altında bulundurulmuştur. Barış zamanında sık olmayan aralıklarla ve sembolik askeri tatbikatların planlanması ve yürütülmesi Doğu Avrupalı generallerin komutasında gerçekleşmiştir. Buna rağmen Ortak Komuta organının başında yine de bir Sovyet görevli bulunmuştur. Muharrem Gürkaynak, İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA AVRUPA'DA SAVUNMA VE GÜVENLİK . YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
İsrail’in Kuruluşu (1948) • Tüm Yahudileri İsrail’de toplamayıhedefleyen Siyonist hareketin ilk kongresi 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde toplanmıştı. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Filistin’deki Osmanlı yönetiminin sona ermesi Musevi devleti kurulması için bir fırsat oluşturdu. • 2 Kasım 1917’de, İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, Siyonist hareketin önderlerinden Lord Rothschild’eyazdığı mektupta Filistin’de Yahudi halka bir yurt sağlama konusundaki desteğini dile getirdi. • Savaş sonunda kurulan İngiliz manda yönetimi Filistin’e Yahudi göçünün önünü açtı. Hitler’in iktidara gelmesiyle Almanya’dan önemli sayıda Yahudi Filistin’e göç etti. 1928’de 150 bin olan sayı, 1937’de 400 bine, 1947’de 570 bine ulaştı. • İngiltere 2 Nisan 1947’de konuyu BM’ye götürdü. Mayıs'ta kurulan Filistin Özel Komisyonu (UNSCOP) Filistin’de iki ayrı devletin kurulmasını ve Kudüs’ün BM denetimine bırakılmasın› önerdi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
İsrail’in Kuruluşu (1948) • Arapların baştan itibaren BM ile işbirliğini reddetmeleri, Yahudi soykırımının Batı’da meydana getirdiği Yahudi sempatisi ve Siyonistlerin lobi çalışmaları sayesinde Kasım 1947’de BM Genel Kurulu iki ayrı devlet şeklinde bölünmeyi onayladı. Kararın ardından İngiltere 15 Mayıs 1948’den itibaren Filistin’deki birliklerini geri çekeceğini ilan etti. • Çekilmenin sona ermesinden bir gün önce, 14 Mayıs'ta Ben Gurionİsrail devletinin kuruluşunu ilan etti. • Ertesi gün Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak birlikleri İsrail’e saldırdı. Sekiz ay süren çatışmaların ardından Araplar büyük bir yenilgiye uğradı • Sınırı olmayan Irak hariç savaşan Arap devletleri ile İsrail ile anlaşma imzaladılar. İsrail topraklarını genişletti ve Kudüs’ün yarısınıele geçirdi. 1 Milyona yakın Filistinli yerlerinden edildi ve “mülteciler sorunu” ortaya çıktı. Mısır’da Kral Faruk devri kapandı. Yarbay Cemal Abdunnâsır’ınönderleri arasında yer aldığı “Hür Subaylar Komitesi” 23 Temmuz 1952’de yönetime el koydu. Özellikle Nâsır’ın başını çektiği Arap milliyetçiliği bundan sonraki çeyrek yüzyıl boyunca Orta Doğu'daki gelişmelere damgasını vurdu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
1967 Arap-İsrail Savaşı • 1960’ların ikinci yarısından itibaren Filistinli silahlı gruplar İsrail’de eylem yapmaya başladılar. İsrail de Filistinlileri destekleyen Ürdün’e karşı misillemeler yapıyordu. İsrail’in Arap ülkeleri üzerindeki tehdidi artınca, 1967’de Nâsır, BM’den 1956 Savaşı’ndan sonra Mısır-İsrail sınırına yerleştirilmiş olan silahlı güçlerin çekilmesini istedi. • Mısır liderliğinde İsrail’e yapılacak bir Arap saldırısının son hazırlıkları tamamlanmak üzereyken İsrail Arapların saldırısını beklemek yerine ön alıcıbir saldırı kararı aldı. 5 Haziran 1967’de İsrail hava kuvvetleri Kahire’deki ve Mısır’ın güneyindeki üslerine saldırılarda bulundular. İsrail hava üstünlüğünü ele geçirdikten sonra Sina’daki Mısır kuvvetlerini de kolayca yendi. 9 Haziran’da Suriye egemenliğindeki GolanTepeleri’negerçekleştirdikleri saldırılar da başarıya ulaştı ve İsrail bu bölgeye egemen oldu. Aynı zamanda İsrail kurulurken Ürdün egemenliğine bırakılmış olan Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde de Ürdün kuvvetleri yenilgiye uğratıldı. 11 Haziran’da savaş İsrail galibiyetiyle sonuçlandığı için, bu üçüncü Arap-İsrail Savaşı’na Altı Gün Savaşı da denilmektedir. Böylece İsrail, Sina Yarımadası’nı, GolanTepeleri’ni, Batı Şeria’yı ve dolayısıyla Kudüs’ü, Gazze Şeridi’ni ele geçirdi. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
1973 Arap-İsrail Savaşı • Müslümanların kutsal ayı Ramazan’a ve Yahudilerin kutsal günü Yom Kippur’a denk gelen Ekim 1973’te İsrail işgalinde bulunan topraklarını geri almak için Mısır ve Suriye, İsrail’e “sürpriz” bir saldırı başlattılar. Sina’da ve GolanTepeleri’nde İsrail birlikleri geri çekilmeye zorlandı. İlk defa İsrail’in yenilmezliği algısı ortadan kalktığı gibi, Arap devletlerinin kendilerine olan güvenleri arttı. Diğer Arap devletleri de savaşa katılmaya başladılar. ABD İsrail’e, SSCB de Arap devletlerine silah yardımında bulunmaya giriştiler. Ancak İsrail iki hafta sonra Sina’da ve Golan’da başarılı olarak Suriye ve Mısır ordusunu mağlup etti. Savaş, büyük güçlerin dayattığı bir ateşkesle sona erdi. • Mart 1979’da Camp David Antlaşmaları olarak bilinen Mısır-İsrail Barış Antlaşması ile iki ülke arasında 1948’den beri devam eden savaş durumuna son verildi; İsrail’in Sina’dan çekilmesi ve iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulması kararlaştırıldı. Mısır, böylece savaşın ağır ekonomik yükünden kurtulmuş ve ABD’den ekonomik yardım almaya başlamıştır. Zamanla Mısır, ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiklerinden biri hâline gelecektir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Dekolonizasyon Süreci ve Bağlantısızlar Hareketi • 2. Dünya Savaşı’nın ardından BM içerisindeki Vesayet Konseyi’nin çalışmalarının da etkisiyle sömürge yönetimleri birer birer sona erdi. Bu sürece sömürgeden kurtuluş anlamına gelen «dekolonizasyon» denir. • Yeni bağımsız olan ve çoğunluğu Asya ve Afrika’da yer alan bu devletler Soğuk Savaş döneminde iki kamptan herhangi birine yanaşmak istemediler. Bu devletlerin başında Hindistan geliyordu. Bir yandan İngiliz emperyalizmine uzak duran Nehru Yönetimi, Çin’den de rahatsızdı. • ilk teşebbüs Nisan 1954’te Colombo’da (Sri Lanka) gerçekleşti. 18-24 Nisan 1955 tarihlerinde de Bandung’ta(Endonezya) bir toplantı yapılarak 29 Asya ve Afrika devleti yeni bir güç oluşturmayı amaçladı. • Bu Konferans’ta ve sonrasında Hindistan’da Nehru, Mısır’da Nasır, Endonezya’da AhmedSukarno, Yugoslavya’da Tito bu hareketin önderleri olarak öne çıktılar. 1961’de Belgrad’tayapılan toplantı ile Bağlantısızlar Hareketi ortaya çıktı. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
Dekolonizasyon Süreci ve Bağlantısızlar Hareketi • Belgrat'ta ülke sayısı 25 ‘e çıktı. Avrupa’dan sadece Yugoslavya ve Kıbrıs, Latin Amerika’dan ise Küba bu harekete üye oldu. • Yeni bağımsız olan devletlerin harekete katılımı Bağlantısızlar’ın siyasi gücünü artırdı.Bu durum BM Genel Kurulu’ndaki oy dağılımını etkileyerek, ABD ile SSCB’nin etkisini de azalttı. • BM üye sayısı 1945’te 51 iken 1962’de 110’a çıktı. Güvenlik Konseyi veto nedeniyleişlevinikaybedinceABD veBatı, devletsayısının kendilehineolmasındanyararlanarak Genel Kurul’un işlevini öne çıkarmıştı. Ancak Bağlantısızlar Genel Kurul’da oy çoğunluğunu ele geçirerek Batı’nın elinden bu kozu aldılar. • Bu arada sömürgeci devletlere karşı çeşitli hareketler gelişti. Cezayir halkı Fransızlara karşı mücadele ederek bağımsızlıklarını elde ettiler. • ABD’ye karşı Güney Amerika ülkelerinde isyanlar çıktı. Küba’da Fidel Castro komünist bir yönetim kurdu (1958). ABD Domuzlar Körfezi çıkartmasında başarılı olamadı. Küba SSCB ile yakın ilişkiler kurdu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
İngilizce Ve Fransızca Konuşulan Ülkeler YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU