640 likes | 932 Views
ARAZİ DÜZENLEME AMAÇLI BİLGİ ALTYAPISI NASIL OLMALIDIR?. HAZIRLAYAN: MERVE ÇELİK NUMARA: 091205074 DERSİN ADI: KAMU ÖLÇMELERİ DERSİN KONUSU:ARAZİ DÜZENLEMEDE BİLGİ ALTYAPISI NASIL OLMALIDIR? DERSİN SORUMLUSU:YRD.DOÇ DR. ALİ ERDİ, YRD. DOÇ. DR. TAYFUN ÇAY. Arazi düzenlemesi nedir?.
E N D
HAZIRLAYAN: MERVE ÇELİK • NUMARA: 091205074 • DERSİN ADI: KAMU ÖLÇMELERİ • DERSİN KONUSU:ARAZİ DÜZENLEMEDE BİLGİ ALTYAPISI NASIL OLMALIDIR? • DERSİN SORUMLUSU:YRD.DOÇ DR. ALİ ERDİ, YRD. DOÇ. DR. TAYFUN ÇAY
Arazi düzenlemesi nedir? Arazi düzenlemesi,şehir planlaması açısından kullanışsız yapıya sahip kadastro parsellerinin daha ekonomik kullanılabilir bir yapıya dönüşümünü sağlayan bir planlama aracıdır. Arsa ve arazi düzenlemesinde temel ilke, bir düzenleme bölgesindeki mevcut kadastro parsellerinin tek bir kütle haline getirildikten sonra imar planı verilerine uygun olarak yeni imar parselleri şeklinde düzenlenip yeniden mal sahiplerine geri verilmesi,aynı zamanda da kamuya ait alanların kamu hizmetine sunulmasını sağlamaktır.
Arazi toplulaştırılması; aynı şahsa veya çiftçi ailesine ait, çeşitli nedenlerle, ekonomik üretime imkan vermeyecek biçimde veya toprak muhafaza ve zirai sulama tedbirlerinin alınmasını güçleştirecek derecede; parçalanmış, dağılmış, şekilleri bozulmuş dağınık, küçük arazi parçalarının ve hisselerinin bir araya getirilerek, muntazam şekiller halinde birleştirilmesi, bütünleştirilmesi ve işletmelerin yeniden düzenlenmesi işlemi olarak tarif edilebilir.
Geniş anlamda, yapılan bu çalışma ile çiftçi ailesinin yaşam düzeyini yükseltecek, tüm teknik, ekonomik ve sosyal tedbirleri almaktır. Bu sayede Toprak Muhafaza ve Zirai sulama ve arazi ıslahı tedbirleri daha kolay ve ucuza mal olabilecektir.
Ülkemizdeki Arsa ve arazi düzenlemesi uygulamaları ile, imar uygulama planlarının kısa bir süre içerisinde araziye yansıtılarak, inşaata uygun yeni imar parsellerinin üretilmesi amaçlanmıştır. Ülke genelinde yürütülen Arazi çalışmalarında uygulana gelmekte olan mevcut kanun ve yönetmelikler bu amaca imkan sağlamak ile birlikte, yapılan düzenleme çalışmalarında hâlâ bir takım ciddi problemlerin olduğu görülmektedir. Özellikle yapılan uygulamalarda, parsellerin yeniden dağıtımı aşamasında, parsellerin objektif kriterlere göre değerlendirilememesi, proje planlaması‘ nıneksikliği ve mevcut teknolojinin yeterince kullanılamaması, yapılan uygulamaları olumsuz yönde etkilemektedir.
Türkiye’de ilk defa arazi toplulaştırma uygulamaları Konya ili Çumra ilçesinin Kargın köyünde başlamıştır.Burada yapılan toplulaştırma dar anlamda yapılmış olup sadece parsellerin gruplandırılması şeklinde olmuştur. Tarımsal bünyenin tespiti ve kıymetlendirme etütleri yapılmamıştır. Çiftçilerin başlangıçta bu çalışmalara inanmadıkları gibi toplulaştırmaya da tepki göstermişler ve kabul etmemişlerdir.Ancak çiftçilerle görüşülerek arazi toplulaştırmasının ne demek olduğu, uygulandığı zaman çevreye ve insanlara sağladığı yararları anlatılmış ve ilk toplulaştırma çalışmaları bu şekilde başlamıştır. Aynı köyde 1961-1972 yılları arasında II.esas sulama şebekesi altında bulunan toplam 6.000 ha alanının toplulaştırılması yapılmış ve her sınıf arazi kendi içerisinde toplulaştırmaya alınmıştır.
Arsa ve arazi düzenleme çalışmaları, ülkemizdeki plansız gelişmeyi önleme açısından, imar planı uygulamaları içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Ancak görünen odur ki, mevcut uygulama şekli hâlâ bir takım problemler ile karşı karşıyadır. Bunlardan en önemlisi,toprak kesintisi ve dağıtım sırasında arazi değerlerinin objektif bir biçimde dikkate alınamamasıdır.
Arazi ve arsa düzenlemesi yönteminin Ülkemizdeki kullanımı ise 1848 tarihli Ebniye Nizamnamesinden (Yapı Tüzüğü) günümüze kadar olan dönemi kapsamaktadır . Başlangıçta, mevcut kent içi yolların genişletilmesinde yolun her iki tarafında bulunan taşınmazların bir bölümünün kamu eliyle bedelsiz olarak alınması basitliğindeki arazi ve arsa düzenlemesi, kentlerin çeşitlenen sorunları ile birlikte kurumsal ve hukuki içeriği açısından gelişme göstermiş ve kent planlarının uygulanmasında sıklıkla kullanılan bir yöntem haline gelmiştir.
Yöntem, dünyadaki farklı uygulama örnekleri ile birlikte ülkemizde, yasal yönetsel yapısı ve planlama felsefesi içerisinde algılanma biçimi üzerindeyaşanan gelişmeler ışığında irdelendiğinde, uygulayıcı idarelere ve taşınmaz sahiplerine önemli açılım ve olanaklar sağlamaktadır.
Yöntemin uygulayıcı idareler açısından en önemli getirisi, planlarda öngörülen kamusal kullanım alanların taşınmazlarda alınan katılım (düzenleme ortaklığı) payı ile bedelsiz oluşturulabilmesidir. Yöntemin bir diğer getirisi de planların bütüncül biçimde uygulanmasına olanak tanımasıdır.Buradaki temel gerekçe, kadastral mülkiyetin belirlenen düzenleme sınırı içerisinde tek elde toplanması ile mülkiyetin çözülmesi sürecinde yaşanan zaman kayıplarının en aza indirgenmesidir. Ayrıca, yöntemin parçacı yaklaşımların ortaya çıkardığı sorunları giderici nitelikte olmasının yanı sıra, üretilen çok sayıdaki kentsel arsanın arsa piyasasındaki arz-talep dengesinin kurulmasına ve arsa spekülasyonunun önlenmesine sağladığı katkı da göz ardı edilmemelidir.
Arazi ve arsa düzenlemesi yönteminin taşınmaz sahiplerine sağladığı olanaklar ise kadastro mülkiyetinin önemli bir değer artışı ile birlikte yapılaşmaya uygun kentsel arsalara dönüşmesi; planlarda öngörülen kamusal kullanım alanların oluşumuna (göreceli olarak) hakça katılım sağlanması ve kadastro taşınmazlarının tamamı ya da büyük bir bölümü kamusal kullanım alanlarına rastlasa da mülkiyet hakkının devamına olanak tanınmasıdır
ARAZİ VE ARSA DÜZENLEMELERİNİN KENTSEL MEKÂN OLUŞUMU AÇISINDAN İNCELENMESİ: KONYA KENTİ ÖRNEĞİ Kent planlarının uygulanması sürecinde sağladığı olanaklar kadar ortaya çıkardığı sorunlar açısından da birçok tartışmaya konu olan arazi ve arsa düzenlemelerinin, kentsel mekân oluşumu açısından ortaya çıkardığı sorunların somutlaştırılmasına yönelik yapılan saha araştırması çalışma açısından önem taşımaktadır. Bu çerçevede, önceki bölümlerde kavramsal açısından eleştirisi yapılan anlayışın üretilen kentsel çevreler üzerinde sorgulanmasına yönelik olarak (yöntemin yasal çerçevesinin belirlendiği 1985 yılından, günümüze kadar olan süreç içerisinde) Konya Kenti’nde yapılmış olan arazi ve arsa düzenlemeleri irdelenmiştir. Saha araştırmasının Konya Kenti’nde gerçekleştirilmiş olmasındaki “özel amaç”, 1966 yılında başlayan ve günümüze kadar olan süreçte yaşanan deneyimlerin, Konya Kentine “planlama geleneği olan kent” sıfatını kazandırmış olmasıdır.
Sürecin asıl ilginç (ve bu çalışma açısından merak uyandıran) boyutu ise plan yapmayı ve uygulamayı gelenek haline getirebilmiş bir kentte, planların uygulanması sürecinde kullanılan arazi ve arsa düzenlemeleri ile üretilen kentsel çevrelerin niteliğidir. Bu anlamda, alan araştırması ile elde edilen bulgular, bir yerleşmenin “planlı” olmasının, üretilen kentsel çevrelerin “nitelikli” olduğu anlamı taşımayabileceğini vurgulama adına önemli bulunmaktadır.
UYGULAMALARA YÖN VEREN DÜZENLEME YAKLAŞIMI Alan araştırması kapsamında seçilen uygulamalar açısından irdelenmesi gereken konu, farklı dönemlerde ve farklı ilçe belediyelerince üretilmiş arazi ve arsa düzenlemelerine yön veren anlayıştır. 1985 yılından 2005 yılına kadar olan zaman dilimi içerisinde Konya Kentinde yapılan uygulamalara, % 90’a yaklaşan oranda imar parseli üretme anlayışı yön vermiştir . Plan uygulamasının (cephe ve derinlik anlamında) imar mevzuatının öngördüğü en alt sınırlarda, yapılaşmaya uygun imar parsel üretilmesi şeklinde algılandığı bu süreç,mekân oluşturmanın ötesinde, kadastral parselden imar parseline dönüşen alanların paylaşımı üzerine temellenmektedir. Bu anlamda, sürecin
sorgulanmaya en fazla ihtiyaç duyulan yönü, kentsel çevrenin üretilmesine yön veren sürecin mimarlık ya da şehircilikten çok bir harita mühendisliği sorunsalına dönüşmüş olmasıdır. Bu süreçte, Konya Kenti’nde üretilmiş arazi ve arsa düzenlemesi uygulamalarını, temelde iki farklı anlayışın yönlendirdiği gözlenmektedir. Bu çalışma kapsamında eleştirisi de yapılan “parsel üretme” ve parsel üretme düşüncesinin terk edilip tasarım olanaklarının geliştirilmesine yönelik “yapı adaları düzeyinde tahsis” yaklaşımı oluşan kentsel mekânlar açısından uygulamaları birbirinden önemli ölçüde farklılaştırmaktadır.
Arazi toplulaştırması çiftçi ailesinin yaşam düzeyini yükseltecek teknik, ekonomik ve sosyal tedbirleri beraberinde getirecektir.
ARAZİ TOPLULAŞTIRILMASI HANGİ HUSUSLARI KAPSAMAKTADIR? Arazi toplulaştırma çalışmaları şu hususları kapsamaktadır: • 1. Fazla parçalanmış, dağılmış arazilerin modern işletmecilik esaslarına göre birleştirilmesi. • 2. Tarla içi yol şebekesinin, sulama tesislerinin ve yüzey tahliye sisteminin inşası. • 3. Gerekli arazi tesviyesi ve toprak ıslahının yapılması. • 4. Köylerin yerlerinin yeniden düzenlenmesi, çevre planlanması.
5. Kırsal alanın, doğal hayatın korunması ve yeşil alanların düzenlenmesi. • 6. Kırsal alandaki yerleşim yerleri ve toprakların, rüzgâr ve su erozyonu, sel taşkınları gibi doğal afetlerden korunması için gerekli önlemlerin alınması.
Arazi toplulaştırması, modern tarım işletmeciliği esaslarına ve kültür teknik hizmetlerinin getirilmesine elverişli olmalıdır.
7. Spor sahaları, parklar, yüzme havuzu, bayram-pazaryeri, çocuk bahçesi, okul, sağlık ocağı ve kooperatif binası gibi sosyal hizmet tesisleri için gerekli arazilerin, toplulaştırma planları içinde kamulaştırma yapılmadan temin edilmesi. • 8. İşletmelerin ıslahı, yeniden düzenlenmesi, verimli bir şekilde çalışmalarının temini için gerekli tedbirlerin alınması. • 9. Köy içi yollarının tanzimi içme suyu, kanalizasyon, elektrik, telefon gibi hizmetlerinin planlanması, iskân, arsa isteklerinin karşılanması
ARAZİ DÜZENLEMESİNİN ÖNEMİ VE FAYDALARI Artan nüfus ve beslenme ihtiyacı, daha fazla tarımsal ürün elde etme gereği doğurmuştur. Toprak kaynakları sınırlı olması nedeniyle, aynı alandan daha fazla ürün elde etme imkânlarını aramamız gerekmektedir. Birim alandan sağlanan verimin artırılması; birtakım yeni buluşlar, kullanılan tohum, gübre, ilaç, sulama vb. girdilerin miktarı ve kalitesinin artırılması ve tarımsal bünye ile yakından ilgilidir. Tarımsal bünyedeki yapısal bozukluklar, verimi azaltıcı tesirlerde bulunduğu gibi, verimi artırıcı tedbirlerin alınmasını da engellemektedir. Bu nedenle tarımsal bünyenin ıslah edilmesi hususu ön plana çıkmaktadır.
Tarımsal bünyenin ıslahı ile alınabilecek tedbirlerin başlıcaları: Mülkiyet ve tasarruf rejiminin ıslahı, arazi ıslahı, toprak muhafaza tedbirlerinin alınması, drenaj ve sulama çalışmaları gibi tedbirlerdir. Bu tedbirler demetinin tamamı geniş anlamda Arazi Toplulaştırması veya Arazi Düzenlemesi adını verdiğimiz hizmetler kapsamı dâhilinde bulunmaktadır.
1. Nüfus artışı, miras, alım-satım, kiracılık, ortakçılık gibi nedenlerle ortaya çıkan arazi parçalılığı ve dağınıklılığını ortadan kaldırarak işletmelerin uygun büyüklüğe getirmektedir. • 2. Çok parçalı oluşun ortaya çıkardığı tarla sınırı, yol ve su arklarından doğan arazi kayıplarını azaltmaktadır. • 3. Küçük parsellerde, ekim esnasında tarla sınırına fazla yaklaşılmama nedeniyle doğacak ürün kayıplarını azaltmaktadır. • 4. Toplulaştırmadan sonra, parseller daha büyük ve şekilleri daha düzgün olduğundan, makineli tarım daha kolay yapılmakta ve giderlerde önemli oranda azalmalar olmaktadır.
5. Küçük parseller bir araya getirileceği için, işletme merkezi ile parseller arasındaki uzaklık kısalmakta ve buna bağlı olarak ulaşım giderleri azaldığından; zaman, işçilik ve yakıttan tasarruf sağlanmaktadır. • 6. Parsel sayısı azaldığı, şekilleri düzeldiği ve büyüklükleri arttığı için; tohum, gübre, ilaç gibi tarımsal girdiler, daha uygun bir düzeyde kullanılmaktadır
7. Sulama projelerinin uygulanmasında; eski, dağınık ve şekilsiz parsellerin sınırlarına bağlı kalma zorunluluğu olmayacağından, yatırım giderlerinden tasarruf sağlanmaktadır. • 8. Her parselin yola ve kanala sınırı olacağından sulama ve ulaşım randımanı artmaktadır. • 9. Parsellerde müştereklikten doğan huzursuzluklar giderilmektedir. • 10. Köy sınırları sabit noktalara dayandırılarak, köyler arasındaki sınır ihtilafları ortadan kalkmaktadır. • 11. Varsa, dağınık ve müşterek haldeki hazine arazisi birleştirilerek dağıtıma hazır hale getirilmektedir.
12. Kırsal alana yönelik olarak: Çevre koruma, erozyonu önleme, ağaçlandırma, köy yenilemesi, her türlü yolların planlaması, köy imar planlarının yapılması, arazi kullanım planlarının hazırlanması gibi tüm hizmetler; toplulaştırma projeleri ile birlikte planlanıp uygulanabilmektedir. • 13. Proje alanlarındaki sulama projeleri gibi kamu yatırımları için gerekli araziler, proje alanına giren parsellerden uygun şekilde kesinti yapılmak suretiyle kamulaştırma yapılmaksızın karşılanabilmektedir.
Arazi toplulaştırılması, sulama oranı ve randımanını yükseltir.
Arazi toplulaştırması makineli tarımın daha etkili tatbikine imkân sağlamaktadır.
ARAZİ DÜZENLEMEDEKİ BİLGİ ALTYAPISI NASIL OLMALIDIR? • Batı Avrupa ülkelerinde arazi toplulaştırılmasına daima özel kanunlarla başlanılmış ve uygulamalarda kazanılan tecrübelerle bu kanunlar kısa aralıklarla geliştirilmiştir. Her ülkenin kendi özellikleri ve imkânlarına göre benimsediği özel kanun hükümleriyle yürüttüğü arazi toplulaştırma uygulama programı ve usulleri mevcuttur. Bunların ülkemizdeki şartlarla mukayeseleri yapılmak suretiyle, kendi bünyemize en uygun esas ve usullere ulaşmak, başka bir deyişle diğer ülkelerde denenmiş olan toplulaştırma kanunu ve usullerinden kazanılan tecrübeleri bünyemize uydurmak gerekir.
Ülkemizde arazi toplulaştırılmasının, kuruluş kanunları içerisinde yer verilen bir kaç madde ile çağdaş düzeyde uygulanması mümkün görülmektedir. Bu sebeple toplulaştırmanın temel görüş ve prensiplerini detaylı şekilde aksettirici esaslı hükümleri ihtiva eden bir Arazi Toplulaştırma Kanunu'na ve bunun uygulama detay ve metotlarını belirleyen yönetmeliklere ihtiyaç duyulmaktadır.
Avrupa Birliği ülkelerinde arazi bölünmüşlüğü tarımsal araziler niteliklerine göre sınıflandırılarak yapılmaktadır. Diğer yandan arazi toplulaştırılması ile küçük arazileri birbirinden ayıran, kullanılmayan arazi şeritleri azaltılarak bunların da tarımda kullanılması sağlanmış oluyor. Türkiye’de ise miras hukuku gereği araziler sürekli olarak parçalanmaktadır. Herkes kendisine düşen arazide isteğine göre ekim yapmakta bu ise hem tarımdaki verimliliği düşürmekte hem de tarım yapabilme maliyetlerini artırmaktadır.
Parçalanma, tarım işletmelerini oluşturan arazilerin parseller halinde değişik yerlere dağılmış olduğunu ifade eder. Bu durum, dünyanın her yerinde arazi kullanımının ve tarımın başladığı andan itibaren ortaya çıkmaya başlayan bir olgudur. • Bizim de AB ülkelerinde olduğu gibi arazilerimizi tarımsal niteliklerine göre sınıflandırarak yapmamız gerekmektedir.
Avrupa ülkelerinde toplu kırsal kalkınma projeleri içinde toplulaştırma ile ulaşım durumu yeniden düzenlenmiş, mesafeler kısalmış, zaman ve işgücü kaybı büyük ölçüde önlenmiş ayrıca gelecekte yapılacak düzenlemeler için arazi tahsisleri yapılmıştır. Böylece toplu kırsal kalkınma projeleri içerisinde arazi düzenlemesi, toplulaştırma ile tüm kırsal alanlar arasındaki yaşam standartları farkı en aza indirilmiştir.Ülkemizin de bu yaklaşımdan yola çıkarak arazi düzenlemesinde daha iyi yerlere geleceği şüphesizdir.
Türkiye’de toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi ve bu kaynakların ekonomik şekilde tekniğine uygun olarak kullanılmasını, Türk çiftçisinin kalkınmasında en önemli etkenlerden birisi olarak görülmektedir. Çağdaş tarımın uygulanmasında sulama projeleri ile birlikte drenaj kanalları, tesviye ve tarla içi yolların yapımı gibi hizmetlerin tarım reformu ve arazi toplulaştırması ile birlikte değerlendirilmesi, çevre ve doğanın korunması, köylerin yenilenmesi, kamu yatırımlarında fiziki tesisler için arsa temini, kırsal kalkınma hedefine ulaşmadaki yegane yoldur.
Ülkemizde arazi toplulaştırılmasının, kuruluş kanunları içerisinde yer verilen bir kaç madde ile çağdaş düzeyde uygulanması mümkün görülmektedir. Bu sebeple toplulaştırmanın temel görüş ve prensiplerini detaylı şekilde aksettirici esaslı hükümleri ihtiva eden bir Arazi Toplulaştırma Kanunu'na ve bunun uygulama detay ve metotlarını belirleyen yönetmeliklere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu bilgilerden yola çıkarak arazi düzenlemesinde olması gereken özelliklerin neler olduğu konusunda AB ülkelerini örnek almalıyız. Çünkü ülkemiz arazi düzenleme konusunda daha çok başlardadır. Halkımızı bilinçlendirerek sürdürülebilir bir arazi düzenlemesi yapabiliriz.
TÜRKİYENİN ARAZİ TOPLULAŞTIRMA UYGULAMALARININ DURUMU • Ülkemizde, Mülga Toprak-Su teşkilatı ile Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü teşkilatı tarafından 1961–2003 yılları arasında toplam 445.000 hektarlık bir alanda toplulaştırma çalışması tamamlanmıştır. • Ülkemizde ekonomik olarak sulanabileceği söylenen 8,5 milyon hektarlık tarım arazisinin bugün için fiilen sulanan miktarı 4,7 milyon hektardır (% 55,3). • Ülkemizde, 1961 yılından itibaren başlayan, arazi toplulaştırma çalışmaları ile bu güne kadar 308.000 hektarı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce, 137.000 hektarı da Tarım Reformu Genel Müdürlüğü olmak üzere toplam 445.000 hektar alanda arazi toplulaştırması çalışmaları tamamlanmıştır.
Bu durum da; hali hazırda sulanan alanın sadece % 9 ‘unda ancak arazi toplulaştırması çalışmaları gerçekleştirilebildiğimizi göstermektedir. Yani; yapılacak daha çok işimiz var. • Başarılı uygulamalar sonucunda, son yıllarda bazı projelerde toplulaştırma oranları: % 75 ‘lere kadar yükseltmiştir. Hatta bazı bölgelerde çiftçilerin bütün parsellerini tek parselde toplama fikri gittikçe yaygınlaşmaktadır.
Belirtilen toplulaştırma tüzüğüne göre uygulanmalar 1973 yılına kadar devam etmiş, 1973 tarihinde, 1757 sayılı toprak ve Tarım reformu bölgesinin dışındaki alanlarda, toplulaştırma çalışmaları bu kanuna göre, 1978 yılına kadar Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmüştür. • 1978 de 1757 sayılı Toprak Tarım reformu kanunu iptal edilince, yeniden eski mevzuata dönülmüştür. Aynı yıl 7/18231 sayılı arazi toplulaştırma tüzüğü yürürlüğe girmiştir. Halen mülga olan kanuna dayalı bu tüzüğe göre çalışmalar devam etmektedir