E N D
Jean-FrançoisMillet(1814 Gréville- 1875 Barbizon), Fransız ressam.Fransız gerçekçiliğinin önemli temsilcilerinden, Barbizon Okulu’nun önde gelen ressamlarından biri olan Millet, yoksul bir Cotentin’li köylünün oğluydu.Cherbourg’da portre ressamı Mouchel’in ve L.Langois’in yanında çalıştı.1837′de bir burs kazanarak Paris Güzel Sanatlar Okulu’nda Paul Delaroche’un yanında eğitim gördü.Jean François Millet,1837-1848 yılları arasında Paris’te kaldı.Yeniklasikçiliğin izlerini taşıyan ilk resimlerini Paris 1840 Salonu’nunda sergiledi(Maviler İçinde Paulineono ,1842).
Sonra kısa süre için Cherbourg’a gitti ve tekrar Paris’e döndü.PaulineOno ile evlendi. Karısı öldü. Evinin temizlik işlerine bakan CatherineLemaire’yle ilişki kurdu. l853’de onunla evlendi ve 1861 yılına dek dokuz çocuğu oldu.Paris’e yerleşen Millet,orada Troyon,Diaz de La Pena,Daiumier,Barye,Rousseau ve Jacque’la tanıştı.Ekin Biçenlerin İstirahati,Tohum Serpen Adam gibi eserlerinde doğacı konulara yöneldi. 1850 yılında Millet , Paris’ten ayrılıp Barbizon’a yerleşir ve manzaralar ,köylüler, köylü yaşantısıyla ilgili resimler yapmayı sürdürür tablolar birbirini izler: “Saman Taşıyıcısı” “Oturmuş Çoban Kızı”, “Tohum Serpen Adam” (1850), “Başak Toplayan Kadınlar”(l857), ”İneğini Otlatan Köylü Kadın” (1859), “ Istakoz Avcıları (1857) ve Millet’nin adını ölümsüzleştirecek olan ‘L’Angelus” ya da “Sabah Duası” (1859). Bunları bir birbirinden ünlü diğer tabloları izler.
Millet'in, bu eserinde, dua eden bir kadın ve bir erkek var. Patates çıkarmayı durdurmuşlar, etraflarındaki herşey durgun. Millet 1865’te şöyle diyordu: “Ben bu tabloyu, bir zamanlar büyükannemin yanında tarlalarda çalışarak, ölülerimizin ruhuna kutsal duamızı söylemek için bize işimizi bıraktıran çan sesini, düşünerek yaptım.” Millet, dini duyguları yüceltmekten ziyade, bir çocukluk anısını resmetmiş kısa bir mola ve soluklanma anına odaklanarak, o basit köylü yaşamının, değişmez ritmlerini yakalamak istemiştir. "TheAngelus"da büyük ve yalnız bir boşluk içinde, iki köylü, tablonun küçük boyutlarına rağmen anıtsal bir nitelik kazanır. Işık onların hareketlerini ve duruşlarını vurgularken, yüzleri gölgede kalmıştır. Resim, meditasyon gibi derin bir duyguyu ifade eder.
YASİN ÇELİK 10/C 492