350 likes | 715 Views
Cumhuriyetten Gunumuze Turkiye'de Nufus.
E N D
Cumhuriyetten Gunumuze Turkiye'de Nufus
Türkiye nüfusu 1927-2011 arasında 5,5 kat artmıştır. Türkiye'de yaşlı nüfusun (65+ yaş) toplam nüfus içindeki payı 20.asrın son on yılına kadar yüzde 5'in altında kalarak ciddi bir değişiklik göstermemiştir. Doğurganlıktaki düşüşle birlikte yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payı giderek artmaktadır. Hızlı iç göç nedeniyle özellikle kırsal kesimin yaşlılık oranları daha hızlı artmaktadır. 2011 yılında yüzde 7,3 olan Türkiye'de 65 yaş ve üzeri nüfusun oranının 2050 yılında yüzde 17,6'ya ulaşacağı tahmin edilmektedir 1927-1997 arasındaki ülke nüfussunun özellikleri şu başlıklarla belirtilebilir.- Nüfus hızlı bir şekilde artmaktadır.- Erkek nüfus kadın nüfustan fazladır.- Nüfus eğitim düzeyi giderek yükselmektedir.- Ortalama insan ömrü giderek uzamaktadır.- Kentsel nüfus hızla artmaktadır.- İç ve dış göçler yoğun olarak yaşanmıştır.1927’den 1997’ye kadar Türkiye nüfusu 49,2 milyon artmış bulunmaktadır. Yani nüfusumuz 70 yıllık bir dönemde beş katına ulaşmıştır.
TÜRKİYE’DE NÜFUS ARTIŞININ NEDENLERİTürkiye’de nüfus artışının başlıca nedenleri şu başlıklar altında toplana bilir:- Doğurganlık oranın yüksekliği- Çocuk ölümlerinin azalması- Beslenme ve sağlık koşullarının iyileşmesi ve ortalama insan ömrünün uzaması.- Göç alma Cumhuriyet döneminde Türkiye’ye yönelik göçlerGöç veren ülke 1923-1989Bulgaristan: 961 000Eski Yugoslavya: 562 000Yunanistan: 424 600Romanya: 210 100Kıbrıs: 30 200S.S.C.B: 2 800Afganistan: 4 400Diğer ülkeler: 50 000Toplam: 2 255 800
TÜRKİYE’DE NÜFUS ARTIŞITürkiye’nin nüfusu, 1. Dünya Savaşı sırasında 16 milyon dolayındaydı. İstiklâl Savaşı sırasında cephede verilen şehitler, salgın hastalıklar ve savaş ortamının çeşitli olumsuz koşulları, nüfusumuzun daha da azalmasına neden olmuştur. Onun için 1927 yılında yapılmış olan genel nüfus sayımında ülke nüfusu, 13,6 milyona düşmüştür. Türkiye’yi önce çağdaş uygarlık seviyesine, hatta üstüne çıkarmak amacıyla, siyasî, ekonomik, sosyal, kültürel pek çok alanda inkılâplara girişilmiştir. Bu nedenle, sosyal alanda yapılan inkılâp hareketleri sonrasında, sağlık alanında da pek çok düzenlemeler ve atılımlar gerçekleştirilmiştir. Bu gelişmeler sonrasında, Türkiye genelinde kolera, sıtma, tifo, dizanteri gibi çocuk ölümlerini artıran hastalıkların tedavisi gerçekleştirilmiştir Bu durum, Cumhuriyetin ilk yıllarında yavaş da olsa nüfus artışının artmasına etki etmiştir. Ayrıca, eğitim ve öğretim işlerinin geliştirilmesi, halkın bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi ve bebek ölümlerinin azaltılması gibi nedenler de nüfus artışında etkili olmuştur.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kırsal nüfus, toplam nüfusumuzun büyük kısmını oluşturuyordu. 1927'de ülkemiz nüfusunun % 83,8'i kır, %16,2'si şehir yerleşmelerinde yaşıyordu. Kırsal nüfusun bu miktarının fazlalığı etkisini giderek kaybetmesine rağmen 1970'li yılların sonlarına kadar devam etmiştir. İlk olarak 1980 yılında ülkemizde yapılan nüfus sayımında şehir nüfusu, kırsal nüfusundan daha yüksek sayıya ulaşmıştır.
1927 yılında 6 yaş ve üstü nüfus dikkate alındığında genel nüfusumuzun sadece %11’i okur-yazardır. Günümüzde 'Nisan 2013 eğitim göstergeleri' istatistik çalışmasının sonuçlarına göre, 6 yaş ve üzeri okur yazar nüfus oranı Türkiye ortalaması %95.78’e ulaşmıştır.
1927 nüfus sayımında Türkiye’nin nüfusu 13.648.270 kişi olarak tespit edilmişti. Geçen süre içinde ülke nüfusu 2.540.497 kişi yani yıllık yüzde 23 oranında artarak 16.188.767 kişi olmuştu. Bir kilometreye düşen insan sayısı 21.2 kişiye çıkmıştı. Türkiye Cumhuriyeti sahip olduğu insan potansiyelinin sayısını, özelliklerini ve yeteneklerini öğrenmek için 1927’den itibaren düzenli aralıklarla nüfus sayımı yapmaya başlamıştır. 1935 yılında yapılan sayım öncesinde çeşitli propagandalar yapılmıştır ayrıca sayımda vatandaşlara sorulan sorular da nüfusun ekonomik potansiyelini belirme amacı taşımaktadır. 1927-1935 yıllarında nüfus artışının % 28,9'luk kısmını başka ülkelerde yaşayan Türklerin siyasal baskılar nedeniyle yurdumuza göç etmesi oluşturur. 30 Haziran 1939'da Hatay'ın ana vatana katılması 1935-1940 yıllarında %12,5'lik bir artışa neden olmuştur.
II. Dünya Savaşı (1939-45) sırasında nüfus artış hızları hem doğumların azalması, hem de ölümlerin artması yüzünden düştü. Fakat, 1945'ten sonra erkek nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir. Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık gösterir.1945'ten sonra nüfus artışı hızlanarak 1955-60 arasında en yüksek düzeye çıktı; 1965'ten sonra Türkiye'nin nüfus artış hızında düzenli bir düşme olduğu söylenebilir. 1945-1950 yıllarında seferberlik hâlinin kalkması, ekonomik şartların düzelmeye başlaması, evlenmelerin artması, doğum oranlarının yükselmesi, bu ve bundan sonraki dönemdeki artışları da etkilemiştir.
1960’larda D.P.T. ‘in kurulması ile D.P.T. ve Sağlık Bakanlığı tarafından 1960 öncesi nüfus artışını teşvik eden nüfus politikasının değiştirilmesi üzerinde tartışmalar başlatılmıştır.1. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yeni bir nüfus politikasından söz edilmektedir. Hızlı nüfus artışının ekonomik gelişmeyi engellediği görüşünden hareketle, nüfus planlamasına dayalı bir nüfus politikasının gereği sunulmuştur. Bu politika, yasaların değiştirilmesini, sağlık personelinin nüfus planlaması konusunda, isteyenlere gebeliği önleyici yöntemler konusunda bilgi verilmesini ,doğum kontrol aracı ücretsiz dağıtımını içermektedir. Bu nedenle 1965’e kadar nüfus artışını teşvik edici politikalar izlenmiş, 1965’ten itibaren nüfus planlamasına önem verilmiştir. Ayrıca 1960-1965 yıllarında 200 bin kadar işçinin yurt dışına çalışmak için gitmesi nüfus artışında bir yavaşlamaya neden olmuştur.
Cumhuriyetin ilk yıllarından 1963 yılına kadar nüfusu artırıcı yönde politikalar uygulanmıştır.bu dönemdeki anlayışa göre fazla nüfus siyasi askeri ve ekonomik bir güç sayılıyordu. Erkek nüfusun savaşlarda azalmış olması, yetişmiş insan gücüne ihtiyaç duyulması, ölüm oranlarının yüksek olması bu politikanın gerekçeleriydi. • Bu dönemde: • Fazla çocuk sahibi olanlar yol vergisinden muaf tutuldu. • Beş çocuktan fazla çocuğu olan annelere para yada madalya verildi. • Evlenme yaşı erkeklerde 17, kadınlarda 15’e indirildi. • 1963’ten sonra nüfus artışını azaltıcı politikalar izlenmiştir.
1965 yılında Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Doğum ve ölümler konusunda eğitici ve önleyici tedbirlerin arttırılması kararı benimsenmiştir. Tablo 1’e bakıldığında tüm bu önleyici ve eğitici çalışmalara rağmen, ülkemizde nüfus artış hızı 1985-1990 döneminde düşüşe geçmiş, daha önceleri yapılan çalışmalar olumlu sonuçlar vermeye başlamış, aile sağlığı konusunda tedbirleri arttırılması ve güçlendirilmesi görüşü devam etmiştir. Sosyo-ekonomik alanda bir önceki döneme göre nüfusun demografik yapısında az da olsa gelişme görülse de temel ilkenin nüfus kalitesinin yükseltilmesi olduğu belirtilmiştir yıllık nüfus artış hızı bir önceki döneme göre ‰ 3,17 düşüş göstererek ‰ 21,71 olmuş ve artık bu dönemden sonra düşüş devam etmiştir.1982 yılında değiştirilen Anayasa’da, Medeni Kanunda önceleri erkeklerin 17, kızların 15 olan evlenme yaşlarında değişikliğe gidilerek 18’e yükseltilmiştir.
Türkiye nüfusunun 2023 yılında 84 247 088 kişi olması beklenmektedirTürkiye nüfusu 2023 yılında 84 247 088 kişi olacaktır. Nüfus 2050 yılına kadar yavaş bir artış göstererek en yüksek değerini 93 475 575 kişi ile bu yılda alacaktır. 2050 yılından itibaren düşmeye başlayan nüfusun 2075 yılında 89 172 088 kişi olması beklenmektedir. 2023 yılında Türkiye nüfusunun yarısı 34 yaşın üzerinde olacaktırTürkiye nüfusunun ortanca yaşı 2012’de 30,1 iken 2023’te ise 34’e çıkacaktır. 2012 yılında erkeklerde 29,5 olan ortanca yaş, 2023 yılında 33,3’e ulaşacaktır. Kadınlarda ise 2012 yılında 30,6 olan ortanca yaş, 2023’te 34,6 olacaktır.Türkiye nüfusunun ortanca yaşı 2050’de 42,9 ve 2075’te 47,4 olacaktır. Erkeklerde 2050’de 41,8 olacak olan ortanca yaş 2075’te 46’ya ulaşacaktır. Kadınlarda 2050’de 44’e ve 2075’te 48,7’ye ulaşacaktır.
TÜRKİYE’DE NÜFUSUN DAĞILIŞI Türkiye’de nüfusun dağılışı ana hatlarıyla ele alındığında, bunun öncelikle yüzey şekilleri ve iklim özellikleriyle yakından ilişkili olduğu dikkat çeker. Nüfus yönünden yoğun olan alanların genellikle ovalar ve düz alanlar ile bol yağış alan kesimler olduğu görülür. Türkiye’de nüfus yoğunluğu ve dağılışı düzensiz olup, bölgelerimiz arasında büyük farklılıklar görülür. Kıyı bölgelerimiz nüfusun daha yoğun olduğu yerler iken, yüksek ve engebeli alanlar ile yağışın az olduğu kesimler, yoğunluğun az olduğu yerlerdir.
EN YOĞUN NÜFUSLANMIŞ YÖRELER(km kareye 100 kişi üzerinden) Marmara Bölgesi’nde Çatalca-Kocaeli bölümü ve Bursa Karadeniz kıyı şeridi (Sinop-Kastamonu hariç) Ege kıyılar (menteşe yöresi hariç) Ankara, Kırıkkale dolayları Çukurova, Hatay ve Gaziantep yöreleri EN TENHA YÖRELER Doğu Anadolu Bölgesi Teke Yarımadası, Taşeli Platosu Menteşe yöresi Karadeniz Bölgesi’nin dağlık iç kesimleri Tuz gölü çevresi, Konya Ovası
Türkiye'nin Nüfus Yapısı
YAŞ GRUPLARINA GÖRE DAĞILIŞI Nüfusun yaş yapısı; nüfusun genel yapısı ve doğurganlık oranı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar Yukarıdaki piramide göre 0-24 yaş grubunu gösteren kesimin daha geniş olduğu görülmektedir. Bu durum ülkemizin genç nüfuslu olduğunu göstermektedir. Nüfusumuzun en önemli özeliği genç ve dinamik yapı göstermesidir. Türkiye nüfusunun yarısı 28.8 yaşından (TÜİK 2009) küçüktür. 0-4 yaş grubundaki daralma ülkemizde son yıllarda doğum oranlarının azaldığını göstermektedir. 65 yaş ve üzeri gruptaki artış yaşlı nüfusun artmaya başladığını ve ortalama yaşam süresinin uzadığını göstermektedir. Sonuç olarak, ülkemizin yaş piramidi doğum oranları hızla azalan ve gelişmekte olan ülkelerin yaş piramidine benzemektedir. Bir ülke nüfusunun yaş gruplarına göre dağılımı bize aynı zamanda o ülkenin gelişmişlik düzeyi hakkında da bilgi verir. Gelişmiş ülkelerde nüfusun %30'dan azını çocuklar, %15 kadarını da yaşlılar oluşturur. Az gelişmiş ülkelerde çocukların payı %40-55 arasında değişirken yaşlı nüfusun payı %4-8 arasındadır. Bu ölçüt esas alındığında Türkiye az gelişmiş ülkelerle gelişmiş ülkeler arasında ve gelişmekte olan ülkeler sınıfındadır.
NÜFUSUN CİNSİYETE GÖRE DURUMU Bir ülkenin nüfusunun cins bileşimi demografik nedenlerden çok toplumsal bazı olaylarla ilgilidir. Bunlardan en önemlisi savaşlar ve göçlerdir. Gerçekten tarihin en eski dönemlerinden beri savaşlara istisnalar dışında hep erkek nüfus katılır ve yine bu nüfus kütlesi yitirilir. Türkiye’de kadın erkek nüfusu yıllara göre değişiklik göstermiştir 1940'lara kadar önce kadın nüfus fazla olduğu halde, daha sonraki yıllarda erkek nüfus toplam kadın nüfusumuza üstünlük sağlamıştır. Şüphesiz bu durumun ortaya çıkmasında I. Dünya savaşında ve Milli Mücadele yıllarında kaybettiğimiz erkek nüfus miktarının fazlalığı en önemli etkendir. Bu sebeple ilk nüfus sayımı yıllarında kadın nüfusu erkek nüfusundan fazladır. Bir şehirde kadın ve erkek nüfus arasındaki farkı; sanayi şehrin göç alıp vermesi,askeri birlik bulunup bulunmaması gibi faktörler etkiler. Marmara ve Ege bölgeleri göç aldığından bu bölgelerdeki illerin çoğunda erkek nüfus fazladır.buna karşılık göç veren Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki illerde ise genellikle kadın nüfusu fazladır.
ÇALIŞAN NÜFUSUN SEKTÖREL DAĞILIMI 15-64 yaş grubu nüfus çalışma çağındaki nüfus olarak kabul edilir. Bu nüfus dilimi içinde bir işle uğraşan nüfusa aktif (çalışan ) nüfus denir. Bu konuda belirleyici olan faaliyet kolları tarım (birincil), sanayi (ikincil) ve hizmet (üçüncül) sektörüdür. Gelişmiş ülkelerde tarım alanında çalışan nüfus oranı azdır.Türkiye’de çalışan nüfusun en fazla olduğu ekonomik faaliyet kolu tarımdır. Gelişmiş ülkelerde tarım alanında çalışan nüfus oranı azdır. ABD, Japonya, İngiltere gibi ekonomik yönden ilerlemiş ülkeler çalışan nüfusun büyük bir bölümü sanayi ve hizmet sektöründe toplanmıştır.Cumhuriyetin ilk yıllarında tarımda çalışan nüfusun oranı (1927 yılında %89,6) çok fazla iken günümüze doğru tarım dışı sektörlerin gelişmesiyle bu oran azalmıştır. 2007 verilerine göre Türkiye’de çalışan nüfusun %27,1 ‘i tarım, %19,4 ‘ü sanayi ve %53,5 ‘i hizmet sektöründedir.
KIRSAL VE KENTSEL NÜFUS Bir ülkenin kırsal alanlarında ve kentlerinde bulunan nüfus miktarları, o ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını yansıtan önemli göstergelerden biridir. Gelişmiş ülkelerde kırsal nüfus oranı toplam nüfusun % 10'unu geçmemektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında kırsal nüfus, toplam nüfusumuzun büyük kısmını oluşturuyordu. 1927'de ülkemiz nüfusunun %75,8'i kır, %24,2'si şehir yerleşmelerinde yaşıyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze doğru kırsal nüfus oranı sürekli olarak azalmıştır. Bunun en önemli sebebi, köyden kente olan göçlerdir. İlk olarak 1980 yılında ülkemizde yapılan nüfus sayımında şehir nüfusu, kırsal nüfustan daha yüksek sayıya ulaşmıştır. Göç alan bölgelerimizde kentsel nüfus oranı fazladır. Kentsel nüfus oranı en fazla olan bölgemiz Marmara Bölgesi iken en az olan bölgemiz Karadeniz Bölgesi’dir.
NÜFUSUN EĞİTİM DURUMU Bir ülkeyi diğer ülkelerle karşılaştırırken ekonomik göstergelerin yanında sosyal göstergeler de kullanılmaktadır. Eğitim sektörü, sosyal göstergeler içinde, ekonominin ihtiyaç duyduğu kaliteli nüfusu yetiştiren temel kaynaktır. Nitekim Japonya ve İsrail örneğinde olduğu gibi eğitim düzeyi yüksek, kaliteli bir nüfus, en olumsuz şartlarda bile kalkınmayı gerçekleştirebilmektedir. Türkiye de eğitim konusunda gerçekten önemli hamleler yapmış bir ülkedir. Ancak varılan nokta, olması gerekenden geridir. Nitekim 1927 yılında 6 yaş ve üstü nüfus dikkate alındığında genel nüfusumuzun sadece %11’i okur yazarken, bu oran 2000 yılında %88’e çıkmıştır. Ancak okuryazar olmayan nüfusun %71 'i maalesef kadın nüfus oluşturmaktadır.
Ayrıca Türkiye'de 1990 yılında okuma-yazma bilenlerin %77.1 'inin herhangi bir okuldan mezun olmayanlar ile ilkokul mezunu olanlardan meydana gelmiştir. Okur-yazar olan nüfus içinde orta ve dengi okullardan mezun olanların oranı %9.4, lise ve dengi okul mezunlarının oranı %9.6, yüksekokul ve fakülte mezunu olanların oranı ise sadece 3.9'dur.
DOGUM VE ÖLÜMLER Ülke nüfusunda doğum ve ölüm oranları arasındaki fark o ülkenin doğal nüfus artış hızını verir ve göçlerden arındırılmış bulunduğundan daha anlamlıdır. Türkiye'de gerek doğum ve gerekse ölüm oranları 1950'li yıllardan itibaren giderek düşmektedir Nitekim 1950-55 yılları arasını kapsayan beş yıllık dönem için doğum oranı %46, ölüm oranı ise %25 iken, 1985-90 devresinde bu değerler doğum oranında %28'e, ölüm oranında %6'ya kadar düşmüştür. Ölüm oranlarının düşmesi sosyal ve ekonomik yaşantıdaki iyileşmelerin açık bir göstergesidir. Doğum oranlarının düşüşü ise daha ziyade sanayileşme ve şehirleşme olguları ile ilgilidir. Çünkü sanayileşme ve şehirleşme (bir anlamda gelişme) sürecindeki ülkelerde ailelerin yapmayı düşündüğü ve ihtiyaç duyduğu çocuk sayısı yıldan yıla azalmaktadır.
Nicelik ve nitelik bakımından nüfus değişmelerini etkileyecek bilinçli önlem ve uygulamaların bütününe nüfus politikası adı verilir. • Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze kadar olan süre içinde aşağıdakilerden hangisine yönelik nüfus politikası uygulanmamıştır. • Ana çocuk sağlığı çalışmalarının hayata geçirilmesine • Nüfusun artırılmasına • Nüfusun niteliğinin iyileştirilmesine • Nüfus artış hızının azaltılmasına • Nüfusun kentlerde toplanmasına • 2011-LYS • CEVAP: E
Bir ülkede, beş yıl aralarla yapılan iki nüfus sayımı arasında doğal nüfus artış hızı ortalama%o -1 olmasına karşın nüfus 43 milyondan 45 milyona çıkmıştır. • Buna göre bu ülkede, iki sayım dönemi arasında nüfusun artmış olması, • l. Komşu bir bölgenin ülkeye bağlanması • ll. Yaşam seviyesinin yükselmesi ve insan ömrünün uzaması • III. Çalışmak üzere dışarıdan yetişkin nüfusun gelmesi. • IV. Doğum oranlarının ölüm oranlarına göre artması • durumlarından hangisiyle açıklanabilir? • I ve II B) I ve III C) II ve III • D) II ve IV E)III ve IV • CEVAP: B
Aşağıda, haritada numaralarla gösterilmiş beş yöre ve bu yörelerden dördüne ait nüfus özellikleri verilmiştir. • • Dağların kıyının hemen gerisinden yükselmesi, nüfusun dar kıyı şeridinde toplanmasına neden olmuştur. • • Deniz turizmine bağlı olarak nüfusu mevsimden mevsime değişiklik gösterir. • • Endüstri bölgesi olması nedeniyle nüfus yoğunluğu fazladır. • • İklim koşulları elverişli olmasına karşın dağlık ve engebeli olması nedeniyle nüfus yoğunluğu azdır. • Buna göre yukarıda, kaç numarayla gösterilen yörenin nüfus özelliği yoktur? • I B) II C) III D) IV E) V • CEVAP: E II I I V III IV
Hazırlayan Merve UZ 1067 - 12/B