380 likes | 633 Views
Cumhuriyetten Günümüze Türkiye’nin Enerji Politikiları. Emrullah Çalımlı Burak Songur Can Tezcan Yaşar Oğuzhan Mıdık Mehmet Tuğser Demir Ozan Ayas. Cumhuriyetten Günümüze Türkiye’nin Enerji Politikaları. 1923-1960 Arası - Emrullah 1960-1980 Arası - Oğuzhan ve Tuğser
E N D
Cumhuriyetten Günümüze Türkiye’nin Enerji Politikiları Emrullah Çalımlı Burak Songur Can Tezcan Yaşar Oğuzhan Mıdık Mehmet Tuğser Demir Ozan Ayas
Cumhuriyetten Günümüze Türkiye’nin Enerji Politikaları • 1923-1960 Arası - Emrullah • 1960-1980 Arası - Oğuzhan ve Tuğser • 1980-2000 Arası - Burak ve Can • 2000-2014 Arası - Ozan
1960-1980 Arası • Bu dönemdeki Türkiye’nin enerji politikasını anlamamız için Beş Yıllık Kalkınma Planları(BYKP)nı incelemek gerekir. • Devlet Planlama Teşkılatı Kuruluşu (30 Eylül 1962, 91 Sayılı Kanun ile) • DPT, 2011 yılında yetki alanı genişletilerek Kalkınma Bakanlığı’na dönüştürülmüştür.
DPT’nin Yürülüğü Koyduğu Kalkınma Planları • 1. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) • 2. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1967-1972) • 3. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1972-1977)
Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) Amaçlar: • Yerli enerji kaynaklarını etkin şekilde kullanmak, • Üretim maliyetini minimuma indirmek, • Enerji fiyatlarının uygun şekilde belirlenmesi • Enerji tasarrufunu teşvik etmek
1.BYKP Döneminde Enerji Sektörünün Durumu Bu dönemin başında Türkiye nüfusunun %69’u elektrikten yararlanamamaktaydı. Kamu sektörünün enerji sektörüne yaptığı yatırımların oranı 1963’te %8,9 iken 1968’de %13,8’e çıkmıştır. Özel sektör yatırımlarının oranı ise sabit kalmıştır.
2.BYKP Döneminde Enerji Sektörünün Durumu • Bu plan dahilinde ülkenin enerji ihtiyacının, darboğazlar yaratılmayacak şekilde karşılanacağı ilkesinden hareket ederek ticari yakıt tüketiminin arttırılması hedeflenmiştir. • Ayrıca bu plan dönemi içerisinde enerji talebini karşılamak için petrol ürünlerinin daha fazla kullanılabileceği tahmin edilmiştir. Yine bu dönemde kamu ekonomisi içerisinde önemli bir yer tutan KİT’lerin sermayesinin iştirakı ile oluşturulacak karma teşebbüslerde, sermaye ve idare üstünlüğünün sınırlı sayıda özel teşebbüse devredilmesi de öngörülmüştür. Kamu sektörünün enerji sektörüne yaptığı yatırımların oranı 1968’de %13,8’dir. Bu dönem sonunda yani 1973’te bu oran %13,1’e gerilemiştir. Özel sektör oranları ise bu tarihlerde %0,6’dan %0,5’e düşmüştür.
3.BYKP Döneminde Enerji Sektörünün Durumu • Ülkede kullanılan birincil enerji kaynaklarına ilaveten dünyanın çeşitli ülkelerinde yaygın olarak kullanılan, diğer birincil enerji türleri içinde yer alan doğalgaz, nükleer ve jeotermal enerji kaynaklarının bu dönemde kullanıma başlanması hedeflenmiştir. • Kamu yatırımlarının sektörel dağılımında enerji sektörünün bu dönemdeki oranı 1973’te %13,1 iken 1979’da bu oran %22,2’ye ulaşmıştır. Özel kesim yatırımlarının sektörel dağılımında ise enerji sektörünün oranı bu tarihlerde sabit kalmıştır. • Genel olarak olanlı döneme bakacak olursak bu dönemde atılan ilk adım kömür dahil madencilik sektörünün hukuki ve idari sorunlarının çözümü ve petrol ihtiyacının karşılanabilmesi tedbirlerinin alınmasıdır. Yine bu dönemde Yol, Su ve Elektrik İşleri Genel Müdürlüğü (YSE) , Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü (TEK) ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı gibi kamu kuruluşları kurulmuştur.
Planlı dönemin en önemli olayı, 1971 askeri muhtırasından sonra 1973’ten itibaren maden-petrol ve enerji sektörlerinde devletçilik ilkesinin benimsenmesidir. • Bu dönemin başından itibaren enerji sektörü hızlı bir gelişme göstermiş olmasına rağmen yine de elektrik üretimi yetersiz kalmıştır. • Her ne kadar planlı dönemde ve bilhassa 1970’lere doğru özel teşebbüs ve yabancı şirketlerin petrol alanındaki çalışmalara itirazlar ve kısıtlamalar getirilmiş ve öncelik kamu kesimine verilmiş ise de özel şirketlerin yurtiçi ham petrol üretimdeki payı bu yıllarda %60’ın üzerinde gerçekleşmiştir. • 1960-1980 arasında taşkömürü işletmeciliğinde değişiklik olmazken, linyit üretiminin büyük bölümü devlet tarafından gerçekleştirilmiştir.
1972 yılına gelindiğinde kişi başına elektrik enerjisi tüketimi 313 Kwh olmuştur. • Kurulu güç 2,711 MW olurken, üretim toplam 11,242,000,000 Kwh olmuştur. Nüfusun %39'u elektriğe kavuşmuştur. • Kullanılan birincil kaynaklar arasında akaryakıt ve hidrolik ağırlıklı paya sahiptir. • Petrol ihtiyacının sadece %20'si yurt içinden, diğer kısmı ithal yolu ile sağlanmıştır.
Ülkemizde birincil enerji tüketimindeki elektriğin payı 1977'de % 18 iken 1980 yılında % 20'yi geçmiştir. Elektrik üretimine tahsis edilebilecek tüm kömür ve Su kaynaklarından bu yüzyıl sonuna kadar yararlanılabileceği ve 7 — 9 nükleer grup tesis edileceği bu suretle toplam enerji tüketiminde elektriğin payının 1990'da % 30, 2000 yılında % 45'i bulacağı, bu şekilde dünya ortalama ölçülerine yaklaşılacağı öngörülmektedir.
1974 yılına kadar Türkiye Elektrik Kurumu'nca Elektromekanik Sanayi projeleri, bin bir özenle hazırlanmış ve harekete geçirilecek hale getirilmişti. Fakat bu projeler bir takım siyasi itişmeler arasında eriyip kaybolmuştur.
Planlı kalkınma politikasının benimsendiği 1960 sonrası dönemde enerjiye verilen önem de artmıştır.Bu dönemde elektrik yatırımlarına ayrılan kaynakların yükselmesinin yan sıra, enerji ile ilgili kurumların tek elden yönetilmesi anlayışı da uygulamaya geçmiştir. 1963te kurulan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına (ETKB) DS, MTA, EE, Etibank, TEK, TPAO, Petrol Ofisi gibi ilgili kuruluşlar bağlanmıştır. TEK’in kurulumuna ilişkin tasarı 1963 ve 1966da birer kez daha meclise gelmesine karşın yasalaştırılamamış, 1312 sayılı TEK Yasasının çıkarılabilmesi 1970’te mümkün olabilmiştir.
1980-2000 Arası • 1980-2000 arası Türkiye’nin Enerji Politikaları • 1970- 2002 arasında enerji tüketiminde, enerji tüketiminde, odunun ve hayvan ve bitki artıklarının payı %24 azalırken doğal gazın payı ise %0’dan %20.6’ya artmıştır. Tüketilen kaynaklar: petrol, kömür, doğalgaz, odun, hidrolik ve diğerleridir. Üretilen kaynaklar: linyit, odun, hidrolik, petrol ve diğerleridir. İthalatın payı 1970’de %26 iken 2005’te %73 olmuştur. 1989- -2002 döneminde doğalgaz talebi yılda %14 arttı. • 1970-2000 yıllarında nufüs %105, kişi başına düşen enerji tüketimi %140 artış göstermiştir.
Enerji stratejilerinde Türkiye açısından analiz edilmesi gereken diğer bir küresel güç de ABD’dir. ABD sanayisi açısından ihtiyaç duyduğu ve küresel politikalarının birçoğunun temelinde yatan enerji konusunda titiz çalışmalar yürütmektedir. 1990lı yıllardan beri Amerika’nın Orta Asya ve Kafkasya coğrafyasına yönelik girişimlerinde Türkiye, Washington için önemli bir stratejik ortaktır. ABD bu bölgede enerji egemenliğine sahip Rusya karşısında Batılı iştirakleri yüreklendirecek pozisyonlar yaratırken Türkiye’yi de bu konuda Amerikan yanlısı politikalar izlemeye ikna etmeye çalışmaktadır. Öte yandan Türkiye’nin petrol ve doğal gaz ithalatında önemli bir kaynak olan Rusya, Ankara hükümetinin ABD ve Batılı ülkeler ile birlikteliğinden hoşnut olmayarak, Rusya çıkarlarına hizmet eden bir Türkiye’nin varlığını arzulamaktadır. Türkiye ise bu durumda enerji stratejisini de göz önünde bulundurarak dış politikada iki önemli küresel güç olan ABD ve Rusya’yı dengeleyecek siyasi bir rota arayışındadır. Ayrıca, Ankara hükümeti enerji temin ettiği arz kaynaklarını çeşitlendirmeyi de amaç edinmiştir.
Petrol • 1970’lerdeki petrol krizinin etkisiyle ülkelerde enflasyon ve işsizlik oranları artış göstermiştir. Devletlerin kamu açıkları derinleşmiş ve ekonomi politikaları gitgide işlevselliğini yitirmeye başlamıştır. Bu konjonktürde özelleştirme fikri dünya piyasaları için yeni bir umut olmuştur. Türkiye’de özellikle 1980 Darbesinin ardından kurulan yeni siyasi düzende özelleştirmeler sık sık gündeme gelmiştir. Özelleştirmelerin sayısı artarken, kamu teşebbüslerinin ekonomideki alanı gitgide daralmaya başlamıştır. Bu özelleştirme politikalarından TPAO da etkilenmiştir. Kuruluşunu takiben yasanın kendine tanıdığı hakla enerji sektöründe farklı alanlarda şirketler kurarak bir dikey entegrasyona sahip olan TPAO’nun alt kuruluşları birer birer özelleştirilmiştir. • 1954 yılında kurulan TPAO, 1980lerden itibaren özelleştirme ile faaliyet alanlarını birer birer kaybetmektedir. Son gelişmeler ile TPAO’nun Türkiye’nin enerji sektöründeki işlevleri arama ve üretim ile sınırlı kalmıştır. Tüm dünyada enerji konusu özelleştirme kapsamından uzak tutulurken, Türkiye’de bu hassasiyet gözetilmemiş, ulusal çıkarlar göz ardı edilmiştir.
Doğalgaz • Avrupa’da gaz tüketiminde Türkiye 7. sıradadır ve Avrupa’daki toplam tüketimin %5’i gerçekleştirilmektedir. Ulusal doğalgaz şebeke uzunluğunun 2006 yılı sonunda 10 000 km’ye ulaşması; halen 26 ile doğalgaz verilirken bu sayının 60’ın üzerinde şehir merkezine ulaşması beklenmektedir..Çoğunluğu Trakya’da 30 doğalgaz sahası keşfedildi.Doğalgaz rezervimiz 8 milyar m3 kadardır.
Taş Kömürü ve Linyit • Türkiye’nin 1970’li yıllardan itibaren taş kömürü üretimi sürekli düşerken linyit üretimi artmıştır. 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizlerine bağlı olarak elektrik üretimine yönelik linyit işletmeleri yatırımları artmıştır. Ancak, 1990’lı yıllarda doğalgaz santrallerinin artmasıyla linyit üretimi giderek düşmüştür
Elektrik • Elektrik Enerjisi Talebi ve Üretimi: Türkiye’nin 1970 yılında 7,3 TWh olan elektrik enerjisi tüketimi, özellikle 1980’li yıllardan itibaren hızla artarak 2000 yılında 98,3 TWh’a çıkmıştır. • Artan elektrik enerjisi talebinin karşılanabilmesi için kurulu güç kapasitesinin ve elektrik üretiminin de arttığı görülmektedir. 1970–2006 döneminde kurulu güç kapasitesi on dokuz katına, elektrik enerjisi üretimi ise yirmi bir katına çıkmıştır. • Türkiye’nin elektrik enerjisi kurulu güç kapasitesinde hidrolik santrallerin payı azalırken, termik özellikle de doğalgaza dayalı santrallerin payı hızla artmıştır. 1990 yılında yüzde 14 olan doğalgaza dayalı santrallerin payı, 2006 yılında yüzde 25’e çıkmış, 1990 yılında yüzde 41 olan hidrolik santrallerin payı yüzde 32’ye düşmüştür (TEİAŞ, 2006).
Türkiye’de enerji için 1980-2000 arasındaki üretim-tüketim-ithalat ilişkileri değerlendirildiğinde aşağıda sıralanan özet sonuçlara varılmaktadır: • 1) Üretilen kaynaklar arasında (% itibariyle) linyit önde gelirken daha sonra odun, hidrolik, petrol ve diğerleri gelmektedir. Hidrolik, jeotermal ve güneş artan eğilimler gösterirken, taşkömürü ve hayvan-bitki artıkları gibi ticari olmayan türler azalma göstermektedir. • 2) Tüketilen kaynaklar arasında doğalgazın payı %0’dan %29’a artarken, odun ve hayvan-bitki artıklarının payı ~%25 azalmıştır. Bir başka deyişle tüketimde ticari olmayan kaynakların yerine doğalgaz ikame edilmiş durumdadır. • 3) Yerli enerji kaynakları genelde ihmal edilmekte, arz ithalattan sağlanmakta, enerjide ithalatın payı artmaktadır. 2006 yılı itibariyle Türkiye enerjisinin %73’ünü ithal etmektedir. • 4) 2006 yılında ~25 milyar ABD dolarlık enerji ithalatı Türkiye’nin dış ticaret açığının yarısı kadardır • 5)Türkiye’nin enerji sektöründe doğalgaz önemli bir unsur olmuştur. 1989-2006 döneminde doğalgaz talebi yılda %15 arttı
2000 - 2014 Arası Türkiye’nin Enerji Politikaları • Yerli Enerji Kaynaklarına Öncelik Verilmesi • Dışa Bağımlılığın Azaltılması • Rekabet Ortamı Yaratılması • Yenilenebilir Enerjinin Teşvik Edilmesi • Nükleer Enerji Santralleri Kurulması • Enerji Verimliliğinin Arttırılması • Tasarruf Önlemleri Alınması
AB Uyum Sürecinin Enerji Politikalarına Etkileri • Enerji piyasalarının rekabete açılması • Piyasayı düzenleme ve denetleme • 4628 sayılı Yasa ile 2001 yılında EPDK kuruldu. • Elektrik, doğalgaz, LPG, kömür piyasalarının denetimi ve düzenlemesi görevilerini üstlendi.
Türkiye’nin Nükleer Enerji Politikaları • Nükleer Güç Santralleri Kurulması - Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi - Sinop Nükleer Enerji Santrali Projesi • Nükleer Enerji Eğitimi için santral kuracak şirketlerle eğitim alanında işbirliği yapılması • Eğitilen gençlerle ileride kurulacak santrallerin olabildiğince yerli kaynaklarla kurulması ve işletilmesi
Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi • Kurulu Gücü: 4.800 MW (4 ünite) • Maliyet: 20 Milyar Dolar • İşletme Süresi: 60 Yıl • Kurulum: Rosatom • Proje Hissesi: %100 Rosatom Çoğunluk hissesi (% 51) her zaman Rusya tarafına ait olacaktır. Hisselerin geri kalanı (% 49) Türkiye’deki yatırımcılara bırakılabilecektir (bk.Ek B, IGA Madde 5 ve 10). • Reaktör Tipi: 3.Nesil VVER-1200 (AES-2006)
Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi • Kurulu Gücü: 4.400 MW (4 ünite) • Maliyet: 22 Milyar Dolar • Firmalar: Japon – Fransız Konsorsiyumu - Mitsubishi Heavy Industries Ltd. - ITOCHU Corporation - GDF Suez - EÜAŞ • İstihdam: 2000 Kişi • Santralın ilk ünitesinin 2023, son ünitesi 2028’de hizmete girmesi planlanıyor. • Reaktör Tipi: ATMEA1(MHI ve Areva)
Türkiye’nin Nükleer Enerji Politikalarındaki Gelişmeler • Akkuyu NGS için yapılan anlaşma ile Rusya’ya öğrenci gönderildi. • 3 Mayıs 2014’de Japonya ile imzalanan anlaşmayla Türkiye’de bir Türk-Japon Teknik Üniversitesi kurulacak. • İleride kurulacak Nükleer santralleri yetişen elemanlarla mümkün olduğu kadar yerli olarak kurması hedefleniyor.
ELEKTRİK ENERJİSİ SEKTÖRÜ REFORMU ve ÖZELLEŞTİRME STRATEJİ BELGESİ (17 Mart 2004) • Dağıtım tamamen özelleştirildi. • Üretim, kısmi olarak özelleştirildi. • İletim özelleştirilmedi.