170 likes | 480 Views
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YEREL KALKINMA Yrd.Doç.Dr.Esra YÜKSEL Öğr.Gör.Dr.Zeynep ZAFİR Marmara Üniversitesi İİBF-İktisat Bölümü. SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA. Kalk ı nma, yakla şı k otuz yılı
E N D
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YEREL KALKINMA Yrd.Doç.Dr.Esra YÜKSEL Öğr.Gör.Dr.Zeynep ZAFİR Marmara Üniversitesi İİBF-İktisat Bölümü
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA Kalkınma, yaklaşık otuz yılı aşkın bir süredir, iktisadi büyümenin ötesinde, yoksullukla mücadele, çevresel tahribatın engellenmesi, insanın yaşam koşullarının iyileştirilmesi gibi kalkınmanın insani boyutunu vurgulayan bir kavram haline gelmiştir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA İnsanın merkeze alınmasının altında yatan temel dinamik, sürdürülemez bir noktaya gelen büyüme sürecinin, İnsanı meta konumuna düşürmesi, İnsanın yaratıcı gücünün yıpranmasına neden olması, İnsanın da parçası olduğu doğayı tahripetmesi, Her türlü insani-toplumsal kaygıyı dışlamasıdır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA • Sürdürülebilir kalkınma kavramı ilk kez 1980 yılında Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından yayımlanan Dünya Koruma Stratejisi (WCS) ile birlikte telaffuz edilmiştir. Ancak bu kavramın dünya ölçeğinde yaygınlaşarak uluslararası politikalarda da yer almaya başlaması 1987 Ortak Geleceğimiz Raporu ile olmuştur.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA • Sürdürülebilir kalkınmanın öncelikli hedef kitlesi, büyümenin nimetlerinden yararlanamayan ve aşırı yoksulluk içerisinde yaşayan büyük çoğunluktur. • İlk koşulu ise, kuşaklar arasındaki refah düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırmaktır. Çevre ve kalkınma sorunlarının dünya kamuoyunun ilgisini çekmesinin ardından, gerek uluslararası kuruluşlar gerekse STK lar ve ulusal düzeydeki yapılanmalar sürdürülebilirlik sorununa değinmeye başlamışlardır. Bu anlamdaki ilk çalışma sayılabilecek Büyümenin Sınırları Raporu (Roma Klubü 1972) sonraki toplantı ve çalışmalara temel oluşturması bakımından önemlidir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA Kalkınma, kısa dönemli ekonomik çıkarlardan çok, uzun dönemli çıkarları dikkate alan, çevreyi, yoksulluğu, kültürel farklılıkları,kısaca insanın yaşam kalitesini gözeten “sürdürülebilir” bir anlayışa sahip olmalıdır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA Sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyümenin ötesinde, toplumun sosyal, politik, kültürel gelişimini de içeren, birleştirici, “disiplinlerarası” bir anlayışa dayanır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA Kalkınma, uzun dönemli ortak çıkarların söz konusu olduğu gerçeğinden hareketle,sorumlulukların toplumun tüm kesimleri tarafından paylaşıldığı, kaynakların, eşitlik ve sosyal adalet ilkelerine uygun bir biçimde yönetildiği “çok ortaklı yönetim (yönetişim)” anlayışa dayanır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA Bu anlayış, karar süreçlerinde, yerel kalkınma dinamiklerine-yerel aktörlere daha fazla yer verilmesini gerektirir. Sürdürülebilir kalkınma, toplumun demokratikleşmesi ile mümkündür; başka bir deyişle kalkınma sürecinin her aşamasında “katılımcılık” gözetilmelidir.
YEREL KALKINMA • Yerel kalkınma, yerel kaynakları harekete geçirerek kalkınmanın ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve çevresel boyutlarının sürdürülebilirliğinin sağlandığı, yerel aktörlerin tümünün karar süreçlerine katıldığı, aşağıdan yukarıya doğru bir kalkınma anlayışına dayanmaktadır.
YEREL KALKINMA • Bu tanımdan hareketle yerel kalkınmanın boyutlarını şöyle ele almak mümkündür; • Yerel kalkınmanın kaynak boyutu, yerel ekonominin doğal kaynak ve insan kaynakları potansiyeli, ekonomik, sosyal ve kültürel tüm farklılıkları ve farkındalıklarını ifade eder. Bölgenin insan sermayesi, bilgi ve teknoloji düzeyi, girişim potansiyeli, katılım ve diyalog kültürü ve farkındalık düzeyi gibi kaynak çeşitliliği yerel kalkınmanın en önemli faktörlerinden birisidir.
YEREL KALKINMA • Yerel kalkınmanın alan boyutu, ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel, çevresel kalkınma alanlarında, insanın yaşam kalitesini ve ekonomik refah düzeyini arttıran, fırsat eşitliğine dayanan, sosyal dayanışmanın güçlendiği, kalkınmanın adil ve sürdürülebilir olduğu, sürekli gelişme potansiyeline sahip, katılımcı bir kalkınma anlayışını ifade eder.
YEREL KALKINMA • Yerel kalkınma alanları açısından değerlendirildiğinde, 1-Ekonomik kalkınma alanında, bölgenin tüm kaynaklarının bölge insanının refah düzeyini arttıracak şekilde kullanılması gerekir. 2-Siyasi kalkınma alanında, katılımcı demokrasinin gereği olarak, yurttaşların siyaset yapması, karar alma mekanizmalarına katılımlarının sağlanması hedeflenir.
YEREL KALKINMA 3-Kültürel kalkınma alanında, toplumun kültürel açıdan tüm farklılıklarını toplumu zenginleştiren fırsatlar olarak görmek gerekir. 4-Sosyal kalkınmada, toplumun eşitlik, sürdürülebilirlik, gönüllülük, dayanışma, paylaşım ve ortak gelecek gibi değerleri özümsemesi beklenir.
YEREL KALKINMA Yerel kalkınmanın aktör boyutu, yerel düzeyde yetkili olan ve yasal/kurumsal sorumlulukları üstlenen yerel yönetim birimleri (belediyeler ve il özel idareleri gibi) ile yerel düzeyde görev yapan merkezi idare kuruluşları (İŞKUR Kadıköy Müdürlüğü gibi), özel sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve yurttaşları ifade eder.
SONUÇ Küreselleşme süreciyle birlikte ulus-devletlerin, küresel rekabet şartları karşısında güçsüzleşen konumları, bölgesel ve yerel unsurların ön plana çıkması nedeniyle, aslında küreselleşmenin yerelleşme ile zıt gibi gözüken ancak tam tersi örtüşen fırsatlar içerdiğini göstermektedir. Öte yandan söz konusu fırsatların, yerel halkın birikimi, katılımı ve refahı sağlanmadıkça tehdide dönüşmesi de söz konusu olabilir.