160 likes | 625 Views
HELAL KAZANÇ VE HELAL MALIN DEĞERLENDİRİLMESİ.
E N D
HELAL KAZANÇ VE HELAL MALIN DEĞERLENDİRİLMESİ • İnsanın en başta gelen vazifelerinden biri helal dairede yaşamak, helal kazanmak ve helal yolda harcamaktır. Allah bizi imtihan etmek için bazı şeyleri haram, bazılarını da helal kılmıştır. Fakat helal dairesini o kadar geniş tutmuştur ki, harama girmeye ne ihtiyaç, ne de mecburiyet vardır. Sonra haram daireyi mayınlı bölge gibi tehlikelerle doldurmuş, helal daireyi de meyvelerle dolu güllük gülistanlık bir bahçeye döndürmüştür. Birçok emir ve yasağı da sırf bizim iyiliğimiz, dünya ve ahiret mutluluğumuz için koymuştur.
İslam dini, insanların hayatlarını çalışarak kazanmalarına büyük önem verir. Bunun için İslam ‘da çalışıp kazanma tıpkı ilim öğrenmek gibi farz kabul edilmiştir. Kişinin, kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi, çoluk çocuğunun nafakasını temin etmesi amacıyla meşru yoldan çalışıp kazanması da farz olarak kabul edilmiştir. Helal kazanç, ticari, ekonomik ve hizmet sahasında “meşru çerçevede” yapılan faaliyet sonunda elde edilen gelirdir. İslam dini “meşru çerçeve” içerisinde yapılan her türlü çalışmayı destekler; tembelliği, boş gezmeyi, dilenmeyi de yasaklar. İslam, kazanç yolları konusunda önemli bir ilke olan “meşruiyet” prensibini esas alarak hırsızlık, gasp, faiz, zina, kumar, rüşvet gibi kazanç yollarını yasaklamıştır.
Dinimiz, meşru kazancı üç kısımda toplamıştır: 1. Farz olan kazanç 2. Müstehap olan kazanç 3. Mübah olan kazanç Birincisi:Kendisine, çoluk-çocuğuna, nafakası kendisine vacip olanlara, borçlarını ödemeye yetecek kadar çalışıp kazanmaktır ki bu FARZ’dır. İkincisi: Belirtilen farz miktardan fazla kazanıp fakirleri korumak, yakınlarına yardımcı olmak ve bazı hayır kurumlarını desteklemek anlamında bir kazançtır ki bu MÜSTEHAP’dır. Üçüncüsü:Belirtilen ölçüyü de aşıp daha çok yararlı olmak ve hizmet etmek için fazla kazanmaktır ki bu MÜBAH’tır.
İslam’da asli ve tabii kazanç yolu emektir. Dinimiz hiçbir şekilde karşılıksız yani emek sarf etmeden kazanç elde etmeyi tasvip etmez. Nitekim Hz. Peygamber(sav) şöyle buyuruyor: “Sizden birinizin, ipini sırtına alıp odun toplayarak satması ve Allah’ın onun şerefini böylece koruması, insanlardan istemesinden daha hayırlıdır. İstediği kimseler ya verirler ya da vermezler.” Bu hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere hiçbir çaba ve emek harcanmadan, dilenme yoluyla kazanç sağlamak, insan haysiyet ve şerefiyle bağdaşmayan bir olgudur. Bir başka hadis-i şerifte ise Rasulullah(sav): “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir.” buyurmuştur. Miras, vasiyet, nafaka, zekat, hibe gibi arızi ve istisnai yollarla kazanılan mallar da başlangıç itibarıyla emeğe dayalı kazanç kapsamında değerlendirilir. Buhari, Zekat, 50. Buhari, Büyu’, 15.
Yaratılışımız gayemiz yalnızca Allah’a ibadet(kulluk) olduğuna göre bu dünya hayatını önceleyerek, şahsi menfaat ve çıkar uğruna Allah’ın yasaklarını çiğnersek Ahiret hayatımızı mahvetmiş oluruz. Mümin kişi çift dünyalıdır. Yani yaptıklarının sonucunu yalnızca bu dünya için değil Ahiret için de düşünür. Aynı zamanda bu dünya hayatını Ahiretin tarlası olarak görür. Hayatımızı en güzel şekilde devam ettirmek için gösterdiğimiz tüm çabalar(kazançlar) helal-haram sınırları çerçevesinde olmalıdır. Ayrıca “çalışmak için yaşamak” anlayışıyla değil, “yaşamak için çalışmak” anlayışıyla hareket etmeliyiz. Günümüzde insanlar dünyevi menfaatleri önceledikleri izin bazen meşru olmayan yollara başvurmaktalar ve bunu kazanç yolu haline getirmekteler. Halbuki her müslümanın hangi meslekle uğraşırsa uğraşsın kendi mesleği ile ilgili haram ve helalleri bilmesi ve ona göre mesleğini icra etmesi gerekir. Aksi takdirde kazancına haram bulaştırır.
MEŞRU KAZANÇ YOLLARI 1. Tarım: Tarım, insanlığın değişmeyen ve asla değişmeyecek olan kazanç yollarının başında gelmektedir. Allah-u Teala yeryüzünü ziraat yapmaya elverişli bir şekilde yaratmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Sonra toprağı iyiden iyiye yardık! Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık.” Bu gibi diğer ayetlerle Yüce Allah ziraatın önemini belirtmiştir. Ziraat ve çiftçilik hakkında Peygamberimiz de: “Bir Müslümanın ektiği veya diktiğinden bir insan, bir hayvan veya başka bir şey yediği müddetçe onun adına sadaka yazılır.” buyurmuşlardır. Burada kastedilen yararlı yiyeceklerin ekilip biçilmesidir. Abese, 80/26-32. Buhari, ………..41.
2. Ticaret: İslam’ın teşvik ettiği kazanç yollarından biri de ticarettir. Kur’an-ı Kerim’de ticaretle ilgili olarak şöyle buyrulur: “Allah alışverişi helal, faizi ise haram kıldı.”; “Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş, Allah’ı anmaktan, zekat vermekten alıkoyar. Bunlar gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar. Allah onları işlediklerinin en güzeliyle mükafatlandırır ve lütfünden onlara fazlasıyla verir.” Bu ayetlerle ticaret teşvik edilmekte ayrıca ticaret ve alışveriş sebebiyle ibadetlerinden geri durmayan ve zekatı veren müminlerin en güzel şekilde mükafatlandırılacaklarını anlatmaktadır. Peygamber efendimiz de ticaretle meşgul olmuşlar, ticaret maksadıyla seyahat yapmışlardır. Peygamberimiz(sav): “Güvenilir, dürüst tüccar kıyamet gününde peygamberlerle, şehitlerle beraberdir.” buyurmuştur. İslam’ın ilk yıllarında müslümanlığı kabul eden kölelerin satın alınıp özgürlüğüne kavuşturulmasında tüccarların büyük emeği vardır. Hz. Ebubekir(r.a) bütün malını ve servetini İslam’ın yayılması için harcayan dürüst bir tüccardır. Bakara, 2/275. Nur, 24/37 Tirmizi, Buyu’, 4
3. Zanâatlar: Dinimizde el emeği ile geçinenlerin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Hz. Peygamber(sav): “Hiçbir kimse, el emeğinden daha hayırlısını yememiştir. Allah’ın peygamberi Dâvût da el emeği yerdi.” buyurarak el emeği ile çalışıp kazanmanın değerini ifade etmiştir. 4. Diğer Meslekler: Dinimizce insanlığın ihtiyaç duyduğu herhangi bir mesleği elde etmek farz-ı kifayedir. Bu mesleklerden herhangi birisiyle meşgul olan kimse bulunmazsa bütün toplum sorumludur. İnsanlık ilerledikçe meslekler de çoğalmaktadır. Dinimizce hangi meslek olursa olsun-meşru meslekler-helâl olan rızık temini ile uğraşıldığı, dürüst davranıldığı müddetçe değerlidir, kutsaldır. Hiçbir meslek erbabı küçümsenemez, hafife alınamaz. Yeter ki bu meslek erbabı mesleklerinin insanlar için önemini bilsinler ve Alah’ın çizdiği yoldan ayrılmasınlar. Buhari, Buyu’, 15.
Bugün günümüzde meslek çeşitleri artmıştır. Bu meslekleri icra eden bütün Müslümanlar, dürüstlük, güven, doğru sözlülük, sözünde durma, şart ve akitlere bağlı kalma, zayıflık, bilgisizlik ve sıkıntıda olmayı suiistimal etmeme gibi genel ilkelere bağlı kalmaları gerekir. Ancak bu ilkelere bağlı kalındığı müddetçe helal ve meşru kazanç elde edilmiş olunur. İslam alimleri haram lokma ile beslenen vücudun ibadet ve faaliyetlerinin faydasız ve verimsiz, gayri meşru kazancın kişiyi dünyada huzursuz ve mutsuz bir hayat, ahirette de sıkıntılı bir hesaptan öte bir şey getirmeyeceğini ifade ederler.
MEŞRU OLMAYAN KAZANÇ YOLLARI Dinimiz, yasak ve gayr-ı meşru olan kazanç yollarını belirtmiştir. Bu meşru olmayan kazançlar Kur’an-ı Kerim’de ve sünnette açık bir şekilde yer almıştır. Zaten bu yasaklardan kaçınıldığı zaman helal dairesinde kalmış oluruz. 1. Kumar: Ortaya para konularak oynanan bir şans oyunudur. Hangi alet ve metotla olursa olsun, kumarın her çeşidi yasaklanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar(putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi, pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.” Maide, 5/90.
2. Rüşvet: Yaptırılmak istenilen bir işte meşru olmayan bir kolaylık sağlaması için bir yetkiliye mal yada para olarak sağlanan çıkardır. Rüşvet her türlü haksızlığı çoğaltır. Peygamber efendimiz(sav): “Rüşvet alan da veren de cehennemdedir.” buyurmuşlar. 3. Faiz: Faiz yasağı İslam’ın temel ilkelerinden biridir. Faiz: “Borç verilen bir parayı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla veya herhangi bir borç ilişkisi ile doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacak için ek vade tanıyıp vade sonunda bu alacağı fazlalıkla geri almanın, yine bu şekilde alınan fazlalığın genel adıdır.” Kur’an-ı Kerim’de: “Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.” buyrularak faizden sakındırılmış, ayetin devamında alışverişin helal, faizin ise haram olduğu bildirilmiştir. Peygamber efendimiz de faizi yemeyi yedi helak edici şeylerden birisi olarak saymıştır. Ebû Davud, Akdiye, 4. Bakara, 2/275. Müslim, İman, 38.
4. Karaborsacılık(İhtikar): İhtikar, yiyecek maddeleri satın alıp, fiyatları yükselsin diye saklamak demektir. Haksız bir kazanç yoludur. Peygamber efendimiz: “Malı piyasaya süren kazanır, saklayıp biriktiren lanetlenir.” buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şerifte ise: “Kim karaborsacılık yaparsa o, asidir, günahkardır.” buyurarak karaborsacılığı yasaklamıştır. 5. Fuhuş ve Zina: Fuhuş ve fuhşa götürücü yollardan kazanç temin etmek haramdır. Allah’u Teala: “Sakın zinaya yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur.” Bunlara ilaveten içki alım satımı, hırsızlık, gasp, ölçü ve tartıda hile, aldatma, zorlama, yalan beyanda bulunma, karşı tarafın sıkıntıda olmasından yararlanma gibi haksız kazançları da sayabiliriz. İbnMace, Ticaret, 6. Tirmizi, Buyu’, 40. İsra, 17/32.
Netice olarak, basit ve geçici dünya menfaatlerimiz için sonsuza dek sürecek olan ahiret hayatımızı mahvetmeyelim. Etrafımızdaki insanların hak ve hukuklarına riayet edelim. İnsanların gözünden kaçırabildiklerimizin yanımıza kâr kalacağını hiç zannetmeyelim. Hayatımızın her anının, kalbimizden geçen niyet, fikir ve inançlarımız da dahil olmak üzere tespit edildiğini, bütün söz, hareket, niyet ve düşüncelerimizin kayda geçtiğini ve yarın ahiret gününde bunlarla karşı karşıya kalıp hepsinden tek tek hesap vereceğimizi hiç hatırımızdan çıkarmayalım. Helal yoldan kazandığımız rızkımızı Rabbimizin rızası olmayan haram yollarda harcamayalım.