160 likes | 382 Views
Buğday Ticaretinde Kalitenin Yeri ve Önemi. 18 Kasım 2009 TEKİRDAĞ. Buğday’ ın gen kaynağının Anadolu olmasına ve binlerce yıldır üretim yapılmasına karşın, 150 – 200 yıldır buğday üreten, Kanada ve ABD dünya buğday ticaretinde söz sahibi ülkeler konumundadır.
E N D
Buğday Ticaretinde Kalitenin Yeri ve Önemi 18 Kasım 2009 TEKİRDAĞ
Buğday’ ın gen kaynağının Anadolu olmasına ve binlerce yıldır üretim yapılmasına karşın, 150 – 200 yıldır buğday üreten, Kanada ve ABD dünya buğday ticaretinde söz sahibi ülkeler konumundadır.
Günümüzde işletme yapısındaki küçüklük, teknoloji kullanımındaki düşüklük, üretim maliyetlerinin yüksekliği ve üretimde çeşit standardının sağlanamaması nedenleriyle, ülkemiz buğday üreticilerinin dünya buğday ticaretinde söz sahibi olmaları ve rekabet edebilmeleri oldukça zor görülmektedir.
Ülkemiz üreticisinin ve buğdayının dünya buğday ticaretinde söz sahibi olabilmesi; Dünya standartlarında kaliteli buğday üretimi, doğru sınıflandırma ve doğru fiyat politikaları ile gerçekleşecektir.
Buğday’ da sınıflandırma ve fiyatlandırma özellikle pazarlama açısından önemli bir konudur. Bu yıl gerek bölgemiz gerekse de ülkemiz genelinde üretimde yaşanan kalite sorunları nedeniyle sınıflandırmanın önemi daha çok ortaya çıkmaktadır.
2,5 milyon çiftçimiz 11 milyon hektar alanda 33,5 milyon ton hububat üretmekte, bunun 20 milyon tonu buğday, diğerlerini sırasıyla; Arpa, Mısır, Çeltik vb. almaktadır.
Ülkemiz ve bölgemiz ekolojik yapısına uygun verimli ve kaliteli buğday çeşitlerinin belirli standartlara oturtulmaması nedeniyle, buğday kalitesinde problemler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenledir ki ülkemizde ekimi yapılan 60-65 çeşit buğdayın 35 çeşidi sadece ilimizde ekilmektedir. Özellikle ihracatta aynı kalite standardında ürün için çeşit sayısı çok fazla olmamalıdır.
Ülkemiz buğday’ da kendi üretimi kendine yeten bir ülke olmasına karşın özellikle kalite problemleri nedeniyle sanayicilerin yaşadığı hammadde sıkıntıları sonucu yıllara göre değişiklik gösteren miktarlarda buğday ithal etmek durumunda kalmaktadır.
DTM verilerine göre yıllar itibariyle ülkemizin buğday ithalatı: 2002, 1.116.575 Ton 2003, 1.846.000 Ton 2004, 1.065.000 Ton 2005, 135.000 Ton 2006, 239.000 Ton 2008, 3.708.000 Ton 2009 ilk dört ayı 1.336.000 Ton Ülkemiz 20 yıl içinde yaklaşık 30 milyon ton buğday ithal etti. Ülkemizin bundan kaybı yaklaşık 25 milyar dolardır. Bu ithalatın nedeni ise en net anlatımı ile kalite sorunudur.
Türkiye’ de kaliteli buğday denilince akla ilk gelen şey verim olarak algılanmaktadır. Dünya buğday ticaretinde söz sahibi ve rekabetçi olmak istiyor isek dünya buğday ticaretindeki kriterin kalite olduğunu kabullenmemiz ve bu yönde üretimimizi yeniden yapılandırmamız gerekmektedir.
Sayın Başkan, Tohumcular Birliğinin Değerli Temsilcisi ve Genel Müdürüm, biz buğday ticareti yapan kuruluşlar olarak sizlerden kalitesi ön plana çıkan bölge ekolojisine uygun yüksek verimli buğday çeşitlerinin tespiti ve bu tespitten sonrada şok desteklerle bu çeşitlerin ekim alanlarının arttırılmasını istiyoruz.
Bölge olarak 20 yıllık buğday çeşidi olan F-85 ve hatta Anadolu’ ya baktığımızda 40 yıllık çeşit olan Bezostia çeşidinin en geniş alanlarda ekilmesi ve bu çeşitlerin alım kriterlerinde bugün üst düzeyde olması buğday ticareti açısından düşündürücü bir olaydır. Aslında üzerinde düşünülmemesi gereken şey bahse konu bu iki çeşidin kalitelerinden dolayı ekiliyor un sanayicileri tarafından aranıyor olmasıdır.
Tohum firmalarından bu çeşitlerden daha kaliteli çeşit, Tarım Bakanlığı’ mızdan da bunlardan daha az kaliteli çeşitlerin ülkemizde üretilmesinin sınırlandırılması açısından uygun tedbirlerin almasını bekliyoruz.
Bizler buğday ticaretinde TMO karşısında haksız rekabete maruz kalmamamız için; TMO’ nun hububat alım kriterlerini uygulamaya koyduğu AB normlarının ülkemiz şartlarına adaptasyonu sorgulanmadan birebir uygulamaya koyması (örneğin nem oranı) çeşitli sorunlar doğurmuştur. TMO alımlarında hep fiziksel değerleri dikkate almış sektörümüzün beklentisi olan kimyasal analize dayalı kalite kriterlerini uygulamamıştır.(Örneğin gluten, index, sedimantasyon vb.) Bu uygulamanın sonucunda gerçek de un sanayimizin beklentisini karşılamaktan uzak buğday çeşitleri, ülkemizdeki en büyük ihtiyaç olan kaliteli buğday çeşitleriyle aynı fiyat aralığında TMO tarafından satın alınmıştır. Bu da TMO ile sektörümüzün haksız rekabetine neden olmuştur.
TMO ürün alımlarında tüm fiziksel ve kimyasal analizleri yapılan ürünlerin belirlenen kalite kriterlerine göre sınıflandırmaya tabi tutmalıdır.Önceden belirlenen çeşitlere göre kaliteli fiyatlandırma politikası gütmemelidir. Kaliteli buğday üretiminde bakanlığımızın buğday üretim safhalarında çeşitli desteklerle buğday üretimine müdahil olmalıdır. Kaliteli bir buğday için sertifikalı tohumluk kullanım oranı arttırılmalıdır. 2008 yılı için tohumluk ihtiyacına göre sertifikalı tohumluk kullanım oranı % 11 düzeyinde gerçekleşmiştir. Sertifikalı tohumluk desteği, sadece sertifikanın kendisine değil kaliteli çeşit ile ilişkilendirilmelidir.
Buğday ticaretinde kalitenin önemini en çok hisseden sektör temsilcileri olarak çözüm noktasında üzerimize düşen sorumlulukları almaya hazırız. Borsamız öncülüğünde bölgemiz üreticisinden tüccarına, un sanayisinden tohumcusuna her kesimin sorunu olan buğday kalitesinin tartışıldığı ve çözüm yollarının arandığı bu panelde aramızda bulunan Tarım Bakanlığı’ mızın yetkililerine Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyelerine, Ziraat Odaları Temsilcilerine, Un Sanayicilerimize, Üyelerimize, Tohumcular Birliği’ ne borsamız adına teşekkürlerimizi sunarım.