140 likes | 315 Views
ONLAR NEREDE?. Hazırlayan. Hüsnü Çeşmeci. ● İnsan, canının çektiği her şeyi “almak-yapmak” ister… İsteklerini frenleyemeyen insan nefsine “bağımlı” hale gelir… Bazılarının her şeyi olmasına rağmen “tatminsiz” olmaları, bu sebepledir…
E N D
ONLAR NEREDE? Hazırlayan Hüsnü Çeşmeci
● İnsan, canının çektiği her şeyi “almak-yapmak” ister… İsteklerini frenleyemeyen insan nefsine “bağımlı” hale gelir… Bazılarının her şeyi olmasına rağmen “tatminsiz” olmaları, bu sebepledir… ● Zengin, kendisine fırsatlar tanınan kişidir. O, “Benim” dediği bedeninin ve servetinin kendisine geçici olarak verilmiş değerler olduğunu kabul etmediği sürece,“akıl ve harcama” dengesini kuramaz. ● Dengesizlik, sadece kendisi için değil, toplum için de bir tehlikedir… NİÇİN BU KONU SEÇİLDİ?
“DAHA ÇOĞUNA SAHİP OLMAK” İSTEĞİ BU İSTEK HER İNSANDA (az veya çok) VARDIR. Çok azında "kontrol" altındadır. Genelinde "hırsa" dönüşmüştür. ● İnsanlık tarihinin her döneminde; fakirler “zengin olmanın” peşinde koşarken, zenginler de “daha zengin olmak” için çalışmışlardır. ● “Servet edinmek” (çok malın ve paranın sahibi olmak) arzusu, çoğu kişiyi “hırslı” yapar. Bu hırs, kontrol altına alınmazsa, zamanla “hastalığa” dönüşür. ● Hayatının merkezine “zengin olmayı” oturtanlar için zenginlik, güzel ahlâk sahibi olmaktan daha önemli hale gelir ki, birey ve toplum için asıl tehlike budur… ● Böyle birini tut tutabilirsen… DÜN BUGÜN "Ademoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü ister…” (Hadis)
GÖNLÜ TOK OLMAYAN NE KADAR ZENGİN OLURSA OLSUN, FAKİRDİR. ●Zenginlik deyince, çok kişinin aklına servet sahibi olmak gelir. Halbuki; “vahye göre” zenginlik, mal/mülk ile değil, kişinin “niyet ve davranışları” ile tanımlanır… Bir başka ifade ile; kişi meşru yoldan kazanmaya çalışıyor, eline geçene şükrediyorsa (kanaat sahibi ise) zengindir. Çünkü; o, ahireti kazanmaya çalışıyordur… “Allah'ın taksimine razı ol ki, insanların en zengini olasın." (Hadis) ● Kanaat, elindeki ile geçinmektir; yoksa, yetinmek değil. Kişi, sınırsız kazanma hırsı içine girmeden, fazla kazanmak için daha fazla üretme gayreti gösterebilir, göstermelidir de… İslam’da kötülenen zenginlik değil; mal ve şöhret için ahiretin unutulması (ibadetlerin aksatılması veya hiç yapılmaması), Allah’ın haram kıldığı eylemlerin (işlerin helal harama dikkat edilmeden) yapılıyor olmasıdır… “Dünya (ve onun içerisindekiler) tatlıdır, caziptir. Kim onu helal yoldan elde ederse, Allah onu kendisine mübarek kılar. (Unutmayın ki, helal yolu tercih etmeyip de) Nefsinin arzuları içinde yüzen nice kimseler vardır ki kıyamet günü ateşten başka nasipleri yoktur.” (Hadis) “Zenginlik, malın mülkün çokluğu değildir; asıl zenginlik gönül zenginliğidir.” (Hadis) “Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır." Kur'an 79/37-38-39
MAL - PARA SEVGİSİNİN KAYNAĞI “Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi..." (Kur'an 3/14) ● Bazı insanlar doyumsuzdur; mevcutla yetinmez, yeni yeni ihtiyaçlar icat ederek harcama yapmak ister. Bu isteğin arka planda “farklılığı yaşamak” arzusu vardır… ● Her yeni istek para demektir ve temini için de parçalanırcasına koşuşturmak gerekir. ● Para için çırpınanlar “ne yapsam haklıyım” anlayışına takılırsa, toplum için “bela” olurlar. “Malı da pek çok seviyorsunuz.”(Kur’an 89/20) ● Bazı insanlar da; yaradılıştan gelen bu “zengin olma isteğini” Allah’ın insanlığa verdiği bir lütuf olarak kabul ederler. Çünkü; çok kazanma isteği beraberinde çok çalışmayı getireceğinden, insan tembellik yapmayıp çalışacaktır. Bu çalışmanın üreteceği “katma değer”den bir şekilde diğer insanlar da faydalanacaktır. ● Bir başka ifade ile; meşru zenginlik, hizmet aracıdır ve gereklidir. “İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır.”(Hadis)
MAL - PARA SEVGİSİNİN FAYDALI YÖNLERİ ÇOK ÇALIŞMAYI TETİKLEMESİ AÇISINDAN “SERVETİ SEVMEK” FAYDALIDIR. ● İnsan canlı bir varlıktır ve yaşayabilmesi için; gıda, giysi, ısınma, barınma vs. ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Bu durum; varsa eşi ve çocukları için de söz konusudur. ● İhtiyaçların “üst standartta” giderilmesi zengin olmayı gerektirir… Zengin olmak isteği ise, insanı daha çok çalışmaya zorlar ve onu üretken yapar… ● Meşru sınırlar içinde kalarak (helal yoldan) kazanmak şartıyla, zenginlik iyidir. İnsan zenginliği ile canını, sağlığını, inancını, şerefini koruyabilir. Zenginliğin zıttı fakirliktir, fakirlik insanı koruyamaz… Yüce Allah, (başkalarına muhtaç olmamak için) çalışanları sever. ● Çalışmakla insan rızkını alabilir; ancak, zengin olamayabilir. ●“Allah rızkı dilediğine bol verir, (dilediğine de) kısar…”(Kur’an 13/26) ● Takdir Allah’ındır. Neyin bizim için daha iyi olacağını biz bilemeyiz. ● İnsana düşen görev ; “haddini bilmek” ve yeterince çalışmaktır.
MADDENİN KÖLESİ OLMAK Sekülerizm Dinin hayatın (özel hayat dahil) bütün alanlarından dışlanması.. SERVET EDİNMEK "GAYE" DEĞİL, "VASITA" OLMALIDIR. ●İnsani amaçlar için zenginlik isteyenlere servet VASITA; sadece kendi “nefsi” için zenginlik isteyenlere ise, servet edinmek GAYE haline gelir. Zenginliği “gaye” edinmek “maddeye esir olmanın” önünü açar… ● “Her istediğini alabilmek ve yapabilmek” isteği, insanı “egoist ve seküler” yapar. Egonun tatmini için de servet sahibi olmak gerekir… ● Tüm yaşamını “zengin olmak” üzerine oturtanlar, serveti “en önemli değer” haline getirir... Adını koymasa da servet “onun putu” olmuştur. SERVETİ PUTLAŞTIRAN İNSAN, MADDENİN KÖLESİ OLMUŞTUR. ZENGİN OLMAK İSTEYENİN PARASIZLIĞI, ŞÖHRET İSTEYENİN İLGİ GÖRMEMESİ ONLAR İÇİN ÖLMEKTEN BETERDİR. Ruhsal dengelerini, “hırsları” lehine bozanlar, kısa zamanda “isteklerine bağımlı” hale gelirler. BAĞIMLILIK KÖLELİKTİR… KÖLE İSE, SAHİBİNİN MALIDIR. “ Allah’ın emir ve yasaklarına uyduktan sonra zenginliğin bir zararı yoktur. Takva sahibi olanlar için sağlık zenginlikten daha hayırlıdır. Gönül ferahlığı ise nimettendir.” (Hadis)
MAL - PARA SEVGİSİNİN AŞIRIYA KAÇMASININ RİSKLERİ “Dünyayı sevmek bütün hataların başıdır.” (Hadis) ●Bir insan hayatının merkezine “dünyayı” koyarsa; “her istediğini yapabilmek için çok para, hava atabilmek için de çok mal” sahibi olmak ister. ●Harcama isteği; “servet” dediğimiz taşınır ve taşınmaz ekonomik değerlere sahip olunmakla karşılanabilir. Bir diğer ifade ile, zamanının çoğunu “para bulmaya” ayırmayı; yani, hırslı olmayı gerektirir. ●Çok çalışmak iyidir; ancak, kazanacağım derken ahlâk, sağlık gibi değerleri kaybetmek riski her zaman vardır. SERVET HIRSI ●İnsanı üstünlük taslamaya ve övünmeye sevk eder. ● İnsanı ya israfa, ya da cimriliğe sürükler. ● İnsanı başkalarının haklarını çiğnemeye yönlendirir. ● İnsanı ibadet yapmaktan alıkoyar. “Her şeyin bir afeti vardır. Ümmetimin en büyük afeti; dünya, altın ve gümüşe (paraya) gönül vermesidir. İyi yolda harcayan hariç, mal toplayanın çoğunda hayır yoktur.” (Hadis)
DAHA ÇOK KAZANMALIYIM “Kazan da nasıl kazanırsan kazan” anlayışı, insana “helal-haram” çizgisini kaybettirir.Sonuç da “düzenbazlık” meşrulaşır… Vurgunculuk, bozuk mal satmak, rüşvet alıp vermek, yalan söylemek, vergi kaçırmak, sözü inkâr, vs. onlar için birer metottur… Öylelerine “ticari ahlâk”tan, “kul hakları”ndan bahsetmek boşa nefes tüketmektir. Onlar “dürüstlük enayiliktir, fırsatını bulunca tokat'ı atacaksın” derler. “Bir kısım insan vardır, Allah'ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, kıyamet günü onlara bir ateştir, başka değil.” (Hadis) BEN KAZANDIM NİÇİN VEREYİM Kİ? ● Aşırı “servet hırsı” ve “azalacak korkusu” insanı cimri yapar. ● Cimriliği; “Parası ve malı olduğu halde; kendisi, bakmakla yükümlü olduğu yakınları ve içinde bulunduğu toplum için harcama yapmayan (görevlerini yerine getirmeyen) kişi” olarak tanımlayabiliriz. ● İmkânı olduğu halde “azalır” korkusu ile kendi hayatını çekilmez hale getiren cimriler, Allah katında da sevimsiz ve aşağılık kişilerdir. ● Paylaşmayıp saklayanlar bilmeli ki; her şeyin gerçek sahibi Yüce Allah “onu denemek” için zengin yapmıştır ve ahirette de “hesabını” soracaktır. "HER CAN ÖLÜMÜ TADACAKTIR. SONRA BİZE DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ" (Kur’an 29/57)
HERKESİN BİR MEZARI OLACAK DA NASIL OLACAK? BUGÜN DÜN ÜSTÜ NE OLURSA OLSUN Geçmişte bazı makam sahipleri ve zenginler kendilerine görkemli mezarlar yaptırdılar. Niçin? Bedenleri için olamaz. Çünkü; mumyalansa bile bedenlerinin çürüyeceğini biliyorlardı. Acaba, şöhretlerinin devamını mı sağlamak istediler? Hırsları mezarlarına yansıdı. Hırs her dönemin hastalığı olarak devam ediyor… Bugünün bazı zenginlerinin mezarları için yaptıkları harcamalar, bir fakir için zenginlik sayılacak miktarda. Acaba, “masraflı mezar” yaptırmanın arka planında “dünyaya yapışmak” arzusu mu var? Boşa giden harcamalar… ALTI BU “Zenginler helâk oldu. Ancak malını hayırlı yerlere harcayanlar kurtuldu. Böyle zenginler ise çok azdır.” (Hadis)
BİR ZAMANLARIN AZGIN ZENGİNLERİ ŞİMDİ NEREDE? BİRİLERİNİN ZENGİNLİĞİ; BAŞKALARININ KANI - GÖZYAŞI VEYA BEDELİ ÖDENMEMİŞ ALIN TERİNİN BİR SONUCU İSE, VAY ONLARIN HALİNE. ● Tarihin her döneminde başkalarının mallarını elinden zorla alarak veya kurdukları “sistemlerle” parasını çalarak zenginliğine zenginlik katanlar olmuştur… ●Bir insan ne oranda zengin olursa olsun dünyada kalma süresi (ömrü) bellidir ve zamanı gelince ölecektir. Yani; bedeni de dahil, sahip olduklarını bir daha kullanamayacaktır. En basit anlatımla yanında götüremeyecektir. ● Bunu bilmelerine rağmen zenginliğini (her ne pahasına olursa olsun) artıran ve “sorumsuzca harcayanlara” ne demeli? ● Onlar gitti, servetleri dünyada kaldı… Benim dedikleri saraylar, köşkler şimdi ne durumda? Kimi yıkıldı, kimi başkalarının malı oldu, kimi de müze … Onlara ise “mazlumun ahı” kaldı… “Mal toplayan ve onu durmadan sayan (…) kişinin vay haline! O, malının, kendisini ebedileştirdiğini sanır…” (Kur’an 104/1-3)
ONLAR ARAMIZDA ● Akıllı zengin, servetinin gerçek sahibinin yaratıcı Yüce Allah olduğunu ve kendisine imtihan için verildiğini bilir. Bir diğer ifade ile; “öldüğünde servetinin hesabını vereceğinin” bilincindedir. ● Akıllı insan, helalinden kazanmak için çalışır. Elde ettiklerini helal yollarla kendisi için ve “cimrilik yapmadan” da başkaları için (özellikle ihtiyaç sahipleri için) harcar. ● "Allah yolunda infak" denilen harcamalar, insanlardan bir karşılık beklemeden, sadece Allah’ın rızasını (sevgisini) kazanmak için yapıldığından çok çok değerlidir. ●"... Altın ve gümüşü (serveti) biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele" (Kur’an 9/34). ● Vahyin bu ve benzeri mesajları, tarih boyunca pek çok zengini harekete geçirmiş ve onlar; cami, medrese (okul), hastane, yol, köprü, kervansaray, çeşme, aşevi, kütüphane vb. tesisler kurmuşlardır. ŞİMDİ ONLAR BEDENEN DEĞİLSE DE YAPTIKLARIYLA ARAMIZDALAR. “Allah birine çok mal verir, bu da malını Allah’ın razı olduğu yerde harcarsa, bu kimseye gıpta etmek, imrenmek gerekir.” (Hadis)
BİTİRİRKEN Kur’an 3/180 “Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.(...) Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."
Herşeyin görevini doğru yaptığı dünyada İnsanın da görevini doğru yapması beklentisiyle Sağlık ve mutluluklar dilerim. Faydalandıklarıma teşekkürlerimle... Hüsnü Çeşmeci