E N D
1. MALIGN PAROTIS TÜMÖRLERINE YAKLASIM Hazirlayan : Dr. Levent GÜRBÜZLER
Danisman : Prof. Dr. Erdogan INAL
3. ANATOMI Tükrük bezlerinin en büyügü olan parotis bezi basit bir yapi olmasina ragmen kompleks ve önemli anatomik yapilarla komsudur. Bez kendisini çevreleyen kaslar, kemikler, damarlar ve sinirler tarafindan sekillenmektedir. Zigomatik arktaki üst siniri ile beraber düzgün olmayan bir “L” seklindedir.
4. Ön siniri degismekle birlikte üst ikinci molar dis hizasindaki parotis kanal deligine kadar uzanabilmektedir. Alt siniri digastrik kasin arka karninin üst kenari olusturur. Arkadan yukariya dogru ise parotis bezi dis kulak yoluna ve mastoid tipe uzanim göstermektedir. Derin lob ön tarafinda masseter kasi ve mandibulanin kenari bulunur. Bezin retromandibuler parçasi mastoid tip ile mandibula kenari arasindadir.
5. Mastoid tip ile mandibula kenari arasinda uzanan süperfisial lobun bir parçasi parotisin kuyrugu olarak nitelendirilebilir. Total bezin % 20’sini teskil eden kuyruk parçasi 2 cm çapinda ve 1-2 cm kalinligindadir
6. Parotis bezinin içinde gömülmüs bir sekilde su yapilar bulunur:
Fasiyal sinir
Aurikulotemporal sinirin dallari
Eksternal karotis arterin bir parçasi ve iki terminal dali (maksiller arter ve süperfisiyal temporal arter)
Posterior fasiyal ven
Lenf nodlari
7. Fasiyal sinir parotis bezinin içinde seyreder. Bu yüzden cerrah bezi yapay olarak iki parça halinde düsünür. 1- Lateral (süperfisiyal) lob 2- Medial (derin) lob Iki lobu birbirinden ayiran düz bir fasiyal plan yoktur. Lateral lob bezin % 70-80’ini olusturur. Masseter kasin lateralinde hemen hemen hiç derin lob parçasi bulunmaz..
8. Fasyal sinir stilomastoid foramenden çiktiktan hemen sonra (bir santimetre veya daha az mesafede) parotis bezi içine girmektedir. Burada 5 terminal dalini verir. Terminal dallar arasinda yaygin anastomozlar olusturur.Ancak temporofasyal dallar ( temporal, zigomatik, bukkal) arasindaki anastomozlar servikofasyal dallara(marjinal mandibuler , servikal ) göre daha fazladir.
9. Parotis bezi birçok arterden zengin olarak beslenmektedir. Eksternal karotis arteri bezin derin bölümünde posterior auriküler, süperfisiyal temporal ve internal maksiller dallarini verir. Posterior aurikuler, internal maksiller, transvers fasyal ve oksipital arterler beze birçok anastomozlar gönderir.
Süperfisiyal temporal ven ile internal maksiller ven retromandibuler veni olusturmak üzere bez içerisinde birlesirler. Retromandibuler ven ve posterior fasyal ven genellikle fasyal sinirin derinine uzanirlar. Bu venlerin dallari bazen parotidektomi ve radikal boyun disseksiyonu sirasinda rahatsiz edici kanamalara yol açabilir.
10. LENFATIKLERI Parotis lenf nodlari iki grupta incelenir.
1. Parotis bezi kitlesi içinde olan, sayilari 4 ile 10 arasinda degisen retromandibuler, posterior fasyal ve juguler ven boyunca uzanan küçük lenf nodülleri.Bunlar bazen fasyal sinirin derininde bulunabilirler ve lateral lobektomi ile çikarilamayabilirler.
11. 2. Süperfisyal fasya ile bez arasindadir ; 1 veya 2 lenf nodu kulak önünde, 1 veya 2 tane eksternal juguler venle iliskili olarak parotis kuyrugu ile sternokleidomastoid kasin ön kenari arasinda bulunur.
12. PATOLOJI Malign tümörler ilk basta Low-grade ve High-grade olarak ikiye ayrilir
13. Çocuklarda en sik görülen malign tümör Low-grade mukoepidermoid kanser iken ikinci siklikta asinik hücreli karsinom görülür. Eriskinlerde ise Low-grade mukoepidermoid karsinom ve adenoid kistik karsinom en sik görülen tümörlerdir.
14. Malign tümörler benign lezyonlardan daha küçük olma egilimindedirler. Malign neoplazmlar parotis bezine infiltre olabilirler. Fasial sinir ve aurikulotemporal sinire invazyon gösterebilirler. Bazen deriye, kaslara ve kemige yayilabilirler. Adenoid kistik karsinom tüm komsu dokulara anatomik bir plana uymaksizin genis bir sekilde infiltre olabilir. Eksternal juguler ven tromboze olabilir. Eksternal karotis arteri kompresyonla daraltabilir. Parotis kanal obstriksiyonu nadir görülür. Derin lob tümörler parafaringeal bölgeye, kafa tabanina, kranyal sinirlere invaze olabilir.
15. Lenf nodu metastazi tüm malign tümör çesitlerinde görülebilir. Malign tümörlü hastalarin yaklasik % 20 sinde klinik olarak pozitif veya gizli lenf nodu metastazi görülür. Low-grade tümörlerde lenf nodu metastazi daha az sikliktadir. Lenf nodu metastazi riski rekürrenslerle artar.
16. LOW-GRADE TÜMÖRLER ASINIK HÜCRELI KARSINOM
Asinik hücreli karsinomlar tipik olarak yavas büyüyen Low-grade tümörlerdir. Tüm yaslarda ve daha çok kadinlarda görülür. Bu tümörün en büyük özelligi infiltratif olmasidir.
17. Bu tümörlerin benign olarak algilanmasi yanlistir. Yapilan bir çalismada 257 hastanin 94’ünde (% 34) lokal rekürrens, % 15’inde metastaz gözlenmistir. Bazen bu tümörler yetersiz eksizyondan 25-30 yil sonra tekrarlayabilir. Kayda deger oranlarda metastazlar görülebilir.
18. LOW-GRADE MUKOEPIDERMOID KARSINOM
Mukoepidermoid karsinomlarin büyük çogunlugu Low-grade, yavas büyüyen, solid veya kistik olan ve herhangi bir yasta görülen tümörlerdir. Kapsülsüz olmalarina ragmen iyi sinirlidir ve genis eksizyonla rahatlikla çikarilabilirler. Çok az tümör agresif bir seyir izleyip beze infiltrasyon ve deriye fiksasyon gösterir. Tümörün ürettigi müsin bazen kitlenin kenarinda inflamatuar degisikliklere yol açabilir.
19. HIGH-GRADE TÜMÖRLER HIGH-GRADE MUKOEPIDERMOID KARSINOM:
Mukoepidermoid karsinomlarin az bir kismi çok agresif bir davranis gösterir. Genis bir sekilde beze infiltre olurlar, lenf nodu tutulumu yaparlar ve uzak metastazlara yol açarlar. Perinöral invazyon çok az görülür. Geç rekürrens yaygin degildir.
20. ADENOKARSINOM:
Günümüzde saptanmis tüm tükürük bezi tümörlerinin % 14 ‘ü adenokarsinomdur Bunlarin % 50 ‘sinden fazlasi parotistedir. 50 yas üzerindeki kadinlarda sik görülür. Yanak mukozasi , dil ve agiz tabani da yerlesim alanlarindandir. Ülserasyon yapmaz.Parotiste gelistiklerinde agrili oldukça sert, kismen hareket ettirilebilen, 2-8 cm çapli kitleler olarak karsimiza çikar. Periferik fasyal paralizi saptama olasiligi % 40 kadardir. Adenokarsinomlar diger High-gradeli tümörler gibi agressif özelliktedir
21. MALIGN MIKST TÜMÖRLER:
Malign mikst tümörler tüm mikst tümörlerin % 5’i kadarini olusturur. Mikst tümörler bazen ilk görüldüklerinde malign olabilir. Benign mikst tümörlerin çok küçük bir orani malign progresyon gösterir. Bunlar da çok agresif bir seyir izler. Malign parça sadece epitelyal olabilecegi gibi tüm komponentleri de içerebilir. Hastalar çogu kez kendi halinde duran kitlenin aniden büyüdügünü, agrimaya basladigini, daha da sertlestigini ve artik hareket ettirilemedigini bildirir. Cinsiyetler arasinda fark yoktur. 60 yas üzerinde insidans artar.
22. ADENOID KISTIK KARSINOM:
Bu neoplazm major tükürük bezlerinde çok az görülür. Büyüme hizi yavastan hizliya degisiklik gösterir. Bölgesel lenf nodu metastazlari ve uzak metastazlar olabilir. Perinöral invazyon karakteristik bir bulgudur ve tani sirasinda fasyal sinir paralizisi gözlenebilir. Yavas büyüyen lezyonlarda ilk tedaviden yillar sonra rekürrens görülebilir. 40 yas ve sonrasinda görülme yüzdesi artar.
23. Benign ve malign lezyonlarin ayiriminda eksplorasyon sirasindaki frozen section bazen yol gösterici olabilir.
Bu konuda yapilan bir çalismada Miller ve arkadaslari 132 hasta üzerinde parotis lezyonlarinin frozen sonuçlarinin dogrulugunu degerlendirmislerdir. 110 (% 81) vakada frozen sonucu ile kesin patoloji sonucu ayni olmustur. 6 (% 5) hastada frozen sonucu benign gelirken, kesin patoloji sonucu malign olmustur
24. Frozen sorasinda kesin malign olarak nitelendirilen 15 numunenin hiçbirisi benign olarak degismemistir. 10 vakada frozen sirasinda nihai bir karar verilememistir. Bunlarin 4’ü malign iken 6’si benign çikmistir.
25. KLINIK Benign ve malign tümörlere sahip hastalarin büyük çogunlugu kulagin önünde veya altinda soliter , agrisiz bir kitleyle basvururlar. Hafif ve intermittan agri bazi kitlelerle gözlenebilir. Ama bu durum malign ve benign tümörlerinin ayriminda önemli degildir. Siddetli ve sürekli agri daha çok malign lezyonla ve inflamatuar durumla alakalidir. Benign mikst tümörlü veya Low-grade malign tümörlü hastalarda uzun yillar boyunca küçük ve büyümeyen bir kitle hikayesi olabilir.
26. Kitledeki ani büyüme hastanin doktora basvurmasinda en önemli sebeplerden birisidir. Fasyal sinir paralizisi sik görülmeyen bir yakinmadir. (% 2-3) Bu bulgu malignite lehine bir durumdur. Derin lob tutulumlu tümörler disfajiye, kulak semptomlarina, bas agrisina, nadir olarak kranyal sinir paralizisine ve trismusa yol açabilir.
27. MALIGNITE INDIKATÖRLERI Nisan 2001 The Royal College of Surgeons of Edinburgh
Y.Wong
28. 1986-1998 yillari arasinda opere olmus 171 hasta üzerinde çalisma yapilmis.Bu hastalarin 132 sinde benign lezyon 39 unda malign lezyon saptanmis.Derin fiksasyon,kitlenin sert olusu,palpabl lenf nodlari,fasyal sinir paralizisi,deri tutulumu,agri,hizli büyüme gibi klinik bulgular malign ve benign lezyonlarda karsilastirilmis.
30. RADYOLOJI SIYALOGRAFI:
Siyalografi uzun süreden beri kitlesel lezyonlari arastirmak için kullanilmaktadir. Kitlelerin lokalizasyonu ve büyüklügü hakkinda bilgi verdigi gibi intrensek veya ekstrensek bir kitle oldugunu da belirtir. Bazen benign veya malign lezyon ayrimini da yapabiliriz. Yalniz kitlenin büyüklügüne ve lokalizasyonuna göre bu teknik yaniltici olabilir. Özellikle periferde ise 1 cm. ve daha küçük kitlelerin görüntülenmesi zordur.
31. Oysa 1 cm’den büyük kitleler kanalin yerini degistirmesine bagli olarak kolayca görüntülenebilir. Benign lezyonlar için kenarlar pürüzsüzdür. Kontrast maddenin ekstravazasyonu izlenmez. Malign tümörlerde ise karakteristik birkaç siyalografik görüntü mevcuttur. Bunlar:
Kanallarin tahribine bagli ekstravazasyon
Düzensiz sinirlar
Kontrast madde ile dolu olan kistik kaviteler
32. SINTIGRAFI:
En sik kullanilan madde tegnesyumdur. Özellikle parenkimal fonksiyonu degerlendirmede kullanilir. Benign lezyonlardan whartin tümörü ve onkositom radyopozitiftir. Malign lezyonlar ise radyonegatiftir.
33. ULTRASONOGRAFI:
Ultrasonografi solid kitle, kistik kitle ayiriminda yararlidir. Ayni zamanda intrensek, ekstrensek kitle ayiriminda da yol göstericidir. Bir çalismaya göre malign tümörler düsük reflektivite ile sinirlari yetersiz degerlendirilen kitleler seklinde iken; benign lezyonlar yüksek reflektivite ile sinirlari iyi görülebilen kitleler seklindedir.
34. BT ve MR:
BT ve MR ekstrensek ve intrensek kitle ayiriminda kullanilan iyi birer görüntüleme teknigidir. Kitlenin beze olan infiltrasyonu net bir sekilde degerlendirilebilir. Ancak benign ve malign lezyon ayiriminda diger tekniklerde oldugu gibi yetersizdirler.
35. BT’nin MR’a üstünlügü kemik yapilari, MR’in BT’ye üstünlügü ise komsu yumusak dokulari daha iyi görüntülemesidir. Parafaringeal alana yayilim ihtimali olan lezyonlarda, karotis arter tutulumu düsünülen vakalarda, kitlenin fasyal sinir ile iliskisinde bu görüntüleme yöntemleri çok degerlidir.
36. INCE IGNE ASPIRASYON BIYOPSISI Tüm parotis tümörlü hastalarda ince igne aspirasyon biyopsisi önemlidir.Pleomorfik adenomlu hastalarda % 90’in üzerinde malign tümörlerde % 80 dogrulugu vardir. Açik biyopsi nadiren gereklidir. Ama ciddi bir sekilde malignite düsündüren cerrahi müdahaleyi kaldiramayacak veya ince igne aspirasyon biyopsisi tanida yardimci olmayan hastalarda yapilir.
37. EVRELEME PRIMER TÜMÖR ( T ):
Tx: Primer tümörü degerlendirecek bulgu yok.
T0: Primer tümör saptanmadi.
T1: Tümör 2 cm veya daha küçük, ekstraparankimal yayilim yok
T2: Tümör 2-4 cm arasinda, ekstraparankimal yayilim yok
T3: Tümör 4-6 cm arasinda, ekstraparankimal yayilim yok, 7. sinir tutulumu yok.
T4: Tümör 6 cm den büyük veya 7. sinir tutulumu veya kafa tabani tutulumu mevcut.
38. BÖLGESEL LENF NODU ( N ):
Nx: Lenf nodunu degerlendirecek bulgu yok.
N0: Bölgesel lenf nodu metastazi bulgusu yok.
N1: Tek ipsilateral 3 cm den küçük lenf nodu metastazi
N2a: 3-6 cm arasinda tek ipsilateral lenf nodu ;
N2b: Hiçbiri 6 cm den büyük olmayan multipl ipsilateral lenf nodlari
N2c: Hiçbiri 6 cm den büyük olmayan bilateral veya kontralateral lenf nodlari
N3: 6 cm den büyük lenf nodu metastazi
39. UZAK METASTAZ ( M ):
Mx: Metastazi degerlendirecek bulgu yok.
M0: Uzak metastaz yok.
M1: Uzak metastaz var.
40. TEDAVI BIÇIMLERI LOW-GRADE MALIGNITE
Low-grade malignitelerinin büyük bir kismi süperfisiyal lobektomi ile tedavi edilebilir. Az bir kismi ise total parotidektomi gerektirir. Genellikle postoperatif radyoterapi yapilmaz. Ama kapsülün rüptüründe, fasyal sinire çok yakin cerrahi girisimlerde, rekürren tümörlerde radyoterapi uygulanabilir.
41. ADENOID KISTIK KARSINOM
Mikroskobik olarak adenoid kistik karsinom Low-grade tümör gibi görülebilmesine ve genellikle yavas büyüyen bir tümör olmasina ragmen High-grade tümörler gibi yaklasmak en sagliklisidir. Bu histolojik tipteki tedavi yaklasimi onkoloji pratigindeki en fazla basarisizlikla sonuçlanan vakalari olusturur. . Görünüste yavas büyüyen, lokalize bir lezyon tamamen eksize edildikten ve uygun dozda radyoterapi verildikten sonra geç rekürrenslerle veya uzak metastazlarla karsimiza gelebilir. Bu tümörler radyosensitiftir ama küratiftir demek zordur.
42. Genel yaklasim genis cerrahi rezeksiyonu takiben perinöral bölgeyi ve ipsilateral bölgeyi de içeren olabildigince yüksek dozda radyoterapidir.
43. HIGH-GRADE MALIGNITE
High-grade tümörlerde genellikle parotidektomi ve postoperatif radyoterapi uygulanir. Sadece cerrahi girisim yapilan hastalarda lokal rekürrens riski % 35 ile % 55 arasinda degismektedir. Bu oran postoperatif radyoterapi eklendiginde % 10 seviyesine düsmektedir. Eger tümör bezin derin lobuna dogru yayilim gösteriyorsa fasyal sinir çok hassas bir sekilde retrakte edilerek süperfisiyal lob devamliliginda derin lob eksize edilir.
44. Tümörün fasyal sinir invazyonu ciddi ise bir veya birkaç dal feda edilebilir. Tümör fasyal sinir komsulugunda ise dikkatli bir sekilde sinirden disseke edilir. Bu durumda da postoperatif radyoterapi olamazsa olmaz kuraldir. Sinir çevresinde hiç rezidü kalmamalidir. Bu durumda bile postoperatif radyoterapi ile birlikte lokal rekürrens riski az degildir.. Parotis bezi komsulugundaki lenf nodlari spesimene dahil edilir. Eger boyun lenf nodunun tutulumu pozitif ise boyun disseksiyonu yapilir.
45. Hemen hemen tüm vakalarda cerrahi sinirlari ve ipsilateral boynu içeren radyoterapi uygulanir.Rezeksiyon yapilamayan hastalarda kitlenin küçülmesi ve kalin bir kapsül olusturmasi için preoperatif radyoterapi yapilabilir. Umut vaadetmeyen inoperabl vakalar sadece radyoterapi ile tedavi edilir.
46. CERRAHI TEDAVI SÜPERFISIYAL PAROTIDEKTOMI (LATERAL LOB PAROTIDEKTOMI):
Lateral lob ile sinirli rezektabl lezyonlardaki ilk yaklasim eksplorasyon ve enblok lateral lobektomidir. Bununla hem teshis hem de tedavi amaçlanir. Lumpektominin, enükleasyonun ve eksizyonel biyopsinin rekürrens oranini arttirmasi ( benign lezyonlarda bile ) cerrahi siniri bozmasi, fasyal sinire zarar vermesi ihtimali nedeniyle yapilmamasi önerilir.
47. Insizyonumuz preauriküler bölgede tragal kartilaj üzerinde baslar. Kulak memesi altindan arkaya dogru dönerek ilerler. Mandibula kösesinin 3 cm uzagindan geçerek üst boyunda tamamlanir Fasya ve alttaki bezin net görülebilmesi için ön yanak flebi olusturulur
Fasyal sinir tüm süperfisiyal parotidektomi vakalarinda iyi tespit edilmelidir. Çocuklarda fasyal sinir stilomastoid foramende daha yüzeyseldir. Daha sonra fasyal sinir ile kitle arasindan disseksiyon yapilir. Fasyal sinir ile bez arasinda veya derin lob ile süperfisiyal lob arasinda düzgün bir plan bulunmadigi göz önünde bulundurulmalidir.
48. Büyük tümörlerde fasyal sinirin tespit edilmesi için yaklasimda modifikasyonlar gerekebilir. Bir metod inferior disseksiyonla fasyal sinirin alt dalindan taninip trunkusa dogru yol almaktir.
49. TOTAL PAROTIDEKTOMI:
Total parotidektomi bezin çikarilmasini, normal dokularin bir kisminin disseke edilmesini fasyal sinirin korunmasini veya parsiyel-tam fasyal sinir rezeksiyonunu içerir. Low-grade tümörlerde veya sinirden ayrik olan malign tümörlerde fasyal sinir korunabilir.
50. BOYUN DISSEKSIYONU:
Servikal lenf nodunda metastaz olduguna dair klinik bulgular varsa boyun disseksiyonu endikedir. Disseksiyon, kapsamli servikal lenfadenektomi ile hastaligin yayilim derecesine göre modifiye radikal veya radikal boyun disseksiyonunu içerir
51. 474 kisi üzerinde yapilan bir çalismada klinik olarak pozitif lenf nodu tutulumu hastalarin % 14’ünde izlenmis. Klinik olarak negatif, patolojik olarak pozitif lenf nodu tutulumu ise % 10 vakada görülmüs. Okült metastazlarda az olan bu orandan dolayi tüm hastalarda rutin boyun disseksiyonu önerilmemektedir. Yalniz tümör büyüklügü 4 cm. üzerinde oldugunda okült metastaz % 20, high grade tümörlerde ise okült metastaz % 49 olarak gerçeklestigi için bu tip hastalarda elektif boyun disseksiyonu göz önünde bulundurulmalidir.
52. Parotis bezi tümörlerinin radyoterapiye karsi rezistan olduguna dair yanlis bir kani vardir. Yalnizca radyoterapi ile kontrol altina alinan, rezektabl olmayan veya rekürren tümörler mevcuttur. Malign tümörlerin radyoterapiye cevabi degisik histolojik tiplerde küçük farkliliklar gösterir. Malign mikst tümörlerin radyoterapiye cevabi digerlerine göre daha azdir. Radyoterapi daha çok cerrahiye adjuvan olarak postoperatif yapilir. RADYOTERAPI
53. Kimi özel durumlarda preoperatif radyoterapi de uygulanabilir. Birçok malign tümörde, derin lob tutulumu olan tümörlerde, rekürren tümörlerde, multipl bölgesel lenf nodu metastazlarinda postoperatif radyoterapi endikedir. Tedavi en az parotis yatagini ve üst boyun nodlarini kapsar. Perinöral tutulumda sinir trasesine göre portlarin yerlestirilmesi gerekir.
54. High-grade tümörlerde ve pozitif lenf nodu tutulumunda elektif olarak tüm boyna radyoterapi yapilr. Belirgin bir rezidü yoksa radyasyon dozu 5 haftada 5000 radtan 6 haftada 6000 rada kadar degiskenlik gösterir. Pozitif cerrahi sinirda ve rezidülerde daha yüksek doz kullanilir. Malign mikst tümörde tedavi basarisizligi oraninin daha yüksek oldugu bilinmektedir. Degisik histolojik tiplerde gerekli olan radyasyon dozu ile ilgili yeterli data bulunmamaktadir.
55. TEDAVI SONUÇLARI Agustos 2002 Clinical Otolaryngology
G. Harbo ve arkadaslari
56. G. Harbo ve arkadaslari 1979 ile 1997 yillari arasinda malign parotis tümörleri ile opere olan 152 hasta üzerinde çalismislar. Tüm hastalar TNM klasifikasyonuna göre siniflandirilmis ve histolojik tiplendirilmesi yapilmis. Hastalarin % 49’nda sadece cerrahi % 38’inde kombinasyon, % 13’ünde sadece radyoterapi yapilmis. Tedavi hastaligin evresine göre düzenlenmis. Evre arttikça radyoterapi verilme orani da artmis. En az takip süresi 3 yil olmus.
58. 66 hastada rekürrens görülmüs. Primer bölgedeki rekürrens en fazla malign mikst tümör ve adenoid kistik karsinomda gözlenmis. Bölgesel lenf nodu rekürrensi en fazla adenokarasinom ve mukoepidermoid karsinomda izlenmis. Uzak metastaz riski ise en fazla malign mikst tümörde gerçeklesmis. En uzun surviye sahip histolojik tipler adenoid kistik karsinom ve asinik hücreli karsinommus. En kötü prognoz adenokarsinomda ve indiferansiye karsinomda görülmüs.
59. Diger taraftan evrelemeye göre 10 yillik surviler su sekilde olmus. Evre 1: % 65 , Evre 2: % 50 , Evre 3: % 21 , Evre 4: % 0.
Fasyal paralizi olmayan 134 hastada 10 yillik survi % 42 iken, fasyal paralizi olan 18 hastada 10 yillik survi % 0 olarak hesaplanmis.
60. KOMPLIKASYONLAR Cerrahi komplikasyonlari erken ve geç evre olarak ikiye ayirabiliriz.
62. Fasyal sinirin bazi veya tüm dallarini içeren parsiyel veya total paralizisi erken komplikasyon olarak karsimiza çikabilir. Geçici fasyal sinir paralizisi parotidektomili hastalarin % 10 - %30 ‘nda görülebilir. Kalici paralizi için bu oran % 3’ten azdir. Geçici paraliziler postoperatif haftalardan aylara uzanan bir sürede düzelebilirler. Rekürren tümör cerrahilerinde fasyal sinir yaralanmasi daha yaygindir. Parotidektomi sirasinda en fazla risk altindaki sinir marjinal mandibuler daldir
63. Frey Sendromu parotidektomi sonrasi görülen sikligi az olmayan bir durumdur. Bu komplikasyon rejenerasyon sirasinda postgangliyonik parasempatik liflerin postgangliyonik ter bezinin sempatik lifleri ile birlesmesi sonucu olusur. Saliver stimülasyon sirasinda terleme ve yüzde flushing olusur.
64. Parotidektomiye giden hastalarin % 30-60’inda Frey Sendromu rapor edilmistir. Ama bunlarin ancak % 10’nda semptomatik bulgular olusur. Nisasta iyodin testi ile tani konulur. Hastalarin çogu tedavi için basvurmaz. Medikal tedavide topikal antikolinerjik kullanimi çogunlukla yeterlidir. (% 1 glikopirolaz)
67.