310 likes | 573 Views
YRD. DOÇ.DR.ÇİĞDEM AYDIN KOYUNU. ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI B GRUBU SON DERS SUNUMU NOT: Bu sunum son derste işlenen konuların çerçevesini oluşturmaktadır. Ancak sunuma bağlı olarak derste verilen ilave bilgiler yer almamaktadır. Türkiye’de İnsan Haklarının Gelişimi.
E N D
YRD. DOÇ.DR.ÇİĞDEM AYDIN KOYUNU ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI B GRUBU SON DERS SUNUMU NOT: Bu sunum son derste işlenen konuların çerçevesini oluşturmaktadır. Ancak sunuma bağlı olarak derste verilen ilave bilgiler yer almamaktadır.
Türkiye’de İnsan Haklarının Gelişimi Türkiye’de insan haklarının pozitif hukukun düzenleme alanına girmesi, anayasacılığın gelişimi ile paralel gitmiştir. Tanzimat Dönemi: İnsan haklarıyla ilgili ilk önemli gelişme 1839 tarihli Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun ilan edilmesidir. Reform programı niteliğindedir. Şu dört temel reformu vaat etmektedir: Tebaanın can, mal, namusunun güvence altına alınması, (kişi dokunulmazlığı ve güvenliği) İltizam sisteminin yerini alacak düzenli bir vergi sistemine geçilmesi, (mal güvenliği) Genel ve zorunlu askerlik sisteminin başlatılması, (adalet ve eşitlik ilkelerince yeniden düzenlenmesi) Bütün Osmanlı tebaası için kanun önünde eşitliğin sağlanması (eşit muamele)
1856-Islahat Fermanı: 1839 tarihli Hatt-ı Hümayun’un bazı ilavelerle tekrarı niteliğindedir. En belirgin yönü, din ve mezheplerine bakılmaksızın bütün Osmanlı tebaasının kanun önünde eşitliğini daha kesin bir dille ifade etmesidir. Müslüman olmayan cemaatlerin dini ayrıcalıklarını teyit ediyor, gayrı müslimlere mahkemelerde eşit tanıklık hakkı tanıyor ve yine onlar için bütün devlet memurluklarına atanabilmek, meclislere girebilmek ve Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye’de temsil edilmek gibi siyasal nitelikte sayılabilecek haklara da yer veriyordu. Ayrıca, yargılamanın aleni olması, işkencenin kaldırılması, cezaların insanileştirilmesi, suç ve cezada kanunilik gibi ilkelerde güvence altına alınmıştı.
Birinci ve İkinci Meşrutiyet Türkiye’de ilk defa anayasal monarşi benzeri bir rejime geçilmesini sağlayan ilk anayasamız olan 1876 tarihli Kanun-i Esasi’sinin öngördüğü temel haklar listesi esas olarak sivil ve siyasal haklardan oluşmaktaydı. Liste zamanın insan hakları kataloglarına aşağı yukarı uygundu. Bunlar: - Kişi özgürlüğü ve güvenliği-din ve ibadet özgürlüğü- basın özgürlüğü- girişim özgürlüğü- dilekçe hakkı,-öğretim özgülüğü-kanun önünde eşitlik-kamu hizmetine girme hakkı- verginin mali güce göre belirlenmesi-mülkiyet güvenliği-konut dokunulmazlığı-angarya yasağı-vergilerin kanuniliği-işkence yasağı-hakim güvencesi- iddia ve savunma hakkı-mahkemelerin bağımsızlığı
Öngörülen haklar listesi bütün sivil ve siyasi hakları içermemektedir. (toplantı ve dernek kurma hakkı düzenlenmemiştir, oy hakkı yalnızca erkekler içindir, düşünce ve ifade özgürlüğü düzenlenmemiştir, padişaha sürgün yetkisi verilmiştir, sıkıyönetim hukuk dışı bir rejimdir) • Sultan Abdülhamit 1878’de parlamentoyu süresiz tatil edince askıya alınmış ancak 1908’de yeniden yürürlüğe konmuş bir dizi de değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerle: sansür yasaklanmış, sürgün yetkisi kaldırılmış, özel yazışmaların dokunulmazlığı, dernek ve toplanma hakkı getirilmiştir.
1924 Anayasası • 1921 Anayasası, tam bir anayasa niteliğinde değildir, içeriği olağanüstü dönemin ihtiyaçlarını karşılama amacıyla sınırlanmıştır. Temel haklarla ilgili bölüm ve hükümler yer almamıştır. • 1924 Anayasası, Türklerin kamu hakları başlığıyla insan haklarına yer vermektedir. Bunlar doğal hukuk felsefesine dayanmakta ve klasik anlayışı yansıtmaktadır. Düzenlediği sivil haklar ve özgürlükler: kişi özgürlüğü, angarya yasağı, kişi dokunulmazlığı, kanun önünde eşitlik, can ve ırz dokunulmazlığı, işkence yasağı, keyfi yakalama ve tutuklama yasağı,keyfi aranma yasağı, konut dokunulmazlığı, basın özgürlüğü, müsadere yasağı, eğitim özgürlüğü, yazışmaların dokunulmazlığı, kanuni hakim güvencesi, vicdan, din, düşünce, yayın, seyahat, sözleşme, çalışma, mülk edinme, toplantı, dernek, seyahat, mahkemelerde hak arama, • Anayasal siyasi haklar: seçme (1934’e kadar sadece erkeklere), seçilme (1934’e kadar sadece erkekler), kamu hizmetlerine girme hakkı, TBMM’ye başvurma hakkı.
Haklar anayasal güvence altına alınmıştı ancak teknik-kurumsal güvencelerle takviye edilmiş değildir. • Sosyal haklar yeterince düzenlenmemektedir. Sadece çalışma özgürlüğü (kişinin kendi işini kendisinin bulması özgürlüğü) düzenlenmiştir. • Ruhu insan haklarından yana olmakla birlikte uygulama buna uygun olmamıştır. Çeşitli kanunlarla sivil toplum devletin denetimi altına girmiştir. Örneğin Basın özgürlüğünün kısıtlanması (muhalif gazete ve dergilerin kapatılması) vb. • Bu Anayasa döneminde Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi (27 Mayıs 1949) ve Avrupa Konseyi Statüsü (12.12.1949)’ne taraf olunmuştur, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Sözleşmesi (10 Mart 1954) onaylanmıştır.
1961 ANAYASASI DÖNEMİ • Anayasa 2. Md.: TC insan haklarına dayanan… demokratik… bir devlettir. • Temel Haklar ve Ödevler: Kişinin Hak ve Ödevleri, Sosyal ve İktisadi Haklar ve Ödevler, Siyasi Haklar ve Ödevler • Bu Anayasa tarihimizde ilk defa sosyal haklara yer vermiştir. İktisadi ve dini özgürlükler sınırlıdır. Mülkiyet hakkını sınırlamıştır, merkezi planlamacılığı anayasallaştırmıştır, • İnsan hakları açısından zikzaklı bir seyir izlemiştir. Sivil haklar açısından bakıldığında, uygulama genellikle olumludur ancak kısıtlamalarda bulunmaktadır.: fikir suçu, basın özgürlüğü kısıtlanması, sakıncalı görülenlere pasaport verilmemesi, Polis Vazife Kanunu, Dernekler Kanunu, Sıkıyönetim Kanunu gibi. • 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ve 12 Mart yönetiminin uygulamaları ile Anayasanın liberal yönleri budanmıştır. 1973’de de Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurulmuştur.
1982 ANAYASASI DÖNEMİ • 1982 Anayasası orijinal haliyle insan hakları konusunda elverişsizdi ancak yapılan değişikliklerle daha liberal bir Anayasa niteliği kazandı. 1982 Anayasasında Yapılan Değİşİklİkler • Birinci Değişiklik: 17 Mayıs 1987,İkinci Değişiklik: 8 Temmuz 1993, Üçüncü Değişiklik: 23 Temmuz 1995, Dördüncü Değişiklik: 18 Haziran 1999 , Beşinci Değişiklik: 13 Ağustos 1999 , Altıncı Değişiklik: 3 Ekim 2001,Yedinci Değişiklik: 21 Kasım 2001 , Sekizinci Değişiklik: 27 Aralık 2002, Dokuzuncu Değişiklik: 7 Mayıs 2004,Onuncu Değişiklik: 21 Haziran 2005,Onbirinci Değişiklik: 29 Ekim 2005, Onikinci Değişiklik: 13 Ekim 2006, Onüçüncü Değişiklik: 10 Mayıs 2007., Ondördüncü Değişiklik: 31 Mayıs 2007, Onbeşinci Değişiklik: 16 Ekim 2007, Onaltıncı Değişiklik: 9 Şubat 2008,Onyedinci Değişiklik: 7 Mayıs 2010
Bu dönemde taraf olunan uluslararası sözleşmelerden örnekler: • 1988 yılında İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayrı İnsani veya Küçültücü Muamele ve Cezalara Karşı BM Sözleşmesi ve aynı konudaki Avrupa Sözleşmesi onaylanmıştır. • 1987 yılında AİHM’ne bireysel başvuru hakkı, 1990 yılında AİHM’nin yargı yetkisi tanınmıştır. • 2003 yılında BM Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi onaylanmıştır.
İNSAN HAKLARININ NİTELİĞİ 1. Evrensellik: Bütün insanlar zamana ve mekana bağlı olmaksızın insan haklarına sahiptir. İnsan hakları toplumsal aidiyeti, kültürel kimliği, sosyal kökeni, ırkı, dili, dini, sınıfı ne olursa olsun tüm insanların sahip olduğu haklardır İnsan hakları kültürel-rölativist gerekçelerle tanımazlık edilemez
II. Doğuştanlık: • A) İnsanlar herhangi bir sosyal yapının üyeleri olduğu için değil bundan da önce sırf insan oldukları için bu haklara sahiptirler. • B) İnsan hakları bu nedenle siyasal toplumun meşruluk temeli ve ona yön gösteren değerlerdir. • C) İnsan hakları topluma ve onun temsilcisi sayılan devlete karşı ileri sürülen haklardır.
III) Mutlaklık: • a) İnsan haklarının varlığı herhangi bir kayda ve şarta başlanmaz, hiçbir düşünce ile varlıkları inkar edilemez. İstisnasız saygı gösterilmelidir. • b) İnsan haklarının kapsamı daraltılamaz, pazarlık yapılamaz • c) İnsan haklarının varlığı özellikle de topluma karşı ödevlerin yerine getirilmesine bağlı değildir • d) Bir insan hakkının kullanımı ancak başka bir insan hakkına tecavüz etmesi veya varlığını ortadan kaldıracak bir biçimde kullanılması durumunda kısıtlanabilir.
IV. Vazgeçilmezlik: Gönüllü olarak dahi vazgeçilemez sözleşmelerle ortadan kaldırılamaz (ötenazi-intihar) V. Bireysellik: İnsan hakları birey haklarıdır. Topluluk, cemaat, grup hakları, insan haklarına göre ikincil haklardır. Bir grubun, sınıfın da elbette insan hakları olabilir ancak bunlar insan hakları niteliğinde değildir. (zaman zaman grupların bireyin insan haklarını sınırlandırabildiği görülmektedir o nedenle de bireysellik önemlidir)
VI. Özgürlükçülük: “Bir hak, başka bireyler ve kurumların müdahalesi ve zorlaması olmaksızın bir bireyin belli bir eylemi yapma veya yapmama konusundaki kayıtsız-şartsız özgürlüğüdür. VII. Temel Nitelik: İnsan hakları temel haklardır. Çünkü varlıkları egemen iradesine bağlı değildir. Anayasal düzenin temelini oluştururlar.
VIII. Devlete Karşı Olma: İnsan hakları iddialarının muhattabı prensip olarak devlettir. Dolayısıyla devletinde insan haklarıyla ilgili dört ödevi vardır. • Tanıma • Dokunmama (Devletin müdahalesi istisnai olmalı, amaç başka bir hakkın korunması olabilir) • Koruma (insana-gruba-devlete karşı koruma) • Temin/tedarik (yaşlı, kimsesiz çocuk, SGK gibi)
İnsan Haklarının Sınırlandırılma İlkeleri Her bir hak için sınırlandırma nedenlerini önceden görmek mümkün olmadığından anayasalar ve uluslararası insan hakları belgeleri çoğunlukla sınırlamalarla ilgili genel ilkeler ve usuller öngörürler. Bunlar. I.Özgürlük Karinesi: Temel hakların sınırlandırılmasında göz önüne alınması gereken en temel ilkedir. “Temel hakların kapsamı ve sınırı söz konusu olduğunda özgürlüğü esas, özgürlükten ayrılmayı ise istisna saymayı” yansıtmaktadır.
Belli bir temel hakkın ancak çok güçlü veya zorlayıcı nedenlerin varlığı halinde ve istisnai olarak sınırlanabilir. Nedenler çok dar yorumlanmalıdır. Gerekçeler belirsiz olmamalı, açık-seçik olmalı, ikna edici olmalıdır. Özgürlük karinesi negatif-pozitif olmak üzere iki şekilde anlaşılabilir. Negatif anlayışa göre kanıtlama yükümlülüğü kısıtlayacak olana düşer. Pozitif anlayışa göre, özgürlük kendi başına bir değerdir. Her özgür eylem, kötü/zararlı sonuçları olsa dahi en azından özgür olduğu için iyidir.
Anayasamızda veya AİHS’nde özgürlük karinesi açıkça düzenlenmemiştir ancak şüphe halinde özgürlükten yana yorum, dar yorum , zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaç gibi öğelere özellikle içtihatta referans verilmektedir.
II) Kanunla Sınırlama: Kanunla öngörülmüş ve kanuna uygun sınırlama yapılmalıdır. Keyfiliğin önlenmesi amacına dönüktür. Bu tür sınırlamalar her zaman kanunla olmak durumunda değildir, örneğin anayasamız sosyal ve ekonomik haklar için sadece KHK ile sınırlamayı öngörmektedir.
III) Nedene Bağlılık-Meşru Amaçların İzlenmesi: Sebepsiz yere ve meşru olmayan nedenlerle sınırlanması yasaktır. Bu nedenler: a) Kamu güvenliği, b) Başkalarının hak ve özgürlükleri, c) Kamu sağlığı, d) Kamu ahlakı, e) Kamu düzeni Bizim Anayasamız bunların yanı sıra Cumhuriyetin temel nitelikleri, laik Cumhuriyet gibi ilkeler de getirmiştir.
IV. Demokratik Toplumda Gereklilik İlkesi: Örneğin kamu düzeni nedeniyle bir sınırlama yapılacaksa bunu anlamı demokratik bir toplumun veya demokratik bir toplumla bağdaşabilen kamu düzeni anlayışının gerekleridir. Demokratik toplumun başlıca unsurları ise: • İnsan hakları demokrasinin ve hukuk devletinin temelleridir, • Çoğulculuk, hoşgörü, geniş-fikirlilik demokratik toplumun vazgeçilmez esaslarıdır, • Demokratik toplumda azınlıkta kalanlara adil davranılmasını, hakim durumda olanların yetkilerini kötüye kullanmasının engellenmesini öngörür • Düşünceyi açıklama özgürlüğü demokratik toplumun temel esaslarındandır. • Örgütlenme ve siyasal partilerde esaslardandır, • Din ve vicdan özgürlüğü de temel esaslardandır.
V. Ölçülülük İlkesi: Bir temel hakkın sınırlanmasında başvurulan tedbirin hem demokratik toplum açısından zorunlu bir ihtiyaca dayanması hem de bu kısıtlama veya tedbirin söz konusu ihtiyaç ölçüsünde olması gerekecektir.
V. Öze Dokunma Yasağı: Kanunla yapılacak sınırlamaların temel hakların özüne dokunmaması (1982 Anayasası 13. Md.). Bir temel hakkın kullanılmasını son derece zorlaştıran , imkansız hale getiren sınırlamaları yasaklamaktadır. (asli çekirdeğe dokunmama) Örneğin yaşama hakkı çekirdeği de yok bütünüyle dokunulmazdır. MADDE 13.– (Değişik: 3.10.2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
Olağanüstü Rejimlerde İnsan Hakları Olağandışı/istisnai yönetim usullerinin yürürlüğe konması, temel haklara olağan rejimdekinden farklı kayıtlamalar getirilmesine yol açar. Haklardan yararlanmayı durdurur veya askıya alır. Olağanüstü yönetimlerin niteliği farklıdır: savaş seferberlik durumunda daha ağır kayıtlamalar getirilir, salgın hastalık afette daha nispeten hafif.
Olağanüstü Rejimlerde İnsan Hakları Sapma rejimidir. Sapma rejimi önlemlerinin temel unsurları: • Geçici olmalıdır. Ulusal mevzuatta istisnai rejimin gerek ilanı gerek uzatılmasında süresinin ne olacağı belirtilmiştir. • İstisnai olmalıdır. Bu rejime geçilme şartlarını ifade eder. Normal olmayan oluşumların, sorunların ortaya çıkması, çıkma tehlikesinin bariz olması. • Uygulama alanının sınırlılığı. Tüm ülkede istisnai rejimin uygulanabilmesi ancak karşılaşılan sorunun ülkenin bütününde sapma rejimine geçilmekle halledilebilecek boyutta olması. • Başvurulacak son çare olmalıdır. • İstisnai rejimde kategoriler varsa öncelikle en hafiften başlanmalı (doğrudan sıkıyönetim ilan edilmemeli) • Olağanüstü durumlarda dahi dokunulamayacak “çekirdek” haklar vardır: yaşam hakkı, işkence yasağı, kölelik-kulluk yasağı, suç ve cezada geriye yürümezlik, hukuk önünde kişiliğin tanınması hakkı, düşünce, vicdan ve din özg.ürlüğü aile hakkı, isim hakkı, çocuk hakları, uyrukluk hakkı, yönetime katılma hakkı gibi
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ’NİN HAKLARIN SINIRLANDIRILMASI İLE İLGİLİ DÜZENLEMESİ AİHS 15. Md. Olağanüstü hallerde yükümlülükleri askıya alma • 1. Savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike halinde her Yüksek Sözleşmeci Taraf, durumun kesinlikle gerektirdiği ölçüde ve uluslararası hukuktan doğan başka yükümlülüklere ters düşmemek koşuluyla, bu Sözleşme’de öngörülen yükümlülüklere aykırı tedbirler alabilir. • 2. Yukarıdaki hüküm, meşru savaş fiilleri sonucunda meydana gelen ölüm hali dışında 2. maddeye (yaşama hakkı) , 3. (işkence) ve 4. maddeler (fıkra 1) (kulluk, kölelik yasağı) ile 7. maddeye (kanunsuz ceza olmaz) aykırı tedbirlere cevaz vermez. • 3. Aykırı tedbirler alma hakkını kullanan her Yüksek Sözleşmeci Taraf, alınan tedbirler ve bunları gerektiren nedenler hakkında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne tam bilgi verir. Bu Yüksek Sözleşmeci Taraf, sözü geçen tedbirlerin yürürlükten kalktığı ve Sözleşme hükümlerinin tekrar tamamen geçerli olduğu tarihi de Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne bildirir.
Ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike: “halkın tamamını etkileyen ve devleti oluşturan topluluğun düzenli yaşamı için bir tehdit teşkil eden istisnai ve pek yakın bir kriz veya tehlikeyi ifade eder”. Bu tedbirler mutlak değildir: a) durumun gerektirdiği ölçüde, b) süreli. Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklere ters düşmemek kaydıyla:AİHS’nin yanı sıra, Sivil ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Cenevre Sözleşmesi, Evrensel Beyanname gibi…
1982 ANAYASASI- IV. TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN KULLANILMASININ DURDURULMASI MADDE 15. 1. Fıkra: Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. • 2. Fıkra: (Değişik: 7.5.2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz
TÜRKİYE’DE OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMALARINA İLİŞKİN DÜZENLEME • a) Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım, • b) Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, • Durumlarında olağanüstü hal ilan edilmesi ve usulleriyle olağanüstü hallerde uygulanacak hükümleri belirlemektir. • OHAL, 6 ayı geçmemek üzere Cumhurbaşkanı başkanlığındaki Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilir. • Olağanüstü hal ilânına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmî Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. • TBMM, ilan edilen olağanüstü halin süresi dolduğunda, İlan edilen OHAL’i, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında 4 ayı geçmemek üzere, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. • Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir.
TÜRKİYE’DE SIKIYÖNETİMUYGULAMALARINA İLİŞKİN DÜZENLEME 1. Şiddet hareketlerinin yaygınlaşması 2. Savaş hali 3. Savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi 4. Ayaklanma olması 5. Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın 6. Ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebepleriyle • Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra, süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde sıkıyönetim ilân edebilir. • Bu karar, derhal Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisininonayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağırılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekli gördüğü takdirde sıkıyönetim süresini kısaltabilir, uzatabilir veya sıkıyönetimi kaldırabilir. • Sıkıyönetimin her defasında dört ayı aşmamak üzere uzatılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kararına bağlıdır. • Sıkıyönetimde yöneticiler askerdir ve sıkıyönetim komutanları Genelkurmay Başkanlığına bağlı olarak görev yaparlar.