890 likes | 967 Views
İŞ KAZALARI VE YARGITAY KARARLARI. YÜKSEK MAHKEME (YARGITAY). Adlî yargının üst derece mahkemesidir. Anayasa’mızın 154. maddesine göre; adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. YÜKSEK MAHKEME. DAİRELER.
E N D
YÜKSEK MAHKEME (YARGITAY) • Adlî yargının üst derece mahkemesidir. • Anayasa’mızın 154. maddesine göre; adliye mahkemelerince verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
DAİRELER • Her daire, bir başkan ve dört üyenin katılmasıyla toplanır ve salt çoğunlukla karar verir. • İlk derece mahkemesinin temyiz edilen kararı Yargıtay’da ilk önce bu dairelerden biri tarafından incelenir. • Daireler, ilk derece mahkemenin kararını ya bozar ya da onar. • Kararı müteakip dosya kendisine gönderen ilk derece mahkemeye ilk derece mahkemeye gönderilir.
HUKUK VE CEZA GENEL KURULLARI • Yargıtay dairelerinin bozduğu kararına karşı ilk derece mahkemelerinin verdiği direnme kararlarını inceler. • Bu Kurulların kararları kesindir. • Bu kararlara karşı ilk derece mahkemeleri tekrar direnme kararı veremez.
BÜYÜK GENEL KURUL • Bu kurulun en önemli görevi “içtihadı birleştirmek”tir. • Bu nedenle, bu kurula “İçtihadı Birleştirme Kurulu” da denir. • Bu Kurulun kararları kesindir. Aleyhine başka yargı mercilerine başvurulamaz. • Alınan kararlar, Resmi Gazetede yayımlanır ve Yargıtay dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.
Türk hukuk mevzuatında iş kazaları kazalarından dolayı riskler; • Oluşmaması için İş Hukuku mevzuatı ile, • Oluştuktan sonra kişinin uğradığı zararın giderilmesi için Sosyal Sigortalar ve Borçlar hukukumevzuatı ile güvenceye alınmıştır.
Mevzuat Nedir? Herhangi bir alandaki faaliyetleri ve ilişkileri düzenlemek üzere yetkili bir mercii tarafından düzenlenen; • hukuk kurallarının tümüne birden verilen isimdir.
Mevzuat İle İlgili Tanımlar Mevzuat, Resmi Gazete'de yayınlanan ve uygulanması zorunlu olan; • Yasa (Kanun), • Kanun hükmünde kararname, • Tüzük, • Yönetmelik, • Genelge, • Talimat ve • Tebliğlerden oluşmaktadır.
SSK’nun 11. maddesine göre, “İş kazası” sigortalının; • İşyerinde bulunduğu sırada, • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, • İşveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, • Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, • Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere götürülüp getirilmeleri sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay olarak tanımlanmaktadır.
Bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için dört unsurun gerçekleşmesi gerekir. Bunlar; • Kazaya uğrayanın sigortalı olması, • Kazalının hemen veya sonradan bedenen veya ruhen özüre uğramış olması, • Sigortalının yer ve zaman itibariyle 5510/13. maddede sayılan hususlardan birine göre kazaya uğraması, • Kazada nedensellik “illiyet” bağının bulunması,
Kaza sonucu bedence veya ruhça özüre uğrayanın, 5510 sayılı yasa kapsamında “sigortalı” bir kimse olması zorunludur. • Aksi takdirde, bir iş kazasından söz edilmesi mümkün değildir. • Örneğin, bir işverenin kendi işyerinde ücretsiz çalışan eşi ya da askerlik hizmetlerini er olarak yapmakta olanlar kazaya uğraması durumunda 5510 sayılı Kanun anlamında bir iş kazası sayılmayacaktır.
Kimlerin sigortalı sayılacağı 5510 sayılı yasanın 4. maddesinde belirlenmiştir. Buna göre; • Hizmet akdi ile işveren tarafından çalıştırılanlar, • Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar, (gelir vergisi mükellefi olanlar, esnaf ve sanatkârlar, ticari şirketlerin ortakları, tarımsal faaliyette bulunanlar) • Kamu idarelerinde çalışanlar.
Sigortalılar, işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı sayılacaklarından (5510/7); bunların işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmemiş olması, bu niteliklerini ortadan kaldırmaz. (5510/92) • Yani, sigortalı sayılanlar, Kuruma bildirilmeden bir kazaya uğrasalar dahi yine uğradıkları kaza iş kazası sayılacaktır.
Yargıtay bir kararında: • “Olayın iş kazası sayılması için kazaya uğrayan ile işveren arasında BK. 313. maddesine göre hizmet sözleşmesinin mevcut olması gerekir” denmiştir. • Yargıtay 10. HD., 30.5.1995, 4641/5019,
Yargıtay’a göre; “sigortalı sayılmayan 5510/6” bir kimsenin uğradığı kaza, • İş kazası olarak kabul edilmesi mümkün değildir. • Bunlar bir iş sözleşmesine dayanarak işveren tarafından çalıştırılsalar bile 5510 sayılı yasa kapsamı dışında tutulduklarından, iş kazası sigortası hükümlerinden yararlanamazlar.
Yargıtay’a göre; bir kimse işyerine arkadaşını ziyaret amacıyla geldiği sırada bir kaza geçirdiğinde, sigortalı olmadığı için, bu olay iş kazası olarak sayılmaz.
Bununla birlikte Kanun, istisnanın istisnası denilebilecek bir düzenlemeyle bazı kimseleri iş sözleşmesine dayanarak çalışmasalar bile bazı sigorta kolları, bu arada iş kazası açısından sigortalı saymıştır. • Bu kimselerin başında çıraklar gelmektedir. • 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununa göre, “...Aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere sözleşmenin akdedilmesi ile 506(5510) sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun iş kazaları ve meslek hastalıkları... hükümleri uygulanır”
Yargıtay’a göre, endüstri meslek lisesi öğrencisinin uğradığı kaza iş kazası olarak nitelendirilmiştir. • (Yarg.10.HD., 20.9.1993 Tarih ve 1888/9625 sayılı Kararı)
Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyenler de (5510.5-d), kazaya uğradıklarında iş kazası sayılacaktır. • Dolayısıyla, bu kişiler iş kazası sigortasından sağlanan yardımlardan yararlanabileceklerdir.
Yargıtay, piyasa hamalı sayılmayan bir kimsenin haftada üç gün işverenin direktifi altında çalışmasını, sigortalı sayılmanın “ücret ”, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarının oluşması bakımından yeterli bulmuş ve bu kişinin uğramış olduğu kazayı iş kazası olarak nitelendirmiştir. (Yargıtay, 10.HD., 15.5.1990, 3404/4587)
Yine Yargıtay’a göre, • Piyasa hamalı olmadığı halde işverenin çağırması halinde işbaşı yapan, sadece bir işverene bağımlı olarak çalışan hamal işçi sayılır. • Dolayısıyla, günün tüm iş saatinde sürekli çalışmıyor olması iş sözleşmesinin varlığını ortadan kaldırmaz. • Olayda kısmi (part-time) çalışma sözkonusudur. Bu nedenle, uğranılan kaza iş kazasıdır. • (Yargıtay, 10.HD., 8.6.1995, 5048/5358)
SİGORTALININ KAZA SONUCU HEMEN VEYA SONRADAN BEDENEN VEYA RUHEN ÖZÜRE UĞRAMIŞ OLMASI
Sigortalıyı bedenen ya da ruhen özüre uğratan yahut ölümüne neden olan olayların oluşumuna neden olan etkenler konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Doktrindeki bir görüşe göre, İş Kazası, yabancı ve dıştan gelen bir etken yani, dış bir olay sonucu mağdurun vücut bütünlüğüne, organik yapısına zarar vermelidir. Dıştan gelen olay; • işyerinde patlama, • bir maddenin çarpması, • düşmesi, • ortam havasından zehirlenme, • elektrik cereyanına kapılma, • yüksekten düşme, • güneş çarpması gibi.
Buna karşılık, işyerinde olmasa dahi, sigortalının kronik kalp yetmezliği veya beyin anevrizması sonucu ölümü dışarıdan gelen bir etkenle bir ölüm şekli olmadığı halde Yargıtay iş kazası olarak kabul etmiştir. • (Hukuk Genel Kurulu, 13.10.2004 Tarihli, 2004/21-529 Esas No.lu, 2004/527 No.lu kararı)
Diğer bir örnek; gece bekçiliği yapan bir sigortalı işyerinde iken geçirdiği beyin kanaması sonucu felç olmuştur. Yargıtay, bu olayı da;sigortalının işyerinde çalışmakta iken felç olmasına dayanarak, bu durumu dıştan gelen bir etken olmadığı halde iş kazası saymıştır. • (Yargıtay 21HD., 21.11.2002, 9004/10005)
Yine Yargıtay, intihar eylemi eğer işyerinde gerçekleşmiş ise, olayın salt işyerinde meydana geldiği için intihar eden sigortalının gördüğü işle ilgili ve işvereninin kusurundan kaynaklanmamış olmasına rağmen iş kazası saymıştır. • Ancak, bu durumda olaylarla iş ve işveren arasında nedensellik bağı bulunmayacağı için işveren ve onun halefi olanlar Kuruma karşı sorumlu tutulamaz. • YARGITAY 10.HD: 05.07.2004,6425/4465
SİGORTALININ UĞRADIĞI KAZA, YER VE ZAMAN İTİBARİYLE 5510 sayılı kanunun 13. maddesinde belirtilen hususlardan birinde meydana gelmesi
KAZAYA UĞRAYAN SİGORTALI • İşyerinde bulunduğu sırada, • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, • Görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, • Emziren kadının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, • İşverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
5510 sayılı kanunun 13/a. maddesine göre, sigortalının bedenen veya ruhen özüre uğraması olayı, “işyerinde bulunduğu sırada” olmalıdır. • 5510/11’e göre, sigortalı sayılanların işlerini yaptıkları yerler “işyeri” olarak tanımlanmıştır. • İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden işyerinden sayılmış bulunmaktadır.
Bu duruma göre, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, örneğin; • avluda koşarken düşmesi sonucu bedence sakatlanması, • yemekhanede kavga etmesi sonucu yaralanması, • dinlenme yerinde, herhangi bir şahıs tarafından tabanca ile vurulması, • işyerinde intihar etmesi, • işyeri sınırları içerisinde bulunan havuz gibi yerlerde boğulma sebebiyle ölüm halleri de iş kazası sayılmaktadır. • [Yargıtay 21.HD., 1.7.2004, 6433/6503] • (Yargıtay 10. HD., 5.7.2004, 4465/6425) • (Yargıtay 10. HD., 29.3.1979,8413/2759)
Yargıtay’a göre, yasadaki bu düzenleme ile ortaya çıkabilecek kazaların büyük bir bölümünü iş kazası olarak kabul edilmektedir. • Sigortalının hangi nedenle olursa olsun, işyerinde bulunduğu sırada uğradığı her kaza, diğer unsurlar da birlikte ise iş kazası olarak kabul edilecektir. • Sonuç olarak, bir işçi işyerine veya eklentilerine ayağını bastığı andan, işyerinden ayrıldığı ana kadar, çalışır durumda olsun olmasın, işverenin otoritesi altında olsun veya olmasın meydana gelen olay iş kazasıdır.
Örnek (1); • Makina şefi ve yönetici olan sigortalının, işçilere gerekli talimatı verip kendisinin de ocağa doğru gittiği, ölüsünün, yaklaşık bir saat kadar sonra derede bulunduğu, başın alın bölgesine çekiçle vurulmuş iki darbenin sonucu beyin kanamasından öldüğü, ölmeden önce 25 metre uzaklıktaki dereye kadar yürüdüğü, otopsi raporunda üstün olasılığın, başka bir şahısça yapılmış olabileceği fenni kanı olarak tespit edilmiştir. Savcılık soruşturması, olayın intihar mı yoksa, cinayet mi olduğu konusuna açıklık getirememiştir. • Varılan bu sonuca göre; sigortalının işyerinde iken, kendisini hemen veya sonradan beden veya ruhça arızaya uğratan bir olay, başkaca hiçbir koşul aranmaksızın Sosyal Sigortalar açısından iş kazası sayılacaktır. • (Yarg.9.H.D. 78/8413 E.)
Örnek (2); Yargıtay bir kararında; bir işyerinde yıkanma yerleri yani sigortalıların kişisel vücut temizliğinin yapıldığı yerlerin işyeri olarak kabul edildiğine göre, işverenin işyerinde çalışan ve geceleri de işyerinde kalan sigortalılar için özel yıkanma yerleri hazırlamadığı bu nedenle kazalı sigortalının zorunlu olarak işyerinde bulunan “dereye” girerek yıkandığı yeri işyeri eklentisi saymış ve derede meydana gelen olayı iş kazası saymıştır. • (Yarg. GHK. 6.07.2005 tarih ve 2005/10-444, 2005/449 sayılı kararı)
Örnek (3); İşveren tarafından sağlanan otelin tuvaletinde iş saatleri içinde meydana gelen kaza iş kazası sayılır. • Karara konu olan olayda, davacılar murislerinin iş kazası sonucu öldüğünü öne sürerek kurumdan gelir bağlanmasını istemişler; İş mahkemesinin talebi reddetmesi üzerine de Yargıtay’a başvurmuşlardır. • Yargıtay, murisin davalının işyerinde hizmet akdi ile çalıştığını, olayın işverenin temin ettiği otel tuvaletinde mesai saatleri içinde meydana geldiğini, SSK.5 ve SSK.11/A-a,b fıkralarına göre, kazanın işyerinde ve işin yürütümü sırasında meydana gelmiş olması karşısında, ayrıca illiyet bağının aranmasının gerekmediği sonucuna vararak mahkemenin kararını bozmuştur. • [Y10HD., 14.9.1994, 11128/16216]
2) SİGORTALININ İŞVEREN TARAFINDAN YÜRÜTÜLMEKTE OLAN İŞ DOLAYISIYLA KAZAYA UĞRAMASI
“İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla” meydana gelen kaza iş kazasıdır. • Bu hükme göre kaza işyerinde cereyan etmemiş olsa bile, örneğin işverenin sigortalıyı işyeri dışında sigortalının işinin gereği olarak çalışması sırasında uğradığı kaza iş kazasıdır. • Burada önemli olan, kazanın, işveren tarafından yürütülen iş dolayısıyla meydana gelmesidir.
Buna göre sigortalının işverenden aldığı talimat uyarınca, bir müşterinin evinde elektrik arızasını gidermeye çalışırken, elektrik akımına kapılarak ölmesi halinde iş kazası sayılacaktır. • Belirtmek gerekir ki, 5510/13-b hükmü uygulanırken, sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla hareket edip etmediğine dikkat edilmesi gerekir. • Bunun dışında, nasıl işyerinde meydana gelen kazaların nedenleri üzerinde durulmuyorsa, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla işyerinin dışına çıkan işçi de, herhangi bir nedenle kazaya uğrarsa bu kazanın da iş kazası olarak nitelendirilmesi gerekir. • (Yargıtay 21 HD., 5.7.2004, 6443/6691)
Örnek Yargıtay kararları; • Tomruk deposunda tesellüm işçisi olarak görev yapan sigortalı, tomrukları depodan kamyonların durduğu tali yol ayrımına kadar traktörle götüren sürücünün işbaşında bulunmadığı bir sırada kullandığı traktörü kamyona yanaştırırken kazaya uğramıştır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, olay ile işverenin fiili arasında uygun neden-sonuç bağı bulunmadığı gerekçesi ile bu olayı iş kazası saymamıştır.
Bir başka olayda, işyerinde işveren vekili olarak hizmet veren ayrıca işverenin harici işlerini, adliyedeki işlerini takip eden sigortalı, bir gün işverenle birlikte aynı araçla trafiğin yoğun olduğu bir iş merkezine gitmiştir. • Burada, yine işverenle birlikte, caddenin bir tarafından diğer tarafına geçerken bir taşıtın sigortalıya çarpması sonucu ölmüştür. Mirasçıları işvereni dava ederek olayın iş kazası olduğunun tespitini istemişlerdir. • Davalı işveren, savunmasında, sigortalının olay günü kendisi ile birlikte iş merkezine gelmek için araca bindiğini, esas amacının kızının düğünü için kredi almak olduğunu ve görevli bulunmadığını öne sürmüştür.
Yargıtay, sigortalının kredi almayı planladığı bankanın başka bir yerde bulunmadığını, kendisinin olay günü izinli olmadığını ve işveren vekili durumunda olan bir elemanın sebepsiz yere iş merkezine götürülmesinin sözkonusu olamayacağını ve ayrıca sigortalının işverenin her türlü dahili ve harici işlerine baktığını gözönünde tutarak, olay günü görevli olduğunu kabul etmiş ve olayı 5510/13.b maddesi çerçevesinde iş kazası olarak değerlendirmiştir. • [Yarg. 10.HD., 23.10.1995 tarihli, 7796/8681 sayılı kararı]
3) SİGORTALININ, İŞVEREN TARAFINDAN GÖREV İLE BAŞKA BİR YERE GÖNDERİLMESİ YÜZÜNDEN ASIL İŞİNİ YAPMAKSIZIN GEÇEN ZAMANLARDA KAZAYA UĞRAMASI
Bu maddeye göre, sigortalının işveren tarafından görevle başka bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini yapmaksızın geçen zaman birimi içinde uğradığı tüm kazalar, iş kazası olarak nitelendirilecektir. • İşveren, sigortalıyı işyeri dışında bir görev ifa etmekle yükümlü tutabilir, bu görev yerinin aynı veya başka ilde veya yabancı bir ülkede olması önem taşımaz. • Sigortalı, işverenin işi için başka yere gitmektedir, öyleyse işverenin otoritesi altındadır. • Madde hükmü “sigortalının asıl işini yapmaksızın geçen zaman” deyimini kullanmış, bu zamanın nasıl değerlendirileceği hususunda bir açıklama yapmamış ve herhangi bir ayrım öngörmemiştir