1.4k likes | 2.88k Views
KEMİK DOKUSU. Pof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı 2013. KEMİK DOKUSU. Dişin mine ve dentin tabakasından sonra vücudumuzun en sert dokusu . İŞLEVLERİ.
E N D
KEMİK DOKUSU Pof. Dr. Alpaslan GÖKÇİMEN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı 2013
KEMİK DOKUSU • Dişin mine ve dentintabakasından sonra vücudumuzun en sert dokusu
İŞLEVLERİ • MSS, akciğerler ve kemik iliği gibi yumuşak doku ve organlar kemikler tarafından desteklenir ve korunur • İskelet: Organizmaya biçim kazandır ve organizmanın yükünü taşır • İskelet kaslarının büyük çoğunluğu, ancak kemiklere bağlanarak işlevlerini yapabilir • Organizmanın kalsiyum ve fosfat depolarıdır
İŞLEVLERİ • Vücudun kalsiyum ihtiyacı arttığında (gebelikte olduğu gibi) veya kan kalsiyum düzeyi düştüğünde, gerekli kalsiyum kemiklerden sağlanır • Kan kalsiyum düzeyi arttığında fazla kalsiyum kemiklerde depolanır: Parathormon (kan kalsiyumunu artırır) ve tiroid bezinin parafoliküler hücrelerinden salgılanan kalsitonin (kan kalsiyumunu düşürür) ile ayarlanır
YAPI • Hücrelerden ve hücrelerarası matriksten oluşur • Hücreler azınlıktadır; dokunun çoğunluğunu matriks oluşturur.
YAPI • Diğer destek dokularında matriks sadece organik elemanlardan meydana geldiği halde, kemik dokusunun matriksinde inorganik maddeler de vardır ve bunlar matriksin kuru ağırlığının aşağı yukarı yarısını oluşturur. • Kemik dokusuna sertlik kazandıranlar inorganik maddelerdir • İnorganik maddelerin %85’i kalsiyum fosfat, %10’u kalsiyum karbonattır • Az miktarlarda olmak üzere kalsiyum florid, magnezyum florid, sitrat, hidroksit ve sülfat bileşikleri de bulunur
YAPI • Kalsiyum ve fosfor iyonları birleşerek kalsiyumfosfat moleküllerini meydana getirir ve bu moleküller, hidroksiapatitadı verilen iğne biçimli kristaller şeklinde matrikse çöker
Matriksin organik bölümü • Liflerden ve şekilsiz temel maddeden meydana gelir • Organik maddelerin %95 kadarını tip I kollajenlifler oluşturur • Çok sert olmasına karşın, kemiklerin basınç ve gerilmeler karşısında kolay kırılmamalarını sağlayan öğeler, bu kollajen liflerdir
Hidroksiapatit kristalleri çoğunlukla kollajen liflerin üzerine oturmuştur
ŞEKİLSİZ TEMEL MADDE • kondroitin 4-sülfat, • kondroitin 6-sülfat, • keratan sülfat, • hiyalüronik asit • glikoproteinler (osteonektin) • (Kıkırdak dokusuna kıyasla kemik matriksindeki şekilsiz temel madde miktarı daha azdır)
HÜCRELER 1-Osteoprogenitör hücreler 2-Osteoblastlar 3-Osteositler 4-Osteoklastlar
OSTEOPROGENİTÖR (OSTEOJENİK) HÜCRELER • Kemik dokusu olma yönünde şartlanmış mezenkim hücreleridir • Şekil olarak fibroblastlara benzerler ve mitoz bölünmeyle çoğalırlar • Çoğalan hücrelerden bir kısmı osteoblastlara dönüşür • Sekonder (ikincil) kemiğin periosteum ve endosteum adı verilen zarlarında ve ayrıca Havers ve Volkman kanallarındaki damarlar çevresinde faal olmayan osteoprogenitör hücreler bulunur
OSTEOPROGENİTÖR (OSTEOJENİK) HÜCRELER • Kemik yapımı (osteogenezis) ve kemik kırıklarının tamiri sırasında hızla bölünüp çoğalan osteoprogenitör hücrelerin bir kısmı osteoblastlara dönüşürler
OSTEOBLASTLAR • Kemik matriksinin organik bölümünü yani kollajen lifleri, glikozaminoglikanları (GAG) ve glikoproteinleri sentezleyip salgılar • Şekillenmekte olan kemik trabeküllerinin veya lamellerinin yüzeyinde epitel hücrelerini andırır şekilde tek sıra halinde yan yana dizilir
OSTEOBLASTLAR • Aktif durumuna göre prizmatik, kübik veya yassı şekilli olabilirler • Sitoplazmaları GER, ribozomlardan ve Golgi aygıtından zengindir, çekirdekleri ökromatiktir(Yüksek metabolik aktivite) • Sitoplazmaları GER ve ribozom yoğunluğuna bağlı olarak bazofilikboyanır
TRABEKÜL TRABEKÜLA OSTEOKLAST AKTİF OSTEOBLAST
Osteoblastların kısa sitoplazmik uzantıları vardır, bu uzantıları aracılığıyla birbirleriyle temas halindedirler
OSTEOBLASTLAR • Sitoplazmaları alkalenfosfatazenziminden zengin • Bu enzim, kalsiyumun kalsiyumfosfat halinde matrikste çökmesini sağlayarak matriksin kalsifikasyonunda (kireçleşmesinde) iş görür • Osteoblastlar tarafından yeni sentezlenmiş ve henüz kalsifiye olmamış kemik matriksineosteoid adı verilir
OSTEOBLASTLAR • Osteoblastlar, salgıladıkları bu osteoid doku içinde gömülü kalırlar ve matrikskalsifiye olunca faaliyetlerini azaltıp basıklaşarak birer osteosit haline dönüşürler • Osteoblast ve osteositler, bölünme yeteneği olmayan hücrelerdir
OSTEOSİTLER • Kireçleşmiş matriks içinde kalan ve metabolikfaaliyetlerini azaltan osteoblastlardır • Hücrelerin etrafına salgılanarak biriken matriks dokusu hücreleri birbirinden ayırır • Osteositlerinsitoplazmik uzantıları, osteoblastlarınkinden çok daha uzundur
ARALIKLI BAĞLANTI • Bu kısa borucuklar ile komşu hücre membranları birbirine bağlanır • Bu borucuklar, küçük moleküllerin doğrudan geçiş yeridir • Geçen madde intersellüler aralık ile temas etmez ve dolayısı ile bu geçişte her hangi bir madde kaybı söz konusu değildir • Bu borucuklardan şeker, amino asitler vs bazı hormanlar rahat geçebilir • Bu bölgelerdeki elektriki dirençte düşüktür. • Uyarı bir hücreden diğerine kolayca geçebilir
LAKÜNA • Osteositlerin hücre gövdeleri, matriks içindeki mekik çekirdeği biçimli boşluklar olan lakünalar içinde yer alır
Mavi Ok: Havers kanalıYeşil Ok: - osteositSarı Çizgiler: Sement çizgileri Sarı Ok:- Periosteum
Lakünalardan, her yönde uzanan ince kanalcıklar (kanaliküller) çıkar
OSTEOSİT • Bu kanaliküller, komşu lakünalara ait olanlarla ağızlaşarak, kemik dokusu içinde bir kanalikül sistemi oluşturur • Osteositlerinsitoplazmik uzantıları, kanaliküller içinde seyrederler ve komşu osteositlere ait olan uzantılarla uç uca değerek birbirleriyle temas halinde bulunurlar
İŞLEVİ • Kemik matriksi kireçleşmiş olduğundan, madde taşınımıosteositler üzerinden gerçekleşir • Besin maddelerini ve hormonları içeren doku sıvısı, sitoplazmik uzantılar üzerinden hücreden hücreye geçerler; böylece kan damarlarından uzakta bulunan osteositlerin beslenmeleri ve çalışmaları sağlanmış olur. • Damarlar ve osteositler arasındaki iletişim ayrıca, hücre gövdesi ile laküna dış sınırı arasındaki ve hücre uzantıları ile kanaliküllerin dış sınırı arasındaki dar mesafelerde bulunan az miktardakiekstrasellüler madde aracılığı ile de olur • Kemik dokusunun canlı kalabilmesi, osteositlerin faaliyetiyle mümkündür. • Yaşlanıp ölen osteositlerin bulunduğu yerde matriks bozulmaya başlar
İŞLEVİ • Osteositlerin salgı faaliyetleri azaldığı için GER, ribozom ve Golgi aygıtı içeriği azalır, çekirdek heterokromatikleşir
OSTEOKLASTLAR • Kemik dokusunu yıkıma uğratan hücrelerdir • Osteoklastlar, kandan gelen monositlerin birleşmesi (füzyonu) ile oluşurlar • Oldukça iri hücrelerdir • Çok çekirdeklidirler, 50 kadar çekirdek içerebilen osteoklastlara rastlanmıştır.
OSTEOKLASTLAR • Çekirdek sayısı, birleşen monosit sayısını gösterir • Osteoklastlarmonosit kaynaklı oldukları için, mononükleerfagositik sisteme dahildirler • Sitoplazmaları genellikle asidofil boyanır ve bol miktarda lizozom ihtiva eder • İçerdikleri çeşitli lizozomal enzimleri, kemik dokusuna dönük olan ve çok sayıda uzun-kısa kalın-ince sitoplazmik uzantılar bulunan yüzeylerinden hücre dışına vererek kemikleri eritmeye çalışırlar • Böylece kemik yüzeyine oturdukları yerlerde çukurlar açarlar • Kemik yüzeyindeki bu çukurlara Howshiplakünaları adı verilir.
PARATİROİD HORMONU • Osteoklastların sayısını ve faaliyetlerini, dolayısıyla kemik rezorbsiyonunu artırır ve böylece kan kalsiyumunu yükseltir • Kemik yapımı sırasında, osteoklastlartrabeküllerin yüzeylerinde veya kompakt kısımların iç yüzlerinde yerleşerek buraları eritirler; bu sırada bir taraftan da osteoblastlar yeni kemik dokusu yaparlar----Bu sayede kemik dokusu uzayıp genişleyebilme ve yaşlanıp yıpranan kısımlarını ortadan kaldırıp yerine yenisini yapabilme olanağına kavuşur
KEMİK ÇEŞİTLERİ 1- Primer (olgunlaşmamış) kemik dokusu 2- Sekonder (olgunlaşmış) kemik dokusu
PRİMER KEMİK • Embriyolojik gelişim sürecinde, kırık ve diğer onarım olaylarında ilk ortaya çıkan kemik türü, geçicidir ve yetişkinlerde yerini sekonder kemiğe bırakır • Primer kemikte matriksinkollajen lifleri gelişigüzel her yönde seyrederek ağlar oluşturur
SEKONDER KEMİK • Lamelli kemik dokusudur ve kollajen lifler, sekonder kemiğin lamelleri içinde özel bir şekilde yerleşim gösterir • 3-7 mikron kalınlığında olan her bir kemik lameli içindeki kollajen lifler birbirine paralel olarak, ancak komşu lamellerdeki liflerle dik açı yapacak şekilde yerleşirler. • Liflerin bu yerleşimi, sekonder kemiğe büyük bir dayanıklılık kazandırır
SEKONDER KEMİK • Sekonder kemikteki şekilsiz temel madde miktarı, primer kemiktekine kıyasla oldukça azdır, fakat kollajen lif miktarı daha fazladır • Bu nedenle sekonder kemiğin matriksi (kollajen lif yoğunluğuna bağlı olarak) daha koyu asidofil boyanır • Primer kemik dokusu, sekonder kemiğe kıyasla daha bol hücre içerir • Olgunlaşmış kemik hücreleri olan osteositler, primer kemik dokusunda gelişigüzel yerleşmiş oldukları halde, sekonder kemikte komşu lameller arasına sıkışmıştır
SEKONDER KEMİK • Süngerimsi (spongiyöz) kemik 2. Sıkı (kompakt) kemik
SPONGİYOZ KEMİK • Birbiriyle anastomozlaşan kemik trabeküllerinden oluşmuştur • Trabeküllerin arasında, kemik iliği ile dolu düzensiz boşluklar bulunur • Trabeküllerdeki kemik lamelleri birbirine paralel seyirlidir. • Özel biçimlerde düzenlenmiş kemik lamelleri, genel olarak trabeküllerde bulunmaz