1 / 34

Davranış Bilimleri

Davranış Bilimleri. Hafta V. Savunma Mekanizmaları ve Normal Dışı Davranışlar. Savunma Mekanizmaları. İnsanın yaratılışı iki önemli denge üzerine kurulmuştur. Bu iki denge ne olabilir?. 1. Homeostatis : Bireyin biyolojik iç dengesi. Nefes almak. Uyumak. Susamak-su içmek.

tan
Download Presentation

Davranış Bilimleri

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Davranış Bilimleri Hafta V

  2. Savunma Mekanizmaları ve Normal Dışı Davranışlar

  3. Savunma Mekanizmaları

  4. İnsanın yaratılışı iki önemli denge üzerine kurulmuştur. Bu iki denge ne olabilir?

  5. 1. Homeostatis: Bireyin biyolojik iç dengesi Nefes almak Uyumak Susamak-su içmek Acıkmak-yemek yemek Temel fizyolojik ihtiyaçlar 2. Bireyin belirli bir sosyal çevrede uyum içerisinde hayatını sürdürmesi

  6. Bazı içsel ve dışsal etkenler sebebi ile bu denge bozulabilir.

  7. İhtiyacı tatmin eden nesne yok Hayal Kırıklığı İhtiyaç Gecikme Çatışma Anında tatmini engelleyen yapılar var

  8. Birey, varlığını dengede tutabilmek adına bazı davranış mekanizmaları geliştirir. Savunma Mekanizmaları

  9. Doğuştan gelen bir arzu ile birer savunma sistemi olarak kendiliğinden ve bilinç dışından geliştirilen davranış şekillerine savunma mekanizmaları denir.

  10. Kişilerin dıştan gelen tehlikelere ya da tehditkar dürtülerin varlığına karşı kendilerini aldattıkları, bilinçsiz psikolojik manevralara savunma mekanizması denir. Burada savunma ile kastedilen şüphesiz yalnızca kişinin zihninde yarattığı, gerçekte var olmadığı bir işlemdir. Sigmund Freud – 1943 Anna Freud - 1946

  11. Savunma Mekanizmalarının Genel Özellikleri • Savunma mekanizması kullanan birey, davranışının gerçek işlevinin farkında değildir. Savunma mekanizmaları bilinçsiz davranışlar olarak adlandırılır. • Savunma mekanizmaları bilinç dışı süreçlerdir. Birey savunma mekanizmalarını kullandığının farkında değildir. • Savunma mekanizmalarının etkisi altında, gerçeği olduğundan biraz daha farklı algılarız. • Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada etkilidir.

  12. Savunma Mekanizması Biçimleri

  13. Saldırganlık • En yaygın savunma mekanizması • Engellenme ve hayal kırıklığı bilinçaltı saldırı duygularını tetikler • Toplum kuralları ve hukuk bireyin öfkesini kontrolsüzce boşatmasını engeller • Bununla birlikte sosyal varlık olan insan dolaylı yoldan öfkesini gösterir • Maçta hakeme küfür etmek • Başkasıyla alay etmek – dedikodusunu yapmak • Saldırganlık duygusu kontrol edilmediği ve doğru boşaltılmadığı zaman, bireyin öfkesi kendisine yönelebilir. • Bireyin kendisini suçlaması, • Bilerek zarar vermeye çalışması • İntihar

  14. Bastırma (Represyon) • Hoşa gitmeyen, toplumca onaylanmayan duygu, düşünce, istek ve arzular zamanla bilinç dışına itilerek unutulur. Bu süreç tamamen bilinçdışıdır. • Unutularak bilinç dışına depolanan yaşantılar, ancak rüyalar aracılığıyla ya da serbest çağrışım gibi tekniklerle ortaya çıkar. • Genel anlamıyla, kişinin bir daha hatırlamak ve hissetmek istemediği şeyleri bilincinden atmaya çalışmasıdır.

  15. Bastırma (Represyon) • Ancak bastırma sürekli olursa (yani kişi güdülerinden kaynaklanan her davranışın kaygı vereceğinden çekinip bunları bastırırsa) sonunda ruhsal durgunluk, donukluk ve sıkıntı ortaya çıkar. • Örnekler: • Dişçiyle randevusu olan kişinin korktuğu için randevuyu unutması • Kullandığı araçta kaza yapan ve çocuğunu kaybeden bir babanın yaşadığı suçluluk duygusunu bastırmaya çalışması ve bu süreçte zorlandığı için hafıza kaybına uğraması • Gerçekten sevmediği biriyle oturmak zorunda kalan bireyin herkese selam verip sevmediği bireye selam vermemesi • İstemediği bir oturumu yöneten oturum başkanının “oturumu açıyorum” yerine “oturumu kapatıyorum” demesi

  16. Tepki Oluşumu/Karşıt Tepki Geliştirme/ Tersine Davranmak/Güdüleri Çarpıtma • Kişinin çatışan duygu ve güdülerden toplumca beğenilmeyenlerini inkar etmek için düşündüğünün tam tersini söylemesi ya da gerçekleştirmesi. • Tepki oluşumu, belirli konulardaki bastırma davranışlarının daha da güçlendirilmesidir. • Bu mekanizmaya ihtiyar kız mekanizması da denir.

  17. Tepki Oluşumu/Karşıt Tepki Geliştirme/ Tersine Davranmak/Güdüleri Çarpıtma • Örnekler: • Bir kız çocuğunun kardeşini kıskandığı için ona aşırı düzeyde ablalık yapmaya çalışması • Genç bir kızın güzelliğini kıskandığı bir arkadaşına «sen benim en iyi arkadaşımsın” demesi • Derste çok konuşan öğrencinin “sınıfımızda gevezeler var ders dinleyemiyoruz” demesi • «Kedi yetişemediği ciğere mundar der» hali

  18. Yüceltme (Duyguları Doyurma) • Yüceltme, toplumun da kabul edebileceği yollardan ulaşmak demektir. Yüceltmede bastırılan ihtiyaçlarla beraber bulunan gerginlik, dışarıdan ilgisiz gibi görünen yeni nesneler, yeni hedefler ve yeni faaliyetler haline çevrilmektedir. • Toplumsal yönden kabul edilmeyen saldırganlık veya cinsel eğilimlerin, biçim değiştirerek kabul edilebilir alanlarda ifade bulmalarıdır.

  19. Yüceltme (Duyguları Doyurma) • Bütün bu yeni nesne ve hedefler bastırılan ihtiyaçların aksine sosyal açıdan kabul edilen şeylerdir. Ör: Kavgacı bir kişinin polis olduktan sonra, bazı saldırgan davranışlarının onun görevinin bir yönünü oluşturduğunun kabul edilmesi gibi. • Örnekler: • Çocuk sahibi olmayan bir kadının kreşte gönüllü anne olması • Kendisini teşhir etmeyi seven birisinin manken olması • Kavga etmeyi seven birinin boksör olması

  20. Kaydırma/Yön/Yer Değiştirme /Semeri Dövme • Güdünün değişmediği ancak güdünün asıl hedefi yerine başka hedef koyularak değiştirildiği durumdur. • Ya da bizde kaygı uyandıran sorun, gücümüzün yetmediği bir kimse, ya da denetimimiz altında olmayan bir olaysa, kaygımızı veya kızgınlığımızı gücümüzün yettiği kimseye ya da nesneye yöneltiriz. • Örnekler: • Gol yiyen kalecinin kale direğini tekmelemesi • Telefonda kötü bir haber alan birinin ahizeyi kırması • Sınıftan atılan öğrencinin sınıftan çıkarken sınıfın kapısını hızla çekmesi • Patronuna kızan kocanın eşini dövmesi

  21. İnkar • Birey daha önce yapmış olduğu bir davranışı kabul etmeyip, inkar ederek bir savunma mekanizması gösterebilir. • Kişilerin, algılaması çok zor ve rahatsız edici özellikteki yaşantılarla karşılaştıklarında, bu olayların varlığını veya yaşanmış olmasını bilmemezlikten ve anlamamazlıktan gelerek onları inkar etmesi durumu. Ör: “Sinirli değilim!” • Ayrıca inkar etme, insanın ulaşamadığı veya ilişki kuramadığı kişilerin veya eşyaların varlığını kabul etmemektir. Böylece kişi bunlarla ilişki kurmayınca sonuçta herhangi bir kaygıyla da karşılaşmaz.

  22. İnkar • Örnekler: • Arkadaşının kansere yakalandığını duyan birinin “mümkün değil, o kanser olamaz herhalde sonuçlar karıştı” demesi. • Babasını kaybeden bireyin babasının sağlığındaki davranış ve tutumları devam ettirerek arkadaşlarına babasıyla hafta sonu yaptıklarını anlatması. • Eşini kaybeden kadının hala iki kişilik sofra kurması

  23. Bastırma ile inkar(yadsıma) savunma mekanizmaları arasındaki temel fark bastırmada rahatsızlık veren yaşantı ya da durumla ilgili hiçbir şey hatırlanmazken, inkarda yaşantı hatırlanır ancak kabul edilmez.

  24. Yansıtma/Suçlama/Projeksiyon • Bireyin kendisinde bulunan kusurları başkalarında görme davranışına ya da kişinin herhangi bir nedenden dolayı duyacağı, suçluluk duygusunu başka bir kişiye /kişilere atarak kurtulmasıdır. • Örneğin; • Rüşvet alan memurun “herkes alıyor” demesi • Zayıf alan öğrencinin “öğretmen verdi” demesi • Gol yiyen kalecinin arkadaşına “bir adamı tutamıyorsun” demesi • Alkol alan bireyin eşine “ beni sen bu hale getirdin” demesi

  25. Yansıtma/Suçlama/Projeksiyon • Yansıtma diğer bir şekilde de bireyin, kendisindeki olumsuzlukları başkalarına mal etmesidir. • Örneğin; İşinde çok hırslı olan birisi, “iş yerinde herkes çok hırslı, kimseye güvenilmiyor, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor.” diyerek kendini rahatlatabilir. • Bu mekanizmayı, çevresindeki insanların iyi niyet, doğruluk, başarı ve becerileri karşısında sürekli olarak şüphe, tenkit ve kötüleme tepkileri gösterenler, dedikoducular, iftiracılar ve kötüleyiciler kullanırlar.

  26. Yansıtma/Suçlama/Projeksiyon • Bu kişilerin hiç kimseyi beğenmemesi, kimseye karşı güven duymaması, herkesten şüphe etmeleri esas yönünden kendilerine karşı olan tavır ve duygularını başkalarına yüklemek çabasından ibarettir. Gerçekten bu kişilerin kendilerine güvenleri yoktur, kendilerini suçlu, kötü ve yetersiz insan olarak görürler. • Ör: Başarısız olduğumuzda bunun nedeninin başkası, uğursuzluk veya aksilik olduğunu kabul etmemiz gibi. Sınıfta kalan öğrencinin suçu öğretmenine veya anne ve babasına atması gibi.

  27. Mantığa Bürüme/Bahane Bulma/Akla Uydurma /Rasyonelleştirme • Bireyin yapmış olduğu kabul edilemeyecek bir davranışı çeşitli bahaneler bulma yoluyla haklı • göstermeye çalışmasıdır. • Birey mazeretler bularak kendi davranışını olduğundan daha az yanlış gösterme eğilimindedir.

  28. Mantığa Bürüme/Bahane Bulma/Akla Uydurma /Rasyonelleştirme • Örnekler, • Partiye çağırılmayan Ahmet’in “zaten gitmeyecektim” demesi • Geçimsiz birinin yalnızlıktan hoşlanırım demesi • Çok para harcayarak büyük borçlar altına giren birinin «borç yiğidin kamçısıdır” demesi İsteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki yüzü • Maçta takımı mağlup olan bir futbolcunun yenilgiyi sahanın kötü koşullarına bağlaması • Üniversite okuyamayan birinin “ben hayat üniversitesini bitirdim.” demesi • Ben evladımı onun iyiliği için döverim • Sınavda çalışmadığım yerlerden soruldu

  29. Gerileme • Temel ihtiyaçların ve isteklerin karşılanmamasından kaynaklanan doyumsuzluk ve kaygı durumlarında, daha basit bir olgunluk düzeyine inme gerileme olarak kabul edilmektedir. • Bu savunma mekanizmasında kişinin hareketleri daha az olgun ve çocukça olmaktadır. Ayrıca duygu ve heyecanlar çocukta olduğu gibi daha zayıf bir şekilde farklılaşıyor ve kontrol ediliyor. 14 yaşındaki bir çocuğun kendi yaşına uygun olmayan ancak 7 yaşındaki çocuğun yapabileceği davranışları yapması gerilemeye bir örnektir.

  30. Dönüştürme/Bedenselleştirme-Organlaştırma • Birey sıkıntısını ruhsal belirtiler yerine vücudun farklı yerlerinde farklı yakınmalarla ortaya koyar. • Örneğin; • Bir öğrencinin, sevmediği öğretmeninin dersine girince migreninin tutması • Kavga esnasında bayılmak

  31. Özdeşleşme • Birey kendisinde bulunan özellikleri özenilir bulmadığı zaman, kendisi olmaktan çıkıp, istediği özelliklere sahip başka biriymiş gibi kendini algılamaya ve davranmaya başlar. • Başkaları gibi duyma, düşünme, davranma ve onların başarısından pay çıkarmaktır. • Örneğin; • Beğendiğimiz sanatçı gibi giyinme ve onun hareketlerini yapma • Öğretmenin “benim öğrencim ODTÜ’yü kazandı demesi • Benim babam senin babanı döver.

  32. Hayal Kurma/Düşle Doyum • Kişinin gerçekte karşılayamayacağı ihtiyaçlarını, istek ve dürtülerini düş kurma yoluyla doyurmasıdır. • Örneğin; • Sekreterlikten hiç hoşlanmayan genç bir kadın kendini hayal dünyasında son derece başarılı bir avukat gibi düşünerek, sekreterliğin verdiği kaygıdan kurtulur. • Piyango bileti alıp, çıkarsa neler yapacağını hayal etmek

  33. Ödünleme (Telafi)/Giderme • Kendimizi zayıf gördüğümüz (Fiziksel ya da sosyal) bir alandaki eksikliğimizi, kuvvetli olduğumuz başka bir alandaki başarı ile örtme çabasına denir. • Örneğin; • Sakatlığı nedeniyle spor yapamayan kişinin başarılı bir antrenör olması • Dersleri zayıf olan bir öğrencinin okulun voleybol takımında iyi bir pasör olması • Erkeklerin dikkatini çekmeyen çirkin bir kızın doktorasını yaparak, bilim alanında başarılı işler çıkarıp herkesin dikkatini çekmesi

  34. Saplanma • Kişiler çocukluk ve gençlik dönemlerine ilişkin bazı özellikleri benliklerinde tutabiliyorlar. Bu özellikleri daha sonraki yaşamlarında da devam ettirebiliyorlar. Yani, bu özellikler daha sonraki yıllarda bir saplantı haline geliyor. • Kişiliğin bazı yönlerinin gelişiminin belirli bir düzeyde kalması ve bundan dolayı da olgunlaşmanın gerçekleştirilmemesi durumuna saplanma denir. Ör: Bir gelişme döneminde isteklerinin tatmini engellenmiş olan bir kişinin bütün yaşamı boyunca bu isteklerinin peşinde koşması gibi. Bir çocuğun annesine olan bağımlılığını yetişkin döneminde devam ettirmesi gibi.

More Related