1 / 70

Tıpta Kullanılan Görüntüleme Yöntemleri Doç. Dr. Eylem ÖZTÜRK GÜVEN Kübra Kıcır N10228142

Tıpta Kullanılan Görüntüleme Yöntemleri Doç. Dr. Eylem ÖZTÜRK GÜVEN Kübra Kıcır N10228142.

yoland
Download Presentation

Tıpta Kullanılan Görüntüleme Yöntemleri Doç. Dr. Eylem ÖZTÜRK GÜVEN Kübra Kıcır N10228142

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Tıpta Kullanılan Görüntüleme Yöntemleri Doç. Dr. Eylem ÖZTÜRK GÜVEN Kübra Kıcır N10228142

  2. W.C. Röntgen'in X-ışınlarını buluşundan sonra, görüntüleme yöntemleri hızla geliştirilmiş ve yüz yıllık bir süre içerisinde, Röntgen'in bilimsel atılımı, günümüz teknolojisiyle birleşmiş, yeni görüntüleme yöntemleri geliştirilmiştir.

  3. Görüntüleme yöntemleri • röntgen • bilgisayarlı tomografi • manyetik rezonans görüntüleme • radyonüklid görüntüleme (sintigrafi) • ultrasonografi

  4. Emisyon (yayma)Radyonüklid Görüntüleme (RG) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) • Transmisyon (geçme)Röntgen ve Bilgisayarlı Tomografi • Refleksiyon (yansıma)Ultrasonografi (US) Görüntüleme yöntemlerinde, başlıca üç ana prensip kullanılmaktadır;

  5. EMİSYON Enerji kaynağı vücuttadır. Görüntüyü oluşturmak için vücuttan salınan enerjinin alınması ve işlenmesi gerekmektedir. Vücutta sinyal veren enerjiyi oluşturabilmek için ya radyonüklid maddelerin değişik yollarla doku ve organlara ulaştırılması, ya da radyofrekansla dokuların uyrılması gerekmektedir. TRANSMİSYON Bu prensiple geliştirilmiş görüntüleme yöntemlerinde kullanılan enerji, vücudu geçer ve öbür taraftaki alıcıya ulaştırılır. Enerji kaynağı ve alıcı farklıdır. Burada kullanılan enerjinin vücüdu geçebilecek kadar güçlü olması gerekir. REFLEKSİYON Enerji kaynağı ve alıcı hastanın aynı tarafında bulunur. Üretilen enerji vücuda gönderildikten sonra, vücuttan yansıyan enerji alınarak görüntüleme sağlanır.

  6. X - ışını X – IŞINI X-ışınları, bir ucunda radyo dalgaları diğerinde kozmik ışınlar bulunan, elektromanyetik radyasyon spektrumunda yer alır. X-ışını, elektrik enerjisinin kinetik enerjiye çevrilmesi ile elde edilir. Şehir şebekesinden alınan alternatif akım, transformatörlerle yükseltilir ve doğru akıma çevrilir. Bu yüksek gerilim, havası boşaltılmış bir cam tüp içerisindeki bir flaman (katot) ile karşısına konmuş anot arasına uygulanırsa, hızla anoda çarpan elektronların kinetik enerjilerinin büyük bir bölümü ısıya, çok az bir bölümü de x-ışını enerjisine dönüşür.

  7. X - ışını X-ışınlarının diyagnostik radyolojide kullanılmalarını sağlayan temel özellik, dokuyu geçebilme yetenekleridir. Flouresans ve fotografik özellikleri ise görüntünün elde edilmesini sağlar. İnsan vücudunun değişik atom ağırlığında ve değişik kalınlık ve yoğunlukta dokulardan yapıldığından, x-ışınının absorbsiyonu da farklı olacaktır. Farklı absorbsiyon ve girginlik sonucu, röntgen filmi (röntgenogram) üzerine değişik oranlarda düşen x-ışınları geçtikleri vücut parçasının bir görüntüsünü oluştururlar. Bu görüntü, siyahtan (film üzerine düşen ışın fazla) beyaza (film üzerine düşen ışın az) kadar değişen gri tonlardan oluşur.

  8. RÖNTGEN RÖNTGEN • Temel tanı yöntemlerinden ilkidir. • Vücudu geçen x-ışınları, üzerine gümüş bromür (AgBr) emülsiyonu sürülmüş plastik bir yaprak olan röntgen filmi üzerine, ya doğrudan ya da Flouresans özellikteki bir levha aracığıyla, ultraviole ışığı şeklinde düşürülür. X-ışını veya ultraviole ışığı alan AgBr moleküllerindeki bağlar gevşer. Böyle bir film bazı kimyasal solüsyonlarla karşılaştırılırsa, etkilenen moleküllerdeki gümüş ve brom birbirlerinden kolayca ayrılır. Tek kalan gümüş oksitlenerek röntgenogramlar üzerindeki siyah kesimleri oluşturur. Işın düşmemiş bölgelerdeki gümüş bromür molekülleri ise film üzerinden alınır ve beyaz olan plastik baz ortaya çıkar. • Bu işleme “film processing” (film banyosu) adı verilir.

  9. RÖNTGEN • Yani kısaca röntgenogramlardaki görüntü, okside olmuş gümüş tarafından oluşturulmaktadır.

  10. RÖNTGEN • RÖNTGEN • Konvansiyonel röntgen (Gümüş bromür görüntülerinin elde edildiği yöntem) • Dijital röntgen (Vücudu geçen x-ışınlarının dedektörlerle ölçülerek görüntünün bilgisayar aracılığı ile katot tüpünde oluşturulduğu yöntem) • A-) Konvansiyonel Röntgen • radyoskopi (fluoroskopi) • radyografi

  11. Konvansiyonel Röntgen • Radyoskopi (Fluoroskopi): • Hasta x-ışını kaynağı ile flüoresans ekran arasındadır. Hastayı geçen x-ışınları bu ekran üzerinde bir görüntü oluştururlar. Bu görüntünün izlenebilmesi için gözün karanlığa uyumu gereklidir. • Görüntünün aydınlıkta görülmesini sağlayan görüntü kuvvetlendirici aygıtlar da geliştirilmiştir. Bunlar daha az x-ışını kullanılmasını sağlayarak hastanın ve hekimin aldığı ışın dozunun azaltırlar. • Görüntü kapalı devre bir televizyon ekranında izlenebilir. • Sindirim sistemi, idrar yolları, diyafram gibi vücudun farklı bölümlerinin incelenmesinde kullanılmaktadır.

  12. Konvansiyonel Röntgen • Normal filmlerde görülemeyen yapılar kontrast madde denilen ilaçlarla boyanarak görünür. Kontrast maddeler baryum ve iyot gibi radyoopak maddeler içeren ilaçlardır. • Bu ilaçlar, uygulanacak incelemenin türüne göre çeşitli şekillerde hastaya verilirler. Kontrast madde verilmesinin takiben incelenen organ doktor tarafından ekranda izlenerek çeşitli pozisyonlarda filmler çekilir. • Çekimi yapan doktor ve teknisyenler, radyasyona her gün maruz kalmamak için koruyucu bir bölmenin arkasında oturarak veya kurşun önlük giyerek kendilerinin korurlar. • Görüntü kuvvetlendiricilere bir film alma aygıtı bağlanarak organların hareketlerinin kaydedilmesine ise Sine radyografi adı verilir. Bu yöntem en sık anjikardiyografide ve yutma fonksiyonlarının izlenmesinde kullanılır.

  13. Konvansiyonel Röntgen Radyoskopi Aygıtları: Radyoskopi aygıtları daha çok hareketli organ incelemelerinde ve kontrastlı incelemelerde kullanılmaktadır. Bu cihazlarda insan gözünün çok duyarlı olduğu sarı-yeşil ışık salan çinko sülfit fosfor kullanılmaktadır. Modern radyoskopi aygıtlarında görüntü kuvvetlendiricilerin kullanılması sayesinde bu sorun aşılmıştır. Bu cihazlarda oluşturulan görüntü, video sinyaline dönüştürülür ve TV monitöründe izlenebildiği gibi video kaydı da yapılabilir.

  14. Konvansiyonel Röntgen Radyoskopide kullanılan masalar hareketlidir.

  15. Konvansiyonel Röntgen Radyografi: Bu yöntemle hastayı geçen x-ışınları bir röntgen filmi üzerine düşürülerek görüntü elde edilir. Üzerinde görüntü oluşmuş röntgen filmine radyogram ya da röntgenogram denir. Radyografi ya incelenecek bölgeden doğrudan x-ışını geçirilerek (düz radyografi) ya da incelenecek yapının içine veya çevresine kontrast madde verdikten sonra x-ışını geçirerek (kontrastlı radyografi) yapılır.

  16. Konvansiyonel Röntgen Radyografi Aygıtları: Radyografi ile yapılan işlem statik bir görüntülemedir. Sadece röntgen filmine görüntü alınabilir. Radyografi masaları yalnız yatay pozisyonda inceleme yapabilmektedir. Masa sabit olabileceği gibi yüzer masalarda, ışının istenilen yüzeye verilebilmesi için, masa yatay hareket ettirilebilir. Masa, düşük absorbsiyon özelliği olan sağlam maddeden yapılır.

  17. Konvansiyonel Röntgen • Radyografi yönteminde objedeki hareket, görüntüde netsizlik sebebi olarak • ortaya çıktığı halde, floroskopi yönteminde objedeki hareketler görüntünün kalitesini etkilemez. • Floroskopi yönteminde film kullanılmadığından, ucuz bir yöntemdir. • Ancak; görüntünün ışınlama süresince ekranda mevcut olması ve bu muayene yönteminde gerek hasta ve gerekse tetkiki yapanın radyografı yönteminden daha fazla ışına maruz kalması, floroskopi yönteminin dezavantajıdır.

  18. Dijital Röntgen B-) Dijital Röntgen Digital röntgen klasik röntgende oldugu gibi X ışınları ile çalışır, ancak görüntü filmde degil bilgisayar ortamında olusturulur. Klasik röntgende, tüm radyolojik tetkiklerde oldugu gibi kullanılan fotografik karakterdeki film, ışın madde etkileşmesinden sonra görüntünün toplanmasını saglayan alıcı görevi görmektedir. Digital radyolojide ise fosfor plakası, CCD veya silikon amorf plakaları gibi medyalar alıcı görevi görmekte, elde edilen görüntü ekran veya transpran laser film üzerinde degerlendirilmektedir.

  19. Dijital Röntgen • Avantajları • Dijital formda görüntü elde edildiği için film basımından önce tüm ayarlar istenilen biçimde yapılabilir. • Gereksiz tetkik tekrarı ve alınan X ışınları azalmaktadır. • Dijital formdaki bilginin bilgisayar ortamında saklanması, nakledilmesi ve gerekli durumda tekrar film basılabilmesine olanak sağlanır. • Dijital röntgen, konvansiyonel röntgene göre daha kolay işlemler içerir. İşlem süresi kısadır. • Film banyo işlemi yoktur. • Maliyeti düşüktür.

  20. Dijital Röntgen Panoramik Röntgen: Tüm dişlerin ve çene kemiğinin daha az ışın alarak birlikte görüntülendiği bir tomografik röntgen çeşididir. Sefalometrik Röntgen: Kafa tabanı ve çene yapısı anormallikleri değerlendirilebilmektedir.

  21. BT BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ X-ışını kullanılarak vücudun incelenen bölgesinin ince dilimler halinde (3-10mm) kesitsel görüntüsünü oluşturmaya yönelik radyolojik teşhis yöntemidir. İnceleme sırasında hasta bilgisayarlı tomografi cihazının masasında hareket etmeksizin yatar. Masa manuel ya da uzaktan kumanda ile cihazın ''gantry'' adı verilen açıklığına sokulur.

  22. BT Cihaz bir bilgisayara bağlıdır. X-ışını kaynağı incelenecek hasta etrafında 360 derecelik bir dönüş hareketi gerçekleştirirken oyuk boyunca dizilmiş dedektörler tarafından x-ışını demetinin vücudu geçen kısmı saptanarak elde edilen veriler bir bilgisayar tarafından işlenir. Sonuçta dokuların birbiri ardı sıra kesitsel görüntüleri oluşturulur. Oluşturulan görüntüler bilgisayar ekranından izlenebilir. Ayrıca görüntüler filme aktarılabileceği gibi gerektiğinde tekrar bilgisayar ekranına getirmek üzere optik diskte depolanabilir.

  23. BT • BT incelemesi tamamen ağrısızdır. Yapılacak incelemenin türüne bağlı olarak hastaya kol damarlarından kontrast madde enjekte edilebileceği gibi kontrast madde içmesi de istenebilir. • Hasta incelemeden sonra herhangi bir kısıtlama olmaksızın normal günlük aktivitelerine devam edebilir. • Bilgisayarlı tomografi ile vücudun maruz kaldığı radyasyon Hiroşima’da atom bombasından kurtulan kişilerdeki kadar zarar görmüş oluyor. BT nin normal bir röntgenden 400 kat daha fazla radyasyon yaydığını tespit edilmiştir.

  24. BT

  25. BT • Avantajları • Organların, yumuşak doku ve kemiklerin şekil ve yerleşimini oldukça net gösterir. • BT incelemeleri doktorlara basit bir kist ve solid tümör ayırıcı tanısında yardımcı olarak hastalıkların daha iyi değerlendirilmesini sağlar. • BT çok daha ayrıntılı görüntüler oluşturduğu için kanserlerin yayılımı daha net değerlendirilir ve uygulanacak tedavi şeklinin (kemoterapi, radyoterapi, cerrahi tedavi) belirlenmesine yardımcı olur. • BT, direkt grafilerle gösterilemeyen vücudun beyin gibi birçok kesiminin değerlendirilebilmesini sağlar. • BT, diğer görüntüleme yöntemlerinden daha erken ve doğru şekilde bir çok hastalığın teşhisini sağlar.

  26. BT Test edici bileşen, bir radyasyon kaynağı ve bir görüntüleme sisteminin arasında bir pikap sahne üzerinde yer alır. Pikap ve görüntüleme sistemi bilgisayara bağlıdır, böylece test bileşeninin topladığı x ışını görüntüleri bilgisayar ortamında toplanabilir. Görüntüleme sistemi burada 2 boyutlu bir gölge grafiği oluşturur.

  27. MRG • MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME • 1946 yılında Purcell ve Bloch tarafından ilk olarak tanımlanması gerçekleştirilmiştir ve çalışmaları ile 1952 senesinde Nobel ödülü almışlardır. • 1981 yılında ilk prototipler geliştirilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır. • 1984 yılında ise gerçek anlamda modern tıbbın hizmetine girebilmiştir. • 1986 yılında ise ülkemizde ilk olarak hizmete girmiştir.

  28. MRG • Manyetik rezonans, manyetik titreşim anlamına gelir. • MR cihazı protonların manyetik alan altındaki titreşimlerinden yola çıkarak oluşturulmuş ve tanı amaçlı kullanılmaktadır. • Protonlar, yani H+ iyonları normal ortamlarda kendi eksenlerinde spin hareketi yaparlar. Bu iyonlar bir manyetik alana girdiklerinde ise manyetik alanın yönüne göre dizilme eğilimi gösterir ve bu yön doğrultusunda spin hareketlerine devam ederler. Üzerlerine yüksek frekanslı RF dalgası uygulandığında ise bu protonlar RF dalgalarının bazılarını soğurur bazılarını ise yayarlar. Bu durum protonların yoğunluk, dağılım ve dizilişlerine göre değişiklikler gösterir. • Manyetik Rezonans Cihazı protonların SPIN hareketini referans alarak çalışan bir tanı ve görüntüleme cihazıdır.

  29. MRG • MR cihazı protonların RF ve manyetik alan altındaki bu özelliklerine dayanarak görüntülerini oluşturur ve klinik anlamda insan vücudunun büyük bir kısmının sudan (H2O) oluşması nedeniyle bir çok hastalığın özellikle de tümörlerin teşhisinde kullanılır. • Kafatası H+ iyonunu Ca elementinden çok daha az bulundurduğu için kafatası kemiği MR görüntülerinde seçilemez. Aksine MR yumuşak dokularda maksimum kontrastlama ve görüntüleme yeteneğine sahiptir. Bu sayede MR ile yumuşak dokulardaki lezyon ve patolojik dokular kolayca incelenebilir. Yumuşak dokularda H+ iyonu sadece H2O ile bulunmamaktadır, H+ iyonu karbon ( C) odaklı moleküllerde de Oksijen elementi ile beraber bulunmaktadır • MR incelemesi, incelenecek bölgeye göre 15 - 45 dakika arasında sürer. İnceleme sırasında doktor ve teknisyen sürekli hastayı izler ve gerektiğinde onunla iletişim kurabilir. İstendiğinde hasta inceleme odasına bir yakınıyla girebilir.

  30. MRG • Manyetik Rezonans Cihazı; • • Beyin lezyonlarının görüntülenmesi ve incelenmesinde, • • Akciğer, bronş ve soluk borusu detaylı incelenmesinde, • • Böbrek ve idrar yolları incelenmesinde, • • Eklem yerleri ve romatizmal bulgularda, • • Sporcu sakatlanmalarında, • • Ürogenital organların genel incelemesinde, • • Bağırsak ve batın incelemelerinde. • Beyin omurilik zarının yırtılması sonucu oluşan komplikasyonlar ancak hastanın MR cihazına sokulması ile anlaşılabilmektedir.

  31. MRG MR Cihazının Bileşenleri Manyetik rezonans cihazının 3 ana bileşeni vardır. Bunlar; • Magnet • Kabinetler • Görüntü İşlem ve Operatör Bilgisayarları

  32. MRG • Magnet: • MR cihazının en önemli bileşenidir ve mıknatıstan oluşmuştur. Düzgün ve görüntü alabilecek bir stabil manyetik alan oluşturmaya yarar. Oluşturulan bu manyetik alanın içerisine hasta sokulur ve RF sinyalleri gönderilerek görüntü alımı gerçekleştirilir. • * Geçmişten günümüze üretilen magnet çeşitleri; • Permanent Magnet • Rezistif Magnet • Süper İletken Magnet

  33. MRG Rezistif Magnetler: - Manyetik alan sanal bir iletkenden akım geçirilmesiyle sağlanır. - Oluşturdukları ısı ve elektriksel kayıp oranlarından dolayı pratik alan şiddeti 0,2 T ile sınırlıdır. - Yüksek miktarda elektriğe ihtiyaç duymaları bir dezavantajdır. - Oldukça kolay ve ucuz bir şekilde üretilebilmeleri ise en önemli avantajlarıdır.

  34. MRG • Süper İletken Magnetler: • Çalışma prensibi süper iletkenlik yasasına dayanır. • Bu magnetler bir tank içerisine iletken sargıların döşenmesi ile oluşturulur. Bu tank içerisindeki iletkenlerin mutlak sıfır sıcaklığına indirebilmek için sıvı Helyum kullanılır. Tanka sıvı helyum depolandığında sargıların sıcaklığı mutlak sıfıra çok yakın bir sıcaklık olan -269C ye soğumuş olur. Sargılara verilen 600A’lik akım (1.5T’lık manyetik alan için) uzun bir süre sargıların yaklaşık olarak aynı değerde devir daim yapmasını sağlar. Faraday kanunlarına göre halka şeklindeki bir iletken telden geçen akım; telin ortasında yaratacağı manyetik alandan dolayı sürekli içerisinden 600A akım akan tellerin ortasındaki manyetik alan da yaklaşık olarak 1.5T olacaktır. • Bu yöntemle çok uzun süreli ve çok yüksek manyetik alan yaratılmış olur. • Bu tarz bir magnet yapısından dolayı çok yüksek maliyete sahiptir..

  35. MRG

  36. MRG Kabinet: Magnetin devir daim sürekliliğini sağlayan bileşenleri taşırlar. Kabinetlerde magnette bulunan helyum pompasının kontrol kartları, MR cihazına güç sağlayan kaynaklar ve onların kontrol kartları, RF kartları ve beslemeleri bulunur. Görüntü İşlem ve Operatör Bilgisayarları: MR cihazında bu bilgisayardan 2 tane bulunur. Bu bilgisayarlar MR cihazının görüntülerini oluşturur. MR cihazının ürettiği verileri görünür ve elle tutulur hale getiren parçalardır. Cihazın RF bobinlerinden alınan veriler görüntü işlem bilgisayarına getirilir. Bu bilgisayar bir tür sinyal işleyicisi olarak çalışır ve gelen bu sinyalleri yorumlar. Yorumlanan bu sinyallerden görüntüleri oluşturarak çıkışında bağlı olan operatör bilgisayarına iletir. Bu bilgisayardan görüntüler üzerinde ayarlamalar yapılabilir, bu görüntülerin çıktıları alınabilir ya da sekanslar tekrarlanabilir.

  37. MRG Avantajları • Yüksek yumuşak doku kontrast çözümleme gücüne sahiptir. • Sadece aksiyel değil; koronal ve sagital düzlemlerde de inceleme olanağı sağlamaktadır. Yani hastanın pozisyonu hiç değiştirilmeden her planda kolaylıkla kesit alınabilmektedir. Buna multiplanar görüntüleme denir. • Güçlü bir manyetik alanda RF kullanıldığı için radyasyon riski yoktur. • Damarlar kontrast madde uygulanmasına gerek olmadan görüntülenebilir. • MR da kullanılan kontrast maddelerin yan etkisi çok azdır. • Cihazın rezolüsyonu yüksektir.

  38. MRG • Sensitivitesi yüksektir •Başlangıç aşamasındaki birçok tümörün bu cihazla teşhisi sağlanmıştır. • Bu yöntemde radyasyon olmadığı için normal deneklerde, çocukluk yaş grubunda ve aynı hastada defalarca tekrarlanabilir. •Yöntemin bir diğer önemli özelliği, bugün rutin klinik uygulaması olmasa da, gelecekte çok yararlı olabilecek olan spektroskopidir. Bu yöntem ile dokulardaki metabolik prosesleri izleyebilmek ve biyokimyasal analizlerini yapmak olanaklıdır. Diğer teknikler ile iyi görüntülenemeyen pek çok anatomik bölge ve yapının değerlendirilmesi mümkündür.

  39. MRG

  40. MRG Dezavantajları • Tetkik süresinin uzunluğu ve bunun sonucu artefakt (istenmeyen görüntü) gelişimi fazladır. • Cihazın yüksek maliyeti, kontrast ilacının pahalı oluşu nedeniyle tetkik ücretleri artmaktadır. • Dar ve kapalı bir yerde uzun bir süre kalma gerekliği nedeni ile klostrofobisi olan hastaların incelemesi zordur. (Günümüzde böyle bir korkusu bulunan hastalar için açık dizayn magnetler de geliştirilmiştir.) • Vücudunda kalıcı dövme, kalp pili , metalik implant , nörostimülatör ve anevrizma klipsi taşıyan hastalar MR cihazının yüksek manyetik alanından etkilenme riski nedeniyle tetkike alınmazlar.

  41. MRG • Kompakt kemik (sıkı yapıda, boşluk içermeyen dokudur) ve kalsifikasyonların sinyalsiz olmalarından dolayı belirlenmeleri çoğu zaman zordur. • Beyinde akut kanama varsa, sinyal özelliklerinin görülememesi nedeni ile iyi belirlenemeyebilir. • RF sargıları vücutta minimal de olsa ısı artımı yaratabilmektedir. •Teknik spesifisitesi düşüktür. Bu da görüntülemede yüksek başarı sağlamasına rağmen, tanı koymada aynı başarıyı elde edememesine neden olur.

  42. MRG

  43. RG RADYONUKLİD GÖRÜNTÜLEME (SİNTİGRAFİ) Radyonüklid radyoaktif atomlara verilen isimdir. Vücuda verilen radyonüklidlerin incelenerek organ veya dokudaki dağılımının görüntü seklinde saptanması işlemine radyonüklid görüntüleme ya da sintigrafi denir. Hastanın incelenecek olan organ veya organlarının yapısına uygun radyonükleid hastaya verildikten belli bir süre sonra bu maddenin hedef bölgelerde toplanıp verdiği gama ışıması miktarının sayımına göre tanıya gidilen bir sistemdir.

  44. RG • Kullanılan radyoaktivite sayıcıları, Gamma kamera ya da PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) olarak adlandırılır. Görüntüleme için kullanılan bileşikler, radyonüklidler ya da radyonüklidler ile birleştirilen farmasötiklerdir. Bu maddeler vücutta fizyolojik işlevsellikleri ile görüntü sağlarlar. Görüntü almak için kullanılan en basit aygıta "Gamma kamera" adı verilir. Bu cihazların daha gelişmiş türleri "SPECT" (Single Photon Emission Tomography) adını alır. • En son kullanıma giren nükleer tıp aygıtı ise PET/CT ya da PET/MR'dır. Bu sistemlerde amaçlanan işlev bilimsel görüntüleme ile anatomik görüntülemenin tek bir görüntüde birleştirilmesidir. • Radyolojiden farkı, radyoloji'de işlemleri yapan makinalar radyoaktifken, nükleer tıp'ta hastanın kendisi radyoaktif hale getirilir.

  45. RG Gama kamera hastanın üzerindeki radyoaktiviteyi toplar ve bu veriler ve görüntüler bilgisayar ortamında proseslenerek değerlendirilir. Görüntülerde vücuttaki veya incelenmek istenilen bölgedeki dağılım saptanarak dokunun içindeki az ya da fazla çalışan kısımlar ortaya çıkarılarak dokunun fonksiyonu görüntülenir. Veriler sayısaldır, dolayısıyla birbiri ile kıyaslanabilir, tekrarlandıklarında aynı verilerin elde edilmesi ile normal ve anormalin saptanmasında büyük kolaylık sağlar.

  46. RG

  47. RG • Bir radyoizotopun insan üzerinde teşhis ve tedavi amacı ile uygulanmasını sağlayan kimyasal şekillerine verilen isme radyofarmöstatik denir. • İdeal Bir Radyofarmasötiğin Özellikleri • Kolay hazırlanmalı ve ucuz olmalı • Uygun fiziksel ve etkili yarı ömür • Yüksek hedef / hedef dışı etkinlik oranı • Metabolik uygunluk • Radyonüklid taşıyıcısız olmalıdır. Eğer radyoaktif madde içinde aynı elementin radyoaktif olmayan oluşumları bulunuyorsa, yeterince yalın değildir. Elementin yalnızca radyoaktif atomlarının bulunduğu radyonüklidlere taşıyıcısız adı verilir.

  48. RG • En sık kullanılan radyofarmasötikler • Tc-99m perteknetat: Tanı amacıyla en sık kullanılan radyoaktif maddedir. Bu biçimiyle tiroid sintigrafisinde kullanılır. Radyofarmasötikler Tc-99m ile işaretlenir. • Tc-99m DTPA: böbrek sintigrafisi • Tc99m MDP: kemik sintigrafisi • Tc99m sülfür kolloid: karaciğer-dalak sintigrafisi • Iyot-131: Tedavi amaçlı, tiroid sintigrafisi. Hipertiroidi ya da tiroid kanseri tedavisinde kullanılır. • Galyum-67: Tümör ve enfeksiyon görüntülemesi • Talyum-201: Miyokard perfüzyon görüntülemesi

  49. RG Sintigrafi genel olarak kemiklerde, kalpte ve tiroid bezinde anormal oluşumların tanısında yardımcı olan bir yöntemdir. Ayrıca kanla taşındığı için dolaşım sistemindeki aksamaları da çok net bir şekilde açığa çıkarabilir. Böbrek sintigrafisi adı verilen yöntem ise üriner sistem için kullanılabilecek en önemli tanı yöntemlerinden biridir. Böbrek taşları, böbrek büyümesi veya küçülmesi, idrar kesesi ve idrar yolu daralmaları, iltihapları gibi bir çok hastalıkta kullanım imkanı vardır.

More Related