E N D
Hikayeye (video 1) göre IV. Murad Bağdat Seferi’ne giderken konaklama yeri olarak Hasançelebi’ yi seçmişler. Köyün ileri gelenleri padişaha kurban kesip ziyafet vermiş. Bunun üzerine padişah köyün adını sormuş ve Hasan cevabını alınca siz çelebi insanlarsınız bundan sonra köyün adı Hasançelebi olsun diyerek ismini değiştirmiş.
Hikayede anlatılanlara göre ve Hamza AKSÜT ‘ün Hasançelebi Ve Çevresi Tarihi adlı kitabında anlattıklarına göre de ismini bu şekilde alma ihtimali çok yüksektir. • Köy, İpek Yolu üzerinde olduğu için ordu bu güzergahı kullanmış olabilir.
Diğer hikayede (video 2) bahsi geçen kişi Sadık Baba’dır. Sadık Baba halk tarafından mistik bir kişi olarak kabul edilir. Ancak burada anlatılan onun mistik yönü değil mizahi yönüdür. Çelebi halkına ve çevre köylere taktığı lakaplardan bahsedilmiştir.
Hasançelebi’ ye geldiği bir gün herkes başına toplandığı için “karga”; Başak Köyüne uğradığında eşyasını çaldıkları için “hırsız”; Çulhalı Köyüne gittiğinde çok çalıştıkları nedeniyle “ayı” ve en son köy olarak Hacılar Köyüne gittiğinde ise misafir olduğu evde bitlendiği için “kokmuş” lakaplarını vermiştir.
HALK İNANIŞLARI • Mistik yönünün anlatıldığı efsanede ise Sadık Baba, bir Rumun evinde hizmetkarlık yapmaktadır. Kağnı arabasıyla bir gün tarladan eve dönerken bataklıktan geçtiği halde hiçbir şey olmamış şekilde geri çıkar. Bu olaya şahit olan insanlar çalıştığı evin sahibine haber verir ve rum yanlış bir davranışta bulunup günaha girmek korkusuyla Sadık Baba’yı evden uzaklaştırır.
Burada da bir türkü derlemesi var (video 10). Diğerlerinden farklı olarak bu Kürtçe bir türkü derlemesi. Türkçe karşılığı ise şöyle: • İlk kıta’da; Tepeden yavaş yavaş iniyordum Dediler yarin hasta O yüzden günde bir sefer Sıtma tutuyordu bana
İkinci kıta’da ; Kapımızın önünü sulayın Basmayın üzerinden geçin Karşı köye gidenler benden • Yare selem söyleyin Yarin evi karşıda Yağmur yağıyor güneş üstünde Dediler ki yarin hasta Ben doktoruyum üzerine gideyim
Bu türküde halk inanışlarına ait unsurlar bulunmaktadır. Türkü Tekke Köyü’nde yaşamış olan Samut Baba üzerine yazılmıştır. Samut Baba, yöredekiler tarafından ermiş bir şahsiyet olarak kabul edilir.
Başka bir videoda(video 14) ise halk ekonomisi başlığı altında inceleyebileceğimiz bir derleme bulunmaktadır. Hasat zamanının anlatıldığı bir video. İnsanlar tarladaki işlerini kolaylaştırmak için bazı aletler kullanıyorlar. Bunlar daha çok modernlikten uzak insan gücüne dayalı aletlerdir. Örneğin; kağnı arabası, orak, ellik vs.
Tarlada biçtikleri ekinleri şılın( ekinin deste haline getirilmesi) yaparak kağnı arabasına yükleyip taşırlar. Ellik denilen aleti ise parmaklarına geçirip hem daha çok ekin toplamak hem de parmaklarını korumak için kullanırlar.
Çalışanlar ekin biçerken eğlence amaçlı mani, türkü vs. söylerler. Bunlar daha çok kadınlar ve erkekler arasında karşılıklı atışma şeklinde olur. Arpa biçtim süt iken İçinde sarı diken Gel sarılalım sevdiğim Ben kız sen oğlan iken Bu maniyi kadınlar söyler.
Elliğim elimde olsa Orağım belimde olsa Biçerdim tarla seni Nazlı yar yanımda olsa Bu maniyi de erkekler söylermiş. Üstte de belirttiğim gibi bu maniler karşılıklı atışma şeklinde olur.
Derlemenin son kısmında ise kış yarısı geleneğine yer vermek istedim. Kış yarısı; 15 ocak tarihinde gerçekleştirilen geleneksel bir eğlence törenidir. Karakterleri genellikle arap, gelin, damat, kadın kılığına girmiş erkekler(burada zenne karakterini görüyoruz), davulcu ve zurnacıdan oluşur. Bu konvoya renk katmak için insanların oluşturduğu bir de deve bulunur.
Bu temel karakterlerin yanı sıra isteyen herkes bu konvoya katılır ve davul-zurna çalınarak köydeki tüm evler gezilir. Evlerin önünde davul- zurna eşliğinde oynanır. Gidilen tüm evlerden makrume (etli pilav) için para ya da malzeme (un, bulgur, yağ vs.) toplanır. Ertesi gün, toplanan malzemeyle yapılan makrume halka dağıtılır.
Kış aylarının eğlence kaynağı olmasının yanı sıra geleneklerin unutulmaması, yaşatılması amacıyla halkın bilinçli olarak yaptığı bir katılım olma özelliği taşır.