E N D
Türkçe Sözlük, imge kelimesine şu anlamlan vermektedir:"1. Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya. 2. Genel görünüş, izlenim, imaj. 3. psikol. Duyu organlarının dıştan algılandığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj. psikol Duyularla alınan bir uyaran sözkonusu olmaksızın bilinçte beliren nesne, olaylar, hayal, imaj." • İmge kelimesinin yukarıdaki verilen anlamları ile bir sanat terimi olarak kullanıldığı anlam arasında doğrudan bir ilgi vardır. Çünkü imge, şiirde şairin dış dünyadan aldığı zihinsel uyarımları yeni bir ifade, benzetme veya metafor olarak ifade etmesi ile gerçekleşir. İmge bir kelime olabileceği gibi bir kelime grubu, ipuçlan verilmiş ancak açıkça söylenmemiş bir im şeklinde de olabilir. • Genelde sanat metinlerinde özel olarak da şiirde imge bir zorunluluktur. Çünkü bir iletişim aracı olarak dış dünyaya sıkı sıkı bağlı olan dil, her şeyi anlatmaya yetmez. Alışılmış bağdaştırmalar bir zaman sonra kültürel bir öge, bir sembol, bir mazmunolur. Bu durumda sanatçı özgünlükten uzaklaşmış olur. Oysa sanat, özgünlük üzerine kurulur, sanatçılar birbirlerinden malzemeyi kullanış biçimleriyle ayrılır. Yenilik yapmayan, yeni bir söyleyiş, ses, yapı ve dil geliştirmeyen sanatçının ise geleceğe kalması, başkalarını etkilemesi söz konusu değildir, işte imge bütün bunlar için bir zorunluluktur. • Yazar ve şairler kullandıkları ve edebiyata taşıdıkları imgelerle diğer yazar ve şairlerden ayrılır. Örneğin; her şairde çocuk imgesi aynı değildir. Sezai Karakoç'ta bir ermiş kişilik, masumiyet (günahsızlık), kendisine bel bağlanan bir gelecek olan çocuk imgesi, döneminin diğer şairlerinde görülmez. • İmge, eserin verildiği döneme de sıkı sıkıya bağlıdır. Örneğin; Cumhuriyet döneminin din adamı imgesi (sakallı, cüppeli, sarıklı vs.) günümüz metinlerinde kravatlı, takım elbiseli, günün iletişim araçlannı kullanan bir din adamı imgesiyle yer değiştirmiştir. Yine, Osmanlı'nın son dönemi ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde yazılan edebî metinlerdeki öğretmen imgesi, günümüz öğretmen imgesinden tamamen farklıdır.
EDEBÎ SANATLAR Edebi metinlerin anlaşılmasında ve yorumlanmasında edebi sanatların önemli bir yeri vardır. Özellikle Divan edebiyatının anlaşılabilmesi için edebi sanatların çok iyi bilinmesi gerekir. Divan şiirinde sanatsız bir beyit hemen hemen yok gibidir. Divan şairleri sanat yapmaya düşkün olduklarından, bir beyit içinde birkaç sanatı iç içe kullanmışlardır.
EDEBÎ SANATLAR Söz sanatı çoğunlukla nazımda ve nesirde ortaktır. Nazımda yapılan sanatların birçoğu nesirde de yer almıştır. Edebî sanatlar söze güzellik, canlılık vermek ve sözü daha etkili kılmak için yapılır. Edebiyatımızda kullanılan belli başlı sanatlar şunlardır:
TEŞBİH(BENZETME) Ahmetboğa gibi kuvvetlidir. Benzeyen kendine benzetme benzetme yönü benzetilen edatı *Bileği çelik gibi kuvvetli adam. *Nur topu gibi çocuk *Gül yüzünde güller açar. *O adam tilkinin biridir. *İnsan gibi hayaletler *Yolcuyum bir kuru yaprak misali *Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı, o gün dev gibi bir orduyu yendik.
İSTİARE Teşbihin ana unsurlarından biriyle yapılan benzetme sanatıdır. • Açık istiare: Benzeyen yok, kendisine benzetilen var. *Aslanım, koçum, aslansın… *İki kapılı bir handayım *Semanın kandilleri yanıyor. *Yüce dağ başında siyah tül vardır. *Havada bir dost eli başımızı okşuyor.
İSTİARE b. Kapalı istiare: Benzeyen var, kendisine benzetilen yok. Kişileştirme(teşhis) olan yerde kapalı istiare vardır. *Ağlıyordu ırmaklar *Tekerlekler yola bir şeyler anlatıyor. *Sanatçılar gülerken perde ağlıyordu. *Ay, zeytin ağaçlarından yere damlıyordu. *Yedi yüz yıl süren hikayemizi Dinlemiş ihtiyar çınarlardan *Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
MECAZ-I MÜRSEL(AD AKTARMASI) Benzetme amacı olmadan bir sözün başka bir sözün yerine kullanılmasına denir. *Tabağını bitir. *Sobayı yak. *Ankara, savaşta tarafsız kalmayı düşünüyor. *Ahmet Haşim, edebiyatımızın güçlü kalemlerindendir. *Ayağını çıkar, odaya öyle gir. *Ersin’le Tahir sınıfa haber versinler.
ÖRNEK SORU Anadolu kelimesinin “Anadolu, hepimize hınç, şüphe ve ehemmiyetsizlikle bakıyordu.” cümlesindeki kullanılışına benzer bir kullanım aşağıdakilerden hangisinde vardır? A)Ankara, bütün Orta Anadolu’ya bir iç kale vazifesini görmüştür. B)Erzurum, Türkiye coğrafyasına 1890 metreden bakar. C)O günlerde Konya’nın nasıl yaşadığını ve ne düşündüğünü bilmiyoruz. D)İstanbul’un asıl iç manzarasını, bu sivil mimari oluşturmuştur. E)Bursa kadar muayyen bir devrin malı olan bir başka şehir bilmiyorum. (1984 - ÖYS)
KİNAYE • Bir sözün gerçek anlamının söylenip, mecaz anlamının kastedilmesidir. • *Bulamadım dünya da gönüle bir mekan • Nerede gül bitse etrafı diken • (iyilik, güzellik) (kötülük) • * Dursun, gözü açık çocuktur. • İçinizden en yürekli olan gelsin. • Hatasını söyleyince yüzü kıpkırmızı oldu. • Ey benim sarı tamburam/Sen ne için inilersin • içim oyuk derdim büyük/Ben onun çün inilerim
Aşağıdakilerin hangisinde bir kinaye vardır? A) Gönül sevdiğinden soğur Görülmeyi görülmeyi B) Gölgesinde dinlendiğim Koca çamlar yerinde mi C) Şu karşıma göğüs geren Taş bağırlı dağlar mısın D) Elbet bir devasız dertten Doğan göz bir zaman ağlar E) Uçtu kuşların kervanı Her biri bir dala gider (1992 - ÖYS)
TEŞHİS(KİŞİLEŞTİRME) Kişileştirme demektir. Teşhis, insan dışındaki canlı ve cansız varlıkları düşünen, duyan ve hareket eden bir insan kişiliğinde göstermek, kişileştirmektir. * Toros dağlarının üstüneAy un eledi bütün gece* Öldüğü gün gök ağlamıştı. * Atıyor her tepe gül-deste
ÖRNEK SORU “Menekşeler külahını kaldırır.” dizesindeki edebi sanat, aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır? • Güzel gitti diye pınar ağladı. • Ak kuğular sökün etti yurdundan • Gül budanmış dal dal olmuş • Kara yerde mor menekşe biter mi? • Gözlerim kapıda, kulağım seste. 1981-ÖYS
İNTAK(KONUŞTURMA) İnsan kişiliğinde canlandırılan bu varlıkları konuşturmaya intak denir. İntakta kesinlikle teşhis vardır. Çünkü konuşan tek canlı varlık insandır. Fakat, teşhiste her zaman intak olmayabilir. Teşhis ve intak sanatına en çok masallarda ve fabllarda başvurulur. Adam, tam koparacağı sırada menekşe: ” Bana dokunma!” diye bağırdı. Leylek Tilki’ye:”Merhaba” dedi.
ÖRNEK SORU Kütüphanede bir gürültü koptu. Şiir kitapları orada bulunanlara: “Niye bize bakmıyorsunuz?” diye bağırdı. Bu cümledeki en belirgin söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir? A) Teşbih (benzetme) B) Tezat C) İstiare D) Kinaye E) İntak (konuşturma)
TECAHÜL-İ ARİF Bir anlam inceliği oluşturmak için bildiğini bilmezlikten gelmeye denir. *Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?(C. Sıtkı) * Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer
HÜSN-İ TÂLİL Güzel bir nedene bağlama demektir. Edebiyatta, herhangi bir gerçek olayın meydana gelmesini, hayali ve daha güzel bir nedene bağlama sanatıdır. • Ateşten kızaran gül arar da Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi F.N.Çamlıbel *Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgarına Y. Kemal *Hâk-i payine yetem der ömürlerdir mutttasıl Başını taştan taşa vurup gezer âvâre suFuzuli
TEVRİYE Tevriye; örtmek, meramı gizlemek demektir. Edebiyatta, nükte yapmak amacıyla iki anlamı bulunan sözcüğün uzak anlamını kastederek kullanma sanatıdır. *Beyefendi grubumuzun güneşi, sen de ayısın. *Tahir Efendi bana kelp demiş İltifatı bu sözde zahirdir Mâlîki mezhebim zira benim İtikadımca kelp Tahirdir (Nef’i)
MÜBALAĞA(ABARTMA) Edebiyatta sözün etkisini artırmak için bir şeyi olamayacağı biçimde yahut olduğundan çok az gösterme sanatıdır. Ancak bu aşırı anlatma soğuk olmamalı, nükteli ve zarif olmalıdır. Divan şairlerinin daha çok medhiye, fahriye ve hicviyelerde başvurdukları bir sanattır. *Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle (Y. Kemal) *Akdeniz’in dalgası gönlüm kadar taşmadı. *Ateş kesilir geçse saba gülşenimizde *Alem sele gitti gözüm yaşından *Merkez-i hâke atsalar da bizi Küre-i arzı patlatır çıkarız (N. Kemal)
ÖRNEK SORU Aşağıdaki dizelerin özellikle hangisinde bir abartma vardır? A) Bir ah çeksem dağı taşı eritir Gözüm yaşı değirmeni yürütür B) Bu topraklar ecdadımın ocağı Evim, köyüm hep bu yerin bucağı C) Ne doğan güne hükmüm geçer Ne halden anlayan bulunur D) Derdim çoktur hangisine yanayım Yine tazelendi yürek yarası E) Yükseğinde büyük namlı karın var Alçağında mor sümbüllü bağın var (1991 - ÖYS)
TEZAT Edebiyatta iki düşünce, duygu ve hayâl arasında birbirine karşıt olan nitelikleri bir arada söyleme sanatı. *Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz *Âdular kahkaha eyler, güruh-ı dostan ağlar *Gerçek mi yalan mı duyduğum haber *Neden böyle düşman görünürsünüz Yıllar yılı dost bildiğim aynalar *Ağzı yok dediler Dediklerince var imiş
TENASÜP Bir konu üzerinde, aralarında türlü ilgiler bulanan en az iki sözcük, terim ve deyimi bir dize ya da beyit içinde rast gele, sıralama amacı gütmeden kullanmaktır. Ancak bu sözcükler arasında karşıtlık ilgisi bulunmaması gerekir. *Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabip Kılma derman kim, helakim zehr-i dermanımdadır *Gonca gülsün gül açılsın cûy feryâd eylesin Sen sus ey bülbül biraz gül-şende yârim söylesin(Nabi)