1 / 55

İnkılapla İlgili Kavramlar

İnkılapla İlgili Kavramlar. İnkılap: Değişme, bir halden başka bir hale gelme anlamına gelir. Kavram olarak; bir milletin sahip olduğu siyasi sosyal askeri alanlardaki kurumlarının makul ve ölçülü metotlarla köklü bir şekilde değiştirilmesidir.

benny
Download Presentation

İnkılapla İlgili Kavramlar

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. İnkılapla İlgili Kavramlar İnkılap: Değişme, bir halden başka bir hale gelme anlamına gelir. Kavram olarak; bir milletin sahip olduğu siyasi sosyal askeri alanlardaki kurumlarının makul ve ölçülü metotlarla köklü bir şekilde değiştirilmesidir. Atatürk inkılabı, toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyen kurumların kaldırılması ve yerine ihtiyaçlara uygun çağdaş kurumların kurulması şeklinde tarif etmiştir. İnkılap çeşitli aşamalardan oluşur: Hazırlık, ihtilal, yeniden düzenleme.

  2. İhtilal: Yıkmak, bozmak anlamına gelir. Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan halk hareketi olarak tanımlanabilir. Islahat: Bozulan bir şeyi ıslah etmek, düzeltmek, anlamındadır. İnkılap ve İhtilal düzeni toptan değiştirirken ıslahat, kurulu düzenin kurumlarının canlandırmak, yenilemek, düzeltmek için yapılır. İsyan: Toplum içinde bir grubun sınırlı bir amacı gerçekleştirmek üzere devlete karşı başkaldırma hareketidir. İsyanlar huzursuzluğa neden olan etkenler ortadan kalkınca sona ererler.

  3. Osmanlı Devletinin Gerilemesine Etki Eden Faktörler Osmanlı Devleti 16. yüzyılın sonlarına doğru bir çok sorunla karşılaşmış, bunun sonucunda siyasi sosyal askeri ve ekonomik yönden hızla gerilemeye başlamıştır. Devletin karşılaştığı bu sorunları iç ve dış sorunlar olarak ikiye ayırmak mümkündür İç Sebepler Yönetimin Bozulması:Osmanlılarda bozulmalar Kanunî döneminde başlamış ancak devlet bu dönemde güçlü olduğu iç tam anlamıyla fark edilememiştir. - Kanuni döneminde siyasi otorite hukuki otoritenin önüne geçmiş, devlet kadrolarında liyakatsizlik ön plana çıkmıştır. - Yönetimde devşirmelerin ve kadınların ağırlığı da yine bu dönemde olmuştur.

  4. - Devlet tecrübesinde önemli paya sahip olan sancağa çıkma usulü kaldırılarak kafes usulü getirilmiştir. (Bu durum yeteneksiz tecrübesiz padişahların tahta çıkmalarına neden olmuştur.) - Buna bağlı olarak taht kavgalarını önlemek için ekber-erşed sistemi uygulanmaya başlamıştır. Ekonominin Bozulması: Osmanlı devleti ilk dönemlerden itibaren sistemli bir ekonomi politikası uygulamış ve refah düzeyi yüksek bir toplum oluşturmuştur. Ancak zamanla bir takım gelişmeler ekonominin de bozulmasına yol açmıştır. Bunları; - Tımar sisteminin bozulması, - Ticaret yollarının yön değiştirmesi, - Avrupa’da altın ve gümüşün bollaşması, - Kapitülasyonlar, - Saray masraflarının artması ve kaybedilen savaşlarla ganimet gelirinin azalması şeklinde sıralamak mümkündür.

  5. Ordunun Bozulması: Osmanlı Devleti gaza ve cihat esasına göre kurulan bir devlet olduğu için sürekli güçlü bir orduya sahip olması gerekiyordu. Devletin bünyesinde kapıkulu ordusu ve tımarlı sipahiler olmak üzere iki temel kuvvet bulunuyordu. Siyasi ve ekonomik gerilemeye paralel olarak orduda bozulmalar başlamıştır. Bunları da şöyle sıralayabiliriz. - Askeri kanun ve geleneklere aykırı olarak ocağa asker alınması, - Yeniçerilerin savaşa gitmek istememesi, - Yeniçerilerin evlenmelerine ve esnaflık yapmalarına izin verilmesi, - İstediklerini yaptırmak için sık sık isyan çıkarmaları, - Padişahların ordunun başında sefere çıkmaması.

  6. Eğitimin Bozulması: - Batıda meydana gelen gelişmeler takip edilmemiş, - Pozitif ilimlere gereken önem verilmeyerek medrese eğitiminden çıkarılmıştır. - Beşik ulemalığı sistemi de gerekli eğitimi almadan bilgisiz kişilerin önemli yerlere gelmelerine neden olmuştur. Dış Sebepler Coğrafi Keşifler: Önce Ümit Burnu’nun ardından Amerika kıtasının keşfi, ipek ve baharat yollarının yön değiştirmesine ve ucuz gümüşün Osmanlı piyasasına girerek ekonominin çökmesine yol açmıştır.

  7. Rönesans ve Reform: Yeniden doğuş anlamına gelen Rönesans İtalya’da başlayıp, tüm Avrupa’ya yayılan bilim, kültür, sanat alanındaki gelişmeleri ifade eder. Matbaanın kullanılmasıyla pozitif bilimler hızla gelişmiş bu da yeni tekniklerin oluşmasını sağlamıştır. Reform ise Ortaçağ Avrupa’sında Katolik mezhebine karşı başlatılan dini muhalefet hareketidir. Martin Luther'in başlattığı bu hareket Protestanlığı doğurmuş ve kilisenin baskısı azaltılmıştır. Fransız İhtilali: Fransız ihtilalinden sonra ortaya çıkan Milliyetçilik hareketleri çok uluslu Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiş, azınlıklar teker teker devletten kopmuşlardır. Şark Meselesi: İlk kez 1815 Viyana Kongresi’nde kullanılan bu tabir, özünde Osmanlı Devletini parçalama, Türkleri önce Balkanlardan sonra Anadolu’dan atma fikrini barındırır.

  8. Osmanlı Devleti’nde Islahat (Yenilik) Hareketleri Osmanlılarda çöküşü durdurmak ve devleti eski gücüne kavuşturmak için yapılan çalışmaları Gelenekçilikle yapılanlar ve Batı örnek alınarak yapılanlar şeklinde iki grupta ele alınabilir. 17. Yüzyıl Islahat Hareketleri - 17. yüzyıl yenilikleri gelenekçi zihniyetle yapılmıştır. - Bu yüzyılın devlet adamları çözümün, eskiye (Kanun-i Kadim’e) dönüşle olacağını belirtmiş, baskı ve şiddet yoluyla bunu sağlamaya çalışmışlardır. - Yapılanlar kişilerle sınırlı kalmış, toplum ıslahatlara dahil edilmemiştir. - Bu dönem ıslahatlarında Avrupa etkisi yoktur.

  9. 18. Yüzyıl Islahat Hareketleri - Bu dönemdeki ıslahatlar Batı örnek alınarak yapılmıştır. - Savaşlarda alınan yenilgiler ve toprak kayıpları devleti öncelikle askeri ve teknik alanda yenilik yapmaya itmiştir. - Batı tarzında yeniliklerin yapıldığı ilk dönem Lale Devri’dir. - Avrupa’yı yakından tanımak için ilk kez geçici elçilikler açılmış, buradaki elçiler gördüklerini rapor etmişlerdir. - Lale Devri’nin en önemli yeniliği İbrahim Müteferrika ve Sait Çelebi tarafından ilk Türk Matbaasının kurulması olmuştur. - Bundan başka ilk itfaiye teşkilatı, çiçek aşısının yapılması, kağıt ve kumaş fabrikalarının açılması dönemin yeniliklerindendir.

  10. - I. Mahmut döneminden itibaren yabancı uzmanlar getirilerek askeri alana ağırlık verilmiştir. - Dönemin ilk uzmanı Humbaracı Ocağı’nı kuran ve Müslüman olduktan sonra Humbaracı Ahmet Paşa adını alan Comte de Bonneval’dir.(Avrupa tarzında düzenlenen ilk kurumdur) - Ardından bu ocağa subay yetiştirmek amacıyla Hendesehane açılmıştır (Batı tarzı ilk teknik okul). Fakat yeniçerilerin baskısı sonucu kapanmış, dört yüze yakın kitap yakılmıştır. - III. Mustafa döneminde Baron de Tott, topçu ocağında yenilikler yapmış, sürat topçuları teşkilatı kurulmuştur. - Bu dönemin en önemli yeniliği donanmaya eleman yetiştirecek olan Mühendishane-i Bahri Hümayun’unkurulmasıdır.

  11. 18. yüzyılda başlayan bu ıslahat hareketleri plan-program dahilinde yapılmadığı, kişilerle sınırlı kaldığı ve özellikle yeniçeri ocağı, bürokrasi, ulema engeline takıldığı için başarılı olamadı. Bunun en acı sonucunu devlet 1768-1774 Rus savaşında yaşamıştır. III. Selim Dönemi Islahatları (Nizam-ı Cedid) Reformist bir kişiliğe sahip olan III. Selim Avrupa'daki gelişmeleri yakından takip etmiş, tahta çıktıktan sonrada bu doğrultuda bir program hazırlatmıştır. - III. Selim gereken önlemleri belirlemek üzere deneyimli devlet adamlarından oluşan bir Meşveret Meclisi toplamış, layihalar hazırlatmıştır.

  12. - Bu dönemde yapılan ıslahatların tümüne Nizam-ı Cedid adı verilir. - Amacı yeniçerileri kaldırmak, ulemanın nüfuzunu kırmak, Osmanlı Devleti'ni Avrupa'daki yeniliklere dahil etmekti. - Dönemin en önemli yeniliklerinden biri Nizam-ı Cedid ordusunun kurulmasıdır. - Bu orduya subay yetiştirmek amacıyla da Mühendishane-i Berri Hümayun açılmıştır. (Bu ordunun asker ihtiyacı Anadolu'dan karşılanmıştır). - Yeni ordunun masraflarını karşılamak için İrad-ı Cedid adlı hazine kurulmuştur. - Deniz kuvvetleri güçlendirilmiş ve 54 parçalık büyük bir donanma oluşturulmuştur.

  13. - Batıyı daha yakından takip edebilmek için Avrupa'nın önemli merkezlerine daimi elçilikler açılmış, ülkede Tercüme odaları kurulmuştur. Yeni ordunun başarılarından sonra yeniçerilerin de talim yapmaları ve onlar gibi giyinmeleri istenince şiddetle reddedilmiştir. Zaten bahaneye bakan yeniçeriler ulemanın ve yeni vergilerden bunalan halkın desteğini alarak Kabakçı Mustafa'nın önderliğinde isyan ettiler. Nihayetinde III. Selim tahttan indirilmiş yerine IV. Mustafa tahta çıkarılmıştır. Böylece ilk ciddi ve geniş boyutlu ıslahat hareketi engellenmiş oldu.

  14. II. Mahmud Dönemi Islahatları Alemdar Mustafa Paşa'nın desteğiyle tahta çıktı. Döneminde askeri, idari, ekonomik, sosyal, toplumsal, eğitimalanlarında çok sayıda yenilik gerçekleştirilmiştir. Sened-i İttifak:İlk olarak ayanlarla 1808 yılında Sened-i İttifak imzalandı. Bu sözleşme ile padişah yerel yetkilerinin bir kısmını ayanlara devretti.Karşılığında ayanlar da asker ve vergi toplama işinde padişaha yardımcı olacaktı. - Bu ittifakla padişahın yetkileri ilk kez sınırlandırılmıştır. - Bu sözleşme anayasallaşma yolunda atılmış ilk adımdır. - Bunun yanı sıra halka zulmedilmemesi, soruşturma yapılmadan ceza verilmemesi gibi kişi haklarına yönelik kararlar alınmıştır.

  15. Askeri:Alemdar Mustafa Paşa'nın, Sekban-ı Cedid adında yeni bir ordu kurmak istemesi yeniçerilerin ayaklanmasına ve Alemdar'ın ölümüne yol açmıştır. Vaka-yı Hayriye: 1826'da Eşkinci Ocağı adında yeni bir ocak kuruldu. Bunu bahane eden yeniçeriler yine ayaklandılar. Ancak bu kez padişah, ulema ve diğer askeri kesimi yanına çekmiş Yeniçeri Ocağı kaldırılmıştır. - Bu olay Vaka-yı Hayriye olarak tarihe geçmiştir. - Bu ocak kaldırıldıktan sonra Asakir-i Mansure-i Muhammediye adında modern bir ordu kurulmuştur. İdari: II. Mahmud dönemi idari anlamda birçok yeniliğin yapıldığı dönemdir.

  16. - Eyalet sistemi kaldırılarak Vilayet uygulamasına geçilmiştir. (Bu düzenleme Ayanlara karşı kaybettiği merkezi otoriteyi yeniden kazanmıştır.) - Ayrıca köy ve mahalle muhtarlıkları bu dönemde kurulmuştur. - Divan teşkilatı kaldırılarak hükümet modeline geçilmiş ve nazırlıklar kurulmuştur. (Temel kurumlardan biri tarihe karıştı) - Tımar sistemine son verildi. (Temel kurumlardan biridir) - Dar-ı Şura-yıBab-ı Ali kuruldu. - Dar-ı Şura-yı Askeri kuruldu. (Ordunun işlerini düzenlemiştir) - Meclis-i Vala-yı Ahkam-ı Adliye açıldı. (Sivil görevlilerin yargılanması, hükümetle halk arasındaki davaların görülmesi) - Müsadere sistemine son verilmeye çalışıldı. - Posta teşkilatı kuruldu, yeni yollar yapıldı.

  17. - Polis teşkilatı kuruldu. - Pasaport ve karantina uygulaması başlatıldı. - İlk kez asker ve memurlar için pantolon, ceket ve festen oluşan kıyafet uygulaması getirildi. - Feshane açıldı. - İlk kez padişahın resimleri devlet dairelerine asıldı. - Padişah kıyafet değiştirmeden yurt içi gezilerine çıktı. - İlk kez nüfus sayımı bu dönemde yapıldı. (Askeri amaçlı) Eğitim ve Kültür - İlköğretim zorunlu hale getirildi. - Rüştiye mektepleri açıldı. (orta öğretim amaçlı) - Mekteb-i Maarif-i Adli açıldı. (Devlet memuru yetiştirmek için)

  18. - Mekteb-i Harbiye ve Mekteb-i Tıbbiye açıldı. - İlk defa yurt dışına öğrenci gönderilmeye başlandı. - Mızıka-yı Hümayun kuruldu. - İlk resmi gazete Takvim-i Vekayi çıkarıldı. Bu dönemde yapılan yenilikler Tanzimat döneminin fikri hazırlıklarını oluşturmuştur. Yapılan ıslahatların halka yansıması yoktu bu yüzden istenilen destek sağlanamadığı gibi II. Mahmud halk arasında gavur padişah olarak anılmaya başlandı. Tüm bu düzenlemelerin başarıya ulaşamaması padişahın kahrından ölmesine neden olmuştur.

  19. Tanzimat Dönemi (1839-1876) Tanzimat'ın ilanıyla başlayıp, I. Meşrutiyetin ilan edilişine kadar olan döneme Tanzimat Dönemi denir. Osmanlılarda yeni bir devrin başlangıcı, devletin siyasi, sosyal, kültürel, askeri alanlardaki kötü gidişatını önlemek için daha geniş ıslahatların yapıldığı dönemdir. Tanzimat'ın ilan edilmesinin bir takım iç ve dış sebepleri vardır. İç sebepler: - Müslüman ve gayrimüslimler arasında eşitliği sağlayarak devleti çöküntüden kurtarmak - Vatandaşlara yeni haklar vererek devletin bütünlüğünü sağlamak - Askeri ve teknik alandaki ıslahatları hukuki ve siyasi alana yaymak - Devleti eski gücüne kavuşturmak

  20. Dış Sebepler: - Mısır ve Boğazlar meselesi gibi uluslararası konularda Avrupa'nın desteğini sağlama düşüncesi. - Azınlıklara birtakım haklar verilerek Avrupalı devletlerin içişlerimize karışmasını engellemek. İlanı: - 3 Kasım 1839'da, Gülhane Parkında Mustafa Reşit Paşa tarafından okunarak ilan edildi. Bundan dolayı Gülhane Hattı Hümayunu olarak bilinir. - Padişah, ulema, patrikler, haham, yabancı elçiler ve kalabalık bir halk grubunun huzurunda ilan edilmiştir. (Özellikle yabancıların huzurunda okunmasıyla dünyaya mesaj verilmiştir).

  21. Maddeleri: - Müslim-gayrimüslim bütün vatandaşların can, mal, ırz ve namus güvenliğinin sağlanması - Herkesten kazancına göre vergi alınması - Askerlik işlerinin yeniden düzenlenerek kısaltılması - Herkesin kanun önünde eşit tutulması - Müsaderenin tamamen kaldırılması (Mülkiyet hakkı sağlandı) - Rüşvet ve iltimasın yasaklanması - Padişah ve devlet erkanı bu kanunlara sadık kalacağına dair yemin edecektir. (İlk kez bir Osmanlı padişahı hukukun üstünlüğünü kabul etmiş oluyordu)

  22. Önemi: - Bu fermanla, Türk toplumunda aydın kesimden halka doğru batılılaşma çizgisi başlamıştır. - Bu fermanla ilk kez modern anayasalarda yer alan can, mal güvenliği gibi temel ilkeler yer almıştır. - Fermanla medeni hukuk alanında şer'i hukuk devam ettirilirken, ticaret ve kamu alanlarında batı hukuku benimsenmiştir. - Fermanda her dindeki kişilerin eşit kabul edilmesi İslam geleneğinden en köklü ayrılış olarak görülmüş ve Müslüman kesimi en çok inciten madde olmuştur.

  23. Tanzimat Devri Yenilikleri - Fermanda bahsedilen kanunları yapmak üzere idari düzenlemeler için Meclis-i Ali-i Tanzimat, yargı düzenlemeleri için Meclis-i Ahkam-ı Adliye, eğitim için Meclis-i Maarif kurulmuştur. - Uygulamalarda din farkı gözetilmeyeceği için karma mahkemeler kurulmuş yasalar Avrupa'dan alınmıştır . - Ahmet Cevdet Paşa'nın önderliğinde Mecelle adında medeni kanun kabul edilmiştir. (İlk İslam medeni kanunudur) - Askerlik 5 yıl olacak gayrimüslimler de askere alınacaktır. Buna azınlıkların itirazları sonucu askerliğe karşılık bedel-i askeri adında para alınmıştır. - Bütçe uygulaması başlatılmış, örfi vergiler kaldırılmış, herkesten gelirine göre vergi alınması kararlaştırılmıştır.

  24. - Kaime-i Muteber adıyla ilk kağıt para basılmış, Bank-ı Dersaadet kurulmuştur. - İlk dış borç bu dönemde İngiltere'den alınmıştır. - Galatasaray Sultanisi (Lise) ve DarülFünun (İstanbul Üniv.) açılması kararlaştırılmıştır. - Genel bir nüfus sayımı yapılmış ve herkese Mecidiye adı verilen kimlik verilmiştir. - Ceride-i Havadis çıkarılmıştır. Sonuçları: Tanzimatçıların gayesi din, dil ve ırk ayrımı gözetmeden Osmanlı tebaasını kaynaştırarak devleti çöküntüden kurtarmaktı. Yeni kanun ve uygulamaların yanında eskilerin aynen bırakılması ikilik çıkarmış buda kargaşaya sebep olmuştur.

  25. Tanzimat Fermanında yer alan hususların çoğu yerine getirilemedi ve umulan başarı sağlanamadı. - Batıdan alınan yeniliklerin şekilde kalması, - Azınlıklara verilen hakların büyük devletlerce istismar edilmesi, - Islahatları gerçekleştirecek yeterli kadroya sahip olunamaması, bu başarısızlıkta önemli rol oynamıştır.

  26. Islahat Fermanı (18 Şubat 1856) 1853 Kırım Savaşı'nda Rusya'ya tek başına karşı koyamayan Osmanlı Devleti Batıdan yardım almak zorunda kalmıştır. İngiltere ve Fransa'nın yardımıyla Rusya'yı yenen devlet, azınlıklara yeni haklar vermek zorunda kalmıştır. Paris Barış Antlaşmasından önce Islahat Fermanı ilan edilmiş, karşılığında Osmanlı Devletinin Devletler Genel Hukukundan yararlanması sağlanmıştır. Bununla Osmanlı Devleti ilk kez Avrupa devleti sayılmıştır. Islahat Fermanı, Tanzimat'ın getirdiklerini aynen kabul etmesinin yanında bazı yenilikleri de getirmiştir. Fermanda yer alan önemli hükümler şunlardır: - Müslim gayrimüslim bütün Osmanlı tebaası kanun önünde eşittir.

  27. - Vergiler eşit alınacak, iltizam usulü kaldırılacaktır. - Gayrimüslimler de askerlikle yükümlü olacak, bunun yanında bedel imkanını sağlanacak. - İmparatorluk içinde her topluluk okul açabilecektir. - Gayrimüslimlerin askeri-sivil tüm okullara girebilmeleri sağlanacaktır. - Gayrimüslimler devlet memuru olabilecektir. - Yabancılar gayrimenkul edinebilecektir. - Gayrimüslimler vilayet meclislerine üye olabilecektir. (Gayrimüslimlere verilen ilk siyasi haktır) - Gayrimüslimlere küçük düşürücü ifadeler kullanılmayacaktır. Fermanda Gayrimüslimlere bu kadar imtiyaz verilmesi Müslümanların tepkisine neden olmuştur.

  28. İki Ferman Arasındaki Temel Farklar ve Benzerlikler -Tanzimat Fermanı yöneticilerin isteğiyle hazırlanırken, Islahat Fermanı Avrupa'nın baskısıyla yapılmıştır. - Tanzimat'taki bazı farklı uygulamalar Islahatla tamamen kaldırılmıştır. - Tanzimat'ta tebaanın tamamı gözetilirken, Islahatta Hristiyan hakları gözetilmiştir. - Tanzimat Fermanıyla devleti dağılmaktan kurtarmak amaçlanırken Islahat Fermanı azınlıklarla verdiği haklarla devletin parçalanmasını hızlandırmıştır. . Hukuka bağlı devletin temelini atmaları, Yargıya açıklık getirmeleri, Avrupa'nın desteğini sağlamayı amaçlamaları, Padişahın mutlak otoritesini sınırlandırmaları, Abdülmecit döneminde ilan edilmeleri de benzer özellikleridir.

  29. I. Meşrutiyet Dönemi Meşrutiyet; mevcut hükümdarın yanında, yetkilerin paylaşıldığı bir parlamento ve bir anayasanın bulunduğu yönetim şeklidir. Avrupa'ya giden Türk aydınları buradaki Meşruti yönetimlerin benzerini Osmanlı Devletine de uygulamayı düşündüler. Böylece ilk kez bir siyasi muhalefet hareketinin temellerini atmış oldular. Bu hareketin adı Genç Osmanlılar ya da batılıların tabiriyle Jön Türklerdi. Genç Osmanlılara göre meclis kurulur, gayrimüslimlerde burada temsil edilirse parçalanma önlenir, Avrupa devletlerinin içişlerimize karışması önlenebilirdi. Önce Sultan Abdülaziz'e teklif yapılmış, kabuk edilmeyince tahttan indirilmiş, V. Murat'ın da tahttan çekilmesiyle yeni bir arayış içine girilmiştir.

  30. II. Abdülhamid Dönemi I. Meşrutiyetin İlanı ve Kanun-i Esasi Meşrutiyet Avrupalı devletlerin Haliç Konferansını düzenledikleri sırada ilan edilmiştir. (Devletin kendini ıslah edebileceğini Avrupalılara göstermek) - Amaç azınlıklar arasındaki milliyetçilik ve panslavizm düşüncesini kaldırmak ve içişlerimize karışılmasını önlemek. 1876’da sadrazam Mithat Paşa’nın başında olduğu komisyon anayasa çalışmalarını tamamlamış sultanın onayından sonra Kanun-i Esasi ilan edilmiştir. - Belçika ve Prusya örnek alınarak hazırlanmıştır. - Türk tarihinin Avrupa tarzındaki ilk anayasasıdır.

  31. Maddeleri - Saltanat ve hilafet hakkı Osmanoğullarının en büyük erkek evladına aittir. (Meşrutiyet Monarşik karakter taşır) - Padişah yaptıklarından ötürü kimseye karşı sorumlu değildir. - Devletin dini İslam’dır, yasalar dini hükümlere aykırı olamaz. (Anayasanın Teokratik özelliğini gösterir) - Yasama görevi Ayan Meclisine ve Mebusan meclisine aittir. - Ayan meclisi üyelerini padişah, Mebusan meclisi üyeleri seçimle gelecektir. (Osmanlı Devletinde parlamenter sisteme geçilmiştir) - Yürütme yetkisi başında padişahın bulunduğu Heyet-i Vükela’ya verilmiş, kanun teklifi yetkisi hükümete verilmiştir. - Bakanlar kurulunun başkan ve bakanlarını padişah seçer ve görevden alır.

  32. - Meclis-i açma ve kapatma yetkisi padişaha aittir. - Hükümet meclise değil padişaha karşı sorumlu olacaktır. (Padişah yetkileri Milli iradenin üzerindedir) - Padişah kişiler hakkında soruşturma açtırabilecek, sürgüne gönderebilecektir. (Anayasayı hazırlayan Mithat Paşa ilk kurbanı olacaktır) - Kişi, öğrenim, din, basın özgürlüğü, mülkiyet hakkı, vergi eşitliği gibi temel hak ve özgürlükler anayasal güvenceye alınmıştır. Sonuçları - Demokratikleşme yolunda önemli bir adım atılmıştır. - İrade-i Seniyyeden İrade-i Milliyeye geçiş için önemli tecrübe olmuştur. (II. Meşrutiyette padişah yetkileri sınırlandırılacaktır) - İlk kez bir anayasa kamu hukukumuza girmiştir.

  33. - Mutlak monarşi reddedilmemiş, devletin teokratik yapısı da korunmuştur. - Meşrutiyet bir halk hareketi olmamış, açılan meclis de bir danışma meclisinden öteye gidememiştir. - Bu dönemdeki tecrübeler ve Meşrutiyet denemeleri Cumhuriyet için fikri zemin hazırlamıştır. Abdülhamid Dönemi Politikaları Sultan Abdülhamid, meşrutiyete son verdikten sonra devletin tüm dizginlerini eline almış, her ayrıntıyla ilgilenmiştir. - Düşmanların komplolarına karşı bir hafiye teşkilatı kurmuş, rakiplerini sürekli takip ettirmiştir. - Büyük devletlere karşı Denge Politikası uygulamıştır. (Rusya ve İngiltere’ye karşı Almanlara yaklaşmıştır)

  34. - Azınlıkları Osmanlıya bağlamak yerine birbirleriyle meşgul olmalarını sağlamıştır. Yunan kilisesine karşılık Bulgar kilisesini açtırmış, iki millet arasında kilise ihtilafının doğmasına sebep olmuştur. - Müslümanlar arasında da başlayan milliyetçilik fikrine karşı İslamcılık politikası uygulamış, bunu Devlet Politikası haline getirmiştir. Dönemin Önemli Olayları - 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı (93 Harbi) sonunda imzalana Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla Balkanlarda dört teni devlet kuruldu (Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Karadağ) - Doğuda Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt Ruslara verildi.

  35. - Berlin Antlaşmasına Ermenilerle ilgili madde konulması ilk kez Ermeni sorununu uluslararası arenaya taşıdı. - Osmanlı Devleti borçlarını ödeyemeyince Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi kuruldu. Abdülhamid Dönemi Yenilikleri - İlk kez özel eğitimde sağır, dilsiz ve körler okulu açılmıştır. - Mesleki eğitimde, Sanayi-i Nefise, Hendese-i Mülkiye, Askeri Baytar Mektebi, Ticaret Mektebi açılmıştır. - DarülMuallimat adıyla kız öğretmen okulları açılmıştır. - Daha önce açılan rüştiye ve idadilerin sayısı artırılmıştır. (Anadolu’nun her tarafında yılda 400 okul açılmıştır) - Bağdat demiryolu yapılmış, bu hat Hicaza kadar uzatılmıştır. - Telgraf hatları genişletilmiş Anadolu’yu İstanbul’a bağlayacak duruma gelmiştir.

  36. - Elektrikli tramvay, tünel, Haydar Paşa ve Sirkeci garları bu dönemde yapılmıştır. - Servet-i Fünun, Tercüman-ı hakikat, Mizan, Resimli Osmanlı gibi gazete ve dergiler çıkarılmıştır.

  37. II. Meşrutiyet Dönemi Meşrutiyetin ilanına yol açan gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz. - İngiltere ve Rusya’nın Osmanlı topraklarının paylaşımı hususunda anlaşmaları. - Ülkede çıkan ekonomik kriz. - Meşrutiyetin, olumsuzlukları düzelteceğine inanılması. - İttihat ve Terakki Cemiyetinin kuruluşu. Sultan Abdülhamid’in muhaliflerine karşı tutumu, hafiye teşkilatı, sansür olayı gibi nedenler kendisine karşı bir teşkilatlanmayı başlatmıştır. Bunların başında ilk olarak İttihad-ı Osmani adıyla kurulup sonradan İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan örgüt gelir. Tıbbiyeliler tarafından gizlice örgütlenen cemiyetin amacı Abdülhamid’i tahttan indirip Meşrutiyeti ilan etmekti.

  38. Yapılan propagandalar sonuç vermiş ve II. Abdülhamid baskılara dayanamayarak 23 Temmuz 1908’deMeşrutiyeti ilan etmek zorunda kalmıştır. Ardından Kanun-i Esasi yürürlüğe konulmuş ve seçim hazırlıkları başlamıştır. Kanun-i Esasideki Değişiklikler I. Meşrutiyette padişaha verilen yetkiler bu kez tekrarlanmamış, parlamentonun eli güçlendirilmiştir. Bu yüzden yeni anayasa öncekine daha demokratiktir. - Padişahın tahta çıktığında kanunlara sadık kalacağına dair yemin etmesi zorunlu hale getirildi. - Padişahın veto hakkının alınması - Bakanların padişah tarafından değil parlamento tarafından seçilmesi

  39. - Hükümetin padişaha değil parlamentoya karşı sorumlu olması - Meclisin her yıl kendiliğinden sistemli olarak toplanması - Kişilere toplanma ve cemiyet kurma hakkının verilmesi - Siyasi partiler kurularak değişik fikirlerin temsil edilmesi - Basın yayın hayatının zenginleştirilmesi - Posta evraklarının mahkeme kararı olmadan açılmaması 31 Mart Olayı Meşrutiyetin ardından iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı ciddi bir muhalefet vardı. Bu muhalefette oldukça etkili olan Ahrar Fırkası ve öncülerinden Hasan Fehmi Bey’in öldürülmesi gerilimi iyice artırdı. Volkan gazetesi yazarı Derviş Vahdeti’nin başını çektiği gurup kısa sürede büyümüş ve şeriat isteriz diye ayaklanmışlardır.

  40. 31 Mart olayı adıyla bilinen bu olay, on bir gün davam etmiş ve bu isyan sırasında birçok kimse öldürülmüştür. Meşrutiyetin kurtarılması ve isyanın bastırılması için "Hareket Ordusu" adı verilen bir ordu Selanik'ten İstanbul’a sevk edilmiştir. Mustafa Kemal'in de kurmay heyeti içinde yer aldığı Hareket Ordusu, İstanbul'a gelişinden sonra Beyoğlu Kışlası'ndaki direnmeyi bastırmış ve ardından da olayları kısa süre içinde kontrol altına almayı başarmıştır. Bu olay rejime karşı ilk hareket ve ilk irtica olayı olarak nitelendirilmektedir. Meclis olaylarla ilişkisi bulunduğu suçlaması ile II. Abdülhamit’in tahtan indirilmesine karar verdi. 27 Nisan 1909 tarihinde tahttan indirilen II. Abdülhamit'in yerine küçük kardeşi Mehmet Reşat tahta geçirildi.

  41. Sonuçları II. Meşrutiyet Dönemi Cumhuriyet tarihi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu dönemde devlet içinde aktif rol oynayan birçok kişi Cumhuriyet Dönemi'nde de rol almıştır. II. Meşrutiyet, temelinde, açılan meclis ve kurulan siyasi partilerle birlikte cumhuriyet rejimine geçişte önemli basamak olmuştur. Görülen olumsuz gelişmeler Cumhuriyet Dönemi için iyi birtecrübe olmuş aynı hatalar tekrarlanmamıştır. 1908'de ilan edilen II. Meşrutiyet ile özgürlük beklentisi içine giren insanlar hayal kırıklığına uğramışlardır. Kendileri gibi düşünmeyenlere hayat hakkı tanımamak bu dönemde devam etmiştir.

  42. Osmanlı Devletini Kurtarmaya Yönelik Fikir Akımları Osmanlıcılık: Bütün Osmanlı vatan­daşlarını ırk, din ve dil ayrımı yapmadan eşit kabul eden siyasi akıma verilen isimdir. (Osmanlı Milleti) Azınlıkların isyanlarını durdurup ülkenin bütünlüğü­nü korumak için devletin sınırlan içinde yaşayan bütün milletleri Osmanlıcılık düşüncesi etrafında toplamak gerekiyordu. I. Meşrutiyetin ilanıyla Osmanlı­cılık akımı İlk defa uygulama alnına konulmuş oldu. Osmanlıcılık fikrinin en önemli hedefleri 1876'da Kanun-i Esasi'nin ilanıyla gerçekleşti. Osmanlıcılık fikrini zayıflatan ilk büyük etki 1877 -1878 Osmanlı-Rus Sa­vaşı oldu. Balkan Savaşları ise bu düşünceyi bitirdi. Zira birlikte yaşamak istediğimiz Hıristiyan azınlıkların tamamı bizden ayrıldı

  43. İslamcılık: XIX. yüzyıl ortalarında ortaya çıkan dinsel ve siyasal düşünce akımı olarak İslamcılığın amacı İslâmı bütün boyutla­rıyla topluma yeniden egemen kılmak, İslâm dünyasını Batı sömürüsünden kur­tarmak ve birliğini sağlamaktı. II. Abdülhamit İslamcılığı bir devlet politika­sı haline getirerek devleti dağılmaktan kurtarmaya çalışmıştır. İslamcılara göre, Osmanlı İmparatorluğunda çöküşün sebebi, Batıcıların ileri sürdüğü gibi İslamiyet'ten kaynaklanmıyordu. Çün­kü aslında İslamiyet bilime ve yeniliklere açık bir dindi. Gerilemenin gerçek sebebinin dinden uzaklaşmak olduğu­nu söylemişlerdir. İslamcılığın önem kaybetmesinde Birinci Dünya Savaşı'nda Arapların İngilizlerle birlikte Osmanlı Devleti'ne karşı mücadele etmesi etkili olmuştur.

  44. Türkçülük: Milli­yetçilik akımı, zamanla diğer ulusları da içine almış Türk aydınları Türk kimliğine tekrar geri dönüş hareketini başlatmak üzere Türkçülük hareketi etrafında birleşmişlerdir. 19. yüzyıldaki ilk Türkçüleri etkileyen Azerbaycanlı Mirza Ahundzade, ardından Yusuf Akçura’dır. Türkçülüğün asıl örgütlenmesi asker tıbbiyelilerin öncülü­ğünde 3 Temmuz 1911'de kurulan Türk Ocağı Derneği'nde gerçekleşti. Türkçülük akımı II. Meşrutiyet'in ilanından sonra PanTürkizm cereyanına doğru yönelmiş, Türk birliğini sağlamaya yönelik olarak Turancılık doğmuştur. Turancılık, Türkçülük hareke­tinin siyasi yönüdür. Kurtuluş Savaşı'­nın kazanılmasından sonra Turancılık düşüncesi tamamen reddedildi.

  45. Milliyetçilik fikri Ziya Gökalp üzerinde oldukça etkili ol­muş, yazdığı Türkçülüğün Esasları isimli kitap da bu alanda yazılmış ilk özgün ve örnek eserdir. Batıcılık: Bir siyasi fikir akımı değil 18. yüzyıl başlarından beri bir yeniliği aktarma, batıdaki gibi ordular kurma, asker yetiştirme çabası olarak başlamıştır. Batıcılık II. Meşrutiyet Dönemimde bir siyasi düşünce akımı hâlini aldı. Abdullah Cevdet'in başını çektiği Batıcılar uygarlığın bir bütün olduğunu, dolayısıyla olumlu olumsuz bütün yönleriyle kabul edilmesi gerektiğini savunmuştur. Celal Nuri ve arkadaş­ları ise batının yalnız teknolojisinin alınması gerektiğini vurgulamıştır. Batıcılık, benimsediği temel hedef­leri itibariyle cumhuriyet ideolojisini de büyük ölçüde etkilemiştir.

  46. Trablusgarb Savaşı (1911-1912) Siyasi birliğini sağlayan İtalya Sömürgecilik hareke­tine girmiş, Osmanlı Devleti'nin topraklarına yönelmeyi daha uygun bulmuştu. Bu yüz­den mekik diplomasisi izleyerek Avrupa devletlerinin desteğini elde etti. 1911 yılı Osmanlı Devleti'nin İstikrarsızlık içinde bulunduğu ve siyasi kar­maşanın yaşandığı bir yıldı. Bu karmaşa yüzünden daha önce Bulgaristan, Girit ve Bosna elimiz­den çıkmıştı. Şimdi ise sıra Trablusgarb'a gelmişti. Trablusgarb Osmanlı'nın Kuzey Afrika'da kalan son toprak parçası özelliğini taşıyordu. Hazırlıklarını tamamlayan İtalya, Osmanlı Devleti'ne 28 Eylül 1911'de 24 saatlik bir nota vererek Trablusgarb ile İlgili yerine getirilmesi mümkün ol­mayan bazı taleplerde bulundu.

  47. Karadan ve denizden yardım göndermek mümkün olmayınca, bir tek çare kalmıştır. Bölgeye gönüllü subaylar göndermek. Bu subaylar arasında bulunan Kurmay Kolağası Mustafa Kemal, Gazeteci Mustafa Şerif takma adıyla Mısır üzerinden Trablusgarb'a gitmiştir. Bu subaylar bölgede etkin olan unsurlarla irtibata geçip halkı örgütlemişler bir milis kuvveti ortaya çıkarmışlardır. Bu kuvvetler İtalyanlara karşı güçlü bir direniş göstermiş ve onları kıyılardan içeri salmamıştır. Paniğe kapılan İtalya, birçok limanları bombalamış ve gemileri batırmış, 12 Ada'yı işgal etmiştir. Milisler bölgedeki savunmayı büyük bir kararlılıkla sürdü­rürken kötü haber Balkanlar'dan geldi. İki cephede birden savaşı götüremeyeceğini anlayan Osmanlı Devleti, Trablusgarp'taki subaylarını geri çağırdı.

  48. İtalya ile 18 Ekim 1912'de Uşi(Quchy) Antlaşması imzalandı. • - Osmanlı Devleti Trablusgarb ve Bingazi'yi İtalyanlar'a bırakacaktı. • - İtalya savaş sırasında işgal ettiği adaları, Osmanlı devleti iade edecekti. Ancak Yunanistan'ın adaları işgal edebileceği tehlike­sine karşı İtalya'nın geçici işgalinin devam ettirmesi uygun görül­müştür. • Osmanlı Devleti Kuzey Afrika'daki son toprak parçasını da kaybetmiştir. • İtalya'ya geçici olarak bırakılan 12 Ada geri alınamamıştır. • Trablusgarb dini açıdan halifeye bağlı olarak kalacaktır. Osmanlı Devleti'nde hilafet makamı ikinci kez siyasi olarak kullanılmıştır. • Osmanlı Devleti'nin kendi topraklarını korumak konusunda gösterdiği zafiyet Balkan devletlerine cesaret vermiştir.

  49. Balkan Savaşları (1912-1913) Büyük bir bölümü Fatih devrinde fethedilmiş olan Balkanlar'da ilk olarak Yunanistan (1829) Osmanlı Devleti'nden kopmuştu. 93 Harbi sonunda ise Romanya, Sırbistan ve Karadağ'a tam bağımsız­lık, Bulgaristan'a ise muhtariyet verilmesi ile Osmanlı Devleti'nin Balkanlarda­ki hâkimiyeti büyük ölçüde sarsılmıştı. II. Ab­dülhamit’in ayrıştırıcı politikasına karşın, İttihatçılar birleştirici bir politika izleyerek Balkan ulusları arasındaki dini ve siyasi anlaşmazlıkları çözümledi. İttihat ve Terakki Hükümeti Rusya'nın saldırmama garantisine dayanarak Balkan­lardaki Osmanlı ordusunun büyük bir bölümünü terhis etti. Balkan devletleri hummalı bir şekilde savaş hazırlıklarını yaparken Osman­lı Devleti'nin bunlardan haberi olmadı.

  50. Balkan devletlerinin her birinin ayrı bir emeli vardı. Sırplar Büyük Sırbistan'ı, Yunanlar Megaliİdea'yı, Bulgarlar Büyük Bulgaristan'ı, Romenler Dakya Krallığını kurmayı amaçlamışlardı. Rusya'nın kışkırtmasıyla (Panslavizm) ilk ittifak antlaşması Bulgaristan ile Sırbistan arasında imzalanmış, daha sonra Yunanistan ve Karadağ da bu ittifaka dâhil olmuştur. 8 Ekim'de Karadağ ardından diğer Balkan devletleri Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. Balkanlarda savaş, biri Makedonya tarafında batı cephesi diğeri ise Trakya'da doğu cephesi olarak iki cephede cereyan etti. Doğu cephesinde Bul­garlar Çatalca önlerinde zor durduruldu. Makedonya'da da savaşan birliklerimizin anavatan ile ilişkisi kesilmişti. Osmanlı Devleti İstanbul'un düşme ihti­mali üzerine büyük bir panik yaşayarak acil ateşkes istedi.

More Related