40 likes | 255 Views
ODTÜ G. V. ÖZEL MERSİN İLKÖĞRETİM OKULU Nisan 2013. Sağlık Bülteni. AFT ( Aftöz Stomatit ) NEDİR? Ağız sağlığımızın, ruh halimizi ve kalbimizi etkilendiğini biliyor muydunuz? Sağlıklı bir ağızla, hem kalp hem de ruh sağlığınızı koruyabilirsiniz.
E N D
ODTÜ G. V. ÖZEL MERSİN İLKÖĞRETİM OKULU Nisan 2013 SağlıkBülteni AFT (AftözStomatit) NEDİR? Ağız sağlığımızın, ruh halimizi ve kalbimizi etkilendiğini biliyor muydunuz? Sağlıklı bir ağızla, hem kalp hem de ruh sağlığınızı koruyabilirsiniz. Ağız yaraları çok çeşitlidir, Bunlardan aft türü yaralar, en sık oluşan ve en ağrılı olandır. Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında (ağız içini kaplayan doku), dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste (yutak), diş eti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş yaralardır. Başlangıçta yanma duygusu vardır. Bir gün sonra yanma duygusu ağrıya dönüşür. • Toplumun, yaklaşık olarak %18-20 ’si az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Her yaşta oluşabilir. Aft genellikle tek olarak seyretse de aynı anda birkaç bölgede birden görülebilmektedir. Aftın oluş nedenini belirlemek için çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Ancak aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör saptanmasına karşın, oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir. • Tekrarlayan aftlar, genellikle 30 yaşın altında genç yaşlarda görülür. Bu yaştan sonra görülme sıklığı azalır. 40 yaşın üzerinde görülen aftlar da ise önce Behçet Hastalığı sonra bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar düşünülmelidir. • Tekrarlayan ağız ülserleri(RAS), farklı görünümler ile karşımıza çıkarlar. En sık görüleni “Minör Aft” dediğimiz şeklidir. Minör aft, %80 oranında görülür. Bu, en hafif olan şeklidir. Yanaklarımızın ve dudaklarımızın içinde, dilimizin kenarlarında, ağız tabanında çıkar. Bu yaraların çoğu 1 cm2 yi geçmez ve iki hafta içinde iyileşirler. • Ergenlik sürecinde ortaya çıkan tekrarlayıcı aftlar, “Majör Aft” olarak bilinir. %10 oranında görülür. Majör aftların çapları 1 cm2 den büyüktür. Bu boyutları ile ağız içinde tükürük bezlerini de etkileyebilir. Başlangıçta ateş, yorgunluk, halsizlik ve yutma güçlüğü gibi yakınmalara yol açabilirler. Minör olanlardan daha şiddetli ve dramatik bir ağrıya neden olurlar. Yaralar daha geniş ve derindir. İyileşmeleri de uzun süre alır. Bu, haftalar hatta aylara ulaşabilir. Bu tür aftlar iyileşse bile iz bırakabilir. Kalan bu iz, hastalığın geçmediği sanrılarına yol açabilir.
AFT Uçuk benzeri aftlar, en az görülenidir. Görülme sıklığı %5 civarındadır. Bu tür aftları kadınlarda erkeklerden daha fazla görmekteyiz. 1-2 mm2 çapında uçuk benzeri onlarca döküntü söz konusudur. Bu “uçuklar”, bir araya gelerek büyük bir yara görünümü oluştururlar.30 ve ileri yaşlarda daha sık rastladığımız bu tür yaralara tıp dilinde “Herpetik Ülser” adı da verilmektedir. Bu yaralar, senede birkaç defa tekrar ederler. AFT OLUŞUMUNDA HANGİ FAKTÖRLER ÖNEMLİDİR? Ailesel Faktörler Tekrarlayan ağız yaraları, büyük oranda genetik yani soya çekimseldir. Anne ve baba, bu hastalığı taşıyorlarsa çocuklarında görülme oranı, %90 dır. Bu, hiç de azımsanmayacak bir orandır. Travma Bu hastalığın(RAS) oluşumunda, travma (doku bütünlüğünün bozulması) ön sırada sorumlu tutulmaktadır. Yanak dil dudak ısırma, sert yiyeceklerin tahrişi, aşırı sıcak ya da soğuk gıdalar, yumuşak olmayan diş fırçalama işlemleri ve iyi adapte olmayan protezlerin neden olduğu vuruklar aft için uygun zeminin oluşmasına yardımcı olurlar. Korunma ve tedavi için de bunlardan sakınmak gerekir. Stres Günümüzde migren, yüksek tansiyon ve gastrit gibi birçok hastalığın nedenleri arasında kabul edilen stres, aft oluşmasının en önemli nedenlerinden birisidir. Yoğun bir yaşam temposu, ileri derecede gerilime yol açarak endişe, depresyon türünden psikolojik sorunlara neden olabilir. Böyle durumlarda ağızda aft yaraları ortaya çıkabilir. Bayanlarda premenstural gerginlik(adet öncesi dönem) de aft oluşumunu hızlandıran faktörlerdendir. Stresten uzaklaşma ve rahatlama, olumlu etki yapar ve aftlar geriler. Yiyecekler Afta neden olan yiyecekler arasında, turunçgiller, sirke, turşu, patates cipsi, tuzlu ve baharatlı çerezler gibi ağız mukozasını tahriş edebilen yiyecekler ön sıralarda yer alır. Bunların yanı sıra bazı bünyeler için alerjik olabilen karabuğday, çavdar, arpa, çikolata, fındık, fıstık, kabuklu deniz hayvanları, soya, domates, bazı patlıcan türleri, elma, kivi, çilek, incir, peynir gibi yiyecekler de aft oluşumunu hızlandırırlar. Konserve katkı maddeleri de pek çok duyarlı kişide ağız yaralarına neden olabilmektedir.
AFT İlaçlar Bazı ilaçlara karşı duyarlılık ta afta neden olabilir. Böyle bir kuşku halinde kullanılan tüm ilaçlar gözden geçirilmelidir. Sadece ilacın ham maddesine değil, katkı maddelerine karşı da duyarlılık oluşabileceği unutulmamalıdır. Prospektüste (ilaç bilgisi) yer almasa da ilacın, aft yaralarına neden olabileceği göz ardı edilmemelidir. Vitamin Eksiklikleri Sık tekrarlayan aftlarda B vitaminleri, folik asit ve demir seviyelerini kontrol etmekte yarar vardır. Eğer bunlar arasında düşük seviyede olan var ise, yerine konarak iyi sonuçlar elde etmek olasıdır. Aft Yapan Hastalıklar Bazı hastalıklarda aft oluşumu çok hızlıdır ve uzun süre tedavi edilemeyebilir. Bunlardan Behçet Hastalığı, Ailesel Akdeniz Ateşi, Bağırsak hastalıkları, Bağışıklık yetmezliği, Stres ve Kanser ilk akla gelenlerdir. Diş Ve Çene Yapısında Bozukluklar Diş ve çene yapısındaki düzensizlikler sonucu ağız ve yanak içerisinde sürtünme ve ısırmalar meydana gelmektedir. Dişler doğru bir biçimde fırçalanamadığında ve ağız içerisinde yeterli hijyen sağlanmadığı durumlarda, tahrip olan ağız içi dokusu aft oluşumuna açık olacaktır. Diş Macunu Diş macunlarının temizleme özelliğini artırmak için köpük yapıcı olarak yapılarına katılan "sodyum laurylsulhate" ( SLS ) mukoza hücrelerinin yıkımını artıran tahriş edici bir kimyasaldır. SLS bu özelliği ile aft oluşumu üzerine direkt etkili olan bir maddedir. Özellikle aft sorunu olan kişilerin kullanabilmesi için günümüzde daha az oranda (%1.25) SLS içeren diş macunları üretilmektedir. Diğer Nedenler Sigara içmek, tütün çiğnemek, tırnak yemek gibi alışkanlıkların de aft oluşumuna katkıda bulunan önemli faktörler olduğu bilinmektedir. Hijyenik olmayan ağız ve diş tedavi merkezlerini de unutmamak gerekir.
AFT AFT TEDAVİSİ NASIL YAPILMALIDIR? Aftlar, herhangi bir tedavi uygulanmasa da genellikle 7-10 gün sonra kendiliğinden iyileşmektedir. Aft sorunu ile karşı karşıya olanların aşağıda sıralanan işlemlerden birini yada birkaçını uyguladıklarında daha rahat bir hastalık süreci geçirmeleri mümkündür: Ağrıyı azaltmak ve iyileşme sürecini kısaltmak için: - Ağız sağlığına özen gösterilmelidir. - Sıcak, asitli ve tahriş edici gıdalardan uzak durulmalıdır. – Aft oluşturabilecek etkenlerden kaçınılmalıdır. - Su ile karbonat karışımından hazırlanan ince yapılı bir krem aft üzerine sürülebilir. - Yarım bardak suya yarım kaşık tuz ilavesi ile elde edilen solüsyonla günde üç kez gargara yapılabilir. - Ağız mukozasını tahriş etmeyen bazı solüsyonlarla (Ör:2% hyd. peroxide, Chlorhexadine vb.) pamuk yada gazlı bez yardımı ile aft bölgesi temizlenebilir, gargara yapılabilir. – Ağrıyı azaltmak için, yemeklerden önce aft bölgesine "xylocaine" solüsyonu ya da ağız için hazırlanmış özel kremler uygulanabilir. - Aftın başlangıç safhasında bölgeye bir topikalsteroid "%0.1 liktriamcinalone" uygulanması ya da steroidli bir gargara "betamethasonesyrup" ile gargara yapmak aftın fazla büyümesini engeller ve ağrıyı azaltır. AFT (cankersores=mouthulcers) ile UÇUK (feverblisters=coldsores) genellikle aynı belirtileri gösterdikleri için birbirleri ile karıştırılabilmektedir. Ancak temel farklılık vardır: AFT Kesinlikle ağız içersinde oluşur. Bulaşıcı değildir. Aftın oluşmasına virüsler neden olmaz.