130 likes | 304 Views
NE KADAR KALDI?. Hazırlayan. Hüsnü Çeşmeci. Kasım 2012. Radyo dinlerken şarkı başladı ve koro aynen “Vur patlasın çal oynasın, bu hayat böyle geçer” demeye başladı… Şarkı kıvrak nağmelerle devam ederken, bu şarkının sekülerlerin hayat tarzının sloganı (özeti)
E N D
NE KADAR KALDI? Hazırlayan Hüsnü Çeşmeci Kasım 2012
Radyo dinlerken şarkı başladı ve koro aynen “Vur patlasın çal oynasın, bu hayat böyle geçer” demeye başladı… Şarkı kıvrak nağmelerle devam ederken, bu şarkının sekülerlerin hayat tarzının sloganı (özeti) olabileceğini düşünmeye başladım. Bazıları “Ne olmuş yani, altı üstü bir şarkı, abartma” diyebilir. Ben de “şeytan günahı ayrıntılara; inkârı, satır aralarına gizlemiştir” diyorum. Söz konusu “dünya hayatının” nasıl geçirileceği olunca; zamanın (ömrün) nerelerde, nasıl kullanıldığı önem kazanmaktadır. Bu konumuzda “zaman” üzerinde duracağız… NİÇİN BU KONU SEÇİLDİ?
ZAMAN ALGIDIR BİR HİKAYE Çin’de yapılması düşünülen tren hattının geçeceği köylerden birinin halkı, köylerinden tren geçmesini istememektedir. Yetkililer ne yaptılarsa köylüleri ikna edemezler. Son çare olarak köye psikolog gönderirler. Köylüyü toplayan psikolog kalabalığı süzerek gözüne ihtiyar birini kestirir. Maksadı onunla diyaloğa girerek kolayca ikna etmek ve diğerlerini de bu yolla etkilemektir. Psikolog kendinden emin olarak başlar konuşmaya: - Siz yaşlı biri olarak şehre çok gidip gelmişsinizdir, şehre neyle gidiyorsunuz? - Oğlum, benim eşeğim var. Ona sabah biniyorum öğleye şehre varıyorum. İşimi hemen bitiriyorum; çünkü, dönüş akşamı buluyor. İhtiyardan yolculuğun bütün gün sürdüğünü öğrenen psikolog hemen atılır: - Gördün mü, halbuki tren olsa yarım saatte şehre varır, yarım saatte de dönerdin. Bu senin için büyük bir zaman tasarrufu olurdu. İhtiyar biraz sakalıyla oynadıktan sonra: - İyi de oğlum, kalan zamanda ne yapacağım? der. Kalabalıktan kıs kıs gülme sesleri yükselir… ZAMAN ALGIDIR VE KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİR.
BAŞI VAR SONU VAR İNSAN, İKİ KAPILI BİR HANDA GİDİYOR GÜNDÜZ GECE Big Bang (Büyük Patlama) ile madde ve zaman aynı anda (kâinatın/uzayın sıfır noktasında) birlikte yaratılmıştır. Yaratılan her şey “yaratık”tır. Zaman, her bir bireye kullanması için tahsis edilmiş “iradesiz yaratık”tır. Bu tahsis “insanın dünyada canlı kalmasına (ömrüne) yetecek” kadardır. Bu öyle bir tahsis ki, nerede ne şekilde kullanılırsa kullanılsın, sonuçta tükenen bir değerdir... Buna “insanın dünya hayatının sonu” (ölümü) diyoruz. DOĞUM ÖMÜR ÖLÜM “Elindeyse zamana, dur, geçme diye dayat.” N.F. Kısakürek GEÇER GEÇER GEÇER ÇOCUKLUK (oyunla) ORTA YAŞLILIK (koşuşturmayla) İHTİYARLIK (ölümü beklemekle) İnsanlık tarihi ve bilhassa bir insanın “ömrü” geçmiş ve gelecek arasındaki zaman çizgisi üzerinde bir nokta bile değildir. Çünkü; kâinatın yaşı yaklaşık 14 milyar, üzerinde bulunduğumuz dünyanın yaşı ise 4,5 milyar yıldır. SONRASI MI? GİDİNCE GÖRECEĞİZ… 0- 2012 4.5 milyar yıl KÂİNAT, İKİ KAPILI BİR HANDA GİDİYOR MİLYAR MİLYAR YIL. YARADILIŞ KIYAMET 14 milyar yıl Sadece Yüce Allah biliyor BU BÜYÜKLÜĞÜN SAHİBİNE (YARATICIYA) İMAN ETMEK “AKILLI OLMAK” DEMEKTİR.
AKILLI OLMAK ZAMANIN DEĞERİNİ BİLMEK "AKILLININ" İŞİDİR Akıl; anlama, idrak etme ve kavrama gücüdür. Onu kim iyi kullanırsa o kazanır… Bir insana akıllı diyebilmek için zamanını nerede / nasıl kullandığına bakmak gerekir. SORUMLULUK SINIRLARI “AKILLI İNSAN; ÖLÜMÜ, ÖLÜM SONRASINI DÜŞÜNENDİR.” Hadis DOĞUM ERGENLİK YAŞLILIK ÖLÜM İnsanın “sorumlu kılınacak olgunluğa ulaşmadığı” kabul edilen dönemidir. Bu dönemin insanından “zamanın önemini” idrak etmesi beklenemez. İnsanın “dinç olduğu” ve ölümü aklına getirmediği dönemidir. Kendine, insanlığa, doğaya karşı gerçek sorumluluğunu arka plana iterek; “nefsinin arzularını” öne çıkardığı, en çok “zaman israfı” yaptığı dönemdir… Özelde: “İsraf edilen zamanın” pişmanlığının yaşandığı dönemdir. Ancak, geriye dönüş mümkün değildir. Genelde: “boş oturarak” ölüm beklenir… Bizi yaratan ve ömür denilen zaman içinde dünyada yaşatan Yüce Allah’tır (cc). O, verdiği zamanı doğru yerlerde kullanmamızı (akıllı olmamızı) istemektedir. Bize düşen; O’nun bize verdiği zamanı, O’nun istediği şekilde kullanmaktır. Bunun istisnası; “beyin fonksiyonları bozuk” olarak doğan insanlardır. Böyle bir insan (deli) özürlüdür ve özür “normaller için geçerli olan hükümleri” geçersiz kılar. DELİ OLMAYANLAR SORUMLUDUR.
ZAMANIN ÖNEMİ ZAMAN SERVETTİR Bu servet, değer üretiminde kullanılabildiği gibi, carcur da edilebilir… Kişinin bu serveti nerede, nasıl harcadığı onun imtihan notu olacaktır. Ne mutlu “dünya sınıfını” geçebilenlere… TOPRAKTAN GELDİK ONA DÖNÜYORUZ Hangi yaşta ve ne şekilde olursa olsun her doğan insan bir şekilde öleceğine göre; önemli olan “ömür” denilen “yaşama zamanı”nı kişinin ne şekilde kullandığıdır. Bir başka ifade ile “insanca mı, yoksa hayvanca mı” yaşadığıdır. İkisi arasında çok fark vardır. İnsan olan geride “insani izler” (en azından iyi anılar) bırakır… HAYVANLAŞMAK Kendisine ve dışındakilere karşı olan sorumluluklarını yerine getirmek gibi bir derdi olmayanların hayatı, hayvani bir hayattır. Çünkü, hayvanlarda “ömür / zaman / sorumluluk” kavramı yoktur. Her ikisi de biyolojik olarak yaşar ve ölür giderler. Ancak; birinin geride bıraktıkları, kalanlara zarar vermeye devam edebilir…
SEKÜLER HAYAT TARZI ŞEYTANIN TARLASIDIR Seküler hayatı istemek (hayata dini sokmamak tercihi) “Kuralları ben koyarım” demektir ki, bu “gizli ilâhlık” taslamaktır. Vahyin koruyucu sınırlarını tanımamak, şeytana davetiye çıkarmaktır. O şeytan ki, insanın en büyük düşmanıdır. “Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şüphesiz o, apaçık bir hüsrana düşmüştür.” (Kur’an 4 / 119) NEGATİF DÖNGÜ Her insanın tatmin edilmesi gereken istekleri vardır. Bu isteklerin dozu ve tatmin şekli için “seküler hayat” sınır koymaz; o, aklı değil nefsi öne çıkarır. Nefsin zaaflarını iyi bilen şeytan insana yaptıklarını güzel gösterir ve devam etmesini telkin eder. NEFİS Günah Günah işleme alışkanlık haline dönüşürse; nefis, günah havuzunu devamlı olarak besler. NEGATİF DÖNGÜ BAŞLAMIŞTIR Nefsin isteklerinin gayrimeşru yollarla tatmini, insana “negatif haz” verir ve nefsi besler. (-) Haz GÜNAH (SEKÜLER HAYAT) HAVUZU Bu tarz hayatın içinde manen yorulan insan, niçin yaşadığını bile düşünemez hale gelir ve günahına günah katar… Günahı alışkanlık yapmak, küfre giden kapıyı aralamaktır. Şeytan insana zaman öldürtür ÖRNEKLER İnsan isterse yukarıda grafik olarak verilen döngüyü tersine çevirebilir. Şöyle ki; hayat tarzını vahye uygun tanzim edenler zamanlarını pozitif üretimde kullanırlar. Bu üretim “sevap” oluşturur, nefis “pozitif haz” ile beslenir. Sevap kazanmanın moral desteği, insanı yeni değerler üretmeye teşvik eder… POZİTİF DÖNGÜ BAŞLAMIŞTIR.
ZAMANI ÖLDÜRMEK KATMA DEĞER ÜRETMEYEN DAVRANIŞLAR, ZAMANI BOŞA HARCAMAKTIR İnsanlar vardır “Yapacak bir şey olmadığından oturuyorum” diyerek kendini kandırır ve zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Çağa uymalıyım” diyerek kendini kandırır, lüzumsuz davranışlara girerek zamanı boşa harcar. BU VE BENZERİ DAVRANIŞLAR “KATMA DEĞER” ÜRETMEZ; ZAMANI ÖLDÜRÜR. BU DA; “ÖMRÜ İSRAF ETMEK” DEMEKTİR. “İsraf haramdır.”(Kur’an) İnsanlar vardır “Bu diziyi muhakkak seyretmeliyim” diyerek kendini kandırır ve zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “İlgi çekebilmek için süslenmeliyim” diyerek kendini kandırır ve zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Stres atmak için içmeliyim” diyerek kendini kandırır ve zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Ciddi şeyleri okumam” diyerek kendini kandırır, saçma sapan şeyleri okuyarak zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Eğlenirsem rahatlarım” diyerek kendini kandırır ve zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Şöhret kazanacağım” diyerek kendini kandırır, insanlığın aleyhine işler için zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Bu sefer kazanacağım” diyerek kendini kandırır ve zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Bensiz olmaz” diyerek kendini kandırır, başaramayacağı işler için zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Hoşuma gidiyor” diyerek kendini kandırır ve zamanı boşa harcar. İnsanlar vardır “Takım tutuyorum” diyerek kendini kandırır, zamanını buna ayırır, zamanı boşa harcar.
ÖMÜR Ve VERİMLİLİK Bir fikir, mal veya hizmet, adı ne olursa olsun; yapılan işin sonunda elde edilene “ürün”, gerçekleştirme işlemine “üretim” diyebiliriz. VERİMLİLİK Kısaca “Birim zamanda (veya alanda) daha fazla ürün elde etmek” olarak tanımlanır. ●Hayata seküler bakanlar için verimlilik, “ihtirasların daha çoğunun tatmini” ve gereğini “dine uysun uymasın” yapmaktır. ● Hayata din penceresinden bakanlar için verimlilik, “ahirette bol ürün alabilmek için dünya tarlasına doğru tohum dikmek” ve gereğini “dine uygun” yapmaktır. ÖMÜR, ZAMANI VERİMLİ KULLANMAKLA ANLAM KAZANIR. Zaman hızla geçiyor, onu durdurma şansımız yok. Bugün henüz bitmedi ise de, dün dediğimiz “bitmiş bir gün” değil mi? Durup düşünelim, kendimizi sorgulayalım: “Dün yemek, uyumak gibi rutin işlerin dışında ne yaptık, geleceğe ait ne ürettik?” İnsanların davranışlarını doğru gözlemlersek göreceğiz ki; zamanın çoğu “avare gezmek, içmek, cinsellik, saplantıların tatmini, dedikodu, boş oturma vb.” işlerde kullanılmaktadır. BUNLARDAN BİRİNİ KISACA ANALİZ EDELİM Dün “Çok çalıştım, içerek dinlendim” diyen biri gününü verimli geçirmemiştir. Çünkü; “içmeye hazırlık, içme, uyuşan beynin atıl kalması” süreleri uç uca eklendiğinde uzunca bir zaman “içmek için” kullanılmıştır. Sonuç nedir? Yapması gereken namaz gibi ibadetler iptal edilmiş, yapması gereken hayata ait işler ertelenmiş, başta beyin olmak üzere organlara zarar verilmiş, yakınındakiler bir şekilde mağdur edilmiş, en önemlisi de Allah’ın “alkol içmeyin” yasağı çiğnenerek günah kazanılmıştır. Özetle:Zaman “değer (fayda/sevap)” üretmeyen iş için kullanılmış, sonucunda “israf (zarar/günah)” elde edilmiştir. Promosyon olarak da “en büyük düşman şeytan” mutlu edilmiştir. “Kıyamet günü insanoğlu, ömrünü nerede harcadığından, yaptığı işleri ne niyetle yaptığından, nasıl kazanıp nereye harcadığından, vücudunu ve sıhhatini nerede ve nasıl değerlendirdiğinden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamaz.” (Hadis)
ZAMAN Ve TAKAS İNSANLIĞA "DÜNYA ZAMANI" CENNETE DÖNEBİLMESİ İÇİN VERİLMİŞTİR ● Yüce Allah, insan için “iki parçalı (dünya-ahiret) hayatı” takdir ederek; dünyada kendisine kulluk yapılmasını istemekte, bunu yerine getirenlere ahirette ebedi cennet hayatı vaat etmektedir… İnsanın çocukluk dönemi çıkarılırsa geriye kalan yaklaşık 50-60 yıla karşılık ebedi cennet, İNSAN LEHİNE NE BÜYÜK BİR TAKAS… ● Genelde: İnsan kendine karşı ne kadar acımasız; çünkü, dünya zamanını cehenneme gitmek için kullanıyor. Özelde: Müslüman olduğunu, ahirete inandığını söyleyen birinin seküler (ahiret yokmuş gibi) yaşamasına ne demeli? Ya yalan söylüyor; ya da, akılsız… Zaman, ahiret hayatımızda da Yüce Allah’a aittir. Yaşayacağımız cennetin de cehenneminde sahibi O’dur. Oralarda kalış zamanımız da O’nun takdirindedir… HERKES İÇİN “AHİRET HAYATI” VARDIR Beden dünyada kalacak DÜNYA HAYATI AHİRET HAYATI Yeni bedenle dirilişle birlikte EBEDİ HAYAT başlayacak. Bitti, geriye dönüş söz konusu değil. RUH Sevap / Günah BİR ANALİZ Karbon esaslı elmas değerli bir taştır; ancak, ateşe dayanıksızdır ve yanarak kömüre dönüşür; yani, değeri sıfırlanır. İnsan, sahip olduğu özellikleriyle elmasa benzetilebilir; varlığının değerini bilir ve doğru yerlerde kullanırsa, değerlidir; yoksa, kendini sıfırlar. İNSAN, ALACAĞI KARARLARA DİKKAT ETMELİDİR. AKSİ HALDE, KENDİNİ HER AN "DEĞER OLARAK" SIFIRLAYABİLİR.
ALLAH'A İNANIYORUM DEMEK YETERLİ DEĞİLDİR (Bu inancın kullukla gösterilmesi gerekir) KULLUK Allah’a eş koşmadan O’na iman etmek, O’nun yap dediklerini yapmak ve yapma dediklerini yapmamaktır. Bizi yaratan kâinatın sahibi Yüce Allah’tır. Kullandığımız her ne varsa; hava, su, gıda vs. O’na ait… Bunları kullanan bedenimiz de O’na ait… Bedeni kullanan beynimiz de O’na ait… En önemlisi; beynimizi faal tutan “canımız” da O’na ait… Tüm bunlara karşılık Yüce Allah bizden sadece “kendisine gönüllü kulluk” yapmamızı istiyor. AYNI İNSAN İNSAN - + NÖTR “EĞLENELİM, ZAMAN BOŞA GİTMESİN” DİYORSA, SEKÜLERLİĞE YÖNELİR. “AHİRET HAYATIMA HAZIRLANMALIYIM” DİYORSA, KULLUĞA YÖNELİR. Ahirette amel defteri önüne konulup “Senden sadece ‘kulluk yapman’ istenmişti. Sen ise sonuçlarının neler olacağı bildiğin halde başka yolları seçtin. Buna rağmen dünyada rızkın iptal edilmedi, istediğin gibi yaşamana izin verildi, şimdi hesap verme zamanı” denilse; bu insan amel defterinden “kendini dünyada sıfırladığını” anlayacak; ancak, iş işten geçmiş olacak… “ŞEYTANA KUL OLMAK” İNSANI CEHENNEME GÖTÜRÜR. Aklını kullanıp “Niçin yaratıldım?” sorusunun cevabını iyi niyetle arayan kişi; “vahyin gökten insanlara uzatılmış (mecazi anlamda) bir ip olduğunu, bu ipe tutunup yükselmek gerektiğini, aksi durumda yerlerde sürüneceğini, sürünmenin sonuçlarının neler olacağını” anlar ve “kulluğun önemi”ni kavrar. Bu bilinç onu dünya zamanını (ömrünü) doğru yerlerde kullanmaya yöneltir. “ALLAH’A KUL OLMAK” İNSANI CENNETE GÖTÜRÜR. HERKES İÇİN “TERCİH HAKKI” VARDIR. “… Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
BİTİRİRKEN Sekülerlerin hayat tarzı “nefsimize” hoş gelir. Süsleneceğiz diye çıplaklığa, kâr diye sahtekârlığa, cinsellik diye zinaya, dinleniyoruz diye tembelliğe vb. bulaşırız; bulaşıkların sürekliliği de zamanla kalıcı kire dönüşür. Sonra da “zamanın şartlarına” veya “çoğunluğa uyuyorum” mazeretleri uydururuz. Çoğunluğun yapıyor olması, doğru olduğu anlamına gelmez… MÜSLÜMANA SÜRÜLEŞMEK YAKIŞMAZ. SÜRÜLEŞMEK Sekülerler, etrafımızda korkunç şeytani anaforlar oluşturmakta ve bizi içlerine çekmek için çalışmaktalar. Bu anaforlardan birinden kurtulsak diğeri var… Korunmak için durup, kendimize “Neler oluyor?” dememiz gerekir. Nefis durmamızı istemez; ama, Yüce Allah’ın farz kıldığı beş vakit namaz can simididir. Müslüman namaza dört elle sarılmalı, korunmalıdır… ŞEYTANIN MÜDAHİL OLAMADIĞI ANLARIMIZ, HAYATIMIZIN EN VERİMLİ ANLARIDIR. KAYBOLMAK Nefes alıyorsak, fırsatımız var demektir. DÜNYA ZAMANIMIZIN BİTMESİNE NE KADAR KALDI? Kıyametin ne zaman kopacağını dert etmektense, bugünümüzü dert edinelim. Çünkü, kendi kıyametimiz “ölüm” yanımızda bekliyor. “Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tövbe ederek Allah'ın hükmüne dönün.”
Herşeyin görevini doğru yaptığı dünyada İnsanın da görevini doğru yapması beklentisiyle Sağlık ve mutluluklar dilerim. Faydalandıklarıma teşekkürlerimle... Hüsnü Çeşmeci