420 likes | 942 Views
ÇEVRE ∞ ENERJİ İLİŞKİSİ ÇEVRE ∞ ENERJİ ÖRGÜTLERİ. Hazırlayan:Marziye AVCI. ENERJİ VE ÇEVRE NE DEMEKTİR?. Enerji: Bir sistemin iş yapma kapasitesidir.
E N D
ÇEVRE ∞ ENERJİ İLİŞKİSİÇEVRE ∞ ENERJİ ÖRGÜTLERİ Hazırlayan:Marziye AVCI
ENERJİ VE ÇEVRE NE DEMEKTİR? Enerji: Bir sistemin iş yapma kapasitesidir. Çevre: İnsan faaliyetleri ve canlı varlıklar üzerinde hemen ya da süre içinde dolaylı ya da dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamıdır. Bu toplamı etkileyen en önemli ögelerden biri enerjidir.
ENERJİ VE ÇEVRE İLİŞKİSİ Enerji ve çevre ilişkisi ilk insandan günümüze kadar sürekli artan oranda devam eden dünyasallaşmanın temel sorunudur.
Enerji ; Teknolojinin ilerlemesinde, nüfusun artmasında, Ülkelerin sosyal ve ekonomik kalkınmasında, Ülkelerin sanayileşmesinde, önemli ve vazgeçilmez bir ögedir.
Enerji elde etme türlerinin çevreye belli oranda olumsuz etkileri olmaktadır. Burada önemli olan karar vericilerin enerji politikası güderken hangi kesimin çıkarlarını koruduğudur. Çevreye zararı neredeyse yok denecek kadar az olan yenilenebilir enerji türlerinin çevreye zarar verme ihtimalleri yüksek olanlara göre ticari sebeplerden dolayı daha az uygulanır oluşudur.
Üretiminden tüketimine kadar her safhası ayrı ayrı çevre sorunlarına neden olabilen enerjinin ekonomik, çevreci, güvenli kaynaklardan sağlanması, artan enerji talebini en güvenli ve doğru biçimde karşılayacak bir anlayış çerçevesinde, enerji-çevre ilişkisinde iyi bir denge kurularak oluşturulması için yaşamsal bir gerekliliktir.
Enerji ile çevre arasındaki ilişkiye bakıldığında iki konunun bir bütün olduğu ve birlikte değerlendirilmeleri gerektiği görülmektedir. Yenilenemeyen, fosil kaynakların kullanımından doğan çevresel sorunların çözümü, yenilenebilen, çevre dostu enerji kaynaklarının tercih edilmesinden geçmektedir.
Baraj gölü nedeniyle su yüzeyinin genişlemesi insanlar için zararlı bazı organizmaların üremesine neden olabilmektedir. Suda üreyebilen hastalık mikropları, gerek taşıyıcı gerek taşıyıcısız olarak malarya (şiştozom) ve nehir körlüğü gibi hastalıkların yayılmasına yol açabilirler. Bir nehrin önüne set çekilmesi durumunda nehrin aşağı kesimlerinde bulunan toprakların suyun taşıdığı faydalı organizmalardan mahrum kalması demek olacaktır, bu durum ise açığın suni gübreleme ile kapatılmasını gerektirecektir. Nehir akıntısının geçtiği çevre sistemi ciddi olarak tehlikeye girmektedir. Civardaki doğal bitki örtüsü ile sucul karasal hayvan varlığı ani bir değişim içine girmektedir. Nehirde bazı balık türleri ölmektedir.
Baraj rezervuarlarından sera etkisi oluşturan gazların özellikle metan gazının çıkması ciddi sorun teşkil etmektedir. Barajın inşaat aşamasından itibaren sosyo- ekonomik kültürel etkiler ortaya çıkarmakta yöre halkının üretim alanı olan araziler su altında kalmakta işsizlik göç ve psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Tabiat ve kültürel değerlerin korunamaması yeraltı zenginlikleri ve tarihi eserlerin elden çıkması anlamına gelmektedir.
Rüzgar türbinleri, atmosferdeki sıcaklık ve basınç farkından oluşan rüzgarın kinetik enerjisini mekanik enerjiye dönüştürürler. Rüzgar enerjisinin diğer enerji türlerine göre en önemli avantajı soğutma suyuna ihtiyaç olmamasıdır.
Dezavantajları ise şöyle sıralanabilir: Çok büyük alanlara ihtiyaç duyulması bu alanlara insanların girmesinin tehlikeli olması, Çıkardığı gürültü ve sesin yapmış olduğu titreşimlerin insanlara binalara ve kuşlara negatif etki etmesi, Rüzgar çiftlikleri yakınında elektro-manyetik alana etki etmesi Radyo-TV alıcılarında parazit yapması. Yakın bölgelerdeki göllerin yüzeyindeki buharlaşmanın azalması neticesinde göl sıcaklığının artması ve toprak neminin yükselmesi ekosistemin olumsuz etkilenmesine yol açar.
Nükleer santrallerin Çernobil türü kaza dışında çevreye bir yılda yaydığı radyasyon miktarı bir röntgen filmi çekiminde alınanın ellide biri kadardır. Nükleer santrallerin riksleri; Güvensiz eski teknoloji (Çernobil türü), Deprem fırtına, sel vb. gibi doğal afetlere karşı yeterli güvenlikte olmayan türde olmasıdır.
FOSİL YAKITLARA (KÖMÜR, PETROL VE DOĞALGAZ) DAYALI TERMİK SANTRALLER
Fosil yakıtlar (kömür, petrol ve doğalgaz), hemen hemen bütün ülkelerde temel enerji üretim kaynağı olarak karşımıza çıkarlar. Fosil yakıtların çevre etkileri göz önüne alındığında karşımıza sera etkisi asit yağmurları ve hava kirliliği çıkar. Bu tür yakıtlardan yanma sonucu enerji elde edildiğinde yanma ürünleri (CO2ve SO2 gibi gazlar), baca gazi olarak atmosfer içinde dağılırlar. Baca gazları ayrıca uçucu kül ve hidrokarbonları içerirler. Nikel, kadmiyum, kurşun, arsenik gibi zehirli metaller de fosil yakıtların yanması sonucu atmosfere atılan diğer maddelerdir.
ENERJİ İSRAFI ÖNLENMELİ !!! Önce enerji israfının önüne geçilmeli. Bunu göstermelik enerji tasarrufu haftası kutlamaları düzeyinde değil teşviklerle ödüllerle desteklemeli, enerji israfını önleyici yatırım yapanlara vergi indirimi yapılmalıdır. Enerji yatırımlarında çok titiz davranılmalı üretilen enerji depolanamadığı için taleple uyumlu olmalı, yerli kaynaklara dayalı dışa bağımlılığı minimum seviyede olmalıdır. Kömüre dayalı termik santrallerde kullanılan kömürlerden uranyum, toryum ve radyoaktif potasyum gibi elementler çıkarıldıktan sonra yakılmalı, bunlar da nükleer santrallerde kullanılmalıdır.
Güvenli yapılmış bir nükleer santral çevreye en az zarar veren enerji santralidir. Çeşitli lobilerin tesiri ile hareket eden sözde çevrecilerin oyunlarına gelinmemelidir. Büyük miktarda tarım arazisini sular altında bırakan hidroelektirik santrallerinden kaçınılmalı bunun yerine derin vadiler tercih edilmeli veya bir büyük baraj yerine üç orta ölçekte baraj yapılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde doğalgaza dayalı termik santrallerin oranı %20'lerle sınırlıdır, bizde ise %60'lara dayanmaktadır. Bu herhangi bir kriz anında felaket anlamındadır. Enerjinin elde edilmesinde çeşitliliğe dikkat edilmelidir. Rüzgar türbini yapılmaya uygun tarım yapılmayan rüzgar potansiyeli yüksek yerler kamulaştırılarak bu işe tahsis edilmelidir.
T.C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI Çevre ve Orman Bakanlığı; 01.05.2003 tarihinde kabul edilen ve 08.05.2003 tarih ve 25102 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 4856 Sayılı Yasa ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, Çevre ve Orman Bakanlıklarının birleştirilmesi suretiyle kurulmuş bir bakanlıktır.
Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kuruluş amaçları şunlardır: Çevrenin korunması ve iyileştirilmesi, Kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun ve verimli şekilde kullanılması ve korunması Ülkenin doğal bitki ve hayvan varlığı ile doğal zenginliklerinin korunması ve geliştirilmesi, Her türlü çevre kirliliğinin önlenmesi, Ormanların korunması, geliştirilmesi ve orman alanlarının genişletilmesi, Ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan köylülerin kalkındırılması ve bunun için gerekli tedbirlerin alınması
Türkiye Çevre Vakfı 1978 yılında kurulmuş bir vakıftır. Türkiye Çevre Vakfı Kamuoyunu aydınlatma, çevre ile ilgili araştırma ve yayın hizmetleri veren vakıf, özellikle çevre hukuku konusunda çaba göstermektedir.
ÇEVKOR Vakfı (Çevre Koruma ve Araştırma Vakfı) 1991 yılında Ege ve Dokuz Eylül üniversitelerindeki öğretim üyeleri tarafından kurulan vakıftır. Bu vakıfın amacı; Toplumun her kesiminde çevre bilincinin aşılanması ve bu konuda eğitim çalışmalarının yapılması, Çevre kirliliği meydana getirmeyecek sistemlerin teşvik ve geliştirilmesi, Doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, geliştirilmesi, yaşatılması.
Greenpeace (Yeşil Barış) Greenpeace, gezegenimizi yaşanmaz hale getiren çevre suçlarına şiddet içermeyen doğrudan eylemlerle tanıklık eder ve bunları basın aracılığıyla gündeme getirir. Bilimsel verilere dayanan kampanyalar yürütür. Çevreye karşı işlenen bir suça tanıklık etmek, toplumun dikkatini çekerek suçu işleyenler üzerinde baskı oluşturmak amacıyla yapılan barışçıl eylemler yapar.
WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı - (World WideFund for Nature) Doğanın zarar görmesini durdurmayı ve verilen zararları onarmayı amaçlayan uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur. 1961'de World Wildlife Fund (Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı) olarak kurulan kuruluş, genişleyen çalışma alanıyla adını şimdiki haline değiştirmiştir. Ancak Kuzey Amerika ülkeleri hala eski halini kullanmaktadır.
TEMA Vakfı (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) Türkiye'nin çölleşmeyle ve erozyonla mücadelesini birinci amaç edinmiş çevreci kuruluştur. 11 Eylül 1992 tarihinde, kurulmuş olan çevreci vakıftır.
ÇEKÜL Vakfı (Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı) Türkiye’deki doğal ve kültürel mirasını korumak amacıyla 1990 yılında vakıf statüsünde kurulmuş, bir sivil toplum kuruluşudur. Doğal kaynakları, kültürel mirası ve insanı bir bütün olarak ele alan ÇEKÜL, doğal ve kültürel çevreyi korumak için "kent-havza-bölge-ülke" ölçeğinde projeler geliştirmektedir.Bu anlamda; "Doğa varlığını yitirirse, insanı kimlikli kılan kültürel birikim yok edilirse, boyutlandırmaya çalıştığımız "baş döndürücü teknolojik gelişmeler" oturacak sağlıklı zemin bulamaz. Bu nedenle, yaşamı anlamlı kılan temel öğeleri tüketmeden, onlarla birlikte yaşayacağımız günler" amaçlanmaktadır.
ÇEKÜD Çevre Gönüllüleri olarak ta bilinen dernek, 1999 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Çevre sorunlarına, bilimsel verilerin ve teknolojik gelişmelerin ışığında, öz kültürümüzün derinliklerinde bulunan manevi dinamikleri de kullanarak çözüm önerileri üretmek; Doğal, kültürel ve sosyal çevrenin korunması, güzelleştirilmesi ve geleceğe güvenle aktarılması amacıyla, sivil toplum ve Kamu kuruluşlarıyla dayanışma halinde; kritik ve analitik düşünce yapısında, kültürel değerlerimize bağlı, yüksek ahlak ve çevre bilincine sahip insanlardan meydana gelen bir toplum oluşmasına katkıda bulunmaktır.
ÇEVKO VAKFI 1992 yılında kurulan vakıf; Türkiye'de ambalaj atıklarını geri kazandırma sisteminin oluşturulmasında etkin bir rol oynayan kuruluştur. Türkiye'deki ambalaj atıklarının, sanayinin önderliğinde toplum ve yerel yönetimlerin işbirliği ile, sürdürülebilir bir sistem içinde geri kazanılması ve geri dönüştürülmesini amaçlayan Çevko; cam, metal, plastik, ve kâğıt/karton türü evsel nitelikli ambalaj atıklarının değerlendirilmesi için sağlıklı, temiz ve ülke gerçeklerine uygun bir geri kazanım sistemi oluşturulmasında temel unsurların bu atıkların kaynağında ayrı toplanması, geri dönüşüm sanayii ve kapasitesinin yaratılması ve tüketici eğitimi ve katılımının sağlanması gerekliliğine inanarak bu doğrultuda etkinlikler hedefliyor.
TURMEPA (Türkiye Deniz Temiz Derneği) 1994 yılında kurulan dernek, deniz ve kıyılarımızın kirletilmemesini ve bu konuda ulusal ve uluslararası kanun ve anlaşmaların uygulanmasını sağlayacak en etkili güç olmayı amaçlamaktadır Gelecek nesillere yaşanabilecek bir çevre bırakabilmek, onların denizlerimizin ekonomimize, sağlığımıza ve refahımıza katkılarından yararlanabilmelerini sağlamaktır. Gelecek kuşaklara yaşanabilecek bir çevre bırakabilmek, onların denizlerin; ekonomiye, sağlığa ve refaha katkılarından yararlanabilmelerini sağlamak amacıyla kişisel sağlık, refah ve Türkiye'nin ekonomik geleceği için oluşan önemli riskler hakkında kamusal farkındalığı arttırmak, halkı deniz ve sahil çevresinin süregelen tahribatına karşı, müsamaha göstermemeleri konusunda, faaliyete geçmeleri için teşvik etmek şeklinde açıklamaktadır.
TÜDAV (Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı) Türkiye'de deniz bilimleri konusunda araştırmalar yapmak ve deniz yaşamını korumak amacıyla 1997 yılında kuruldu. Pek çok bölgede hizmet veren bu vakıf tek denizcilik ile değil pek çok konuda ülkemize yardımı dokunmaktadır.
TÜRÇEV (Türkiye Çevre Eğitim Vakfı ) 1993yılında Turizm Bakanlığı'nın girişimiyle Mavi Bayrak Programı'nın ülkemizde de başlatılabilmesi amacıyla kurulmuş olup, başta Antalya ve Muğla olmak üzere ülke çapında etkinlik göstermektedir. Vakıf, Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (Foundation for Environmental Education, FEE) üyesidir. Sağlıklı yüzme suyu, donanımlı plaj ve iyi bir çevre yönetimi ile çevre bilinçlendirme etkinliklerini içeren Mavi Bayrak'ın turizm ve çevre açısından da önemli olduğu yaklaşımı bilincinin, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artması gerekliliği üzerine çalışmalar yapmakta olan Türçev, nitelikli plaj ve marinalar oluşturmaya çalışmakta, temiz, bakımlı, donanımlı, güvenli ve dolayısıyla uygar, sürdürülebilir bir çevre oluşması yolunda etkinlikler göstermektedir.
TÜRÇEK (Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu) 1972 yılında Türkiye'nin ilk gönüllü çevre kuruluşu olarak İstanbul'da kurulan ve giderek yoğunlaşan çevre sorunları karşısında faaliyetlerde bulunan kuruluştur.
Doğa ile Barış 1993 yılında kurulan dernek insanlığı doğa ile barışa davet eden bu kuruluş tamamen gönüllülerden oluşmaktadır. Dernek, çevre sorunlarının çözümü için tüm hedef kitleleri içermektedir.
Doğa Derneği Kuruluş yılı olan 2002 yılından bu yana Türkiye doğasının sorunlarına yönelik yapıcı ve yerinde çözümler getirmeyi kendine ilke edinmiş dernektir. Doğa ve insanı bir bütün halinde ele alarak başta "Önemli Doğa Alanları" olmak üzere tüm Türkiye sathında doğanın yaşamasını sağlamak.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu veya Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (İngilizce: International Atomic Energy Agency IAEA) Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren bağımsız, uluslararası bilim ve teknoloji temelli bir organizasyon olup 1957 yılında kurulmuştur. Nükleer Bilim ve Teknolojinin barışçıl amaçlarla kullanılması ve planlanmasında üye ülkelere destek sağlamaktadır. Nükleer Güvenlik Standartlarını hazırlamaktadır. Bünyesindeki denetim mekanizması ile ülkelerin taahhütlerini yerine getirmesini kontrol etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) elektrik piyasalarının düzenlenmesi amacıyla 4628 sayılı Yasa ile 2001 yılında kurulmuştur. Daha sonra çeşitli kanunlarla doğal gaz, petrol ve LPG piyasalarının da düzenlenmesi görevi verilmiştir.1 Ocak 2005'ten itibaren belli bir aralıkla serbest bırakılan akaryakıt fiyatları dışında, bu alandaki her türlü düzenleme ve faaliyetleri kontrol etme yetkisi bulunmaktadır. EPDK bağımsız nitelikte bir üst kuruldur. Bir kamu kurumu olmasına karşın Hükümetin hakimiyeti altında değildir. Böyle bir yapı kurulmak suretiyle enerji piyasalarının tarafsız bir otorite tarafından ekonomik kurallar dikkate alınarak yönetilmesi hedeflenmektedir. Şebeke endüstrileri olarak da adlandırılan enerji endüstrilerinde işleyen bir piyasa ekonomisinin tesis edilmesi kendine has güçlükler göstermektedir. Bu yüzden EPDK tamamıyla uzmanlık gerektiren bir görevi yerine getirir. Elektrik ve doğal gaz piyasalarında özel sektörün katılımı arttıkça Kurumun düzenleyici rolü önem kazanacaktır.
Kaynaklar: http://soruncevapliyalim.com/diger-odevler/13281-cevreyi-korumak-amaci-ile-kurulmus-kurum-ve-kuruluslar-gorevleri.html http://sakligezegen.blogcu.com/enerji-ve-cevre-iliskisi/3164355 http://www.enerjiansiklopedisi.com/enerji-cevre-iliskisi/ http://www.notdenizi.com/enerji-ve-cevre-iliskisi-20628/ Doğal Çevreyi Korumak İçin Çalışan Kurum ve Örgütler Nelerdir? | izafet.net http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_Cumhuriyeti_Enerji_Piyasas%C4%B1_D%C3%BCzenleme_Kurumu http://tr.wikipedia.org/wiki/Uluslararas%C4%B1_Atom_Enerjisi_Kurumu