460 likes | 731 Views
İddianamenin İadesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi mrerdem@mail.com.
E N D
İddianamenin İadesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan ERDEM Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi mrerdem@mail.com
İddianamenin düzenlenip mahkemeye verilmesi ile soruşturma evresi sona ermekte, iddianamenin kabulüyle de kovuşturma evresi başlamaktadır. İddianamenin değerlendirilmesi süreci ise, ara muhakeme evresi olarak nitelendirilmektedir. • Soruşturma evresinin iki önemli işlevi olan hazırlayıcılık ve ayıklayıcılık (eleme) işlevlerinin gerçekten yerine getirebilmesi için ciddi bir ceza soruşturması yapılması gerekir. Nitekim CMK m.160/1’de savcının “işin gerçeğini araştıracağı” söylenmekte ve 160/2’de de; “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür” denmektedir.
Bu amaçların gerçekleşmesi bakımından CMK’nın getirdiği en önemli yeniliklerden birisi de, iddianamenin iadesidir. Artık iddianamenin mahkemeye verilmesi ile otomatik olarak kamu davası açılmış sayılmamakta, bunun için ayrıca iddianamenin mahkemece kabul edilmesi de gerekmektedir. Böylece dosya tamamlanmadan dava açılamayacak; kovuşturma evresinde özellikle de duruşmada delil toplanmayacak; duruşmanın tek oturumda gerçekleşmesi yaşama geçirilebilecektir. İddianamesi iade olunabilecek savcının, daha dikkatli davranması, tüm delilleri toplaması ve dosyayı olgunlaştırıp karar verilecek hale getirmesi beklenir.
Savcı, soruşturma evresinin sonunda CMK m. 170’e uygun bir iddianame hazırlayacaktır. İddianamede; • a. Şüphelinin kimliği, • b. Müdafii, • c. Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği, • d. Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi, • e. Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği, • f. Şikâyette bulunan kişinin kimliği, • g. Şikâyetin yapıldığı tarih, • h. Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri, • i. Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, • j. Suçun delilleri, • k. Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri, gösterilir (m. 170/3).
İddianamenin İncelenmesi • Biçim Yönünden İnceleme • Biçim yönünden inceleme aşağıdaki noktaları içerir: • 1. İddianame görevli (madde bakımından yetkili) yetkili mahkemeye mi verilmiştir? Örneğin, ağır ceza mahkemesine verilmesi gereken iddianamenin asliye ceza mahkemesine, sulh ceza mahkemesine verilmesi gerekenin de asliye veya ağır ceza mahkemesine verilmesi; CMK m. 250 ve devamı maddelerde öngörülen ihtisas mahkemesine verilmesi gereken bir iddianamenin ağır ceza mahkemesine verilmesi; Bankacılık Kanunu’na göre kurulan ihtisas mahkemesine verilecek iddianamenin ağır ceza mahkemesine verilmesi halinde iddianame başka hususlara bakılmaksızın iade olunur.
CMK m. 6’ya göre “duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez”. Bu durumda, örneğin asliyelik bir iş, yanlışlıkla ağır ceza mahkemesine gitmiş ise bakılacaktır; bu yanlışlık duruşmadan önce anlaşılmışsa, geri gönderilecek, duruşmada anlaşılmışsa, gönderilmeyip yargılama ağır ceza mahkemesinde yapılacaktır. Ancak madde bakımından yetki açısından mahkemenin yapacağı inceleme, işlendiği iddia edilen fiilin hukuksal nitelendirilmesinin yanlış yapıldığına dayanamaz. Bu durumda örneğin fiilin hırsızlık değil, yağma olduğunu ve bu nedenle davanın ağır ceza mahkemesinde açılması gerektiği gerekçesiyle mahkeme iddianamenin iadesine karar veremez. Başka bir iade nedeni de yoksa, önce iddianameyi kabul edecek, daha sonra da görevsizlik kararı verecektir.
2. İddianame yetkili (yer bakımından yetkili) mahkemeye mi verilmiştir? • 3. İddianameyi düzenleyen savcının kim olduğu belli midir? Özellikle iddianamede savcının imzası bulunmakta mıdır? • 4. Şüphelinin kimliğine yer verilmiş midir? Burada söz konusu olan, açık kimliktir.Bu nedenle aksi yöndeki bazı görüşlere rağmen, şüphelinin yalnızca birey veya fizik kimlik olarak iddianamede belirtilmiş olması iade nedenidir.
5. Müdafiin kim olduğu ve adresi gösterilmiş midir? • 6. Varsa maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği belli midir? • 7. Varsa, mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya yasal temsilcisinin kim olduğu belirtilmiş midir? • 8. Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği belirtilmiş midir? • 9. Soruşturması ve kovuşturması şikayete bağlı suçlarda şikâyette bulunan kişinin kimliği ve şikayet tarihi yazılı mıdır? • 10. Şikayete bağlı suçlarda uzlaşma yoluna gidilmiş midir?
11. Önödeme yapılması için girişimde bulunulmuş mudur? • 12. Yüklenen suçun ne olduğu açıkça yazılı mıdır? • 13. Uygulanması gereken kanun maddeleri gösterilmiş midir? • 14. Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman belirtilmiş midir? • 15. Yüklenen suçun delilleri gösterilmiş midir? Delil olarak “dosya münderecatı ve sair sübut sebepleri (dosya içeriği ve diğer ispat sebepleri)” gibi, ibarelere yer verilmesi iade nedenidir. Deliller sırasıyla ve açıkça gösterilmelidir. Ancak buradaki incelemenin, “suçun sübutuna kesin olarak etki edecek” delillerle sınırlı olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. • 16. Şüphelinin tutuklu olup olmadığı belirtilmiş midir? • 17. Tutuklu işlerde, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri gösterilmiş midir? (m. 170, 174).
Suçun Sübutuna Etki Edeceği Mutlak Olan Delillerin Toplanmış Olup Olmadığı ve Delillerle Olayın İlişkilendirilip İlişkilendirilmediği Yönünden İnceleme • İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır (m. 170/4). Savcı, iddianamesinde yalnızca delilleri göstermekle yetinmeyecek, bunları değerlendirecek, olaylarla ilgilendirecek; olayda suçun unsurlarının gerçekleşmiş olup olmadığını araştıracak; yapacağı değerlendirmenin sonucuna göre iddianame düzenleyecektir.
İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin yalnızca aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür. Örneğin, kanuna aykırı elde edilmiş delillerin bilinmesi şüphelinin lehinedir; bu nedenle iddianamede mutlaka gösterilmesi gerekir. • CMK m. 174’ü değiştirilerek; daha önce m. 174’te yer alan “iddianamenin 170’inci maddedeki unsurları içermediğini tespit ettiğinde”, ibaresini kaldırılmış; m. 170 hükmüne aykırılık iade nedeni sayılmıştır. O halde, yeni düzenlemeden sonra savcı CMK m. 170’te yer alan düzenlemenin tüm fıkralarını dikkate almaya mecburdur. Aksi halde hazırladıkları iddianame iade olunacaktır.
İade nedeni değil • İade nedenleri arasında kuvvetli şüphe nedenlerinin bulunması koşulu yer almamaktadır. İddianamenin iadesine dayanak olarak gösterilen gerekçe, CYY.nın 174. maddesinde öngörülen ve aynı Yasanın 170/3.maddesine göre iddianamede yer alması zorunlu olan bilgiler kapsamında değildir (4CD 29.3.2010, 3200/5533)
Yasa koyucu, dava açmak için makul değil, YETERLİ ŞÜPHE aramaktadır. Ağır Ceza Mahkemesi'nin iddianamenin iadesi kararına gerekçe olarak gösterdiği, “şüpheli hakkında kesin rapor aldırılması", CMK'nun 174/1-b maddesinde sözü edilen "suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan" delillerden değildir (1 CD 13.1.2010, 8224/3). .
Koşulları • Şüphelinin suçu işleyip işlemediği hususundaki delil değerlendirilmesi yapılması iddianamenin iadesi sebepleri arasında sayılmamıştır (11 CD 10.7.2009, 19127/8891)
İddianamenin iadesi sebepleri arasında maktulün ölüm kaydını içerir nüfus kayıt belgesinin getirtilmemesi sayılmamıştır (9CD 24.6.2009, 8826/7443)
Akıl hastası olduğu iddia edilen şüpheli hakkında soruşturma aşamasında uzman hekim raporu aldırılması zorunluluğu bulunmadığından bu husus iddianamenin iadesi nedeni olarak kabul edilemez (4CD 10.6.2009, 4326/11761).
iddianamenin iadesi sebepleri arasında yetkisiz olan mahkemeye açılan davaların bu sebeple iadesi sayılmadığı gibi, kamu davası açıldıktan sonra ve sanığın sorgusundan önce mahkeme tarafından da yetkisizlik kararı verilebileceği (7CD 29.4.2009, 4877/5223)
Niğde Asliye Ceza Mahkemesince, dosya kül olarak ele alındığında ifadelerle, sevk maddelerinin, suç tarihlerinin ve dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin üzerinde tam olarak durulmadığı gerekçeleriyle iddianamenin iadesine karar verilmiş, itiraz üzerine Niğde Ağır Ceza Mahkemesince de şüpheli hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açılmasına ilişkin yeterli şüphenin oluşmadığından bahisle itirazın reddine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanunun 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Kanun'un 170/2. maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet Savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet Savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği (6CD 20.1.2009, 1819/189)
İddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelilerin nüfus ve adli sicil kayıtlarının iddianameye eklenmemesi hususlarının yer almadığı, bu kayıtların yargılama aşamasında mahkemesince de araştırılabileceği gibi dosya içerisinde şüphelilere ait kimlik bilgilerini içeren bilgi ve belgelerin bulunduğu (11 CD 25.12.2008, 465/13852)
Şüpheliler hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan kamu davası açılmış olup; şüphelilerin uyuşturucu ya da uyarıcı madde kullanıp kullanmadıkları ve kullanıyorlarsa tedavi ihtiyaçlarının olup olmadığına ilişkin raporun "mevcut bir delil" niteliğinde olmaması ve mahkemece de tensip kararı ile alınmasına karar verilmesinin olanaklı olması karşısında, iddianamenin iadesi kararı yerinde değildir (10CD. 25.12.2008, 17357/19570).
Mağdurun Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulundan raporunun alınmadığı gerekçesiyle iddianamenin iade edilemeyeceği, soruşturma aşamasında aldırılan raporların yetersiz görülmesi halinde mahkemesince Adli Tıp Kurumundan mütalaa alınmasının mümkün bulunduğu (5CD 22.12.2008, 15912/11895)
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi gereğince, suça sürüklenmiş ve ceza sorumluluğu bulunmayan çocuk hakkında tedbir kararı verilmeden önce yaptırılacak olan sosyal incelemenin hakimin takdir yetkisinde olduğu, keza anılan maddenin 3. fıkrasına göre, mahkeme veya çocuk hakimi tarafından çocuk hakkında sosyal inceleme yaptırılmaması halinde, gerekçesinin kararda gösterilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında bu hususların tespit ve değerlendirilmesinin mahkemesine ait olduğu (3CD 3.12.2008, 14688/15750).
A... Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüpheliler V ve M hakkında, yalan tanıklık suçu nedeniyle düzenlenen iddianamenin, görevli mahkemece, 5271 sayılı C.Y.Y.'nın 174/1-b maddesi uyarınca iadesine karar verildiği görülmektedir. İddianamenin iadesi kararının gerekçesinde, A... 1. Asliye Ceza Mahkemesince sanık T ... hakkında görevliye hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararının, yalan tanıklık suçunun sübutuna mutlak etki edecek bir delil olduğu ve bu nedenle kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği belirtilmiştir. Anılan dosyada verilen kararın, yalan tanıklık suçunun kesin olarak işlendiğine veya işlenmediğine kanıt oluşturmayacağı ve bu nedenle suçun sübutuna mutlak etki edecek bir delil niteliğinde sayılamayacağından kesinleşmesinin beklenmesine gerek yoktur. Öte yandan söz konusu karar suçun sübutuna mutlak etki edecek delil niteliğinde kabul edilse bile yargılamayı yürüten mahkemenin bu hususu bekletici mesele olarak değerlendirmesi de olanaklıdır. Cumhuriyet savcısının soruşturma sırasında topladığı deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa iddianame düzenleyerek görevli mahkemeye kamu davası açması zorunludur. İddianamesinin iadesine ilişkin yasal düzenlemenin, Cumhuriyet savcısının dava açma görevinin bekletici meselelerle geciktirilmesine yol açacak uygulamalara dayanak yapılamayacağı ve iade nedenlerini sayarak sınırlayan yasa koyucunun amacının da bekletici meselelerin Cumhuriyet savcılığınca dikkate alınması olmadığı açıktır (4CD 15.10.2008, 15465/18602)
Elde edilen sahte banknotların sanıklar tarafından tedavüle konulduğu iddiası hazırlık evrakındaki beyanlara göre dava açmak için yeterli şüphe oluşturacak niteliktedir. Olayın özelliğine göre iddianamedeki anlatımı delillerin olayla ilişkilendirilmesi bakımından yeterli kabul etmek gerekir. Delillerin ilişkilendirilerek anlatılmamasının iddianamenin iadesi nedeni yapılamayacağı, gerekli görülmesi halinde eksikliğin mahkemesince giderilebileceği gözetilmelidir (8CD 19.9.2008, 12197/9889)
Akıl hastası olabileceği düşünülen şüphelinin cezai ehliyetinin ve suça ilişkin algılama yeteneğinin bulunup bulunmadığına ilişkin belirlemenin iddianamenin zorunlu koşulu olmadığı, akıl hastalığına ilişkin raporun 5271 sayılı CMK.nun 174. maddesinde belirtilen "suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil" niteliği de taşımadığı, şüphelinin akıl hastalığına ilişkin raporun gerek görüldüğünde tensip kararı ile ya da yargılama evresinde hakim tarafından da alınabilmesinin mümkün olduğu…” (8CD 17.9.2008, 12202/9784)
İddianamenin iade sebepleri arasında şüphelinin ifadesinin alınmamasının bulunmadığı, adı geçen şüphelinin ifadesinin mahkemesince de alınmasının mümkün bulunduğu… (6CD 15.9.2008 10400/15568)
C. Savcılığının adli görevi savsamak suretiyle kötüye kullanma suçundan iddianame ile açtığı kamu davasında, eylemin, “gürültü kabahati için yaptırım uygulatmayarak idari görevi savsama niteliği taşıdığı ve 4483 sayılı Yasa gereği son soruşturma izni alınması gerektiği” düşüncesiyle iddianamenin iadesine karar verilmesi hukuka aykırıdır. Zira mahkemece, suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez. Bunun yanında soruşturma izni alınması ve sonucuna göre davanın açılması gerektiği ileri sürülerek iddianamenin iadesine karar verilmesi de isabetli değildir.CYY’nın 223/8. maddesi uyarınca “soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir.” Ancak bu durum iddianamenin iadesi nedeni olamaz. Zira, bu durum CYY’nın 170-174. maddelerinde öngörülen iddianamenin iadesi sebepleri arasında yer almamaktadır (4CD 8.7.2008, 9666/15900)
Avukatlık Yasası'nın 59. maddesi uyarınca düzenlenen iddianame, dava açan belge niteliğinde değildir. Bu husus, anılan yasa maddesinin son fıkrasında açık biçimde belirtilmiştir. Avukatlık Yasası'na göre dava açan belge, son soruşturmanın açılması kararıdır. Bu karar verildikten sonra kovuşturma aşaması ve yargılama başlayacaktır. Avukatlık Yasası'nın 59. maddesindeki iddianame, şüpheli hakkında yargılama yapılmasını sağlayacak nitelikte bir belge olmadığından, CYY'nin 174/1-a maddesi gereğince iadesine de karar verilemeyecektir (4CD 10.6.2009, 4326/11761).
İnceleme Süresi • İnceleme süresi toplam 15 gündür ve bu süre, iddianamenin VE soruşturma evrakının mahkemeye verildiği andan itibaren işlemeye başlar. • Anılan süre zamanaşımı gibi kesilme ve durmalarla uzamaz; hak düşürücü süreden farklı olarak, özürsüz olarak geçmesi halinde dahi eski hale getirme isteminde bulunulamaz. Süre geçmekle iade yetkisi ortadan kalkar. Nitekim CMK m. 174/1’de, bu süre içinde iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır (m. 174/3), denilmek suretiyle bu hususa işaret edilmiştir. • Bu nedenle Mahkemeye 15 günlük süre yeterli gelmemiş olsa bile, bu iade kararını en geç 15. gün sonunda vermek zorundadır. 15 günlük süre geçtikten sonra iade kararı verilmiş olsa bile, bu karar yok hükmündedir.
İddianamenin açıkça kabulüne karar verilebileceği gibi, örtülü olarak da kabulüne karar verilebilir. Nitekim Yargıtay’a göre iddianamenin verildiği mahkemenin, doğrudan duruşma açarak işin esasına girmek suretiyle hüküm kurması iddianamenin örtülü olarak kabulü anlamına gelmektedir (4CD 17.9.2008 7404/16991).
İade Üzerine C. Savcısının Görevi • C. Savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez (m. 174/4). • İDDİANAME SADECE BİR VEYA İKİ KEZ İADE OLUNUR diye bir kural YOKTUR. İddianame kendisine iade edilen C. Savcısı iade kararında belirtilen eksiklik ve yanlışlıkları gidermediği sürece iddianame iade edilecektir. Yasak olan, ilk iade kararında belirtilmeyen bir nedene dayanarak yeniden düzenlenen iddianamenin iade edilmesidir. Buna karşılık iddianamenin iade edilmesinden sonra yeniden yapılan ceza soruşturması sonucunda öncekinden tamamen farklı yeni bir fiilin varlığı ortaya çıkarsa, düzenlenen iddianamenin denetimi açısından aranan koşulların yeni baştan ele alınması gerekir.
Denetim • İddianamenin iadesi kararına C. Savcısı itiraz edebilir. Buna karşılık iddianamenin kabulü kararına karşı herhangi bir denetim muhakemesi yolu öngörülmüş değildir. C. Savcısı dışındaki kişilerin iddianame düzenlendiğinden ancak iddianamenin kabul edilmesi kararından ve çoğu kez de duruşma gününün mahkemece belirlenmesinden sonra haberdar olmaları nedeniyle, kabul kararına karşı herhangi bir denetim muhakemesi yoluna gitmelerine fiilen olanak da bulunmamaktadır.
İddianamenin iadesi kararına karşı, C. Savcısı dışındaki muhakeme süjelerinin itiraz etme yetkisi bulunmamaktadır. Eğer bunlar iddianamenin iade edildiğinden bir biçimde