1 / 46

ERGENLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE SORUNLARI

ERGENLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE SORUNLARI. 1. BÖLÜM ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ. Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir.

maire
Download Presentation

ERGENLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE SORUNLARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ERGENLİK DÖNEMİ ÖZELLİKLERİ VE SORUNLARI

  2. 1. BÖLÜM ERGENLİK DÖNEMİ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

  3. Ergenlik dönemi, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir. • Başka bir tanıma göre ergenlik çağı, kişinin, benliğini arama, geleceğe dönük kararlar verme ve seçimler yapma dönemidir.

  4. Ergenin gelişim ve olgunluğu genellikle devam ede gelen bir süreçtir. Her bir evre kendinden önce gelene dayanmaktadır. • Başlangıç (Buluğ) dönemi (kızlarda 11-13, erkeklerde 13-15), • Orta dönem (ortalama 13-15 yaşlarından 17 yaş civarına kadar), • Son dönem (ortalama 18 yaştan 20’li yaşların başlarına kadar olan dönem).

  5. BEDENSEL GELİŞİM • Ergenlik, biyolojik değişmeyle başlar ve bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişmeyle son bulur. • Ergenliğin başlangıcının en belirgin habercisi boy uzamasıdır. Kısa ya da çok uzun boylu olmak, çok şişman ya da çok zayıf olmak, ergenin grup içindeki statüsünü ve arkadaş ilişkilerini etkileyen önemli bir faktör olabilir.

  6. BİLİŞSEL GELİŞİM - 1 • 11 yaşından sonra mantıksal düşünme yetişkinler düzeyine erişir. Görüş alışverişi ve tartışma çocuğun yaşamında önemli bir yer almaya başlar. • Toplumun gelenek ve göreneklerine, kurallarına karşı tutumu değişir. Bunların değişmez olduklarını düşünen çocuğun tersine, genç bunların yetişkinler tarafından kararlaştırıldıklarını ve değişik gruplara göre farklılıklar gösterebileceklerini kavrar.

  7. BİLİŞSEL GELİŞİM - 2 • Bu devrede, kontrol, hem gençler hem de ana babalar açısından bir sorun olabilmektedir. Gençler özellikle kendileri ile ilgili konularda kontrolü ele geçirmeyi istemekte, ele geçirebildiklerinde de, nasıl kullanacakları konusunda güçlük çekebilmektedirler. Ana babalar ise kontrolü çocuklarına hangi alanlarda, hangi yaşlarda ve ne oranda bırakmaları gerektiği soruları ile başa çıkmaya çalışmaktadırlar.

  8. DUYGUSAL GELİŞİM - 1 • Ergenin duygusal dünyasında bazı çelişkiler dikkati çeker. Yalnızlıktan duyulan hazzın yanı sıra, bir gruba katılma özlemi, yetişkini hor görme ama ona dayanma, endişe ve umutsuzluğa karşın geleceğe coşkuyla yöneliş, bu dönemin belirgin çelişkili duyguları arasında sayılabilir.

  9. DUYGUSAL GELİŞİM - 2 • Ergenin duygusal tepkilerini etkileyen başlıca faktörler sağlık durumu, zekâ düzeyi, cinsiyet, okul başarısı ve sosyal kabul düzeyidir. • Bu dönemde duygular ergenin tüm yaşamında etkili olurlar. Küçük bir kırıklık ergenin yakın çevresindeki ilişkilerini doğrudan etkiler.

  10. DUYGUSAL GELİŞİM - 3 Ergenliğin Tutum Ve Davranışlar Üzerindeki Genel Etkileri: 1.Yalnızlık İsteği: Bu dönemde genç, küsme ve ani kırgınlıklar nedeniyle, arkadaşlarından ayrılma isteği duyabilir. Evdeki işlere karşı isteksiz davranır. Odasına kapanır kimseyi görmek istemez. Duygu ve düşünceleriyle baş başa kalmak ister. Bazı gençler, büyüyen ve değişen bedeniyle kendini kabul edemediği, beğenmediği bu nedenle üzüldüğü için de yalnızlığı seçerler.

  11. DUYGUSAL GELİŞİM - 4 • 2.Çalışma İsteksizliği: Bu dönemde genç okuluna ve derslerine karşı isteksiz davranır. Notlarında düşme olur. Bunun sebebi gençteki bedensel büyümenin enerjisini tüketmesidir. Bu genci tembelliğe sevk eder. Bazı gençler, kendilerine yeterince güven duymadıkları için başarılı olabileceklerine inanmazlar ve gereği gibi ders çalışmazlar. Genel olarak bu yaşlardaki gençlerin ilgisini ders çalışmaktan çok başka şeyler çektiğinden de ders çalışmaya karşı isteksiz olurlar.

  12. DUYGUSAL GELİŞİM - 5 • 3.Disipline Karşı Direniş: Yetişkinlerle olan çatışma 13 yaşlarında en üst noktaya gelmektedir. Yasakları saçma, kendine tanınan hakları yetersiz bulur. Uyarıldığında ‘bana karışamazsınız ben çocuk değilim’ diyerek birden tepki gösterir. Ailedeki baskıdan çekinerek karşı gelemediği zaman küskün ve somurtkan bir tutuma girer. Yaş ilerledikçe bu zıtlık azalır, olgunluk ve hoşgörü artar.

  13. DUYGUSAL GELİŞİM - 6 • 4.Çekingenlik: Kendine güven eksikliğinden, hata yapma kaygısından ileri gelir. Kendinden ve yeteneklerinden emin olmayan genç başkalarınca beğenilmeme kaygısıyla aslında yapabileceği bir çok işten ve insanlardan uzak durabilir. Bu durum gencin girişimciliğini ve bir çok alandaki başarısını olumsuz yönde etkiler.

  14. DUYGUSAL GELİŞİM - 7 • 5.Fazla Hayal Kurma: Zamanlarının önemli bir kısmını hayal kurma alır. Özellikle ders çalışırken hayal kurma isteği güçlü bir biçimde ortaya çıkar ve zaman kaybına neden olur. Kişilik arayışı içinde olan genç, gerçek dünyada ulaşamadığı isteklerine ve üstünlük arzusuna hayaller vasıtasıyla ulaşıp mutlu olmaya çalışır.

  15. DUYGUSAL GELİŞİM - 8 • 6.Duygululuğun Artması: Karamsarlık, ufacık bir nedenle ağlamalar, alınganlık artan duygululuğun sonucu olmaktadır. Kendilerinde olan huy değişikliği yetişkinlerce olumsuz bir biçimde yüzüne söylendiğinde bu ergeni kimse tarafından sevilmiyor inancına götürebilir.

  16. DUYGUSAL GELİŞİM - 9 • Kız Erkek Arkadaşlığı (1) : 3 yaşından küçük çocuklar yalnız kendileriyle ilgilenirler. Okul öncesi çağda yani 3 yaş dolaylarında kız erkek karışık oynarlar. Ancak daha sonra toplu oyunlarında ve evcilik oyunlarında kızlar anne, erkekler de baba rolü oynamayı yeğlerler. İstedikleri rolü oynayamazlarsa küserler, ya da mızıkçılık ederler.

  17. DUYGUSAL GELİŞİM - 10 • Kız Erkek Arkadaşlığı (2) : İlkokulun son yıllarında erkek ve kızlar birbirlerine karşıt kümelerde yer alırlar. Bir arada oynayamadıkları gibi birbirine takılır, birbirini küçümser, alay ederler. Erkek çocuklar kız çocuklarını kızdırmaktan, vurup kaçmaktan, çantalarını düşürmekten zevk alırlar.

  18. DUYGUSAL GELİŞİM - 11 • Kız Erkek Arkadaşlığı (3) : 12 yaşından sonra bu karşıtlık kaybolmaya başlar. Erken gelişen kızlarda, erkek çocuklara yakınlaşma, onların ilgisini çekme, beğenisini kazanma eğilimi ortaya çıkar. Bunu yaşadıkları toplumun özelliğine göre ya uzaktan ya da daha yakından ilişkiye girerek yaparlar.

  19. DUYGUSAL GELİŞİM - 12 • Kız Erkek Arkadaşlığı (4) : Ergen erkekler ise 14 yaşından başlayarak kızlara açıkça ilgi duyduklarını belli ederler. Lise yıllarında ise kızlı erkekli birlikte gezme, kümeleşme, daha sonra da ilgili arkadaşlıklar, flörtler başlar.

  20. DUYGUSAL GELİŞİM - 13 • Kız Erkek Arkadaşlığı (5) : Genç erkek giyimine, kuşamına özen göstermeye, kızlarla şakalaşmaya, takılmaya başlar. Soytarılık yaparak, fıkra anlatarak güldürerek kızların ilgisini çekmeye çalışır. Kızlarsa kendi aralarında oğlanları çekiştirir, fısıldaşır, gülüşürler ya da kendilerini naza çekerler. Mektuplaşmalar, uzaktan bakışmalar olur.

  21. DUYGUSAL GELİŞİM - 14 • Kız Erkek Arkadaşlığı (6) : Genç ergen gülümseyen her kızın kendine tutulduğunu sanır. Arkadaşlarına bundan övünerek söz eder. Kısa buluşmalar, el ele tutuşmalar, ballandıra ballandıra anlatılır. Arkadaşları, "Anlat, sonra ne oldu?" dedikçe genç öyküsünü yer yer uydurmalara kaçarak süslemeye başlar.

  22. DUYGUSAL GELİŞİM - 15 • Kız Erkek Arkadaşlığı (7) : Kimi genç ise kızlara yaklaşamaz, sıkılır, konuşamaz, kekeler. Ergenlik çağında bir kıza nasıl yaklaşacağını, nasıl konuşup arkadaşlık kuracağını bilememek en yaygın sorundur.

  23. DUYGUSAL GELİŞİM - 16 Kız Erkek Arkadaşlığı (8) : Kızlar da erkeklere ilgi duyarlar, ama geleneğin etkisiyle ilgilerini açığa vuramazlar. İlgileri belli olacak diye korkarlar. Kendi aralarında sırnaşık erkeklerden söz ederler. "Ahmet var ya, Hani şu yakışıklı çocuk, işte o benimle çıkmak istedi, reddettim!" diye övünürler. Genç kız ancak içli dışlı arkadaşlarına şu veya bu çocuğu beğendiğini açıklar. Arkadaşı bu sırrı çevreye yayarsa büyük tepki gösterir. Adı çıkmış, namusu elden gitmiş gibi üzüntüye kapılır.

  24. DUYGUSAL GELİŞİM - 17 • Kız Erkek Arkadaşlığı (9) : Toplumumuzda yetişkin kızların ancak evlenmeyi düşündüğü erkekle gezmesine izin verilir. Kentlerimizde kız erkek arkadaşlığı göründüğü kadar serbest ve açıktan onaylanan bir ilişki biçimi değildir. Kızların çoğu bir erkek arkadaşıyla parkta dolaşmayı bile gizli yapmak zorunda kalabilir. (Yörükoğlu, 1996).

  25. SOSYAL GELİŞİM - 1 • Ergen, toplumda saygınlık kazanmaya ve statü sahibi olmaya gereksinme duyar. Toplumsal uyum geniş ölçüde bu gereksinimin karşılanmasına bağlıdır.

  26. SOSYAL GELİŞİM - 2 • Bu dönemde TOPLUMSAL GRUPLAŞMALAR etkinlik kazanır. Belli başlı gruplar şunlardır: • Klikler • Kümeler • Örgütlü gruplar • Çeteler

  27. SOSYAL GELİŞİM - 3 • Klikler: İlgi ve yetenekleri benzeşen 3-4 samimi arkadaştan oluşurlar. Bu kliklerde duygusal bağlılık fazladır. Telefonda uzun uzun görüşme yapılır, parka, sinemaya, spor müsabakalarına vb. yerlere beraberce gidilir. Klik kurallarına kesinlikle uyulur. Kurallar aile ile çatışsa bile yine de uygulanır.

  28. SOSYAL GELİŞİM - 4 • Kümeler: En geniş ergen gruplarıdır. Önceleri aynı cinsten üyelerden oluşurken, daha sonraları her iki cins de aynı kümede yer alabilir. Küme içerisinde eş arkadaşlıklardan olabilir. Kümeleri oluşturan üyeler aynı toplumsal gruptan gelmeyebilirler. Bundan dolayı üyeler arasında samimiyet sınırlıdır.

  29. SOSYAL GELİŞİM - 5 • Örgütlü Gruplar: Ergenleri bir araya getirebilmek için okullar, bazı dini ve resmi kuruluşlar genç grupları örgütlerler. Bu son yıllarda görülen bir durumdur.

  30. SOSYAL GELİŞİM - 6 • Çeteler: Okula uyum sağlayamayan ve okulda arkadaş edinemeyen kız ve erkek ergenlerin kurduğu topluluklardır. Klik ve kümelere girmeyen bu gençler zamanlarını cadde ve sokaklarda boş dolaşarak geçirir ve genellikle aynı cinsten bazen her iki cinsten üyelerin bir araya gelmesiyle çeteler kurarlar. • Hepsi değilse bile çoğu topluma karşı davranışlar içindedir. Kendilerini kabul etmeyen toplumlardan öç alırcasına davranır ve bazen suç olacak eylemlere girişirler.

  31. SOSYAL GELİŞİM - 7 Kimlik Arayışı Ergenlik döneminin en önemli sorunu kimlik arayışıdır. Bu dönemde ergen, yavaş yavaş bir yaşam felsefesi, bir dünya görüşü ve inançlar geliştirmek durumundadır. Kişinin kimliğini açık seçik bulması, başkalarına ne denli bağımlı olursa olsun, kendini diğerlerinden ayrı bir varlık olarak algılamasına, ‘ben varım’ demesine bağlıdır.

  32. SOSYAL GELİŞİM - 8 Kimlik Arayışı (2) Toplumda kadınla erkek için belirlenmiş ideallere, ilkelere ters düşmek ve bu duruma çevrenin hoşgörüsüz tutumu, ergenin üstünde olumsuz etki yapabilir. Burada üzerinde durulması gereken nokta şudur: ergenin kendi vücudunu algılaması, kendini nasıl gördüğüne bağlıdır. Örneğin, güzel bir genç kız, ailede sevilmeyen bir akrabaya benzetildiği ve yıllarca ‘tıpkı onun gibisin’ dendiği için kendini itici sanabilir.

  33. 2. BÖLÜM ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ GENÇLERLE İLETİŞİM

  34. ERGENLİK DÖNEMİNDEKİ GENÇLE İLETİŞİM • Bilgi aktarımı tek yönlü ise bilgilendirme, çift yönlü ise iletişim olarak adlandırılır. Dolayısıyla kişiler arasındaki her konuşma iletişim olarak tanımlanamaz. Anne babaların çocuklarına, öğretmenlerin öğrencilerine bir takım emirler verip karşı tarafın yani çocuklarının ya da öğrencilerinin tepkilerini dikkate almamaları iletişim olarak kabul edilemez.

  35. Anne babalar ya da öğretmenler genelde gençlerle iletişim kurduklarını sanırlar. Ancak ikaz, hatırlatma, yargılama, öğüt verme gibi pek çok iletişim engeli ile aslında genci dinlemezler. Bu durumda genç kendini duyulmamış, anlaşılmamış ve kendisi ile ilgilenilmemiş hissederek iletişimi keser.

  36. İyi bir dinleyici olabilmek için şunlara dikkat etmeliyiz: • Öncelikle bedensel olarak karşımızdaki kişiyi onu dinlemeye hazır olduğumuza inandırmalıyız. Elindeki gazeteye bakan, tırnaklarını törpüleyen ya da yemek yapmak için koşuşturan bir kişiye hangimiz bir şeyini anlatmak ister ki?

  37. Genci sessizce dinlemeli ve bu davranışımızla onu kabul ettiğimizi göstermeliyiz. Bizimle daha fazla şey paylaşmasını sağlamak için sessizlik, güçlü bir sözsüz ileti olarak kullanılabilir. Burada bahsettiğimiz pasif dinleme, elbette tüm iletişim boyunca değil, belli aralıklarla, gencin kendini tam anlamıyla ifade edebildiği yere kadar kullanılmalıdır.

  38. Pasif dinlemeden sonraki aşamada ise karşımızdakini kabul ettiğimizi gösteren, onu anlamamıza yardımcı olan aktif dinleme yöntemini kullanmalıyız. Bu yöntemde yargılama ve analize yer yoktur. Aktif dinleme karşımızdaki gencin söylediğini ya da söylemek istediğini kendi kelimelerimizle ona geri iletme biçiminde kullanılır.

  39. Aktif dinleme yönteminin püf noktası gencin ifade ettiği duyguları isimlendirerek yansıtmaktır. • Örneğin “Matematik dersini hiç anlamıyorum…” diyen gence yanıtımız “Matematik dersi sana zor geliyor…” gibi olmalı. Bu örnekte; yargılama, öğüt verme, eleştirme olmadan sadece onun yaşadıklarını göz önüne alarak gencin ifade ettiği duyguyu isimlendirdik.

  40. Gençlerde pek çok insan gibi sıkıntılarına karşı kendilerince çözümleri bulduklarına inanırlar. Bu nedenle öğrenci görüşmelerimizde onları hiçbir çözüm getirme durumunda olmadan sadece sessizce dinlememiz bile, onlarda belli bir boşalıma sebep olacağından başarılı bir iletişim gerçekleşebilir.

  41. Ergenlik dönemindeki gençlere yaklaşımda şu noktalara da dikkat edilmesini öneririz: • Ergenlerin fiziksel gelişimleri konusunda, kendinizin ve öğrenci velilerinizin yeterince bilgi sahibi olup olmadığınızı kontrol edin. Ergenlerin basit fiziksel problemlerini büyütmelerinin olağan olduğunu unutmayın ve “ne var bunda bu kadar büyütecek” demeyin. Bir sivilce onlar için tüm ekonomik sorunlardan daha önemli olabilir.

  42. Anne babalar ile öğretmenlerin kendilerini gencin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakmaları, gencin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamalarıyla olanaklıdır.

  43. Öğrencilerden yapmaları beklenen etkinliklerin, kritik dönemlerine, hazır bulunuşluklarına uygun olup olmadığının muhakkak surette sınanması gerekir. Öğrencilerin gelişim özellikleri açısından başaramayacakları etkinliklere zorlanmaları öğrenmeye karşı olumsuz tutum geliştirmelerine yol açabilir.

  44. Ergenlerin cinsel tutumları konusunda duyarlı olunmalı. Bu konuda sınıf düzeyinde topluca açıklamalar yapmaktan kaçının. Zira her ergen farklı düzeyde cinsel bilgilere ihtiyaç duyar. Bu konuda ölçü, tüm çocuklara sorduğu kadar cevap vermektir.

  45. Son olarak hepimizin göz önünde bulundurması gereken en etkili rehberlik yolunun, davranışlarımızla örnek olmak olduğunu söyleyebiliriz.

  46. İLGİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ...

More Related