911 likes | 1.8k Views
BİLGİYİ İŞLEME KURAMI. Dr. İbrahim Keklik. ÜNİTENİN ANA HATLARI. Giriş ve Kuramın Tarihi Bilgiyi İşleme Sisteminin Unsurları Bilgi Depoları Bilişsel Süreçler Yürütücü Kontrol Bilgiyi işleme Kuramının Sınıfta Etkili Kullanımı. Giriş .
E N D
BİLGİYİ İŞLEME KURAMI Dr. İbrahim Keklik
ÜNİTENİN ANA HATLARI • Giriş ve Kuramın Tarihi • Bilgiyi İşleme Sisteminin Unsurları • Bilgi Depoları • Bilişsel Süreçler • Yürütücü Kontrol • Bilgiyi işleme Kuramının Sınıfta Etkili Kullanımı
Giriş • Bilgiyi işleme kuramı insanın bilgiyi nasıl aldığı, depoladığı, kaydettiği (bütünleştirdiği- entegre ettiğini), geri getirdiğini (hatırladığını) izah etmeye çalışır. • Bilgisayar-insan zihni
Bilgisayar-İnsan Zihni • Duyusal Bellek (DB): Klavye ve ya ses ayırt eden sistemler gibi “girdi" (input) araçlarına benzetildi • Kısa Süreli Bellek (KSB) ya da Çalışan Bellek: Bilgisayarlardaki CPU ve ya RAM öğelerine benzetildi(Random-Access Memory) • Uzun Süreli Bellek (USB): Bilgisayarlardaki “hard disk”e benzer bulundu
Bilgiyi İşlemenin Öğeleri • Bilgi depoları • Bilişsel süreçler • Yürütücü kontrol
Bilgiyi İşleme • Bilgiyi işleme kuramı bilişsel bir kuram olup, bilginin dışarıdan nasıl alındığını, ne gibi zihinsel işlemlerden geçirildiğini, nasıl depolandığını ve depolanan bilginin nasıl hatırlandığını kapsamlı bir şekilde izah eder.
Bilgiyi İşleme • Bu bakış açısına göre, öğrenci (birey) öğrenme sürecinde aktiftir. • Birey çevresel uyarıcıların hepsini değil bunların bir kısmını seçerek alır. • Birey etkileşimde olduğu uyarıcılara anlam verip-yorumlar.
Bilgiyi İşleme • Öğrenme sürecinde eski bilgilerle yeni bilgiler etkileşim halindedir. • Eski bilgiler sayesinde yeni uyarıcılara anlam verilebilir ve eski bilgilerle ilintilendirilerek yeni bilgiler depolanır. • Bu işlemlerin hepsinde birey aktiftir. • Bu nedenle, özetle bilgiyi işleme kuramı bireyi kendi öğrenmesinin aktörü olarak görür.
Bilgiyi İşlemenin İlkeleri Huitt (2003) tarafından da vurgulandığı üzere bilişsel psikoloji uzmanları aşağıdaki prensipler konusunda hemfikirdirler: • İnsanın zihinsel sistemi sınırsız bir kapasitede değildir • Bilginin deşifre edilmesi, dönüştürülmesi, kaydedilmesi, geri çağrılması ve kullanılmasını yöneten ve kontrol eden bir mekanizma olmalıdır. Bu mekanizmanın eldeki işlemin zorluk derecesine göre değişebilen bir işleyiş gücü olmalıdır.
Bilgiyi İşlemenin İlkeleri • İnsan zihninde bilginin akışı iki yönlüdür alınan girdi ile hâlihazırda var olanlar arasında bu şekilde bir akış olmaması halinde duyusal bellekle gelen bilginin anlamlandırılması mümkün olmazdı. • İnsan organizması bilgiyi belli şekillerde organize etme ve işlemek üzere genetik olarak programlanmıştır.
Bilgi Çeşitleri • Genel ve ya Spesifik: bilgi birçok yerde kullanılacak bir bilgi mi yoksa belli bir durum için mi kullanımı söz konusu olabilir? • Deklaratif bilgi: Türkiye’de kaç il vardır? Su kaç derecede kaynar? vb. • Prosedürel bilgi: Bir bisikletin lastiği nasıl değiştirilir? Taze fasulye nasıl pişirilir? Gibi kimi şeylerin nasıl yapıldığına dair eylemsel bilgiler. • Koşullu bilgi: Ne zaman ve nasıl deklaratif ve ya prosedürel bilgiye başvurulması gerektiği ile ilgili bilgi.
Bilgiyi İşlemede Üç Aşama • Kodlama- Dışsal ve ya içsel uyarıcılara dikkat etme, bilginin alınması ve algılanması. • Depolama- Kodlamayı takip-eden işleme bağlı olarak bilgiyi ya kısa ya da uzun süreliğine depolama işlemi • Geri Getirme- Bu işlem belleğin ve depolamanın etkililiğini gösteren bir etkinliktir ve bilginin ihtiyaç duyulan durum ve zamanda bellekte bulunup geri çağrılmasından ibarettir.
Bilgiyi İşleme Süreçleri: (Gagne, Briggs ve Wager, 1988) • Çevredeki uyarıcıların alıcılar yoluyla alınması • Duyusal kayıt yoluyla bilginin kaydedilmesi • Bilginin seçilerek kısa süreli belleğe geçirilmesi • Kısa süreli bellekte zihinsel tekrar
Bilgiyi İşleme Süreçleri: (Gagne, Briggs ve Wager, 1988) 5. Anlamlı kodlama 6. Kodlanan bilginin uzun süreli bellekte kodlanması 7. İşleyen belleğe geri getirme 8. Bilginin gönderilmesi (tepki üretici)
Bilgiyi İşleme Süreçleri: (Gagne, Briggs ve Wager, 1988) 9. Tepki üreticini bilgiyi kaslara göndermesi 10. Öğrenenin çevresinde performansını göstermesi 11. Yürütücü kontrol tarafından tüm bu süreçlerin kontrol edilmesi
Duyusal Kayıt • Büyün duyusal bilgilerin oldukça kısa süreliğine taşıyan bir nevi bir bellek türüdür. • Duyusal bilgi ile duyu organlarıyla organizmaya ulaşan uyarıcılar kastedilir. • Nitekim, duyu organları organizma ile çevre arasında bir köprü niteliğindedirler.
Duyusal Kayıt • Oldukça sınırsız miktarda ve hatta algılayamayacağımız oranda bilgi bulundurma kapasitesine sahiptir. • Duyusal kayıt bu bilgiyi 1-3 saniye tutar. Bilginin bilince ulaşması ancak dikkat ile mümkündür. Ancak dikkatimizin kapılarından geçen bilgiyi algılar ve hatırlayabiliriz.
Kısa Süreli (İşleyen) Bellek • Duyusal bellek (kayıt) ile uzun süreli bellek arasında-bilginin uğrak yeridir. • Kapasitesinin 7±2 birim bilgiden ibaret olduğu üzerinde uzmanlar hemfikirdir.
Kısa Süreli (İşleyen) Bellek • Bu bilginin 18 saniye civarı saklanabildiği bir depodur işleyen (kısa süreli) bellek. • Üstelik bu yaklaşık 18 saniyelik zamanda bilginin korunması için tekrar edilmesi ile mümkündür.
Uzun Süreli Bellek • Uzun süreli bellek öğrendiğimiz bilgilerin kaydedildiği nihai depomuzdur. • Çoğu uzman bu belleğin kapasitesini sınırsız bulur. • Başka bir ifadeyle, bilişsel psikologların çoğu bu hafızaya sonsuz miktarda bilgi kaydedilebilineceğini savunur.
Uzun Süreli Bellek • Yine, çoğu uzman uzun süreli bellekte bilgiyi saklama süresinin de bir sınırı olmadığı fikrindedir. • Uzun süreli belleğin üç ayrı bellekten oluşur. • Bunlar; anısal, kavramsal ve işlemsel belleklerdir.
Uzun Süreli Bellek • Kimi uzmanlar (Ashcraft, 1989; Tulvin, 1985) yaşam olaylarını-yaşantılarımızı ayrı bir belleğe (anısal bellek-episodic memory), kavramsal bilgileri de ayrı bir belleğe (anlamsal bellek- semantic memory) kaydederiz.
Uzun Süreli Bellek • Kimilerine göre ise bu iki belleğe ek olarak edindiğimiz becerileri kaydettiğimiz ayrı bir belleğimiz de (işlemsel bellek-procedural memory) mevcuttur (Woolfolk, 1993; Akt. Senemoğlu, 2004).
Yürütücü Kontrol (Executive Control) • Bilgiyi işlerken zihinsel olarak yaptığımız onca işlemi kontrol eden-gözetleyen bir mekanizma olduğu ve bu işlemleri rastlantısal bir şekilde yapmadığımız bilinmektedir. • Bu mekanizma yaygın olarak yürütücü kontrol ya da yürütücü işlemci olarak adlandırılır.
Yürütücü Kontrol • Bu mekanizma bilişsel işlemlerimizi yönetir. • Bu nedenle meta-bilişsel süreçler olarak da nitelendirilirler. • Yani, deyim yerindeyse, bilişimizi üstünde bilişimizi yöneten-yönlendiren süreçlerdir bunlar. • Yürütücü kontrol, bilginin bilişsel sistemimizde nasıl bir seyir izleyerek öğrenileceğini, nasıl organize edileceği, sınıflandırılacağı ve yorumlanacağına rehberlik eder.
Yürütücü Kontrol • Yine, bu süreçler çevredeki uyarıcılara dikkat edilmesini, işleme alınan bilginin tekrar edilmesini ve bilişsel organizasyonunu kontrol ederler. • İnsan sadece öğrenen bir varlık değil aynı zamanda hangi malzemeyi nasıl öğrendiğini de zamanla öğrenen bir varlıktır.
Yürütücü Kontrol • Bu nedenledir ki, kimi eğitimciler eğitim sadece müfredatta yer alan malzemeyi öğretmekle yetinmeyip- öğrenmeyi öğretmesi gerektiğini ifade ederken aslında öğrencilerin metabilişsel kapasitelerinin geliştirilmesini tavsiye ederler.
Yürütücü Kontrol • Yürütücü kontrol iki önemli öğeden ibarettir. Bunlardan ilki güdülenme süreçleri (motivational processes), diğeri ise bilgiyi işleme ile ilgili süreçleri içerir (Senemoğlu, 2004). • İnsanın içsel ve dışsa dünyaları sayısız değişkenler içerirler.
Yürütücü Kontrol • Bu iki dünyanın etkileşiminin ya da bileşiminin hangi durumlarında ve hangi öğrenme malzemesini ne derece öğrenebildiğimizin farkında olmak yani bu anlamda dünyaya ve kendi öğrenmemize ilişkin bilgilerimiz ve bu durumlar üzerinde denetim kurma derecemiz bizim öğrenme performansımızı son derece etkileyen unsurlardır
Yürütücü Kontrol • Kısacası, yürütücü kontrol bir yönü bireyin motivasyonu yani beklentileri amaçları ve gerek içsel gerekse çevre koşullarına kendi öğrenmesine hizmet edecek şekillerde kontrol altına alma yetilerini ifade eder. • Yürütücü bilişin önemli işlevlerinden bir tanesi bireye kendi öğrenme durumlarıyla ilgili geri bildirim vermesi ve bu sayede birey içsel ve ya dışsal koşullarda gerektiğinde değişiklikler yapma olanağı sağlar.
Yürütücü Kontrol • Kısacası bu geribildirim sayesinde birey bilgiyi edinme ve işleme süreçlerini daha etkili kılma imkânı sağlar. • Flavel’in de (1979) özetlediği üzere, yürütücü biliş bilgisi üç öğeden oluşur: kişinin kendine, öğrenilecek malzemeye ve öğrenme strajileri (Akt. Senemoğlu, 2004).
Yürütücü Kontrol • Bireyler yürütücü biliş yetenekleri açısından bireyler arasında farklılıklar vardır. Yani bütün bireyler bu yetiler açısından aynı değillerdir. Bu yetilerin okul öncesi dönemde gelişmeye başladığı ve özellikle soyut düşünme yetileri kazanıldıkça güçlendikleri düşünülmektedir.
Yürütücü Kontrol • Kimi yazarlara göre öğrenme yaşantılarının etkisi 5-7 yaşlarından gelişmeye başlar ve okul yılları süresince gelişir. • Bu nedenle, ebeveynlerin ve okulca verilen eğitsel etkinliklerin bireylerin bu yetilerini geliştirmede önemli bir rolü olduğunu söylenebilir.
Bilişsel Süreçler • Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi işleme sistemi iki temel öğeden oluşur. Bunlardan biri bilgi depoları (duyusal kayıt, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek) diğeri ise bilişsel süreçlerdir;
Bilişsel Süreçler • Dikkat, • Algı, • Tekrar, • Gruplama, • Kodlama • Geri getirme
Dikkat • Bilgiyi işleme kuramına göre etrafımızdaki sonsuz uyarıcılar arasında dikkat ettiklerimizi işleriz. • Dikkat, bir uyarıcıyı işleme alma olarak da nitelendirilebilir. • Bilindiği üzere, insanın içsel ve dışsal uyarıcıların hepsiyle aynı anda işlem yapması olanak dahilinde değildir.
Dikkat • Bize ulaşan bütün uyarıcıların her birini hakkıyla algılamamız mümkün olmadığından, çevredeki uyarıcılara karşı seçici bir dikkatle sadece kimilerini işleme alırız. • Dikkat, bu uyarıcıların hepsi duyusal kayda ulaşır ancak bu uyarıcılar arasında özellikle kimilerine “yönelmekle” ve diğer uyarıcıları göz ardı etmekten ibarettir.
Dikkat • Ders anlatan bir öğretmenin bir yandan öğrencilerin dikkatlerinin göreli olarak kısa bir süreliğine diri tutulabileceği biri de anlatımda yer alan her noktaya eşit dikkat sağlamaya gerek olmadığıdır. • Bu nedenle, anlatım sırasında önemli konuları- eldeki konunun temel noktalarını anlatırken öğrencilerin dikkatlerini anlatımda tutması gerekir.
Dikkat • Bu muhtelif şekillerde sağlanabilir. Öncelikle, anlatımın başında öğrencilerin motivasyonunu sağlamak ve konuya ilgilerini çekmek gerekir. • Gerek ifadelerle ve gerekse ses tonundaki değişmelerle öğrencinin dikkati korunabilir. • Buna ek olarak, öğrencilerin birden çok duyu organına hitap edecek şekilde dersi düzenlemek ve anlatım sırasında sınıfta dolaşmak ve göz teması kurmak da yararlı olur.
Dikkat • Dikkatimizi istediğimiz bir noktada tutmayı etkileyen çeşitli etmenler vardır. • Mesela, yaşımız bunlardan biridir. • Okul dönemlerinde daha küçük çocukların dikkat süreleri daha kısadır. • Nitekim bu nedenle üniversitede iki ders saatini birleştirerek ders yapılmasına karşın anaokulunda ya da ilkokulda ders süresi çok daha kısa tutulur. • Hiperaktivite, kişinin o anki sağlık durumu ve ya ruhsal durumu, kaygı ve stres düzeyi ve yaşanmış travmaların etkisi olur.
Algı • Algılama duyusal kayıttan dikkat yoluyla işleme alınan bilginin yorumlanması-anlamlandırılması sürecidir. • Bu yorum ve algılama önceki bilgilerimiz sayesinde yapabiliriz. • Algı kişinin önceki yaşantıları, içinde bulunduğu duruma dair beklentileri, duruma dair motivasyonu, gibi etkenlerden etkilendiğinden, algı nesnel (objektif) değil özneldir (subjektiftir).
Algı • Öğretimde bilgiler birbirlerine eklemeli ve hiyerarşik bir sıra ile sunulur. • Her öğretim aşamasındaki her sınıfta hatta dönem ve ya yıl boyunca müfredatta yer alan konular da bu şekilde bir sıralamayla işlenir. • Bu yüzdendir ki, daha önce derste anlatılan konuları anlamlandırmada yapılan bir yanlışlık sonraki konuları algılarken de sürebilir.
Algı • Çoğu tecrübeli öğretmen derse başlar başlamaz, o günkü konu hakkında öyle bir ön konuşma yapar ki sanki dönemin en önemli konusu o gün işlenecek konudur. • Öğretmenin bunu yapmasının nedenlerinden bir tanesi de öğrencinin o konuya dair olumlu beklentiler geliştirip dinlemek yönünde güdülenmesine katkıda bulunmaktır.
Tekrar • Kısa süreli bellekte bilgiyi tutma süresi 20 saniye civarı gibi kısa bir süreden ibaret olduğundan zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi büyüktür. • Kısa süreli bellekten bilgi ya uzun süreli belleğe gönderilir ya da kısa süreli bellekten kaybolmamasını sağlamak için tekrara ihtiyaç vardır çünkü kısa süreli belleğin alacağı bilgi miktarı oldukça sınırlı olduğundan yeni bilginin ulaşmasıyla kaybolur.
Tekrar • Bu nedenle, daha fazla bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması için; (1) gruplama, küçük parçaları ilişkilendirerek geniş parçalar haline getirme, (2) zihinsel tekrar gerekir
Tekrar • Ayrıca bu tekrar yeteri kadar uzun süre yapıldığında bilgi ezberlenmiş bir şekilde uzun süreli belleğe kaydedilir. Bunu yaparken aralıklı tekrar tek seferde yapılan yoğun tekrardan daha etkilidir.
Tekrar • Örnek: ayak bileği ve ayakta yer alan kemiklerin Latince isimlerini bir günde iki oturumda ezberlemek ile iki günde 4 daha küçük sürede ezberlemek kıyaslandığında ikincisi daha etkilidir. • Bilginin ezberlenmesi kemiklerin Latince isimlerini öğrenme gibi durumlarda belki en iyi yoldur ancak ezber yüzeysel bir bilgiyi işleme yoludur.
Gruplama • Kısa süreli bellek ancak 7±2 birimlik bilgi alabildiğinden bu belleğe ulaşan daha büyük miktardaki bilgiler daha büyük gruplar halindeki birimlere ayrılarak daha çok bilgi tutulabilir.
Gruplama • Örneğin, 05367685143 olan bir telefon numarasını bu şekilde bir bütün olarak kısa süreli belleğe almaktansa 0536 768 51 43 şeklinde 4 birim olarak işlemek kısa süreli belleğin bu bilgiyi daha etkili bir şekilde işlemesini sağlar.