1 / 52

KUATERNERDE İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ

KUATERNERDE İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ. İklim D eğişmelerinin Nedenleri:. Güneş (solar radyasyon) Sera Gazları Milankowitch döngüleri (Eksen eğikliği, yörüngesel değişim, ) Volkanizma Kıtaların yer değiştirmesi Orojenez Göktaşları. KUATERNER ÖNCESİ İKLİM DEGİŞMELERİ.

miller
Download Presentation

KUATERNERDE İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. KUATERNERDE İKLİM DEĞİŞİKLİKLERİ

  2. İklim Değişmelerinin Nedenleri: • Güneş (solar radyasyon) • Sera Gazları • Milankowitch döngüleri (Eksen eğikliği, yörüngesel değişim, ) • Volkanizma • Kıtaların yer değiştirmesi • Orojenez • Göktaşları

  3. KUATERNER ÖNCESİ İKLİM DEGİŞMELERİ • Neoproterozoik’de yaşanan buzul çağları • And-Sahra buzul çağı • Karoo buzul çağı • Orta Kretase Sıcak Periyodu • Kretase –Tersiyer Sınırı • Paleosen –Eosen Termal Maksimumu • Eosen-Oligosen Sınırı:Antartika’nın Buzullaşması • Orta Pliosen Sıcak Periyodu • Üst Pliosen:Kuzey Yarımküre’de Buzul Örtülerinin Oluşumu

  4. KUATERNER ÖNCESİ İKLİM DEĞİŞMELERİ • Kuaterner öncesinde gerçekleşen iklim değişmelerine ait bilgiler 1960’lı yıllar da ileri sürülen Levha tektoniği kuramıyla gelişmeye başlamıştır. • Son yıllarda derin deniz tortulları ve kayalar üzerinde yapılan jeolojik, jeofizik ve jeokimyasal araştırmalar ise Kuaterner öncesinde yaşanan iklim değişmelerine ilişkin bilgilerin daha da zenginleşmesine yol açmıştır. Veriler Dünya’nın • en eskisi günümüzden 2.9 milyar yıl önce , • en yenisi ise 300 milyon yıl önceye karşılık gelen dört büyük buzullaşmaya uğradığını göstermektedir.

  5. NEOPROTEROZOİK DE YAŞANAN BUZUL ÇAĞLARI • Ekvatoral kuşakta farklı bölgelerde karbonatlı depolar üzerinde yürütülen izotopik araştırmalar yaklaşık 829 ile 500 milyon yıl önce okyanuslarda fotosentez olayı ve bununla ilişkili olarak biyolojik olaylarda uzun süren bir azalmayı işaret etmektedir. • Fotosentez ve sudaki oksijen miktarındaki azalmanın ancak okyanusların yüzeyinin buz tabakası ile kaplanması sonucu gerçekleşebileceği göz önüne alınarak Neoproterozoik olarak adlandırılan bu jeolojik çağda dünyada buzul çağlarının yaşandığı şeklinde bir sonuca ulaşılmıştır.

  6. Günümüzde Bu çağa İlişkin Tartışmalar • Birincisi: Bu buzul çağları sırasında Dünyanın tamamen buzullarla kaplanarak bir kartopuna mı dönüştüğü • Yoksa; Okyanuslarda bazı alanların donmadan mı kaldığıdır. • bir diğeri ise; İklim sisteminde ne tür bir etkenin,söz konusu buzul çağlarını başlattığı ve buzul çağlarının nasıl sona erdiğidir.

  7. AND-SAHRA BUZUL ÇAĞI • Kuaterner öncesi yaşanan buzul çağlarından bir diğeri ordivisiyen sonu ile erken silüriyen dönemine karşılık gelmektedir. • And sahra buzul çağı olarak adlandırılan bu buzul çağının jeolojik ve jeomorfolojik kanıtlarına • Arabistan yarım adası • Sahra çölünün merkezi, • Afrika'nın batısı • Amazon havzasının aşağı kesiminde rastlanmaktadır. • Bu dönemde Afrika ve Brezilyanın doğusunda kıtasal örtü buzulları And dağları üzerinde ise dağ buzullarının geliştiği bilinmektedir.

  8. Günümüzde birbirine uzak bulunan bu alanlarda yer alan buzul örtülerine ilişkin kanıtlar,ordivisiyen sonu ile erken silüriyen döneminde Afrika ve güney Amerika’nın henüz birbirinden ayrılmayıp Gondwana kıtasının bir parçası olması ile açıklanabilir. • Bu dönemde Afrika ve Brezilyanın doğusunda kıtasal örtü buzulları And dağları üzerinde ise dağ buzullarının geliştiği bilinmektedir.

  9. KAROO BUZUL ÇAĞI • Bu buzul çağına ait buzul depolarına • Güney Amerika • Afrika • Antartika • Fankland adası • Hindistan ve Avustralya gibi Güney Yarımkürede rastlanmaktadır.

  10. Karoo Buzul Çağına Yol Açan Etmanler • Karbonifer ve erken permiyen dönemlerinde kıtaların güney yarımkürede kutba daha yakın bir alanda toplanmasının buzul örtülerinin oluşumunu kolaylaştırdığı düşünülmektedir. • Karboniferde atkuyruğu,eğrelti otları ve kibrit otlarından • oluşan günümüzdeki kömür yataklarını oluşturan gür • bitki topluluğunun ekvatoral bataklıklarda daha da • yaygınlaştığı bilinmektedir. • Bu durumun atmosferdeki oksijen seviyesinin yükselmesinde(%35) ve karbondioksit konsantrasyonunun azalmasında(300 ppm) etkili olduğu ileri sürülmektedir. • Atmosferdeki en önemli sera gazı olan Karbondioksit konsantrosyonundaki ve buna bağlı olarak küresel sıcaklıklardaki azalmanın kutup bölgelerindeki buzulların ilerlemesi için uygun koşullar yarattığı düşünülebilir.

  11. ORTA KRETASE SICAK PERİYODU ( SERA DÜNYASI) • Orta Kretase (120-90 milyon yıl önce) • Atmosferdeki yüksek karbondioksit seviyesi • Kutuplarda buzulların olmayışı • Ekvatorla kutuplar arasındaki sıcaklık farklarının az olması • Ve daha sıcak okyanuslar gibi özellikleri ile son 120 milyon yıl içinde en sıcak dönem olarak değerlendirilmekte ve bu nedenle bu döneme Sera Dünyası denilmektedir.

  12. Orta Kretase Sıcak Periyodunun Genel özellikleri • Kretase ortalarında Tetis Okyanusunun kapanması ile Alp dağları sistemi oluşmaya başlamıştır. • Jeolojik olarak bu çağ özellikle okyanus ortası sırtlarında olmak üzere volkanik faaliyetlerin çok arttığı bir dönemdir. • Volkanizma sırasında açığa çıkan bazaltik lavlar, Soloman adasının kuzeyinde yaklaşık 2 milyon km2 ve 30-35 km kalınlığında dünyanın en geniş bazalt platosunu oluşturmuştur. • Günümüzden yaklaşık 120 milyon yıl önce hızla gerçekleşen bu volkanizma sırasında 60 milyon km3 mağma açığa çıkmış ve yeryüzünün % 0.8 ini kaplayan Ontong Java Platosunu oluşturmuştur

  13. Bu volkanik etkinlikler sırasında ortaya çıkan karbondioksitin önce okyanus sularına ve buradan da atmosfere taşındığı düşünülmektedir. • Okyanus sularındaki karbondioksit artışı oksijen oranının azalmasına yol açmış bu nedenle jeolojik formasyonlarda oksijensiz ortamda oluşan siyah şeyl ve petrolce zengin tabakalara rastlanmıştır. • Söz konusu bazalt platosunu oluşturan volkanizma sırasında atmosferdeki karbondioksit miktarının 1000 ppm civarına yükseldiğini bu durumun küresel ortalama sıcaklıklarda 2.8 ile 7.7 bir artışa yol açabileceğini göstermektedir.

  14. KREATASE-TERSİYER SINIRI • Dünya’ya büyük bir meteor çarpmasının yarattığı etki; • Yapılan jeofizik sondajlar sonucu Meksika’nın Yukatan yarımadasında 180km. çapındaki Chicxulub kraterinin bulunması. • Meteor çarpması, başlangıçta atmosfere yaydığı toz ve partiküller tüm dünyayı kaplayarak güneş ışınlarının dünyaya ulaşmasına engel olarak soğumaya neden olmuş ancak, daha sonra çarptığı kayaçların özellikleri itibariyle bir ısınma etkisi yaratmıştır. • Dekkan Trapp’ları; • Dekkan’da birkaç yüz bin yıl içinde yarımadanın üçte birinin bazalt tabakalarıyla kaplanmasına neden olan volkanizma olayı. • Yapılan çalışmalar Dekkan Trapp’larının oluşumu sırasında atmosferdeki karbondioksit miktarının yaklaşık 75 ppm artabileceğini ve bunun küresel ölçekte en çok 1˚C’lik bir artışa neden olacağını göstermektedir. • Volkanizma olayı iklim koşullarını etkilemiştir ancak tek başına canlılarda toplu bir yokoluşa neden olmamıştır.

  15. Meteor çarpması ve Dekkan Trapp’ları olayının aynı tarihlerde yaşanması sonucunda; • Karasal ve denizel ortamlardaki canlıların çoğu yok olmuştur. • Bu dönem dinozorların ortadan kalkmasıyla karakterize edilir.

  16. PALEOSEN-EOSEN TERMAL MAKSİMUMU • Dünya’daki en hızlı ve aşırı ölçülerde ısınmanın gerçekleştiği dönemlerden biridir. • Derin okyanus tortullarından alınan örnekler 55.5 ile 54.8 milyon yıl önce birkaç bin yıl içinde deniz suyu yüzey sıcaklığının 5-8 ˚C arasında yükseldiğine ilişkin kanıtlar sunmaktadır. • Isınan deniz suyunda oksijen miktarının azalması sonucu denizde yaşayan Foraminiferlerin yaklaşık %30-40’nın yok olduğunu, derin deniz tortullarından alınan örnekler kanıtlamaktadır.

  17. Isınmanın okyanus tabanındaki gaz hidratlar ve organik çökellerde hapsolan metan rezervlerinin açığa çıkmasıyla ilişkili olması, • Kuzey Atlantik’te deniz tabanı yayılması ve buna bağlı olarak gerçekleşen volkanizmanın Kuzey Amerika ve Avrupa kıtalarının birbirinden uzaklaşması ve aralarında yeni oluşmaya başlayan Atlas Okyanusu volkanik etkinlikleri şiddetlendirmiştir. Bunun sonucunda ki etkenlerle atmosfere karışan karbondioksit miktarı artmıştır • Günümüzde 380 ppm civarında olan karbondioksit miktarının bu dönemde 2000-3000 ppm’e yükselmesi, bölgesel olarak değişmekle birlikte okyanus sularının sıcaklığının aniden 1-8 ˚C ısınmasına yol açmıştır. • Okyanus sularında çözünen karbondioksit, suların kimyasal özelliklerini etkilemiş ve deniz suyu daha asidik bir özellik kazanmıştır.

  18. EOSEN-OLİGOSEN SINIRI: ANTARKTİKA’NIN BUZULLAŞMASI • Son 65 milyon yıldır azalma eğilimi gösteren küresel sıcaklık ortalamaları günümüzden 34 milyon yıl önce daha da belirginleşmiştir. • Antarktika kıtasında buzul örtülerinin oluşumu ve boyutlarındaki değişmeler; • Küresel deniz seviyesi • Okyanus dolaşımı • Küresel iklim koşulları

  19. Paleosen-Eosen sınırında Antarktika kıtasının buzullaşması ve küresel sıcaklıklarda gözlenen azalma eğiliminden, levha tektoniğine bağlı olarak kıtanın termal izolasyonunun yarattığı tek bir iklim etkeni yerine, atmosferdeki sera gazlarının oranlarında ve yörüngesel parametrelerdeki değişim ve kar-buz geri besleme mekanizması gibi birçok faktörün rol oynadığını söyleyebiliriz.

  20. ORTA PLİOSEN SICAK PERİYODU • Orta pliosen’de sıcaklıkların yükselmesine yol açan nedenler şunlardır: • ) Atmosferdeki CO2 konsantrasyonunun 400 ppm civarında olması • ) Okyanuslar tarafından ısı taşınımının güçlenmesi • ) Ekvatoral pasifik’te El Nino olayının sürekliliğidir. • Pliosen sıcak dönemi için fosil polen ve bitki makro fosillerinegöre oluşturulan vejetasyon incelendiğinde : • En önemli farklılıklar yüksek enlemlerde ortaya çıkar. • Kuzey Yarım Küre’de günümüzde tundra veya polar çöllerle kaplı alanların iğne yapraklı ormanlarla kaplı olduğunu, • Antarktika kıtasının kıyılarında ise kayın ağacı yetiştiğini ortaya koymaktadır.

  21. Üst Pliosen: Kuzey Yarımkürede Buzul Örtülerinin Oluşumu • Üst Pliosen kuzey yarım kürede yüksek enlemlerin soğuması ve kıtalar üzerinde buzul örtülerinin gelişmeye başlaması ile karakterize olmaktadır. Denizel tortullar içinde buzul örtülerinden kopan iceberglerin taşıdığı materyalin miktarı. bileşimi ve alansal dağılım üst pliosende başlayan buzullaşmaya ilişkin ayrıntılı veriler barındırmaktadır • Üst Pliosende okyanus ve atmosfer dolaşımında önemli değişmeler yaratan ve bu nedenle Kuzey Yarımküre’de buzul örtülerinin oluşumunu kolaylaştıran tektonik olayların başında: • *Panama kıstağının kapanması • *Himalaya-Tibet Platosunun yükselmesi • *Endonezya deniz geçidinin daralması • *Bering Boğazı’nın derinleşmesi sayılabilir.

  22. Üst Pliosende Kuzey Yarımkürede buzul örtülerinin oluşumunun bir başka nedeni pliosen boyunca atmosferde karbondioksit gazının konsantrasyonunun giderek azalması • Kuzey Yarımkürede 2.7 milyon yıl önce Pasifiğin kuzeyinde termoklin tabakasının oluşumu gösterilmektedir. • Üzerine tartışılan bir başka olasılık Dünya’nın yörüngesel parametrelerindeki değişmelerine bağlı olarak Kuzey Yarımküre'de yüksek enlemlere ulaşan Güneş radyasyonu miktarındaki azalmadır. • Sonuç olarak Himalaya ve Tibet platosunun yükselmesi Bering Boğazı’nın derinleşmesi, Panama kıstağının kapanması gibi tektonik değişmeler Kuzey Yarımkürenin hızlı bir şekilde buzullaşmasını açıklamakta yavaş gelişen süreçlerdir. Bu tektonik değişmeler iklim sistemini bir eşiğe getirmiş, yörüngesel parametrelerdeki değişmelerle birlikte buzullaşmanın hızlandığı ,tetiklendiği düşünülmektedir.

  23. Kuaterner’de iklim Değişmeleri • Kuaterner yaklaşık günümüzden 2 milyon yıl öncesinden bugüne kadar olan dönemi kapsamaktadır. • Pleistosen ve Holosen olmak üzere iki alt döneme ayrılmaktadır. • Daha önceki jeolojik çağlara bakıldığında kuaterner’deki paleoklimatik kalıntıların çok daha güvenilir olduğu görülmektedir. • Kuaterner’deki iklim sisteminin en önemli özeliği Pliosen’de başlayan sıcaklıklardaki azalma ve periyodik olarak buzul ve buzul arası dönemlerin yaşanmasıdır.

  24. Kuaterner’deki Buzul ve Buzullar Arası Çağların Oluşumunda Rol Oynayan Etmenler • Paleoklimatik çalışmalar pleistosende yaşanan buzul ve buzullar arası çağların dünyanın yörüngesel parametrelerindeki değişmeler ile ilişkili olduğunu göstermektedir. • Yapılan araştırmalar sonucu dünyanın presesyon ve eksen eğikliğindeki değişmeler ile Haziran ve Temmuzda 65o kuzey enlemlerinin aldığı enerji miktarı arasında doğrusal bir ilişkinin olduğunu kanıtlamıştır.

  25. Ancak esas olarak iklim sistemindeki geri besleme mekanizmaları yardımıyla buzul çağlarının şekillendiği düşünülmektedir. • Buna göre kuzey yarım kürede yaz aylarında az güneş aldığı ve yerdeki karları eritemediği görülmekte bu durum kalıcı kar ve buzulların oluşumunu kolaylaştırmaktadır. • Bu süreçte devreye giren geri besleme mekanizması kar ve buzlu alanların yüksek albedo değerleri sayesin buzul örtüsünün orta enlemelere doğru ilerlemesini sağlamıştır.

  26. Buzul çağının sonlarında yörüngesel parametrelerin değişmesi yaz mevsiminde KYK’nin yüksek enlemlerinin aldığı güneş enerjisini arttırmaktadır. • Devreye giren pozitif geri besleme mekanizması ile buzul çağından çıkılarak kısa zamanda buzul arası döneme geçilmiştir. • Sonuç olarak pleistosende buzul ve buzul arası çağlar döngüsünü başlatan esas neden yörüngesel parametrelere bağlı olarak KYK’nin yüksek enlemlerinin aldığı güneş radyasyonu miktarındaki değişiklikler olduğu söylenebilir.

  27. Kuaternerdeki Buzul ve Buzullar Arası Çağlarda Atmosferdeki Sera Gazlarının Değişimi • Buzul ve buzul arası çağlarda küresel karbon döngüsünün hesaplanmasında ve karbondioksit birikiminin belirlenmesinde buzullar içinde hapsolmuş hava kabarcıklarından ve tortullar içindeki bitki kalıntılarının stomen büyüklüklerinden yararlanılmaktadır. • Antarktika’dan alınan buzul örnekleri içindeki hava kabarcıkları buzul çağları boyunca atmosferde CO2 birikiminin buzul döneminde 180 ppm buzul çağlarda 280-300 ppm arasında değiştiğini göstermektedir.

  28. Ayrıca sıcak dönemler ile uyumlu sera gazlarında da dalgalanmalar görülmüştür. • Karbondioksit soğuk sularda daha fazla çözünmektedir. Bu nedenle buzul çağları boyunca okyanuslar atmosferdeki CO2’nin daha fazla çözünmesine olanak tanımıştır. • Atmosferdeki CO2 oranının azalması sera etkisini azaltmış pozitif geri besleme etkisi yaparak sıcaklığın daha da azalmasını sağlamıştır.

  29. Buna karşılık buzul çağlarında atmosferdeki CO2 birikimindeki değişim üzerinde okyanus sularında çözünmüş inorganik karbonun çok daha büyük etki yaratacağı düşünülmektedir. • Bu etkiye yol açan mekanizma ise okyanuslardaki planktonlardır. • Planktonlar hem fotosentez hem de karbonatlı kabuklarını oluşturmak için sudan karbon alarak bu etkiyi yapmaktadırlar. • Plaktanlar öldükten sonra bu kabuklar derine çökmekte ve karbon derine pompalanmaktadır.

  30. Buzul döneminde deniz seviyesinde görülen değişme kıta sağanlığında erozyonla okyanusa besleyici madde karışmasına yol açmakta bu sayede planktonların artışında bir patlama yaşanmakta ve plaktanlar atmosferdeki karbonu emerek buzul döneminde CO2 seviyesini azaltmaktadırlar. • Buzul çağlarında atmosferdeki CO2 miktarının azalmasını açıklamaya yönelik bir başka görüş deniz buzullarıyla ilgilidir. • Buzul çağlarında 55o G enlemlerinin güneyinde yer alan Antarktika kıtasını çevreleyen güney okyanusunun %99’unun deniz buzlarıyla kaplanmasının okyanusların yüzey sularında bulunan CO2’nin atmosfere karışmasını büyük ölçüde engelleyeceğini ve bu durum küresel olarak atmosferde CO2 birikiminde yaklaşık 65 ppm düşüşe yol açacağını göstermektedir.

  31. Buzullar arası çağlarda atmosferdeki sera gazlarının birikiminde değişime yol açan başka bir etken biyosferdir. • Günümüzde ormanlarla kaplı alanların buzullarla kaplanmış olması çöllerin yayılım alanlarının genişlediği tropikal ormanların yerini savanların aldığı buzul çağlarında atmosferdeki karbon döngüsünün değiştiğini tahmin etmek güç değildir. • Buzul çağları boyunca karalardaki karbon rezervi buzul arası çağlara göre azaldığı tahmin edilmektedir. • Buzul arası çağlarda atmosferdeki birikimi değişen bir başka sera gazı metandır.

  32. Vostak örneklerine bakıldığında metan gazı birikiminin buzul çağlarında azaldığını buzullar arası çağlarda arttığını görmekteyiz. • Buzullar arası çağlarda kuvvetlenen muson yağışlarına bağlı olarak yeryüzünde en önemli metan kaynağı olan tropiklerdeki bataklıklar ve sulak alanlar genişlemekte ve böylece atmosferdeki metan konsantrasyonu artmaktadır. • Buna karşılık buzul döneminde muson yağışlarının azalması ve bataklıkların daralması atmosferdeki metan konsantrasyonunun azalmasıyla sonuçlanmaktadır. • Yapılan çalışmalar atmosferdeki metan konsantrasyonu üzerinde tropiklerdeki iklim koşullarının özellikle yağış miktarının daha belirleyici olduğu gözlenmektedir

  33. PLEHİSTOSEN’DE YAŞANAN BUZUL ÇAĞLARININ KLİMATİK ÖZELLİKLERİ • 20. yy’nin ikinci yarısında ise tortul kayalar, derin okyanus ve buzul örnekleri içindeki izotop oranı değişmeleri buzul ve buzul arası dönem ile ilgili çok daha ayrıntılı klimatik bilgilere ulaşmayı sağlar. • Buzul çağlarında buzullar arası çağlara geçişler sırasında sıcaklıklarda görülen yükselme eğilimi düzenli artış yerine kısa süreli birkaç salınımlar şeklinde gerçekleşmiştir

  34. Buzul çağlarının en karakteristik özelliği küresel ölçekte sıcaklıkların azalmasıdır. • Yaklaşık 100 bin yıl süren bir buzul çağının içinde de iklim koşulları hep aynı kalmayıp göreceli olarak daha sıcak ve daha soğuk dönemler birbirini izlemektedir. • Bir buzul çağının en etkin devresi ise pleniglasyal olarak adlandırılan buzul çağının en soğuk ve en kurak dönemidir. • Pleniglasyalde bölgesel koşullara bağlı olarak sıcaklık değişmeleri yüksek enlemlerde 8-12 oC ılıman kuşakta 5-7 oC olarak gerçekleşmiştir.

  35. Son buzul döneminde buzul çağlarında sıcaklığın düşmesinde , yörüngesel parametrelerdeki değişmelere bağlı olarak alınan güneş radyasyonundaki azalmanın yanı sıra buzul örtüsünün soğutucu etkisi ve atmosferdeki aerosol miktarındaki artışın da etkili olduğunu göstermektedir. • Bu durum hem artan rüzgar hızı hem de dünyanın kurak ve yarı kurak alanlarında kuraklığın daha da şiddetlenmesi ile ilişkilidir. • Bunun yanı sıra sıcaklıkların azalmasında atmosferdeki en önemli sera gazlarından olan su buharı, karbondioksit ve metan miktarındaki azalma da önemli rol oynamıştır.

  36. Buzul çağlarında hidrolojik döngünün zayıfladığı buharlaşma ve yağışın yaklaşık % 10 azaldığı tahmin edilmektedir. Bu durum küresel olarak yağış miktarının dağılımı ve rejiminde önemli değişmelerin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. • Örneğin Akdeniz havzasında son buzul çağında yarı kurak koşulları ve step vejetasyonunu temsil eden artemisia bitkisine ait polenlere yaygın olarak rastlanmaktadır. • Ancak bu alanlarda şiddetlenen kuraklığa rağmen daha yüksek göl seviyelerine ait çok sayıda kanıt da bulunmaktadır. • Örneğin son buzul çağında Anadolu’da Tuz Gölü ve Burdur Gölü’nün yüzeyi bugünkü seviyesinden 110 m yükselmiş bugün bir bozkır olan Konya Ovası’nda 25 m derinliğinde bir göl oluşmuştur.

  37. Bu nedenle pleistosende buzul çağlarında yarı kurak alanlarda seviyeleri yükselen bu göllere plüviyal göller denilmektedir. • Son glasyal maksimumunda Sahra ve Sahel bölgesinde yer alan göllerdeki daha düşük su seviyeleri tropikal ve ekvatoral kuşata azalan yağış ve havadaki nem miktarını göstergesidir. • Günümüzden 21bin yıl önce 3oG enleminde yer alan Tanganika Gölü’nün seviyesinin günümüze göre 300 m düştüğüne ait kanıtlar bulunmaktadır. • Paleoklimatik veriler buzul çağlarında hidrosferde de önemli değişmelerin olduğunu göstermektedir. Öncelikle okyanuslarda yüzey ve dip akıntıları değişmiştir.

  38. Gulf Stream’in kuzeye Norveç Denizine doğru hareketi yerine kabaca doğuya yöneldiği bunun sonucunda deniz buzlarının 50 o K enlemine kadar yayıldığı kuzey Atlantik’te termohalin dolaşımını başlatan derin su oluşumunun yavaşladığı bilinmektedir. • Buzul çağlarında atmosfer gibi okyanusların yüzey sularında küresel olarak sıcaklık ortalama 2-3 derece azalmıştır. • Bu dönem içinde maksimum deniz seviyesindeki değişimin karalar üzerinde oluşan yaklaşık 50-60 milyon km3 kütlesine bağlı olarak 120-140 metre aralığında gerçekleşmiştir.

  39. Okyanuslarından sığ eşikler ve dar boğazlar ile ayrılan Akdeniz ve Karadeniz gibi denizlerde seviye değişmeleri daha farklı bir şekilde gerçekleşmiştir. • Yapılan çalışmalar son buzul maksimumunda Karadeniz ve Marmara’nın düşen küresel deniz seviyesi nedeniyle Akdeniz ile bağlantısının kesildiğini su seviyesinin 120 m alçaldığını ve tuzluluk oranının %o 5’e kadar azalarak gölsel bir özellik kazandığını göstermektedir. • Marmara denizinde yer alan çökellerde bulunan Dreissena kavkıları denizel çökelme ortamının yerini gölsel çökelme ortamına bıraktığını göstermektedir. • Bu durum Marmara deniz’inde Akdeniz olan su geçişinin kesildiğini kanıtlamaktadır.

  40. Pleistosen’de Yaşanan Buzul Arası Çağlarının Klimatik Özellikleri • Pleistosen’de yaşanan buzul arası çağların ortak özellikleri; iklim sisteminin yeni bir dengeye oturarak karaları kaplayan örtü buzullarının geri çekilmesi, • sıcaklıkların ve deniz seviyesinin tekrar yükselmesi, • vejetasyon kuşaklarının kayması olarak sıralanabilir. • Son yıllarda derin deniz tortularından elde edilen izotop ve polen analizleri, buzul arası çağların bu ortak özelliklerine rağmen başta süreleri olmak üzere klimatik koşullar bakımından farklılıklar göstermektedir.

  41. Buzul çağlarından buzul arası çağlara geçişte izotopik kayıtlarda belirlenen keskin geçişler TERMİNATİON olarak adlandırılır. Son 350 bin yılda buzul çağlarından buzul arası çağlara geçişte belirlenen bu dönemler sırasıyla; • Termination IV (330-320 bin yıl önce) • Termination III (240-250 bin yıl önce) • Termination II (Eemian’a geçiş) • Termination I (Holosen’e geçiş)

  42. Son 420 yılı kapsayan Vostok Buzul örnekleri, son dört geçişlerin her birin de karbondioksit birikiminin 80 ile 100 ppm artığını göstermektedir. • Buzul arası çağlara geçişte, buzular’ın erimesi sonucu katastrofik sellerinin oluşumu ile karakterize olmaktadır. • Buzul arası çağlarda, atmosfer dolaşımının yeniden düzenlenmesi ve planeter rüzgar sistemlerinin yer değiştirmesi sonucu, buzullarla kaplanan bölgeler dışında kalan (tropikal ve suptropikal) bölgelerin iklim koşullarında da önemli değişmeler yaşanmıştır.

  43. HOLOSEN • Son buzul çağının sona ermesiyle başlayan ve hala devam eden dünya jeolojik tarihinin en genç dönemidir. Aslında pleistosendeki buzul-buzullar arası çağlar döngüsünde bir buzullar arası çağa karşılık gelmektedir. Ve bu nedenle postglasiyal bir dönem olarak adlandırılmaktadır. Karbon14 tarihlendirme yöntemiyle ağaç halkaları ve buzul örneklerinden elde edilen veriler pleistosenden holosene geçişin günümüzden yaklaşık 11500 yıl önce gerçekleştiğini göstermektedir.

  44. Grönland buzul örneklerinden elde edilen veriler holosenin buzul ve buzullar arası çağlar ile son buzul çağından holosene geçiş döneminde yaşanan iklim değişmeleriyle karşılaştırıldığında klimatik olarak sakin ve durağan bir dönemdir. • Holosende iklim koşullarının daha kararlı hale gelmesi doğal çevrede özellikle bitki örtüsü, toprak oluşumu ve yeryüzünde işlenen süreçlerde önemli değişmelere yol açmıştır. • İnsanın yaşam tarzı açısından ele alındığında Neolitik devrim adı verilen tarım faaliyetlerinin başlaması ve ilk yerleşik yaşama geçiş Holosende gerçekleşmiştir.

  45. Son buzul çağından holosene geçişte sıcaklıklardaki artışa paralel olarak atmosferdeki sera gazlarının konsantrasyonları da değişmiştir. Antarktika ve Gröland da yapılan buzul sondajları 18.1 ile 17 bin yıl önce 189 ppm olan atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonunun 11.7 ile 10.5 bin yıl önce 265 ppm’e kadar yükseldiğini göstermiştir.

More Related