1 / 18

TELİF HAKLARININ AHLÂKİ , HUKUKİ VE EKONOMİK BOYUTLARI

TELİF HAKLARININ AHLÂKİ , HUKUKİ VE EKONOMİK BOYUTLARI. TELİF HAKLARI DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ. Yrd. Doç. Dr. Ferhan GÜNDÜZ. İnsan, düşünen bir varlık olarak diğer canlılardan ayrılır. Bu niteliğiyle insanın düşüncesi ve düşünerek ürettikleri kendi mülkü ve hakkıdır.

mirra
Download Presentation

TELİF HAKLARININ AHLÂKİ , HUKUKİ VE EKONOMİK BOYUTLARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TELİF HAKLARININ AHLÂKİ, HUKUKİ VE EKONOMİK BOYUTLARI TELİF HAKLARI DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Ferhan GÜNDÜZ

  2. İnsan, düşünen bir varlık olarak diğer canlılardan ayrılır. Bu niteliğiyle insanın düşüncesi ve düşünerek ürettikleri kendi mülkü ve hakkıdır. • Bilinen tarih boyunca insan, düşüncesiyle doğadaki düzenli işleyişi keşfetme ve içine doğduğu topluluğu anlama çabası içerisinde olmuştur.

  3. İnsan, doğadaki düzenli işleyişi keşfederek, hem doğaya ve doğadaki diğer canlılara hakim olmaya hem de daha rahat yaşama koşullarına erişmeye başlamıştır. • İnsanların doğaya ve birbirlerine hakimiyetinin temeli önemli ölçüde insan düşüncesi ve bu düşüncenin ürünleri aracılığıyla olmuştur.

  4. İnsanlık, geçmişle kıyaslanamayacak ölçüde hızla değişmektedir. Bu değişme, doğanın düzenli işleyişiyle ilgili bilgilerin artmasıyla doğru orantılı olarak üretim yapısını ve toplumsal ilişkileri belirlemektedir.

  5. İnsanlık daha rahat yaşama koşullarına erişme yolunda çok çeşitli dönemlerden geçmiştir. Toplayıcılık ve avcılık döneminden bilgi ve teknoloji toplumuna doğru değişmiştir. • Tarım toplumundan endüstri toplumuna ve oradan da bilgi toplumuna doğru dönüşen insanlık, bütün bu aşamalar boyunca insan düşüncesinin ürünleri, insan ilişkileri, değerleri ve dolayısıyla tüm toplum yapısıyla birlikte değişmiştir.

  6. Ateşi keşfedenlerin bilmeyenlere, barutu kullananların diğerlerine üstünlük sağladığını, tarım yapanların da uygarlığa adım attıklarını kabul ediyoruz. • Sofistlerin ürettikleri fikirleri başkalarına satarak geçimlerini sağladıklarını biliyoruz.

  7. Keşifler, yalnızca yapanlara değil, kullananlara da ayrıcalık sunmuştur. • Bütün bunlar, dönemleri itibariyle elinde olanlara büyük kolaylıklar sağladı. • Çünkü, insan düşüncesine dayalı ürünlerin kullanımı ve yayılımı çok sınırlıydı.

  8. Günümüz toplumlarında bilgi, bilginin kullanımı ve bilgiyle ilgili değerler arttı. Ama, korunması ve kullananların geçmişe göre ödedikleri bedel azaldı. • İnsan düşüncesinin bir ürünü olarak ortaya konulan bilgi ve bilgi ile ortaya çıkarılan ürünlerin kullanımına yönelik ödenen bedel, adeta bilginin artışıyla azalmaya başladı.

  9. Geçmişten günümüze doğru insanlar arasındaki iletişim yollarının fazlalaşması, üretilenlerin artması ve her insanın bunlara erişme fırsatlarının doğurulması, bilgi ürünlerinin tüm insanlığın malı olarak görülmesine yol açtı. • Bu insanlık açısından iyi bir gelişmeydi. Ancak üründen yararlananların ödeyeceği bedel ve bu bedelin dağılımındaki oran, hala bir sorun olarak çözümlenmeyi beklemektedir.

  10. İnsanın yaşayışıyla ilgili hakların önemli bir bölümünde sağlanan gelişmeler, onun düşüncesinin ürünleriyle ilgili hakların tanınmasında henüz başarılı olamamıştır. • Çeşitli devletler ve devlet-üstü kuruluşlar telif haklarıyla ilgili düzenlemeler yapmakta ve tedbirler önermektedir. Yine de ihlalleri denetim altına alacak bir çok alan beklemektedir.

  11. Gerçekten, günümüz bilgi toplumu aşamasına gelinceye kadar, düşünce ürünü ‘’mallar’’ üzerinde hak ve koruma kaygısı taşınıyordu. Bu anlayış nispeten başarılı oluyordu. • Doğadaki düzenli işleyişin bir yanını keşfeden birey/toplum, bundan kaynaklı edimlerini koruyup, kullanabiliyor ve diğer birey/toplumlara üstünlük sağlıyordu.

  12. Günümüzde ise, üretilen ‘’düşünceler’’ üzerinde hak ve koruma gereği doğdu. Çünkü, artan bilgi, mal üretimini kolaylaştırdı. Teknolojik olanaklar, mal üretiminin kopyalanmasını ve seri olarak daha düşük maliyetlerle üretimini sağladı. • Ürünün imalatındaki kolaylıklar, onu ortaya çıkaran düşünceyi arka plana sürükledi.

  13. Artan bilgi ve teknolojik ürünler, insanların ilgisini, hangi yolla olursa olsun, bunlara erişmeye yöneltti. Bu durum karşısında, toplumun sosyal, ekonomik, dini, ahlaki ve hukuki yapısı ile gelişmişlik düzeyi belirleyici oldu. • Ancak, teknolojik alandaki gelişmeler, toplumun manevi yapısındaki değişmelerden genellikle önde olduğu için, ihlaller bir süre meşru olarak görüldü.

  14. İnsan düşüncesinin ürünü olan hakların ihlalini adeta meşrulaştıran başka cazibe alanları da yaratıldı: -Erişim kolaylığı, -Toplumda ihlal olarak görülmemesi, -Kopya üretim olanaklarının bulunması, -Hak sahibi üreticilerin kendi korsanlarını yaratması veya üretmesi, -Aslı ile kopyası arasında belirgin bir fark olmaması.

  15. Her yeni gelişim, geçmişinde kalan yaşam biçimlerini, değerleri ve ilişkileri de değiştirmektedir. • İçeriği ve duyarlık derecesi değişmekle birlikte, insanı diğer canlılardan ve insanları birbirinden ayıran en temel özelliği onun düşünen bir varlık olmasıdır. İnsanın bu niteliğine duyulan güven ve gösterilen saygı dayanıklılığını koruyor.

  16. Biliyoruz ki, insan düşüncesi ürünlere erişmenin ve kullanmanın meşru yolları ne kadar artarsa, onlara haksız yere erişme eğilimleri de aynı ölçüde azalır.

  17. Sosyolojik bakımdan, bir hak olarak ortaya çıkan insan düşüncesi ürünü, insanlığın malıdır. • Ancak, insanlık sosyal, ekonomik, dini, ahlaki ve hukuki kurallara bağlı davranmakla kurulup, korunup, daha rahat yaşama koşullarına erişebilir.

  18. TEŞEKKÜR EDERİM Yrd. Doç. Dr. Ferhan GÜNDÜZ

More Related