240 likes | 424 Views
BİLİM YÖNETİMİ DERS 36 İŞLEVİN BİLİMSEL PARADİGMASI : AKLIN İŞLEVSEL MODELİ ÖRNEKLER : Psikoloji Okulları FREDERICK BETZ PORTLAND STATE UNIVERSITY. TRANSANDANTAL ESTETİK. TRANSANDANTAL MANTIK. SALT BİR AKIL YÜRÜTME OLARAK ZİHİN. DIŞSAL BİR NESNENİN ZİHİNSEL TEMSİLİ. ALGISAL GİRDİ.
E N D
BİLİM YÖNETİMİ DERS 36 İŞLEVİN BİLİMSEL PARADİGMASI: AKLIN İŞLEVSEL MODELİ ÖRNEKLER: Psikoloji Okulları FREDERICK BETZ PORTLAND STATE UNIVERSITY
TRANSANDANTAL ESTETİK TRANSANDANTAL MANTIK SALT BİR AKIL YÜRÜTME OLARAK ZİHİN DIŞSAL BİR NESNENİN ZİHİNSEL TEMSİLİ ALGISAL GİRDİ İşlevlerin akıl içindeki yerleri hakkında bu günkü araştırmalardan söz ettik. Ama bu araştırmalar, beyin içinde oluşan akıl yürütme sürecinin yerininmekanistik tanımlamasına ilişkindir. Aklın mekanistik yerel haritasına ilaveten, akıl yürütmenin işlevsel haritasına da ihtiyaç vardır (Kant’ın Salt Aklın Kritiği’nde gördüğümüz gibi). Beyne ilişkin böyle bir işlevsel harita (yerel haritaya karşılık) oluşturabilmek için, beyindeki farklı psikolojik süreçleri bir araya getirmek gerekir: bilinç, bilinçaltı, irade, vb. Bunun beynin işlevsel haritasında nasıl yapılacağını gösterebiliriz.
DÜNYA AKIL ETKİ (Algılama) NESNE PERSPEKTİF TEPKİ (eylem) DOĞA Modern psikolojideki en basit model olan Stimulus (etki)-Response (tepki) (S-R) modeliele alınarak insan aklının işlevsel haritası çıkarılmaya başlanabilir. Bu model, zihinsel dünyayı ‘dünya’ ve ‘akıl’ olarak bölümlere ayırır.Akıl dünyadaki nesneler tarafından uyarılır (algılar) ve dünyadaki doğaya karşı eylemde bulunarak tepki verir. Etkinin tepkiyle bağlantısı akıl içindeki bir dizi zihinsel süreç tarafından oluşturulur.
ETKİ-TEPKİ MODELİ -- Dünyanın algılanması vetepki verilmesi. • Aklın Etki-Tepki Modeli, çağdaş psikolojinin kurucusu olan Wilhelm Wundt’a kadar uzanır. Wundt, psikolojik çalışmalara deneysel bir yaklaşım getirdi. Daha sonra William James, SR modelinin etki ve tepki arasında direkt bir fizyolojik bağlantıya ihtiyacı olmadığını ama tepkinin öğrenme ile ilişkilendirilebileceğini vurguladı. Wundt ve James çağdaş psikolojinin kurucuları olarak adlandırılırlar. • Daha sonra, Carl Jung bazı karakterlerin dışsal uyarıcılara – dış dünyadan gelen girdilere (dışa dönük) ve bazılarının içsel uyarıcılara – kendinden gelen girdilere (içe dönük) daha duyarlı oldukları fikrini ortaya attı. • Wilhelm Wundt (1832-1930) Almanya’da Mannheim yakınlarında bir kasabada doğdu. Heidelberg Üniversitesinde tıp bölümünden 1856’da mezun oldu. Heidelberg kadrosuna araştırma asistanı olarak katıldı. Orada deneysel yöntemlerin kullanılmasından strese girerek ilk bilimsel psikoloji dersini verdi. Bu durum fizyolojide uzmanlığa başlamasına neden oldu ve 1874’de Fizyolojik Psikolojinin İlkeleri kitabını yayınladı. Fizyoloji duyuların mekanizmasına ya da diğer deyişle algılamanın fiziksel yanına odaklanır.
Davranış psikolojisi okulu, Wundt‘unfiziksel uyarıcı ve davranış tepkilerini ölçme metodolojisini izledi. En önemli davranışsal deney, köpekleri belirli sinyallerle yiyecek bulma konusunda eğiten Ivan Pavlov tarafından gerçekleştirildi. Ivan Pavlov (1849-1936) Rusya’da, Ryazan’da doğdu. 1879’da St. Petersburg Üniversitesinde doğal bilimlerde doktora derecesi aldı. Köpeklerde mide fonksiyonlarını inceledi ve yiyecek verilmeden önce salya akıtmaya başladıklarını gördü. Bir uyarı sonucu yiyecek beklemeye başlayan köpeklerin eğitimini ‘şartlı refleks’ olarak adlandırdı.
William James (1842-1910) ABD’de, New York’da doğdu.1869’da, Harvard Üniversitesinden tıp alanında mezun oldu. 1873’de Harvard’da psikoloji alanında eğitici olarak görevlendirildi. 1890’da, Psikolojinin İlkeleri kitabını yayınladı. Bu kitapta aklın etki-tepki modelini, psikolojik olarak etkinintepkiye doğrudan fiziksel olarak bağlı olamayacağını, bağlantının öğrenilen bir tepki ile kesilmesi gerektiğini vurgulayarak açıklıyordu.
DÜNYA AKIL ETKİ (Algılama) NESNE PERSPEKTİF TEPKİ (Eylem) DOĞA • Bir sonraki aşamada, algıyı eyleme (etki tepki) dönüştüren işlevsel proseslere ihtiyacımız var. Gerekli operasyonel adımlar: • Zihinsel bir nesne oluştur, • Nesnenin anlamını belirle, • Nesnenin değerini belirle, • Yapılacak eyleme karar ver.
OLUŞTURULAN MODEL. Adım adım kuracağımız. AKIL DÜNYA SALT AKIL BİLİNÇ ETKİ (ALGILAMA) DÜŞÜNME SEZGİ DUYGU HİSSETME NESNE TRANSANDANTAL ESTETİK TRANSANDANTAL MANTIK NESNENİN GÖSTERİMİ NESNE NESNENİN ANLAMI PERSPECTIVE PERSPEKTİF ELEŞTİREL KİŞİLİK TEPKİ (EYLEM) NESNENİN DEĞERİ ETİK DOĞA AKTİF KİŞİLİK HAYALİ KİŞİLİK GERÇEK GÖRÜŞ CESARET GURUR İSTEK BİLİNÇ ALTI
DÜNYA SALT AKIL NESNE ETKİ (ALGILAMA) NESNE TRANSANDANTAL ESTETİK TRANSANDANTAL MANTIK NESNENİN GÖSTERİMİ PERSPEKTİF TEPKİ (EYLEM) DOĞA • SALT AKIL – Aklın A-Priori Yeteneği. • İlk olarak etki-tepki (S-R) kuramını kullandıktan sonra, etkiyi tepkiyle bağdaştırabilmek için kullanabileceğimiz ikinci kuram Kant’ın akıl yürütme süreci şeklindeki akıl kuramıdır (veri işleme sistemi). Burada biz, akıldaki herhangi bir veri işleme sürecinin algıları (girdi etki – girdi veri) bir çeşit transandantal estetik formunda formatlamaya ihtiyaç duyduğunu göstermek için Kant’ın salt akıl modelinin kullanılabileceğini görmüştük (‘Trasandantal’in tüm deneyler için öncelik anlamına geldiğini hatırlayalım.) • Daha sonra, bu formatlanan algıların bazı depolanmış zihinsel programlar (transandantal mantık) yoluyla işlem görerek nesnenin zihinsel gösterimi şekline getirilmesi gerekir. Bu, dışarıdan bir nesnenin zihinsel şekle getirildiği akıl yürütmenin (salt akıl) ilk aşamasıdır.
BİLİNÇ – Kavrama Süreçleri.Daha sonra zihinsel nesnelerin akıl içinde kavramsal olarak manuple edilmeleri gerekir. Burada, aklın zihinsel nesneleri işlemek için kullanabileceği kavrama işlevi türlerini gösterebilmek için Carl Jung’un kavrama işlevleri sınıflaması (düşünme, sezmek, duyum, hissetmek) kullanılabilir. • Bu kavrama işlevleri setini aklın bilinç operasyonları -- bilinç olarak adlandırabiliriz. 1913’de Jung kavrama süreçleri sınıflamasını Münih Psikoloji Kongresi’nde açıkladı ve 1921’de kitap olarak Psikolojik Tipler adı altında yayınladı. Aklın bilinç operasyonlarını farklı süreçlerde tanımladı: Düşünme (T), Hissetme (F), Sezme (I), Duyum (S). DÜNYA SALT AKIL BİLİNÇ NESNE ETKİ (ALGILAMA) DÜŞÜNMESEZGİ DUYGUHİSSETME NESNE TRANSANDANTAL ESTETİK NESNENİN GÖSTERİMİ TRANSANDANTAL MANTIK NESNENİN ANLAMI PERSPEKTİF TEPKİ (EYLEM) DOĞA AKIL
ANALİZ SENTEZ ZİHİNSELDÜŞÜNMESEZME VUCUTDUYUM HİSSETME Carl Jung (1875-1961) İsviçre’de, Thrugau’da doğdu.1900’de, Basel Üniversitesi’nden tıp alanında mezun oldu. Psikiyatrik tıp alanında çalıştı ve 1906’da Sözcük Birliği Üzerine Çalışmalar kitabının bir kopyasını daha sonra yalnızca altı yıl arkadaş olacakları Sigmund Freud’a gönderdi. Katharine Cook Briggs ve Isabel Briggs Myers,Jung’un kavrama kuramını uygulayarak (otuz yıl sonra, 1941’de) hangi kavrama fonksiyonlarının (T,F,I,S ) sıklıkla tercih edildiğini belirleyecek sorular setini -- Myers- Briggs Tip Göstergesi olarak adlandırılan -- açıkladılar. Jung’un sınıflamasını karakterize etmek için aşağıdaki tipolojiyi 2001’de geliştirdim.
BİLİNÇ ALTI – Kavrama olayı aklın bilinç düzeyinin altında da vardır. Sigmund Freud‘un çalışmalarından biliyoruz ki, akıl içinde yalnız bilinç süreçleri (Jung’un kavrama fonksiyonları) değil, bilinç altı süreçlerde oluşur. Bilinç altı kavrama süreçleri oluşurken bilinç farkında değildir. • Freud, bazan bastırılarak bilince giremeyen bilinç düzeyi altındaki kavrama eylemlerini göstermek için ‘bilinç dışı akıl’ ve ‘bastırma’ terimlerini tanıttı. • Zihinsel kişilik yapılarını ‘id’(ilkel benlik), ‘ego’ ve ‘süper ego’ şeklinde bölerek tanımladı. ‘id’ aklın kişinin ilkel dürtüleri tarafından etkilendiği kişilik yapısıdır. ‘Ego’ id tarafından gelen dürtülerle ilgilidir. ‘Süper ego’da ise moral düşünceler empoze edilir. • Freud, ‘ego’, süper ego’, ‘bastırma’, ‘rüya görme’ gibi terimleri bilinç altı işlevlerini tanımlamak için kullandı. İd, ego ve süper ego terimleri psikolojinin psikoanaliz okulunda jargon terimler oldular. (Psikolojinin tüm alanlarında değil, yalnızca psikoanaliz alanında jargondurlar.) • Ancak Freud’un bilinç altı hakkındaki fikirlerine ilave olarak, Jung, Campbell ve Nietzsche’nin fikirlerine de ihtiyacımız vardır.
Sigmund Freud (1856-1939),o zaman Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na, şimdi ise Çek Cumhuriyeti’ne ait olan Moravia’da doğdu. Tıp okumak için Viyana Üniversitesi’ne gitti ve 1881’de mezun oldu. 1886’da nöroloji alanında kendi muayenehanesini açtı. 1900’da, rüyalardaki mantığın bilinç altını ve bastırılmış istekleri gösterdiğini iddia ettiği Rüyaların Yorumu adlı kitabını yayınladı.
1919’da Carl Jung kişiliğin yalnızca kişisel eğilimleri değil, bireyin bilinçsiz olan kollektif yanını da (örneğin kültürel yanı) gösterebileceği görüşünü ortaya attı. Jung kişiliğin kollektif yanlarının ‘psikolojik yapı’ çeşitleri olarak oluştuğunu iddia etti. Daha sonra, Joseph Campbell Jung’un bu görüşünü kişilikteki hayali rol çeşitleri üzerine genişletti. Aklın bilinç altı işlevi konusunda Freud, Jung ve Campbell’in görüşlerini bir şekilde bir araya getiren modelde, kişilik için şu üç terimi kullanmayı tercih ediyorum: (1)Freud’un ‘ego’suna benzer olan ‘aktif kişilik’, (2) Freud’un ‘süper ego’suna benzer olan ‘eleştirel kişilik’, (3) Jung’un ‘yapı’sına ve Campbell’in hayali kişilik rollerine benzer olan ‘hayali kişilik’. NESNENİN ANLAMI (Freud, SUPER EGO) ELEŞTİRELKİŞİLİK NESNENİN DEĞERİ (Freud, EGO)AKTİF KİŞİLİK (Jung, Archetype) HAYALİ KİŞİLİK BİLİNÇ ALTI
Carl Jung yalnızca kavrama işlevlerinin (düşünme, sezme, duyum, hissetme) katagorilerine değil, kollektif bilinçsizlik kavramına da katkıda bulundu. Kollektif bilinçsizlik içinde yer alan kişilik yapılarını psikolojik yapılar olarak adlandırdı. Başta Freud’la arkadaş olmalarına karşın, daha sonra Freud, Jung’la birlikteliğini acı bir şekilde reddetti. Joseph Campbell (1904-1987) ABD’nin New York şehrinde, White Plains’de doğdu. Dartmouth Üniversitesi’ne devam etti, 1925’de İngiliz edebiyatı bölümünden ve 1927’de Medieval edebiyatı bölümünden master derecesiyle mezun oldu. 1934’de, Sarah Lawrence Üniversitesi’nde profesör oldu. Campbell 1940’da içinde Jung’un kollektif bilinçsizlik görüşünü bir çeşit hayali kişilik yapısı olarak ayrıntılandırdığı ve popülerleştirdiği Bin Yüzlü Kahraman isimli kitabını yayınladı.
Ancak, Freud’un ‘id’ iddiasında tam olarak açıklanmayan dördüncü bir kişilik yapısı vardır. Freud’un görüşü olan ‘id’, kişinin ilkel benliğine ilişkindir – muhtemelen Freud’un Friedrich Nietzsche’e borçlu olduğu. Freud asla Nietzsche‘in etkisinde kaldığını kabul etmedi. Buna rağmen onun 1900’den (Nietzsche‘in öldüğü yıl ) sonra Avrupa’da entelektüel çevrelerde çok meşhur olmuş olan Nietzsche‘in yazıları hakkında bilgisi olduğu varsayılır. Friedrich Nietzsche (1844-1900) Almanya’da, Leipzig yakınlarında doğdu. 1964’de Bonn Üniversitesi’ne, daha sonra Leipzig Üniversitesi’ne devam ederek filoloji (dilbilim) çalıştı. Nietzsche 1869’da Bazel Üniversitesi’ne klasik filoloji profesörü olarak atandı. İlk kitabı estetik hakkındaydı ve ‘Müziğin Ruhundan Trajedinin Doğuşu’ adını taşıyordu. Hastalık nedeniyle Bazel Üniversitesi’nden 1879’da istifa etti. Sonraki on yıl yazları İsviçre’ye giderek Turin’de yaşadı, kışları ise İtalya’ya gidiyordu. Kişiliğin temel güdüsü olan ‘güç istemi’ ana fikrine odaklı çeşitli kitaplar yazdı.
1900’lerden sonraki psikologların arasında yer alan Alfred Adler ‘güç’ fikrini kişiliğin merkezi olarak vurguladı. Nietzsche’nin felsefesini takip etmiş oldu. Adler, kendini az beğenen insanların problemlerini tanımlamak için ‘aşağılık kompleksi’ fikrini ortaya attı. Alfred Adler (1870-1937) Avusturya’da doğdu. Tıp doktoru olarak eğitim gördü. Bireysel psikoloji okulunun kuruluşuna yardım etti. Psikoanalitik hareketin bir parçası olarak, Sigmund Freud ile işbirliği yaptı. 1912 yılında, psikolojide önemli olan sosyal ilişkileri vurgulama açısından Freud ile ayrı düştü.
Alman filozof Frederick Nietzsche‘irade’ fikrini, ‘güç' -- ‘güç istemi’ne yakın bir çeşit davranış olarak açıkladı.Bu düşünceyi kişiliğin merkezi olarak gördü. ‘Güç istemi' terimiİngilizcedir ve tam olarak Nietzsche’nin Alman terimi 'willen-nach-kraft’ dan çevirilmiştir. Fakat, Alman ‘güç istemi‘ kavramı için--psikolojinin çağdaş diline daha çok uyan İngilizce terim ‘gurur’dur. Nietzsche’nin ‘güç istemi’ fikri hakkındaki çoğu ifadesi ‘gurur’u tanımlamaktadır, insan gururu. Kişiliğin kritik, efsanevi ve aktif yönlerine ek olarak dördüncü yönü ‘gurur’dur, insan gururu. Adler,‘aşağılık kompleksi’ kavramında olduğu gibi, gururu kişilik için gerekli olarak gördü. NESNENİN ANLAMI (Freud, SUPER EGO) ELEŞTİREL KİŞİLİK NESNENİN DEĞERİ (Jung, Archetpye) HAYALİ KİŞİLİK (Freud, EGO) AKTİF KİŞİLİK GURUR BİLİNÇ ALTI Nietzsche’nin ‘gurur’un oluşturulması kavramı, herhangi bir canlının gönüllü bir eylemde bulunabilmesi için gerekli olan gücü sağlayan bilinçaltı bir dürtüdür. Gururbir güç istemidir.
SOSYAL BİYOLOJİ ChicagoÜniversitesi’ndeprimatolojistolan Dario Maestripieri, insanlarla rhesus maymunları arasında benzer bir ikilem olduğunu gözlemledi: “Çok sosyal olan cinslerden olan rhesus maymunları ve insanlara ilişkin paradoks, kompleks sosyalliğimizin hem başarının temel sebebi hem de büyük felaketlerin kaynağı olmasıdır. Dr. Maestripieri “Bireylerin yemek, yer ve kaynaklar için mücadele etmeyeceğini” açıkladı. “Onlar güç için mücadele ederler.” Statü ve güç ile”, “Onların herşey üzerinde kontrolü vardır.” (Angier, 2008)
KARAR – Karar verme, hareketin yapılış şekli - amaç şeklinde kavramlaştırılmasını gerektirir. Bir eylemin yapılış şekli , eylemin kişi tarafından nasıl yapıldığını, amaç ise eylemin o kişi için amacını anlatır. • Kararlar amaçlara ulaşmak için yapılış şekli planı olarak formüle edilir. Plan, karar verici için gelecekteki olası yapılış şeklleri – amaçların formal olarak düşünülmesidir: • - içgüdüsel ve amaçlar olarak öğrenilen ihtiyaçları gidermek için, • - Bu gibi bir geleceği sağlamak için bir eylemi yapılış şekli olarak planlamak. • Karar vermedeşekli - amaççatallaşmasına ek olarak, Peter Kostenberg karara etik- cesaret şeklinde ikinci bir çatallaşma ekledi. Karar vermede istenen bir sona ilişkin vizyon, gerçekte bunu başarmak için bir yöntem,bu eylem hakkında değer yargısı(etik) ve bu eylemi gerçeleştirmek için kaynaklar (cesaret) olmalıdır. DEĞERLER (ETİK) TEPKİ (EYLEM) YAPILIŞ ŞEKLİ (GERÇEK) SONUÇLAR (VİZYON) KAYNAKLAR (CESARET) KARAR
Zihnin bu modeli, işlevlerin uzaysal yerleşimlerinin verildiği zihnin mekanik modeli ile bilişsel süreçlerin nasıl işlediğini gösteren model arasındaki farklılıkları göstermektedir. Mekanik model sadece bilişsel işlevlerin beynin neresinde meydana geldiğini göstermektedir, fakat bilişsel süreçlerin zihinsel akıl yürütmeyi nasılyarattığını göstermemektedir. Burada, fonksiyonel model ile nasıl bütünleştirileceğini göstermek için modern psikolojinin ana öğretileri kullanılmıştır.
BİLİM ORGANİZASYONU VE FELSEFESİ BİLGİ SÜRECİ BİLGİ DURUMU Bilimsel Paradigmalar BİLİMSEL İÇERİK (VARLIKBİLİM) FELSEFE BİLİMSEL METOD (BİLGİ KURAMI) ORGANİZASYON BİLİM YÖNETİMİ (ARAŞTIRMA) BİLİM UYGULAMA (TEKNOLOJİ) Özet olarak, mekanizma ve işlev paradigmalarını inceledik. DÜNYA BENLİK MADDE MEKANİZMA İŞLEV ZİHİN SİSTEM MANTIK Daha sonra sistem ve mantık paradigmalarını inceleyeceğiz.
MEKANİZMA PARADİGMASININ ÖZETİ Fiziksel ‘mekanizma’ paradigmasını oluşturan beş anahtar fikir şunlardır: (1)Uzaysal tanım, (2)Zamansal kinematikler, (3)Kuvvet ve enerji dinamikleri, (4)Açıklama ölçekleri, (5)Nedensel tahmin. • ÖZET: FONKSİYONUN PARADİGMASI • Biyolojik fonksiyon paradigması karışık altı alt fikiri içermektedir: • Eylem, • Davranış, • İstek, • İçgüdü, • Akıl Yürütme, • Zihin.
DÜNYA BİREY MEKANİZMAFONKSİYON SİSTEMLERMANTIK MADDE AKIL TEMEL BİLGİLERİ KAVRAMA (BİLİMİN DÖRT PARADİGMASININ ) BİLİM YÖNETİCİSİNE MULTİ-DİSİPLİNER ARAŞTIRMA PROJESİ ÖNERİLERİNDE EŞ UZMAN DEĞERLENDİRMELERİNİ YORUMLAMA OLANAĞI SAĞLAR. Daha sonra ‘sistem’ ve ‘mantık’ paradigmalarını inceleyeceğiz