310 likes | 470 Views
ARAZİ BOZUNUMLARI, TARIMSAL ALAN VE KIRSAL DOKU İLİŞKİLERİ. Prof.Dr. Ü MİT ERDEM E.Ü. Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Bornova-İzmir. 1. GİRİŞ.
E N D
ARAZİ BOZUNUMLARI, TARIMSAL ALAN VE KIRSAL DOKU İLİŞKİLERİ Prof.Dr.ÜMİT ERDEM E.Ü. Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Bornova-İzmir
1. GİRİŞ Ege Bölgesi, Türkiye’nin toplam alanının yaklaşık %9,28’ini oluşturan 75.601 km2’lik bir alanı kaplamaktadır. Bölge, tipik Akdeniz İklimi etkisi altındadır.
Ege Bölgesi boyunca uzanan 2805 km’lik kıyı şeridi bölgenin güzelliğini arttırmaktadır. Klimatik koşullarla birlikte kıyı şeridinin sağladığı yararlar, yoğun kentleşme ve endüstrileşmenin en büyük sorumlularıdır.
2. DEMOGRAFİK YAPI Nüfus yoğunluğu açısından Türkiye normalleri üzerinde olan Ege Bölgesi’nde 2.694.770 kişi ile en yoğun nüfusa sahip olan İzmir kentini Manisa (1.260.169) ve Balıkesir (1.076.347) takip etmektedir.
3. ALAN KULLANIMI Ege Bölgesi arazisinin %53’ünü orman-fundalık, %33’ünü tarım alanları, % 9’unu çayır-mera ve diğer kullanımlar ise %5’ini oluşturmaktadır. Toplam ekilebilir alan miktarı 1.552.468 Ekilemeyen Alan Miktarı 5.00053.071 ha. %30 çok çok dik yamaç%20-30 çok dik yamaç, %12-20 Dik yamaç%6-12 orta dik yamaç, %3-6 hafif eğimli %2 düz alanlar
Ege Bölgesi’nin Alan Kullanım Sınıfları 1(Aydin), 2 (Balikesir), 3 (Denizli), 4 (Izmir), 5 (Manisa), 6 (Mugla)
4. ARAZİ BOZUNUMU Bölgedeki yaşam karşıtı ve özel amaçlı aktiviteler, biyotik toplumlarda ve özel habitatlarda tükenme dalgası yaratmaktadır. Habitatlarda onda bir azalma, biyotanın %50 oranında tükenmesi anlamın gelmektedir. Bu durum, 300’den fazla endemik bitkininin de içinde yer aldığı pek çok bitki türü için birincil ve ikincil gen bankası durumundaki bölge için, büyük bir anlam taşımaktadır.
Bu bağlamda, alan bozulması açıkça “ekoloji kıyım”dır ve bir suç olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Tuzlanma, fiziko-kimyasal bozulma, biyolojik bozulma, erozyon, kentleşme ve sanayileşme bu durumdan sorumlu faktörlerdir.
Geçtiğimiz 20 yıl boyunca Avrupa Kıtası, üzerindeki bozulma aktiviteleri nedeniyle 5 milyon ha. ekilebilir alanını kaybetmiştir. Bölgedeki son eğilim 1. sınıf tarım arazilerini kentleşme, endüstriyel bölgeleri, otoyol yapımı, turizm işletmeleri, spor kompleksleri, üniversiteler, hava alanları ve diğer aktiviteler için kullanmaktır.
Geçmişten günümüze, I.-IV. sınıf alanların % 60’ı otoyollar, kentleşme ve sanayileşme için kullanılmıştır. Neredeyse 575.000ha alan bu yolla kaybedilmiştir. Neredeyse 25 milyon ha alan ise yanlış ya da yüksek kullanımlar nedeniyle planlamayı beklemektedir.
Ticari kaygılar yüzünden arazilerin yapılaşmaya açılmasının temel sonucu ekilebilir arazilerin üretim değerini düşürmektedir. Bu alan dönüştürme hareketi ülkesel boyutta bir problem olarak dikkate alınmalıdır. Tuğla ve kiremit sanayi çeşitli illerde 750.000 ha alanı kullanmaktadır. İzmir’de yıllık 5000 ha’dan büyük bir alan tarımsal olmayan amaçlar doğrultusunda kullanılmakta ve 1970’de 30.000 ha olan ekilen alan miktarı 1990 yılında 6000 ha’a, 2000 yılında ise 5000 ha’a düştüğü açık bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bölgedeki ekilebilir arazilerin %87’si orta şiddette, %17’si ise yüksek şiddete erozyon tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durum, %74 yüksek erozyon tehlikesi ile karşı karşıya kalan ekilemeyen araziler için çok daha ciddi boyuttadır. Bunun en önemli nedeni yanlış arazi kullanımlar ve doğal bitki örtüsünün yok edilmesidir. Bölgedeki bakımsız alanlar 365.000 ha civarındadır ve bu alanların 200.000 ha’ı II., III., IV., sınıf topraklara aittir. Taşlı topraklar ise 4.5 milyon ha’lık bir alan kaplar ve bu miktarın 175.000 ha’ı II., III. ve IV. sınıf topraklara aittir.
5. AGROTURİZM Ziraat ve turizmin kombine olduğu agroturizm; kırsal gelişme sürecinde alternatif bir aktivitedir. Bu anlayış, doğal kaynakları iyileştirir, kırsal alana sosyal ve ekonomik yönden katkıda bulunur.
Kırsal alanlar ve tarım alanları genellikle iç içe olan iki kavramdır. Bununla birlikte, kırsal alanlar çoklu fonksiyonel dinamik sistemlerdir. Kırsal alanlar; yerleşim, ulaşım, endüstri, orman, turizm ve rekreasyon gibi farklı alan kullanım ve aktivitelerini içerirler. Endüstri devrimiyle birlikte kentleşme ve boş zamanlardaki artış, kırsal alanlardaki turizm ve rekreasyon aktivitelerini de aynı zamanda arttırmıştır. Popülerliği sürekli artan agroturizm kavramı aslında yeni bir kavram olmayıp Avusturya’da yaklaşık 100 yıldır, çiftliklerin %25 inin bu tür bir turizm için kullanıldığı bilinmektedir.
Bu bağlamda agroturizmin avantajları aşağıdadır; ØTarım alanlarının, ekili alanların ve kırsal peyzajın korunmasına yardımcı olur. Ø Kırsal alanlarda zirai dokuda çeşitlilik ve iş olanakları yaratır. Ø Zirai ürünlerin pazarlanması için olanaklar sağlar. Ø Yerel halkın yaşam kalitesini yükseltir. Ø Kent ve kırsal alan insanı arasında sosyal ve ekonomik ilişkinin kurulmasını sağlar. Ø
Ø Kent ve kursal alan arasında bir köprü oluşturur. Ø Kent insanının turizm ve rekreasyon ihtiyacını karşılar. ØKent insanının kırsal aktiviteye olan saygınlığı artar. Yaşam kalitesini ve ekonomiyi iyileştirmek için kent insanına tarıma destek düşüncesinin aşılanmasının bir yolu, kent insanını zirai aktivitelere katmaktır.
6.Bozunumu Önleyecek Standartların Geliştirilmesi Şimdiki sorun; endüstri devrimini takiben “Ekoyapısal Devrim” için eşsiz ve tarihi bir fırsat sunmaktadır. Bu aşağıdakilerle mümkün olacaktır; 1.Önemli nitelikteki alanların üzerindeki yayılmaların dışında, kent çevresindeki gelişmelerin kısıtlanması ile eko-şehirlerin yeniden inşa edilmesi 2.Ekilebilir araziler üzerindeki usulsüz kullanımın önüne geçmek için ekolojik ilkelerin temel alındığı bir alan kullanım politikası uyarlanmalı.
3.Alan taşıma kapasitesinin dinamikleri iyi anlaşılır olmalı ve temel veri geniş kapsamlı bir biçimde toplanmalıdır. 4. Agrocenosislerin haritalanmasıyla birlikte insan ve alan arasında denge ve uyumu araştırmak için toprak koruma politikaları geliştirilmeli. bilim adamları, plancılar, yöneticiler ve yerel halk bu bağlamda el ele vermelidirler. 5. GIS uygulamaları, tarım alanlarının belirlenmesi için olduğu gibi kentsel yayılımı belirlemek, tarım ve kentleşme arasındaki uzlaşmazlık derecesini araştırmak için teşvik edilmelidir.
Kırsal alanların sosyoekonomik durumu araştırılmalı ve başıboş sistem biyolojik değerlerde bilincin oluşturulmasıyla kontrol altına alınmalıdır. • Bozulumun değerlendirilmesi için hızlı, nitelikli ve nicelikli yöntemler kullanılmalıdır. • Fiziksel, sosyo-ekonomik ve yasal durum iyice irdelenmelidir.
Ekoçeşitlilik problemlerinde köylülere “global” düşün fakat “yerel” uygula düşünce sistemi tavsiye edilmelidir. Köylüler, yanlış alan kullanımının sonuçları kadar alan kullanımının potansiyelleri ve limitleri hakkında da bir bilinç oluşturmak için eğitilmelidirler. • “KADINLAR” tarafından özel programlar düzenlenmeli ve kadınlar ekoçeşitlilik aktivitelerinde öncü rol oynamalıdırlar.
Tarım, kırsal gelişimin merkezindedir ve köylü kadınlar da tarımın merkezindedir. Kadınlar ev işleri ve çocuk bakımı gibi işlerin yanı sıra yaşamın pek çok evresinde büyük bir işgücü oluşturmasına rağmen, üstlendikleri sorumluluklara oranla sosyal ve ekonomik açıdan bir kazanç sağlamamaktadırlar.