1 / 48

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ. BONO B. BONODA AVAL.

sylvia
Download Presentation

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TİCARET HUKUKU BİLGİSİ BONO B

  2. BONODA AVAL • Bonoda yer alan taahhütlerin temin edilmesi amacıyla ortaya çıkan kambiyo taahhüdü aval olarak adlandırılmaktadır. Avalin kambiyo senetlerinde görünen bir kefalet türü olduğu belirtiliyorsa da, aval bir kambiyo taahhüdü olması ve bundan kaynaklanan özellikleri sebebiyle, kefalet olarak nitelendirilemez. İki kurum arasındaki en önemli fark feri niteliktir. Aval veren lehine aval veren kişi ehliyetsizlik vs. gibi sebeplerle sorumlu olmasa bile sorumlu olmaya devam eder. • Aval veren lehine aval verdiği kişinin hamile karşı ileri sürebileceği şahsi defileri ileri süremez. Oysa kefil bakımından aksi durum söz konusudur. Kefil borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği savunmaları ileri sürebilir hatta ileri sürmek zorundadır (TBK md. 597). Aksi takdirde borçluya karşı ihmalinden dolayı sorumlu olur. Kefil ödeme yaptığı takdirde alacaklıya halef olur. Buna karşılık aval veren ödeme yapınca senetten doğan hakları kazanır. Buna bağlı olarak aval verene karşı ileri sürülebilecek savunmaların da sınırlandırılmış olduğu görülür. • Aval Türk Ticaret Kanunu’nun poliçeye ilişkin hükümlerinde düzenlenmiştir (TTK md. 700-702). Bono hükümlerindeki açık atıf sebebiyle bonoda da uygulama alanı bulmaktadır (TTK md. 778). İki düzenleme arasındaki fark TTK md. 701, f. 4 hükmünün yerine, TTK md. 778 hükmünün uygulanacak olmasıdır ve bu husus aşağıda değerlendirilecektir.

  3. Avalin Şartları • Geçerli bir avalin ortaya çıkabilmesi için aranacak şartlar kanunda belirtilmiştir. Ancak avalin geçerli olarak doğabilmesi için ilk şart olarak geçerli bir bononun bulunması gerekir. Çünkü aval ancak geçerli bir kambiyo senedi üzerinde ortaya çıkabilir. • Bono unsurları eksikliği sebebiyle geçerli değilse, ortaya çıkan taahhüt aval olarak nitelendirilemez. Bu ihtimalde şeklen geçerli olmayan bononun tahvil yoluyla, adi senet olarak kabul edilmesi halinde, bunun üzerindeki irade açıklamasının da bir başka teminat açıklaması olarak (kefalet veya garanti) ayakta tutulması mümkündür. • Kambiyo senetlerinde ehliyete ve sahte imzaya ilişkin hususlar aval verenin sorumluluğu bakımından da geçerlidir.

  4. Temin Edilen Taahhüdün Şeklen Geçerli Olması • Aval verenin sorumlu sayılabilmesi için lehine aval verdiği kişinin sorumluluğunun şeklen oluşması gerekli ve yeterlidir. Bu anlamda lehine aval verilen kişinin sorumluluğunun şeklen oluşması, diğer bir ifadeyle senet üzerinde görünen bir sorumluluk oluşturması aranır. • Lehine aval verilen kişinin ehliyetsizlik, sahte imza vs. gibi tüm hamillere karşı ileri sürülebilecek savunmalarının bulunması, aval verenin durumunu etkilememektedir. Bu ihtimalde aval verenin sorumluluğu devam ettiğinden, aval veren ödeme yaptığında lehine aval verene başvuramayacaktır. • Buna karşın lehine aval verilen kişinin sorumluluğu şeklen oluşmamışsa, aval verenin sorumluluğundan söz edilemez. Örneğin bir ciranta ödemeden sorumsuzluk kaydı koymuş ve bu ciranta lehine aval verilmişse, aval veren de sorumlu olmaz. Benzer olarak lehine aval verilen kişinin imza değil parmak izi ile yaptığı ciro geçersiz olduğundan, bunun lehine verilen aval de sorumluluk doğurmayacaktır.

  5. Avalin Şeklen Oluşması ve Senet üzerinde Olması • Aval diğer kambiyo taahhütleri gibi sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. • Aval sorumluluğunun oluşabilmesi için bunun senet üzerinde oluşması gerekir. Senet dışında ayrı bir belge ile verilen teminat, aval olarak hüküm ifade etmez. Şartları varsa kefalet veya garanti sözleşmesi olarak hüküm ifade edebilir.

  6. Aval Şerhinin Bulunması • Aval şerhi üç unsurdan oluşmaktadır. Bunlar aval açıklaması, lehine aval verilenin belirtilmesi ve aval verenin imzasıdır.

  7. Aval Açıklaması • Senet üzerinde avalin doğabilmesi için, aval açıklamasının bulunması gerekir (TTK md. 701, f. 1). Bu açıklama “aval içindir” veya benzeri bir ibare kullanılarak gerçekleştirilebilir. Benzeri ibare, teminat iradesini gösteren herhangi bir ibare olabilir. Uygulamada çoğunlukla “kefil” veya “müteselsil kefil” ibaresinin kullanıldığı görülmekte ve yargı kararlarında bunun kefalet değil aval olarak hüküm ifade edeceği sonucuna varılmaktadır. • Aval açıklamasının bulunmaması halinde ortaya çıkan durum kanunda tam açıklanmamış olmakla birlikte, ön yüzde yer alan ve açıklama içermeyen imzanın aval olacağı karinesinden hareketle, imza ön yüzdeyse aval açıklamasının bulunduğu, arka yüzdeyse bunun beyaz ciro olarak kabul edileceği sonucuna varılmalıdır.

  8. Lehine Aval Verilenin Kimliği • Senet üzerinde avalin doğabilmesi için, kim lehine aval verildiğinin senet üzerinde yer alması gerekmektedir (TTK md. 702, f. 1). Lehine aval verilen kişi her zaman bir senet sorumlusudur. Aksi takdirde aval verenin sorumluluğunun doğduğundan söz edilemez. Zira yukarıda açıklandığı gibi lehine aval verilen kişinin sorumluluğun şeklen dahi doğmuş olması, avalin şartlarından biridir. • Lehine aval verilen kişinin gösterilmemiş olması halinde, aval düzenleyen lehine verilmiş sayılır. Bu durumda aval veren ödeme yaptığı takdirde sadece düzenleyene başvurabilecektir.

  9. İmza • Aval şerhinde yer alması gereken son unsur imzadır. Bu unsur bakımından aval veren ile diğer senet sorumluları arasında bir farklılık bulunmamaktadır.

  10. Aval Verenin Sorumluluğu ve Hakları • Aval veren teminat yükümlüsü olarak öncelikle sorumluluk altındadır. Aval veren senedi ciranta gibi hak sahibi olarak imzalamamaktadır. İmza attığı andan itibaren bir teminat borcu bulunmaktadır. Aval verenin hakları ancak ödeme yaptığı takdirde ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple öncelikle sorumluluğu ardından hakları incelenecektir.

  11. Aval Verenin Sorumluluğu • Aval verenin sorumluluğu, lehine aval verdiği kişinin sorumluluğu gibidir (TTK md. 702, f. 1). Bu hükümden hareket edildiğinde, avalin kefalet gibi feri bir sorumluluk olduğu düşünülebilir. Buna karşılık aynı hükmün ikinci fıkrasında bu ilke farklılaştırılmaktadır. Buna göre aval veren, lehine aval verdiği kişinin sorumluluğu şekil sebebiyle geçersizse bunu ileri sürebilir; aksi takdirde ileri süremez. Buna maddi anlamda mücerretlik şekli anlamda ferilik adı verilmektedir. Bu ilkenin sonucu aval veren, lehine aval verdiği kişinin senet üzerinde yer alan savunmalarını ileri sürebilir, taahhüdün hükümsüzlüğü ve şahsi savunmalarını ileri süremez. • Aval verenin kendi sorumluluğunu miktar bakımından sınırlamasına da izin verilmiştir. Bu husus TTK md. 700, f. 1’de belirtilmektedir. Hükme göre aval veren bono bedelinin bir kısmı için aval verebilir. • Lehine aval verilen kişinin sorumluluğu zamanaşımına uğrarsa bundan aval veren de yararlanacaktır.

  12. Aval Verenin Hakları • Aval veren hamile ödeme yaptığı takdirde, lehine aval verdiği kişiye ve buna sorumlu olanlara karşı başvuru hakkını kazanmış olur (TTK md. 701). Aval veren böylece hamilin haklarını değil, bono üzerinde belirtilen hakları edinmiştir.

  13. BONONUN ÖDEME AMACIYLA İBRAZI VE ÖDENMESİ • Bono ve diğer kambiyo senetleri para alacağı içermelerine ve dolayısıyla verme borcu oluşturmalarına rağmen, götürülecek borç değil, aranacak borç olarak ortaya çıkarlar. Çünkü düzenleyen tedavüle soktuğu bononun kimin elinde olduğunu bilmez. Bono yukarıda açıklanan ciro yoluyla kolaylıkla el değiştirir ve bu el değiştirme için düzenleyenin onayının alınması gerek bulunmamaktadır. Buna bağlı olarak bono alacaklısı olan hamilin, ödeme amacıyla senedi ibrazı gerekir. İbraz bu amaçla bonoyu asıl ödeyecek kişi olan düzenleyene yapılmalıdır. Birden fazla düzenleyeni bulunan bonolarda, ibrazın tümüne yapılması gerekir. Aralarında müteselsil sorumluluk ilişkisi bulunan birlikte düzenleyenlerin herhangi birinin yapacağı ödemenin borcu ortadan kaldıracak olması, bu sonucu zorunlu kılmaktadır.

  14. İbrazın Konusu ve Usulü • İbrazda senedin verilmesi bir zorunluluktur. Bunun bir örneğinin sunulması yeterli olmaz. Çünkü ilk olarak hamil hak sahibi olduğunu senedi elinde bulundurması ve senet üzerindeki ciro zincirine göre ispat etmektedir (TTK md. 710, f. 3). İkinci olarak düzenleyenin senedi elde etmeden ödeme yapması, senedin tekrar ibrazı ile mükerrer ödeme yapma zorunluluğunu doğurabilecektir. Bu riski ortadan kaldırmak için düzenleyenin de senedin kendisine ibrazını talep etmesi bir zorunluluktur. • Senedin ibrazı ödeme talebini de içermektedir. Buna bağlı olarak hamil ödemeyi kabule ve ödeme sonucunda bir makbuz hazırlayarak bunu düzenleyene vermeye de hazır olmalıdır.

  15. İbrazın Zamanı • Kanun ödeme amacıyla yapılacak ibrazı vadeyi dikkate alarak belirlemektedir. Gerçekten TTK md. 708’de ödeme amacıyla ibrazın ödeme gününde ve ödeme gününü takip eden iki gün içinde yapılabilmesine imkân tanımıştır. Böylelikle ibrazın yapılabileceği en erken ve en geç süreler belirlenmiş olmaktadır. Ödeme günü daha önce de belirtildiği gibi, vadeye göre belirlenirse de vadeden farklı olabilir. Vade ve ödeme gününe ilişkin, yukarıda verilen bononun unsurlarına ilişkin açıklamalar bu konuda dikkate alınmalıdır. • Ödeme gününün ileri bir güne kayması mümkündür. Bu sonucun doğması bazen kanundan bazen tarafların anlaşmalarından doğar. • Kanundan doğan haller moratoryum (devletçe alınan tedbirler neticesi ödemelerin ertelenmesi), mahkeme kararı (İflasın ertelenmesinde olduğu gibi) veya TTK md. 731’de yer alan mücbir sebepler olarak ortaya çıkabilir. Mücbir sebepler aşağıda protesto konusunda incelenecektir. • Ödemenin ertelenmesi alacaklı ve borçlu arasında yapılan bir anlaşmaya da dayanabilir. Bu anlaşma taraflar arasında kalırsa, şahsi defi niteliği gösterir ve anlaşmanın tarafları dışında ileri sürülmesi sınırlanır. Buna karşılık bono üzerine vadenin uzatıldığı belirtilirse, bu husus tüm hamillere karşı ileri sürülebilir. • İbraz süresinin kaçırılması halinde, hamil başvuru hakkını kaybedebilir. Bu husus aşağıda başvuru hakkına ilişkin başlık altında incelenecektir. Diğer taraftan düzenleyen bono bedelini tevdi etmeye hak kazanır (TTK md. 712).

  16. İbrazın Yeri • İbrazın ödeme yerinde gerçekleştirilmesi gerekir. Ödeme yeri bononun unsurlarından birisidir. Bono üzerinde yer almaması halinde, düzenleyenin bono üzerinde yazılı adresinin aynı zamanda ödeme yeri olarak kabul edildiği görülmektedir. Bu dahi yoksa bononun unsurları bulunmadığından geçersizliği sonucuna varılmaktadır.

  17. İbrazın Sonuçları • İbrazla birlikte temerrüt ortaya çıkar. Ödeme gününün gelmesiyle birlikte muacceliyet ortaya çıkmasına rağmen, temerrüt olgusu ibraza bağlanmış bulunmaktadır. • İbrazla birlikte bono ödenmemişse, borç aranılacak borç olmaktan çıkıp, götürülecek borç halini alır. Zira düzenleyen artık senedi elinde bulunduran kişiyi bilmektedir ve bundan böyle ciro yoluyla yapılan devirler dahi alacağın temliki hükmüne tabi olmaktadır. Dolayısıyla düzenleyenin senedi takip etmesi artık mümkündür. • İbrazın süresi içinde gerçekleştirilmesi, başvuru hakkının doğumunun maddi şartını oluşturmaktadır. Aşağıda başvuru hakkına ilişkin açıklamalarda inceleneceği gibi, başvuru hakkını kullanılabilmesi için hamilin durumu bir protesto belgesi düzenleterek tespit ettirmesi de gerekmektedir.

  18. Bononun Ödenmesi • Bononun düzenleyen tarafından ödenmesi, bonodan kaynaklanan alacağın sona ermesi sonucunu doğurur. Bu amaçla yapılacak ödemenin bono bedelinin tamamını kapsaması gerekir. Bono bedelinin tamamı, faiz şart edilebilen hallerde bunun eklenmesiyle bulunur. • Düzenleyenle birlikte bono üzerinde imzası bulunan diğer imza sahiplerinin de sorumlulukların ortadan kalkar. Ödemeyle birlikte bono kıymetli evrak olmaktan çıkar. • Bonoyu ödeyen düzenleyen, bononun iadesini ve yapılan ödemenin bono üzerine şerh edilmesini talep edebilir (TTK md. 709, f. 1).

  19. Bononun Ödenmesi • Eğer düzenleyen bononun tamamını ödemez ancak kısmi ödeme teklifinde bulunursa, hamil bunu reddedemez (TTK md. 709, f. 2). Oysa TBK md. 84 alacaklının bunu reddedebilmesine imkân tanımaktadır. • Buna bağlı olarak düzenleyenin kısmi ödeme teklifinin, hamil tarafından kabul edilmesi ve gerçekleştirilen kısmi ödemenin bono üzerine yazılarak imzalanması veya düzenleyenin talebi ile ona bir makbuz verilmesi gerekir.

  20. Bononun Ödenmesi • Düzenleyenin bu durumda senedin iadesini istemesi mümkün değildir, zira senet üzerindeki alacak kısmen bitmekle birlikte kısmen devam etmektedir. Kısmi ödeme halinde hamil ödenmemiş miktar bakımından aşağıda incelenecek olan başvuru hakkını kullanabilecektir. Bunun için başvuru hakkını şartları yerine getirilmelidir. • Kısmi ödemenin reddi halinde hamilin düzenleyene karşı alacağı ortadan kalkmaz. Buna karşılık reddedilen miktar kadar diğer senet sorumlularına başvuru imkânı ortadan kalkar.

  21. Bononun Ödenmesi • Düzenleyen bonoyu vadeden önce ödemek istediğinde, hamilin bunu kabul etmesi zorunlu değildir. Oysa borçlar hukukunda vadenin borçlu yararına olduğu ve bundan vazgeçebileceği esası geçerlidir. Kambiyo senetlerinde aksine bir düzenleme ile vadeden önce ödeme, hamilin onayına bağlanmıştır. • Vadeden önce ödeme halinde, senedin maddi ve şekli hak sahibinin farklı olmasından kaynaklanan riskler, düzenleyenin üzerine bırakılmıştır. Oysa vadede ödeme yapan düzenleyen, senet üzerinde şeklen hak sahibi olarak görünen kişiye yaptığı ödeme ile sorumluluktan kurtulmaktadır.

  22. BONODA BAŞVURU HAKKI • Bononun düzenleyeni, bono üzerinde yazılı bedeli vadesinde ödemeyi vaat etmiştir. Bono üzerinde ciranta olarak imza koyan kişiler de, bononun vadesinde ödeneceğini temin etmiş durumdadırlar. Bu açıdan düzenleyen ve diğer senet sorumlularının farklı değerlendirilmesi gerekmektedir. Düzenleyen senedi ödeyeceğini vaat eden senedin “bononun asli borçlusu ” durumundadır. Buna karşın diğer senet sorumluları, senet asıl sorumlu olan kişi tarafından ödenmediği takdirde sorumludurlar ve “başvuru sorumluları” olarak adlandırılırlar. • Senedin asıl borçlusu olan kişi, yani düzenleyen, senet kendisine ibraz edilmese bile zamanaşımı süresi içinde sorumludur. Buna karşılık diğer senet sorumlularına başvurulabilmesi için, başvuru hakkının doğması gerekir. Bu başlık altında öncelikle başvuru borçlularına başvurulması için gereken şartlar incelenecek ardından başvuru hakkını kullanılmasına ilişkin esaslar değerlendirilecektir.

  23. Başvuru Hakkının Doğması • Başvuru hakkının doğması maddi ve şekli şartlar olarak nitelendirilen bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesini zorunlu kılmaktadır.

  24. Başvuru Hakkının Maddi Şartları • Bonoda başvuru hakkını doğmasının birbirine alternatif iki şartı bulunmaktadır. Bunlar vadede bononun ödenmemesi veya vadeden önce bononun ödeneceğinin şüpheli hal almasıdır. • Bononun vadede usulüne uygun olarak ibraz edilmesine rağmen, düzenleyen tarafından ödenmemiş olması halinde, hamil başvuru borçlularına başvurabilir. İbrazın ne şekilde gerçekleştirilmesi gerektiği yukarıda incelenmiştir. • Bononun ödeneceğinin vadeden önce şüpheli hal alması durumunda da, hamilin vadeyi beklemesinin gerekli olmadığı, vadeden önce gerek düzenleyene gerek başvuru borçlularına yönelmesinin mümkün olduğu görülür. TTK md. 778’de yer alan atıf sebebiyle bono hakkında da uygulama alını bulan TTK md. 713 hükmü, bu hususu düzenlemektedir. Buna göre düzenleyenin “iflas etmiş olması”, “bir ilamla ispatlanmamış olsa da sadece ödemelerini tatil etmiş olması” veya “aleyhine yapılan bir icra takibi semeresiz kalması hallerinde”, hamil başvuru hakkını kullanabilir.

  25. Başvuru Hakkının Şekli Şartları • Başvuru hakkını kullanılabilmesi için aranan maddi şartların bulunması yanında bunların belgelenmesi de zorunludur. Bu belgeleme işlemi kural olarak protesto adı verilen ve noter tarafından düzenlenen bir belge ile sağlanmaktadır. Ödememe durumu protesto ile belgelenmekle birlikte, başvuru hakkının vadeden önce doğduğu hallerde protesto belgesine ihtiyaç bulunmamaktadır. • Protesto sadece ödememe durumunda çekilmemektedir. Poliçe ilişkisi bakımından muhatabın kabul etmemesi durumunda da protesto çekilerek başvuru hakkı kullanılabilmektedir. Bu husus aşağıda poliçe başlığında değerlendirilecektir.

  26. Protestonun Çekilebileceği Süre ve Yetkili Merci • Protestonun sınırlı bir süre içinde çekilmesi gerekmektedir. Protesto, ödeme gününü takip eden iki iş günü içinde çekilmelidir (TTK md. 714, f. 3). Protestonun ödeme günü çekilmesi mümkün değildir. Ödeme gününün ertesi, tatil gününe geldiği takdirde, takip eden iş günlerinin beklenmesi gerekmektedir. Ödeme gününün belirlenmesi yukarıda incelenmiştir. • Protestonun çekilmesinden maksat, noter tarafından protesto belgesinin düzenlenmesidir. Protestonun ödemeden kaçınan düzenleyene daha sonraki bir tarihte tebliğ edilmiş olması, protestonun geçerliliğini etkilemeyecektir.

  27. Protestonun İçeriği • Kanun protestonun içeriğini belirlemiştir (TTK md. 716). Buna göre protesto, protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kimselerin ad ve soyadlarını veya ticaret unvanlarını; kendisine protesto çekilen kimsenin, bonodan doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği halde taahhüdünü yerine getirmemiş veya kendisi bulunamamış yahut ticaret yerinin veya meskeninin belirlenememiş olduğuna dair bir şerhi; sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve protestoyu tanzim eden noterin imzasını içerir.

  28. Protestodan Muafiyet Halleri • Başvuru hakkının doğması için protesto çekilmesi zorunluluğu hakkında kanundan ve iradeden kaynaklanan bazı muafiyet halleri bulunmaktadır.

  29. Kanundan Doğan Muafiyet Halleri • Başvuru hakkının vadeden önce doğduğu hallerden biri olan, düzenleyenin iflası durumunda protesto düzenlenmesi gerekmez. Bu durumda verilen iflas kararı nitelik olarak bir belge olduğundan ve iflası ispata elverişli bulunduğundan durumun ayrı bir protesto ile belgelenmesine ihtiyaç bulunmamaktadır (TTK md. 713 ve 714). • Bononun ödeme için ibrazının mücbir sebeplerle mümkün olmaması halinde, hamilin protesto çekilmesine gerek olmadan başvuru hakkını kullanabileceği öngörülmüştür (TTK md. 731). Ancak mücbir sebebin varlığı tek başına protestodan muafiyet sonucunu vermemektedir. • Mücbir sebebin ortadan kalkmasıyla birlikte ibraz ve protesto zorunluluğu devam etmektedir. Mücbir sebep otuz günü aştığı takdirde, hamilin ibraz ve protesto düzenlenmesi gerekmeksizin başvuru hakkını kullanmasına imkân tanınmıştır. Kanun mücbir sebepleri saymamış ancak hamilin veya yetkilendirdiği kişinin şahsına ilişkin engellerin mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceğini öngörmüştür. Mücbir sebebin varlığı nedeniyle protesto düzenlenme bile hamilin durumu cirantasına ihbar etmesi zorunluluktur.

  30. İradeden Doğan Muafiyet Halleri • Protestodan muafiyet kaydı TTK md. 722’de düzenlenmiştir. Bu amaçla bono üzerine “masrafsız iade”, “protestosuz” veya bunlara benzer diğer ibarenin yazılarak imzalanması suretiyle, hamilin başvuru hakkını kullanması için protesto çekilmesinden feragat edilebilmektedir. • Bono üzerine bu kaydı düzenleyen koyabilir. Gerçi düzenleyen protesto düzenlenme de sorumlu olur. Buna rağmen poliçe hükümlerine ilişkin TTK md. 722’de düzenleyenin sayılmış olması ve düzenleyenin, poliçe ilişkisinde düzenleyen ve kabul eden durumunda bulunması, bu sonucun doğmasına sebep olmaktadır.

  31. İradeden Doğan Muafiyet Halleri • Düzenleyen tarafından konan kayıt, hamili protestodan mutlak olarak muaf kılacaktır. Bu şarta rağmen protesto çeken hamil, bunun masrafına kendisi katlanacaktır. Buna karşın muafiyet kaydı bir ciranta veya aval veren tarafından yazıldığı takdirde, sadece bu başvuru borçlusu hakkında hüküm ifade edecektir. Muafiyet kaydı koyan ciranta veya aval verene başvurmak için protesto çekilmesi gerekmemektedir. • Protestodan muaf olmak, ibraz ve ihbarları yapma yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır (TTK md. 722). Ancak kanun ispat yükünü yer değiştirmiş ve senedin süresinde ibraz edilmediğinin, başvuru borçluları tarafından ispat edilmesi gerektiğini öngörmüştür.

  32. Başvuru Hakkının Kapsamı • Başvuru hakkını kapsamı belirlenirken ilk hamil ve bonoyu ödemek suretiyle alan ve kendisine sorumlu olanlara başvuran başvuru borçlusunun durumları ayrı ayrı değerlendirilmektedir.

  33. Hamilin Başvuru Hakkının Kapsamı • Hamilin başvuru hakkının kapsamı TTK md. 725’de sayılmıştır. Kanunda sayılan hususlar sınırlı olarak belirtilmiş olup, buna başka hususların eklenmesi, kambiyo senetleri hukukuna uygun değildir.

  34. Bononun Ödenmemiş Kısmı ve Akdi Faizi • Hamil öncelikle bono bedelini talep edebilecektir. Bono bedeli kısmen ödenmiş olduğu takdirde, başvuru hakkı ancak ödenmemiş kısım üzerinden kullanılabilecektir. • Başvuru hakkı vadeden önce kullanılıyorsa, poliçe bedelinden uygun bir ıskonto yapılması gerekmektedir. Iskonto oranı hakkında kanun, hamilin yerleşim yerinde geçerli oranların dikkate alınacağını belirtmiştir. • Faiz şart kılınabilen, görüldüğünde veya görüldüğünden bir süre sonra vadeli poliçelerde, hesaplanacak faiz de başvuru hakkına dâhildir. Burada hesaplanan faiz akdi faiz niteliği gösterir. Vadeden sonra işleyecek faiz ise temerrüt faizidir.

  35. Vadeden İtibaren İşleyecek Temerrüt Faizi • Kanunda “vadenin gelmesinden itibaren işleyecek faizi”n de başvuru hakkının kapsamında olduğu belirtilmiştir. • Kambiyo senetleri TTK’da düzenlenmiş olması sebebiyle ticari iş olduğundan (TTK md. 3), temerrüt faizinin belirlenmesinde ticari işlerde geçerli bulunan temerrüt faizi oranı dikkate alınır.

  36. Masraflar • Hamil tarafından protesto ve bilahare TTK md. 723 maddesine uygun olarak yapılan ihbar masrafları, başvuru borçlularından talep edilebilir.

  37. Komisyon • Hamil bono bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir. Bu komisyon bono bedeli üzerinden hesaplanır ve faiz ile masraflar hesaplamada dikkate alınmaz.

  38. Ödeme Yaparak Senedi Alan Sorumlunun Başvuru Hakkının Kapsamı • Senedi ödeyerek hamilden alan başvuru borçlusu, bonodan doğan haklarını kendisine karşı sorumlu olan kişilere karşı kullanacaktır. Bu kişiler düzenleyen ve kendisinden önceki cirantalar ile bunlar lehine aval verenlerdir. Senedi ödeme yaparak alan borçlunun başvuru hakkının kapsamı kanunda belirlenmiştir (TTK md. 726). • Başvuru hakkı doğan senet sorumlusunun doğrudan hamile ödeme yaparak senedi almış olması mümkün olduğu gibi, bir başka senet sorumlusuna ödeme yaparak senedi almış olması da mümkündür.

  39. Ödenmiş Meblağ • Ödeme yapan senet sorumlusunun hamile veya kendinden önceki senet sorumlusuna yaptığı ödeme, yukarıda açıklandığı gibi, bono bedeli, faizler masraflar ve komisyondan oluşmaktadır.

  40. Ödeme Tarihinden İtibaren İşleyecek Temerrüt Faizi • Temerrüt faiz oranı hakkında yukarıda, hamilin başvuru hakkını kapsamına ilişkin yapılan açıklamalar burada da geçerlidir. • Faiz hesaplanırken bono bedeli değil, senet sorumlusunun yaptığı ödeme dikkate alınmaktadır. Oysa başvuru hakkını kullanan senet sorumlusunun ödediği bedelin içinde faizler de bulunmaktadır. Bu hüküm ödenmiş temerrüt faizi üzerine tekrar temerrüt faizi uygulanması sonucu vermektedir. Hüküm bu sebeple temerrüt faizine faiz yasağı getiren BK md. 121, f. 3 hükmünün istisnasıdır.

  41. Masraflar • Burada anılan masraflar, TTK md. 723’de sayılan ihbar gibi, başvuru hakkını kullanan senet sorumlusu tarafından yapılan masraflardır. Hamil tarafından yapılan protesto masrafı ve diğer masraflar, ödenen meblağın içinde yer almaktadır.

  42. Komisyon • Başvuru hakkını kullanan senet sorumlusu bono bedelinin binde ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini isteyebilir. Bu komisyon bono bedeli üzerinden hesaplanır ve faiz ile masraflar hesaplamada dikkate alınmaz.

  43. İhbar Mecburiyeti • Başvuru hakkının ortaya çıkması ile birlikte senet sorumlularının durumdan haberdar edilmesi gerekir (TTK md. 723). • Başvuru hakkının ortaya çıktığı konusunda ilk bilgi sahibi olacak kişi hamildir. Bu sebeple ihbar yükümlülüğü öncelikle hamile yüklenmiştir. Diğer senet sorumlularının ihbar yükümlülüğü kendilerine bildirim yapılması ile başlayacaktır. • İhbar başvuru hakkını doğması üzerine kendi cirantasına ihbarda bulunmak zorundadır. Poliçeye ilişkin bir düzenleme olan TTK md. 723 hükmünde hamilin düzenleyen ve kendi cirantasına ihbarda bulunma zorunluluğu belirtilmiş olmasına rağmen, bono ilişkisinde durumun düzenleyene bildirilmesinde bir anlam bulunmamaktadır. Zira vadeden önce veya sonra olsun başvuru hakkının ortaya çıkışı düzenleyenle ilgilidir. • Hamilden başvuru hakkının doğduğu konusunda ihbarı alan ciranta da, kendi cirantasına durumu ihbar etmelidir. Böylece lehtara kadar giden bir ihbar zinciri ortaya çıkacaktır.

  44. İhbar Mecburiyeti • İhbar yapılabilmesi için cirantaların adreslerinin bilinmesi gerekir. Bu anlamda ihbarı yapacak olan kişinin, ihbarın muhatabının adresini bilmesi gerekir. Bu açıdan her bir sorumlunun kendi cirantasına ihbarda bulunacak olması, aralarında ilişki olduğunu göstermektedir. • İhbar yükümlülüğü hamil bakımından dört, cirantalar bakımından iki günlük süreye bağlanmıştır. Dört günlük süre ibrazdan, iki günlük süre ihbarın cirantaya ulaşmasından itibaren hesaplanmaktadır. • İhbarın noterden veya senedin iadesi yoluyla yapılması mümkündür. • İhbarda bulunmamak başvuru hakkının ortadan kalkmasına yol açmamakta, buna karşın ihbarda bulunmamaktan kaynaklanan zararlardan dolayı sorumluluk ortaya çıkmaktadır.

  45. BONODA ZAMANAŞIMI • Bono üzerindeki alacak hakkı, zamanaşımına uğraması mümkün bir haktır. Bu husus poliçe bakımından TTK md. 749’da öngörülmüş olup, TTK md. 778 hükmünün atfı gereği bono bakımından da geçerli ilkeler oluşturmaktadır. • Bono ilişkisi bakımından zamanaşımı sürelerin kısa tutulduğu görülmektedir. Örneğin adi senet bakımından TBK md. 146 ile getirilen süre on yıl olmasına rağmen, bonoda en uzunu üç yıllık süreler öngörülmüştür. Böylece hamilin alacağını bir an önce alması için zorlandığı görülür. • Kambiyo ilişkisi temel ilişkiden bağımsız olduğundan, kambiyo senedinin zamanaşımına uğraması, temel ilişkinin de zamanaşımına uğramasına sebep olmaz. Ancak temel ilişki nitelik olarak bir alacak ilişkisi olduğundan, bunun da kendisi için öngörülen sürede zamanaşımına uğrayacağı açıktır.

  46. Bonoda Zamanaşımı Süreleri • Bono ilişkisinde üç tür zamanaşımının olduğu görülür. Bu zamanaşımı süreleri talepte bulunan alacaklı ve borçluya göre farklı belirlenmiştir. • Hamil tarafından düzenleyene karşı açılacak davalarda ve yapılacak takiplerde zamanaşımı süre üç yıldır. Bu süre vadeden itibaren başlar. Bu zamanaşımı süresi aynı zamanda başvuru borçlusu olup ödeme yaparak düzenleyene başvuran alacaklılar bakımından da uygulanacaktır.

  47. Bonoda Zamanaşımı Süreleri • Hamil tarafından başvuru borçlularına karşı açılacak davalar ve takipler bakımından zamanaşımı süresi bir yıldır ve bu süre protestonun düzenlenmesinden veya protestodan muafiyet kaydı bulunuyorsa vadeden itibaren başlar. • Bir başvuru borçlusu tarafından bir diğer başvuru borçlusuna karşı açılacak dava ve takipler bakımından zamanaşımı süresi altı aydır ve bu süre alacaklı durumundaki başvuru borçlusunun ödeme yaptığı veya bononu kendisine karşı dava ve takip yoluyla ileri sürüldüğü tarihten itibaren başlar. • TTK md. 6 gereğince, kanunda yer alan zamanaşımı sürelerinin tarafların anlaşması ile değiştirilmesi mümkün değildir.

  48. Bonoda Zamanaşımının Kesilmesi • Zamanaşımının kesilmesi TTK md. 750 ve 751’de düzenlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler incelendiğinde, Borçlar Kanunu md. 154 ve 155’den farklı oldukları görülmektedir. Bunun sebebi kambiyo senetleri bakımından uluslararası kuralların kabul edilmiş olması ve ülkelerde zamanaşımının kesilmesi sebeplerinin farklı olmasından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılmasıdır. • Kambiyo senetlerinde zamanaşımını kesen sebepler, dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi olarak sayılmıştır (TTK md. 750).

More Related