1 / 31

SÖYLEMDEN İDEOLOJİYE: ELEŞTİREL SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ Nalan Büyükkantarcıoğlu

SÖYLEMDEN İDEOLOJİYE: ELEŞTİREL SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ Nalan Büyükkantarcıoğlu. Giriş: Gerçeklik, Zihin ve Dil.

tamera
Download Presentation

SÖYLEMDEN İDEOLOJİYE: ELEŞTİREL SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ Nalan Büyükkantarcıoğlu

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. SÖYLEMDEN İDEOLOJİYE: ELEŞTİREL SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ Nalan Büyükkantarcıoğlu

  2. Giriş: Gerçeklik, Zihin ve Dil İletişim, zihinlerarası anlam aktarımı olarak tanımlanabilir. Dilsel iletişim ise, bireyin zihninde yalnızca kendisi için açıklık taşıyan anlamsal oluşumları başka zihinlere aynı açıklıkla anlatabilmesi için doğal dil denilen dizgeyi uygun bir biçimde kullanması, diğer bireyin de bu dilsel girdileri kendi zihninde benzer anlamsal oluşumlara dönüştürmesi sürecidir.

  3. Lamb’a (1999) göre, insan dış dünya gerçekliğini algılama biçimlerine bağlı olarak zihninde bu gerçekliğin öznel izdüşümü denilebilecek bir zihiniçi gerçeklik modeli oluşturur.

  4. Anlamlandırma hem dilsel birimlerin hem de dış dünya gerçekliğine ilişkin olguların zihiniçi kavramsal bir düzlemde buluşturulmaları ile gerçekleşmektedir. Bu kavramsal düzlemin nasıl modellendiği, deneyimlenen toplumsal gerçeklik olgularının türü ile yakından ilgilidir.

  5. Bakhtin (1986) “Konuşmayı kim gerçekleştiriyor?” (Who is doing the talking?) ve “Kime hitap ediliyor?” (Who is being addressed?) sorularını sorarken, bir yandan iletişimde karşılıklı etkileşime (dialogicality) dikkat çekmek; öte yandan da dili kullanmanın toplumsal yapılanma içindeki işlevini vurgulamak ister.

  6. Söylem, zihindeki yoğun ve karmaşık ilişkiler ağı içinden amaca göre seçilip bir araya getirilen anlamsal oluşumların iletişimi sağlayacak dilsel koşullara göre düzenlenerek tümce boyutunu aşan yapılarla yansıtılmasıdır. Söylem bireysel olduğu kadar, hiç kuşkusuz ortak paydada, bir toplumsal bilişin (social cognition) de göstergesidir (van Dijk).

  7. Bu çalışmanın amacı, dilbilimde eleştirel söylem çözümlemesi olarak adlandırılan böylesi bir inceleme yöntemini genel ilkeleri, amaçları ve kuramcıları açısından tanıtmak ve bir örnek çözümleme ile açıklamaktır.

  8. İdeoloji Üzerine İdeoloji sözcüğü “yanıltıcı bilinçlenme” ya da “iktidara sahip yönetici sınıfın fikirleri” anlamlarında kullanıldığı gibi, “toplumsal düşünceler ve değerler dizgesi” ya da “dünya görüşü” anlamında da kullanılmaktadır (Kress).

  9. Genel olarak ideolojinin toplumsal, tarihsel, kültürel ve politik süreçler içinde oluşarak algılanan gerçekliği koşullayan; dile yansıyarak söylemin yapılanmasında rolü olan her türlü bilgi, düşünce ve değerler bütünü olduğu söylenebilir (Büyükkantarcıoğlu).

  10. İdeoloji kavramının nesnel, sabit, düzenli bir değerler bütünü olmadığından; dolayısıyla, öznel, değişken ve düzensiz; diğer bir deyişle, algılama biçimine göre tanımlanan değerler bütünü olduğundan söz edilebilmektedir (van Dijk).

  11. İdeolojinin içindeki anlamlar: • “Yanıltıcı” gerçeklik • Ne “doğru” • Nesnel bir “doğruluk” • “Sanal doğruluk” • “Haklı” • “Güç” (power)

  12. Neyin “bilgi” olarak tanımlandığı, hangi ideolojinin güç kazanmış olduğu ile yakından ilgilidir (Foucault). Bu nedenle eleştiri kuramı geleneği içinde; • bilgiyi neyin oluşturduğu, • söylemin bilgiler dizgesine dayalı toplumsal kurumların işleyişi içinde nasıl oluştuğu, • ideolojinin toplumsal kurumları nasıl etkilediği, • insanların belli bir toplumsal yapıda gücü nasıl elde ettikleri ve bu gücü söylemde nasıl sürdürdükleri inceleme gerektiren olgular olarak öne çıkmaktadır (Wodak).

  13. Eleştirel Söylem Çözümlemesi (ESÇ) Eleştirel söylem çözümlemesi (critical discourse analysis- CDA), söylemin ardında yatan ideolojiyi dilbilim temelli bir yaklaşımla ortaya çıkarma yöntemidir.

  14. ESÇ, söylemin çözümlenmesine neomarksist bir yaklaşım olarak yorumlanabilir. Bu açıdan politik bir süreçtir. Yöntem, toplum eleştirisine güç ve ekonomi temelli bir bakış açısı ile yaklaşırken, söylemi Foucault ve Bakhtin gibi kuramcıların görüşlerinden etkilenerek tümüyle ideolojik ve göstergebilimsel bir yapı olarak tanımlar.

  15. Fairclough söylemde iç içe geçmiş üç boyutun bulunduğunu belirtir: • metin (text) boyutu • söylemsel pratik (discursive practice) boyutu • toplumsal pratik (social practice) boyutu

  16. ESÇ inceleme bulguları temelde nasıl sorusunu yanıtlamaya yöneliktir. Örneğin kadınların ve erkeklerin nasıl konuştuğu, ağız ve lehçe farklılıkları açısından ses- yada sözcük-birimsel seçimlerin nasıl olduğu, konuşma özelliklerinin toplumda nasıl dağılım gösterdiği, resmiyet dereceleri ve dil kullanım ilişkisi, iletişimin nasıl yapılandırıldığı gibi.

  17. Dilbilimcilerin bu alana en önemli katkısı, dile yönelik bilgilerine dayanarak söylem çözümlemesi çerçevesinde özgün bir yöntem geliştirmiş olmaları; çağımızdaki toplumsal ve politik olguları dilbilim açısından mercek altına almalarıdır.

  18. Konuşan (speaker) dilin (a) dünyayı algılama biçimini yansıtan düşünsel (ideational), (b) toplumsal ilişkileri sağlayan kişiler arası (interpersonal) ve (c) dilbilgisel kurallara göre birimleri bağlantılayarak daha geniş metinlerin kurulmasını sağlayan metinsel (textual) işlevleriyle zihnindeki anlamsal oluşumları aktarır (Berry).

  19. Söylemde izlenen sözcük ya da sözdizimsel yapılar rastlantısal değil, bu yapıların ardında yatan ideolojileri yansıtan seçimlerdir. Bu modele dayanarak yapılan bir ESÇ’de sözdizimsel yapının ideolojik işlevi geçişlilik (transitivity), kiplik (modality) ve konu yapılanması (thematic construction) açılarından ele alınır.

  20. Bu süreçlere bağlı olarak tümcede tanımlanan katılımcılar, bu katılımcıların birbirlerine göre eyleme kılıcı ya da eylemden etkilenen durumları, eylemleri ne tür yer ve zaman ilişkileri içinde gerçekleştirdikleri, anlamın ilgili olarak da ideolojinin ve güç ilişkilerinin yorumlanmasında açıklayıcı olabilirler.

  21. ÖR.: “Devlet özel araçlardan alınan vergileri artırıyor” • devlet: kılıcı • özel araç sahipleri: eylemden etkilenen (açıkça adı geçmese de) • Burada güç ve yaptırım ilişkisi belirtiliyor.

  22. ÖR.: “Dışarı çıkabilirsin” (öğretmen-öğrencisine) • Öğretmen: kılıcı • Öğrenci: etkilenen • Bu tümcenin kipi izin verme yetkisinin öğretmene ait olduğunu gösteriyor, böylece öğretmen ve öğrenci arasındaki güç ve konum ayrımını belirtmektedir.

  23. ÖR.: “2. Dünya Savaşında çok insan öldürüldü” vs. “Almanlar 2. Dünya Savaşında çok insanın ölümüne neden oldular” • Bu iki tümce arasındaki en önemli fark, ikinci tümcede Almanların olumsuz bir eylemde doğrudan kılıcı olarak tanımlanmasıdır.

  24. Wodak, de Cilia, Reisigl, Liebhart, Fairclough gibi kuramcıların oluşturdukları Viyana Okulunda çözümlemede birbiriyle ilişkili üç boyut belirlenmiştir: • (1) içerik (contents), • (2) stratejiler (strategies), • (3) dilseluygulamaaraçları ve biçimleri (means and forms of realisation).

  25. Uygulama: Kadın Kimliği Bağlamında ESÇ Kimlik tanımları, dilde açık yansımalar olarak sözcük, deyim ya da atasözlerinde izlenebilir. Örneğin kadınlar için; • “Eksik etek, saçı uzun aklı kısa, elinin hamuru ile erkek işine karışmak, kaşık düşmanı, vb.” Erkekler için ; • “Erkek adam ağlamaz, aslan gibi adam, kadın gibi ağlamak , vb.”

  26. Kimlik tanımları ayrıca söylemin bütünlüğü içine yayılmış örtük ideolojik göstergelerde de izlenebilir. ESÇ, söylemdeki bu türden örtük ideolojik göstergelerin açıklığa kavuşturulmasında dilbilimsel bir yöntem olarak kullanılabilir.

  27. ÖRNEK ÇÖZÜMLEME – Bir TV reklamında evin hanımı arka planda eşinin ve çocuğunun görüntüleri izlenirken konuşmaktadır:

  28. “... (1) Eşim çok titiz. (2) Eve girdiği anda oğluna dayanamıyor. (3) Hem de o kıyafetle. (4) Halbuki gömlekleri pek kıymetlidir. (5) Aralarına girmiyorum. (6) Ama öyle lekeler oluyor ki, ancak yüksek ısıda çıkar. (7) Ee canım gömlekler yüksek ısıda yıkanır mı hiç? (8) Şimdi yeni Ariel Otomat var. (9) Yüksek ısıya gerek yok. (10) Ariel Otomatın yüksek termoaktif kabarcıkları düşük ısılarda bile en zor kir ve lekeleri çıkarıyor. (11) Mükemmel temizlik sağlıyor. (12) İki kafadar çok eğleniyorlar. (13) Bazen düşünüyorum da aslında iki çocuğum var benim.”

  29. Daha önce de belirtildiği gibi Viyana Okulu, metinde (a) içeriğin, (b) stratejilerin, ve (c) dilsel uygulamanın belirlenmesi olarak üç aşamalı bir çözümleme yöntemi önermektedir. Aşağıda bu üç süreç bağlamında örtük ideolojiler ayrıştırılmaktadır.

  30. Örnek metnin içeriğinde büyük ölçekli düzlemin ilk aşaması olarak şu ana temalar belirlenmiştir: 1. eş olarak erkek kimliğinin dilsel yapılandırılması, 2. baba olarak erkek kimliğinin dilsel yapılandırılması, 3. eş olarak kadın kimliğinin dilsel yapılandırılması, 4. anne olarak kadın kimliğinin dilsel yapılandırılması, 5. ev kadını olarak kadın kimliğinin dilsel yapılandırılması, 6. reklamı yapılan ürünün dilsel yapılandırılması.

  31. Tablo: Yapılandırıcı Stratejiler (Büyük ölçekli düzlem)

More Related