410 likes | 859 Views
MISIR UYGARLIĞI (M.Ö. 6000-332). Mısır Batı mimarlığının başladığı yerdir: Batı mimarlığının kökeni eski Mısır dini ve bilimidir. Mısır kültürü, ilerlemeye, insan becerisinin müdahalesiyle şeylerin daha iyi olacağına inana 21.yy. batı uygarlığının tersine eski Mısırlılar
E N D
Mısır Batı mimarlığının başladığı yerdir: Batı mimarlığının kökeni eski Mısır dini ve bilimidir. Mısır kültürü, ilerlemeye, insan becerisinin müdahalesiyle şeylerin daha iyi olacağına inana 21.yy. batı uygarlığının tersine eski Mısırlılar bu kavramlara sahip değildi. Onlara göre şeyler asla yaradılış zamanında olmuş olduklarından daha iyi olamazlardı. Tanrıların dünyada yaşadıkları bu zaman bir altın çağdı ve sürekli olarak bu altın çağı yeniden yaratmaya çalışıyorlardı.
Bu anlayışın bir sonucu olarak Hanedanlık öncesinden IV. Hanedanlığa kadar olan dönemde dini, yazını, sanatı ve mimarlığı geliştirdikten sonra, izleyen 2500 yıl boyunca tutucu davranıp bunlarda çok az değişiklik yaptılar. Onlara göre şeyler asla yaradılış zamanında olmuş olduklarından daha iyi olamazlardı. Tanrıların (Tanrı Firavun) dünyada yaşadıkları bu zaman bir altın çağdı ve sürekli olarak bu altın çağı yeniden yaratmaya çalışıyorlardı.
Eski Mısırlıların günlük yaşamı dinle, Amon-Ra’ya, Kral-Tanrı Firavun’a ve yerel tanrılara tapınma eylemi ile doluydu. Mısırlılar yalnızca bu yaşamdan haz almakla kalmayıp bu hazların ölüm sonrası yaşamda da sürmesini sağlamak için çalışırlar.
Hanedanlık öncesi gömme törenleri sonraki yaşam için erzaklarla dolu kavanozlar ve aletlerle çevrili ölü bedenlerinin gömülmesinden oluşuyordu. Bir süre sonra uzun yaşam sonrasına hazırlamak için ölü bedenlerinin yapay yollardan kurutulması ve sarılması işlemi geliştirildi.
Ölümden sonra bile rahipler ölünün günlük simgesel beslenmesini sağlamayı sürdürüyorlardı. Nihai olarak ebediyete uzanan sonraki yaşam şimdiki yaşamdan çok daha önemliydi. Dolayısıyla köylülerin, soyluların ve firavunların evleri için çamur tuğla yeterli olurken, Üçüncü Hanedanlıkla birlikte ölülerin ve tanrıların evlerinde özenle kesilmiş ve taraklanmış taşlar kullanılmaya başlandı.
Mısır Tarihi beş dönemden oluşmaktadır. Bumlar sırasıyla; • Eski Krallık; • İlk Ara Dönem; • Orta Krallı Dönemi: • İkinci Ara Dönem: • Yeni Krallık-İmparatorluk Dönemi;(Vadi Tapınakları Dönemi)
İ.Ö. 1000 yıllarında imparatorluk sona erdi ve İ.Ö. 525’de İranlılar tarafından, 322’de İskender tarafından, 30’da Romalılar tarafından işgal edildi.
Yapı Tipolojisi: • Bu döneme ait en büyük yapılar, ölü gömme edimlerine adanmış • yapılardır; gömü dağı olarak nitelenebilecek insan yapımı • piramitlerin yanı sıra art arda sütunları, yeni avlulara ve bölmelere • açılarak bitimsizce yenilenen avlu ve odalarıyla Nil boyunca dizilmiş tapınaklar hep bu amaca hizmet eder. • Mısır Yapım sanatında II dönem vardır: • Piramitler Dönemi • Vadi Tapınakları Dönemi
Mastabalar: Erken hanedanlık öncesi mezarlar toprağın kazılması ile elde ediliyordu ve cesetlerin zarar görmesi engellenemiyordu. Daha sonra mezarların üstüne eğimli tuğla duvarlarla çevrilmiş tümsekler yapılmaya başlandı. Bunlar büyüdükçe küçük odalar birleştirilerek yiyeceklerin ve belki ölenin heykelinin de konulabileceği kadar genişletildi. Bu anıt mezarlar dikdörtgen planlıydı ve Bunlara Mastaba denilirdi. Bu mezar yapıları bir ailenin üyeleri için guruplar halinde yapılırdı. Böylece yaşarken bir arada bulunan aile üyeleri öbür yaşamlarında da bir arada bulunabilirlerdi.
Saqqara’daki Zoser Basamaklı Pramidi: Mısır mimarisindeki esasa devrim III. Hanedanlık zamanında Firavun Zoser zamanında Saqqara’da yaptırdığı mezar kompleksinde gerçekleşmiştir.
Basamaklı piramide kayalara oyulmuş bir yeraltı mezarı olan basit bir Mastaba olarak başlanmıştı. Zose’in ailesinin diğer üyelerini alabilmesi için Mastaba kenarlarından uzatılmış, daha sonra diğerlerine taban oluşturan orijinal Mastaba’nın üstüne dört tane daha yerleştirilerek geleneksel yatay Mastaba’nın düşey bir anıta dönüştürülmesine karar verilmiştir.
Bu mezar ve piramit kompleksi, 10.4 m yüksekliğinde, 545x277 m ölçüsünde bir duvar ile çevrilidir. Birkaç yalancı girişin yanında güney- doğuda esas giriş yer almaktadır.
Giriş holünün ötesinde büyük bir açık avlu vardı. Bu avlu büyük bir ihtimalle Firavun’un yeniden gençleşmesini temsil eden Hebsed törenlerinde kullanılıyordu.
Sonuç olarak ortaya basamaklı bir piramit çıkmıştır. Bu form sonraları değişikliklerle birlikte bildiğimiz düz yüzeye ulaşmıştır.
Giza’daki Piramitler: Giza üçlüsü piramit yapımının Mısırlılarca aşılmayan doruk noktasını temsil eder. Bu dev kütlelerin her biri, Kutup yıldızına ve güneşin dikey eksenine kusursuzca hizalanmıştır.
İlk yapılan piramit en kuzeydeki ve üçünün en büyüğüdür. IV. Hanedan’lığın ikinci Firavunu (Keops)Khufu için yapılmıştır.
Başlangıcda Khufu (230x230m, h=146m) piramidi platonun kayalarına oyulmuş bir yeraltı mezar odasını kapatacaktı ancak blokların tabakaları yerleştirildikçe bu değişerek hafif yükseltili bir mezar odasına dönüştü ve sonra bir başka değişiklikle mezar odası piramidin kulesinin tam ortasına yükseltildi.
Güneye düşen sonraki piramit Khufu’un oğlu (Kepren) Khafre için inşa edilmiştir. Khafre piramidi (215.5x215.5m, h=143.5m), üç piramit arasında tepesindeki orijinal kireç taşı kaplamasını muhafaza eden tek piramittir.
Kolon –Kirişli yapım tekniğinin saf bir örneği olan Khafre’nin vadi tapınağı su mermeri bir döşeme üstüne yerleştirilmiş kırmızı granitten kesilmiş kiriş ve sütunlara sahiptir. İç kısmında kralın yirmi üç heykeli, Ka’nin geçici meskenleri bulunmaktaydı. Vadi tapınağının tam kuzeyinde kayalardan yararlanarak devasa bir figür oymuşlardı-ön pençeleri taş bloklardan yapılmış, firavun ’un başıyla çömelmiş bir aslan gövdesine sahip bir aslan heykeli. (Sfenks)
Ortadaki piramidin güney-batısında yer alan üçüncü en küçük piramit Khafre’nin oğlu (Mycerinus) Menkare tarafından yaptırılmıştır. Menkare’nin daha küçük olan piramidi (108.5x108.5, h=66.5m) onunda kaplaması kayıptır. Aşağıdaki on altı katman granitle kaplıdır.
Piramitler geniş mezar komplekslerinin en görünür kısımlarıydı. Her birine Nil’in kıyısından açılan bir kanalla yaklaşılırdı. Bunun ucunda piramidin eteğine doğru eyimlenen bir yaya yoluna bağlanan bir vadi tapınağı ve yan yapıları yanı sıra mezarlardan ve kraliyet ailesinin üyeleri için Mastabalar’dan oluşan bir Nekropolis (ölüler kenti) bulunurdu.
3. Mısır Sivil Mimarisi Amarna Villası; Sokaktan içeriye çevirme duvarı içindeki bir kapıdan giriliyordu hemen solda bir kapıcı kulübesi vardı. Bahçede küçük bir Aton (yeni tanrı) tapınağı bulunuyordu. İç bahçe avlusu geçilince ev kompleksi başlıyordu. Bu kompleks evin merkezinde yer alan Merkez odası ve kuzey odası üzerine odaklanmıştı.
Bu göbeğin çevresine konuklar için bir batı odası, güney tarafta kadınların daireleri ve güney-doğu köşesine efendinin dairesi yerleştirilmişti. Kalın çamur tuğla duvarlarındaki pencereler ısı kazancını azaltmak için oldukça küçüktüler ve merkezdeki odalar tepe pencereleri ile aydınlatılıp havalandırılıyorlardı. Ana evi çevresinde, ahırlar, hizmetçi odaları, depo ve ambarlar gibi hizmet birimleri yerleştirilmişti.
Bu devirde zanaatçılar oldukça iyi yaşıyorlardı. Bir çoğu yok olmuşsa da Krallar vadisindeki mezarlarda çalışan zanaatçılar için inşa edilen yerleşim bölgesi kısmen günümüze kadar korunmuştur. Bir odası geniş ve birçok odası derin olan bu evler daha büyük Amarna Vilasıyla aynı ana bölümlere sahipti.
Firavunlar IV. Hanedanlık ’da (Eski Krallık Dönemi) ulaştıkları mutlak güce denk bir güce bir daha hiç ulaşamamışlardır, bu yüzden Giza’daki Piramitlerin görkemi hiç alışılamadı. I. Ara dönemden sonra kraliyet yapıları olarak piramitlerin yerini tapınaklar ve mezarlar almıştır.
Tapınaklar, ulusun öğrenim ve yönetim merkezlerini kendilerinde birleştirdikleri için yalnızca tapınma yerleri olmaktan daha fazla işleve sahiptir. Ülkeyi yöneten devasa bürokrasinin ikamet ettiği ve eğitim gördüğü yerdi. Büyük tapınaklarda okullar, üniversiteler, ve arşivler bulunuyordu; bunlar devlet yönetiminin, bilimsel ve tıbbi çalışmaların olduğu kadar tarım yönetiminin de merkeziydi; ayrıca kamusal ambar ve atölye olarak da kullanılıyordu.
Thebes başkent oldu ve kentin güneyinde Karnak ve Luxor’da iki büyük Amon tapınağı yapılmıştır. Zamanla bu tapınakların karşısına Nil’in batı kıyısına vadinin kenarındaki yarların ön yüzüne oyulmuş mezarlar inşa edildi.
Karnak’daki Amon Tapınağı. Karnakdaki Amon Tapınağı zamanla Mısır İmparatorluğunun dinsel ve yönetsel merkezi oldu.
Luxor’daki Amon Tapınağı; Bir diğer kutsal mekan da Luxor’daki Amon tapınağıdır. Bu tapınak Nil’in kıyısına paralel olarak hizalanmıştır. Her iki tapınak da VIII. Hanedanlık döneminde yapıldı ve devamlı büyütüldü. Ve son derece karmaşık bir hal aldı
Bu tip mezarlara, İ.Ö. 2120’de XII. Hanedanlık Firavunu Menhuttotep tarafından yaptırılan teraslı kompleks örnek olmuştur. Nehrin karşısındaki Karnak’daki Amon tapınağının eksenine üzerine hizalanmış geniş orta sütunlu terası muhtemelen bir piramit tarafından kesiliyordu. Ancak bu tapınaktan günümüze çok az bir bölümü parçalar halinde kalmıştır.
Hatshepsut Tapınağı:Bu yapı Karnak’daki Amon Tapınağı’na doğru giden eksen boyunca iki tarafında sfenkslerin sıralandığı uzun bir yoldan ön avluya çıkılan bir vadi tapınağıdır.
Batı duvarı boyunca küt kare payelerden bir kolon dizisi bulunmaktadır. Bunların arkasında ise daha zarif on altı kenarlı sütunlar bulunmaktadır. Sütun dizisi merkezde üst terasa ulaşımı sağlayan bir rampa ile kesilir.
Bu terasın batı yanı boyunca uzak uçlarındaki tapınaklara bir giriş sundurması işlevi gören bir çift sütun dizisi görülür, bu giriş sundurmasının iç tarafında iki yanında yarın yüzeyine oyulmuş Ra ve Amon tapınaklarının bulunduğu açık bir Peristil (üç tarafı kolonlu avlu) avlu vardır. Tüm tapınak kompleksi Mısır geometrisinin ve mekan düzenlemesinin dikey ve eksensel geleneklerinden kaynaklanır.
KhonsuTapınağı; İ.Ö.1170’de III. Ramses tarafından yaptırılan Khonsu tapınağı yeni krallık tapınağının temel bileşenlerini çok daha açık olarak örnekler.
Tapınağa, bir giriş pilonuna yani dar bir kapı delinmiş masif eğimli (Şevli) bir duvara götüren sfenksler tarafından işaretlenmiş bir yol boyunca yaklaşılıyordu.
Piloniçinden masif sütun dizileriyle çevrili açık bir ön avluya geçiliyordu. Buradan hipostil hole (tavanı birçok sütun tarafından taşınan salon) yani sütunlarla taşınan ve tepe pencereleriyle aydınlatılan bir salona ulaşılıyordu.
Bunun ötesinde sekos yani festival süresince içinde tanrı heykelinin taşındığı kutsalkayık yada mavnanın bulunduğu bir oda üzerinde odaklanan rahipler için ayrılmış kutak (dinsel yapıların en kutsal yeri, Hıristiyan kilisesindeki sunak gibi) bulunuyordu.
Tapınağın arkasında içinde genellikle altınla kaplı ahşap bir heykel olan tanrının imgesinin bulunduğu bir bölüm vardır. Bu tapınak formu yaklaşık 1500 yıl kullanıldı, çoğu tapınak Nehir’e dik giden bir eksen üzerine inşa edildi.
Otuz bir Hanedanlık süresince, 2700 yıllık bir süre boyunca Mısır mimarisi form açısından yalnızca küçük değişiklikler kabul görmüştür. Bu kültürde mimarinin amacı süreklilik ve düzendi.